15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef Sahibı: Cumhurivet Malbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi, • Genel Vayın Mudürü: Hasan Cemal. Muessese Muduru: Emine Uşaklıgil, Yazı Işlerı Muduru: Okay Gonensin. • Yazı Işlerl Mudur Yardımciü: Ahrae» Korulsan, Haber Merkezı Muduru: Valçııı Bayer, Sayfa Duzeni Yonetmenı: KX\ Acar. TAKVİM 7 Mayıs 1984 Imsak: 4.06 Guneş. 5.49 Temsılcıler ANKARA: Yalçın Doğan. I/.MIR: Hikmet < elinkaya, ADAN<\ ; Mehmet Mercan.» Serııs frjlerı: Isıanbul Habcrlerı Keha O/, Dıs Haberler: Krgun Balcı. Ekonomr Osman l'lagay, Kıılıur Avdın tmet;, \1ag<tzin Yalçın Pel^en, Spor Danıvmanı \bdulkadır Vucelman.DazeiımeRefik Durbas. Arastırma !>ahin Alpa>. USendıKr Sukran Kctencı. IKindi: 16 58 Akşam: 20.13 \<ıis. 21.47 Bıırolur • Ankara: Konıır Sokak \ o : 24/4 Yenışehır, Tel; 1898512535. Idare. 183335. • Izmir: Halıı Zıva Bulvarı No: 65/3. Tel 254709131230 • Adana: Ataturk Caddesı, T.H K Işhanı Kat: 2/13, Tel: 1455019731 • Basan ve Ya\an Cumhuriye» \fatbaacılık ve Gazeıecılık T.A.Ş Turk Ocağ. Cad. 39/41. Cagaoğlu. Ist. PK: 246lsı. Tel: 5209703 Telex. 22246 Öğle: 13.05 j savaşı kazanmaktan hâlâ uzak, ama yol alındı "Kanser mi?.. Bu konudaki haberler insanlara korku vermekten başka bir işe varamıyor..." Kiminin görüşü böyle. Kimisi ise bu göruşe karşı çıkıyor. Diyor ki: "Eğer korkulacak bir hasUlıksa, önemi anlatılmalı. Herkes de ona göre onlemini almalı..." Nedir bu ınsanoğlunun derisinden, kemiğine tum organlarına elatan hastalık? Kimi hekitn kısaca "bir hiicre hastalığıdır" diye tanımlarken, kimisi de, "Giderek kirletilen havaya, suya, toprağa, depolama ve degerlendirme adına buzhanelerde ve siislü ambalajlarda uzun süre bekletilen tum besin degeri yok olan yiyeceklere, Jıer giın biraz daha giiçleşen ve karmaşık hale gelen yaşam çarklanna karşı hucrelerin isyanıdır." diyor. Ancak mikroskop altında görülebilen bu mini minnacık hucrelerin isyanının, insanoğluna, oldukça pahalıya maloldukları görulüyor. Öldürmese bile hastane onlerinde surundüruyor. Hastaya varını yoğunu sattırıyor. Milyonlarca hücreden oluşan insanoğlu, vücudundaki bu can KANSER: HUCRELERIN ISYANI AütrE VISAL Yüksek sesle söylenen: Kanserden korkma, geç kalmaktan kork, erken tanı hayat kurtanr. Kısık sesle söylenen: Erken tanı bazı kanser hallerinde hayat kurtanr, bazılarında yaşamı uzatır. Akciğer kanserinde erken tanı son derece güç. En erken tanı o da 2. evrede 6 ayda bir yaptmlan balgam testiyle konulabiliyor. Mide kanserinin belirtisi, yutma güçlüğüyle ortaya çıkıyor. 3 değişik yerde ortaya çıkan mide kanserinde yaşama olasılığı bu yerlere göre yüzde 75 'le yüzde 15 arasında değişiyor. lılardan bir bolumünun baş kaldırması ve öteki kendi halindeki hücrelerı de etkileyerek dalgalar haünde komşu organlara >ayılması karşısında, isyanı bastırabilmek için tıbbı silahlara sanhyor. Cerrahi girişimlerle, kanserin odak noktalarını kesip çıkarıyor. Radyoaktif ışınlarla, kimyasal bileşimlerle, vitamin ve proteinlerle yer yer saldırıya geçiyor, yer yer savunmaya... Ama ne yazık ki, canavarlaşan bu mikroskobik canlılar karşısında insan beyninin ve buna bağlı olarak tıbbın, bugun ıçın, çoğu kez yetersız \e umarsız kaldığı goruİüyor. Tıbbın umarsızlığma, bir de gerı kalmış ulkelerin sağlık hızmetlerindeki yetersizhkler eklenince, kanser o ulkelerin halk dilinde "ölünT'le eşdeğerde kullanılır oluyor. ler, kanser hastalığının nedeninin hâlâ bulunamamasına karşıIık, artık vucudun her organında savaşın galibi olamadığına dikkat çekiyorlar. Aynca dunyanın dort bir yanındaki binlerce bilim adamının, kapandıkları laboratuvarlarında, sorunu kokunden çozumleyebilmek için kanserin nedenini arayıp bulmaya çalıştıklarını belırtiyorlar. Mikroskop altında sürekli gözaltında tuttukları hasta hucrelerin davranış bozukluklarını, aldıkları şekiîlerı, renklerini gözluyorlar. Bugııne kadar tutulmuş istatistikleri, verileri, bir daha, bir daha incelıyorlar. Biyokimyacıdan, biyofizikçiye, sitologdan, nukleer tıpçıya, onkologdan (tumor bilimcisi) genetik muhendise dek binlerce uzman, hucreleri böylesine kötu yola iten ıç ve dış etkenleri bulmaya çalışıyor. Sonuç alınıyor Üretilen ilaçların, yapılan yeni tıbbi aygıtlann ve bilim adarnlarının bitmez tukenmez çabalarının pek öyle sonuçsuz kalmadığı goruluyor. Gelişen tıp ve artan tıbbi bılgi sayesinde kanser, deri, rahim, meme gibi bazı organlarda öldürucu olmaktan çıktığı gibi. birçok kanser tııründe de insan yaşamı uzatılabiliyor. Her ne kadar bu konudaki açıklayıcı tumceler, "muhtemelen", "belki d e " , "aslında kesin degil ama...", "sanırım ki", "tahminen" diye başlayıp el faIına bakar gibi "iiç ay da yaşayabilir, üç yıl d a " biçiminde devam edip, '*olabilir de, olmayabilir de", "sanıhyar", "düşünuliıyor", "tahmin ediliyor, ama kesin değil" gibi sozcuklerle bitse de, çoğu kanser uzmanı bir tek öneride birleşebiliyorlar: "Kanserden korkma, geç kalmaktan kork. Kanserde erken tanı, hayat kurtanr." Daha sonra kimi hekimler biraz daha alçak sesle ekliyorlar: "Erken tanı, bazı kanser turlerinde hayat kurtanr, bazı kanser türlerinde de yaşamı uzatır." Konunun bıraz daha açılması istendiğinde hekimlerden şu sözler duyuluyor: "Bazı kanser tiirlerinin erken tanısı zaten olası değildir. Olası olanlar içinse. Turkiye'de sağlık hizmeti koşullan elvermedigi için olası değildir." "Kanserden korkma, geç kalmaktan k o r k ! " çağrısına kulak veren kanser hastaları, vucutlannda bazı kuşkulu değişikiikler gorür görmez, hastaneye koşsalar da "birazcık" gecikmiş oluyorlar. Bu "birazcık" gecikme, kimi kanser turleri için, kişinin yaşayıp yaşamaması anlamını taşıyabiliyor. SSYB Kanser Savaş Dairesi eski Başkanı Doç. Dr. Erdogan Işıkman, bu konuda; "erken ieşhis bizde biraz abartılıyor" diyor. Öteki hekimlerin sözlerinin de Işıkman'ı doğruladığı görulüyor. Kanserin en sık görüldüğu organlardan ikisi, akciğer ve mide. Akciğer kanserinin, kanser turleri içindeki oranı konusunda ise çelişkiler var. Kimi hekim yüzde 25, kimisi de yüzde 30 olduğunu söyluyor. Tabii bu, soyleyenin okuduğu kaynağa göre değişiyor; ABD'deki ya da İngiltere'deki kanserli sayısını belirtiyor. Türkiye'de ne oranda gorüldüğü konusunda ise, elde sağlıklı hiçbir veri yok. Ancak çoğu hekim, Turkiye'de en sık gorülen kanser türünün erkeklerde akciğer olduğu ve son yıllarda, gerek kadınlarda gerekse erkeklerde hızla arttığı konusunda birleşiyorlar. Lmutsuzlıık yok Butun bu moral bozucu tablonun yanı sıra, gunumuzde kanser savaşımında alınan yolun pek oyle azımsanacak düzeyde olnıadığı kabul ediliyor. Hekim Avukatlık kararnamesi TBMMtfe yaruı görüşülecek ANKARA (Cumhuriyet Bü rosu) TBMM'nin yarınki birleşiminde bir yasa tasarısı ile bir yasa önerisi görüşülecek. Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilen avukatlık yasasını değiştiren yasa hükmünde kararname de yarın ele alınacak. Türk vatandaşlan hakında yabancı ülke mahkemelerinde ve yabancılar hakkında Türk mahkemelerinde verilen ceza mahkumiyetlerinin infazına ilişkin yasa tasansına göre, Türk vatandaşları hakkında yabancı ulke mahkemelerinde verilip kesinleşen mahkumiyetler, kişınin istemi halinde Türkiye'de yerine getirilebilecek. Aynı şekilde yabancılar hakkında Türk mahkemelerince hükmolunan hürriyeti bağlayıcı ceza ve emniyet önJemleri, hükümlünün uyruğu bulunduğu devlette yerine getirijecek. HP lstanbul milletvekili Reşit Ülker'in 6570 sayılı gayrimenkul kiraları hakkında yasaya geçici madde eklenmesine ilişkin yasa önerisi Adelet Komisyonu'nda reddedilmişti. Mecliste yann komisvonun ret raporu görüşülecek. Yasa önerisinde, Emekli Sandığı, SSK BağKur, Kızılay, Türk Hava Kurumu, Vakıflar, Darüşşafaka gibi kurum ve kuruluşlann sahip olduklan taşınmazlann yeni kiralarına karşı 30 gün içinde mahkemeye başvurnıa hakkı getirilmesi öngörülüyor. TBMM'de bu hafta aynca, vergi gelirlerinden belediyelere pay ayrılmasına ilişkin yasa tasarısı da görüşülecek. ANKARA (Cumhurijel Burosu) Devlet Bakanı Ahmel Alptemoçin'ın imar affı uygulamasına ilişkin, Tapu ve Kadastro Genel Mudürlüğü'ne gonderdiği genelge ile ilgili olarak. Tapu ve Kadastro Genei Mudurluğu ayrı bir genelge yayınladı. Tapu ve Kadastro Müdurlukleri ile Tapu Sicil Muhafızlıklarına gönderilep ve Genel Mudur Halim Çorbalı'nın imzasını taşıyan genelgede "bu işlemlerin her işe (ercihan ele alınması" istendi. Çorbalı'nın genelgesınde, hızmetin süreye bağlı olduğu, bu nedenle kadastro ve tapulama paftalarının hazırlanmasına oncelikle gecckondu bolgelerinden başlanması, hali hazır haritası bulunan bölgelerde, olçülmemiş gecekondu ve detayların olçülmesi istendi. Haritası bulunmayan alanlarda olçumlerin yapılarak tapulama ve kadastro paftalarının guncel hale getirilmesi, kadastro ve tapulaması yapılmamış alanlarda ise tapulamamn öncelikle bitirilmesı emredıldi. Tapu tahsis belgelerinin verılmesi için o yerdeki Hazine, belediye, il özel idaresi ve vakıflara ait arsa ve arazilerin tespıtinin yapılması gerektiği belirtıldi. Tapu tafısis işlerine öncelik tanındı Almanlar, Türklerin sorunlarmı umıırsamıyor bile EROL ÖZBEK Bir Alman, neden kalkıp Federal Almanya'daki Türk gençlerinin sorunlarıyla uğraşsın?. Tamamen kendi çabasıyla, Federal Almanya'daki yabancı çocukların ve ailelerinin sorunlanyla ilgilenecek bir kurum oluşturmuş olan oğretmen Christian Petry buna iki neden gösteriyor: Birincisi, yabancı öğrencilerin sorunlarıyla uğraşmaya giriştiğinde bir Türkün söylediği, " 1 3 yıldır benimle konuşan ilk Alman sensin" sözü. tkincisi ise hayalinde yaşattığı ve peşinden koştuğu "çok kültiirlü toplum" modeli. Petry, iç içe değişik kültürlerin hem insanlara daha fazla seçme imkânı sunacağını, hem iki kültürden insanların da yaşamının zenginleşeceğini savunuyor. Petry'e göre Türk düşmanlıgı büyütülecek bir sorun değil. Asıl sorun Türklerin sorunlannın Almanlann umurunda olmanıası. Petry, Federal Almanya'nın başlıca sanayi bölgesi olan Ruhr havzasındaki 11 kentte şubesi olan "Yabancı Çocuklann ve GençJerin Desteklr nmesi için Verd Çalışma Merkezi" (RAA) orgütunü yönetiyor. 100'den fazla Türk ve Alman pedagogu çalıştıran RAA örgutüne aynca 300 oğretmen katkıda bulunuyor. Yabancı Çocııklarmı Destpkleme Kurumu Yönetieisi Petry: Christian Petry: Başta Der Spiegel ve Stern olmak üze zey Ren Vestfalya eyaletinin hüre basın, çok az kişide olan Türk düşmanlığını tartı kümetinden, Eğitim Bakanlığı'ndan ve belediyelerden aldığı şıp duruyor. Bu tartışmanm yoğunluğunu, yabancı yardımlarla finanse edilen bir düşmanlığııun yaygın olduğuna kanıt olarak göster vakıf orgütun para ihtiyacını mek yanlışür. Türk gazeteleri de yabancı düşmanlığı karşılıyor. RAA, Turk çocuklarının ve nı büyüterek Türkleri çekingenlîğe, ürkekliğe itiyor. Bugençierinin dil sorunlanna eğiliyüzden çabamıza zarar veriyorlar. yor, meslek seçimine yardımcı olmak için evlerine gidip onlarla bu konuyu tartışarak bilgi veriyor ve Turk kadınlarının Alman komşularıyla ilişki kurabilecek hale gelmeleri için dikiş, yemek ve okuma yazma kursları, Türklerle Almanlann birlikte katılacağj geziler duzenleniyor. Kurumun doguş öykttsfl Bu kurumun doğuş öykusü oldukça ilginç. Başta Christian Petry, tek başına Türk çocuklarının sorunlarıyla ilgileniyor. Bu işin bir danışma burosundan değil, Türklerin devam ettiği kahvelerde oyalanarak dostluk kurmaktan geçtiğini görüyor. Bu baslangıcı Christian Petry şöyle anlatıyor: "Veli adlı bir Türk çocuğu vardı. Tum sorunlanna rağmen Hauptschule (universite öğrenimine imkân vermeyen lise dengi okul) diplomasını almaştı. Babası kahve işletiyordu, işe yardım etmesini istiyordu. 'Neden meslek ögrenimi görmiiyorsun?' dedik. İstekliydi, ama 'Ogrenim yapacak işyeri bulamam', diyordu. İki günde oyle bir ogrenim yeri bulduk ki, herkesın özenecegi cinsten. Ama iki gün sonra ustası bizi armdı, 'Ve(Arkası 15. Sayfada) Devlet kuruluşu degil RAA, bir devlet kuruluşu filan değil. Zaten Federal Almanya'da devlet sosyal görevleri üstlenen özel kuruluşlara maddi imkân sunma konusuna ağırlık veriyor, kendisi pek kurmuyor. Alman sanayi odalannın, Ruhr havzasının bulunduğu Ku YUNUS NADIARMAGANI '84 FEVALİSTLERİ Irkçı sloganlar "masum"mu? Almanya 'da Federal Mahkeme'nin "ırkçı, yabancı düşmam, NeoNazi" sloganlan suç saymayan kararı büyük tepki gördü. MEHMET AITAN Kral ve Zürafası Hepimiz çocuklar gibi sevinçliyiz. Paris'in 6 km. güneyindeki 500 yıllık Sceaux Parkı'nın yolunu tutuyoruz. Parkta açılan "Kral için bir zürafâ' adlı sergıyı gezeceğiz. Şansımızdan hava da çok güzel. Zürafa deyip de geçmemek gerek. Soz konusu zürafanın, hem biz Türkler, hem de Fransızlar için önemli bir yeri var. Fransızlar için çok önemli, çünku 1826 yılına kadar zürafa denen hayvanı gönnemişler Şimdi sergide mumyalanmış olan zürafa, Fransız halkının ilk gördüğü zürafa. Biz Türkler için de önemli, çünkü bu zürafayı Mısır Valisi Mehmet AJi Paşa, Fransız Kralı X. Charies'a hediy© etmiş. 18241830 yılları arasında hüküm süren X. Charles'in halkınca hiç sevilmeyen, gerici ve baskıcı bir kral olduğunu da söylemek gerek. • * * Zürafa, Arapça zarıfler demekmiş. Belki de, hem uzun boyu, hem de kuyruğunun, kafasının, gözlerinin uzun boytuluğu ile ters orantılı bir biçimde küçücük olması onu ilginç ve zarif kılıyor. Sergi girişinde, bölge ilkokullan arasında düzenlenen, zürafa ile ilgili resim yanşmasından seçilmiş örnekler var. Resimler arasındaki "Ulusal Zürafa" dikkatimizi çekiyor. Resim sahibi küçük Fransız, zürafayı, Fransız bayrağı gibi, üçe ayırarak, kırmızı, beyaz ve maviye boyamış. Fransızların, 1826'da Mehmet Ali Paşa sayesınde tanıdıkları zürafayı ItaJyanlann Cesar sayesinde çok eskıden beri tanıdığını öğreniyoruz. Mısır'dan göndenlen zürafa ilk önce gemiyle Marsilya'ya geliyor. Günde 25 kilo süt içtiği için refakatınde ıki de inek var. Ortam değişikliğine alışsın diye bir süre Marsilya'da kalıyor. Sonra Krala sunulmak üzere Paris'e gönderiliyor. Ama, gerek Fransa'ya gelişı, gerek Paris'e yolculuğu "tem bir ulusal olay" oluyor. Konuiar arasında ilk sırayı aldığı gıbı, modayı bile etkiliyor. Hatta, bir sürü otel, han, kahve adlarını degistirip, zürafalı isimler alıyor. Aynca, ilk zürafanın ne kadar önemli olduğunu, Marsilya Valisi'nin zürafanın durumu ile ilgili krala yazdığı resmi mektuplardan, hayvanın sağlığını içeren resmi raporlardan da görüyoruz. Zürafa üstüne bu 150 yıldan eskı arşıv fotokopilerini görünce, devlet tanımlarına, "devlet arşivlenmış bilınçtir"şQk\ınde bir yenisini ekliyoruz. Serginin ortalık yerine, zürafayı Mısır'dan, Fransa'ya yollayan Mehmet Ali Paşa'nın koca bir portresi konmuş.. Fransız ulusunun ilk gördüğü zürafa ise mumyalanmış olarak, temsili "Krala takdim sahnesi" tablosu içinde, serginin en mutena köşesinde sessizce sürüyor. Fransız Kralına hediye edilen ve Fransızların ilk gördüğü zürafanın ancak 21 yıl yaşayıp 1847'de öldüğünü, resmi raporlardan anlıyoruz. Olümünün birçok sebebi var: Bir kere, yaşadığı doğal ortamdan kopmuş. İkincisi kocasını bir türlü Fransa'ya getirememişler. Herhalde bir de ilk ağızda, 600 bin Fransızın meraklı gözleri kendisini yorgun düşürmüş olmalı. • •• "Kral için bir zürafa' sergisinden çıkmadan önce, La Fontaine'in memleketınde, Kralın zurafasını kişileştiriyorum: Şöyle diyorum. Böyle, bir ulusun ilk gördüğü zürafa şerefini taşıyarak mumyalanmış bir biçimde olumsuztuk mu iyi, yoksa sen de fazla bilinmeden, Afrika ormanlarında, kocanla ve uzun bir ömür sürmek mi isterdin? Hiç hareket etmeden yüzüme bakmağa devam ediyor. Yalnız acı acı gülümsediğıni hısseder gibi oluyorum. Bu davranışını Kral zürafası olmanın zorluğuna bağlıyorum. Tfeni Dernekler Yasası açılış yapıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraatçdar Derneği, Türkiye Ziraat Odalan Birliği ile Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanlan hakkında "hükümetin manevi şahsiyetini tahkir eltikleri" gerekçesiyle açılan davaya bugün başlanıyor. Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bugun yapılacak ilk duruşmada TZD Genel Başkanı tbrahim Yetkin, TZOB Genel Başkanı Osman Özbek ile TZMO Genel Başkanı Sami Dogan'ın ifadelerine başvurulacak. Bir yıl ağır hapis cezası istemiyle yargılanacak olan meslek kuruluşu başkanlan yeni dernekler yasası uyannca haklannda dava açılan ilk dernek başkanlan oluyor. HP'li hukukçu ve ziraatçi kökenü milletvekilleri de duruşmaya gözlemci olarak katıla^aklar. katılnıa no: 16 BONN (Cumhuriyet) Federal Almanya'nın yargıtayı olan Federal Mahkeme'nin yabancı düşmanı sloganlann suç olmadığını belirten kararı, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve HıristiyanYahudi ortak kunıluşlan tarafından tepkiyle karşılandı. Federal Mahkeme'nin kararı üzerine açıklamada bulunan SPD Hukuk Sözcüsü Alfred Emmerlich, yabancılan hedef alan slogantann suç kapsamından çıkartılmasını eleştirdi. Federal Mahkeme'nin beraatine karar verdiği kişi, gamalı haç sembolunün yanında "Türkler dışan", "Yabancılar dışan", "Brandt ve Wehner'e ölüm" gibi sloganlar yazdığı için VV'ürzburg'taki bir mahkeme tarafından halkı suca teşvik iddiasıyla yargılanmış ve 26 ay hapis cezasına çarptınlmıştı. Merkezi Köln'de bulunan 'HıristiyanYahudi Birliği" de yayınladığı bir açıklamada, Federal Mahkeme karannı sert bir dille eleştirdi "Burada yaşayan yabancüar belki Alman tarihinin bilincinde degillerdir. Fakat gamalı haçla "Yabancılar dışan" sloganının bir arada bulunmasının şiddete çagrı olduğunu biz biliyoruz. Kaldı ki, ozellikle Türklere yönelik şiddet olaylan vardır ve mahkemenin gerekçesinin aksine, bunlar kamuoyunda bilinmektedir," dedi. Akciger kanseri İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Cemil Barias, akciğer kanserinde, belirtilerin ortaya çıkmasıyla birlikte, en erken tanının, hastalığın ikinci evresinde yapıiabildiğini bildiriyor. Bu da, bilineli ya da sağlığına düşkün, hatta biraz da ekonomik durumu duzgun kişıler için geçerli. Aynca, akciğer kanserinin ikinci evresinde yakalanabilmesi için hastanın, oksürük gibi, halk arasında sıradan kabul edilen bir rahatsızlık üzerine hastaneye başvurması gerekiyor. Oysa, akciğer kanseri öksuruk belirtisi verdığinde, anormalieşen isyankâr hücreler çoktan bulunduğu yerde buyümüş, lenf bezlerine atlamış ve lenf bezlerinde de kendine yeni odaklar oluşturmuş oluyor. Hekimlerse bu durumdaki hastalar için, en azından çoğunluğu için, umııt verıci konuşmuyorlar. Prof. Barias, akciğerde gerçek erken tanının, yani kanserin lenf bezlerine daha yayılmadığı dönemde yakalanabilmesinin, son derece güç olduğunu belirtiyor. Akciğer kanserinde de erken tanı olası. Ama nasıl?... Bu so(Arkası 15. Sayfada) Diplomatik valizlerde kol saatinden cesede kadar her şey bulunuyor Dış Haberler Servisi Bir süre önce Londra'daki Libya elçiliğinden dışanya ateş açılması ve bir kadın polisin öldürulmesinden sonra diplomatik dokunulrnaziık statüsü tartışılmaya başlandı. Diplomatik dokunulmazlık statüsu birçok ülkede çok ceşitli biçimlerde kötüye kullamlıyor. Diplomatların ayncalıklarını kullanış tarzlan konusunda bir yazı yayınlayan Time dergisine göre diplomatlar her tur eşyanın kaçakçılığını yapıyorlar. Diplomatların başlıca ayrıcalığı, gümrük ve güvenlik muayenesinden muaf tutulan "diplomatik valiz'Mer. "Diplomatik valiz,", aslında 1961 yılında imzalanan Viyana anlaşmasına göre gizli evrakların açılmadan taşınabilmesi için öngörülmüştu. Ancak fazlaca açık bir tanımIama olmadığı için diplomatik valiz, diplomatların üzerine "diplomatik" kelimesini yazdığı her şeyi kapsıyor. Dolayısıyla bir zarftan sandığa, 18 tekerlekli, vagonlu bir TIR kamyonu, hatta bir Boeing747 uçağmın taşıyabileceği her şey diplomatik valiz olabilir. Sendikalar yılda en az bir kez denetlenecek ANKARA (Cumhnriyet Biirosu) Işçi ve işveren sendika ve konfederasyonlannın devletçe nasıl denetleneceklerine ilişkin kurallar belirlendi. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayınlanan bu konudaki tüzüğe göre işçi ve işveren sendika ve konfederasyonları yılda bir kez veya daha fazla, Maliye ve Gümrük Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetirn elemanlannca denrtlenecek. Diplomatik valiz, diplomatların üzerine "diplomatik" kelimesini yazdıkları her şeyi kapsıyor. Yani bir zarftan sandığa,hatta bir Boeing747 uçağmın taşıyabileceği her şey diplomatik valiz olabilir. Başta Islami yasaların alkollü içkileri yasakladığı Ortadoğu ülkeleri olmak üzere birçok yerde diplomatik valiz, gizlice içki taşımaya yarayan bir araç durumunda. Suudi Arabistan'da ise alışılagelmişten farklı bir yol izleyen ABD diplomatlan elçinin piyanosunun içine gizlemişler ıçkiyi. Suudi Arabistanlı bir gumrük müfettişi ise diplomatik nezaketle yasalara bağlılığı bağdaştırmasını bilerek ABD buyukelçiliğini telefonla aramış: "Piyanonuzu bir an once gelip almanız mumkün mü acaba? Akmaya başladı da."Tabii sağlam, mantarı çıkmayacak bir ambaIaj seçmekte yarar var. SoylentiJere bakılırsa diplomatik valizler doğum kontrolunun yasak olduğu katolik Irlanda Cumhuriyetı'ne prezervatif, Guney Afrika'ya yasak yayın taşıyor. adam çıktı. Mısırlılar kendileri için çalışan İsrailli bir casusun iki taraflı çalıştığmdan kuşkulanmış ve sorguya çekmek için Kahire'ye postalamaya karar vermişti. Sandık özel olarak bu işler için düzenlenmiş ve çeşitli boylara uyan özel bir koltuk banndınyor ve hava delikleri vardı. Hatta daha once cesetlerin taşmmış olduğuna ilişkin belirtiler de yok değildi. 4 bin kol saati Bu işi ticarete dökenler de yok değil. Bu yıhn başlarında Pakistan yetkilileri iki Kuzey Koreli diplomatın valizlerinde tam 4 bin 592 kol saati ve 448 kol saati kayışı ele geçirildi. Hepsinin toplam değerleri ise 500 bin doları (170 milyon lirayı) buluyordu. ABD ve Sovyetler'e iki taraflı casusluk yapmış olan Kim Philby ise bu konudaki başka bir inceliğe işaret ediyor: " E n büyük güçlük, diplomatik valizleri açtıktan sonra diplomatik skandal yaratmamak için tıpkı daha önce yerleştirildigi biçimde yeniden paketlemek," diyor. "Diplomatik ceset" 1964 yılında ise Mısır diplomatik dokunulmazlık hakkından yararlanma işini biraz fazla ileri goturdü. Roma havaalanında Italyan gumruk polisleri Mısır diplomatlarının Kahire'ye gonderdiğı buyükçe bir sandığın içinden sesler geldiğıni duydular. Durumdan kuşkulanan polis, sandığı açtığında içınden bir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle