19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
f OCAK 1985 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 ÎSMAIL GVLGEÇ SEVEMA ATİLLA DORSAY HA5TVANLAR AYIP . T Bir yıldızcığın acıkh sonu »T1R 8 0 / Yönetmen: Bob c osse / Senaryo: Bob Fosse 1 Gorüntü: Sven Nykvist / \lüzik: Ralph Burns / Oyunzular: Mariel Hemingway, Eric Roberts, Cliff Robertson, Carroll Baker, Doger Rees, David Clennon / Warner Bros yapımı / 1 saat 44 dakika (Emek, As, vs.) Meslek yaşamına dansörlük ve koregraflıkla başlayan bir sanatçının, özellikle 'gösteri dunyası' ustüne acımasız gözlemler getiren ve sinema tarihindeki belki de tek 'Bergman'vari mürikali' ('All That Jazz') yapan önemli bir yönetmene dönuşmesi, Amerikan sinemasının kendine özgu mucizelennden biri sayılsa yeridir. Gerçekten de "Sweet Chariry" isimli (Feüini uyarlaması) bir muzikalle baslayıp, "Kabare", "Lenny", "All That Jazz"den geçerek "Star 80"e ulaşan yönetmenlik yaşamı, Bob Fosse' u sinemada çok özel bir yere getirmiş sayüıyor. Çok iyi bildiği, içinde yetiştiği gösteri ve eğlence dunyasını, Broadway'i, Hollyvvood'u, gece yaşamını ve tum bunlann içinde filiz süren 'star mitosu'nu en ilginç yerlerinden yakalayarak sunuyorFosse... "Kabare"de politik çağnşımlar içeren bir 'çağ filmi'ni (1930'ların Berlin'i), "Lenny"de Amerikan eğlence yasamının çok ilginç bir kişiliğirti, "kiıfürbaz sunucn' Lenny Bnıce'un yaşamını, "All That Jazz"de birden ölümüyle karşılaşan bir koregraf / yönetmenin (olasıhkla kendisinin) yasamının hesabını yapmasım ele alan ve bir hayli şasırtıcı sonuçlara varan Fosse, son fîlmi "Star 80" de yine benzer çevrelere dönuyor... "GENÇ.LİK Y1UNI KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK İKİ GENÇ OYL \CL Mariel Hemingway'in olağanustu guzelliğinin, Eric Roberts'in çizgi dışı oyununun zevkle seyredilebilir kıldığı "Star 80" sinema mevsiminin ilginç filmlerinden. leriyle başlayan filmi, bir gerilim değil, bir çözvimleme filmi haline getirmeyı yeğlıyor. Yakn, kuru, yansız bir tavırla, duygusallığı gözleme feda ederek, hızb, giderek başdöndurucu bir kurguya başvurarak Dorothy Stratten'in dramırun çevresinde çeşitli olgulara ilginç gözlemler getiriyor. Bu arada, Playboy dergisinin ünlü sahibi Hugh Hefner'in çevresinde yaratılan efsane, dillere destan "Playboy dunyası", 'sartştn, sağhklı, 'komşu ktzı' görünumundeki genç kızlar'la yaratılan ve dünya üzerindekı milyonlarca erkeğin ilgisine sunulan bu 'dişilige dayalı tüketim', Fosse'un objektıfınden kaçmıyor. Kuçuk çevrelerden gelip yükselmek isteyen, ama giysüerini değiştirse de, 'Playbojr cevresi'nde dostlar edinse de birturlu aralarına giremediği bu çevreye nefretinı, sonunda onlann daha kolayca kabul ettiği karısını öldürmekle kusan Paul Snider kişiliği, fümin belki de en ilginç, en yasayan kişisi... Dorothy Stratten'in trajedisindeki bu cellat, bu vunıcu güç, aslında sıradan bir cinayet öykusünün dışında, zayıflara, gilçsüzlere, uyumsuzlara tahammülü olmayan, onları şu veya bu biçimde ezip geçen tum bir yasama biçiminin, tum bir 'eglence âlemi'nin ve onun kendine özgu değerlerinin, ölçulerinin sımgesi olup çıkıyor... Doroth> Stratten ve Paul Snider, Holl>wo~ od'u, Broadway'i, gece kulüpleri ve eğlence dunyasıyla tum bir âlemin ezip geçtıği ne ilk, ne de son insanlar olacaktır kuşkusuz... Filmin bıraktığı burukluk, Fosse'un filminin sıradan cınayeti aşıp bu eleştıriyı getirebilmesinden, seyircısine duyumsatabilmesinden kaynaklanıyor kuşkusuz... "Star 80", mevsimin ilginç filmlerinden... Mariel Hemingway'in olağanüstu guzelliğini ve Eric Roberts'ın çızgı dışı oyununu seyretmek ise bambaşka bir zevk... Ingmar Bergman fılmlerinin görüntu ustası Sven Nykvist'in göruntulerini (ilk bakışta Bergman dünyasına tumuyle a t , ama son bir bakışta o denli zıt olmayan göruntulerini) de unutmamalı... PÎKNİK PtYALE MADRA TANE ELBISE ISTEPDM 1000 T2NE ISTERDİM HAVUZ1U BlC EV ISTBCDIM ÜCMÛK ISTEOPIM H/Ö21 ÖÜCÜ NE BEN " \ BENDE ClfJOEM NEFIS \ HAKİKI BlR IO1BK İSTEROlM BENDE UCAW ISTEGDIM Gerçek bir öykti Fosse'un bu kez anlattığı, gerçek bir öykü... 80'lerde dikkati çektneye başlayan, önce Playbov dergisine 'kapak kızı' olup, sonra HoDy»ood'un yolunu tutarak filmlerde küçuk roller alan Dorothy Stratten'in öykusü... Küçuk çapta bir üçkâğıtçı olan, menacerlikten kadın tellaUığına türlü işlere girip çıkmış bir genç adamın, Paul Snider'in sayesınde yukselmeye başlayan, sonra bu dengesiz, kişiliğini bulamamış adamla evlenmek zorunda kalan Dorothy, ilk önemli filmıni çevirdiği bir yönetmenle sağüklı, insancıl bir ilişkiye girişerek Paul'u bırakıyor. Aİna zayıf, kompleksli genç adam için bu kolay kabul edilemeyecek bir darbedır.. Gerçek bir sevgiyle mi, yoksa çıkar ilişkileriyle mi bağlı olduğu kolay anlaşılamayan genç kadını öldürerek intihar eder Paul... Hollywood'un gerçek kayrtlarına bile geçmeyen, hemen unutuluveren dramlardan biridir bu... Dorothy Stratten bir James Dean veya Marilvn Monroe'nun ününe erişmediği için kıyıdakenarda kalmış bir hikâyecik... Ama en az onlannki kadar insan malzemesi ve yaşam dersi içeren... Fosse, Paul'un kanlı görüntü Yine Ingiliz emperyalizmi Mihraeenin Gözdesi (The Far Pavillions) / Yönetmen: Peter Duffell / Oyuncular: Ben Cross, Amy Irving, Ömer Şerif, Rossano Brazzi f tngiliz filmi (Saray, vs.) Britanya İmparatorluğu yonetımındeki Hindistan, sayısız romana, filme konu olmuştur... Bu tur bir yaklaşımın getırebileceği tuzaklara, orneğin açık veya saklı bir ırkçılığa da hemen her zaman duşerek... "Mihracenin Gozdesi" bu tur fılmlere yeni, gösterişli ve cilalı bir ornek... "Şahika" dızisıyle TV'mizin gözde yıldızlanndan olan Ben Cross, 1860'lann Kuzey Hindıstan'mda, Hintİngiliz kırması bir genç adamı oynuyor. Çocukluğunu Hintli bir çiftin yamnda Hintlı olarak geçiren, sonra Ingiltere'ye donup askeri bir eğitim yaparak "Sahip" olan genç adam, görevle geldiği \atamnda, önce kuçuk bir çocuk olarak bıraktığı bir prensese âşık olmak, sonra tngılızlerin bu kez Afganistan'da yoğunlasan somurgealiğine tanık olmak, sonunda da sevdiği kızı, zorla venldiği yaşlı bir racanın olusüyle birlikte yakılmaktan kurtarmak fırsatlarını buluyor, vs. "Mihraeenin Gozdesi", taşıdığı Turkçe adı kadar çağdışı bir film gibi geliyor insana.. Çocukluğumuzda görduğumuz filmlerde kaldığını sandığımız bir çok şey, "sömurge öykuleri", kahramanlık gibi sunulan Ingiliz emperyalizmi, egzotik tadlar içeren dekorlar ve mekânlar, her türlu güçiuğe karşı yaşanan 'olanaksız aşklar' yenıden karşımıza çıkıyor. Aslında 6 saat suren bır TV dizisınden kısaltılmış olması, hikâyede bazı boşluklar meydana getıriyor. (Bu nedenle, afışlerde adı olan unlu oyuncu John Gielgud'u nıye goremedim diye üzülmeyin.. Çunku filmde >ok!) Yine de seruven sinemasının birçok kalıbını ustaca uygulayan, ciddiye alınmamak kaydıyla seyredilebılecek bır film... Rossano Brazzi'nin 'raca'sı, Ömer Şerif ın ilginç 'at bakıcısı' kompozısyonu ve her rolun altından kalkmaya yemin etmişe benzeyen Ben Cross'un gozyaşartıcı çabası da ilginç... HIZLI GAZETECÎ AA^OEM A F E T İ 5EVİYORUM, OMUN UO^LANPIĞI GİBİ OLVIAK ZORUNCVS/IM... ISECDET ŞBV /vWW... TARAYINCA PAUA i OLPU/V\... Aiankcn m'ı& mübarek *>. Mephisto"nun yazarı Mann tlaha fazla ilgi bekliyor Kültür Servisi Bü>uk Alman yazarı Thomas Mann'ın oğlu Klaus Mann, 1949 yılında intihar ettiği zaman 43 yaşındaydı. Üstelik babasmm golgesinde kaldığından adı da fazla bilinmiyordu. Ama Paris'in unlu Guneş Tiyatrosu'nun yöneticisi Ariane Mnouchkine, yazann 1939 yümda ya>ımlanan romaru "Mephisto"yu tiyatroya uyarla>inca gozler biraz olsun aralandı. 1980'lerin başında Macaı yonetmen tstvan Szabo, bu kez romaru sinemaya uyarlayınca Klaus Mann'ın buyükluğu daha iyi ortaya çıktı. Avusturyalı aktor Klaus Maria Brandauer'in buyuk oyunuyla "Mephisto" son yılların en iyi filmleri arasına girme başarısını gösterdi. 1906 yılında doğan Klaus Mann, Thomas Mann'ın on çocuğunun ikincisıydi. Babasıyla ilişkileri de her zaman kolay olmamıştı. Onun olumunden birkaç hafta sonra, Thomas Mann, unlu yazar Hermann Hesse'ye yazdığı mektupta şoyle diyordu: "Onunla Uişkilerim giiç, varlığımla onunkini golgelediğimden de bir suçluluk duygusuudan yoksun degildi... Çok çabuk ve kolay çalışıyordu." Hltler'ın ıktidara geüşiyle sürgune giden, Alman uyruğundan atılan, ölünceye kadar da faşızmle mucadele eden Klaus Mann, 1927 yılında gittiğı Hollywood'da Greta Garbo, Emi) Jannigs gibi unlulerle dost olmuştu. Garbo'nun ikiuç yıl ıçınde buyuk bir yıldız olacağını Emil Jannigs'in ağzından bir yazısıyla ilk o aktarmıştı. Oysa sinema dunyası, bu buyuk >azarın adını ancak yeni yeni oğreniyor. "Mephisto" yazarınm "Alexandre", "Volkan", Patetik Senfoni" gibı öteki unlu romanlan sinemaya uyarlanmayı bekliyor. 44 BEY... BU FlÜMPB /VFET UANIM'LA PAYLAŞIR M1YDINIZ *?.. UAVIR SİNBVNA. OYUNCULUĞU KİC'ı SELJMIYORYÖMETMEMÜVC OLS NEVSe /VAÛ. İN4ÛMIK1, ÇOK ILe'lMÇ BİR RZIĞİNİZ VAR... ARTtK YAKlŞlKLt JÖN V K M TARlVŞ. l<uRl$Tl... R£BR DE NİRO YU PÜ^ÜNÜM .. PEKÛLA , B\ ŞÜKiEÜM BuKulJAA... AAAA AT\F M6M, UABERİNlZ OLSUM.. TV'DE GOZDE "Şahika"dan tamdıpmız Ben Cross, "Mihracenin Gözdesi"nde HintIngiiiz kırması bir genci canlandırıyor. Rol arkadaşı ise guzel Amy Irving. Köy dekorunda kent filmi Tuthu / Yönetmen: Feyzi Tuna / Senaryo: Safa Önal, F. Tuna / Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca / Müzik: Cahit Berkay / Oyuncular: Hülya Avşar, Kenan Kalav, Meral Orhonsay, Celile Toyon / Mine Film yapımı. Feyzi Tuna'nın geçen hafta gösterilen "Tutku"su bu mevsimin olumlu sürprizlerinden biri.. Tuna son yıllarda 'köy filmi' yapmayı istemediğıni açıkça söyİemiş, iyi bildiği çevreleri, kenti ve burjuvaziyi anlatmayı yeğlediğini belirtmişti. Necati Cumah'mn "Öç" hikâyesinden alınan bu filmle Tuna, 'koy filmi'ne dönuş yapıyor. Ama bu yalnızca göninurde böyle... Aslında Tuna'nın köy fonu uzerinde tipik bir 'burjuva bikâyesi' anlattığı da söylenebilir. Hikâyeleri geçebilir' diye kategorilere bölmek niyetinde değiliz, yanhş anlasılmasın... Ama Tuna'nın yaklaşımı, gerçekten de köy dekoru önünde tipik bir 'melodram' anlatmak, aynı erkeğe âşık olan bir anakızın öyküsunü vermek... yirci, Şenf Ali'nin Gulsum'un güzei ve oynak kızı Hacer'e sevdalandığınm bilincindedir.. Bu açıdan Gülsum Kadın'ın dramı çok daha iyi belirir, neredeyse bir gerilim kazanır. Hacer'm kendisini kaçırmaya cesaret ede'kentli' kokan tavırlanyla o demeyen Şerif Ali'den soğuması, kora da çok fazla uymuyorlar oysa bir kez onun olduktan sonzaten... Ama önemli olan, Tura genç adamı sevmesi ise, fümin na'nm filminin bunlan ve de alışılnuşın dışında kalan gelişmekaynak olarak aldığı öykunün leridir. Alışılmış, bu yuzden bekbazı verilerini aşıp, hayli inandılenir olan şey ise, sonunda gerrıcı, ilgi çekici ve de evrensel bir çekleşir... Gulsum Kadın'ın filhikâyeye ulaşmış olması... Köme admı veren 'tutku'sunun da, yün ve köyluluğiın, en azından tam anlamıyla olumlu psikoloji açısından alabildiğine kahramanları olmayan bu öykusınırlı, gerçekten çağdaş ve ilginç nün 'mutlu son'la bhmesinin insan portreleri ve dramlan çizilolanaksızlığımn da bilincinde mesine elverişli olmayan bir çevolan seyirciyi rahatlatacak, bore oluşturduğuna değgin son yılşaltacak bir sondur bu... larda üeri surulen bazı savlara da katılıyor değilim. Ama Tuna'nın "Tutku", aynntıb psikolojik 'gerçekçi bir köy filmi' yapma irdelemeyi, insana 'birey' olarak nın ıçerdiğı binbir tuzağı aşıp, boyutlu biçimde yaklaşmayı, köy, kasaba veya kent, nerede koy filminin genelde kaba çizgili olursa olsun ilginçlik taşıyan, ki yaklaşımı içine yerleştiren değişileri ve dramlan bizi ilgilendiren şik, yürekli bir çalışma, ilginç, bir film yapabilmesi, yabana atı başanlı bir fum... Kent filmi tavlır bir başarı değil.•• nyla köy filmi yapmak, bızce hayli yurekli bir çıkış. Filmin iş Alışılmışm dışında yapmamasına ise, yapımcısını gelişmeler bilmem ama, Tuna uzulmesin... Çunkü Tuna, fılmini çok us Çunkü özellikle bu mevsim, setaca kurmuş... Daha ilk sahne yircimizin, nedendir bilinmez, lerden, çizmeleri, yeleği ve tesbi filmlerin kalitesiyle tam anlahiyle tam bir 'koy bıçkım' olan mıyla ters orantılı giden beğeniŞerıf Ali'ye tutkunluğu besbel si, en azından bu fılmm de 'iyi' üdir Gülsüm Kadın'ın.. Oysa se bır film olduğunu gösteriyor. KLÛRJ< GEYBIL T4RİHTE BUGUIN MÜMTAZ ARIKA* UOcak İNSÜLIN KULLANJLIYOR.. 1922'De BUGÜN, $EKER HASTALIĞI ıÇİN BULUNAN "/NSaÜN" İLK K£2 INSANPA KULLAMILOI. KANAfrALI DOKTO/? FKED&SICKC BANTtNÇ VE ASİSTANt CHARLES H.B6ST, KOPBKL.E/ZİN PANKRBAS/NOAN BlDE ETTİKLSRJ İNSÜLlH HORMONUUU, y/MB ŞeKBR. HASTASl 0UKUMUNA GET7ROİKUMRİ KÖPEKLERDE DEUEMİŞ, OLUMLU SOMUÇ ALMlÇLAZDI. BU KEZ, İKlSULlN HORMOhlUNU ıHSAULAGA UYGULADtLAR, BUYUK B)f? SAÇfiRI ELPE ETTİLeK. İNSÜLİN, J ŞEKBIS. MIK.TKRJM AYARLIYARAK ISH NORMAL yfiŞAHTILARlNA DÖN MBLSRJNI SAĞUYO&MJ. BÖyL£CE,ÖUJML££ ENGELLEhilvyZ VE ff>te/Ç H4STAUGININ ÇEÇİT Ui YAU UZANriLA(>l DuRDURULUYORPU,, 'köyde geçebilir', 'kentte hgi çekmek ve evrensel Bu saptamayı bir eleştiri değil, bir övgu olarak yaptığımı hemen belirtmeliyim... Evet, Tuna'nın köyle kasaba arasındaki mekânı pek yaşamıyor.. Filmin tum kadın oyunculan, şık 'kö>lu giysileri', özenli makyajlan ve hayh 11 Ocak 1935 50 YDL ÖNCE Cumhuriyet başkanlığında açılacaktır. BeşıktaşFenerbahçe takımlan Uluslar Konsey Sar meselesı ve karşılaşacaklardır. Karşılaşma hududlara ait Irakİran çok muhımdır. Kurumunda ihtılafı dahil olduğu halde bır ay bugünkü toplantı otuz meseleyi tetkık edecektır. Bundanevvel yapılan maçta kadar Beşıklaşlılar Belgrad 10 (a.a.) Turkiye Bugünkü maçlar Fenerbahçeyekendi sahalarında yenilmışlerdi. Dış İşlerı Bakam Tevfık Ruştu Aras, Yevtıçle ıkı memleketı alakadar eden meseleler hakkmda goruştukten sonra dun akşam Cenevreye hareket etmıştır. Uluslar Kurumu Konseyının 11.1 devresı Tevfık Ruştu Arasın Lık maçlartnın ıkınci devresıne bugun başlanacaktır. Bugun yapılacak maçlar şampiyonanm netıcesmi belli edecek kadar muhım olacaktır. Fenerbahçe stadında Fakat o maçta Beşıktaş en kuvvetlı oyuncularmdan mahrum bulunuyordu. Bugunku Beşıktaş takımı ise kendını toplamış, hasta olan oyunculartnı arasına almış bulunmaktadır. 19351985
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle