23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Tüık Anonim Şirkeıi adına \adir Nadi, 0 Genel Yayın Müdürü: Hasan Cemal. Muessese Müduru: Kmine Lşaklıgil, Yazı Işleri Müdürü: Oka> Gönensin. # Haber Merkezi Mudurü: Yalçın Bayer, Sayfa Düzeni Yöneımem: \\i Acar. TAKVİM 6 AŞustos 1984 Imsak: 4.14 Guneş: 5.57 TemsilcHer: ANKARA: Yalçın Doğan, IZM1K: Hikmel Çelinkaya, ADANA: Mehmel Mercan. # Senis Şefleri: İstanbul Haberlen: Reha Öı, Dış Habcrler: Kr«un Balcı, Ekonomi: Osman l.laf>ay. Kulıur: Aydın fcmeç, Magazin Yalçın Pekşen. Spor Damşmanı: Abdülkadir Yücelman, Du/eltnıe: Refik Durbaş. Araşurma: Şahin Alpay, İşSendika: Şükran Ketenci. Ikindi: 17.08 Akşam: 20.22 Yatsı: 21.57 liurolar: # Ankara: Zjya Gökalp BuKarı Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, • İ/mir: Halıt Ziya Buivarı No: 65'3, Tel: 254709131230 • Adana: (,'akmak Cad. No: 134 Kaı 3. Tel: 1455019731 • Basatı ve Yuıv;. Cumhuriyel Maıbaacılık ve Gazetecilik T A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, Ist. PK: 246İst. Tel: 5209703 Tele\: 22246 " ~ Öğle: 13.14 tbrahim Thtlıses anlatıyor Röportaj: Yalçın Pekşen Çizgiler: İsmail Gülgeç A atlıses, kokoreç için şunları söylüyor: "Bilmiyorum. Çok seviyorum.. Öyle ekmeğin içine koyup... domatesiyle.. biberiyle.. o kokoreçL buyrun yeyin... Acı biber yanında.. o kırmızı böyle.. o iplere sarıyorlar ya... Onu böyle yediğim zaman... sokakta, böyle onun başında duruyum. Baklava yesem o kadar datlı gelmiyor bana.." Sefa Önal senaryoyu okuyor. Tatlıses, aniden kalkıp sevgilisiyle odadan çıkıyor. 1.5 saat sonra dönüyor. Önal, okumaya devam ediyor. Bu kez terzi içeri giriyor. Önal tekrar senaryoyu okuyor. Yemek için ara veriliyor. Önal tekrar okuyor. Tatlıses, "traş zamanı" deyip tuvalete giriyor. Okuma tuvalette devam ediyor. "Kokoreç benim hmtahğım" 2Birlikte olduğuınuz günlerde Ibrahim Tatlıses'in yaşamı şöyle geçiyordu:Magazin basınmın deyişiyle "uzatmalı nişanlısı", kendi deyişiyle "son hanımı" Perihan Savaş'tan aynldıktan sonra şimdilerde sadece "kendisinin ve yüce Allah'ın bildigi" evlerde, öğle saatlerine doğru uyanıyordu. tlk gün anlaştığımız şekilde ben bu evlere giremiyordum. Söylendiğine göre "İşte.. ne Allah verdiyse kahvaltı gibi EMEĞE KATKl Tütün tarlalarmda çoluk çocuk 12 ayın emeğine katkıda bulunmak için çahsıyor şeyler yedikten sonra dogrn bir lar. Kimi topluyor, kimi diziyor, kimi de kurutuyor. Bu olay, eylül ortasına kadar böyle sürüp gidecek. yazıhaneye geliyordu". Her se(Fotoğraf: KADİR CAN) ferinde odasında en az 10 kişilik bir kalabalığı kendisini bekler buluyordu. Bunlar Urfalı hemşehrileri, plakçısı, gece kulübü ile kafeteryasının müdürleri, sonfilmininelemanlan ve biz oluyorduk. olay eylül ortalarına değin sürüp gidecekti. Eylülden sonra tütün balyalan evlerinin odalarını dolduracak ve piyasanın açılışını üreticiler beklemeye başlayacaklardı. Mehmet Ali Orta, "istifte tütün satışı sünneli" diyor. Daha sonra şöyle konuşuyordu: Üretici kontratı eline alana kadar kuşku içinde. Tütün piyasası eylülde açılmalı, tesellüm ve kantar işlemi ise şubatta olmah. Soruyorum: Parayı ne zaman alıyorsunuz ? Mayıs ayı sonuna kadar parayı alıyonız. Tüccar mı çabuk ödüyor, yoksa TEKEL mi? TEKEL daha önce ödüyor. Tüccar, tütüncüye tarlada faizsiz avans dağıtıyor Tütün üreticileriyle, kimi ihracaiçı arasında her yıl anîaşmazhk çıkıyor. İhracatçı teslim aldığı tütünün eksik olduğunu öne sürüp, eksik para ödüyor. Üretici buna itiraz edip mahkemeye gidiyor. Kimi ihracatçı tüccar ise aldığı tütünün ödemesini yapmıyor. HİKMET ÇETİNKAYA Tütün üretimi oniki ay süren emeğin yanı sıra, beceri isteyen, hatta eğitim isteyen bir tanm dalıdır. Oysa, diğer tanm dallannda Teknik Ziraat Müdürlüğü'ne bağh uzmanlar üreticileri eğitirlerken, örneğin yaş sebze ve meyve, ayçiçeği, buğday, pamuk vs. bu tanm dalında üretici eğitimi görülmüyor. Bundan ötürü tütün üreticisi ilkel yöntemlerle ürün yetiştiriyor. Fidanın üretilip dikilmesine, toprağın çapalanıp ürünün ilaçlanmasına değin geçen sürede, uygulanan yöntem elli yıl önce nasılsa bugün de öyle. Ürünün boy vermesi ve toplanması, dizilmesi, sergilenmesi, istifi ve balyalanmasında da yine az önce belirttığimız gibi ilkel yöntemler uygulanıyor. Oysa bize rakip komşu ülkeler bu tanm dalında yıllar önce çağdaş üretime geçmişlerdir. bu yıl 1.5 ton çıkarabildim" diye girdi söze. Neden 1.5 ton? Havalar iyi gitmedi. Geçen yıl da pek para etmedi tütün. Genişce bir avluda söyleşiyorduk. Eşi, sergideki tütünleri kaldınyordu. Avlunun yan tarafında depoyu andıran havasız yerde istif edilmiş tütünler bulunuyordu. Kaç liraya satarsın tütünü bu yıl? 1500 liradan aşağıya vermem. Oysa 15 şubatta piyasa 465 üradan açılmıştı. Önümüzdeki yü ise 600650 liradan yukanya çıkmazdı Tekel'in başfiyatı. Üreticinin bu biçimde konuşmasının nedeni şuydu: Tekel, holdinglere ve ihracatçı tüccara karşı tütün almak için başfiyat ilan elroeyecek. Tütünde desteklemeyi kaldıracak. Kaliteli tütün alacak. Bu söylenti eski ve yeni Tekel yetkililerince de doğrulanıyordu. Tütün tarlalarmda çoluk çocuk oniki ayın emeğine katkıda bulunmak için çalışıyorlardı. Çocukların çoğuniuğu yedi onsekiz yaşları arasındaydı. Küfeleri taşıyanlar erkeklerdi. üroya gelir gelmez sekreter Semra hanım önüne demli bir çayla birlikte arayanlann listesini koyuyordu. Bunları kendi okumuyor, sekreterine okutuyordu. Film işleri dışmdaki kişilerle konuşmayı çabuk kesiyor, kısa kısa emirlerle herkesi gönderiyordu. Öğle yemeği genellikle akşamüstüne doğru burada yeniyordu. Saat 22.00'ye doğru yazıhaneden çıkıyor ve programını yürüttüğü gazinoya gidiyordu. Gazinodan çıkışı 01.00'i buluyordu. Bu saatte akşam yemeğini ya gazinodaki odasında "dört kalem pirzola ile geçiştiriyor" veya Bebek'te bulunan bir ocakbaşı lokantasında dostlarıyla acılı kebaplar yiyerek "raidesini bayram ettiriyordu". Bu saatten sonra çevresindekilerden aynlıp, ortadan kayboluyordu. Genellikle eve gittiğini söylüyordu ama ertesi gün anlattıklarına bakılırsa hep aynı yolu izlemiyordu. Bazı geceler için "çok, çok kanşıktı" gibi şeyler söylüyor ve anlamh anlamh gülüyordu. Tüccarın adamları Tütün tarlasında Akhisar'ın tütüncü köylerini dolaşıyonız. Geçen yıl 25 milyon kilo olarak gerçekleşen bu yöredeki rekoltenin bu yıl 10 milyon kilo olması bekleniyor. Nedeni ise hava koşullannın iyi gitmemesi. Tütüncü köyleri Kayalıoğlu, Kapaklı, Bekirler, Hamidiye, Ballıca ve Karasonya'da bu mevsim bir telaşı, heyecanı göntıek olası. Yalnız buralarda değil Ege'de, Marmara'da, Karadeniz'de ve Güneydoğu'da da tütüncüler aynı telaşı, heyecanı yaşıyorlar. Akhisar'ın Atatürk Mahallesi'ndeki tütün üreticileriyle konuşuyoruz. Ibrahim Akar, "Geçen yıl 2.5 ton üretmiştim, ama Herkes tütün topluyor Selma Güner, lise mezunuydu ve üniversite ikinci basamak sınavı sonuçlannı merakla bekliyordu. Ustaca topluyordu tütünü. Komşu tarlada yıllık iznini kullanan memurlar, okullar kapalı olduğu için tatilde olan öğretmenler tütün topluyorlardı. llgimizi çeken bir başka görüntü at arabalannı sürenlerin çoğunun kız ve kadın oluşuydu. Bu Yavuztürk, Mısır'da Fantomları görüşecek ANKARA (ANKA) Milli Savunma Bakaru Zeki Vavuztürk resmi bir ziyaret için salı günü Mısır'a gidecek. Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğı'ndan üst düzeyde bir heyetin eşlik edeceği Yavuztürk, Mısır Hava Kuvvetleri'nin elinde bulunan 35 adet Amerikan yapısı Fantom uçağının satışı ile çeşitli savunma işbirliği konulannda görüşmeler yapacak. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek tarafından da kabul edilecek olan Yavuztürk, gezisi sırasmda Mısır Roket Fabrikası, Elektronik Fabrikası ile Zırhlı Araç Fabrikası gibi birçok savunma sanayii kuruluşlarını gezecek. Diplomatik ve askeri kaynaklar. Yavuztürk'ün 14 ağustosa kadar sürecek olan ziyaretinin, son yıllarda gelişmesi arzulanan TürkMısır ilişkilerinde yeni bir doruk noktası olabileceğine dikkat çekiyorlar. Ağırlığı,35 adet Fantom uçağının satışı konusunun oluşturacağı görüşmelerde savunma sanayiinde işbirlığinin de ele ahnabileceği bildiriliyor. Bu arada, Türkiye ile Mısır arasında Fantom uçaklamun satışı konusunda geçen yıl imzalanan ön anlaşma, flnansman sorununun çözümlenememesi nedeniyle uygulanamamıştı. Söz konusu ziyaret sırasında Yavuztürk ile Mısır Savunma Bakanı Muhammed Abdülhalim Abu Gazala Fantom anlaşmasının son aynntılarını gözden geçirecekler. Güvenilir kaynaklara göre, Türkiye, Fantom uçaklanmn finansmanının bir bölümünü mal karşıhğı yapabilecek. Tütün üreticileriyle kimi ihracatçı tüccar arasında her yıl anlaşmazlık çıkıyor. Üreticiden alınan tütün, örneğin 1.5 ton ise, kantara vurulduğunda yüz, iki yüz kilo eksik çıkıyor. Tüccar kontratı bu kiloyla kesiyor ve ödeme yapıyor. Üretici itiraz ediyor. Sonunda olay mahkemeye intikal ediyor. Kimi ihracatçı tüccar ise aldığı tütünün ödemesini yapmıyor. Şikâyetler birbirini izliyor. Bu tür açılmış pek çok dava var. Geçen yıl ve daha Büroya gelir gelmez sekreter önceki yıllar Akhisar ve Cumaovası ile diğer üretim bölgelerin Semra hanım önüne demli bir de böyle olaylara sık sık tanık ol çayla birlikte arayanlann listesini koyuyordu. Bunları kendi duk. okumuyor, sekreterine okuttuthracatçı tüccarın köylerde adamları var. Bunlara üreticiler i ruyordu. Film işleri dışmdaki kişilerle konuşmayı çabuk kesiyor, "eksp«r" diyorlar. Bu kişiler ihkısa kısa emirlerle herkesi gönracatçı tüccar adına kaliteli tütünleri avans karşıhğı kapatıyor deriyordu. Geriye sadece filmcilar. Koçanlarını ellerinden alı ler kalıyordu. Bu toplantılara bazı günler Derya Tunalı da kayorlar üreticilerin. tılıyor, fakat hiç konuşmuyordu. Tüccarın eksperleri, yani adamları, "Biz tarlada tütün almıyonız, avans veriyoruz" biçiFilmin konusu minde konuşuyorlar. Olayı bilmeseniz "Bak devletin yapamaAnladığım kadanyla filmin dıgını tüccar yapıyor" diye dükonusu şöyleydi (*): ünlü bir şünmeye başlayabilirsiniz. Eksper Arif Elmas'a soruyoMPerya Tunalı, biraz ruz: Tarlada tütün almıyor mu önce denize düşüp de sunuz? gelmiş gibi ıslak Biz sadece avans dağıtıyogörünümlü saçlarıyla nız. GAZİNOYA HAZIRLIK Gazinoya doğru yola çıkmadan önce KAÇISCIPROVA Tatlıses'in terzisigünde birkaç kez provaya geliyor.. Türkücü giyimine düşkün olarak tanınıyor. sıra traşla.Tatlıses'in banyosu senaryo çaUşmalanna da sahneoluyor. tırmemiş. Fakat anlatttklanna bakılırsa filmin "mutlukötü son" denebilecek bir finali var. Bunun anlamı şu: Filmin sonlanna doğru İbrahim ve Hülya barışıp evlenecekler, fakat bir süre sonra İbrahim hastalanacak ve ölecektir. Hülya ise bir trafık kazası sonucunda öteki dünyada şevgilisine kavuşacaktır, Sefa Önal'a göre seyirci iki aşığın evlenmelerinden dolayı önce mutlu olacak, daha sonra da ölümlerine gözyaşı dökecektir. Yani hem mutluluk, hem mutsuzluk bir araya getirilecektir. Büyük bir olasıhkla sinema tarihine geçecek olan bu buluşunu bir an önce gerçekleştirmek isteyen Tatlıses, senaryo daha bitirilmediği halde cuma günü (ertesi gün) "bismillah" deyip fılme başlamak istiyor. Safa Önal da bunu son derece doğal karşılayıp "siz çekime başlayın, ben sonunu yazar getiririm" karşıhğını veriyor. meye başlıyoruz. Fakat aradan uzunca bir süre geçtiği halde gelengiden yok. Çayları yenilemekte olan Remzi'ye soruluyor: "Onlar gittiler" diyor odacı. Bu bekleyiş bir buçuk saat kadar sürüyor. Yine Remzi'den öğrenildiğine göre İbrahim Tathses "Der>a aplayı sakinleştirmeye gitti herhalde.." Sonunda türkücü bembeyaz bir yüzle içeri giriyor. "Son derece ezik olduğu için" özür diliyor. "Sakinleştirdin mi?" yollu şakalara zorla gühneye çabalıyor. Safa Önal yeniden senaryoyu okumaya başladığında bu kez terzi geliyor. " B i r prova yapalım" diye bırakıyor dinlemeyi Tatlıses. Prova sürerken biz aramızda tartışıyoruz. Ben Önal'a "Tatlıses senaryoda geçen süslü püslü laflar yerine kendi ağzıyla konuşsa oimaz mı?" diye soruyorum, bu fikrime herkes itiraz ediyor. "Olmaz, diyorlar, halk bunu kabul etmez.. o iplere sarıyorlar ya. Onu böyle yediğim zaman.. bi de şeyi severim.. o sokakta gidip yerler.. eskiden beri o sokakta satarlar ya.." Lahmacun mu? Yok.. yok.. kokoreç.. sokakta o böyle onun başında duruyum. O kessin.. ben onun biberini.. duzunu.. herşeyini koyuyum böyle.. yani baklava yesem o kadar datlı gelmiyor bana.. bi onu.. bi de çiğ köfteyi.. çiğ köfteyi şimdi yapüğım zaman hayatta beş altı kişi varsa.. istemem yedincisi daha gelsin... çünkü acaba yedisekiz kişi olunca yeter mi bize diye kıskanıyorum yani..." man çorman edeceğiz.. İkisini birbirine katacağız.. en güzelini bulacağız.. Bizim senaryoya tabi olmadan işlerimiz zaten.. Vaktimiz yok.. başka işlerimiz var.. Aslında yani.. bizim kafamızdaki film tamam.. Finali getirmese de çekeriz biz.. Zaten hikfiyeyi biz verdik.. " Traştan sonra masanın çekmecesinden çıkardığı "Givenchy marka bir parfümü sürüyor yüzüne.. Safa Önal biraz daha okuyup, yazdığı bölümleri tamamlıyor ve son bölümü yazmak üzere çıkıp gidiyor. Bundan sonraki zamanı türkücünün gazino için yola çıkmasını bekleyerek geçiriyoruz. Biraz daha zaman var çıkmak için. Bu arada senaryo üzerindeki tartışma yeniden alevleniyor. Tatlıses senaryo konusunda pek umutlu değil gibi: "Adam anlatıyor ama ben düşünüyorum neyi nasıl oynayacağım. Adam beni çizmemiş ki.. Beni çizmesi için beni tanıması lazım.. yalan mıyım" diyor. Hikâye bizim kafamızda Yavaş yavaş akşam oluyor, "Traş zamanı geldi" diyor Tatlıses. Biraz sonra gazinoya gidilecek çünkü.. Ipek gömlegini çıkarıp banyotuvalet olarak kul 2. Boğaz Köprüsü bu yıl sonunda ihaleye çıkarılıyor ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Bayındırlık ve İskân Bakanı Safa Giray, İkinci Boğaz Köprüsünün yapılabilirlik araştırmasının tamamlanmak üzere olduğunu, bu yıl sonunda projenin ihaleye çıkarılacağını, inşaatına ise 1985 yılı ilkbaharında başlanacağını açıkladı. Giray, 2. Boğaz Köprüsü için açılacak uluslararası ihaleye katılacak nrmalarda 38.5 milyar liralık dış kredi getirmeleri koşulunun aranacağını belirterek, köprünün 1984 yılı fiyatlarma göre 65 milyar liraya tamamla Üreticinin parası yok. Üstelik faizsiz veriyoruz parayı. Yani tefeci değilsiniz? Elbet değiliz. Yardım ediyoruz üreticiye. Paraya ihtiyacı var. Ama rüçhan hakkınız doğuyor böylece. Üreticiden bu yöntemle tütünü kapıyorsunuz. Tütünü alma hakkı TEKEL'in 24. maddesine göre sizin oluyor. O öyle. Ama üretici parayı dışandan, yani piyasadan alsa faiz yüksek. Ziraat Bankası 40004500 lira veriyor. Bizim yaptığımız avans dağıtmak. Tütünü alınca da çürüğii, çanğı üreticiye ait. Daha sonra kilo fiyatı veriyoruz kaliteye göre. Holdinglere de bağlantı yapıyormuşsunuz. Onu biz yapmıyoruz. Bizim şirket bir holdingle anlaşmış. Biz onlara bu yıl mal alacağız. Şimdi avans dağıtıyoruz. Sizin bu işte çıkannız ne? Herhalde emeğinizin karşıhğını alıyorsunuzdur? Biz üreticiden tütünleri nacağını bildirdi. Giray, şöyle toplanz. Ama kaliteli tütünleri. dedi: "Niyetimiz ikinci Boğaz Köp thracatçı tüccar bize inanır ve rüsünü 1988'de bitirmek. tnşal güvenir. Kilo başına 23 lira kolah bitihriz. Birinci Boğaz Köp yar devrederiz. Kazancımız bu. Yani aracısmız? rüsünün alternatifi elimizde yok. Hayır biz eksperiz. TütünOnun için konu çok acildir. j Mümkün olsa 6 ay sonra bitiri den anlarız. Peki sizin dediğiniz gibi olrim. Ama bunun bir üç sene insun. şa süresi var. Arif Elmas 20 yıldır bu işi yaİkinci Boğaz Köprüsünün bu yıl sonunda inşallah ihalesini ya pıyordu. Üstelik tütün de üretipacağız. Bir süru hazırlık yapı yordu. İıyor. Projeler üzerinde çalışılıVARI\: Dengesiz yor. Seneye baharda inşaatına bir iiretim politikası başlıyoruz." bir koltukta sessiz ve canı sıkkın oturuyor. Daha sonra öğrendiğime göre, Tunalı bu filmin başrolünde oynamak istiyor. Fakat Tatlıses rol için Hülya Avşar'ı düşünüyor. R atlıses, senaryo konusunda pek umutlu değil gibi; "Adam anlatıyor ama ben düşünüyorum neyi nasıl oynayacağım? Adam beni çizmemiş ki. Beni çizmesi için beni tanıması lazım. Yalan mıyım?" diyor. Onaylamalardan cesaret alarak sürdürüyor konuşmasını: "Safa Önal iyi bir yazar.. iyi bir senarist.. iyi hikâye okuyor.. Bunun kadar güzel hikâye okuyan adam yoktur yani.. ama beni anlamamış.. çünkü benim şeyimi.. tavnmı.. taramı.. harekelanılan bölüme giriyor. Bu kez timi bilmediği için öyle bir adam filmin elemanlan tuvalette bulu anlatmış ki.. o adam ben değişuyorlar ve "matemim var" fil lim zaten.. Ama ben çekerken minin bazı sorunları helada çö öyle çekmeyeceğim.. Ben gene zümleniyor. Tartışmanın konu orada kendimi çekeceğîm. Anlasu senaryo bitmeden filmin na tabildim mi abim" sıl çekileceği üzerinde yoğunlaRemzi sabırsız bir şekilde İbşıyor. Bazı oyuncular daha belli rahim Tatlıses'in gazino progradeğil.. Üstelik senaryonun tama mı sırasında şiyeceği giysilerle mı gelince yeni kişiler de eklene içeri giriyor. "ibrahim abi, gidibilir filme. Bu arada ben man yor muyuz?" diyor. Evet, giditıklı olduğunu sandığım bir fikir yoruz. Ama çıkmadan önce 'birortaya atıyorum. "Neden acele iki telefon yapması" gerekiyor. ediyorsunuz," diyorum "Bekleyin senaryo bitsin, oyuncular Bunlar da bittikten sonra "buybelli olsun, ondan sonra çekime run gidelim" diyor. Hep birlikte çıkıyoruz. başlayın" İbrahim Tatlıses şöyle yanıtlıyor beni: "Zamanımız yok.. bunu şöyle yapalım.. böyle yapalım.. Aslında her şey bitmiş de.. bizim kafamızda film var zaten.. yani hikâye bizde.. Biz verdik senaryo haline getirsin.. O kendi kendine bir şeyler katmış.. İyi» güzel şeyler de geçirmiş zaman zaman.. bunu karYARÜV: T a t l ı s e s ' i n 2 4 saali (x) Son günlerde yayınlanan haberlere bakılırsa, Tatlıses bu filmin konusunu kopya edilir korkusuyla devlet sırrı gibi saklıyor. Oysa görüleceği gibi bilinmeyen bir öykü değil... türkücü olan îbrahim, sağda solda çapkınlık yaparken önceleri pek önem vermediği Hülya adlı bir kızla ilişki kuruyor. Daha sonra Hülya'yı bırakıp başkalarına ilgi gösteriyor. Oysa annesi (veya teyzesi) İbrahim'in çapkınlığı bırakıp bu temiz kızla evlenmesini istemektedir. Fakat îbrahim kimseyi dinlemiyor ve özel hayatında olduğu gibi daldan dala konmayı sürdürüyor. Bu sırada Hülya hamile kalıp, İbrahim'i terkediyor. İbrahim bir süre sonra Allah'ın hikmeti icabı (Çünkü) başka bir açıklaması yok) Hülya'yı sevdiğini anlıyor. Fakat bu kez kız ortada yoktur. Her yanı anyor, bularruyor. Bu yüzden akşamlan gazino programında en acıklı türkülerini söylüyor. Sonunda kızın izini buluyor. Fakat artık Hülya kendisini istememekte ve görüşme isteklerini geri çevirmektedir. Bir sürü karışık işlem sonucunda karşı karşıya geliyorlar. İbrahim bu sırada "artık beraberiz Hülya, ölürae diyorsan bile beraberiz" türünden laflar ediyor. Safa Önal senaryoyu daha bi Derya Tunalı, biraz önce denize düşüp de gelmiş gibi ıslak görünümlü saçlarıyla bir koltukta sessiz ve canı sıkkın oturuyor. Daha sonra öğrendiğime göre Tunalı bu filmin başrolünde oynamak istiyor. Fakat Tatlıses rol için Hülya Avşar'ı düşünüyor. Nedeni de kızın ille sarışın olmasını istemesi... (Tunalı esmerdir). Bu yüzden aralarında hafif ve ağır bir tartışma geçmiş bulunuyor. Derya Tunalı sinirli bir şekilde gözlerini türkücüden ayırmıyor. "Ne var" diye soruyor Tatlıses ara sıra.. "Hiç başım ağnyor" diye yanıtlıyor Tunalı. Ama İbrahim'in vermek istediği "sulu" aspirini (suda eriyen) almak istemiyor. Halk İbrahim'i böyle görmek ister.r Kokoreç nıerakı Prova bittikten sonra herkes acıkmış durumda.. Tatlıses "yemege mi çıkalım, burada mı yiyelim" diye soruyor. Herkes burada yemeğe taraftar. Çünkü dışansı cehennem sıcağı hâlâ.. İçerde soğutulmuş odada rahatız. Tatlıses kimseye ne yiyeceğini sormadan, dışan çıkıp Remzi'yle bir şeyler konuşuyor. Biraz sonra kokoreç paketlerimiz geliyor. İbrahim Tatlıses gülüyor "Bu benim hastalığım, diyor, çok severim... Çok ama.. Her dakka kokoreç yerim.. İşte size malzeme.." Sonra bu sevginin nedenini şöyle açıklıyor: "Bilmiyorum.. çok seviyorum.. öyle o ekmeğin içine koyup.. dometesiyle...biberiyle.. o kokoreçi.. buyrun yeyin.. acı biber yanında.. o kırmızı böyle.. Sakinleştirme Senaryo üzerinde tartışmalar sürerken bir ara Tatlıses, sevgilisini dışan çıkarıyor. Hep birlikte okumayı kesip onları bekle
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle