15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MAYIS 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURtYET/i YAYEV ntTNYASINDA SANAT EDEBIYAT Duyduk Gördük bir benzetmeyle söylersek, çizgınin değil rengin ustasıdır Durrell. Çizgisellikten, zamandizinsel bir öykü orgüsunden kazanmazetkisini. Anlatıcı Darle>'in sözleri, yazarın konumunu da belirleyebilir bu yonden: "Burada en çok >apmak istediğim şey yaşantıları saplamak, ama oluş sırasına göre değil çünkü o zaman tarih .vazmış olurum benim için kazandıkları anlam sırasına göre." Sonuç, geçmiş olaylann yer yer geçmiş, yer yer şimdiki zaman kipinde olay sırası gözetilmeden sunulmasıdır. Çağdaş sevginin yüzleri Justine / Lawrence Durrell / Çeviren: Ülker İnce / Can Yaymlan / 275 sayfa. AKŞİT GÖKTÜRK Dört romanlık bir dizinin ilki olan "Justine" 1957'de yayımlandığında büyük ilgi görmüş, dörtlünün daha sonraki yıllarda çıkan öbür romanlarıyla Lawbüyük romancılarından biri olarak pekişmişti. Bin dokuz yuz altmışlarda, roman alarunda, gerek îngiltere'de ve ABD'de, gerekse Fransa'da, kendinden en çok söz ettiren yazarlar arasındadır Durrell. "İskenderiye Dörtlüsii" ise, o yıllarda İngilizcede yayımlanmış romanlar arasında birkaç yönüyle ilginçtir. Durrell, yazın alanında uzun süredir hor görulmüş, kuşkuyla karşılanmış bir yazarlık tutumunu, güzel yazma geleneğini diriltmiş bir ustadır. Bu tu'umun Jngiliz yazınında Durrell'dan hemen önceki son örneği, 1953'te otuz dokuz yaşında Ölen Dylan Thomas'tır. Durreirın yazarlığının bir ilginç yönü de, romanı D.H. Lawrence'ın tanımıyla "yaşamın büyük kilabı" olarak görmesi, çağdaş insaniık durumunu evrensel boyutlarla kavrayıp anlatmayı amaçlamasıdır. Romanı teknik bir sorun, bir anlatı yöntemi sorunu olarak görmesi ise, bin dokuz yüz altmışlarda tngiliz romanının tekdüze çizgisel akışı içinde, Durrell'ın bir başka ilginç yönüdür. Alabildiğine geniş bir okuma birikimine, yaşantı zenginliğine dayanan yazarlığıyla, roman alanında büyük bir deneyci, yeninin, özgünlüğün tutkunudur Lawrence Durrell. Bu yönleri, özellikle "Jusline'Me başlayan dörtlü dizisinin belirleyici niteliğidir. rence Durrell'ın ünü, çağımızın laşılmasına yetmez. Justine, bir ara terzide aynalar ortasında otururken söyle der sözgelişr. "Bak aynı öznenin beş ayrı görüntüsü. Yazar olsaydım kişilerimde çok boyutluluğu amaçlardım. Prizmasal denebilecek bir görtinümü." Bu sözlerle de sezdirdiği gibi Durrell, kimi Picasso resimlerinde rastiandığı türden, çok sayıda görüntünün örtüşmesinden oluşmuş kişilikler sunarokura. "Justine"de aynaların bolluğu bu yönden anlamlıdır. Öykünün anlatıcısı İrlandalı öğretmen Darley, Yunanlı sevgilisi dansöz Melissa, yakışıkh zengin bankacı Nessim Hosnani, Yahudi kökenli güzel kansı Justine, ünlü mutsuz romancı Pursewarden, gizemci öğretilere düşkün eşcinsel doktor Balthazar, güzel ressam Clea, kesin çizgilerle anlatılmış kişilikler olmaktan uzaktırlar. Bununla birlikte, onların sürekli eylemi, hem kendilerinin değişik yüzlerini, hem de bir ilişkiler ağında çağdaş sevginin değişik biçimlerini sergiler bize. Kişiliğin yüzeysel görüntüsü, kalıp özdeşlikler, kökünden silkelenir. Anlamda bu çok yönlülük. romanın soylemine de hem sözcük, hem de söz dizimi düzeyinde yansır. Işığın, rengin sayısız dalgasını yakalayan bir gözlem hep duyurur kendini. Ama gerçekçi bir takım betimler değildir bize sunulan. Panltılar, renkler, görüntüler, hep bir çoğul anlamın uyandırılmasına yöneliktir. Iskenderiye kentidir konuşan, her sözcükte sanki. Ceyhan polisinin gazeted Ceyhan 'daki Site Polis Karakolu'nu tüm Ceyhanhlar bilir. Ama bastn mensupları hem tanır, hem de bilirler hurasını. Sasıl bilmesinler ki? Se hikmetse buraya duşen (!) basın mensupları hep ertesi gün Ceyhan C. Savcısı 'nın huzuruna "Polise karşı gelmek, görevli memura hakaret, görevini engellemek' 'ten çıkarılırlar. Bu piyango (!) tesadüf, kısa aralıklarla iki Cumhuriyet muhabirine de çarptı... İşte size kısa öyküleri: Cumhuriyet 'in Ceyhan Muhabiri İlhan Bulut bir süre önce gece arkadaşlarıyla gezerken bir polis ekibiyle karşılaştı. İlhan Bulut ve arkadaşları önce bir kımlik kontrolunden geçınldiler. Sonra da karakola davet edildiler. Gelin, bundan sonrasını tlhan Bulut'tan dinleyelim: Ekip bizi Site Karakolu 'na bırakıp gitti. Bir daha da uğramadı. tki arkadaşımla bir buçuk düşmanhğı gün dışarıyla bağlantı kuramadan bekletildik. A'e biz ne de karakoldaki görevliler neden bekletildiğimizi bilmeden... Bu arada karakoldaki bazı görevliler bize hakaret yağdırıyor, suç işlemeye adeta tahrik ediyorlardı. Bir buçuk gün bekletildikten sonra C. Savcıhğı''na götürüldük. Suçumuzu burada öğrenmiş olduk. Meğer biz, polisi engellemiş, karşı gelmiş, hakaret etmişiz. Kime hakaret ettiğimizi bir türlü öğrenemedik. Sorgulamadan sonra serbest bırakıldık. Geçtiğimiz günlerde aynı karakolda 5 saat bekletilen ikinci Cumhuriyet muhabiri Urfaspor'la birlikte Ceyhan'a giden Mehmet Faraç. Onun da anlattıklannı bir dinleyelim: Takımla birlikte Ceyhan 'a gelen, fakat stada alınmadıklarına sinirlenen bir grup taraftar, toplu halde caddeden geçerken Urfaspor lehine slogan attılar. Bu arada, bir polis ekibi kalabalığı coplayarak dağıtmak istedi. L'rfahlar cop yedikçe daha çok bağırmaya başladılar. Polislerden birine yaklaştan, gazeteci olduğumu ve Urfa'dan geldiğimi belirterek kalabalığm yatışmasına ve dağılmasma yardımcı olmak istediğimi söyledim. Urfa 'dan gelenlerin büyük bir bölümü beni tanıyordu. Bu bakımdan kendilerini yatıştırabileceğimi samyordum. Durumu anlatır anlatmaz polis beni önce yumnıkladı, sonra da ekip arabasına soktu. Otonun içinde de sürekli olarak hakaret eden polis bir yandan da, "Demek gazetecisin ha? Zaien bu olayları hep siz korüklüyorsunuz. Görürsun gazeteciliği şimdi, " diyor, arada bir de tartaklıyordu. Karakola götürüldüm, Site Karakolu 'na. Burada 5 saat bekletildikten sonra, polise karşı gelmek, engellemek, görevli memura hakaretten savcılığa verildim... Gazeteciler kendilerine hakaret yağdıran memur ve amirlerin adlannı da almışlar. Bunlan açıklamaya gerek yok. Çünkü önemli olan memurlardan şikâyetçi olmak değil, davranışlarının yanlışlığını sergilemek... Unutıılmaz bir okuma deneyi Ülker İnce'nin çevirisi, şu sıralarda yayımlanan çeviriler ortamında, başarılı bir çaba örneğidir. Akıcılığı, rahat okunurluğu, zengin sözcük seçimi, çevirinin üstün yönleridir. Ancak, söylemin bütününe göz atıldığında, DurreU'ın sözcük, tümce düzeyinde çok oynak ritimlerle akan dili, Türkçe'de kesin bir çizgiselliğe, dilbilgisel kurallıhğa indirgenmiş, özenle ütülenmiş izlenimini vermektedir. özel adların aktarılışında gozden kaçmış aksaklıklar var. İngilizcedeki "Anlony" neden "Antonius" diye değil de, "Antuan" diye çevriliyor sözgelişi? "Muhammed Âli," neden Türk okurunun tanıdığı tarihsel kişiliğiyle "Mehmet Ali" olmuyor? Çağdaş sevginin irdelenişi konulu bu romanın çevirisinde, sözcük seçimi yönunden eleştirilebilecek önemli bir n o k t a , "aşk yapmak" gibi disko ağzı bir deyimin, Turkçedeki güzelim "sevişmek" sözcüğüne ikide bir yeğlenmesidir. Daha az rastlanmakla birlikte "ve d e " kullanımı da böyle bir çarpık seçim. Ülker İnce, başarılı çevirisinde, bu tür aksaklıklardan kolayca kaçınabilecek yetide görünüyor. "Dörtlü"nun öbür romanlarının çevirisinde, gozden kaçmaması için altını çizdik bu birkaç noktanın. Roman seven okurlar için unutulmaz bir okuma deneyi sunacak nitelikte bir yapıt "Justine." Curcunayn dönen seçim Pera Palas 'ta geçenlerde yapılan 'Sessiz Güzellik Kraliçesi' seçimine gelenler, çok garip bir gece yaşadılar. 'Misafır umduğunu değil, bulduğunu yer' misali, bekledikleri biçimde değil, biraz başka türlü eğlenmek zorunda kaldılar... Pera Palas 'ın son zamanlarda pek rağbette olan salonunda, Polonyalı garson kızları göz ucuyla izleyerek yarışmanın başlamasım beklerken çalan hafif müziği dinleyenler, birden bire yanıbaşlarında yüksek tonda çalınan oyun havasının gürültüsüyle irkildiler. Sonra mesele anlaşıldı: Pera Palas'm salonu paravanalarla ikiye bölünmüş ve diğer yarısı 'Elazığlılar Gecesi 'ne kiralanmıştı. Elazığh vatandaşlar da, haklı olarak gönüllerince eğlenmeye başlayınca, ortalık 'sessiz güzel yanşması' ismiyle hiç de 'müsammâ' olmayan tam bir curcunaya dönüştü. Birkaç davetli şef garsonu filan bulup şikâyete kalktılar. Jüride bulunan Gunseli Başar, "Bu ne kepazelik" diye yakındı. Ama hiçbir şey değişmedi ve gerek 'sessiz güzel yanşması 'na, gerekse Polonya mutfağını tadtp sakin bir gece geçirmeye gelenler, saatler boyu sunucu Halit Ktvanç'ın esprilerini bile bastıran bir curcuna içinde kaldılar. İşin tuhafı, davetli bulunan İstanbul Valisi dahil, kimseden de ciddi bir 'müdahale' gelmedi. Kimbilir, günlük yaşamımızda alıştığımız curcunayı, eğlence yerlerinde de bulunca belki yadırgamıyorduk. Bu arada, Polonyalılar ve orada rastlantı sonucu bulunan birkaç 'turist' masası bu işe en çok hayret edenler oldu. Bir de, orada bulunan bir arkadaşımız, Pera Palas'ın bu tutumunu (yani aynı salonu ikiye bölüp iki ayrı organizasyonu kiralamak âdetini) uzun zamandır sürdürdüğünü öğrendi; hem bu otelin yöneticilerinin açıkgözlülüğüne, hem de bu tür gecelere gelen vatandaşlarımızın sabrına şaşmaktan kendini alamadı. YAŞAMIN BÜYÜK KtTABI Durrell'ın yazarlığının ilginç bir yönü, romanı D.H. Lavvrence'in tanımıyla "yaşamın büyük kitabı" olarak görmesi, çağdaş insaniık durumunu evrensel boyutlarla kavrayıp, anlatmayı amaçlamasıdır. lik ile gizemciliği yan yana sürdüreglmiş Iskenderiye geleceğinde hep vardır. Tanrı Osiris'ten Fıravunlar döneminden, Kleopatra'dan beri vardır. Sevginin hem hayvansı, kaba, yaralayıcı, yıkıcı yönünü hem de Tann'yla bir birleşme özlemine dönüşen yönünü içeren bu gelenek, gizemci din öğretilerinde de hep kendini gösterir İskenderiye'de. Kentin yaşamındaki bütün gerilimler, cinsellik ile gizem arasındaki bu ilişkiden kaynaklanır. Durrell'ın öyküsündeki kişilerin bütün eylemi de Iskenderiye kentinin bu özellikleri bağlamında anlam kazanır. Onlar da cinsellikle gizem arasında, tutkuyla devinir dururlar. Dural kişilik sınırları içinde, nedenselliğini adım adım iz.leyebileceğimiz ilişkiler örgüsünde değil, sürekli dalgalanmalar içinde çizilir bu kişiler. Durrell, ruhbilimsel kişilik kuramlannı, özellikle Freud'un, Groddeck'in, Jung'un görüşlerini yakından tanır, uygular, ama yalnız ruhbilimsel bir yaklaşım, çizdiği kişiliklerin an Rengin ustası Durrell Böyle bir söylem, doğal olarak, çizgisel bir anlatımın dile gelişi değildir. Resim sanatından Cumhuriyet Kitap Kulübü'nden haberler PTT zamları yansıtılmıyor PTT ücretlerindeki büyük artışa karşın, Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün üyelerine bu zammı yansıtması söz konusu değil. Aynca kitaplara gelen zamlar da, stoktaki kitaplar bitene kadar okuyucuya yansıtılmayacak, göndermeler yine eskiflyat üzerinden yapılacak. Bilindiği gibi Kitap Kulübu. kitaplardaki fiyat artışlann, üstelerin yer aldığı aylık kataloglar üyelerin eline geçtikten sonra uyguluyor. gösterdiği ilginin ve kulübün işlevinin önemli bir göstergesi. Cinsellik ile düşünsellik Iskenderiye Dörtlüsü'nü, çağdaş sevginin bir irdelenişi diye tanımlamıştır yazar. Sevi olgusunun, insan yaşamında açığa vuran bütün yüzleriyle araştırılmasıdır bu romanların amacı. Ancak Lawrence Durrell'ın sevgiyi ele alışı, kendine özgü gözlemler, yaklaşımlar içerir. Bu yönüyle de daha önce, roman alanında aynı konunun işlenişine ilişkin deneylerden ayrılır, özgünlük kazanır. D.H. Lawrence'da, sözgelişi kadın erkek ilişkisinde, içgüdüsel edimin, düşünsel edimi bütünüyle bozguna uğratması ağır basar. Proust'da yaşama deneyini salt düşünsel süreçlere çözüştüren bir yöntemle dile getirilir sevgi. Lawrence DurrelTda ise cinsellik ile düşünsellik, tek bir sürecin eşzamanlı, hep yan yana, birbiriyle sürekli etkileşen öğeleridir. Bu anlamda bir sevgi, cinsel Cumhuriyet Kitap Kulübü faaliyete gectiği mart ayından bu yana, yaytnevlerinden aldığı 170.885 adet kitabm 102.765 adedini üyelerine ulaştırdı. Kulüp eliyle üç ayda okura ulaştırılan kitap saytsı, okurun kitaba Üç ayda 170.000 kitap Haziran kataloğıı hazır Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün haziran ayı kataloğunda, yeni katılan yaymevlerine ait 407 kitap ile ay içinde çıkan 101 yeni kitabm tanınmı yer ahyor. Diğer bölümlerle birlikte Haziran kataloğu 64 sayfa olarak hazırlandı. HAYVANLAR İsmail Gülgeç B UST GEÇrr; EDERDiM c MEPfeN MERÛK AYEN EN ÇOK SATA> 10 ÇOCUK KİTABI Sr. No: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. Kodu: 021.135 021.103 029.001 021.104 021.136 022.033 074.009 022.035 022.034 126.032 Kitabm adı: Şah Mat Alçacıktan Kar Yağar Filistin'de Bir Çocuk Ben de Çocuktum Gülibik Küçük Deniz Kızı Öküz Baskan Şekerden Bebek Karga ile Tilki Küçümen Yazarı: Robert Danielson Erdal Öz A.Dilipak Aziz Mesin Çetin Öner Andersen Aziz .\esin Tomris Uyar La Fontaine Haslet Soyöz Yıırt dışı servisi Cumhuriyet Kitap Kulübü yurt içinde devam eden üye kayıtlarının yanı stra, yurt dışından da üye kayıtlarına başladı. Dünyanın neresinde olursa olsun, okur Türkçe kitaba gereksinim duyduğu an Cumhuriyet Kitap Kulübü Tıü yanmda bulacak ve kitap dünyasını izleyebilecek. Kulübün ayrıca yurt dışı yaymlan da Türkiye 'deki okurlara ulaştırma çalışmaları devam ediyor. KİM KİME DUM DUMA Behiç Ak 31 Mayıs YAYIN RAPORU UYKUSUZLAR Inci Aral'ın öyküleri / 163 sayfa / Kaynak Yayınlan tlk öykü kitabı "Ağda Zamanı" ile 1980 Akademi Kitabevi Başan Ödülü'nü kazanan İnci Aral, ikinci kitabı "Kıran Resimleri"yle de ilgi gördü. Kısa sürede adını duyurmayı başaran bu değerli yazarın üçüncü kitabı olan "Uykusuzlar"da yedi öykü yer alıyor: "Mor Damga", "Mehmel Kaptan", "Karanfil Saksılarda", "Karanlığa Kumru Nakışıdır". "Agrılı Kapısında Gecenin", "Kıyıda" ve "Güz Yaprağı". ler" adlı ikinci, "300 ŞahMat" adlı üçüncü, "Seçme Oyunlar" adlı dördüncü, "Büyük Ustalar Nasıl Oynuyor?" adlı beşinci kitaplar izledi. Altıncı kitapta ise satranç dünyasının "Wilhelm Steinitz, Emanuel Lasker, J. Raoul Capablanca. Alexandre Alekhine, Max Euwe, M. Botvinnik, V. Smyslov, Mihail Tal, Tigran Petrossian, Boris Spassky, Robert Fıscher ve Anatoly Karpov gibi dünya şampiyonluğuna ulaşmış 12 büyük ustasmın çeşitli tarihlerdeki oyunlarından örnekler yer alıyor. SARTRE Yazan: Walter Biemel / Türkçesi: Veysel Atayman / 224 sayfa / Alan Yayıncılık Alan Yayıncılık'ın "Yaşam tncelemeleri" dizisi, ünlü Fransız düşünüru JeanPaul Sartre üzerine Walter Biemel'in hazırladığı kitapla sürüyor. Sartre'ın yaşamının çeşitli dönemlerini ve yakın dostlarını yansıtan resimlerle de desteklenen kitap, çok küçük yaşta eline kalemi alan, gözleri görmez olana dek durmadan ürün veren "çağının çok ilginç bir tanığY'nı Türk okuruna tanıtıyor. Veysel Atayman'ın çevirdiği kitabın sonuna, Sartre'ın yaşamını özetleyen bir de kronoloji eklenmiş. İlk kitap "Kafka"yla başlayan bu başarılı dizinin sürmesi kuşkusuz son derece yararlı olacak. EVEREST MY LORD Yazan: Sevim Burak / Adam Yayıncılık / 96 sayfa. Sevün Burak'ın son olarak yayımlanan bu kitabı iki yapıttan oluşuyor. Biri "Everest My Lord" adlı "İJç perdelik roman", öteki de "Işte Baş Işte Gövde tşte Kanatlar" adlı oyun. Edebiyatımızın benzersiz yazarlanndan Sevim Burak'ın "Everest My Lord"uyla ilgili bilgileri Memet Fut'tan öğreniyoruz: "Sevim Burak 'bir piyes tasarısı' olarak başladığı, ama sonradan 'roman' diye nitelemekte direndiği, yazılışını uzaktan uzağa izlediğim 'Everesl My Lord'u temize çekilmiş bir 'metin' olarak arkasında bıraktı." Burak'ın bu yapıtında da ebediyat türlerine sığmayan bir "metin"le karşı karşıyayız gerçekten. "İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar" ise Devlet Tiyatrolan'nda oynanmaküzere seçilmiş, ama yazarın sağhğında sahnelenme olanağı bulamamış bir oyun. miş. Azer Yaran'ın bu kitaptaki özenli çevirileriyle hem Ahmatova'yı daha iyi tanıyoruz, hem de şiirinin tadına varabiliyoruz. PİR SULTAN'IN DOSTLARI Hazırlayan: Cahil Öztelli / Özgür Yayın Dağıtım / 319 sayfa. 1944'ten bu yana halk edebiyatı üstüne incelemeleri, derlemeleriyle tanıdığımız Cahit Öztelli'yi 1978 yılında yitirmiştik. "Pir Sultan'ın Dostlan", Öztelli'nin tamamladığı son yapıtı. Öztelli, bu kitabında, Pir Sultan Abdal dönemini ve o dönemin önde gelen ozanlarını ele alıyor. Kul Himmet, Kul Hüseyin, Şah Adil, Kul Mazlum ve Kul İbrahim gibi ozanları seçme şiirleriyle kapsamlı bir biçimde tanıtıyor okura. Tümünün ortak özelliği, gerek sanatları, gerek dünya görüşleri açısından Pir Sultan etkisini taşımaları ve Pir Sultan'ın davasını sürdürmüş olmaları. \ İHTİYAR ÇİLİNGİR Mtmduh Sevkel EsendaJ'ınövküleri / 208 sayfa / Bilgi Yayınevi Bilgi Yayınevi, Esendal'ın "Bütün Eserleri"nin sekizinci kitabını da yayımladı. "thtiyar Çilingir" adlı bu kitapta usta öykucümüzün 25 öyküsü yer alıyor. Kitabın başında öncekilerde olduğu gibi yazarın yaşamöykusü verilmiş. Sonunda ise öyk.ülere değgin açıklamalar, "Somut" dergisinin "Esendal Soruşturması"na gelen cevaplar (Vedat Günyol ve Kerim Korcan) yer alıyor. SEÇILMİŞ ŞİİRLER Anna Ahmatova'nın Şiirleri / Çeviren: Azer Yaran / Adam Yayıncılık. Daha önce Yesenin çevirileriyle tanıdığımız Azer Yaran, bu kez Anna Ahmatova'yı sunuyor bize. Osip Mandelştam'ın "Rus şiirine on dokuzuncu yüzyıl Rus romanının zenginligini gctirmiştir" diye tanımladığı Ahmatova, simgeci şiirin kapalılığına karşı bir akım olarak ortaya çıkan Akmeist okulun kurucusu ünlü ozan Gumilyov'un kansı. Ahmatova'nın I917'de ayrıldığı Gumilyov daha sonra devrime 1 karş . çıktığı savıyla kurşuna dizihniş. Ahmatova'nın şiirleri ise karamsar duygular taşıdığı gerekçesiyle 192540 yıllan arasında Sovyetler Birliği'nde yasaklanmış. Ne var ki, Ahmatova, 1966'da Moskova da öldüğü zaman Rus edebiyatının en büyük kadın ozanı olarak değerlendiril TARIHTE BUGUN Mümtaz Arıkan 1 JAN DARK'IN YAKILMASL. ŞU BtZİM GAZtPAŞA VE İSMET PAŞALI YILLAR Fikret Otyam'ın anı röportajlan / 174 sayfa / Adam Yayıncılık Otyam'ın daha önce Cumhuriyet'te yayımlanan son "anı/röportajları" bir kitapta toplandı. Emekli olduktan sonra Gazipaşa'ya yerleşen, bir yandan resim uğraşını sürdüriirken bir yandan da yerleştiği küçük kentin sorunlarına eğilen "kırk yülık" gazeteci, kitabınm ilk bölümünde emekliliği nasıl değerlendirdiğini de anlatarak çok kişiye ilginç bir ders veriyor. Kitabın ikinci yansını oluşturan, "Ismet Paşalı Yıllar" ise, Cumhuriyet Türkiye'sine damgasını vuran İkinci Adam'ın usta bir gazetecinin gözlem birikimiyle değişik açılardan anlatılması. 12 ALTIN ADAM Yazan: Kahraman Olgaç / 142 sayfa / Bilgi Yayınevi Kahraman Olgaç'ın hazırladığı "Satranç Öğrenelim" dizisinin ilk kitabı "Başlangıç" adını taşıyor ve acemi satranççılara yol gösteriyordu. Bunu "Taktik DERİ DEĞİŞTİRMEK Yazan: Carlos Fuentes / Çeviren: Şadan Karadeniz / Can Yayınlan / 552 sayfa. Latin Amerika edebiyatı özellikle son yıllarda ülkemizde de büyük ilgi gören bir edebiyat. Meksikalı romancı Carlos Fuentes de bu edebiyatın birkaç büyük ustasından biri. Önceki yıl iki ayrı yayınevince iki ayrı çevirisıyle yayımlanan "Artemio Cruz'un Olümü"nden sonra Şadan Karadeniz'in çevirisiyle Fuentes'in en önemli romanlanndan biri, "Deri Değiştirmek" de okurlann önüne geldi. Çevirmeni Şadan Karadeniz'in deyişiyle: "Boylesine bir kilabı, onun dokusunu oluşturan sayısız temalardan birine indirgemek olanaksızdır, bir bildiri gibi açıkça ortaya konmuş, nerede>se saldırgan modernizm temalandır bunlar. Ama bu temaların tumıı de, Meksika dramının an alanında ayrışırlar: Bu, bir uygarlıgın bir başka uygariık larafından yok edilmesidir." ,PilAMSfZ HALK K4HRAMANI JAH PARKt^TEAHME O'ASC) ROUBN'bE Pİei Pf'ei YAK.1LDH İN6İLTE££ İLE FGANSA AeA£tNDAKj"yÛ2. YIL £AVA?LAK/ttNfN SON BĞLÜMÛNOe,7AHRJ~DAU ALDIG1M SÖYLfD'Ği BUY/ZUKLA YOiA Çl<IP, TOPLADIĞı tOJVVenERLE İMGİÜZLER'E ÇOK. •ZAPAR veRMİŞrİJANDARJC, 1430'04 811RGON YA PÜICU TAeAFfNPAU EIE GEÇİeİLiP 1£ &A/ FHANK'A İMG'ÜZLER'E SA71LCH İMGİÜZIER. OW EN6IZİSYON MAHKES<İESİUDE YARGILATriLAR. E.BKEK GİYS/LEIZİYLE yAKIUÇ GÖZEVLER PE$tA/P£ KOŞTUĞU VE MEZHEP KUBMAİC İSTEY£H S!R CAD( OLDUĞU SUÇLAMAIAZIYLA ÖLÜM CEZASIUA ÇAHPTIRJLAhi JANPA£K,1S YAŞIHDA,YAKILA(?AK İPAM EJ>İLPİ !. 19341984 50 YIL ONCE Cumhuriyet M. Mussolini''ye göre sulh muzır bir şeydir Maten gazetesine Romadan çekilen bir telgrafnamede Mussolininin İtalyanın mali ve iktisadi vaziyetini izah için irat ettiği nutuk hakkında tafsilat vehlmektedir. M. Mussolini evvela ttalyanın mali ve ticari vaziyetini izah ettikten sonra, sözü siyasi sahaya intikal ettirerek ezcümle demişıir ki: " Teslihatı gençleştirmek lazımdır. Aksi takdirde Amerika ve Japonya'nın teslihatı ile bir mukayeseye tahammül edemeyecekıir. Harp, belki de beşeriyetten ayrtlmaz bir hadisedir. Bir kadın erkek için nasıl lazımsa harpte beşeriyet için öylece Iazımdır. Felsefe ve zeka noktai nazarından, ben ebedi sulha inanmam. Sulh hissi yıpratıc bir şeydir ve beşerin fıtri vasıflanna uygun değildir. Fakat dahili işlerimiz için çizdiğimiz program, ttalyanın uzun bir sulh devresi istemesine saik olmaktadır. Hadisat her ne şekilde leceiii ederse etsin, fa 31 Mayıs 1934 şızm direktifi ile yetişen İtalyan milleti, onları, emin ve müsterih bir disiplin ve irade ile karşüayacakur. M. VENİZELOSUN RESMİ Atina 30 (Hususi) M. Venizelosun Pire Belediyesı dairesi salonuna talik ediltniş olan büyük resmi ziftle kirtetilmiştir. Hukümet hadisenin musebbiblerini araınaktadır. Salona M. Venizelosun başka bir resmi talik edilmiştir. "PHiLiPS. Ml UMBAURI I r . W . HELJOSMUUSUAn ISTW«U.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle