Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER uzun süredir lisenin üniversite girişini tekelinde tutması, bu nedenle de sosyal prestijinin üstün olmasıdır. Gene bu nedenle, orta düzeydeki insan gücümüzü yetiştirecek meslek ve teknik okullar bııgiın bile umulan itibar ve çekidliği elde edememiştir. Ona rağmen bunlar da seçerek öğrenci almaya koyulmuştur. VABANCI DİLLE ÖĞRETtM 1940'lardan beri varlığı yeterli olan aileler çocuklannı yabancıların kurup işlettiği özel okullara vermeye özen göstermiştir. Ruhsal, toplumsal ve eğitimsel nedenleri üzerinde burada durmaya gerek yok. Fakat gerekçelerin başında bir yabancı dil öğrenmek gösterilmiştir. Kuşkusuz bugün bir yabancı dil bilmek çeşitli üstünlükleri olan bir beceridir. Bu kurumlara karşı istek yoğunlaştıkça seçerek öğrenci almak yoluna gidilmiştir. Piyasadaki talebi izleyen M.E. Bakanlığı da, öyleyse ben de fen dersIeri ve matematiği yabancı dille öğreten benzeri liseler açayım tutkusuna kapılmışlır. İşte bugün Anadolu liseleri adım alan kurumlar böylece ortaya çıkmıştır. Bazı özel okullar da piyasada yerlerini güçlendirmek umudu ile, takviyeli yabana dil programlan uygulama yolunu tutmuştur. Burada iki soru hatıra geliyor: Lisede fen dersleri ve matematiği yabancı dille öğrenen gençler, Türkçe yapılan üniversite giriş sınavlarında zorlukla karşılaşnuyor mu? İkinci soru ise gerek lise ve gerek üniversite düzeyindeki öğretimde yabancı bir dile öncelik vermek, anadilimizin bilimsel yeterliğine gölge düşürmüyor mu? Ortaöğretim kuşağımn belki onda biri, yabancı dili iş ve meslek hayatında kullanma olanağını elde eder ve bu düzeyde kullanma yeterliğini kazanabilir. Öyleyse niçin herkes için zorunlu bir ders bu? Anadilini pekiştirmeye de olumlu bir etkisi yok. Tersine o becerileri köstekliyor. Osmanlıcayı pekiştirsin diye yıllarca ortaokul ve liselerde öğretimini yaptığımız Arapça ve Acemceyi acaba niçin yeniden canlandırmak istiyoruz? Okul dışında modern araçlarla, yoğunlaştırılmış dil kurslan açarak isteklilere hizmet sağianabilir. Ahlaktan din eğitimine kadar her şeyi okul programlanna yüklemeye kalkmak sonucu olarak eğitim kuram ve kural ezberlemekten öteye gidemez olmuştur. Oysa amacın davranış geliştirmek olması gerekir. EĞİTİM KARABORSASI Her aşamadaki eğitime istek artıp sınıf duvarları esnekliğini yitirdikçe " g i r i ş sınavları salgını" yaygınlaştı. Bunun sonucu olarak da giriş şansını arttırdığı söylenen kurs ticareti aldı yürüdü. Seçim araçlannın geçerliği, yanılgıları, birinciliği kazananlar, kullanılan testlerin doğru yanıtlan gazete sayfalannı dolduruyor. Bu dershaneler bilgi ve beceri aktarmaktan çok, ele geçirdikleri eski testlere nasıl yanıt verilmesi gerektiğini öğreterek para kazanıyorlar. Bu araçların aranan bilgi ve yetenekleri tanılamaya (teşhis etmeye) yarayıp yaramadıkları üzerinde pek durulmuyor. Ayrıca yayının körüklemesi ve yakın çevrenin baskılan ile bu yarışmanın anababa ve çocuklann sinirleri ve ruh sağlıkları üzerinde ne etki yaptığı pek düşünülmüyor. Bu kargaşayı önlemenin bir yolu var: îlk, orta ve yükseköğrenimimizi nicelik ve nıtelik yönlerinden gelişen istekleri karşılayabilecek düzeye getirmek. Bunun için liseler, çok amaçlı duruma getirilmeli ve ancak üstün yeteneklilerin üst öğretime gidebilecekleri bir esnekliğe kavuşmalıdır. Universitelerimiz yaz yarı yılları, gece dersleri gibi önlemlerle olanaklannı genişletmelidir. Ayrıca bu düzeyde öğrenim görmeye bilgi, yetenek ve güdüleri yeterli olmayanlar en kısa sürede saptanıp elenmelidir. Bir toplumun verimlilik ve uygarlık düzeyi öncelikle eğitiminin yeterliğine dayanır. Bunu ise poİitikacılardan önce meslek adamları ve kurumları gerçekleştirebilir. 17 EYLÜL 1984 Milli Egitim Nereye Gidiyor? Eğitim karaborsası, sınavlar, yarışlar tam bir kargaşaya dönüştü. Oysa bir toplumun verimlilik ve uygarlık düzeyi öncelikle eğitiminin yeterliliğine dayanır. Bunu ise politikaalar değil, meslek adamları ve eğitim kurumları gerçekleştirir. CUMHURÎYETVen OKURLARA... OKAY GÖNENSİN Doç. Dr. MİTAT ENÇ mış. Bu nedenle a!tı v aşı bunun sının içine almak ve sureyi de »ekize çıkarmak için alınan önlemIer olumlu sayılabıi'r. Fakat bu önlemlenrt tatlı bir dilekten öteye geçcbıımesi için beş yıllık öğretimi ne ölçiide gerçekleştirebildiğimizi gerçekçi olarak değerlendirmek gerekir. Kent okullarımızda çift ve üçlü öğretim istisnadan çok kural haline gelmiş durumda. 7090 öğrencili kışla sınıflar da ortada. Piyasadaki olumlu istatistiklere karşın okulsuz köylerimiz binlerle sayılıyor. Okul nüfusunun yüzde yaklaşık on beşini oluşturan özürlü çocuklarımızın özel eğitimini ancak yuzde iki orarunda gerçekleştirebilmişiz. Öyleyse sekiz yıllık zorunlu temel eğitimden nasıl söz edebiliyor ve altı yaş kuşağım da kapsamına almağa kalkıyoruz? Umanz özleyişleri gerçeklere uydurmanın bir yolu bulunmuştur. ORTAÖĞRETİM 1950 yıhndan beri tek kanalh, programı katı ve yüklü, başansızlık oranı yüksek ortaokul ve liseleri güniin gereklerine uydurmak için çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. Deneme ortaoku! ve liselerinde "ders sayısını azaltmak, seçmeli dersler, ders geçmek" gibi önlemler denenmiştir. 1960'ta ortaokulun ilkokul uzantısı ve çok kanallı hale getirilmesi, çok amaçh liseler açılması konulannda Şura kararlan almrruş, Bakan onayı sağlanmış, programlar hazırlanmıştı. Deneme okullan çatıları altında köreldi kaldı. Şura kararlan ve hazırhklan ise dosyalarda toz toplamağa bırakıldı. Arada bir bunların bir diiimciği, reform adı altında piyasaya sunuluyor. Kısacası özeüikle liselerimiz ve programlarında önemli bir yeniİik sağlanmadan tekdüze yüksek öğrenimin kapılan önüne yüz binleri yığmaya devam ediyor. Seçim engelini aşamayan büyük çoğunluksa, iş piyasasına pazarlayabilecekleri bilgi ve becerilerden yoksun, bir yere kapılanmanın yolunu arayıp duruyor. Bu durumun temel nedeni, Milli Eğitim teknesindeki hamuru, kırk yıl meslektaşlarımızla yumruklayıp durduk. Bir yararı oldu mu bilmem. Emekli olalıberi ise bu alanda olup bitenleri ancak yazılı ve sözlü iletişim araçlarından izleyebiliyonız. Eğer bunların yansıttıklan alanın ana sorulan ve çözüm uğraşları ise birkaç söz de bizlerin belirtmesi yararlı olur. Sayın bakan görevi devraldıktan sonra, birkaç yararlı adım atarak eski bakan ve müsteşarları topladı, görüşlerini aldı. İyi de etti. Fakat yıllardır bu konuya meslek adamı olarak emek vermiş olan maarifçilere bir şey danışmak gereğini duymadı. Oysa mesleğin teknokratlannın da bu konularda yararlı görüşleri olabilirdi. İşte bunlardan birisi olarak bazı sorunlanmız üzerinde söz etme>i yararh gördüm. ZORUNLU Ö C R E T İ M İ N tKİ BOYUTLU UZATILMASI Beş yıllık zorunlu öğretim kuşkusuz çok yetersiz. Çoğu ülkeler bunu 912 yıla kadar uzat Sonbahara Doğru O E EVET/HAY1R OKTAY AKBAL Gerçek Hep Yürör... Tam 90 yıl önceydi; Yahudi soyundan bir Fransız subayı, Yüzbaşı Alfred Dreyfus Almanlara casusluk etmek suçundan tutuklanmıştı. 19 Aralık 1894 günü Dreyfus davası Paris 1. No'iu Savaş Konseyi'nde başlar, duruşmalar gizlidir. 22 aralıkta yedi yargıç oy birliğiyle Yüzbaşı Dreyfus'u suçlu sayar, rutbesinin geri alınmasına ve yaşam boyu mahkum edilmesine karar verir. Yargıtaya başvurma hakkı bile tanınmaz. 5 Ocak 1895'te Harp Okulu'nun avfusunda Dreyfus'un rütbeleri sokülür. Mahkum, ŞeytanAdasınagönderilir. Dreyfus'un suçsuzluğunu savunanlarla, onu suçlu sayanlar arasında tartışmalar sürüp gitmektedir, ama yavaş yavaş hızını yitirmekte, konu unutulmak üzeredir... Birden, 13 ocakta 1'Au/ore'gazetesinde Emile Zota'nın 'Suçluyorum' başlıklı yazısı yayınlanır. Büyük yazar, Cumhurbaşkanı Felix Faure'a seslenmekte, Dreyfus'un suçsuz olduğunu, biriakım güçlü kişilerin kendi yanılgılannı, yanlışlannı örtbas etmek için Dreyfus'u mahkum ettirdiklerini açıklamaktadır. "Yalın gerçek budur sayın Başkan ve bu tüyler ürpertici gerçek Başkanlığınız için bir leke olarak kalacaktır. Bu davada hiçbir yetkinizin bulunmadığını, çevrenizin ve anayasanın tutsağı olduğunuz kanısında değilim. Hiç değilse bir insanlık ödeviniz vardır. Bunu düşünecek ve yerine getireceksiniz. Bu davanın zaferie biteceğine kuşkum yok. Şimdi daha büyük bir kesinlikle söylüyorum: Gerçek yuruyor, hiçbir şey onu durduramaz. Herkesin takındığı durum açıkça belli olduğuna göre dava yeni başlamıştır: Bir yanda gerçeğin gün ışığına çıkmasını istemeyen suçlular, öte yanda her şeyin aydınlanması için hayatlarını verecek olan adaletseverler. Gerçeği yeraltına kapatsanız birikim oluşur ve bir yerde öytesine patiama gücü kazanır kipatladığı zaman kendisiyle bihikte her şeyi yok eder." Zola, Cumhurbaşkanına seslendiği açık mektubu şu sözlerle bitirir: "Bir tek tutkum var: Bunca acılar çeken ve mutluluğa hakkı olan insanlık adına duyduğum aydınlık tutkusu. Coşkun protestom yüreğimden kopan çığlıktan başka bir şey değildir. Beni Ağır Ceza Mahkemesi önüne çıkarmayı göze alsınlar ve herkesin önünde soruşturma açılsın." Zola'nın bu yazısı ustüne soruşturma açılır. Duruşmalar 15 şubatta başlar, on beş oturum sonunda 23 şubatta Zola bir yıl hapis ve 3000 frank para cezasına mahkum olur. Zola, duruşmada jiiriye karşı uzun bir savunma yapar. Bu, savunmadan çok gerçekleri saklayan birtakım kişileri ve çevreleri suçlayan bir saldırıdır. Dreyfus, yedi yargıç tarafından mahkum edilmiştir, onların yanılgıya düştüklerini söylemek 'orduya hakaret' sayılır. Bir kişi Şeytan Adasında çile doldurmaktadır, suçsuzdur, bunu onu mahkum edenler de içlerinden kabul ederler, ama Fransız ordusunun onurunu lekeıemek istemezler. Marsırt bir kişi suçsuz olarak hapiste yatsın, ne olacak derler. Ama bir yazar, Emile Zola, Dreyfus'u sonuna dek savunur. Jüri önünde yaptığı savunmanın sonunu bir kez daha okumak yararlı olacaktır: "Dreyfus suçsuzdur, bu konuda and kperim. Bunun için şerefimi ortaya koyarım. Tüm Fransa'nın ve tüm dünyanın önünde and içerim ki Dreyfus suçsuzdur. Tüm elde ettiklerim adına, kavuştuğum ün adına, Fransız edebiyatının yaygınlaştınlmasına yardım eden yapıtiarım adına and içiyorum ki Dreyfus suçsuzdur. .. öyle göriınüyor ki her şey bana karşı: Her iki Meclis, sivilasker yöneticiler, büyük tirajlı gazeteler, onların zehiriediği kamuoyu... Benden yana olan, yalnız kafamdaki gerçek ve adalet ülküsü. Bundan dolayı huzurluyum, yeneceğimden eminim. Ülkemin yalan ve adaletsizlik içinde kalmasını istemedim. Burda bana ceza verilebilir. Ama bir gün, onurunu kurtarmaya yardım ettiğim için Fransa bana teşekkur edecektir." Sonrastnı herkes bilir, kitaplar, romanlar, oyunlar, filmter Dreyfus olayını aydınlatmış, bütün dünyanın gozleri önüne bu acıklı, ama spnu iyi biten davayı sergilemiştir. Zola bir yıla mahkum edilir. İngiltere'ye gider, bu arada Fransa'da tartışmalar uzar, hükümette değişiklik olur, yeni bakanlar olayı inceler, Dreyfus^ un mahkemesi yenilenir, sonunda suçsuz bulunduğu anlaşılır, rütbesi geri verilir. Ama aradan yıllar geçmiş, Yüzbaşı Dreyfus yaşlanmış, ak saçlı bir adam olmuştur. Emile Zola'nın 'La Vârfâ en Marche' adlı kitabını Muammer Tuncer 'Gerçek Yürüyor' adıyla dilimize çevirmiş. Belgesel bir yapıt, adaletten, insanlıktan yana her aydının okuması gereken bir kitap. Boyle yapıtların güncelliği yitip gitmez. Her zaman bizlere gerçek ve adalet adına savaşımlara girişmek gücünü verir bu tur kitaplar... 15 Ekim 1984 tarihinde başlayacak olan 19641985 öğretim yılında Bilgisayar Programcısı olarak yetiştirilmek üzere, en az lise veya dengi okul mezunları ile üniversite ögrencisi ya da mezunlarından sınavla öğrenci alınacaktır. Genel Yetenek Sınavı'nı başaranlar 8 aylık bir eğitim ve 2 aylık staja tabi tutulacak ve mezun olanlar M.E.B.'dan tastikli diploma alacaklardır. 24 Eylül 1984 tarihinde Istanbul'da yapılacak seçme sınavı için kayıtlar 21 Eylül 1984 Cuma günü iş saati bitimine kadar devam edecektir. Isteklilerin geniş bilgi ve kayıt için aşağıdaki adrese başvurmalan rica olunur. bttmeı* BİLGİSAYAR EĞİTİM MERKEZİ RumeliCaddesiVillaHan46ABIok Kat:5 Nışantaşılstanbul Tel: 141 03 371411317146 8517 NOT: Daha önce bilmerk kurs ve seminerlerine katılarak RPG II veya BASIC Sertifikası alanlar sadece bu yıla mahsus olmak üzere sınavsız alınacaklardır. MİLLİ EĞİTİM GENCLÎK VE SPOR BAKANLIGI ÖZEL BİLMERK BİLGİSAYAR EĞİTİM MERKEZİ İSTANBUL bilmerk T.C. Ö DUYURU K m YeniGündem Okurları Derginizi aldınız mı? Bu sayıda • Ve Allah B.B.'yi yarattı... Enis Batur. Ömer Madra, Simon de Beauvoir • Burhan Şenatalar: ANAP'ın kamu kesimi siratejisi • Mehmet Ali Birand: TürkYunan sorunu halledilebilecek bir sorun değildir • Kürşat Bumin: "Öğreımenim canım benim.Oku. oğret, beni "kahret' • Tatil, Bodrum... Ünsal Oskay, Aydın Koyınen • Dünya'da: Amerika, Doğu Avrupa, Guney Alrika, LibyaFas, KuveytSovyetler... A>rıca... • 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Mükerrem Taşçıoğlu, Çelik Gülersoy, Yıldızhan Yayla Sendikamızın 2821 Sayılı Yasaya uyum sağJayabilmesi için Yönetim Kurulumuzun 28.8.1984 I Numaralı karan ile 15 EYLÜL 1984 günü nisaplı olarak toplanmasına karar vermiştir. . Bu Genel Kurul toplantısında çoğunluk sağlanamamıştır. Bu nedenle Yönetim Kurulunun aynı karanyla 22 EYLÜL 1984 günü saat 917 arası Emniyet amirliği sokağı No: 27/1 MAVİ DÜĞÜN SALONU Aksaray / Istanbul adresinde Nisapsız olarak toplanacaktır. TÜM HASTAHANE İŞÇİi LERİ Sendikası Yönetim Kurulu. Üyeleri ve ilgililere duyurulur. GÜ.NDEM: 1 Açılış ve yoklama. 2 Divanın oluşturulması. 3 Saygı Duruşu. 4 Genel Başkanın konuşması. 5 Tüzük tadil koraisyonunun oluşturulması. 6 Tüzüğün görüşülüp karara bağlanması. 1 Kapanış. kullann açıldığı gün genellikle tüm yayın dunyasında yeni mevsimin başlangıcı olarak görülür, yayıncılar planlannı bugüne göre yapar, gazeteler atılımlannı bu tarihe göre düzenler. Ancak çeşitli gelişmeler nedeniyle bu yıl her zamanki yaz durgunluğunun eski yıllardaki ölçüde yaşanmadığı söylenebilir; Başbakanın gezileri, gecekondu olayı, kimi bakanların girişimleri hükümetteki sorunlar ve de özellikle ekonomik yaşamımızın bir türlü iyiye gitmeyen yanlan gazeteler açısından yaz havasına karşın dikkatli çalışmayı ve tatillerden özveriyi gerekli kı/dı. konomi kulislerindeki hareketlılik eski yaz aylarının tersine canlılığını koruyunca Ekonomi Servisi Şefimiz Osman Ulagay iş âleminden Özal Hükümetinin uygulamalarına yönelik yargıları, değerlendirmeleri her zamanki Mı kırk yaran titizliğiyle topladı ve ortaya en başta karar merkezlerindeki yetkililer için uyarı bir dizi çıktı; dolayısıyla da Osman Ulagay tatilini ancak şimdi yapabiliyor. Işçilerin ve sendikaJarın"gerçekten özgür" tpplu pazarlık düzenine geçişte karşılaştıkları duvarian İşSendika Servisimiz bütün açıklığıyla sergiledi; Şükran Ketenci, geçirdiği ciddi rahatsızlığın ardından nekahat dönemini epeyce kısa keserek işinin başına oturdu. Tarım üreticileri kesiminde olan biteni Ege ve Çukurova röportajlarında yansıtan Ege temsilcimiz Hikmet Çetinkaya da Kadir Can'la birlikte şu anda Karadeniz'de fındık üreticilerinin durumunu inceliyor ve yazılarını Kadir Can'ın fotoğraflanyla birlikte günü gününe iletiyor. Bu arada Ankara Büromuzun ekonomi muhabiri Kenan Mortan aramızdan ayrıldı, gazetecilikten çok kopmadan başka alanlara yönelmeyi tasarlıyor. ir süre katkılarından yoksun kalacağımız Ankara Büromuzun diplomatik muhabiri Sedat Ergin ile Başbakanlık muhabirimiz Faruk Bildirici 8 aylık askerlik görevlerini yapryorlar. Yine Ankara Büromuzdan Ufuk Güldemir de Frienly Vakfının bursuyla ABD'de bulunuyor. Ûnlü Washington Post gazetesinde geçireceği süre Ufuk Güldemir'in gazetecilik deneyimine kuşkusuz büyük katkı sağlayacak. Ufuk, Cumhuriyet'teki haber ve röportajlannı bu kez VVashington 'dan daha da sıkJaştıracak. Ankara Büromuzun yoğun çalışma döneminde eksik kadroyla kalması temsilcimiz Yalçın Doğan'ı da masasında pek oturtmuyor; Yalçın Doğan bayramda tam tatil yapmaya hazırlanırken kendini Başbakan 'la birlikte Almanya 'da buluverdi. Lübnan daki yeni gerilim ise bir süredir Batı'ya ve farklı konulara yönelmiş olan Cengiz Çandar'ı yine eski bölgesine çekti. Cengiz Çandar'ın bölgedeki yeni oluşumlan ayrıntısıyla yansıtan yorum ve röpprtajları sürecek. Bu yazın önemli bölümünü Başbakan Özal'ı izlemekle geçiren Fatih Güllapoğlu şimdi de SODEP lideri İnönü'nün peşinde. Yazı İşlehndeki iş yükü nedeniyle yazın tatil yapamayan Umur Talu da tatilini değişik bir röportaj çalışmasıyla geçirecek. Spor Servisimizin gepçlerinden İsmet Berkan da bir süredir yazı işlehndeki yükün bir bölümünü taşımaya, Siyaset 84 'te de bütün yükü sırtlanmış olan Ûmit Kıvanç'ı giderek daha fazla rahatlatmaya başladı. öşe yazılarının tiryakisi kimi okurlanmız ise sevdikleri yazarlara bazen asgari dinlenme sürelerini bile çok görüyorlar; İlhan Selçuk'un dinlenmesini fazla bulan kimi okurlanmız da bayrama doğru telefon/arı epeyce yoğunlaştırmışlardı; İlhan Selçuk, gerçi İzmir'deki imza gününe katılamadı ama yazılarını da daha fazla geciktirmedi. zmir Fuan'ndaki Cumhuriyet Kitap Kulübü bu yazın en / ilginç kültür olaylanndan biriydi kuşkusuz. Cumhuriyet C Kitap Kulübü'nün bu önemli faaliyetinin başta çok geniş duyurulamamış olmasına karşın ilgi giderek yoğunlaştı. Uğur Mumcu'ya son iki gün gösterilen ilginin artışı bunun en önemli göstergesiydi. Cumhuriyet Kitap Kulübü pavyonunda bu akşam da Oktay Akbal kitapiarını imzalayacak. umhuriyet'in kardeş yayınlanndan Sınava Doğru da bugün yeni yayın yilına başladı. Sınava Doğru'nun özelliği üniversite giriş sınavlarına çeşitli olanaksızlıklar içinde hazırlanan gençlerimize önemli maddi külfetler olmaksızın destekte bulunmak. Dağıtım sorunları Sınava Doğru türü dergilerin okuyucuya ulaşmasında çeşitli güçlükler yarattığından hızlı abone sistemini gerektiriyor, Sınava Doğru da bu yıl geniş biçimde dağıtılmasının yanı sıra abone olmayı teşvik eden bir sistemle genç okurlarına desteğini sürdürecek. ŞİŞLt 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1984/42 Vesayet Mahçure Cavidan Güçlüer'e, Şişü Vefa Bayın Vefa Apt. 6/21 de ikamet eden yeğeni Sadi Güçlüer MK. 355. raaddesi geregince mahkememizden verilen 6.7.1984 tarihli karar ile vasi tayin edilmişlir. llan olunur. 31.7.1984 Basın: 11033 noKta Haftalık Haber Dergisi • M.AIi Birand: "Olaylar sıcağı sıcağına yazılmalı ' • Hıfzı Veldet Velidedeoğlu. Uğur Mumcu, Mete Tunçay: "12 Eytul'ü yazmak için erken." • Şevket Yılmaz: "Anayasa'yı savunmadım" • Istanbul şehir suyu "Hıfzıssıhha'ya göre" sağlığa zarariı • SSCB Genelkurmay Başkanı Ogarkov'un esrarlı sonu • Alkol bağımlılığına karşı yeni gelişmeler • Derwall: 'Milli Takımı bırakınm" • Özel tıyatrolara yardım tartışılıyor « Yılmaz Güney'den kalan 10. Sayı Bayilerde İLETİŞİM YA YINLARI/PERKA /t.J. Klodfarer Cad lletışim Han Caialo£luİST. Tel: 520 14 53/54,55 12 EYLÜL'ÜN ÖYKÜSÜ Ttur H£R CUMA KESIN HAREKET tunzmsunar BİLSAK/TİYATRO Atölye, Laboratuar, Üretim çalışmalanna başlıyor. Kayıtlar, 17/25 eylül, 10/13 saatları arasında yapılacaktır. 12 EYLÜL'ÜN ÖYKÜSÜ , martı h o t e l 49.700 TL. atlantik hotel 29.700 TL | X tatil köyü 33.700 TL t MARMARİS EDREMİT I, •fiih orkkJe \T h o t e l 29.700 TL. ı motel 36.700 TL. FETHİYE DATÇA YÜZME club d a t c a HAVUZUJ motel tatil köyü 65.000 TL. Barbafos Butvafı. 35 Beş*las IST Tel 16110 74 16ia22616l?281 OBTUB KADIKOY 336Mİ6O J JMARMARIS T.C. TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURIJMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Kurumumuzun ihtiyacı olan 50 (S/SO/S) abonelik tam otomatik, tercihan elektronik telefon santralı ve aksesuarları lcapalı zarf usulD tekJjf almak suretiyle satın alınacakttr. 2 Bu işe ait şartnameler TRT Kunımu Genel Müdürlüğü Alım lkmal Dairesi Başkanlığı Atatürk Bulv. No: 181 Kavaklıdere / ANKARA" adresinden 300. TL. karşılığı temin edilebilir. (Şartnameler posta ile gönderilmez). 3 Teklifler en geç 26.9.1984 günü saat 14.00'e kadar TRT Kurumu Genel Müdürlüğü Genel Evrak Müdürlüğü Paris Cd. No: 15 Kavaklıdere / ANKARA adresine verilecektir. 4 Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. 5 Kurum Yönetim Kurulunun 23 Haziran 1984 gün ve 1984/131 sayüı kararı ile kabul edilen ve 1 Ağustos 1984 tarihinde' yürürlüğe konulmuş bulunan Alım Satım ve Ihale Yönetmeliği hükümleri uygulanacaktır. Öasın: 24150 MAFöyiARİŞ' TKUSÂDÂST B I LS A K Sıraselviler, Soğancı sokak 7, Taksim Telefon: 143 28 99 BtÜM/SANAT/KULTÜR HİZMHLf Rl A$. Gelişim Yayınları "Güvenilir Yaymcılık" Kuşe kapak, renkli, 68 sayfa 200 TL. KULAK BURUN BOĞAZ MİITEHASSISI Ortur örtur *$rtur ^rlur *$rtur 'ffrtur 'ffrtur Diş hekimi PROF. H.V. VELİDEDEOĞLU İzmir Fuan Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde yarın kitapiarını imzalayacak. NURAY ÇAKAR Incirli Cad . Akıncılar Sok. No: 5/4 Bakırköy İST Tel: 583 02 60 Randevu alınması rica olunur. Op. Dr. EKREM GENÇ Yüksel Cad. Karanfil Sok. 12/12 Kızıiay/ANKARA Tel: 25 38 55 Muayene Saatleri: 1419 arası