25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 •• « V SPOR 15 AĞUSTOS 1984 Los Angeles'ta hata üstüne hata ynptık HAFTALIK Basketbolda piyasa canlandı. Milyonlarla konuşan basketbolcular sustu, bu kez artık takımlar alınıp satılıyor. Nasıl mı? Parasıyla. Birinci ligde oynamak isteyen iki takım var; birisi Kolej diğeri Yenisehir. Yenisehir, İstanbul Bankası'nın Ziraat Bankası'na devrinden sonra kendini kovu ABDÜLKADİR YÜCELMAN "Ayıp" rekoru bîzde edilmemiş olacak ki, bir gün gecikme ile verildi. kış topladüar." Basketbolda açık vermiş, Ankaralı bir vergi rekortmeni basketbolsever, 80 milyon saymış basketbol uğruna ve Yenişehir'i yeniden eski haline sokmak istemiş. tyi güzel de Yenisehir ikinci lige duşen bir takım. Nasıl olacak da birinci lige çıkacak? Hemen takımın ilgilileri bir plan yapmışlar, "Güney Sanayi ligden çekilmek istiyor, arttırma biz talip olalım, parayı bastırahm, Güney Sanayi 'nin yerine geçelitn. " Plan belki iyi ama daha 12 milyon gerek. Yen'ısehirliler, "Parababamız var, 80 milyonu veren 12 milyonu da verir" demişler ama basketbolsever parababası diretmiş, 'Nedir bu yahu, köprüyü mü satm alacağız yoksa!" O arada birinci lige bu yıl yükselen Istanbul'un Anadoluhisar takımınm parababaları da bakmışlar ki birinci ligde bu takım bir şey yapamaz, "O halde satalım" demişler. 15 milyon istemişler. Şu anda Güney Sanayi ligde kalalım mı kalmayalım mı diye tartışırken, Anadoluhisar ile Ankara'nm Kolej takımı da temasa geçmiş. Bir yanda ligden kaçmak isteyen ler var, diğer yanda talipler. Yani bir anlamda arz ve talep meselesi. Eh bir taraf istiyor bir taraf da kabul ediyorsa Basketbol Federasyonu Başkanı Osman Solakoğlu abimiz de, "Alan razı veren razı bana ne?" diyecek. Sonra da ekleyecek: "Basketboldan söz et de ne dersen de Abdülkadir, iyi de olsa kötü de olsa kabulüm, reklam reklamdır". öyle mi Osman Bey?.. Kimi Avrupa ülkelerinde uykudan, kimi yerlerde iş vakitlerinden feda edilerek naklen seyredilen açılış törenlerini ancak bir gün sonra izleyebildik. SPOR SERVtSİ 2.5 milyar seyircinin naklen izlediği Coliseum'daki açılış törenini ancak bir gün sonra izleyebildik. Olimpiyat açılış töreninin, Los Angeles'la aramızdaki 10 saatlik fark nedeniyle, sabaha karşı 03.00'te gösterilmesi gerekiyordu. Oysa cumartesi günü Los Angeles saatiyle 16.00'da başlayan töreni, pazar günü Türkiye saati ile 18.30'da ancak izleyebildik. Kimi Avrupa ülkelerinde uykudan feda edilerek, kimi yerlerde de iş vaktinden feda edilerek naklen seyredilen açılış töreni (Muhammed Ali Clay'ın bir boks maçı zamanında sabahın 05.00'inde verilmişti) o derece büytik bir olay olarak kabul Burunlan biiyüdü Coliseum'daki açılış töreninin bizim açımızdan tatsız bir olayı da, kafilemizdekilerin, kendilerini görmek için kilometrelerce yol kat ederek Los Angeles'a gelmiş Türklere bir selam bile vermeyişleri oldu. Amerika'da yaşayan Türklerden Kazım Okçuoğlu şöyle dile getiriyor bu ayıplanacak olayı: "Üçüncii sırada oturuyordum. Bizimkiler çok yakınımızdan geçerken oglumla birtikte çılgınca bağırmaya başladık. Başlannı bile çevirip bakmadılar. Doğrusu moralim bozuldu. GördüDüz, el sallayan kafileler halktan nasıl al Spikerin 31 temmuzdaki hali Los Angeles'tan naklen yapılan güreş müsabakaları, aradaki kanal kesilince TRT Ankara studyolanndan anlatümaya başlanmıştı. Ne var ki TRT spikeri zaman zaman güreşçilerin adlanyla tnilliyetlerini, hatta yaptıklan hareketleri bile birbirine kanştırdı. Şu TV'de bir de görüntü olmasa kimin kimi nasıl yendiği bir türlü anlaşılmayacaktı. sunda Necdet Ayaz, Güney Kıbnsh atleti geçmeye çalışırken yanşı unuttu. 10 bin metrenin 9600 metresini koşup, yanşın bitmesine topu topu 400 metrecik bir şey kalmışken önde koşan 8 atleti farketmeyen Ayaz, kafasına Güney Kıbnsh atleti taktığı için, kırabileceği Türkiye rekorundan da oldu. Tam 23 tur tamamlayan Ayaz aslında fazla bir şey kaybetmedi, çünkü Türkiye rekoru zaten 29.08 ile kendisine aitti. lanan bu ülkelerin yanında, Türkiye ile ilgili ne bir broşür ne de bir kâğıt parçası vardı. Hele Israilliler Los Angeles Tünes gazetesine tam sayfa reklam bile verdiler. "Turinn cenneti" Türkiye'den kimsedklerin haberi olmadı. Kalkınmamızm en önemli yolunu turizmde bulanlar bunu bile gerektiği gibi yapamadılar. Los Angeles'ta biz de vardık Rocky filmlerinden çok şey öğrendik Olimpiyat kafilemiz Los Angeles'a gitmeden önce kendisiyle konuştuğumuz boks antrenörü Saülmış Varhk, boksörlerimizin " R o c k y " filmlerinden çok şey öğrendiğini vurguladı. Varhk, kamp sırasında söz konusu filmlerin sporculanmıza sürekli gösterildiğini ve buradaki hareketlerin antrenmanlarda tekrarlanarak iyice pekiştirildiğini söylemişti. Ah şu turistik Türkiye Los Angeles Yaz Olimpiyat Oyunlan sırasında, yanşmalara katılan tüm ülkeler kendi reklamlannı da yapma fırsatını buldular. Basın meTkezinde dağıttıklan çeşitli broşür ve benzeri tanıtıcı nitelikte tüm faaliyetlerden son damlasına kadar yarar Ayaz, eksik koştuğunu sonra anladı Katıldığı 10 bin metre koşu Ve Seçkiner'in macercdarı dan da "teröristlerin asıl hedefi"nin kendisi olduğunu iddia eden Genel Müdur, başkanların koruma polislerine de el koydu. Sonuç, Seçkiner'in dışında kafilemizden hiç kimse Olimpiyat köyünün dışına rahatça çıkamaz oldu. ner'in maceralan. Güreş karşılaşmaları sırasında ekibimize moral vermesi gereken Beden Terbiyesi Genel Müdürü, tam tersini yaparak Muharrem Atik'i odasından kovdu, güreşçilerimizin sakin kafayla kalmaları gereken bir zamanda gereksiz yere huzursuzluk yarattı. Üstelik kendisiyle görüşmek isteyen konsolosumuz Ali Suat Çakır kendisini uzun süre bulamadı. Los Angeles treni Los Angeles'a gitmeden önce güreşimizin kurmayları şöyle demişlerdi: "Dört madalyamız var, ama bunlann rengini söyleyemem." Adam berbere gitmiş, "Berber saçım ak mı kara mı?" demiş, berber makasını şıkşıklamış. "Şimdi keserim önüne düşer, o zaman görürsün, ak mı kara mı?" Biz de gördük madalyanın renginin ne olduğunu? Acaba Los Angeles'a gidenler de gördiiler mi? Görmeden görmeye fark var, kimisi baktığını yorumlar, kimisi de trene bakar gibi bakar. Los Angeles'tan da ders alamadıysak artık trene yetişmemiz de mümkun değil. İlk etapta anarşi ile ilgili haberleri gereksiz şekilde büyüten Seçkiner, Los Angeles Olimpiyat Komitesi'nin federasyon başkanlanna tahsis ettiği arabalara el kovdu. Olimpiyat kafılemizin Los Angeles'ta köye yerleşmelerinden sonra Beden Terbiyesi Genel Müdürü Yücel Seçkiner'in maceralan da başladı. İlk etapta anarşi ile ilgili haberleri gereksiz şekilde büyüten Seçkiner, Los Angeles Olimpiyat Organizasyon Komitesi'nin federasyon başkanlanna tahsis ettiği arabalara el koydu. Hemen arkasın Altın adam Biz altın alamadık diye başkasının aldığı altınlan kıskanıyoruz sanılmasın, ama bence Los Angeles'ın altın madalyaya layık bir adamı var, o da Belçikalı binicı François Mathy. Bu sporcu ülkesini masrafa sokmak istemediği için Los Angeles'a gitmekten vazgeçmiş. 1 altın, 1 gumüş ve 2 bronz madalya alan Belçika şimdi bu sporcusuna Rodin 'in heykelini armağan etse az mı?... Ülkesini düşünen ne insanlar var şu dünyada... Perhiz ve lahana turşıısu Los Angeles'a gitmeden önce kafile bir araya loplandı, brifingleryapıldı, ABD Büyükelçiliğinin en üst düzeydeki koruma görevlisi bizim kafiledekilere bazı nasihatlarda bulundu, hatıa ve hatta güvenlik önlemleri alamam korkusu ile koskoca ABD bile maratoncularımızı uyardı. ABC Televizyonu Türk sporcularını "önlem" bahanesiyle fazla görüntülemediğini belirtirken Los Angeles'daki kampta kuş bile uçurtulmadı. Gazeteciler dahi kampa girip çıkamadı. Durum böyle iken biz ne yaptık biliyor musunuz? Ankarada bilmem hangi hava şirketi ile bir anlaşma yapıp daha Türkiye 'den giderken çelişkilere düştük. istanbul'dan hareket eden kafile23. Los Angeles Olimpiyat Oyunlan bittikten sonra ilginç bir acıklama yapıldı. Buna göre, bütün ülkelerin, madalya kazandıktan sonra çalınan milli marşlarınm ne kadar sürdiığünu hesap eden bir gazeteci, ABD milli marşının l dakika 20 saniye sürdüğünu, diğer ülkelerin marşmiz Paris'te bir hava alanına inip bir başka havaalanına otobüsle gitti ve oradan da havalanıp Los Angeles'a vardı. Şimdi dönüşte de aynısı olacakmış. Vural Saygılı telefonda diyordu ki, "Pazartesi akşamı Los Angeles'dan yola çıkacağız, Paris'e geleceğiz. Oradan da eğer uçak bulabilirsek hemen, bulamazsak hangisi varsa binip geleceğiz. " Yani şansa kalmış bir iş. Paris birçok diplomatımıza mezar olmuş bir yer. Koskoca kafileyi iki hava meydanı arasında sersefil bırakmaya kim izin vermiştir? Bu anlaşmayı kim onaylamıştır? Şunca güvenlik önlemlerinin alındığı bir ortamda böylesine sorumsuzluk ve laubalilik örneği veren kimdir? Kimdir, bir bilelim!.. larının ise 1 dakikayı geçmeyecek şekilde çalındığını gözlemlemiş. Anlaşılan Amerikalılar bu "dal"da da üstünlüklerini koymaya çalışmışlar. Eh ne demişler; misafır umduğunu değil bulduğunu dinler. Gelin de kulağınızı ttkayın bakalıml... Unutkanlıklar dizisi Daha sonra Coliseum'da yapılan açılış töreninde bayrağımızı taşıması kararlaştınlan Mehmet Yurdadön'ün yerine Semra Aksu'nun bayrak elinde geçmesi kabul edildi. Yerinde bir karar. Olimpiyat kafilemizin tek bayan atleti böylece bayrağımızı açılış töreninde taşıdı. Ne var ki, bu olayla Seçkiner'in unutkanhklar dizisi başhyordu. Mehmet Yurdadön'ün bayrağı taşımayacağım Organizasyon Komitesi'ne bildirmeyi unutunca, Semra Aksu birden erkek oluverdi, üstelik Mehmet Yurdadön olarak. Ama unutkanhk bu kadarla da bitmiyordu. 60 kilo judocumuz Cengiz Güler, hareketten 3 gün önce kafileden çıkartılmıştı. Hatta bunun üzerine antrenör Ali Demir istifa bile etmişti. lstanbul'da bunca yankı uyandıran bu olay, her nedense Los Angeles'da unutuluverdi ve seçkiner LAOOK'a Cengiz Güler'in karşılaşmalara çıkmayacağını bildirmedi ve Güler'in mindere çıkması gereken gece Tayvanlı rakibi minderde, kendisi ise lstanbul'da uykudaydı. Tabii kendi suçundan değil. Üstelik Olimr piyat Kövüne bile adımını atmamış olan bu sporcumuz, minderde "hükmen yenik" ilan edildi. Bu sırada Karadağ'm video ile yenik ilan edilmesine çok sinirlenen Seçkiner, bir acıklama yaparak "Bu göriilmemiş bir rezalettir. Tiirk Güreş Takımı'nı CMimpivattan cekmevi düsünüyonız" dedi. Ne var ki FİLA Başkanı Ercegan kendisine "Bir daha olmayacak, söz veriyorum" deyince, Seçkiner bunu da unutuverdi. Aslında tam anlamıyla değil. "Serbestte de benzer olaylar olursa çekiliriz" dedi. Ancak serbestte bir başka şeyi daha unuttu kafile başkammız. 30 dakika kadar uzun bir süre içerisinde Karabacak'ın kolunun kırılmasıyla sonuçlanan maçın sonuna itiraz etmeyi. Eğer Seçkiner Amerikalı Mark Schultz'un faul yaparak Karabacak'ın kolunu kırmasına 30 dakika içerisinde itiraz etseydi, ABD'li güreşçi oyunlardan diskalifiye olacaktı. Olayın ertesi günü Amerikan ABC televizyonu "Yanm saat içinde itiraz etmediler. Tiirk güreşçi galip ilan edildi ama Mark tüm gücüyle karşılaşmalanna devam ediyor" diyerek "Türklere teşekkiir"lerini sunuyordu. Atik kovuluyor Bu kadarla da bitmiyor Seçki YÜCEL SEÇKİSER Kafılemizin en bas sorumlusu Yüzticüleıimiz, psîkolojik nedenlerden basanlı olamadı Yılmaz Özüak, "İztnir'deki dereceleri dahi yapamayan yüzuculerimiz, Amerika'da değişik bir ortamda ekonomik ve sosyal gücü yüksek toplulukta, korkunç bir baskı altında kaldı. Stress onların olduklarından daha da kötü sonuçlar almalarına neden oldu" diyor. ERDEM SANVAR Los Angeles Oyunlarına Sabri ve Sadri Özün kardeşler ile Gökhan Attaroğlu ve Ahmet Nakkas'la katılan takunımız beklenen sonucu alamadı. Bu sonuçta kuşkusuz çeşitli nedenler etken olmuştu. Bu konuda Los Angeles'a gitmeyen miUi takımımızm antrenörü Yılmaz Özüak ile konustuk. Sizce olimpiyatlarda başarılı olamayışımızın sebepleri nelerdir? ÖZÜAK Benim kişisel görüşüm, çocukların Balkan Şampiyonalarına konsantre olup buradaki başarılannı olimpiyatlarda gösterememeleridir. Çocuklarımız 8 senedir Balkanlarda kendilerine bir yer buldular. Yalnız bunlar belirli sporcular. Gökhan Attaroğlu, Sadri ve Sabri gibi. Bu sporculara yeni eklenenler yok. Yüzuculerimiz geçen yıl Kazablanka'daki Akdeniz Oyunları'nda oldukça başarılı yarışlar çıkarmışlardı. Gönül isterdi ki bu çocuklar dünya şampiyonalarında ve olimpiyatlarda da başarılı olsunlar. Bu arada şunu söylemek istiyorum. Bu sene Avrupa ve Dunya Şampiyonası'nda A ve B finallerinde ilk 16'nın arasına girmeyi başardık. Buna ragmen, yüzuculerimiz los Angeles'a gittiklerinde bambaşka bir ortamda ve her türlü ekonomik ve sosyal durumu düzenlenmiş ekiplerle karşılaştılar. Öte yandan takımımızın başında daha fazla çalıştırıcının bulunmaması bence derecelerde etkili oldu. Son dakikada bir çalıştırıcı bulmak için uğraştık. Bu gibi durumlar çocuklann üzerinde korkunç bir moral çökuntüsü yaptı. Bu, derecelerine de yansıyor. Çocuklarımızın Los Angeles'ta duşük dereceler elde etmesi bence tamamen psikolojiktir. Bu arada hiçbir zaman ekip çalışması yapmadığımızı belirtmek isterim. Avrupa ve dünya yuzucüleri ile bizim yüzuculerimiz arasında çalışma sislemi bakımından ne gibi a> rılıklar var? ÖZÜAK Bizde dünya ulkelerinin çalışma sistemine çok geç geçildi. Henüz 12 aylık çalışma sistemine uyum gosteremedik. Yüzme tarıhinde 12 aylık çalışma sistemine en geç biz geçtik ve geçeli henuz 5 yıl oldu. Bu durumda, 12 aylık çalışma sistemine asırlar önce geçmiş ulkelerle boy olçüşmemiz mümkun değil. Ben sporcularıma ne verdim ki ne istiyorum. Onlar yine de bize verebileceklerinin en iyisini verdiler. Diğer eksiklikleri de sö.vleyebilir misiniz? ÖZÜAK Yuzme sporunu tam anlamıyla yapabilmek için çok az bölge var. Yalnız Izmir ve 5 yıldır da İstanbul. Bu buyiik şehrimizin de sadece iki yüzme kulubu var. Bir de alıyapı sorunumuz var. Turkiye'deki yuzucu sayısı butun bölgeler dahil 4000 yuzueüyu geçmiyor. Bunun da 1200 tanesi bayan, 2800'u erkek. Bu da büyük bir dezavantaj bizim için. Potansiyelimiz geniş olsa biz bu sporcuları 100 binler arasından seçmiş olacağız ve bugünden çok daha iyi değerler keşfetmiş olacağız. Ancak bugun için böyle bir yükü kaldıracak ne tesisimiz var ne de teknik kadromuz. Bu da büyük bir faktör. Bu arada her branşın uzman doktoru olmalı. Psikologlar ise gerek yüzücüler gerekse çalıştıncıların güncel yaşamlannı inceleyip ona göre düzenlemeler yapmalı. Antrenmanlarda yardımcı olmalı, gerekirse boş vakitlerini değerlendirmeye kadar onlarla ilgilenmeli. Yoksa bir ekip 35 kişiyle idare edilemez. bugün Türkiye'de ne olursa olsun bir spor işletmeciliği kurulması gerekir. Şu andaki milli yüzme takımı için nasıl bir eleştiri yapabüirsiniz? ÖZÜAK Takım olarak yeterli değiliz ama ferdi olarak iyi yüzücüler çıkartabiliyoruz. Benim kendi görüşüme göre milli takım hakkını yüzücülere kolay kolay vermemek de bir önlem olabilir. Sporcu için amaç takıma girmekten öte kendini gösterme çabası olmalı. Takıma kolay giren sporcu bir bakıyor ki Türkiye rekoru kınyor, geride yapacak ne kalıyor? O formayı giyme ve değişik ülkeleri gezmek için seyahate çıkma. Ben birçok veli hatırlarım, ille "çocuğu seyabate götiir yoksa bu sporu bırakacak" demiştir. Günümüzde Türkiye şampiyonalannın büyük önemi vardı, ama şimdi kimse dikkate almıyor. Bunun yanında bölge birincilikleri, bireysel yarışlar var. Ama kimsenin gözü bunları görmüyor, hepsinin gözü dışarda. Hedef gösterilmemesi veliyi ve sporcuyu ne yönde etkiliyor? OZÜAK Hedef gösterilmemesi veliyi de sporcuyu da etkiler. Bir bakıyorsunuz ki bir sporcu en verimli çağında yok olmuş. Diğer milletler teşvik burslan veriyor, okulunda çeşitli imkânlar sağlıyor, ödüllendiriyor, böylece teşvik ediyor. Çocuk küçük yaşta eğitilirse daha verimli olur. Küçuk yaşta gelenler daha düzenli çalışıyorlar. Okul hayatı ilerledikçe derslerin ağırlığı nedeni ile okul daha önem kazanıyor. Bir bakıyorum çocuk 5 yaşında yaptığı antrenmanı 1517 yaşına gelince yapamıyor. Toplam antrenman sayısı gittikçe düşüyor. Çocuk da haklı. Fakat böyle olunca 10 yaşında yüzdüğü dereceyi 17 yaşında yüzemiyor. tsterdim ki özendirici birtakım öduller konsun. Tabii ki bunlar kendi imkânlarımız dahilinde olsun. Baynn Blankers Koen'den özür diliyvruz Evet özür diliyoruz Bayan Fanny Blankers Koen 'den. ' 'Peki ama kimbu bayan Koen ?'' diyeceksiniz. Bayan Koen 1948 Londra Olimpiyatlarma katılan o yıllann en hızlı sporcusu, en büyük bayan sprinteri. 1936 Berlin Olimpiyatlarında 4 altın madalya kazanan Ov/ens'tan sonra 1948 olimpiyatlarında işte bu bayan Koen 100 metrede 11.9, 200 metrede 24.4, 80 engellide (o yıllarda 80 engelli yapılıyordu) 11.2 ve 4X100 bayrakta da 47.5'lik takım birinciliği ile dört altın madalya kazanmış. Yani Owens'in rekorunu ilk egale eden bir Hollandah bayan sporcu. Yani Carl Lewis değil. Bayan Koen 'den eğer yaşıyorsa basın adına özür diliyor ve bizi uyaran Prof. Kurthan Fişek 'e de teşekkür ediyoruz. Uzatmalı milli marş.. T4SS: ABD Olimpiyntlann sportif anlamını yüirdiğini örtbas etti MOSKOVA, (AP) 23. Los Angeles Olimpiyat Oyunlan pazar gecesi yapılan kapanış töreni ile sona erdi. Sovyetler Birliği Resmi Haber Ajansı TASS ise yaptığı bir açıklamada şöyle diyordu: "Kapanış törenlerinde Hollywood'un uyguladığı özel gösteriler ve efektlerin amacı Los Angeles'ta sportif anlamını yitiren olimpiyatlan örtbas etmek için düzenlenmiştir." Sovyetler Birliği ve diğer Doğu Bloku sporculannın Los Angeles'a gelmemesi nedeni ile oyunların kalitesinin büyük ölçude etkilendiğini belirten TASS yorumuna şöyle devam etti: "U'ashington, oyunlan Amerikan yaşamını anlatmak için bir propaganda haline getirdi. Oyunlan şovenist bir atmosfere sokan ABD'IUer oyunlar sırasında gittikçe artan bir anti komiinist ve anti Sovyet isteri krizine tutuldular." Oyunlar sırasında aşırı grupların oyunlar sırasında oldukça faal biçimde çalıştıklarını belirten TASS daha sonra şöyle devam etti: "Yönetim bu anti komünist gruplann seslerini yükseltmesine adeta izin verdi. Beyaz Saray oyunlan kendi şahsi çıkarlan için kullandı. " Bıuld öliimle tehdit edildi bayanlar finalinde 4BD'li Mary Decker'in düşmesine yol açtıktan sonra ölümle tehdit edildiği bildirildi. Tehditleri ciddiye alan İngiliz yetkililerinin Zola Budd için Londra'da büyük güvenlik önlemleri aldıkları oğrenildi. Heatron Havaalanı 'nda uçaktan inen Budd. 4 polis eşliğinde gizli bir kapıdan terminal binasma alındı. BEKLE.XE<\İ V'EREMEDtLER Los Angeles Oyunları'na katılan yüzuculerimiz, kendilerinden beklenen dereceleri alarnadılar. Fotoğrafta oyunlara katılan 4 yüzücumuz (soldan sağa) Ahmet Sakkaş, Sabri ve Sadri Özün ile Gökhan Attaroğlıı birlikte görüluvor. (Fotoirat: CL'.VfHL'RİYET) SPORSEVERLERE SORDUK / LOS ANGELES'I İZLEDİNİZ Mİ? Sporcularımız ve hakemler kötü, spikerler heyvcanlıydı Spor Servısı Los Angeles Olimpiyatları sona erdi, gürultüsü patırtısı, dedikodum, güzelliği, görkemliliğiile... Yazıldı. çizildi, milletçe TY ekranmm önünde eleştiriler yapıldı, kişisel görüşler belirtildi. Biz sokaktaki vatandaşla Los Angeles'ı değerlendirdik. atandaşla Angeles SORl LAR: \orum. Anlaıım \e dil oldukça iyi. Heyecanı se Olimpivatlan T\'den izlediniz mi? yırciye iyi yansıttyorlar. Hakemler ise, kesinlikle TV >a>ınlarını nasıl buldunu/? taraf tuttular. Boks ve gureş dallarında Turk spor T\ spikerlerini nasıl degerlendirivor\unuz? cularının haklarını yediler. Sporeularımız ise ar Ovıınlarda hakemlerin taraf luiluklarını M>\?uladığımız sonıı<Jarı elde edemediler. Eğer böyle>ebilir misini/? le sureıse Seul'de de aynı başansızlığa uğrarız. Olimpi>atlarda lurkive'nin aldığı uç bronz Mutlaka çok sıkı v'alı^nıaları gerekir. madalva için dusuncelerini/ nelerdir? MÜBERRA Dl'RGLT (23) Sekreler 4 >ıl sonra Seul için umitli misini/? LmilTelevizyon yayınlarını hiç de yeterli bulmadım. lenmeni/ için neler gerekli? Spikerler ozellikle ritmik cimnastikte aynı şeyleri Ve >u yanıtları aldık: tekrarlayıp duruyorlardı. Hakemlerin taraf tutup MUAMMER SE\GİN (32) Elekt. Muhendisi unmadığını bılemiyorum. sadece tııttuklarına dair Televizyondan vapılan Olimpiyat yayınlarını i/soylentıler duydum. Turkiye'mn aldığı sonuç ise ledim \e aerçekten çok mukemmel buldum. Spiçok noımal. Ülkemizde alıyapı sorunu çozumlenkerler i^e gercekıen ^ok ateşli idi. Ateşlı dtmekle mezse Seul'de de aynı durumla karşılaşınz. o/ellikie bizim kar>ılaş.malardaki heyecanlannı dıle İNCİ PİŞKİN (23) Öğrenci getirmek istiyorum. Gorebildiğım kadan ıle haOlimpiyatları lelevızyondan izledim, ancak yekemler larafsız vç durusttu. Sporeulanmı/ın aldığı sonucların hiçbırısı yuz aeariıcı deeıldi. Seul terli değildı. Spıkerlerin ise hiçbir konuda yeterli icin hiv'bir > e so\lemek ısıenmorum. Ama spor>y bılgileri yok. Hakemler ise kesinlikle larat' tuttucularımı/ iyi çahvrlarsa bunun kar>ılığını kesinlar. Turk sporcuların aldığı sonuç ise gayet norlıklc ulırlar. mal. Altyapıya gereken onem ^erilmezse 4 yıl sonrasi Mn yıne karanısarım. NERVIİN DİKMENER (441 \Mikal AN!?E AKDLVIİR (24t \ole>boku Olımpıyat v.ıyınljfinı ta/Lı ı/leme ımkârıı bııOvunları ızlenıe ınıkânı buldum. ancak volevUımadım. S|»ikerlerımi/ı genelde iyı dcğerlendınbol yayınları çok azdı. Halkın ilgisini çekecek spor dailarının yayınlarına onem vermediler. Spikerlerimiz ise neredeyse Turkçe konuşmayı unutmuslardı. Hakemler ise kesinlikle taraf tuttular. Sporcularımızın aldığı dereceler ise çok kötü. Çalışırsak Seul için ümitli olmamamız için hiçbir sebep yok. TEMEL ALTUN (51) Avukat Olimpıyatlar boyunca vapılan televizyon yayınlarını pek yeterli bulmadım. TRT karşılaşmalan banttan verdiği halde çok geç saatlerde izleme imkânı bulabildik. TRT bu konuda biraz daha fedakârlık yapmalıydı. Spikerlerimiz ise orada değişik bir heyecan içinde olduklan için onlan sut;lamak istemıyorum. Oyunlarda gorulen en buyuk aksakhk gureş, boks ve cimnastikte vapılan hakem oyunlan idı. Llkemizin ise bu oyunlarda aldığı dereceleri elımizdeki imkânları duşunursek yadırgamamak gerekir. 1988'de Seul'de yapılaeak oyunlar için umitli değılim, ama iyı çalışırsak başarabilıriz. ERGUN GÜR (45) BTGM Müfettişi Televİ7\on yayınlarının yeterli olduğu pek soylenemez. Eksik yonler sayılmayacak kadar çok. Özellikle karşılaşmalann bize çok geç aktarılması eksiklerin başında geliyor. Hele spikerler TRT'nin Los Angeles'e gonderdiğı bu kişıler y uklendiklen sorumluluğun bilincinde değiller. Oyunlarda gorev alan hakemler ise başlı başına bir 1elaketti. Hepsi taraf tutmaya zorlandı. Boks ve gureş karşılasmalarında hakemler kesinlikle ABD'li sporcuları kayırdılar. Turk sporculannın aldığı üç bronz ise kuçumsenemez. Ama daha iyi sonuçlar da alabilirdik. 1988'de altyapıya daha çok önem verilirse ivi sonuçlar alabiliriz. LLKL KOZA.NC1OĞLU (26) Banka memuru Televizvondan ozellikle atletizm, çim hokeyi ve güreş musabakalannı izledim. Yayınlar mukemmel olmasa bile fena sayılmazdı. Ama spikerler bir lelaketü. Hiç olimpiyatlara bu kadar beceriksiz spikerler yollanır mı? Atletizmde 800 metreyi 1500yapar, Salıh'ı Salım yaparlar. Sanki oralara kadar eezmeye gittıler. Oyunlar suresince gore\ alan hakemler bence gureş hariç hiçbir dalda taraf tııtmadılar. Turk sporculannın aldığı sonuçlar ise pek tena sayılınaz. Eğer çok çalışırsak 1988 Seul için oldukça umitlıyim. ALİ KANER (40) Doktor Olimpiyatları ışlerimin çokluğundan dolayı televi/yondan pek ızleyemedını. Hakemlerin taraf tutup tutmadığı da beni hiç ilgılendırmiyor. Bu konuda hiçbir ^ey söyleyemem. Sporı;ulaniTiızın aldığı sonuçlan ise hic de başarılı bulmayacağım. 4 yıl için hicbır şey soyleyemem. Ama bu yenilgiler devam ederse şahsen ben umitli degilim. Samaranch: Umarıın boykot modası geride kalır LOS ANGELES Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Juan Antonio Samaranch, Olimpiyatların sona ermesi nedeniyle düzenlediği basın toplantısında, "Umanm boykot modası geride kalır ve 1988 Seul Olimpiyatları da bu modanın kurbanı olmaz" dedi. 1976 Montreal Olimpiyatlannın Afrikah ülkelerin boykotuna, 1980MoskovaOlimpiyatlarınm Batılı ülkelerin boykotuna ve 1984 Los Angeles Olimpiyatlarının da Doğu Bloku ülkelerinin boykotuna maruz kaldığını hatırlatan Samaranch, tüm ülkelerin bundan sonraki oyunlara katılmaya zorlanmaları için UOK'un bazı önlemler almayı tasarladığını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle