16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER Velilerin canı yanıyor, öğretmen çaresiz Öğretmenlerin "armağan" kabul etmesiniyasaklayan MilliEğitim Gençlik veSpor Bakanlığı'nm önlemleri yetersiz kalıyor. Yasalara göre "parasız" olan eğitim, fiili olarak "parah". Velilerden badana, boya, tamirat ve benzeri adlar altında çeşitli paralar toplanıyor. lstanbul Haber Servisi Okullarda öğrencilerden para toplama ve oğretmenlere "armağan alma" olayları, tüm yakınmalara karşıhk giderek yerleşen uygulamalara dönüşüyor. Badana boya, tamirat ve benzeri adlar altında okullarda öğrencilerden para toplanmasına ses çıkarmayan ve hatta okullara yeterli ödenek vermeyerek buna ortanı yarattığı belirtilen Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'nm, "armağan" konusunda oldukça hassas olduğu anlaşılıyor. öğretmenlerin "armağan" kabul etmesini cezalar koyarak önlemeye çalışan Bakanlığın, yine de bu konuda pek o kadar başarılı olamadığı göruluyor. lstanbul Milli Eğitim Müdıirü Kemal Türen, bu türdeki şikâyetlerin çoğaldığını doğrularken, çoğu şikâyet mektubunun imzasız olması nedeniyle olayın üzerine gidemediklerini ifade ediyor ve velilerden, hiç bir şekilde öf.retmenlere "armağan" verilmemesini istiyor. Giderek artan kırtasiye masrafları, her yıl fiyatı biraz daha artan okul önlüğü, ayakkabısı, yol parası, beslenme parası, artık 100 liranın altına düşmeyen okul harçlığı ve benzeri masraflar karşısında gıiçlükle dayanabildiklerini belirten veliler, bir de okulların bitmek tükenmek bilmeyen yardım isteklerinden bıktıklannı söylüyorlar. Yasal olmadığı halde, çoğunlukla kılıfına uydurulan bu uygulamaların, ancak okullara ayrılan ödeneklerin ve öğretmenlerin maaşlarırun arttırılmasıyla önlenebileceğini savunuyorlar. Bu konularda velilerden gelen yakınmalar da giderek artıyor: "Okulun camı kınlıyor, parası bizden alımyor. Okula badana yapılacak, parası bizden alımyor. Maarif'in verdigi odun tahsisatı yetmedi deniyor, hadi para toplanıyor. Kermes diizenleniyor, kermeste satılacak eşyalar bizden isteniyor. Okulun siipürgesi dahi bize aldırılı>or. Soara da eğitimin parasız oldu£u söyleniyor." ÖGRETMENLER NE DtYOR? Öğretmenler, Bakanlığın okullara verdiği ödenekle eğitimin ve öğretimin sürdürülmesinin olanaksız olduğunu belirterek, zorunlu olarak velilerden para toplandığmı belirtiyorlar. "Aksi halde, kınlan camın bozulan kalorifer tesisatının ve benzerlerinin tamiratı icin Milli Eğitim'den ödenek beklemeve kalksak bütiin bir kış kınk carala, yanmayan kaloriferle öğrenim yapanz. Ya da hiç yapamayız" dıyorlar. "Armağan" konusunda ise, vuğunlukla suskunlar Kimi öğretmenvelilerden armağan almasını çok doğal kar^larken, kimileri bu durumu öğretmenlerin ekonomik çıkmazına ve çaresizliğine bağlıyor. Bu konularda soru yönelttiğimiz velilerin çoğunluğu, okulların sürekli yardım ısteyen kurumlara dönusmesini, öğretmenlerin armağan bekler ya da baska özel ders gibi ek işlerde çalışır hale gelmesini eleştiriyorlar. Ancak hiçbiri adını vermek istemiyor, "Çocugumun ögretmenine ayıp olur," veya "Sonra ögretmeni çocuguma (akar, sınıfta bırakır" diyor. Adını ve çocuğunun öğrenim gördüğü okulun adını vermek istemeyen bir veli, "Çok şiıkiir ki tek çocuğum var. Maazallah ya iki tane olsaydı? Biz bir tanesine para yetiştiremiyoruz. Okul açıldı, kayıt parası istediler verdik, masalara örtii dikilecek dedilef verdik, 40 günde birçocuklann beslenmesini ustleneceksiniz dediler ııstlendik. 23 Nisanda çocuklannıza kıyafet diktireceksiniz, dediler diktirdik. Okul gecesi yapacagız, çocuklannıza merasim kıyafeti diktireceksiniz, dediler onu da diktirdik. Son olarak ckulun badanasını da yaptırdık" biçiminde konuştu. Okulun spor gereçlerınin parasının dahi velilerden toplandığını belirten bir başka veli de, okullarda acılan kurslardan yakınıyor. öğrenciden devam ettiği her ders için 2500 lira alınan bu kurslara katılmanın zorunlu olmamasına karşıhk, çoğu kez kurslan verenlerin okulun öğretmenleri olduğunu ve kursların açılabilmesi için de yeterli sayının toplanması gerektiğinden bu kurslara katılmaları için öğrencilere psikolojik baskı yapıldığını ileri sürüyorlar. Karne günü yrıklfLstu "armaganT tartışması alevlendi Trafik kazaları can ala dıırsun denlerle kaza olur Karayollanmız da kazalarda onemlı derecede suçludur. tki otobusun yanvana geçemediği yollanmız var. Sığmayınca da biri dığerine takıyor ve kaldınp alıyor. Gelişı guzel yuk yukleyen kamyonlar da çok kazalara neden oluyor. Ben derim ki işimiî Allah'a kaldı. Başka kime guvenelim? Allah bizi koruduktan sonra hiçbir şey olmaz. Kazadan korunmak için Kuranı Kerim koydum otobuse. Nazar değmesin diye de nazartık ve maşallah astım." SEDAT MEHMETOĞLL' (17 yıllık otobüs şoförü): "Kazadan beladan korunmak için Diyarbakır'da bir cami hocasına muska yaptırdım. Aynca nazar değmesin diye nazarhk ve göz astım. Direksiyona ilk çıktığım zaman da kurban kestim. Kanını otobusun önune, arkasına, tamponuna surdüm. Tek guvenceıniz Allah, başka guvencemiz yok." OSMAN KARAAGAÇ (32 yıüık otobus şoförü): "'Sollayan hatalıdır abı bir kere. Arabana binerken illa ki de kaza olacağını duşuneceksin. Ben hep bismillah çekip binerim. Sonra trafik polisleri moralimizi çok bozuyor. Bir keresinde yakamı tuttu salladı. tnsanın morali çok fena bozuluyor. Ondan sonra sinirli sinirli yola devam ediyoruz ve kaza oluyor." ORHAN RAMAZANOOLU (15 yıllık uzunyol şoförü): "Adam çekmiş kamyonu kenara. İşaret bırakmamış. Veya ekip hiç olmayacak yerde kontrol yapıyor. Yorgun bir vazdyette tam yolun sonuna geleceksın, trafik polisi geliyor, en ufak bir eksik için bir sürü ceza kesiyor, hakaret ediyor, moralimiz bozuluyor. Ben trafik polisinin şoför tokatladığını gördüm. Ondan sonra da kaza olduğunda suç şoförde diyorlar. Otobus durup dururken gidip yuvarlanmaz ki. Elbette bir sebebi var." ALİ TUNCt (Otobus şoförü): "Bazı yolcular 'kaptan bu araba niye bizi geçtı', 'sizinki ökuz arabası mı?\ 'şu otobusü geçsene' diye bizi kışkırtıyorlar. Eğer şoför de yolculann bu kışkırtmasına aldanırsa o zaman kaza olur. Şoförü konuşturan yolcular da kazada suçludur." AHMET TÜRK (Otobus şoförü): "Belli saatten fazla araç kullanmamamız için bizden çalışma karnesi soruyorlar. Ote yandan özel araç kullanan kişi 10 saat 15 saat yol gidiyor. kimse 'kaç saattir yoldasın' diye sormuyor. Ya bunlara da çalışma karnesi verilsin, ya da bizımkiler de kaldınlsın." SELAHATTtN ŞENGÜL (Otobüs şoförü): "Daracık yollarda yüzlerce kilometre yol gidiyoruz. Bana göre yollar gidiş geliş olsa kaza oramnda büyük azalma olur. Yollardaki trafik işaretleri bozuk. Bolu Dagına çıkarken sis işaretleri bozuk. Önunu göremiyorsun. Ekipler sarhoş yola çıkıyor. Beş dakikada uç defa ceza keseni gördüm. Bizler trafik kontrolune karşı degiliz. Ancak insani ilişkiler içinde olursa daha iyi sonuç verir. Kazanın sorumlusu olarak hep şoförler gösteriliyor. Oysa yerli bir lastik kısa sürede balon yapıyor ve otobusu savurarak kazaya neden oluyor. Bu lastikleri neden iyi yapmazlar? Ayrıca firmalar arasındaki rekabet önlenmelidir. Aksı takdirde, rekabet sonucu uğradığı zararı yolda yarış yaparak kapamaya çalışıyorlar. KEMAL BOZOK (Otobüs yaahanesinde kâtip): "Açıkçası yolcusuna bilet kestiğim şoföre guvenım yok. Şoför bir kere yazıhanede otururken gözüne kestirdiğı bayan yolcu ile ilgileniyor. Sonra yolda giderken dikiz aynasını, aklını taktığı bayana ayarlıyor. Genç şoförler ile bu iş olmaz. Olursa böyle olur. Uzun yol şoförleri en az 40yaşında olmalıdır. Biletini kestiğim yolcunun guvence içinde gitmediğini bile bile bu işi mecburen ekmek parası için yapıyoruz. Kaza olduğu zaman vıcdan azabı duyuyoruz. Ancak elimizden bir şey gelmiyor. YILMAZ UÇTU (Gece kâtibi, bilet kesiyor): "Bilet kestiğim otobüs şoförlerıni tanırım. Kaza olduğu zaman üzüntü duyuyorum. Bir yerde kendımi de suçlu hissediyorum. O yolcunun biletini ben kesmistim diye. Kazalarda şoförlerin bir kabahatı yok. Tannnın yansı, kader. Ne desek boş. Ancak şoförün kafası iyi ise durum değişir. Sonra şoför sabah yoldan geliyor, akşam tekrar gidiyor. Bu da zor iş. Kazalara en çok kamyonlar neden oluyor. Herıf harbiden yolu ortalamış geliyor. 130150 yapan kamyonlar var. Aslında bu mevzular derin mevzular. Ne kadar yazsan, tenkit etsen düzelmez. Şimdiye kadar çok yazıldı çizildi, ne değişti?... Yolcularla yolcu edenler sarılıyorlar bırbirlerine. Kazasız belasız yolculuklar se gulc gule gıdip gelmeleri dilenıyor Ancak bu dilekler bazen tutmuyor. Acıya donuşuvor bir anda. E\ıne gıdecegi yerde ınsan bir anda olumle karşılaşıyor. Topkapı Oıogan'nda yolculuk öncesı bazı yurttaşlarla göruşuyoruz. "Şoforier dikkatli mi?", " Yolculugumuzu ne ile >apma>ı \eglersiıtiz?", "Otobuse binerken ne dusuno>orsunuz?", "Akhnıza kaza gelir mi?", "Olobuste ne gibi onlemler alırsınız?" şeklindeki sorulara şu yanıtları verı>orlar: HALİL KtLİTÇİ (K Maraş yolcusu): "Tren bana göre daha emniyetli. Özellikle ması treni tercih ederım. Gerçi kaza Allahtan gelır ama yine de trende kaza oranı yuzde iki. Keşke her tarafa trenle gıdilebilse. Uçak daha ıvı ama paramız yetmez. Şoförlerin bazılan çok dikkaısiz gidiyor." ERDOĞAN YILDIRIM (Ankara yolcusu): "Ben önlem olarak otobusun sağ tarafında yolculuk yapmayı yeğlerim. Sağ tarafta otııranlar kazalarda daha az ölüyorlar. Yolculuk sırasında uyuyarak kaza duşüncesini unutmaya çalışıyorum. Kaza olayını duşundükçe urperiyorum. Çok feci bir şey." Pekı tum bunlann karşısında trafik polislen neler diyordu acaba? Adını vermeyen ikisiyle konuştuk. Onlar da şoförlerin aksıne, şoförlerin eğitimsızlığinden, sorumluluğundan soz ettıler. Şöyle dediler: "Bana gore kazalarda esas sonımlu şoforierdir. Çok surat yapıtorlar. Halalı sollama, içkili araç kullanma gibi hatalar kazalara >ol açı>or. Bir defa herkesin başına Irafik polisi dikmek mumkun degil. Herkes kendi kendinin polisi olmak zorundadır. ^>ofor halalannın >anı sıra kara>ollanmızın eksikligi de kazalarda elken olmaktadır. Bozuk \edar yollar felaket getiri>or." "Bir defa kaza olunca sorumlu arayacagımız >erde. onleyici tedbirler almakta acele elmeli\iz. Öncelikle şoforunden Irafik polisine kadar herkesin i>i bir egilimden geç:rilmesi gerekir. Özellikle de olobus şoförlerinin. Bu kişilere 40 kişinin canı emanel ediliyor. Sonra en ufak bir hala birçok kişinin olumu ile sonuçlanı>or." SELAMETLE GIDIS Topkapı Otogan'ndayakmlarmıyolcu edenler "kazasız belasız yok,...,? ; ŞENOLKONUKÇU) Şoförler trafik poüslerinh, polisler şoförleri suçluyor NE DEDİLER ŞENOL KONUKÇU "tstanbul'dan Ankıra'ya kadar yanş yapan iki otobıis kamyonla çarpış Ntehtnet Çerkez (şoför): "Kazadan korunmak lı...", "Trafik katliamı...", "Facia...", "Kamyonla taksi çarpıştı...", "Kamyon uçunıma dorildi...", "Trafik sunıjor...", "Zindrleme için Kuram Kerim koydum otobüse. Nazar değme kaza: 16 ölü...", "Trafik anarşisi 29 cananarsisialdı..." daha sin diye de nazarhk ve maşallah astım." Gazetelenn binnci sayfalannda sık göruien başlıklardan örnekler bunlar. Başlıklar haberler gözyaşı... Acı haberler Sedat Mehmetoğlu (şoför): "Kazadan, bela ride kan, acı dolu,bırakan facialar, yetimler, dullarbir turlu dinraiyor. Gegözyaşı bırakan kazalar... dan korunmak için Diyarbakır'da cami hocasına Hatalı sollama, aşın hız, hatalı şeril değiştirme, alkollü ve uykusuz araç kullanma ve benzeri şoför hatalan, kazaların başhca oluş nedenlerinden... muska yaptırdım." Ve hemen her zaman kazaların en buyük sorumlusu olarak şoförler gösıeriKemal Bozok (kâtip): "Biletini kestiğim yolcu liyor, onlar suçlanıyor. Şoförler ise, buna karşı çıkıyorlar. "Tek suclu biz nun güvence içinde gitmediğini bile bile bu işi mec miyiı?" diye soruyorlar. Hemen her kazadan sonra buyük buyük sozler edilir ya... Biz de bu kez buren ekmek parası için yapıyoruz." "kaza" olayını şoförler cephesinden dinledik. Ölüme giden yolculara bilet Ytlmaz MJçtu (kâtip): "Aslında bu mevzular de kesen "kâlip"ler ve soforlerin en çok şıkâyetçi oldukları "Irafik polisleri" kendi açısından rin mevzular. Ne kadar yazsan, tenkit etsen dü ile konuştuk. Her biri olayıbildiği yok... değerlendirirken gördük ki, aslında kimsenın hiçbır şey zelmez. Şimdiye kadar çok yazıldı, çizildi, ne detşte söylenenler: AVNİ ŞENER (12 yıllık otobus şoförü) "Kazaların yüzde sekseni trafik ğişti?" polislerinin şoförlerin tungur yolHalit Kilitçi (yolcu): "Tren bana göre daha em da far lambası şase moralini bozmasından ileri geliyor. Tangur'farın niçin yapıp bozuluyor. lleride polis çevirip niyetli. Şoförlerin bazıları çok dikkatsiz gidiyor." yanmıyor' diye ceza yazıyor. Biraz önce bozuldu. dıyoruz, 'çok konuşraa' cezayı arttınyor. her para cezası olarak döErdoğan Ytldtrtm (yolcu): "Otobüsün sağ ta diyerek Hakkımızj arayamaz söylediğimız söz genyeiçin moralimiz bozulumiyor. durumda olduğumuz rafında yolculuk yapmayı yeğlerim. Sağ tarafta otu yor. Bunalım geçiriyoruz. Ani bir dalgınlık sonucy ya karşıdan gelen araca bındiriyoruz ya da otobüsü deviriyoruz. Butun kazaların sorumlusu olarak ranlar kazalarda daha az ölüyorlar." bizlerin gösterilmesine karşın hiç bırimizin güvencesı ve can güvenliği yok. Trafik polisi: öncelikle şoföründen trafik polisine kadar herkes iyi bir eğitimden geçmelidir. Özellikle de otobüs şoförlerinin." Sıgortamız yok. Nerde öldüysek, çoluk çocuğumuz yerde kalıyor. Kısacası şoförler sahipsiz." MEHMET ÇERKEZ (15 yıllık otobüs şoförü): "Şoför hiçbir zaman kaza yapmak istemez. Yalnız uykusuzluk, fazla sürat, hatalı sollama gibi ne Turistik kalp ameliyatı: 15 milyon lira Basit bir odanın günlük ücreti (şu andaki kurdan) 56 bin lira. Eğer "daha da rahat etmek" isteyen hasta olursa, ücret bir anda 138 bin liraya çıkıyor. Bir Bypaas'ın maliyeti ise 12 milyon 250 bin lira... SİNA KOLOĞLU Eğer hastalığınıza Türkiye'de bir çözüm bulamadıysanız, sakın üzülmeyin. ABD'nin Teksas eyaletindeki Houston Hastanesi emrinizde. Nasıl mı gideceksiniz? Bu da sorun değil.. lstanbul'da bir turizm acentesi, "turist getirip götiirmekten vazgeçmiş", Teksas'taki Houston Hastanesi'ne Turkiye'den hasta taşıyor. ABD'ye gidiş, orada hastane ile bağlantı, hepsinı turizm acentesinin Teksas'taki " a d a m ı " ayarlıyor. "Yaz mevsiminde seyahat acenteleri hangi ülkelere turist götürecegini ilan ederken, kendilerinin neden böyle bir >olu seçtikleriui" sorduğumuzda, acente yetkilileri, "Türkiye'de Houston'a gitmek isteyen, ama nasıl gidilecegini bilmeyenlerin olduğunu duyduklannı", bunun uzerine bu işe giriştiklerini belirtiyorlar. Ilanın çıktığı günden bu yana 150200 dolayında istek gelmiş. Özellikle de Ânadolu'dan.. Ama her isteyen Teksas Houston'a gidemiyor. Bunun da bir faturası var: Yalnız gidişdonuş uçak parası 400 bin TL tutuyor. Houston Hastanesi'nin fiyatları ise şöyle: Basit sade bir odanın gunluk ucreti Türk Lirası olarak (şu ankı kurdan) 56 bin TL. Eğer hasta " d a h a da rahat etmek istiyor u m " derse, oda ucreti gunlük 138 bin TL.'ya çıkıyor. Hasta kalbinden şikâyetçıyse, hangi damannın tıkanık olduğunu anlamak içinyapılan etüt, 1 milyon 750 bin I L. Ve sıra geldi ameliyata: Bir Bypass'ın maliyeti 12 milyon 250 bin TL. Houston Hastanesi'nde her türlü ameliyat yapılabiliyor. Ama Turkiye'den gitmek isteyenlerin çoğunluğu kalbinden rahatsız olanlar. Turizm şirketı yetkilileri, Houston Hastanesi'nin yaptığı ameliyatların mutlaka olumlu sonuç verdiğini, daha önce gonderdikleri on hastanın sağlıklanna kavuşup yurda dondukterini belirtiyorlar. Günluk oda hesabı ile, uçak gidişdönuş ucreti ile yaklaşık 15 milyon TL.'ya patlayan bir "seyahat" bu kısacası. Teksas'taki Houston Hastanesi emrinizde... Sıcaklar geidt, bulaşıcı hastalıkiara dikkat lstanbul Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Sema Çalangu: "Şu an için İstanbuVda tifo salgınından söz edilemez, Ancak özellikle İstanbuVda bu hastalığm yayılması için gerekli altyapı mevcuttur" dedi. ASİYE UYSAL Yaz geldi. Sıcaklar bastırdı. Biı yönüyle iyi bu. Uzun sürmüş bir kıştan sonra insanın iliklerinin ısmması... Ama bir başka yönü daha var... Sıcakla birlikte gelen çeşitli hastalıklar... Tifosu, dizanterisi, sarılığı, mantan... Doktorlar, "yaz"ın başlangıa n d a olduğumuz şu günlerde uyarıyorlar: "Aman dikkkat! Sıcakların bastırmasıyla tifo, sanlık ve benzeri sindirim yoluyla geçen bulaşıcı hastalıklar yaygmlaşabilir. Meyve ve sebzeyi yıkamadan yemeyin... Yıkamada kullandıgınız suyun temiz olup olmadığına dikkat edin. Olur olmaz yerden denize girmeyin..." Peki de, nasıl olacak bu iş? önce " s u " d a n başlayalım. Eğer su bulunabiliyorsa, meyve ve sebzeyi yıkayıp temizlemek kolay. Ya suyu? Üstelik mikroplu sulara; kanalizasyon ve su şebekesinin bulunmadığı köy ve kasabalardan tutun da kimi Anadolu kentlerine, hızlı gecekondulaşmanın görüldüğü büyük kentelere değin, adım başı rastlamak olası. Antılmış suyun ulaşmadığı, ulaşıp da sık sık kesildiği semtlerde, umarsız kalan insanlar fosseptik çukurlardan. sızıntı yapan kanalizasyon borularından pis sular karışsa da kanşmasa da kuyu sulannı kullanmayı sürdürüyorlar. Doktorlar, kontrolü yapılmayan ya da her an mikrop karışabilecek sulann iyice kaynatılmasını ya da klorlanmasını öneriyorlar, "özellikle kaynatmak en güvenli yoldur" diyorlar. Geçtiğimiz yıl Sefaköy'deki tifo olayında mikroplu sulann temizlenmesi amacıyla devlet eliyle dağıülan klordan üç çocuğun 61düğü anımsanırsa, suyun kaynatılması yolunun tek seçenek olarak kaldığı anlaşılıyor. biliyor, barsak kanaması veya delinmesınden ölebiliyor. Doç. Dr. Çalangu, şu an için bir tifo salgınından söz edilemeyeceğine, ancak özellikle lstanbul'da bu hastalığm yayılması için gerekli altyapının bulunduğuna dikkat çekiyor. direnciyle hastalığı rahatlıkla yenebiliyorlar. Ancak yaş ilerledikçe hastalık daha zor geçiyor. Özellikle yaşlılarda bazen ölümle sonuçlanabiliyor. Sanlığın bir başka ozelliği de, hastalık geçtikten sonra o kişide sirozun ortaya çıkabilmesi. Belirtileri şiddetlı karın ağrısı ve kanlı ishal olan dizanteri de sindirim yoluyla bulaşan hastalıklardan biri. Dizanteri mikrobu oldukça dirençli. Su klorlansa da dizanteri mikrobunun ölmediği bildiriliyor. Ancak, artık dizanterili hastaya Doğu ve Guneydoğu Anadolu bolgelerinin dışmda pek rastlanmadığı, batıda tek tük yakalananların kaynağının ise yine Doğu Bölgesi olduğu belirtiliyor. Dr. Murat Dilmener de koli basilinin yoğun olduğu yerlerde denize girenleri uyarıyor ve "idrar yollan infeksiyonuna yakalanabilirsiniz. Hanımlann evliliklerinin ilk aylannda ve adet dönemlerinde boylesine sulara girdiklerinde rahimleri iltihaplanabilir. tltihaplanma da kısııiıga yol acabilir." dıyor. Erkekleri de mantar hastalıklanna karşı uyarıyor Doç. Dr. Dilmener. Plajlarda ya da havuzlarda ayaklara, küf grubuna giren "trikofiton" denilen bir parazit grubunun musallat olabileceğini, bu kadarla da kalmayıp parmak aralarına, apış aralanna yayılabileceğini bildıriyor. Mantarın kiralık mayolarla da doğrudan bulaşabileceğine dikkat çekiyor. Doç. Dr. Dilmener, mantara yakalanan kişilerin zaman geçirmeden bir cilt hastalıkları uzmanına gitmesini aksi halde mantarın, özellikle ıslak ve nemli ortamlarda hızla ureyebileceğinı anımsatıyor. binası olarak kullamlan tarihi Rüstem Paşa Konağı Vefa Liones Kulübü tarafından onarılarak Milli Eğitim Mudürlüğü'ne devredildi. Rüstem Paşa Konağı, 1881 yılında Gazi Ahmet Muhtar Paşa'dan satm almarak l e/a Mulkiye İdadisi olarak eğitime başlamıştı. Bina 12 yıl önce bakımsızhk yüzünden kapatılmış iki yıl önce de Vefa Liones Kulübü tarafından onarımına başlanmıştı. Beden Terbiyesi Genel Mudüru Yucel Seçkiner tarafından Vefa Lisesi'nin boza gününde acılan tarihi Rüstem Paşa Konağı 40 milyon liraya onarıldı. Tören, günün önemini belirten konuşma ve geleneksel bozanın sunulmasıyla sona erdi. (Fotoğraf ERDOĞAh KÖSEOĞLU) Rüstem Paşa Konağı onarıldı On iki yıl öncesine kadar Vefa Lisesi Papaz kaçtı hastalıgı Bizde "her mevsira görülen hastalık'' olarak nıtelenen bulaşıcı sanlığın özellikle yaz aylannda daha da arttığı bildiriliyor. Bulaşma yolu tifodan farklı değıl. Bulantı, karın ağırısı, ishalle başlıyor. Hastanın rengi saranyor. İki üç gün içinde de muthiş bir halsizliğe yol açıyor. Sanlığın tedavisi yok. "HepatitA" adlı bir virüsün yol açtığı hastalığm tek ilacı dinlenmek. Sarılığa yakalanan bir kişinin en az üç hafta yatıp dinlenmesi gerekiyor. Hastalık daha sonra kendiliğinden geçiyor. Ama bu arada dışkısı aracılığıyla başkalanna da geçebiliyor. Bu nedenle sarılığa "Papaz kaçtı" hastalığı da deniyor. Hastalığm bir başka ozelliği de yaşhlar için tehlikelı olabilmesi. Gençler kendi vucutlarının Gıda zehirlenmesi İçilen sulann dışında sıcaklann artmasıyla birlikte sindirim yoluyla gelen hastalıklardan bir baskası da gıda zehirlenmesi. Buzdolabı dışında bekletilmesiyle içinde mikroplann ürediği yemeklerin yol açtığı zehirlenmeye, yaz aylarında sıkça rastlandığı bildiriliyor. Doktorlar, bulantı, kusma ve ishalle kendini gösteren bu hastalığm özellikle bebeklerde ishal nedeniyle tehlikeli olabildiğine dikkat çekiyorlar ve "vücudu susuz kalan bebek bir günde kuruyabilir " diyorlar. 329 otobüs ve troleybüs mezarlıkta yatıyor REHA ÖZ Ktanhııllnnıın bitmek tukenmek bilmez dertlerinden biridir kent içinde bir yerden bir yere gidebilmek. Yağmurun, karın damlası dusmevegorsun yere bir kez; deniz mevsimı bir açılmaya görsun... Dar gelirli yurttaş için "dolmuş"a binmek bir lukstur. Özellikle bir de "iaksi"ve yatarlarsa... Kala kala otobüsler kalır geriye bir tek. Hoş, onlar da ayrı bir derttir ya aslında... Binemezsiniz; başka araç bulamazsınız işinize, evinize yetişmek için... Bınersiniz, bırakın ustumuzun başımızın paralanmasını, sinir krizleri bile geçirebilirsiniz çabadan... Ona omuz, buna dırsek diarak. bazen "nasırlanm" diye a\az avaz bağırarak, kazara istedığınız durakta inebılirseniz eğer, bu kez de sırtınızdan akan terlerin azizlığine uğrar, çıft taratiı zatulcenpe yakalanmamak için, daha biı lazla çaba gostermek zorunda kalırsınız.. Istanbullu otobusü, Tramvay Şirketi'nin 1930'lu yıllarda yurda getirdiği 4 adet Fransız malı, arkalannda tramvay gibi açık sahanlığı bulunan Renault marka otobuslerini Taksim Beşiktaş hatıına çahştırmaya başlamasıyla tanıdı. Tanımaz olayıiı. O gun bugündur, başı oyle bir dertte ki.. Ne alınanlar yetnor, ne yeterince çalıştırılabilıyor.Ve sıkıntı gun guiıe buyuvor... Bir otobusun ortalama ömru, 900.000 1.000.000 km. olarak kabul edılıyor. buna gore Istanbullu yaklaşık bir hesapla 910 gunde bir otobus eskitmekte ve yönetim eskiyen otobuslerin yerine yenilerini koyabilmek için yılda 4050 otobüs almaya zorunlu. Şu anda IETT yönetiminin elinde 1596 otobüs ve 101 troleybus bulunmakta. Otobuslerden, ancak 1100 kadarı, troleybuslerden de 63'ü sefere çıkabilmekteler. 280 köruklu otobusten 90'ı, troleybuslerden 38'i, otobuslerden de 200 kadarı çeşitli nedenlerle otobus mezarhklarında yatmakta. Ve elde kalan buncacık araçla IETT toplam 246 hatta yolcu taşımaya çabalamakta. Gerçi, 983 özel halk otobusü de 121 hatta lETT'ye yardımcı olmakta ve böylece toplam 366 hatta günde taşınan ortalama yolcu sayısı 2 milyonu aşmakta. Tifo Mikroplu sulann yolaçtığı bulasıa hastalıklardan biri tifo. Tifo mikrobuna "Salmoneîîa Typhi" adı veriliyor. lstanbul Tıp Fakültesi infeksiyon hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Semra Çalangu'dan edinilen bilgiye göre tifo, hasta dışkısının bulaştığı suyun içilmesi ya da bu suyla yıkanan meyve ve sebzenin yenmesiyle ağız yoluyla bulaşıyor. Hastalık tüm vücudu etkiliyor. Özellikle yaz aylannın sıcağında dayanılmaz oluyor. Tedavisi zamanında yapılmazsa dalak şişebiliyor, vucut ısısı 40 dereceye yükseliyor, hasta komaya gire Göz nezlesi Çoğu kez sıradan bir hastalık kabul edileıı, ancak kişiyi gunlerce rahatsız eden göz nezlesi de yazın artan hastalıklardan. Çoğunlukla koli basili bol havuzlardan ve denizlerden bulaşıyor. Gozde çapaklanma, kızarma, batma, sulanma yapan bu hastalığın çok bulaşıcı olduğu belirtiliyor. Bu nedenle özellikle koli basili bol yerlerden denize girilmemesi ve havuz sulannın sık sık klorlanması, değiştirilmesi önerıliyor. I Deniz banyosu lstanbul Tıp Fakültesi infeksiyon hastalıkları uzmanı Doç.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle