14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI (Baştarafı 1. Sayfada) YHK uygulaması YHK'nın ucret belirlemesınde temel ılke genel ekonomıfc durum, işkolunun ve ısyennın bulunduğu durum ve ışçılenn yıllık elde ettıği gelirler ıdi Iş değerlendırmesi, liyakat. eşit verımli emeğe eşrt ücret konulannda ısveren sendıkalarından gelen önerıler doğrultusunda bırtakım kararlar aldı. Seyyanen zam uygulamadı. 13 EYLÜL 1984 İŞÇİYE KARŞI ORTAK İLKELER Koordinasyon Kunılu . : :••: :•:•::;,: ' TBK (İşveren Konfederasyomı) Ucretı tayın eden unsurlardan bırı olarak iş değerlendirmesı veya ış gruplandınlması sıstemıne geçılmesi tçin gayrel sarf edılecekör. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) vekiliyim" dıyen Solarz bile toplantıya katılmamış, karar oy bıriiği ile çıkmışt,. Aslına bakarsanız Amerika'nın Ermeni sorunu konusunda takındığı tavrı hiç de yeni değildir. Kurtuluş Savaşı öncesinde Ermenileri kışkırtan Batılı devietlerin arasında Amerika başyeri almaktaydı. 1920 yılında, Amerikan hükümetinin, Ermenilere silah sağladığı, belgelerle kanıtlanmıştır. (İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, Erol Ulubelen, s: 261: Sir Geddes'ten Lord Curzon'a gönderilen 16 Mayıs 1920 gün ve 63 belge. 71 sayfa sayılı yazı). ABD'nin o günlerdeki Başkanı VVİIson'un Türkiye'de kurulacak bir Ermeni devletinin kışkırtıcısı, destekçisi olduğu da bilinmektedir. American National Archives'de bulunan belgeler, Amerika'nın Doğu ve Güneydoğu yörelerimizde Amerikan okulları açtığını göstermektedir. Amerikan misyonerleri ve bu bögelerdeki Amerikan okulları aracılığı ile Ermeni Gregoryanlarını etki ve denetimleri altında tutan Amerika, bu yörelerde kurulacak Ermeni devletine Amerikan mandası sağlayarak destek olmayı planlıyordu. Amerikan okullannın hangi yörelerimizde açıldığını incelemek bile insana, bu konuda yeterince bir fikir vermektedir. (Osmanlı İmparatorluğu'nda Amerikan Okulları Üzerinde Bazı Gözlemler, İlber Ortaylı, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 14, Sayı 3, Eylül 1981, s: 91) Amerikan gizli belgelerinde bulunan şu görüşme tutanağı, ABD Temsilciler Meclisi'nin bugünkü kararının Amerika'nın bu konudakı geleneksel tutumunu yansıttığını göstermektedir. 5 Ağustos 1919 günü Amerikan Komiseri Ranndal'ın Amerikan hükümetine bildirdiği görüş şöyle: Ermenilere bir arazi ve başlangıçta bu arazinin bölünmezliği konusunda garanti verebiliriz. Ermeniler panik halindeler ve böyle bir garanti gereklidir. Karadeniz'de ve Akdeniz'de bırer liman çok uygun olabılir. Manda altında bir kuşak geçtikten sonra deneylere göre Ermeni devleti biçim değiştirebilir.. (Amerikan Gizli Belgeleriyfe Türkiye 'nin Kurtuluş Yılları, Orhan Duru, Milliyet Yay. s: 35) O tarihte, Amerıkalılar şöyle düşünüyorlardı: Amerikan mandası altında bır Ermeni devleti kurulmalıdır. Konu ile ilgili olarak The New York Times'in 31 Ağustos 1919 günlü sayısından bir haber aktararak "Ben Türküm" diyen herkesın yüreğını sızlatacak bu belgeyi birlikte okuyalım: Amerika Birieşık Devletleri'nin Barış Konferansı'na katılan delegeleri Charles R. Vrane ve Henry Churcill Kong, konferansa bir rapor sunarak Türkiye 'de yapmış oldukları araştırmalardan sonra elde ettikleri kanaata göre ABD'nin yalnızca İstanbul ve Ermenistan'ı değil, Suriye ve Filistin de dahil olmak uzere bütün İmparatorluk topraklarını kapsayacak bir manda yönetimi kurmasının uygun olacağını belirtmışlerdir. (Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı, Osman Ulagay, Yelken Mat. s: 52) Amerikan basınına göre, Kuvvayi Milliyecıler hayduttur, Mustafa Kemal ve arkadaşları Bolşevık, Türklerse "Katilsürüsü"dür. (The New York Times, 11 Mart 1919, Ulagay, s: 44) Vietnam'da yurtlannı korumaktan başka suçlan olmayan insanları acımasızca öldüren. Güney Amerıka'da bağımsızlık ve demokrasi isteyen kitleleri kukla cuntalar aracılığı ile ezen ve Şilı'de halkoyu ile iktidara gelen yiğit Devlet Başkanı Sosyalist Allende'yi CIA darbesı ile devirıp öldürten Amerika, şimdi de Türk diplomatlarına yönelen alçakça eylemlerih başdestekçısi olduğunu açıkça ılan etmektedir. Temsilciler Meclisi'nin son karan, Ermeni terörüne "manevi iştirak" suçundan başka nedir kı? Ermeni katillerini, bu karardan sonra, bir de dilerlerse, VVashington Polis Akademisi ve Panama Kanalı'ndaki "antigerilla okulu"nda da okutsunlar. Hiç şaşırmayız! Hitler, Ermeni soykınmından esinlenmiş... Peki, bu Amerikalılar, Kızılderililerin kafataslarını oyarlarken, İttihatçı liderlerden mi esinlenmişlerdi? Zencilere yapılan bunca zulüm, cesaret kaynağını düzmece Ermeni savlarına mı borçluydu? Vietnam'da kadın demeden. çoluk çocuk demeden. hasta yaşlı demeden insanları öldüren Amerikan askerlerı, hangi uygar ülkeden örnek alıyorlardı? Yurttaş oyu ıle seçilmiş devlet başkanlarını "Kırklar Komitesi" adı verilen cinayet örgütü karan ıle devirenler, bu eylemlerını hangi ulusun demokrasi ve özgüriük aşkına dayatıyortardı? Filistin halkına kan kusturan, kıtle soykırımlarına girişen Israil askerlerine kol kanat gerenler, Vırginia Bildirisi'nin gereklerini mi yerine getiriyorlardı? Amerika'nın 20. yüzyil uygarlık tarihi. tıpkı bol yıldızlı Amerikan bayrağı gibi, Ulusal Kurtuluş Savaşı veren "mazlum uluslar''\r\ kanları ile kirlenmiştir. Biz Kurtuluş Savaşı yapmış ve emperyalizme diz çöktürmüş bir ulusuz. Emperyalizmin Ermeni sorunu üzerinde oynadığı bu son oyunları da boşa cıkarmasını elbette biliriz. 7 Ücretlerın tespıDnde genel ekonomik durum. iskolunun ve ışyerinın ınnde tHilunduğu durum, ıscılerın yıllık elde ettıklen gelir dıkkate alınacaktır Iş değeriendırmesı, liyakat, esit verımli emeğe eşıt ücret venlecek, seyyanen zam venlmeyecek. uretım, yatırım ve diğer hızmet alantarında ucret farklılaşmasına gıdılmesı. temel rıedef ofacaktır Brut 3000 lıra avansa yenı toplu sozlesmelerın yururtük tarıhınden ıtıbaren son verilecek Kıbrıs görüşmesinde komitelerin kuruluşu gündemde Anayasa ve toprak konularını ele alacak komitelerin biçimlendirilmesi için çalışmalar sürüyor. TANJU AKERSON NEW YORK New York'ta BM Genel Sekreterliği gözetiminde sürdürillen Kıbns görüşmelerinde ağırlık noktasının "anayasa ve toprak" somnlarını ele alacak komitelerin kunıluş biçimine kaydığı belirtiliyor. BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, dün de sabah Kıbns Rum Toplumu lideri Spiros Kipriyanu ve öğleden sonra KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile görüştü. Görüşmelerle ilgili sessizlik dün de sürerken, Kipriyanu'nun sözcüsü görüşmelerde anayasa ve toprak sorunlarının ele ahndığını belinti, "Kıbns'ta iki toplum arasındaki sorunlar, teknisyenler açısından çözülebilir. Ama iki tarafta var olan kamuoyu baskılan daha agır basıyor, yani teknik piiriizler aşılabilir, ama toplumsal baskılara dayanan siyasal bir sorunu çözmek çok güç" dedi. Cuellar'm geçen nisan ayında taraflara sunduğu 4 maddelik çalışma plamnda federal devletin nasıl oluşacağını ve iki toplumun elindeki toprak oranının ne olacağını belirleyecek iki komitenin kurulması öngörülmekte. Gözlemciler, görüşmelerin şu aşamasında bu söz konusu iki komitenin nasıl kurulacağmın tartışıldığını belirtmekteler. Yine gözlemciler, Kipriyanu'nun sözcüsü "anayasa" ve "toprak" sorunlan ele alındı derken bu iki komiteyi kastettiğini ifade ediyorlar. Hafta sonuna kadar süreceği anlaşılan görüşmeierde eğer taraflara anayasa ve toprak komitelerinin kuruluş biçimi üzerinde anlaşırlarsa bu BM Genel Sekreteri Cuellar açısından tarafları uzlaştırmada önemli bir adım sayılacak. Öğleden sonra Genel Sekreter ile görüşen Denktaş ise, "göriişmeler büdiğiniz gibi devam ediyor" demekle yetindi. POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Dolunay her yerde güzel... Avukat Erol, "Datça'da," dedi, "Guneş batarken çatlar, ö/lir misin?" "Hayır bilmem," dedim. "Yolum Datça'ya hiç düşmedi. Sen Kaş'ta dolunayı gördün mü?" "Hayır görmedim." "Kaş'ta ayın onbeşine doğru gökteki aya bakamazsın, bir kanlı gül olur, gözleri yakar." "Deme bre dostum." "İnan olsun. İki gözüm vardı, böyle bir ay ışığında bir tepenin üstünde kodum da geldim." Güneşin batışı, ayın doğuşu, bu olaylarla ilgilenme bir tür şair uğraşı sayılır. Şairlerin artık bu gibi işlerle uğraştığını sanmıyorum. Toplum içinde biraz para pul edinenler, şairce davrandıklarını belirlemek için güneşten, aydan söz ederier. Buna şairce bir spor diyelim mi? Bayramı, Tekirdağ'a yakın bir kıyı kentinde, dostum Sabahattin Dikmen'in yazlığında geçirdim. Eski bayramlar gibi olmuyor, hüzün coküyor içimize. Bayramlann hiç mi, hiç tadı yok bizım için. Zaten çoluk çocuğun da her biri bir yerde idi. Bayramlann tadı olmadığını yazdığımızda bunu bile hoşlanılmayan yazılardan sayıyorlar. Bayramlann tadı yoksa suç bizim mi? Tekirdağ'da da gene ayın onbeşi idi. Karpuz gibi kocaman bir ay tepemize dikilmişti. Oturmuş iki kadeh içerken, "ay da çıldırmış," dedi arkadaşım. Göğe baktım, ayı gördüm: "Çıldırmış," dedim. "Bir de Edirne'de böyle olur." "Edirne'de mi?" "Ya, öyle güzel." "Ben Kaş'ta görmüştüm, güzeldi. İki gözümü orda unuttum." "Sen yazarsın, bizim gibi söylemeyeceksin ya." "Hani yarenlik olsun." Sabahtan beri küçük bir toprak parçasında çalışan, bostan, sebze eken emekli öğretmen geldi yanımıza. Çalışmış çalışmış, yorulmuştu. Bir de saksağanlar vardı tepesinde... Tarladaki mala zarar veriyorlardı. Saksağanlardan kurtulmak istiyorsan bir tanesini vuracak, bir dala asacaksın. "Gelmezler mi bir daha..." "Gelmezler." Sabahattin Dikmen anlattı. Domateslere, biberiere zarar veririermiş. Emekli öğretmen Fehmi Hoca bir tanesini yakalamış, canlı canlı ağaca asmış. Kuş kurtulmak için debelenır dururmuş. Öteki saksağanlar başına üşüşürler, kurtarmak isterlermiş. Nafile ellerinden bir şey gelmezmiş. Sonunda defolup gitmişler, bir daha da o bahçeye gelmemişler. "Hocam şimdi senin tarlaya neden geliyorlar? Sen de bir tane canlı canlı sallandırsana..." "Sallandırsan da nafile... Benim mallara bayılıyorlar." Hoca'yı genç yaşta, ellisinde, emekli etmişler. Çok ağnna gidiyor. Anlatırken gözleri buğulandı. "Çocuklardan ayrılmak çok acı geldi." dedi. "Bu yüzden kendimi toprağa verdim. Sabah ın köründe gelir toprakla oyalanırım, oynarım, aksama kadar. Eğer toprak da olmasa çıldınrım." Saksağanlardan açıldı ya, konuşmayı sürdürüyoruz. öteki emekli öğretmen aldı. Saksağanlan göstererek, "Bunlar," dedi,"Sabahtan akşama kadar, şurda burda ne bulurlarsa leşlerle karınlarını iyice doyururlar. Sonra gelirler, burda bostanlara, ekili olan şeylere zarar verirler. Çok zararlı hayvanlardır. Konuşurlar bunlar kendi aralarında. Vızır vızır hiç durmadan konuşurlar. Kuşların arasında en dilli olanlan bunlardır." "Gerçekten konuşurlar mı?" "Ben öyle biliyorum." Aydan, güneşten, saksağaniardan, kuşlardan döndürerek sözü uzattık. Fakat dallann arasından süzülen, denize yansıyan ay çok güzeldi. Demek dolunay Tekirdağ'da da güzelmiş. Bundan sonra dolunaya her yerde bakacağım. m Kamu Toplu ts Sözieşmeleri Koordinasyon Kurulu 'nun ışçilereyeni hak verilmemesinı içeren karan, tşveren Sendıkalan Konfederasyonu TtSK ilkelen ıle YHK'mn sözieşmelerı yenilerken uyguladığı prensıplerle aynen çakışıyor. Koordinasyon Kurulu kararlan, TtSK ılkelen ve YHK 'nın sözleşme uygulamalan madde madde, konu konu karşılaştınldığında, bazılannda aynı ilkelerin aynı cumlelerle dahi açıklandığı dikkalı çekiyor. Işçılerin toplu sözleşme yapma hakkının özunu zedeleyen söz konusu ılkelerle 12 Evlul öncesı işveren istemlerinde de karşı karşıya kaimdı. YHK, Turkls hükümet arasında yapılan pazarlığın ardından, çok düşük kalan 1983 ucret artışlarına, sözlesmeler daha önce bağıtlanmıs olduğu gerekçesı ıle avans nıteliğınde 3000 lıralık bır artış yapılmasını kabul etmıstı. Ancak 1984 sözleşmetermı yenilerken, bu avansı esas ucrettere ıslemedı. Hukuken kazanılmış ve gen alınmaz ücret nitelığınde olduğu ıçın de avans ödenmesının kesılmesı yolunda da bir hukum koymadı. Durumu uygulamaya ve bosluğa bıraktı. Ttirktş: (Baştarajı I. Sayfada) Basbakanlık Kamu Koordinasyon Kurulu'nun ilke kararlan konusundaki genelgesi Tiirkİş Yönetim Kunılu'nda görüşüldü mtt? YILMAZ Işte şimdi Yönetim Kurulu'ndan çıkıyoruz. Hür sendikacılık ile bağdaşması mümkün olmayan herhangi bir hareketi Türklş olarak kabul etmemiz hiç mümkün değildir. Yani Türktş, Cumhuriyet'te yayınlanan Koordinasyon Kurulu'nun ilke karariannı kabul etmiyor mu? YILMAZ Evet, kabul etmiyoruz. Türktş'in bu ilke kararlan konusunda takınacağı tavır nedir? YILMAZ Türklş, ayın 25'inde genişletilmiş şekilde yapılacak olan Başkanlar Kurulu toplantısında meseleyi enine boyuna tartışacak ve hem teşkilâtına, hem de basına bilgi verecektir. "YAK1LACAK" KtTAPLAR Kultiir Baktmhğı deposunda mah Başkanlar Kurulu Toplantısında Kamu Koordinasyon Kukeme karannı bekleyen kitaplar (Fotoğraf: CUMHURtYET) rulu'nun ilke kararlanna karşı Türkİşin ilke kararlan alması söz konusu olacak mı? YILMAZ^ Tabii, zannediyoDüşün ve Toplum şu anda (Baştarafı 1. Sayfada) rum. Büyük bir ihtimalle karar Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrealınacaktır. Dkeleri, Kırlaneıcın Kanat Vunıtim üyesi olan İlkay Sunar'ın, şu, Osmanlı lmparatorluğu'nun SBF, Siyaset Teorosi Kürsüsü'Yükseliş ve Çöküş Tarihi 1, 2, 3. ndeyken yazdığı bir kitap. Din ciltleri, Neydik Ne Olduk, SiyaÜstüne, David Hume'den Mete (Baştarafı 1. Sayfada) sal Toplumsailaşma, Şürler, Sür Tunçay'ın çevirisi. Kitapta din, giinier, Yaramaz Sözcükler. sosyolojik açıdan inceleniyor. gerçekleri görmeye davel ediyoKitaplann içerikleri ve yazarnız. Bu olay TürkABD ilişkileDüşüncenin Toprağı bir derlan hakkındaki bilgiler de şöyrini onarılamayacak şekilde yaleme kitabı. Emin Özdemir le: ralamıstır" dedi. gençler için hazırladığı bu kitapAltın Ekin, Ümit Kaftancıogta Montaigne, Bacon, Camus, Milli Savunma ve Dışişleri eslu'nun kitabı. Yazannın silahlı Hazrit. Falih Rıfkı Atay, Suut ki Bakanlarından Hasan Esat eylemcilerce öldüriilmesinden kıKemal Yetkin, Nuruilah Ataç giIşık, "Amerikan Temsilciler sa bir süre önce yayınlanmıştı. bi Batı ve Türk yazarlanndan, Meclisi, soykınm günii olarak Beşinci Frank Tahsin Saraç'ın düşünürlerinden örnekler kızılderililerin avlanmaya başDürrenmatt'tan yaptığı çeviri.Ki sunuyor. landığı günii secmiş olsaydı, bu tapta batı kapitalizminin, yine Osmanlı lmparatorluğu'nun takdir ediiecek bir davramş olurkapitalist bir yaklaşımla iç eleşYükseliş ve Çöküş Tarihi üç cilt du" şeklinde konuştu. Işık, şöytirisi yapılıyor.Dürrenmatt bukilik bir dizi. Bir süre Türkiye'de le devam etti: tabında en kibar görünümler alyaşamış Romanyah tarihçi Ditında, arkasında devlet ricalinin, "Türkiye bu olayı, sadece şidmitri Kantemir'in UNESCO yıkilise ve papazlarla, bankaların det olaylarını teşvik edici yanıylı nedeniyle yayınlanmış bilimsel da bulunduğu bir soygun düzela değerlendiremez. Sorun çok bir yapıtı. Kitap tüm dünya dilnini anlatıyor. Bu düzende kimönemlidir. TBMM ve kamuoynlerine çevrilmiş. Türkçe çevirisi senin kimseye güveni yoktur. muz el koymalıdır." ise Özdemir Çobanoglu'nun. Kankoca, anababaçocuk, kar"Sakıncah" bulunan kitaplann MDP Genel Başkanı Turgut deşler vs.. llişkileri hep bir para en ilginci, Tiirker Alkan'ın yazSunalp, "ABD Temsilciler Mechırsı uğruna çarpmhr, yozlaştıdığı Siyasal Toplumsallaşma. lisi'nin kabul ettigi karar tasarınlır. Sonunda Beşinci Frank ve sını tepkiyle karşüadıkianm" bekız kardeşi, anababalannın bi Çünku bir yandan "sakıncah" lirterek, "Tarihle ilk soykınmını le pabucunu dama attıracak bi oiduğu gerekçesiyle depoya atılan bu kitap bir yandan da Ermenilerin Lrartulara karşı çimde kendi soygun düzenlerini SBF'de hâlâ yardımcı ders kitagerçekleştirdiğini" söyledi. oluştururlar. bı olarak okutuluyor. Dışişleri Bakanı Halefoğlu, Şiirier ozan Catullus'un kitamakamında ABD Büyiikelçisi bı. Latince aslından Güngör VaHupe ile yaptığı göriişmede, hünnlıoğlu çevirmiş. Vaktiyle ba(Baştarafı 1. Sayfada) kümetin TürkABD ilişkilerinde zı bölümler müstehcen bulundubu kitaplann bazılarım güncellik taşıyan öteki konular ğu için çıkarılmış ve çevirisi öy"sakıncah" bulmuş. Neresinde, üzerindeki hükumetin görüşlerile yapılmıştı. Kitap bu haliyle de ne gibi sakıncaJar bulduklannı ni iletti. ABD Büyükelçisi Hupe, müstehcen bulundu. Naciye bilemiyorum." Türkiye'nin ABD'deki kararla Poyraz'ın Bindim Tütün KüfeAhmet Taner Kışlalı, daha ilgili görüşlerini VVashington'a sine Ali Püsküllüoglu'nun Kırsonra bu kitaplann hepsini, 12 hemen ileteceğini bildirdi. langıcın Kanat Vuruşu ve Faal Eylül hükümetinin ilk Kültür Httsnü Daglarca'nın "Yaramaz Ankara'daki diplomatik kayBakanı Cihat Baban'ın istettiğini Sözcükler"i, 1979 Çocuk Yılı naklar, Başkan Reagan'ın yenive kitaplann yeni bir incelemenedeniyle yayınlanmış çocuk kiden seçilmesi haiinde böyle bir .ye alındığını söyledi. taplan. karan onaylama olasılığının ATATÜRK VE DEVRİMLER Kültür ve Turizm Bakanı Müçok zayıf olduğunu belirtiyorAhmet Taner Kışlalı, Kültür kerrem Taşçıoğlu, Kiril alfabelar. BakanlığYnca bastırilacak kitapsiyle yazalmış ban kitaplann millar konusunda çok titiz davranli kütüphanenin bodrumunda çümak gerektiğini bildiklerini ve rümeye terkedildiği yolundaki basılacak kitaplan seçerken bu söylentiler hakkında da bilgi vertitizliği gösterdiklerini anlatarak di ve söylentilerin gerçek payı taşöyle dedi: şımakla birlikte, oldukça çarpıtıldığmı biJdirdi. Kiril alfabesi"Ama görduk ki, bizden önnin Sov^etler ve Bulgarlann kulceki dönemde aynı titizlik göstelandığı alfabe olduğunu anlatan rilmemiş. Yaptığım araştırmaTaşçıoğlu, şöyle dedi: larda gördiim ki, bakanlık Sami' ha Ayverdi'nin iki kitabını ya"Bu alfabeyle yazılraış kitapyınlamış. Bunlardan Milli Mese lar konusunda milli kütüphane lelerimiz ve Maarif Davaraız miidühi sayın Müjgan Cumadındaki kitap, (amamen Atabur'dan bilgi aldım. Söz konuHaber Merkezi Kültür türk ve devrimleri aleyhinde bir su kitaplardan 1917 yılına kadar ve Turizm Bakanı Mükerrem içerik taşıyordu. Her iki kitapta basılmış olanlan ve ideolojik Taşçıoğlu, bakanhğırun başlattığı maksat taşımayanian genel kuda Tiirk toplumuna kendi milli kitap toplama kampanyası sıratüphanede duruyor. tarihinin unuttunılmak istendismda 52 bin kitap bağışlayan Isği anlatılıyordu. Bunlan satıştan 1917'den sonrakiler ise, tanbul Gazeteciler Cemiyeti'ne .alıkoydum." 1951'de alınan, 1965'de ilaveler bir plaket verdi. Taşcıoğlu, plaAnımsanacağı gibi, o yıllarda yapılan iki Bakanlar Kurulu kaketi cemiyet adına Genel Sekrebirçok yazar, Samiba Ayverdi' rarıyla yasaklanmış. O nedenle ter Orhan Erinç'e verirken, yap.nin ikinci kitabında "Fatita ve bodrumda muhafaza ediliyor. tığı konuşmada, kampanyadan hocası Akşemsettin arasında ga Bu kitaplar İçişJeri Bakanlığı'nın elde edilen 670 bin kitap ve baözel izniyle iiniversite öğretirn rip bir ilişki olduğu izlenimini kanhkça bastınlan 30 bin kitabın •veren bölümler" olduğunu yaz üyelerine, dışişleri mensuplanna kalkınmada öncelikli yörelerin il, ve bazı devle! memurlarına, iamış ve kitabı eleştirmişti. Yine ilçe, kasaba ve köy halkının hizde edilmek şartıyla veriliyor." anımsanacağı gibi, Ahmet Taner metine sunulduğunu söyledi. Kışlalı, bakanlıktan ayrıldıktan .sonra konuyu önce bir basın .toplantısıyla kamuya açıklamış, sonra da Meclise getirmişti. Her iki olayda da eski bakan, "Devletin Atatürk diişmanlığı yapamayacağı gerekçesiyle söz konuile su kitaplann dağıtım ve satışını engellediğini" bildirmişti. Ahmet Taner Kışlalı'nın satışevlendiler. tan alıkoyduğunu söylediği iki 12 Eylül 1984 İSTANBUL kitap da halen tüm kitapçılarda, serbest olarak satılıyor. SBF'nin yardımcı Ttirkiye Ecevit yurın Isveç'e gidiyor ANKA (Cumhuriyet) Bürosu) Eski başbakanlardan Bölent Ecevit tsveç Sosyal Demokrasi Partisi'nin olağan kongresine katılmaküzere yarın lsveç'in başkenti Stockholm'e gidiyor. Sağlanan bilgiye göre, tsveç Sosyal Demokrasi Partisi Olağan Kongresi'ne çeşitli ülkelerin sosyal demokrat parti liderleri davet edildi. Bu arada kongreye da\et edilenler arasında Ecevit de yer aldı. Yann Isveç'e gidecek olan Ecevit'in bir hafta sonra yurda dönmesi bekleniyor. Kim Kalıyor, Kiııı (Baştarafı 1. Sayfada) hafta söyle şöyle demiştin, şimdi burada başka şe> soylüyorsun" diyerek Tarım Bakanı'nı guç durumda bıraktı. Genellikle sakin ve telaşsız davranışlarıyla tanınan, hatta oldukça zor sinirlenen Başbakan Özal'ın bu tur çıkışlarını yine de kimse pek \adırgamıyor. Belki geneldeki "içten tavn" beraber çalıştığı bakanların teknik hatalarını gördüğu zaman, onlara yönelttiği eleştiriler, onları "Başbakan hakh" düşuncesine götürebiliyor. Zaman zaman kabine içindeki tartışmaların kuskunlüğe, birbiriyle konuşmamaya ve istifa isteklerine dek uzanması ile karşılaştığmda Başbakan Özal, surekli olarak, serinkanhhğını korudu. Buyüyebilecek olayları önledi. İstifa isteklerini geri çevirdi. Özal'ın amacı "zaman kazanmak"tı. Hiç olmazsa, hükumet bir yılını bugünkü kabineyle doldurrnalı ve ancak ondan sonra kabine değişiklikleri gundeme gelmeliydi. Özal'ın kafasında hükümette bir değişiklik yapılması gerektiği duşüncesi kesinlikle var, ama bunun "Hükumetin fiilen işe başladığı 13 aralık tarihinden önce uygulanması doğru değil" düşuncesi de benzer biçimde Özal'da yer etmiş. Ne var ki, son günlerde Başbakan ilk kez "zamanlama" konusunda farklı duşunmeye başladı. Vural Arıkan ile Ali Tanrıyar'ın artık kopmuş bulunan ilişkileri kabineden birinden birisinin, hatta belki de ikisinin birden "feda edilmesi" noktasına Özal'ı getirmiş gorunüyor. Gerek Arıkan, gerekse Tanrıyar'ın istifa konusundaki tavırları Arıkan'ın "ben istifa elmem" demesi, Tannyar'ın "bu iş kabinede göriişülür" demesi, başkent kulislerinde artık "Nerdeyse her an istifa ile karşüaşılabilir" beklentisini yaratmış durumda. İSTİFAYI İSTEDİ Mİ? Hatta. bir iddiaya gore. iki gün once ÖzalArıkan görüşmesinde Özal'ın Arıkan'dan istifasını istediği bile soyleniyor. Görüşme gunü ve sonrasında Arıkan'ın koruma polislerinin iki gun ortadan kaybolmaları ve ondan sonra yeniden Arıkan'ın başvurusu ile koruma polislerinin yeniden kendisinin emrine verilmeleri de istifa tartışmasına dönük yeni spekülasyonları oluşturuyor. Burada önemli olan Başbakan Özal'ın bundan önce istifaları "zamansız ve yersiz" bulmuş olmasma rağmen, şimdi neden ta\ır değiştirdiğidir. Neden 'Hükumetin işe başladığı tarihi ya da partinin genel kongresini" kendisine hukümet değişikligi için bir nirengi noktası almışken, bundan vazgeçme eğilimidir. Özellikle ArıkanTanrıyar anlaşmazlığında ve kadrolaşmada "eski siyasi eğilimlerin" yarattığı fark, artık onanlmaz yaralar mı açmış bulunmaktadır?.. Çeşitli alanlarda üretim yapan büyük firmalar arasındaki rekabet hükümete mi yansımıştır. Sigara ithalatında hangi firmalar, kimlerle işbirliğine gitmekte ve hükümet içinde baskı oluşturmaktadır? Hangi bakanlar, hangi başka bakanlara, yaptıklan atamalarla ilgili soru sormakta, onların yanıtları karşısında "olmaz böyle şey" diyerek siyasal tavır almaktadırlar?. Yoksa, ANAP içindeki eylül beklentisi Yeni bir siyasal hareketi başlatraış mı bulunuyor? Sanırız, bu soruları Başbakan Özal da hem kendisine, hem çevresine soruyor. Bakanlar Kurulu ise onbeş günü aşkın süredir toplanmıyor. Gerçi, araya Özal'ın yurt dışı gezisi girdi, ancak bazı bakanlann "Türkiye'de olup biten olavlardan habersiz bırakıldıklan" yolundaki yakınmaları ve "Ciddi meselelerin Bakanlar Kurulu'nda görüşülmediğine" ilişkin yargıları rahatsızlıkları daha da yoğunlaştınyor. Kısaca, bir bakanın deyimiyle "Ankara çeşitli siyasal olaylara gebe" gorünüyor. Önce hükümet içinde, sonra da Anavatan Partisi'nin Meclis grubunda kopacak fırtına, şimdiden çeşitb yönlerden rüzgâr estiriyor. TRTTde Tbskay operasyonu (Baştarafı 1. Sayfada) larda, teleks görevlilerinin müzik bölümü şefı olması gibi olağandışı durumlarla karşılaşılmıştı. Toskay, şimdi gönderdiği yazüı emirde, atamalan 2954 sayıb TRT Yasası'nın 56. maddesi uyarınca çıkanlması gereken "Kurum Hizmetlerinin Tanımı, Bu Hizmetlere Atanacaklarda Aranacak Özel Nitelikler ve Atama Şartlarına İlişkin YÖnetmeliği" 30 Haziran 1984'e kadar çıkarmaksızın gerçekleştirdiğini kabullenmiş oldu. TRT Genel Müdürü, yazılı emrinde, ünitelerin, hizmet durumlarını dikkate alarak, iptal ya da ihdas edilmesini. değişti Lstanburda 200 liradan açılacak İstanbul Haber Servisi İstanbul'da taksi ve dolmuş fiyatlan yeniden belirlendi. Yeni tarifeye göre bundan böyle taksimetreler 200 liradan açılacak, kilometre başına 90 lira ödenecek. Dolmuş fiyatlanna yapılan zam ise yüzde 20 oranında, buna göre en kısa mesafeli dolmuş ücreti 50 liradan 60 liraya çıkarıldı. Bu arada Boğaz Köprüsü'nden yapılacak geçişlerde köprü ücretinin yansı olan 200 liranın müşteri tarafından ödenmesi kararlaştınlırken taksimetrelerin ayarlanmasına 17 eylülde başlanacağı bildirildi. İstanbul Şoförler ve Otomobilciler Derneği Genel Sekreteri Nurkal Guvenilir, derneğın taksimetre açış bedeli olarak 250, en kısa mesafe dolmuş ücreti olarak 65 lira istediğini, ancak sonuçta yukardaki fiyat üzerinde anlaştıklannı bildirdi. Kitap nlmesini istedikleri kadrolan ayrı ayn gerekçeli olarak bildirmelerini istedi. Toskay, dolu kadrolarda yapılacak değişikliklere ilişkin tekliflerde, ilgililerin durumlarının kadro tanımlarında belirlenen koşullara uygunluğunun ve sicil dosyalarının göz önünde bulundunılması gerektiğini hatırlattı. TRT Yönetim Kurulu'ndan adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, bu durumda artık bir teleksçinin müzik şefi yapılamayacağını belirtti. TRT Yönetim Kurulu'nun önceki gün yapılan son toplantısında, Toskay'ın atamalanndan rahatsız olan bazı üyelerin sert eleştirilerde bulunduklan oğrenildi. Taşçıoğlu, 52 bîn kitap bağışlayan Gazeteciler Cemiyeti'ne plaket verdi Meclis'e yeni uğraş: Spor (Baştarafı I. Sayfada) Bu sayede parlamentoda sporun daha iyi tartışılması imkânı sağlanmış olacaktır. Zor bir yol olduğunu biliyoruz. Sporun ileriye gitmesini istiyorsak fedakârlıklar yapmamız gerekiyor. " Bakan Dinçerler, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nün kuruluş yasasının da değiştirileceğini bildirerek, "Bu yasa iizerimize olmuyor. Gerekli değişiklikler yapmak için çalışmalara başlamış bulunuyornz" şeklinde konuştu. Federasyon sayısının da düşürüleceğini kaydeden Bakan Dinçerler, şöyle devam etti: "Mevcut federasyonların bazılan birleştirilip şube şekline donüştürülecek. Bizde bulunmayan bazı spor dallarının şube şeklinde faaliyete geçiriltnesini planlı>oruz. Bugün bazı spor dallan kumeleşmiştir. Bu kiimeyi dağıtma çabasındayız. Federasyonlarda koordinasyon hiç iyi değil. Federasyonları daha giiçlii işleri yapabilecek ve koordinasyonu en iyi şekilde kurabilecek diizeye getirecegiz." Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler, 1988 Seul Olimpiyat Oyunlan için yönetmelik hazırlandığını açıkladı. Anayasa değişikligi (Baştarafı 1. Sayfada) gündeme getirmeyeceğimizi açıklamıştık. Başbakan'ın söylediği başka bir şeydir. Tartışmayı zorlamaktır. Anayasalann değiştirilemez kurallar olmadığı herkesçe bilinmektedir. Bu konu böyle bir süreyle sınırlandmlamaz." Doğru Yol Partisi Genel Sekreteri Refik Sunol, "Anayasada yapılacak değişikligin zamanını şahıslar tayin edemez " dedi. Sunol, UBA'ya yaptığı açık MİNE OKÇUOĞLU (SEIVÖZOĞLU) SERMET OKÇUOĞLU lamada, anayasanın değişmesi gerektiği takdirde usul ve nizamının anayasada belirtildiğini ifade ederek şunlan söyledi: "Cumhurbaşkanı dahi anayasa zamanı gelince degiştirilecektir demektedir. Sayın Ozal nasıl olur da anayasa değişikliğini bir müddetle belirler anlayamadık. Anayasa değişikligi zamanı gelince memleketin ihtiyaçlarına gore gerçekleştirilecektir. Yapılacak değişiklik memleketin ihtiyaçlarına bağlıdır. Fakat bir müddetle bağlanamaz." Yukarıda resmi gorulen aile bu>iiğumu2 Sami Ondağan 7.8.1984 gecesi evden aynlmış ve donmemiştir. Kendisi kalp hastasıdır ve yanında kimlik bulunmamaktadır. Gorenlerin insaniyet namına haber vermelen rıca olunur. Telefon: 141 33 94 148 81 95 168 52 60 337 91 71 Satılık motor 70 Kw elektrik motoru Tel.: 155 51 82 155 46 09 Dr. MASUME ÇÖL Mua.: Halaskârgazi Cad. 182, Kat: Osmanbey İST. (Pangaltı Akbank yani), Tel: 1474793 DAHÎLtYE MÜTEHASSISI • 12i>.625 numaralı ehliyetımı yıtirdim. Geçersizdir. ALİ RIZA ÖMEROĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle