16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Tarih Kurumu ile ilgili olduğunu ekledi. O sırada Türk Tarih Kurumu'nun Genel Sekreteri idinı. Gerekli bilgileri ve notlan hazırlayarak bildirilen saatte Köşk'e gittim. Cumhurbaşkanı beni Köşk'ün kütüphanesinde kabul etti; yanında Munis Faik Ozansoy bulunuyordu. Bir iki gönül alıcı sözden sonra oldukça sert bir ifade ile "Sekiz yıldır genel sekretersiniz. Siz bir meslek adamısınız" dedi ve Şemsettin Günaltay'ı kastederek, "Bir bilim kurulunun başında bir politikacımn bulunması doğru mudur?" diye ekledi. Ashnda Cumhurbaşkanı bu uyarısında hakh idi. Ancak Şemsettin Günaltay, Kumm'da çok seviliyor ve her yıl yapılan seçimlerde en yüksek oyları topluyordu. Aynca Kurum'a gerçek meslek adamlarının ahnmasında büyük hizmetleri olmuştu. Bunları ayrıntılarıyla dile getirdim ve Şemsettin Günaltay'a karşı bir hareketin büyük tepki yaratacağını, böyle bir tutumun Demokrat Parti bakımından iyi bir izlenim bırakmayacağı kanısında olduğumu söyledim. rektiren bir atılımdı. Bu tür kitaplann en aşağı 50 bin adet basılması zorunlu idi. Bu iş için gerekli kâğıt parası ise Kurum'a ağır bir yük olurdu. Bunu anlattım, Cumhurbaşkanı, "Siz istediğim üç cildi yazın, gerekli parayı ben hemen temin ederim. Hükümet veremezse bankalardan bulurum" dedi ve gerçekten ilk yardım olarak CHP döneminde, hem de Şemsettin Günaltay'ın başbakanlığı zamanında kesilmiş olan 390 bin Türk Lirabk yıllık hükümet yardımını yeniden sağladı. Bu, o tarihte çok önemli bir yardımdı. Celal Bayar'ın istediği bir ciltlik Selçuk ve iki ciltlik Osmanlı tarihi için yirmi kadar üye vazife taksimi yaptı ve çalışmalara başlandı. Ancak arkasından 27 Mayıs thtilah' oldu. Hükümet yardımı kesildi ve proje gerçekleşemedi. Bununla beraber iki cilt halinde olmasa bile Türk Tarih Kurumu on ciltlik Osmanh tarihini hazırladı. Oldukça ucuz fıyata yüzde 40 indirimle 15.000 Türk Lirası'na satılan bu ciltleri birçok aydın ve ortadirek mensubu satın almaktadır. Ancak bir gün iki ciltlik Osmanlı tarihini yazmak Celal Bayar'ın dediği gibi Türk Tarih Kurumu'nun kesinlikle yapmak zorunda olduğu önemli bir ödevdir. AP DÖNEMİ VE TÜRK TARİH KURUMU Süleyman Demirel döneminde de Türk Tarih Kurumu huzur içinde çalışmak olanaklannı buldu ve değerli eserler yayımladı. Bu tarihlerde Türk Tarih Kurumu uluslararası düzeydeki başanlan nedeni ile Dünya Akademileri Birliği'ne üye seçildi. İNÖNÜ SONRASI CHP'LİLER VE TÜRK TARİH KURUMU Para sıkıntısı çeken CHP, kaynaklar aramakta idi. Bu arada, partinin bazı "ileri gidenleri" gözlerini, Atatürk'ün Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlan'na vakfettiği paraya diktiler. İş, mahkemelere düştü. Başkan rahmetli Enver Ziya Karal, Genel Sekreter Sedat Alp ve Türk Tarih Kurumu'nun Atatürk çizgisinde kalmasını sağlayanlardan birisi olan otuz yıllık Genel Müdür Uluğ Iğdemir ile kardeş kurumun (Türk Dil Kurumu'nun) temsilcileri uzun yıllar çaba sarfettiler. Sonunda adalet yerini buldu ve Türk yargı organları Atatürk'ün mirasını CHP'ye değil, Türk Tarih ve Türk Dil Kurumları'na bıraktığına karar verdiler. Türk tarihi üzerine çalışmaların bugünü ve yannı: Atatürk döneminde tarih konulannda çalışacak gençler, bütün Türkiye'nin en başarılı ve en yetenekli öğrencileri arasından seçilirdiYirmi yıldan beri ise tarih bölümlerine en düşük puanlı öğrenciler girmektedir. Oysa iyi bir tarihçi olmak için üç Avrupa dilinden başka Arapça ve Farsça bilmek zorunluluğu vardır. Orta Asya Türk tarihi için ise aynca Rusça, Çince bilmek gerektir. Bugün tarih bölümlerine giren öğrencilerin büyük bir çoğunluğu saydığımız koşulları yerine getirmek olanaklarından yoksundurlar. Böyle olduğuna göre, Türk tarihi çahşmalannın geleceği acınacak durumdadır. ÖZAL HÜKÜMETİNİN TUTUMU Başbakan Turgut Özal, edindiğimiz çeşitli izlenimlere göre, kültüre önem veren bir politikacıdır. Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu da kabinenin en aydın ve en geniş görüşlü kişileri arasında yer alır. Nitekim kendisi basından da olumlu not alan bir bakandır. Bununla birlikte özal hUkümetinin hiç olmazsa şimdilik bazı kültür meselelerini ele almaktan uzak durduğu gözlenmektedir. öyle anlaşıhyor ki, Türk kültürü bakımından çok önem taşıyan bu konunun da çözümü, yurt sorunlarına eğilert ve onlara Atatürk ilkeleri doğrultusunda yön vermeye çalışan Cumhurbaşkanımızın ilgisini beklemektedir. 5 EKÎM 1985 Atatürk, Osmanlı Devleti'nin parlak çağı ile iftihar ediyor, "Sinan'ın heykelini dikiniz" direktifini veriyor, Selçuk ve Osmanlı tarihinin araştırılması için Avrupa'ya öğrenci gönderiyordu. Atatürk döneminde Avrupa'da Türk tarihi alanlarında yetişen bir düzineyi aşkm genç, sonraki Türk Tarih Kurumu'nun üyeleri olmuşlardır. Yalnız rahmetli olanları anarsak, başta Türk tarihi araştırmalannda çığır açan ömer Lütfü Barkan olmak üzere, Mükrimin Halil Yinanç, Cavit Baysun, Tayyib Gökbilgin, Enver Ziya Karal gibi bilginleri sayabiliriz. Atatürk ve Osmanlı Tarihi PENCERE Osmanlı ordusunda kimisi büyük ün yapmış Alman subayları vardı. Moltke, bunlardan biridir. Padişah 2'nci Mahmut'un isteği üzerine Prusya Kralı 3'üncü Friedrich VVilhelm, Yüzbaşı Helmut Von Moltke'yi Türkiye'ye görevle yolladı. 18351939 arasında Osmanlı ordusunda çalışan Moltke'nin savaş kuramı üzerine yazdıklarının yanı sıra ülkemizeilişkin kitapları da ünlüdür. 19'uncu yüzyıl, Osmanlı tarihinde önemli birdönemdir; çünkü çatırdayan Imparatorluğun çağdışında kalamayacağını anlayan yöneticiler, yenileşme çabalarına girmişlerdir. "Ordunun modernizasyonu" da kaçınılmaz olduğundan, dışardan yetkili uzmanlar getirtilmiştir. Ne var ki "çağdaşlaşma" ile birlikte kapıdan "emperyalizm" de giriyor; ülkeyi ahtapot gibi sarıyordu ve bu iki kavramı birbirinden ayırabilecek bilincimiz yoktu. 1835'ten başlayarak 1918'e değin uzun bir süreçte Osmanlı ordusunun düzenlenmesinde ve yönetilmesinde hep yabancılardan medet umulmuştur. Moltke Paşa'dan Goltz Paşa'ya değin Alman subayları baş üstünde tutulmuştur; yine de ordunun "modernizasyonu" bir türlü tamamlanamamıştır. Şimdi 1985 yılındayız ve dünkü Cumhuriyet'te şu haberi okuyoruz: "Türi<Alman askeri işbirliğinin başlamasına temel olan o zamanki Prusya Askeri Misyonu'nun kuruluşunun 150'nci yıldönümü törenle kutlanıyor." * 1928 yılında Devlet Matbaası'nda basılmış "Seçme Yazılar" Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarındandır. Kitabın ilk sayfasında şu açıklama yer alıyor: " Bu kitap Dil Encümeni'nin karanyla Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Ruşen Eşref Beyler tarafından tertip edilmiştir." Kitabın 13'üncü sayiasında, Atatürk'ün anılan arasında, Birinci Dünya Savaşı'ndan söz açılıyor; yenilginin nedenlerini açıklarken Mustafa Kemal Paşa o dönemin yöneticilerine ilişkin şu bilgileri veriyor: " O (Enver Paşa) ve arkadaşları Türk milletini ve ordusunu gafrı tabii bir vaziyete sokmuşlardı. Bu gayrı tabii vaziyet, ordunun ecnebi bir heyeti askeriye eline terk ve tevdi edilmesidir. Bu noktai nazardan Almanları ve Alman Heyeti Askeriyesi'ni tenkid etmek ı'sfemem. Asıl tenkide layık olanlar, bizim devlet reisimiz ve bilhassa devlet adamlarımızdır. Türk ordusunun aciz ve kabiliyetsiz olduğu kanaatiyle, o Heyet'i ayaklarına kadar giderek ve rica ederek memleketimize davet edenler onlardı. Bu Heyet'e Türk milletinin kabiliyetsizliğinden sarih surette bahsedilmiş, kendilerine adeta gelip bizi adam etrneleri teklif olunmuştur. Böyle bir müracaat üzerints gelen Heyet, dahil olduğu muhiti ve o muhite hâkim olanları âciz, hatta haysiyetsiz telakki ederse mazur görülebilir. Ben ordunun bilâkaydü şart, bütün esran ile Alman Heyeti Askeriye'sine tevdi ve teslı'm edilmesinden çok müteessirdim. Daha karar verilmeden evvel tesadüfen bu vak'aya muttali olduğum vakit, sesimin erişebildiği makamata itirazlarda bulunmayı vazife addetmiştim; itirazlarıma kimse cevap vermedi." * Ülkeye ilk Alman Heyeti Askeriyesi'nin gelişinden bu yana 150 yıl geçmiş. Birinci Dünya Savaşı yenilgisinden sonra bu işbirliği sona erdi, Ulusal Bağımsızlık Savaşı'yla kurulan Cumhuriyet devleti, İkinci Dünya Savaşı dışında kalmak mutluluğunu yaşadı. Ne var ki ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra da "Amerikan Askeri Misyonu"nu ülkemize çağırdık. • Çağdaşlaşma, 19'uncu yüzyıl Osmanlı devletinde bir sorundu; şimdi de Cumhuriyet devletinde bir sorundur. Çağın gerisinde kalmamak için her türlü çabayı göstermek dogaldır; ama Batı'dah birilerinin gelip hem fikir hem para getirerek bizi çağdaşlaştırması ve kalkındırması olanaksızdır. Dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeyi yakından izlemek başka şey; eloğluna teslim olmak başka şey... Alman Askeri Misyonu'nun Türkiye'ys gelişinin 150'nci yılı kutlanırken bu gerçek unutulabilir mi? 150'nci Yıl... Ord. Prof. Dr. EKREM AKURGAL Bazı çevrelerde Atatürk'ün Osmanlı Imparatorluğu tarihine ilgi duymadığı kanısı vardır. Oysa Büyiik önder, Osmanlılann yalnız son üç yüz yıllık gerileme dönemindeki çağ dışı kalmış, yoksul halinin ve teokratik idaresinîn, kurmakta olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne etkide bu lunmasını istemiyordu. Buna karşılık Atatürk, Osmanlı Devleti'nin parlak çağı ile iftihar ediyor, "Sinan'ın heykelini dikiniz" direktifini veriyor, Selçuk ve Osmanlı tarihinin araştmlması için Avrupa'ya öğrenci gönderiyordu. Atatürk doneminde Avrupa'da Türk tarihi alanlarında yetişen bir düzineyi aşkın genç, sonraki Türk Tarih Kurumu'nun üyeleri olmuşlardır. Yalnız rahmetli olanları anarsak, başta Türk tarihi araştınnalannda çığır açan Ömer Lütfü Barkan olmak üzere, Mükrimin Halil Yinanç, Cavit Baysun, Tayyib Gökbilgin, Enver Ziya Karal gibi bilginleri sayabiliriz. Eski kuşağın temsilcileri olan Fuat Köprülü ve Ismail Hakkı Uzunçarşılı gibi büyük bilginler de yine Atatürk döneminde, onun çizdiği yolda, Türk Tarih Kunımu çatısı altında Osmanlı tarihi üzerinde eserler verdüer. Bugün işbaşında olanlar arasında birkaçı Orta Asya Türk tarihi, birkaçı Selçuk tarihi ve çoğunluğu Osmanlı tarihi üzerinde çalışan değerli bilginlerimiz de Atatürk döneminde ve Atatürk'ün çizdiği plan içinde yetişmişlerdir. Şimdiki Osmanlı tarihçilerimiz arasından bazılan, özellikle biri başta olmak üzere, Amerikan üniversitelerinde ders vermektedirler. Böylece Atatürk döneminde ve Atatürk'ün öngördüğü proje içinde yetişenler dünya bilim çevrelerinde de seçkinleşmişler (temayüz etmişler)dir. Tarihçilerimiz Türkiye'de ve dış ülkelerde başanlı olmalannı, Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih Kunımu'nda her çeşit yardımı bulmuş olmalarına borçludurlar. Öyle ki, Kurum üyesi olmayan araştırıcıların, örneğin büyük bilgin rahmetli Necati Lugal ve daha birçok değerli tarihçinin eserleri de basılmakta idi; aynca onlann araştırmalan için gerekli bütün olanaklar da sağlanmakta idi. İNÖNÜ DÖNEMİ VE TÜRK TARİH KURUMU İnönü döneminde Türk tarihi alanlanndaki çalışmalar Atatürk'ün öngördüğü plan içinde gelişmeye devam etti. İnönü, her fırsatta Türk Tarih Kurumu ile ilgileniyor, çalışmalannın basanlı olması için çaba gösteriyordu. Bu dönem boyunca Başkan olan Şemsettin Günaltay, genç bilim adamları alarak bu önemli bilim ocağına taze kan verdi. Böylece seçkin şahsiyetler olmakla beraber, asıl meslekleri tarih alanında olmayan üyeler öldükçe ya da kendiliklerinden aynldıkça Türk Tarih Kurumu gerçek meslek erbabımn eline geçmeye başladı. Şemsettin Günaltay, Demokrat Parti döneminde de her yıl yapüan seçimlerde en yüksek oylan toplayarak başkanlığını sürdürdü ve Türk Tarih Kurumu'nun gittikçe daha bilimsel bir kimlik kazanmasına etken oldu. C. BAYAR VE MENDERES'tN TUTUMU Aslında Demokrat Parti, Tarih Kurumu'nun içinde birçok CHP'li politikacırun yer almasından ve başkanlıkta yine CHP'ü bir eski Başbakan'ın bulunmasından dolayı tedirgindi. Nitekim daha 1951'de Adnan Menderes, Türk Tarih Kurumu'nun şimdi biri rahmetli olan üç genç (o zaman genç) temsilcisini milletvekili Dr. Sedat Baran aracılığı ile Büyük Millet Meclisi'ndeki odasına davet ederek Kurum'un CHP'li üyelerden arındırılmasmı istedi. Ancak o üç üyenin yaptığı açıklamalar sonunda Adnan Menderes, Kurum'un iyi ellerde olduğuna ve yararlı çalışmalar yaptığına kanaat getirerek isteklerinden vazgeçti. Celal Bayar, açıklamalarımı büyük bir sukunetle dinledi. Kendisine, Şemsettin Günaltay'ın Yönetim Kurulu 'nda özel sohbetler sırasında "Celal Bayar aydın kişidir. Memlekette, özellikle iktisat alanında büyük hizmetleri dokunmuştur" gibi beyanlarda bulunduğunu da anlattım. Bu sözler üzerine Celal Bayar üstelemedi ve bir başka konuya geçerek, "Tarih Kurumu, Türk tarihi üzerinde kalın ciltler yazıyor; bunlar ancak meslek erbabına yarayan kitaplar. Aydınlar Cdal Bayar'ın tutumuna ge için de kitap yazmak kurumunuzun ödevidir. Atatürk, Türk talince: Demokrat Parti'nin Türk Tarih Kurumu'na karşı duydu rihinin herkes tarafından bilinğu hoşnutsuzluk sekiz yıl sonra mesini istiyordu. Niye herkesin 1959'da bir kez daha, bu kez yararlanabileceği kitaplar yazmıCumhurbaşkanı Celal Bayar ta yorsunuz? Örneğin bir cilt Selrafından dile getirildi. Bir gün çuk tarihi ve iki cilt Osmanlı tabu satırların yazarım Cumhur rihi çok yararh olur. Bunu niye başkanhğı Genel Sekreteri rah yapmıyorsunuz?" dedi. Şüphe metli Munis Faik Ozansoy tele yok ki Cumhurbaşkanı bu sorufonla aradı ve "Sayın Cumhur sunda da çok hakh idi. Ancak "bilimsel/ popüler" kitap yabaşkanı sizinle görüşmek yımlamak, büyük yatınmı geistiyor" diyerek davetin Türk EVET/HAYIR OKTAY AKBAL TEŞEKKUR ' Yaptığı operasyon ile eşim Güldal Mumcu'yu sağlığına kavuşturan, Hacettepe İip Fakültesi Genel Cerrahi Dalı öğretim üyelerinden: VEFAT Merhum Su Nâzırı, Musa Paşa'nın torunu ile merhum Hamit Bey ve merhume Fevkiye hanımın oğlu, Güngör Güneşli'nin eşi Gül, Gülden ve Hamit'in sevgili babaları Vefa Lisesi Biyoloji Öğretmenliğinden emekli Veteriner Avukat Bioloğ Şeriat Devletine Doğru mu?: I Ordu Millitvekili Prof. Dr. Bahriye Üçok 11 Nisan 1984'te Mecliste şöyle demişti: "İtiraf etmekten çekinmeyelim ki bugün Türkrye çeşitli akımların yanı sıra Cumhuriyet'e karşı, şeriatı açık veya örtülü olarak savunan mihraklarla karşı karşıyadır. Bunlar amaçlarını çeşitli demekler kurarak ve devletin resmi bir kuruluşu olup her yönden yetki alanını genişleten Diyanet işleri Başkanlığı aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Aralarında Nurcular, Süleymancılar, Vahdetciler, Yeniden Milli Mücadeleciler, Yeminliler, Ak Gençler, Ak Güçler, Yeni Rufailer, Nakşiler, Osmanlı Yenilikçileri gibi aynmlar varsa da hepsini bir doğrultuda toplayan ve aynı cephede birleştiren ideal, çağdaş yasaların kaldınlması ve şer'i yasaların uygulanmasıdır." ANAP'hlardurmaksızın Sayın Üçok'un konuşmasını engellerler, Başkan susturmaya çalışır, Üçok "Gerçeklerden kaçıyorsunuz. Gerçekleri söylememi istemiyorsunuz" der. Pertev Aşçıoğlu, Devlet Bakanı (şimdiki Maliye Bakanı) Alptemoçin gibi kişilerin sürekli söz kesmelerine, sataşmalarına karşın Üçok şöyle sürdürür bu tarihsel konuşmasını: . "Diyanet İşleri Gazetesi'nde şöyle deniliyor: İslam ilkelerine zıt bir durum tatbik edilmek istendiğinde devlete itaat edilmez. Yani biz şeriat kurallanna ters düşen bir kanun çıkaracak olursak halkı isyana teşvik etrniş olacağız." ANAP'lılar 'doğru' diye bağırırlar, Alptemoçin de 'Bu Meclisin vaktini işgal etmeye hakkınız yok' diye seslenir... Evet, meydanı boş buldular. Bizlerin yazdıkları, Sayın Üçok gibi gerçek Atatürkçülerin uyarıları boşa gitti. Gerici akımlar günden güne yaygınlaştı, güçlendi. Geldik bugüne!.. "Nokta" dergisi, hilafet devleti kurmak yolunda çeşitli yayınlar ve çalışmalar yapan Hizbüt Tahrir'in anayasasını yayınlıyor: "Cumhuriyet ilga edilecek, hilafet geri getirilecek. Egemenlik şeriatın olacak. Demokrasi ortadan kaldınlacak. Yalnız islamcı partilere izin verilecek. Devletin dili Arapça olacak. Bütün kadınlar örtünecek. Bütün eğlence yerleri kapatılacak vb."... "İrticaı ülkemiz açısından her zaman büyük bir tehlike olarak gören Cumhurbaşkanı bu tehlike karşısında başta yöneticiler olmak üzere herkesin dikkatli ve uyanık bulunmasım" istemektedirler son açıklamasında... Ama epey geç kalmış bir uyarı değil mi? Bunca yıldır yazılanlar boşa mı gitti? Okunmadı, duyulmadı mı? Neyse, geç de olsa böyle bir uyarının yapılması yine de olumlu bir davranıştır. Ne var ki iktidarın başındakilerde böyle bir uyanış yoktur. O kadar ki İçişleri Bakanı Akbulut "8u konuda küçük olaylar büyütülüyor. Ben işin felsefi münakaşasına katılmıyorum. Dediğim gibi olaylar fazla abartılıyor" diyerek Sayın Evren'i bile tedirgin eden olayları 'yok' saymaya kalkışmaktadır. Hükümet içindeki bakan ise susmakta. ya da bu tür gericilik olaylarını savunmaya kalkışmaktadır. Bütün bunlar Atatürk Cumhuriyetine bağlı yurttaşların gözünden kaçmıllahiyat Fakültesi eski dekanı, YOK Yönetim Kurulu üyesi Prof. Neşet Çağatay'ın tJoktada çıkan konuşması ilginç bir belge niteligindedir. Çağatay "Laiklik devletin din kuralları ile yönetilmemesidir. Bugün Diyanet İşlerine bakıyoruz, adam TV'ye çıkıyor, 'Peygamber göğe çıktı, Allah'la görüştü' diyor. Yahu bunu söyleyen kâfir olur. Allah insan mı ki görüşüyorsun" diyor. Sayın profesöre göre "İrtica Türkiye'de 25 senedir hortluyor. Hatta 49'dan sonra diyebiliriz. Mesele şuradan çıkıyor. Bazı hükümetler sağı solun panzehiri sanıyor. Bunlar birbirinin panzehiri olamaz. Zaten bir tarafı tuttuğun zaman ötekine karşı onu tahrik etmiş olursun." Dil yobazlığına da değinen Çağatay "Anayasada kullanılan dil geçerlidir, diyorlar. Anayasayı hazırlayanlar dilci değil ki! Devrim denecek diye akılları çıkıyor. Devrim demekten niye korkayım, doğrusu devrim" demektedir. Çağatay'ın şu sözleriyle yazımı bitireyim: "Osmanlı devleti laik olur mu? Osmanlı devleti din ile yönetilir, din adamlarına uygulamalar için fikri sorulurdu. Şimdi de bu diyanetin fetvaları var, adam soruyor 'heladayken ezan okundu, ben günah mı işledim? İyi, donunu al çık dışarıya ezan okunuyorsa yobaz herif." Prof. Dr. YILMAZ SANAÇ'a Yardımcıları: Dr. YAVUZ ERYAVUZ Doç. Dr. GÜLTEKİN AKYÜZ ile operasyon öncesi ve sonrasında candan ilgisini esirgemeyen, Dr. NECDET UÇAR'a Prof. Dr. HÜSNÜ GÖKSEL'e ŞEMSETTİN GÜNEŞLt vefat etmiştir. Cenazesi 5.10.1985 cumartesi günü öğle namazını müteakip Teşvikiye Camü'nden kaldırıhp Aşiyan Mezarlığına def edilecektir. Dost ve akrabalarına duyurulur. AİLESİ Doç. Dr. Zafer Öner, Dr. Ömer Aral'a, Prof. Mehmel Haberal ve Prof. Dr. Kazım Türker'e, sevgi dolu ilgisi ile hastaneye koşan Dr. Ülkii Pekcan'a, başhemşire Sefika Adıgüzel ve Sabiha Pekkan'a, hemşireler, Derya Aras, Giılcan Uzun ve Can Eren'e, hastane odasını gül bahçesine çeviren dostlarıma yürekten teşekkür ederim. UĞUR MüMCU P f MZI KITfifiEVl Bu yıl, bütün romanlarının yeni basımı: A.Vahit Moran'ın M.E.Bakanlığı tarafından iki kez yayımlanan iinlü sözlüğü genişletilmiş olarak yeniden yayımlandı. ADAM y°r Ç. TfMİZLİĞJ Bütün Kitapçılarda TÜRKÇEİNGİLlZCE SÖZIJCIK ADAM Büyük TÜRKÇEİNGİLİZCE SÖZLÜK Türkçe'deki değişimleri, bilim, sanat, teknoloji, ekonomi ve bankacılık alanlanndaki en yeni terimleri kapsayacak biçimde yeniden ele alındı, üçte bir oranında genişletildi, daha da zenginleştirildi. İngilizce öğrenenler, İngilizce öğretenler araştırmacılar, çevirmenler, işadamlan! ADAM Büyük TÜRKÇEİNGİLİZCE SÖZLÜK, bugüne kadar hazırlanmış en geniş kapsamlı ve çağdaş Türkçeİngilizce Sözlük'tür. Mutlaka inceleyin. Ahn. Bu eşsiz kaynak kitaptan yararlanm! BüyüJt 7ÜRKCEİNGİLİZCE SÖZUÜK Şimdi çok daha kapsamlı: • 80.000'in üstünde Türkçe sözcüğün İngilizce'deki tam karşı lıkJan • Türkçe deyimler, halk deyişi ve atasözlerinin İngilizce öraek ve açıklamalan. • Osmanlıca sözcükler ve bilim, teknik, sanat, ekonomi, bankacılık terimlerinin İngilizce karşıhklan. • Okumayı kolaylaştıncı dizgibaskı, >illarca dayanacak sağlam cilt. (Fıyatı:9.0ÜÜ TL + 900 T L KDV) Bihfıt MI KSİKA ALEVLFJl İİİMH Yön . Sergei Bondarchuk FRANKO NERO URSULA ANDRESS ,/<>. Seanslar 12°°15°° I800.2100 .HHIN REK1) PAMHO VtLLA ZAlftlA 23.KAR1CVY VARY (.KRJSrALKUREödLilü S0KAK1A SİYASET (19801983) U A H DARSOKAKTA SMSEro «19801983) YALNIZ DUNYA SINEMASI'NDA YALÇIN DOĞAN Bütün kitapçılarda 3GÜNDE 2.BASKI /m Tekin Yayınevi değcrli kita^ar GENEL DAGITIM:YADA A.Ş. Doktor Şevkı Bey Sok. No: 6 Divanyolu. İstanbul Tel: 520 74 72 Konur Sok. No: 17 Kızılay. Ankara Tel: 18 90 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle