24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 4 AĞUSTOS 1984 tstanbul Haber Servisi Türkİş ve TEKSİF Sendıkası söyleme, örgütlenme, dilekçe verme, yasal (Baştarafı 1. Sayfada) Genel Başkanı Şevktt Yılmaz ile yo"arla anayasayı değıştırme, hükümeti ve TtSK ve Tekstil Sanayii İşverenMülkiyeliler Birliği Dergisi'nin haziran sadev/ef büyüklerinieleştirme... Yurttaşlar, topleri Sendikası Genel Başkanı Hayısındaki makalesinde Doç. Dr Türker Alkan, lumun ve siyasal yapının onurlu birer üyesilit Narin, dokuma işkolunda 81 bir tablo hazırlamış ve demokratik olan ve oldirter. Bu hak ve görevler. yurttaş olmanın onubin işçiyi kapsayan 191 işyeri için mayan ülkelerin niteliklerini karşı karşıya sırunu koruma ve devlete kendisini eleştirinin toplu sözleşme görüşmelerine ralamış. Tabloda "demokratik ülkeler''aynasında görme olanaklarını sağladığından, başlamak üzere dün bir araya geldiler. Narin, 17 kişilik yöin niteliklerini içeren sütunda özetle şunlar karşılıklı bir yararlar sistemi oluştururlar. netim kurulu üyesi ve uzmanlardikkatimizi çekti: dan oluşan bir heyetle katıhrken, Basın, radyo ve televizyon özgürdür. TopŞevket Yılmaz da 19 kişilik bir lumda ve dünyada gerçekten olan ve önemli Demokrasi dengeler rejimidir. Devletin yetheyetle toplantıya katıldı. Topolan şeyleri yansıtır. Eİkilidir, inandıncıdır. ki ve gücü ile bireylerin hak ve özgürlükleri lantıda, TEKSİF tarafından haarasında; çoğunluğun yönetimi i!e azınlık hakzırlanan 86 madde ve bir yönetlarının korunması arasında: eşittik için gerekli Törenier, makulve sıkıcı olmayan, insanlamelikten oluşan toplu iş sözleşolan ortamla özgürlük için gerekli olan ortam rı zekâ bakımından küçümsemeyen düzeylermesi taslağı işveren sendikasına arasında; kuşaklara yüklenen özveriler arasın dedir. verildi. da; sınıflara yüklenen özveriler arasında; bölTİSK Genel Başkanı Halit "Güven" toplumlandır. Hukuk devletinin geler arasında... surekli denge ve uzlaşma Narin konuşmasında özetle şöyle sağladığı huzur ve güven ortamı yalnız yönearayışları yer alır. Bu da, demokratik rejimlededi: tilenler için değil, yönetenler için de istikrar rin sağduyuya ve sıradan insanlara güvenip • Ne işçi arkadaşlanmın düşünve güvence kaynağıdır. Devlet mekanizması dayanmasına yol açar. düklerini yüzde yüz yapmak kişilerin keyfine göre değil, kişilerüstü hukuk mümkündiır, ne de iş\eren arkakurallanna göre konmuş olan yasalann oluşDemokrasi, sıradan insanların sağduyuya daşlanmın düşündüklerini. turduğu çerçeveye göre işler. dayalı rejimi olduğu için, yanılabilirliğini açıkTUrkİş ile TİSK'in ve konfedeça ve rahatlıkla kabul eder; bu nedenle derasyonlara bağlı sendikaların Açıklık geçerlidir. Devlet sırlan asgari düzeymokrasi eleştihye önemli bir işlevsel rol yükana prensipleri vardır. dedir. Onlar da kısa bir sürede sır olmaktan ler. Uderierin ve siyasaların değişebilirliğini ra• İşverenin ve işçilerin dokunulhatlıkla benimser; hiçbir sıyasaya ve lidere do çıkarlar. Demokratik devlette yurttaşların yömaz bazı kendine has haklan neticilerini denetleyebilmelerinin özgür bilgi kunulmazlık ve tanrısallık tanımaz. Demokravardır. Biz bunlara senelerdir akışı ile olanaklı olduğunun, aşırı bir gizlilik orsi, erdemi kusursuzlukta değil. yanlışlıklarını ufak tefek sataşmalar yapmak tamında demokratik denetimin sağlanamayadüzeltebilecek mekanizmalan geliştirmiş olkaydıyla prensiplerine daima sacağının herkes farkına varmıştır. mada arar. Demokratik çözümlemede ve sidık kalmışızdır. Bizim aramızdayasal gelişiminde, bir tek mutlak çözüm ve ki kavga sonunda işte bir kaptan saşmaz doğru değil, daha iyi ve daha kötü Vatana ihanetin sınırian iyi belirlenmiş ve tayediğimiz yemeğin hesabına döolabilecek (çoğu kez de, daha az kötü olabinımlanmıştır. Eleştirinin sınırian geniştir. Bir sa nüşmüştür. Hepimiz elimizde lecek) seçenekler arasında bir seçim söz kovaş sırasında bile, hükümete, devlete, hatta kaşık, çatal, bıçak ortada pişen nusudur. rejime yöneltilecek eleştiriler, düşman tarafın yemeği ağız tadıyla yemek için görüşlerini nesnel olarak yansıtma çabaları, bir araya toplanacağız. vatana ihanet olarak tanımlanmaz ve algılanHalkın desteğini ve katılımını sağladıkları • Şevket Başkan bilir ki hiçbir oranda ve sağladıkları için güçlü rejimlerdir, maz. toplu sözleşme döneır.i böyle bubunalımlara karşı daha dayanıkfıdırlar. günkü başladığımız şekilde deSiyasal örgütlenme fs/yasa/ partiler, sendivam etmez. Bu mümkün değilDemokrasi, insan haklan, hukuk devleti. öz kalar. demekter, iletişim kanallan, yasal düzen dir. Dikensiz gül bahçesi olmaz. gürlükler gibi kavramlar pek sık tartışma günlemeler, çıkarkümeleri...) toplumda aşağıdan Bu müzakereler de Türkİş ile demine gelmez. Bazen, "bilgisayarların günyukarıya doğru işleyen bir etkileme ve denearamızda ana prensipler içinde lük yaşama girmesi insanların özgürlüğünü, timin araçlannı oluşturur iki tekstil grubunun yapacağı bir kişisel yaşamın gizliliğini sınırlayacak mıdır?" • mücadele biçiminde geçecektir. türünden, demokratik olmayan toplum insaÜlkemizde demokrasiye geçerken, birta• Biz az vermek için mücadele nına çok fantezi gelecek düzeylerde özgürlük kım kavramların yerli yerine oturabilmesi, içetmeyeceğiz. Biz verileceğin vetartışmalarının geçtiği olur. Ülkenin özgür ve lerinin boşalmasından sakınılabilmesi büyük rilebilmesi mücadelesi yapacademokratik olduğuna bütün dünyayı ikna etönem taşıyor. Bu işi başarabildiğimiz ölçüğız. İşçi arkadaşlarım da bizden alınabileceğin azamisini alma mek için özel bir çaba harcandığı görülmez. da demokrasiye ulaşabilir ve onun zaman mücadelesi yapacaklardu. zaman kazaya uğramasını önleyebiliriz. 80 senesine geliş Yoksa, demokrasinin bol bol lafını eder, Bireylerin yurttaş olarak temel hak ve özsebebinde hepimizin kabahatı fakat ona hiçbir zaman ulaşamayız. gürlükleri vardır: Düşünme, düşündüğünü vardır. Bu kabahatların tckrar ortaya çıkmaması için hepimizin yapılması gerekenleri zamanında yapmayı becermesi, yapılmaması icap edilenlere dokunmasoru takılıyordu: (Baştarafı 1. Sayfada) di bizim karşımızda bir tütün ması şarttır. Yoksa sigara üretimi için mazsa yaş sebze ve meyveyi itolayı vardı. Tütün üretimi ne yaş • Benim sloganım da hatice, nehal etmek zorunda kalınz. meyve ve sebzeye, ne fındığa, ne özel seklör Türkiye'de kolları tice ağırlıktadır. Fazla yaldızlı iyice sıvadı mı? Başbakan Turgut Özal'la üzüme, ne incire, ne de pamuğâ laflardan anlamam. Çalışmanın Buna yanıt aynen şöyle oluBodrum Aktur'da özel sohbetibenzerdi. Diğer tarım ürünlerinmizde bu sözleri biz yineleyince de olduğu gibi iç tüketim ve ih yordu: Tariş, Antbirlik, Çukobirşu yanıtı almıştık: racat belliydi. Stok tütün yoktu. Olmaz öyle şey. Kiiçiik ihBu yıl üretim düşüklüğü vardı. lik, Fiskobirlik vs. Sümerbank'a racatçılar önce serraayelerini art Tüccar sadece Ege'de ahma gi devrediliyor. Sümerbank bu üretırsınlar. Ondan sonra bak nasıl rer, Karadeniz ve Marmara'da tici kooperatiflerini de özel sekihracat yapacaklar. boy gösterirdi. Güneydoğu ise töre devreder, olur biter. TELiberal ekonominin teme! kuTEKEL'e kalır, tüccar oralara KEL de sigarayı özel sektöre verallarından birı "Büyük baltk gitmezdi. Ege tütünü hem iç tü rir, onlar iiretir satar. TEKEL küçük balığı yer" olduğuna göketimde, hem de ihracatta kul sadece sigara ilhal eder. Akhisar'ın Bekirler köyü yare Başbakan Özal, belki bir delanılan tütündü. Bu karmaşıklık İstanbul Haber Servisi receye kadar haklıydı. Ama şimiçinde kafalara ister istemez şu kınlarındayız. Mehmet Ali Orta, Tekstil İşverenleri Sendikası Ge"Bu yıl ürün çok düşük" diyor. nel Merkezi'ne ilk gelenler, Tütünü bilen, tanıyan bir kişi TEKSİF Tarsus, Adana, BalıkeMehrnet Ali Orta. Altı kişilik bir sir ve Edirne şubeleri başkanlaaile tütün kırıyor. rıydı. TİSK Genel Başkanı HaMehmet Ali Orta'ya, "Niçin lit Narin'i de karşılayanlar onlar üretim düşük bu yıl?" diye sooldu. Bu arada Tarsus Şuruyorum. Kasketini düzeltiyor. (Baştarafı 1. Sayfada) be Başkanı Cevdet İnandıoğlu'Sonra ekliyor hemen: Bir namuslu yönetici çıkıyor, Ayvalık Kaymakamı Alaatnun "Bilendik, hazınz" şeklin Yağmur yağdı, havalar iyi deki sözlerine ise Narin, "Biz tin Alpaydın zeytinyağı fabrikalarına karşı amansız bir sagitmedi. çifte su aldık. Bize bir şey vaş açıyor. Amaç denizin fabrika artıklarınca kirlenmesini Sen usta bir tütüncüsün, olmaz" yanıtını verdi ve asansöönlemektir. Fabrikalar, arıtma tesisleri kursalar kirlenme bübaşka nedeni vardır. re binerek binanın 5. katına çıkyük ölçüde önlenecek. Yok, hayır hiçbir fabrika arıtma te Geçen yıl ürün iyiydi. Ama tı. Sendikacılar ise Narin'in pesisi kurmaya yanaşmaz. Bu tesisler böyle büyük paralar iyi para etmedi. Bizim buralarşinden 5 kat merdiveni yürüyeda istemez. Ama nedense zeytinyağı fabrikatörleri bu işte da iyi tütün üretilir. Yüz milyon rek çıktılar. pek isteksizdirler. Denizi kirletmeye devam ederler. kilo tütünün 40 milyon kilosu Narin, Yılmaz'la öpüşürken, Bunun üzerine Ayvalık Cumhuriyet Savcılığı fabrika saAkhisar'da üretilir. Ama şubat "Hep ben bunu öpüyorum. O hipleri aleyhine kamu davaları açar. Savcı Fahri Baykan'ayında biz belki iyi paraya satbeni öpmüyor" diyerek gazeteın açtığı davalarda asli ceza yargıcı Hulusi Özek, fabrikatık ama, çoğu üretici düşük ficilere seslendi. Gazetecilerin, ların "faaliyetten men edilmelerine" karar verir, ayncafabyata verdi tütünü. Üçyüze, iki"Yeniden öpüşür müsünüz?" ısrika sahiplerini para cezasına çarptırır. Ama para cezası yüze.. gerçek acıdır söyleyecerarları üzerine ise şevket Yıldediğiniz nedir ki? 1520 bin liralık cezalar ödenir, kamu ğim, elli liraya bile... maz'a "Halimize bakın yahu. davaları da yasa gereğince ortadan kaldırılır. Üretici kızdı. Çok kızdı Kaik, bir daha öpüşecegiz" deTEKEL'e, anımsıyorum. Bu kararlardan bir bölüm aktaralım: di. Şevket Yılmaz ise bir süre Başfiyat 465 liradan açıknazlanıp "Müzakereyi bitirelim Zeytinyağı fabrikası işleten sanıklann fabrikalanndalanınca bakan ilgi görmedi. Bu de ondan sonra" dedi. Ama y.ki üretimden husule gelen artıkları Ayvalık iç limanına akıtyüzden fazla da durmadı. ne de kalktı ve öpüşerek gezetıkları, arıtma tesisi kullanmamalan nedeniyle bu artıkların Bizim bildiğimiz şu anda tecilere poz verdi. denizi kirlettiği, tahiil raporlan ile ehil bilırkişi mütalaası gitüccar ve ilk kez de holdingler Bu arada Narin'e bir telefon bi delillerle sabit görulmüştür... alım yapıyorlar. Eksperleri donotu ulaştınldı. Narin notu aldıkMahkeme, "Bütün masraflan sanıklara ait olmak üzere laşıyor, avans dağıtıyorlar üreticiliere. Bizim saptadığımız, bin fabrikalann deniz kirliliğine sebebiyet vermeyecek hale geliradan alıma girenler var. tirilmesine" ve "faaliyetlerin menine" karar vermiştir. Onların yaptıklan Geçen yıl ağustos ayında alınan bu kararlar uyarınca, Ay(Baştarafı I. Sayfada) karaborsa. valık'taki zeytinyağı fabrikalarının arıtma tesisleri kurduk Öyle de denebitir. Ama litikamızın asıl amacı budur" tan sonra üretime başlamalan gerekmekteydi. Ancak bu önemii olan piyasanın açılması şeklinde konuştu. kararı hiçbir fabrika uygulamamıştır. Mahkeme kararına Ege Bölgesi Yaş Sebze ve Meyve na daha altı yedi ay var. Onlar, rağmen fabrikalar açıktır ve artıklar da yine denize boşalbaşfiyatın üzerinden 300400 li ve Mamulleri İhracatçıları Birliği maktadır. Bu arada küçük bir değişiklik olmuş zeytinyağı ra, hatta 500 liraya alıyorlar. Başkan Vekili İzzet İlrüncü, kafabrikalarının denizi kirletmelerine karşı savaş açan dürüst Kolay iş. Parayı veriyor, rarı "tarıma indirilmiş bir Kaymakam Aydın ili Vali Yardımcılığına atanmıştır. üretici sıkışık, bugün dolar dört darbe" olarak niteicndirdi ve "Hukümetin bizim gibi ihracatSEKA Bahkesir Müessese Müdürlüğü'nün 12.1.1983 gün yüz liraya tırmanıyor. Altı yedi ve 6 sayılı Genel Analiz Raporu, Tanm ve Orman Bakanlıay sonra kaça çıkacak dolar? çıları ortadan kaldırmak istediğı Su Ürünleri Müdürlüğü'nün 28.12.1982 gün ve Hesap kitap işi. Cebinden çıkrru ğini biliyorduk ama köylüyü or06.04.001 977 sayılı yazısı dosyalardayken, bu fabrika aryor ki. Dolarla satıyor tütünü. tadan kaldırmak istemesini anlamıyoruz" dedi. Yaş sebze ve tıkları nasıl denize dökülmeye devam edilir? Eldeki mahOnun için veriyor. keme kararlanna rağmen niçin fabrikalar arıtma tesisleri 15 şubat 1984'te piyasayı meyve ihracatında uygulanan kurmazlar? Ceza mahkemesinin "faaliyetten men" kararı TEKEL 465 lira ile açtı. Ama ki vergi iadesinin bile kaldınldığıniçin uygulanmaz? Arıtma tesisleri, aradan geçen bir yıl zami yerlerde, sizin yörede 600700 na değinen Ürüncü, şunlan söyman içinde niçin yapılmaz? liradan tütün alındı. Nasıl olu ledi: "Hükümet bir holding koruyor bu? Bu sorunun köktenci ve kalıcı çözüm yolu çevrede "or Nasıl olacak. O zaman do ması tutturmuş gidiyor. Bizim ganize sanayi bölgesi" kurmak ve bütün fabrikalan bu yögibi ihracatçılan bazı uygulamalar neydi, şimdi ne? Aradaki reye taşıyıp arıtma tesisleri ile birlikte işletmeye açmaktır. larla ortadan kaldırmayı, holfark kapandığı gibi kâra geçti Ayvalık çervesinde TARİŞ'in yaptırdığı zeytinyağı fabrikadinglerin ayakta kalmasını sağtüccar. sı yakında işletmeye açılacaktır. Tabii Tarım Satış Koopelamayı düşünen hukümetin bu Şöyle bir düşündüm. 15 şubat ratifleri ile ilgili yeni kararnameye göre bu tesis özel sektö1984 günü 1 ABD doları 314 li kararı işlemeyecektir. Gelecek re devredilmezse! Fabrikalann önümüzdeki yıllar içinde bu mal hem pahalı. hem tatsız olaraydı. Ağustos ayında ise 384 liçevreye taşınmaları, burada organize sanayi bölgesi kurulrayı aşmıştı. Amerikan grad tü caktır. Piyasadaki fiyatları bu ması tek çözüm yolu gibi görünmektedir. tünün ihraç kilosu 3 dolar 40 yolla indiremezler." Türkiye'de ilk kez çikita muz Deniz kirliliği bulaşıcı hastalık gibi çoğalıyor. "İstanbuVsent. Yani 1296 lira. ithal eden İzmirli işadamı Sadık un suyu mu çıktı?" derler. Evet Istanbul'un suyu çıktı. İsMehmet Ali Orta ile söyleşiTüfekçi, "Türkiye'de bir mala tanbul'un denizi kirlendi. İzmir Köılezi ise tam bir çöp kumizi sürdürürken üretici İbrahim gereksinme varsa tabii ki ithal tusudur. İstanbul'da denize girmek isteyenler Ege kıyılarıAkar yanımıza geldi. edilmeli, halka ucuz yedirmelina geliyorlar. Ege kıyılarında ilçe merkezlerinde denize girMehmet Ali Orta'ya dönüyodir. Ama bu daha ziyade afet olmek de artık güç. İstanbul'dan, Marmara'dan, İzmir Körrum bu kez: duğu zaman, kıtlık olduğu zafezinden sonra sıra Marmaris gibi, Bodrum gibi, Ayvalık gibi Holdingler alıma giriyor, man yapılmalı" dedi. Tüfekçi, ilçelere geldi. Çok yakında buralar da kirlenecek bugün nabir de tüccar var. Zengin olacakpatatesin pirinçte olduğu gibi bir sınız bu yıl. sıl "Haliç'i kurtaralım" diye çırpınıyorsak yarın da Ayvalık devlet kuruluşunca ithal edilmeGülüyor ikisi birden... için başımızı taşlara vuracağız. sini önerirken, Türkiye'nin bu Tütüncünün zengini olur Bugünden önlem alınmazsa, yakında Ayvalık Körfezi'ana ithalata gerek duymadığını mu hie ? nde pırıldayan mavi deniz değil deniz üstündeki yağ tanesavundu. Olur, olur. Göreceksiniz bu cilikleri olacak ve zeytinyağı fabrikalan da "zeytinyağı giMersin'daki dışsatımcılardan yıl olacak. bi" su üstüne çıkacaklar. Fatih Deveci, kararı "saçma ve Yarın: Valan beyanla çelişkili" olarak nitelendirdi. Şair "Körfezdeki dalgın suya bir bak görec^ksin" demiş Körfezdeki sular artık dalgın değil, kiriı ve bulanıktır! Türkiye'nin bol sebze ve meyve kredi Kavramlar Yozlaşmasın Diye. Kaptanlar öpüştti, mücadele başladı neticesi mutlaka işçi arkadaşlarımızın lehine, işverenlerin aleyhine olmayacak şekilde bitecektir. • Şevket Başkana ağır yük düşmektedir. Onun yükü geniş bir işçi kitlesine değil aynı zamanda sosyal yapının dengesini kuran işçi camiasının tümüne şamildir. Benim temsil etmiş olduğum TİSK'in içindeki işverenlerin dışında da Türkiye'nin bütün işverenleri, bu yapılacak akitlerden isrifadc edecekler ve o çi^gi üzerinde gideceklerdir. Bu yapacağımızşey.1 ürkekonomisi vehükumetlerin ekonomik ve sosyal programlarına ya katkıda bulunacak, ya da darbe vuracaktır. • Şevket Başkana benimle eşit yapacağına inandığım mücadelesinin, hayırlı ve başarılı netice vermesini temenni ederim. Çünkü onun başarısı benim başanmdır. Benim başanmı da herhalde onun başarısıdır diye kabul etmek istiyorum. Türkİş ve TEKSİF Genel Başkanı Şevket Yılmaz ise özetle şöyle konuştu: • Herkes bir tarafından çekmeye çalışıyor. Kapalı kapılar ardında yaprr.;yoruz bu sözleşme;,i. Bu iş Şevket Yılmaz, Halit Narin meselesi değil. İkimiz oturup da meseleyi halledeceksek. niye geldik hep beraber oturduk? j j a z , prensip kararları, her teşkilat kendine has ilke kararı alırsa toplu sözleşmeyi yanyana imza etmek imkânı biraz azalabilir. • Bir buçuk yıldan beri çağnsı devam eden ve özellikle eğitim sahasına dönük bir görev nedeniyle ayrılmamı başka şekilde düşünenler var. "'Şevket Yılmaz Amerika'ya, işçiler masaya" dediler. Yazılsın. Mühim değildir. Benim her müzakerede bulunmam zaten mümkun değildir. Bizim için gerçekten Sayın Narin Bey'in söylediği gibi önemli olan neticedir. • Bir an için düşünün. Buradan herhalde Ankara'ya otobüs 1 saatte gidiyor. 7 saatte de Amerika'ya uçakla gidiliyor. Ne fark eder? Kaldı ki otobüste, arabada telefon yoktur, ama oradan her an telefon vardır. Kısa bir süre için ABD'nin davetlisi olarak bir Türk işçisinin Amerika'ya gitmesinı yadırgayan görüşü herhalde benim midemin hazmetmesi mümkün değildir. Bu evvela Türkİş'iıi Amcrika'da program gereğince karşılanmasını hazmedemeyen midelerin neticesi olsa gerektir. • Biz burada dün alınmış bazı ilke kararları ya da burada karara bağlanan, imza altına alınan karartann tüm Türkiye'yi bağlayacağı şeklinde bir görüşü ortaya koyamayız. O zaman işkollannın özelliği, TUrkiye genelinde diğer toplu iş sözleşmelerinin yapılmaması, müzakerelerinin yapılmaması gibi bir anlam ortaya çıkar ki, gerçekten yasalara ve geleneklere saygın iki kunıluş böylesine bir hareketin içerisine girmez. Herkes ilke karan alırsa, yan yana toplu sözleşme imza edilmesi biraz zordur. Bizim o zaman müzakere yapmamıza gerek kalmaz. SIKINTIDA OLANLAR Türkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz toplantıdan önce gazetecilerin sorularını yanıtladı. İşçiler için ne kadar zam istendiği sorusuna '•müzakereler için işçilerimizin durumuna uygun talepler hazırladık" yanıtını verirken, "yüzdesi sorulduğunda" ise "bunu söylemeyelim. Arkadaşların sıkıntılarını bilerek hareket edecegiz." dedi. "Sıkıntıda olan arkadaslardan kastınız, işverenler mi?" sorusuna da "Kimin için toplu sözleşme yapıyorsak, arkadaşlanmız onlardır. İşverenler olur mu hiç?" yanıtmı verdi. Yılmaz, TİSK'in prensip kararları konusunda "Herkes kendi ilke karannı alır. Aslı olan tatbikata konulup konulmayacağıdır. Herkes kendine göre bir yol, bir yöntem izler." yanıtını verdi. "Buradan çıkacak sonuç diger işkolları için de örnek teşkil edecek mi?" şeklindeki soruyu "Temel hükümler itibariyle belki" şeklinde yanıtlayan Vılmaz şöyle ekledi: "Biz taleplerimizi sıraladık. Masanın üzerine koyup müzakere edecegiz. Üyelerimizin bugünkü şartlannın ışığı altında müzakere yapacağız." Toplantı 15 ağustos günü yeniden toplanılmak üzere sona erdirildi. Görüşmelerin bu tarihten sonra hızlandırılarak sürdürüıeceği belirtildi. Şevket Yılmaz'ın bu tarihte görüşmelerde hazır bulunamayacağı, ABD'den dönüşte yeniden toplantılara katılacağı bildirildi. MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Holdingler de tütüne girdî BUYUK PAZARLIKTAN NOTLAR Sendihacılor: BUendik Narin: Biz çifte su aldıh tan sonra Yılmaz'a döndü ve "Musaade edersen biraz fazla yukanlardan telefon var" diyerek çıktı. Halit Narin, iki başkanın oturacakları koltukların önüne geldiğinde Yılmaz'a dönerek, "Beni sağa mı sola mı oturtacaksın?" diye sordu. Sonra da Şevket Yılmaz'ın yanıtını beklemeden "Sen istersen sağa otur, ama ben sona oturuyorum" diyerek Yılmaz'ın sol yanına oturdu. Dünkü gazetelerden birinde çıkan karikatürünü söz konusu ederek "Adam dövmek güzel bir sanat değil ama biz kavgacı milletiz. Kavga etmek isteyen olursa kaçmayız yani" dedi. Gazetecilerin, Şevket Yılmaz'la yeniden el sıkışmalarını istemeleri üzerine "Kardeşim 20 senedir el sıka sıka ellerimiz aynlmaz hale geldi. Hep bir aradayız biz. Lafı söyleyip de vermeyen işverenler gibi degiliz biz." şeklinde konuştu ve şöyle ekledi: "Mal meydanda, bizden iyi artist olmaz ama iyi başkan olur." Halit Narin, toplantı öncesi sorulartmızı şöyle yanıtladı: Aylar öncesinden toplu sözleşme prensiplerini açıklamıştınız. Masaya da bu prensipleri mi getireceksiniz? NARİN Biz aylar öncesinden toplu sözleşme prensiplerini hazmetmiş olarak çalışıyoruz. Türkİş'in de hazmettiğini mi söylüyorsunuz ? NARİN İkimiz de hazmettik. Aynı yemeği yiyoruz. Bizim kabımız aynı, kaşıklarımız ayrı. GOZLEM UGUR MUMCU Ağn'da (Baştarafı J. Sayfada) arınmış tertemiz bir parti olarak karşınızdayız. Hakkımızdaki dedikodular son buldu" dedi. Sunalp özetle şöyle konuştu: "Cumhuriyet tarihinde bu aziz millet hiçbir zaman bu kadar baskı altında kalmadı. Türk milleti bu kadar baskı altında yaşayamaz. Hür doğmuştur, hür yaşayacaktır. Bu sebepten bunİarla ne kadar mücadele edersek hürriyetimizi o kadar koruruz. Hükümet sekiz ayda bizi bu hale getirdikten sonra, karşınıza gelerek yine oy istemektedir. Bütün bakanlarını Ağn'ya gönderen hükümet. Bakanlar Kurulunu sanki Ağn'da topladı. ANAP Bir tesadut partisi, bir tesadüf iktidarıdır. İnsan hayatında ikinci tesadüf olamaz." İstanbul ye Ankara eski milletvekilleri İsmail Hakkı Köylüoğlu ve Recep Özel, DYP'nin Ağn seçim bürosundan bir açıklama dağıtarak, "Anavatan iktidarı tehditle, vicdanlara baskı ile. gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatlerle Ağn'da seçim kazanma çabasmdadır". dediler. SODEP Genel Sekreter Yardımcısı Nail Gürman "Cumhuriyef'e yaptığı açıklamada, "Sosyal demokrat tabanın gecikmeye rağmen toplandığını, SODEP'in sandığa yürüyüşünün başladığını, annın kovanına çomak sokulduğunu" ileri sürdü. "Çikita kavgası" canlandı yetiştirdiğine değinen Deveci, "Türkiye bu ürünlerin ithalatına girerse şaşırtıcı olur. Yapılması gereken, ithal edip ucuzluk yaratmak yerine, üreticiler, bahçeciler desteklenerek üretim artışı sonucu mal bolluğu yaratılmalı. Biz ithalata girmeyeceğiz" dedi. Dışsatımcı Mahir Turan da şöyle konuştu: "Mersin'de son bir yıldır doğru dürüst sebze ihracatı yapılmıyor. Araplar kendileri gelip alıyorlar. Yani firmaların esprisi kalmadı. Mersin'de ihracat yapmayan firmaların ithalat yapacaklannı sanmıyoruz. Yani karar bizi ilgilendirmiyor. Belki Mersin dışındaki bazı firmalar muz veya elma gibi meyvelerde ithalata gidebilirler." Çınarcık'ta, Konya eski milletvekili Arimef Çobanoğlu'nun konuğuyduk. Zaman zaman Yalova'ya da iniyorduk. Çobanoğlu, Yalova pazarının daha ucuz olduğunu söylüyordu. Yalova'ya inmişken, Yalova'da oturduğunu bildiğim Fikret Madara/;'yı görmek istedim. Onu ararken, köy enstitülerinde müdürlükler yapmış, yazar Şevket Gedikoğlu'nu gördüm. Gedikoğ/u'nun bahçesinde kahve içtik. Gedikoğlu, "Öğretmenler Sitesi" denilen bu yerde kimlerin oturduklarını anlattı: Yazar Beşir Göğüş, öğretmen flemzıye Öncül, Mitat Enç komşu oturuyorlardı. Beşir Göğüş pazara gitmiş, Mitat Enç yenileyin pazardan dönmüştü. Çobanoğlu'na: Haydi, Mitat Enç'e gidelim, seni tanıştırayım, dedim. Varıp kapıyı çaldık. Eşi Sabaftar Enç karşıladı, ne istediğimizi soran bir bakışla baktı: Mitat Enç'le görüşmek istiyorduk efendim... Buyurun. İçeri girerken, Ahmet Çobanoğlu'na, "Mitat Bey'in gözleri görmez" diye fısıldadım. Karşıda ayakta duruyordu Mitat Bey, seslendim: Mitat Bey, ben Mustafa Ekmekçi... Oooo, yüz yıl oldu değil mi görüşmeyeli?... Ahmet Çobanoğlu'nu tanıştırdım. Oturduk. Efendim, buraya gelmişken, size uğramadan geçemedim. Çok sevindim Ekmekçi, sağ ol... Oradan buradan konuştuk. Nedir o okullara Arapça dersleri? dedi. Buna çok üzülmüştü, eğitime yıllarını veren Mitat Enç. Duvarı. ulusal, uluslararası ödüllersüslüyordu. Anılarını içeren, "Bitmeyen Gece" adlı son yapıtını imzalayıp verdi. Yapıt, Mitat Enç'in yaşamöyküsüydü. Kitabın kapağında "Evrenin tüm karanlığı, tek mum ışığını bile köreltemez" özdeyişi vardı. İçine, "Kırk yıldır her adımımın desteği değerli eşim Sabahat Enç'e" yazmıştı. "Yaşamöyküsü" yerine, "Yaşamövgüsü" diyordu. Belki bu bir dizgi yanhşıdır, ama belki de yaşamöykülerinin çoğunlukla, bir övgü niteliğinde oluşu yüzünden o sÖzcüğü kullanmış olmalı Mitat Enç. Şöyle diyor bir yerinde önsözünün: "Ne kadar başarılı ve önemli kişi olursa olsun, insanın, kendini olduğu gibi kamuoyu önünde sergilemesi olanaksız. Sanırım hemen herkes başkalannın karşısına çıkarken, aynayı önüne alıp kendine çekidüzen vermeye koyulur. Hepimizin içinde tecrübeli işportacı kumazlığı var. Kendimizi piyasaya sürerken, gösterişli yüzlüleri öne dizip ham ve ezikleri onların arkasına gizlemeye özeniriz. Bu tür bir girişimin ürünü ise, yaşamövgüsünden çok aldatmacaya benzer. Sonra farkında olmadan belleğimizin bize oynayacağı oyunlar da var. Yaşadıklarımızın hiçbir değişikliğe uğramadan belleğin raflarında dizi dizi bilinçten davet beklediği söylenemez. Onların acı veren, hoşa gitmeyen ve işimize de ge/meyen yan/arı üsründe belleğimiz türlü oyunIara girişir. Pilavlık pirinç ayıklarcasına, onları temizleyip bilinçaltının görülmeyecek yerlerine tıkamak onun marifetidir. Eline fırça ve çekici alarak anılanmızın çürükçarık ve çarpık yanlarını tamir ve badana yaparafc gözalıcı duruma getirmek de onun görevi. Bu yüzden anımsadıklarımız gerçekten yaşadıklanmız olmaktan çok yaşamış olmayı dilediklerimizin biçimine sokulur..." Mitat Enç, liseyi bitirdikten sonra, ünıversite yıllarında gözlerini yitirir. Anıları çektiğı acıları anlatır. Bir yerinde şöyle der: "... Aralıkbırakılan birkaptnın keskin kenanna alnımı çarpıp birkaç damla kan çıkması, eşikte çıkarılıp bırakılmış papuç ya da takunyaya takılıp dengemi yitirmem, sofrada yeri değiştirilen bardağımı aramam, herkesi telaşa veren buhranlara dönüşüveriyordu. Oysa bunlar olağan karşılanabilse, hatta görmemezlikten gelinse daha da mutlu olurdum. Bunlara alışabilmek, toplumu da olduğu gibi kabul etmek ve onlardan gereğinden fazla etkilenmemenin yolunu bulabilmek sakatttğıma alışmaktan da zor bir sorun olarak sürup gidiyor. Sanırım çevreyi kendilerinden farklı olanlara da, temelde insan olarak karşılayıp benimsetmeye alıştırmak, dünya banşınm temel sorunu. Rengi, inançları, varlığı, dili ve dini bizden farklı olanları da kendimiz gibi insan olarak görmeyi öğrendiğimiz zaman, ne din ne politika ne gelişmişlik ve geri kalmışlık yüzünden insanların biribirleriyle didişmelehne neden kalmayacaktr..." 1950 yılında Birleşmiş Milletler Danışmanı Clutha Mackenzie Türkiye'ye gelir. Türkiye'de körlerin sorunlarını inceleyecektir. Danışmana bir çevirmen gerekir. Atanan çevirmen, İngilizce, Fransızca, Almancayı yetkin olarak yazan, konuşan öte yandan o günlerde, o zamanki adıyla Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü'nde sakat çocuklar psikolojisi ve eğitimı kürsüsünü yöneten Mitat Enç'Mr. Clutha Mackenzie'r\\n geldiği günlerde çok sattığıyla övünen bir gazetemiz, konuya şöyle değinir: "Unlü Biheşmiş MilletlerMüşavigne Türkiye'de bula bula bir kör mütercim verildi." İncelemelerini bitiren danışman Türkiye'den ayrıldıktan sonra, aralık 1950'de Paris'te yazdığı, "Türkiye'de körler konusu ile ilgili rapor"un önsözünde şöyle der: "Ankara ve izmir'de bana çevirmenlik yapan kişi, bugün Türkiye'de körlerin kalkınması alanında en çok bilgi sahibi olan bir kimseydi. Yirmi yaşından beri gözlerini yitirmiş olan Bay Mitat Enç, dört yılını Avusturya ve ABD'de çalışmaya verdikten sonra memleketine dönmüş ve Ankara'da Gazi Terbiye Enstitüsü'nde sakat çocuklar psikolojisi ve eğitimi kürsüsünü kurmuştur. On bir günlük arkadaşlığımız sırasında kendisinden Türkiye'deki koşullar hakkmda pek çok şeyler öğrendim.." Mitat Enç, Gazi Terbiye Enstitüsü'nde ders anlatırken, o günlerde bir sinemada gösterilen ruhsal çözümleme içerikli bir filmi öğrencilerine önerir. "Hafta sonu izleyin, derste tartışalım" der. Derste öğrencilerine birer birer sorar izlenimlerini. Ama, verilen yamtlarda kilit noktayt bulamaz. O zaman kendisi açıklarvurgulanmak istenen boyutu. Mitat Ençrm açıklamalan, yoğun ve titiz bir gözlem gerektirir niteliktedir. Öğrencilerinden biri, şimdi Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Özel Eğitim Daire Başkan Yardımcısı Şaban Dede, gören gözleriyle o kadar öğrencinin atladığını, görmeyen hocalarının algılayabilmesinin şaşırtıcı duygusuyla elini masaya vurur: "Anam avradım olsun, hoca kör değil" der... Mitat Enç'le Birkaç Dakika... Zihinsel hastalıklarm (Baştarafı 1. Sayfada) bir genetik hastalığm bulgulandığını bildirdi. Yeni bulgu, her an 10 milyon Amerikalıyı etkileyen tüm ciddi depresyon rahatsızlıklarının ve taşkm (manik) depresyon rahatsızhklannın üçte ikisinin tedavisine katkıda bulunabilecek. New England Journal of Medicine'de acıklanan, beyinde bulunan normal bir kimyasal madde olan asetilkoline karşı anormal duyarlılık biçimindeki hastalık, Elliot Gershon, N.Suzan Nadi ve John Nurnberger Jr. adlı üç doktor tarafından tanımlanıyor. Dr. Gershon, Zihin Sağlığı Ulusal Enstitüsü'ndeki PsikoGenetik Bölümü'nün başında bulunuyor. PsikoGenetik Bölümü, bütün dünyada, uzun süredir, "salt psikolojik" olarak nıtelenen hastalıklarm "fiziksel nedenlerini" belirlemeye çalışan gruplardan biri. Buluşun, depresyon ve taşkın depresyon konularında önemli ilerlemelere yol açabileceği ve akıl hastalıklarının biyokimyasal temelde yeni sınıflamaların yapılmasını sağlayabileceği belirtildi. Enstitüdeki bilim adamlarından biri de, sonuçlann yanlış olmasının on binde bir olasılığı bulunduğunu açıkladı. Akıl Sağlığı ulusal Enstitüsü'nün Araştırma Bölümü Şefı Dr. Frederick Goodwin, "psikolojik ve fiziksel stress"in hemen tüm akıl hastalıklarının ortaya çıkmasında önem taşıdığını vurguladı. Üç kişilik doktor ekibi, iki büyük aile üzerinde inceleme yaptı. Aile üyelerinden 17'si ciddi taşkın depresyondan, biri ciddi depresyondan, 13 yakın akraba da değişik ölçülerde emosyonel hastalıklardan rahatsızdı. Doktorlar, hastaların her birinden deri örnekleri aldılar ve laboratuvarda aynca ilaç ve dış etkilerden uzak bir şekilde geliştirdiler. Geliştirdileri kültürleri, akıl sağlığı bakımından normal olan 5 aile üyesinin ve aileyle akrabalığı olmayan 12 normal kişinin deri örnekleriyle karşılaştırdılar. Hasta ya da daha önce hasta olan aile üyelerinden alınan deri örnekleri. asetilkolin için çok sayıda reseptör gösterdi. Asetilkolin, beyin mesajlannın birçok hayati taşıyıcısından biri. Ozal: (Haşıarafı 1. Sayfada) de değişiklik olmayacağım' ve ihtiyaç olmadan "Hazine bonosu çıkanlmayacağım" belirtti. İstanbui'a dün sabah gelen Özal, Yeşilköy Havaalanı'ndan Flory'a Köşkü'ne geldi. Burada Evren ile bir saat 15 dakika süreyle görüştükten sonra, köşkten ayrıhrken "Önümüzdeki günler hareketli günler. Bugünlerde hazırlık için Askeri Şura'nın devam elmesine rağmen Sayın Cumhurbaşkanı ile haftalık görüşmemizi yaptık. Yarın Irak Başbakanı Taha Yasin Ramazan gelecek. Ayın sekizinde ise, Birleşik Arap Emiri Şeyh Zayid ElSultan ElNahyan gelecek. Önemli toplarttılar olacak" dedi. Universiteye (Başturafı I. Sayfada) ye hak kazanan 20 bin öğrencinin daha YurtKur Genel Müdürlüğü'ne başvuruda bulunması sonucu, yurt kaptlarında bekleyen yaklaşık 100 bin kişilik bir öğrenci kitlesinin oluşması bekleniyor. Yeni hizmete giren 23 yurt binası ve mevcut yurtlarda yapılan eklemelerle yurtlardaki yatak sayısı 20 bin dolayında arttınlabildi. Başvuruların önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaşacağmı belirten YurtKur yetkilileri 31 Ağustos 1984 gününden sonra yapılacak başvuruların posta ile gelmesi halinde kabul edilmeyeceğini anımsatular.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle