29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 KASIM 1985 CVMHURİYET/U Kol kırılır yen içinde kalır 2 1970 Ağustosunda Org. Gürler Kara Kuvvetleri Komutanı oldu. Tümg. Gürkan da Kara Kuvvetleri Karargâhına daha yakından kontrole alınmak üzere atandı. Komutan Org. Gürler ile Gen. Gürkan arasındaki ilışkileri ben bilemem. Ancak Gen. Gürkan'ın aynı karargâhta beraber çalıştığı generallere de güveni yoktur. Nitekim, yazı dizisinde Org. Gürler'e kendisinin çok yakın olduğunu ifade ederken büyük bir celiskiye düsmekte ve demektedir ki... "29 Ocak 1971 günü Gürler, odasında karargâhında bulunan generallerle bir toplantı yaptı... Durumu değerlendirdi, kendi düşüncelerini söyledi ve toplantıda hazır bulunanlardan bir müdaheleye karar verilmesi halinde ne düşündüklerini sordu ve izlenecek yol hakkında bir tur önlemler paketi hazırlanmasını istedi. Başta Kara Kuv. Kur. Bşk. Korg. Hayati Savaşçı olmak üzere generallerin beyanlan fazla derinliğe inmeden yüzeysel ve Gürler'in doğrultusunda oldu... (görüyorsunuz gene kendinden başka kimseyi beğenmiyor Gürkan), Gürler daha sonra beni ve lstihbarat Başkanı Tümg. thsan över'i bir tedbirler kataloğu hazırlamakla görevlendirdiğini bildirdi ve toplantı öylece bitti. Benim için yeni ve güç bir durum ortaya akmıştı. Tümg. thsan över'in Gürler'e yakınlıguu biliyordum. Ama bizlerle beraber degildi. Kendisine ne derece açüacaktım ve bizim asıl hazırbklarımızdan nasıl söz edecektün?". Değerli okuyucular, görüyor musunuz Gen. Gürkan kendini nasıl ele veriyor?.. Şimdi kendi içinizden sormaz mısınız... Peki, Gen. Gürkan... Siz Org. Gürler'e çok yakın olduğunuzu, onu lider kabul ettiğinizi tekrarlayıp duruyorsunuz... Tümg. thsan över de Org. Gürler'e çok yakınmış... O halde iki yakın birbirine güven duymaz mı? Ben cevap vereyim... Gen. Gürkan duymaz... Çttnkü yalnız kendi ve ekibi vardır.... Silahh Kuvvetler içinde birkaç general hariç kimseye inanılmaz ve güvenilmez kendince. E. Gen. Gürkan diyor ki... "Devrim Anayasası, Batur'un karargâhında hazırlandı'1 Bu ifadede kabahati havacılara atma gayreti seziliyor, bu iddiaya HAYIR diyen zaten çıkmadı. 1%9 yılından itibaren olaylann tırmanışı içinde benim generallerimle yaptığım toplantılarda, birliklerde subaylar önünde yaptığım konusmalarda, bir üyesi olarak Milti Guvenlik Kunılu'nda öne sürdüğüm düşüncelerde, Cumhurbaşkaruna sunduğum göruşlerimde kendirae göre tutarlı bir yol vardı... Ne idi işlediğim ana tema? "1%1 Anayasası lam uygulansın, bu düzenle Türkiye'nin problemleri çözülemiyor, gerekli sosyal ve ekonomik refbrmlar yapılsm, partiler asgari muştereklerde birleşerek bir çözüm yolu bulsunlar, aksi halde çözüm başka yollara kayacak, muhtemelen bir askeri müdahele olacak ve bunun da hazırhklan var" diyordum. Hava Kuvvetleri Komutanı olunca da yayımladığım uzun direktifm sonunda "Hiçbir Hava Kuvveti mensubunu politika ve akunlar içinde görmek istemem. Anayasamız gereğince Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanı, Milli Guvenlik Kurulu üyesi sıfaüyla yurt menfaatleri ile meşguldurler, onlara itimat edin ve siz yalnız vazifenizi en iyi şekilde yapmağa çalışın" demiştim. Olaylar menfi yönde gelişip tırmandıkça Silahlı Kuvvetler mensuplan duruma bigâne kalarruyorlardı elbette... Onlar da bu toplum içinde yasıyorlardı. Şimdi Gürkan'ın iddia ile ileri sürdüğü noktalar üzerinde durabm... Nedir bu iddialar? a) Başımızda Org. Gürler ve Org. Batur vardı, b) Onlardan habersiz ve izinsiz hiçbir şey yapmadık, c) Devrim Anayasası Batur'un karargâhında hazırlandı, d) Ben ve arakadaşlanm bir cunta degıldik... Cevaplayayım; a) Org. Gürler ve ben birer kuvvet komutanı idik, elbette başınızda biz vardık, ama çok ufak bir azınlık olan sizlerin değil, bütün kuvvetin başında idik. b) Ben kendi açımdan konuşuyorum, hiçbir hava general veya subayına ... "Siz ufak bir grup veya örgüt oluşturun... Düşünce ve eylem planı üretin... Önce kendi aranızda, sonra emekli askerlerle ve sivillerle bir araya gelin, evlerde topianıp tartışın'" diye ernir değil hatta izin vermiş miyim? Ben HAYIR diyorum... O dönemde gadre uğramış olsa da insanhğından hiçbir şey kaybetmemiş hiçbir havacının da çıkıp "Batur böyle bir izin ve emir verdi" diyccegıne ihtimal vermiyorum. c) Gene kendi açımdan konuşuyorum.. Hiç bir hava general ve subayına yeni bir devlet düzenini içeren bir Devrim Anayasası hazırlayın, bana getirin emrini vermedim. Ve gene iddia ediyorum ki, hiçbir havacı çıkıp da "Hayır bİ2e bu emri verdin" demez. d) Ben bir »raya getip toplanan ve hazırhklar yapan gruba da "Sizter CUNTASINIZ" deyimini K ııitonnndıro, Sosyal ve ekonomik görüslerim beüi ve en azmdan havacılar tarafından biliniyordu... Genel hatlan ile ncydi bunlar?.. Sosyal adalet, ekonomik adalet, devletçi yönü ve planlamanm ağulık karandıftı bir kanna ekonomi düzeni ve sömürünün önüne geçilmesi. Havaa grubun hazırtadığı Devrim Anayasası, devletin kurulu? şematı, Devrim Konseyi'nde ve Bakanlar Kunılu'nda görev alacaklann isân bstesi hazıriıkknnı içeren dosya bana Genel Sekreterim tarafından verildi ve görüşlenm istcndi... Tekrar vurgulayayım... Ben böyfc bir hanruk yapüması ve dosya hanrlanması için emir vennedirn, fakat bu dosyayı hazırlayanlan da ne yapuklanndan, ne de duşuncelerinden dolayı hiçbir zaman kınamadım. Ancak begenip beğenmemek, katüıp kaulmamak da benim hakkımdı herhalde. Sosyal ve ekonomik bölümlerinden bir kısmına katıldığım ama geneline hiçbir zaman EVET diyemeyeceğim bu dosya içeriğine ait mütalaamı yazüı ve imzalı olarak Genel Sekreterime verdim, o da arkadaşlanna ulaştırdı, tabii E. Gen. Gürkan'ın da bilgi sahibi olmaması mümkün değil. Yazı dizisinde Sayın Mumcu E. Gen. Gürkan iyi tertip edilmiş soru ve cevaplarla ve güzel bir gazetecilik mizanpajıyla konuyu kendi açılanndan çok güzel taktim ettiler... Ama en can alıcı noktalarına detaylı olarak değinmekten kaçındılar. Neydi bu can alıcı ve benim katılmadığım noktalar?.. Açıklayayım; Meclisler, siyasi partiier, sendikalar, dernekler kapatıhyor. Askersivil karışımı bir Devrim Konse Gürkan, daha yakından kontrol edilmek için Kara Kuvvetleri Karargâhına atandı Muhsin Batur yanıtlıyor Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Batur'un Celil Gürkan'ın amlarına açıklamaları 1 9 7 0 ağustosunda Org. Gürler Kara Kuvvetleri Komutanı oldu. Tümg. Gürkan da, Kara Kuvvetleri Karargâhı 'na, daha yakından kontrole alınmak üzere atandı. yi ve bir Devrim Parti'i kuruluyor. TRT ve basını devrim ilkeleri doğrultusunda kontrole alacak Basın Yayın Bakanlığı koruluyor. Devrim Mahkemeleri kuruluyor. Ve ben kendilerine verdiğim cevapta (burada özetini yazıyorum); "Rejimin adı güzel, ancak Kemalizmle ilgisi yok ve Atatürk'ün nıhunu muazzep eder"... "Netice; inanmadığım bir şekilde ve sistem içinde bulunamam" demiş ve imza etmişim. İarih:' 30 Ocak 1971. Yani 12 Marttan 41 gün önce. Sırası gelmişken Sayın Mumcu'ya bir soru sormak isteTİm: Siz izlediğim kadanyla bugüne kadar hep özgurlukçü, çok partili bir düzenden yana ve sosyal demokrat bir yapıda göründünüz.. Acaba o tarihte Gürkan ve arkadaşlannın görüşleri doğrultusunda bir eylem yapılsaydı, bunu yazılannızla destekler miydiniz?... Kendini bilen herkes gibi siz de her zaman haksız hukuki uygulamalann ve işkencenin karşısına çıktınız... Acaba bu düzen kurulsaydı, bu duzenin icabı olan Devrim Mahkemelerini (zannederim o zaman bir tane Ziverbey Köşkü yerine 67 ilde birer köşk olurdu) yazılannızla destekler miydiniz? BATUR VE GÜRLER Muhsin Batur. tumhurbaskanı Cevdet Sunay ile. Diyelim ki... Gürkan'ın iddia ettiği gibi Org. Batur olarak ben başınızdaydım... Ama işte yazılı ve imzalı vesika... Ne diyorum?.. "Ben yokum ve sizin düşuncelerinize ve eylemlerinize katılmıyorum". Eğer bu tarihi yazılı vesikalar olmasaymış acaba ben ne hallere düşer ve kımbilir ne çeşit saldınlarla karşılaşırmışım diye düşununce tüylerim ürperiyor. Basit gibi görünür ama değişik manalar çıkabilecek iki konuya daha değinmek istiyorum. Gürkan'ın iddiasına göre ben Sayın Cumhurbaşkanına görüşlerimi yazılı olarak bildirdikten sonra Cumhurbaşkanı beni ça&rmış (doğrudur, çağırdı)... Ben de paniğe kapılarak Gürkan'ı çağırnuş "Celilciğim, ben şimdi ne yapacağım?.. Nasıl bir yol izleyeyim?.. Bana akıl ver" demişim. Yazı dizisinde anılannı anlatırken Gürkan, olaylar karşısında bazen acı acı güldüğünü yazıyor, ben de şimdi kendisine kahkahalarla gülüyorum. Çünku; ben ne kendisini çağırdım, ne göniştüm, ne akıl alma ihtiyacını duydum, ama bunlar onemsiz. Çünkü ben bu görüşleri kaleme alırken uzun uzun düşündüm, raporumda beni o göreve getiren hükumeti de eleştiriyor, yani biraz çizmeden yukan çıkıyordum, bunlar da önemli değil fakat raporu aşağıda örneğini koyduğum yazı ile Cumhurbaşkanına sunmuştum... "Sayın Cumhurbaşkanım, 1. Milli Guvenlik Kurulu üyesi sıfatıyla 25 Ocak 1970 tarihinde görüş ve endişelerimi açıklamıştım. Aradan geçen 10 ay zarfında Türkiye'mizin durumu her gün biraz daha kötülemiştir. 2. Halihazır durum hakkındaki göruşlerimi belirtir, ikinci raporu zatıalinize sunarken içten üzüntülerimi, fakat aynı zamanda görevimin icabını yerine getirmenin vicdani rahatlığını duymaktayım. 3. Raporu incelemek zahmetini müteakip arzu buyurulursa; a. Şahsen görüşmeyi, b. Raporun, Başkanlığınızda toplanacak Komuta Konseyinde veya, c. Raporun Milli Guvenlik Kurulunun bütünü veya tarafmızdan kararlaştınlacak bölümü içinde görüşüp bir karara vanlması hususunu arz ve teklif ederim. Saygılarımla, Muhsin Baturî' Bu yazı devlet arşivinde de var, bende de... O halde neden Gen. Gürkan her olayı saptınyor ve kendini diziyi okuyanlar önünde önemli biri imiş gibi göstermek yolunu yeğliyor, bilmiyorum... Cumhuriyet okurlarma karşı bu açıklamadan sonra bir mahcubiyet duyacak mı? Diğer bir konu benim Amerika'ya gjdişimle ilgili... Öyle bir hava yaratılmak istenmiş ki, sanki ben Amerika'ya, Amerika 12 Marta yeşil ışık yaksın diye gitmişim ve bu temaslarırru kimse öğrenmesin diye karargâhımdan yanıma hiçbir subayı almamışım. Karargâhımdan kimseyi almadan gittiğim do^ru. Neden doğru?.. Açıklayayım; her yıl Amerikan Hava Kuvvetleri Komutanı, NATO'ya dahil devletlerin hava kuvvetleri komutanlarıyla Avrupa bölgesinde bulunan NATO müttefik hava kuvvetleri komutanlannı Amerika'ya davet eder ve davet yazısında der ki... "Davetliler kendi vasıtalarıyla Wiesbaden'e (Almanya) gelecekler, orada toplandıktan sonra Amerikan Hava Kuvvetlerine ait bir uçakla Amerika'ya getirilecekler ve Amerika içindeki incelemeler bittikten sonra tekrar Wiesbaden'e bırakılacaklar, komutanlar yanlarında kimseyi getirmeyecekler, Washington'da kendilerine memleketlennin hava ataşeleri katılıp refakat edecekler!' Usul bu idi ve aradan yıllar geçmesinerağmenaynı usul şimdi de devam etmektedir ve ben bu şekilde 2530 Nisan 1970, 917 Ocak 1971, 815 Nisan 1972, 1927 Mayıs 1973 yıllannda dört kere Amerika'ya gittim. Birinci gidişimde bana halen emekli olan Gen. Turhan Emen, ikinci ve üçüncü gidişlerimde halen Korg. olan Sadi Kaban, ve son gidişimde de halen Tümg. olan Yaşar Demirbulak refakat ettiler. Her konuda emekli general Gürkan'a itimat etme yerine Cumhuriyet gazetesi, bu konuyu en azından Hava Kuvveıleri Komutanlığına sorarak doğruyu bulabilirdi. Gürkan ile 1970 yılı sonlannda bir defa görüştüğümü söylemiştim, bu görüşme benim Amerika'ya yaptıgım ziyaretten önceydi... O halde yapılmamış bir görüşmede Gürkan gene hayal ettiği bir soruyu bana sormuş ve ben de... "Benim onuruma verilen kokteylde (neden benim onuruma verilsin... Topluca NATO komutanlanna kokteyl verildi) Amerikan Hava Kuvvetleri Komutanı Org. RYAN bana Türkiye hakkında bazı sonılar sordu ve sözü getirip... 'Siz Askerler bir müdahelede bulunmanın tam zamanı olduğunu düşünmüyor musunuz?' diye sordu, demişim:' Cevap veriyorum... a) Gürkan ile bu konuyu gö BOMBA DAVASI UĞUR MUMCU Bugüne kadar gün ışığma çıkmamış bir belgeyi yayımlıyoruz 1961 ihtilal protokolü Protokol imzacılarından bazıları Vecihi Akm Fikret Göknar Faruk Gürler Refik Tulga Doğan Ozgöçmen 5 Savcı SukymaD Takkeci'nin esas hakkındaki göriişUnde Orban Kabibay için önemli açıktamalar bulunmaktadır. Savcı Takkeci'ye göre General Gürkan ve Orhan Kabibay askeri ust kesımin iki kilit adamıdır. General Gürkan, sivil kesim ile asker kesımin bağlantısını saglamakta; bu bağlantıda Kabibay "kilil adam" rolunu oynamaktadır. Bu davanın soruşturmalan sırasında, General Gürkan, gözaltına alınarak Ziverbey'deki sorgu evinde sorgulandı. Yakın arkadaşı Numan Ean de aynı sorgu evinde i^kencelerden geçirilıp tutuklandı. Aynı gruptan Talat Turhan, sorgu evinde ağır işkencelere uğradı. Yine aynı gruptan Rafet Kapiangı, çeşitli suçlardan ötüru tutuklandı, yargılandı. Kabibay'ın bir başka arkadaşı, trfaa Solmazer önce " 8 3 Denlz Snbayı" ile birlikte ihtilal girişiminde bulunmak savıyla tutuklandı. Serbesı bırakılınca da yurt dışına kaçtı. 27 Mayıs ihtilalcilerinden olan emekli Bınbaşı lrfan Solmazer, 13 Kasım 1960 tarihinde, aralannda Alparslan Tiirkeş, Kabibay ve Numan Esin'in de bulunduğu 13 Milli Birlik Komitesi üyesi ile birlikte yurt dışına sürülmuş; yurda dönünce "14"ler olarak bilinen gruptan orhan Kabibay ve Orhan Erkanlı ile birlikte CHP'ye girmiş, CHP'de Ecevit Inönü çatışrnası baş gösterince Prof. Turhan Feyzioglu ile birlikte partiden ayrılıp, Güven Partısi'ni kurmuştu. 12 Mart döneminde, Solmazer'in yargılandıgı "83 Deniz Subaji" davası nedeniyle. 27 Mayıs ihtilalcilerinden tabıi senatör Ekrtm Acuner hakkında da sorusturma açılraış ve Acuner'in dokunulmazlığı kaldınlmıştı. Acuner, bu karar aleyhine Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, dokunulmazlığın kaldınlması karannı iptal etti. Acuner hakkındaki soruşturma böylece durdurulmuş oldu. 27 Mayıs ihtilaunın liderlerinden emekli KorgeneralCcmal Madanoglu yine bu dönemde "ihtilal girişimiadc bulunmak" savı ile tutuklandı. Bu dönemde, adları ihtilal dosyalarında geçenler hakkında soruşturmalar açıldı. Bir tek ıstısna ile: Orhan Kabibay! Kabibay o gunlerde milletvekiliydi. CHP'den Kemal Satır ile birlikte aynlıp Cumhurıyetçı Parti'yi kurmuş; daha sonra da kurucusu olduğu partiyle birlikte Feyaoğlu'nun Guven Partisi'ne katılmıştı. Dokunulmazlığı vardı. Ancak Acuner'in de dokunulmazlığı bulunmaktavdı! Bütün bunlardan iki sonuç çıkraaktadır: Ya Orhan Kabibay, iz beUi etmeyen çok hünerli bir ihtilalcidir ya da buyuk güvenceleri vardır. Kabibay'ın, kendisini koruyan şansı 21 Mayıs l%3 ihtilal gihşimi ile ilgili dosyada da kendini göstermişti. MİT. o zamanki adı ile Milli Emniyet Musıeşarlığı Alba\ Talal Aydemir ile Kabibay grubunun yar> tığı bir toplantıyı sapıamış, 17 Nisan 1963 günu lstanbui'da Piyerloti Oteli'nde yapılan toplantı banda da alınmıs, ancak Aydemir ile ilgiii dava 'A Ctlal Eyiceoğlu Faruk Ou\enıurk Fikret Esen X. Kemal Ersun Suat Aktulga Kemal Kayacan Bedrettin Demirel Emin Alpkaya Recai Baturalp da "deşifrt" ediiip, karut olarak kullanılmasına Milli Emniyet ve Başbakanlıkça izin verilmemiştir. Bu olayı, 2\ Mayıs olaylan ile ilgili 5 Eylül l%3 gunlu sıkıyönetim mahkemesi kararmdan alıntı yaparak belırtelım: "Diger uraftan I4'lcrden Orhan Kabibay grubu ile ll'ler ile birieşnte arzusunda ısrar eden 22 şubatçılar, 17 Nisan 1963 günü gece geç vakillere kadar Islanbul'da Piyerloti Oteli'nde toplandıklan ve bu toplantıda gayesi itibsnyla muhtelif gnıplan birkştirmek, uzun vadede de olsa hazırhk ve destekleyici gnıplan lespil ederek prensip anlaşmasına tardıklan. (Milli Emniyet raporlan) dosyasındaki mevcul belgelerden anlaşılmışsa da bu raporlar baş>ekaletçe deşifre edilmesine kanuni hukumlere dayanılarak musaade edilmediğinden, bu raporlara itibar edilmeauş ve delil hukmunde sayılmamıştır..."<S.29) Bu raporlar "delil hükmünde" sayılsa, Kabibay, 21 mayıs davasında sanık olabilecektı. Nitekim, yakın arkadaşı Alparslan Turkeş, bu davada sanık olarak yargılanmış, bir süre tutuklu kaldıktan sonra "kanıt yetersizliğinden" beraat etmiştir. Aynı dava dosyasında (45 nolu ozel dosya) Türkeş'in evinde bulu' nan bir dosyada şunlar yazılıdır: "Hareket için Kabibay \e Özdag.. tslihbaral için, Kaplan ve Şabin.. personel, Numan Esin, Rıfat Baykal.. propaganda İrfan Solmazer, Fazıl Akkoyunlu.. (Gerekçeli karar s: 169) Türkeş'in rnahkemece "ihtilal dosyasj"diye nitelenen dosyasında adı geçen Şahin, emekli kurmay Albay Muammer Şahin'dir. Şahin, 27 Mayıs 1960 gunu lstanbul Emniyet Mudürluğu yapmıştı. Emekli olmuî, ticareı hayaıına atılmışıır. Mustafa Kaplan, ılk MBK uyesidir, 13 kasım tasfıyesi ile yurt dışına surulmus. daha sonra Türkeş ile MHP kurucusu olmuş, daha sonra partiden ayrtlmıştı. Rıfat BayUl da ilk Mıllı Birlik İşte protokol: "Zabıt varakası' Komicesi uyesidir, o da 13 Kasım 1%1 gunu MBK tarafından yurt dışına sürülmuş; yurda donunce, Turkeş ile birlikte MHP kurucuları arasında yeralmutır. Kamuoyunda "komando kamplan" olarak bilinen kampları kurmuş ve yonetmış olan Baykal, gecen villarda olmuşlür. Fazıl Akkoyunlu da ilk MBK uyesidir. 14'lerden olan Akkoyunlu, MHP adayı olmuş, o da geçen yıllarda ölmuştür. Özdağ, Solmazer'in şirketlerinde hukuk muşaviridir. Aynı dosyada adı geçen Muzaffer özdağ, kurmay yüzbaşı rütbesi Ue 27 Mayıs ihtilaline katılmış, 27 mayıs günu kurulan ilk MBK'ya üye olmuş, daha sonra 13 Kasım 1961 günü yurt dışına surulmüştü. Yurda dönünce Alpaslan Türkeş üe beraber MHP kunıcusu olan ve bir sure de milletvekilliği yapan Özdağ, 12 Eylül 1980 öncesinde Turkeş'ten kopmuş ve serbest avukathğa başlamıştır. Bu bilgileri vermemizin amacı şudur: Bu dosya, 1963 nisan ayında Türkeş ve Kabibay arasında varolan bir yakınlığı gostermektedir. Aradan geçen zaman içinde bu eski ihtilal arkadaşlannın yolları ayrılmış, Kabibay ve Solmazer CHP'de; Türkeş, Baykal, Esin, Özdağ MHP'de siyasal yönlerini seçmişlerdi. 1970 öncesi daha ilginç bir tablo ile karşılaşılmış; Solmazer tutucu Güven Panisi'nde yeralırken, Kabibay CHP'de kalmayı yeğlemiş, Numan Esin ise iş hayatına atılmıştı. 1971'deki tablo daha değişiktir. Tutucu Guven'Partisi üyesi Solmazer, Marksist Leninist ihtilal girişiminde bulunmak savıyla tutuklanmış, arkadaşları "Devrimci şiddel eyleralerini yoalendinnek" savıyla tutuklarurken, Orhan Kabibay, Ecevit'i solcu bulan Kemal Satır ile birlikte Cumhuriyetçi Parti'yi kurmuş; daha sonra Güven Partisi'ne katılmıştır. 1975 yüından sonraki dönem de ilginçtir: Bomba davasında yargılanan Numan Esin, buyuk bir transpon şirkeü sahibi olarak solcu Vatan Gazetesi'ni saıın almış; 83 sanıklı denız subayları davasında beraaı eden Solmazer, salıverildikten sonra yurt dışına kaçmış, geldikten sonra da, buyuk bir TIR şırketi kurarak Mersın'e yerleşmiştır. Solmazer özdağ dosıluğu yeniden kurulmusıur Irkası /.?. Sayfada rüşmedim. b) Dört yıllık komutanlık süremde hiçbir yabancı general veya büyükelçi bana Türkiye'nin iç düzeniyle ilgili bir sonı sormadı... soramazdı... ve sordurtmazdım... Hiç bir Türk generali de sordurtmaz. 12 Eylül 1980 öncesinde dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Tahsin Şahinkaya da tesadüfen aynı şekilde Amerika'da bulunuyordu... onun için de buna benzer havadisler çıkardılar... Hiç olmazsa o havadisleri çıkaranlar Türk ordusunu tanımayan sivil kökenli insanlardı, emekli general değillerdi. E. Gen. GürkanSayın Mumcu ikilisi, gene hayal güçlerine dayanarak sorulu cevaplı konuşuyorlar ve 12 Mart'ın hemen ertesinde benim CHP Genel Başkanı tsmet tnönüyle konuştuğumu yazıyorlar... Rahmetli Sayın tnönü ile ben değil MİT Başkanı Korg. Fuat Doğu konuşmuştu. E. Gen Gürkan... günlerce Org. Gürler ve Batur'la beraberdik dedi... Ben kendisiyle olan ilişkilerimi açıkladım, Org. Gürler'in emrinde Gen. Gürkan'dan daha kıdemli 66 kara generali vardı, neden yalnız Gen. Gürkan'la özel ilişki içinde olacaktı? Buna inanamıyorum. Gürkan yazı dizisinde açıkça ifade etmiyor ama kendisinin şu kompleks içinde olduğu belli oluyor... Neden yalnız ufak bir grup subay ve general emekli olduk?... Halbuki biz çok kalabalıktık... Neden hepsi emekli olmadı?.. Neden beraber emekli olduğumuz 5 generalamiral içinden ben Ziverbey Köşküne götürüldüm?.. Niçin diğerleri de getirilmediler? Ziverbey Köşkünün ne biçim yer olduğunu bütün detayıyla anlatan Gürkan, göturülüş sebebini de pek hafif geçirmiş dizide... Emekli oluş tarihi 16 Mart 1971, Ziverbey Köşküne gidiş 31 Mayıs 1973... Aradaki zaman zarfında acaba yeni bir şeyler mi olmuş?... Kaldı ki 31 Mayıs 1973'te yeni Cumhurbaşkanı seçilmiş, yeni hükumet kurulmuş, 12 Mart dönemi bir açıdan kapanmıştı. Ziverbey Köşkü konusundaki görüşüme gelince... fnsana İNSAN olarak değer verdiğim için hiç kimsenin suçlu veya suçsuz olsun kötü muamele ve işkence görmesine taraftar değilim, olamam da. Kendi gücüm dahilinde 12 Mart döneminde bu konu üzerinde uğraş verdim ve bu uğraslarım da hayale değil vesikalara dayanıyor. Ancak Türkçemizde bir atasözü vardır... "Kol kırıhr, yen içinde kalır". Belki herkes için bu söz geçerli değildir, ama Türk Silahlı Kuvvetlerinde tümgeneral rütbesine kadar yükselmiş bir insanın doğru da olsa tuvaletteki teferruata kadar konuyu açıklamasını, diziyi okuyanlar duruma üzülseler de zamannederim çok kişi hoş karşılamamıştır. Eminim bu konuyu bazı iç ve dış odaklar, bir general dile getirdiği için Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri adına işleyeceklerdir... Türkiye bir şeyler kaybedecek ama Em. Gen. Gürkan ne kazanacaktır?.. Belki de mesaj vermek istediji kesimin desteğini alır ileride. Yıllar sonra değişik tarihlerde 12 Mart döneminde emekli olmuş değerli bir hava kur. albay ve eski bir Milli Birlik Komitesi üyesi eve beni ziyarete gelmişlerdi. Her ikisi de Ziverbey Köşküne götürülmüşlerdi... öğrenmek için sorduğum sorulara gayet vakur ve asil bir tavırla cevap dahi vermek istemediler... "Hoş günler değildi" demekle yetindiler. işte insanlarm yaradılış ve karakter farkları. Değerli Cumhuriyet okurlan, zamanıruzı aldım, özür dilerim. Ben anılarımı yazdım, para verip kitabımı alın demiyorum, isterseniz almış birinden alıp okuyun ve bu dizide yazılanlarla karşüaşurın ve hükmü sizler verin. Biliyorum ki Cumhuriyet Gazetesini okuyan herkes doğruyu bulacak seviye ve yetenektedir. Ben şahsen Cumhuriyet Gazetesinin 55 yılhk okuycusuyum... Gerçeklere dayanmayan böyle bir dizinin yayımlanmasına da hayret ediyorum. Dizinin tümü; bir kızgınhk, hırçınlik, kınklık ve taımin olunamamış arzularuı burukluğu içinde yazılmış. Kin ve garez insana hiçbir kazanç getirmez, herkesin yaşamında önemli dönüm noktalan vardır, o dönemeçlerde insan kazanır veya kaybeder. Kendimden örnek vereyim... Genelkurmay Başkanı olabilirdim, yasalar elverişüydi ama gelenekler de vardı.. Cumhurbaşkanı Sayın Sunay ve Genelkurmay Başkanı Org. Gürler bu geleneği bozamadılar... Ama ben her ikisine de kınlmadım... ölümlerine kadar da ınsani ilişkilerimiz de%'am etti. 1980 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP'nin adayı idim. E. Gen. Gürkan'ın ifadesiyle kazanmaya teğet geçtim... 303 oy aldım... Bana oy vermeyenlere ve zamanın iki büyük partisinin liderlerine kırgın mıyım?.. "HAYIR". Karşılaşsam selamlaşır konuşurum. 12 Eylül askeri yönetimi, yeni anayasadaki adeta özel bir maddeyle bana 5 yıl siyaset yasağı koydu... Kendilerine kırgın veya kızgın mıyım? "HAYIR". Millet de yeni anayasayı büyük bir çoğunlukla (tabii bu arada benim yasağımı da) onayladı... Kendi milletime kızgın ve kırgın mı olacağım?.. "ASLA". E. Gen. Gürkan da benim gibi siyasi hayatı denedi. Önce Türkiye Birlik Partisi'ne girdi ve hemen Genel Sekreterliğe sıçramasına rağmen, nedenini bilmiyorum, partiden ayrıldı. Şimdi SODEP'te ve daha mütevazi olarak işe başladı... Ankara Büyükşehir ve Çankaya Belediye Meclisi üyesi... Eğer hâlâ eski düşüncelerini muhafaza ediyorsa partisinde uğraş verir, taraftar toplar, programını değiştirir ve Türkiye'yi kurtaracak DEVRİM'i gerçekleştirir. Ben sosyal demokrat düşünceli sade bir vatandaş olarak vicdan rahathğı içinde evimde oturuyorum. Sayın Uğur Mumcu ve sayın eşleri, 17 Mart 1985 günu evimize teşrif ' etmişlerdi... Yollan duşerse gene bekleriz... Kendilerine ikram edilecek bir fincan acı kahvemiz bulunur. Cumhuriyet okuyuculanna saygılarımla, MUHSİN BATUR. Not: Cumhuriyet Gazetesı'nd/ yayımlanan bir nottan, benim anılanmın Milliyet Gazetesi'nde yayımlandığı gunlerde E. Gen. Gürkan'ın bir yanıt yazısı yolladığını ve bu yazının yaynmlanmadığjnı oğredim. Bu yayımlanmama olayıyla benim ilgimin olmadığını açıklamak isterim. M.B BİTTÎ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle