16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 MAYIS 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/S Y Y V DÜNYASENDA SANAT EDEBİY&r^sam a d ı n a AE Bir bahkçi halkinin erteleyen şiirler REFİK DURBAŞ İlk şiiri "Edirne'de Akşam" 1940 yılında "Yeni tnsanlık" dergisinde çıktığına göre, ortalama hesapla Arif Damar 40 yılı aşkın bir süredir şiir yazıyor. "Ay Ayakta Degildi", işte şiire 40 yüıru adamıs bir şairin son yıllarda yazdığı 24 şiiri içeriyor. Arif Damar, "Ay Ayakta Degildi" de şiirini daha bir inceltmiş, fazla sözcüklerden oldukça anndırmış. Dizeler çoğu şiirde tek sözcüğe indirgenmiş. Bunun yanı sıra şiirini çağnşım armonisiyle zenginleştirebilmiş. Çağnşımlar aracılığıyla görüntüler çiziyor, anlatmak istediklerini görüntüler yoluyla şiirleştiriyor da diyebiliriz. YILGIYA DÜŞMEDEN Bu dış çerçeve içinde Arif Da acıyı Duyduk Gördük BabuüVnin düzeki incileri Genç ozanlanmızdan Abdülkadir Bulut'un şiir kitabı yeni çıknuştı. Yaymcısı kitabın üanını Cumhuriyet'e verdi. Ancak, Uanı gazetede gören Bulut, beyninden vurulmuşa döndü. "Yakımlar" olan kitabmm adı "Takımlar"a dönüvermişti. Derdini en iyi Cumhuriyet düzelti servisi şefl ozan Refik Durbaş'ın anlayacağını duşündü ve ona açıldı. Durbaş, düzelti işinin bütün Babıâli 'de yülardır en çok yakınılan konu olduğunu belirterek, Bulut'u hemen bir Nizamettin Nazif fıkrasıyla avuttu: Bir sabah gazeteye göz atan Nizamettin NaziJ, yazısmda geçen ve Yunanistan 'tn bir bölgesi olan Epir sözcüğünun "espir" olduğunu görmüş. Bir saat sonra pür hışım gazeteden içeri dalıp düzeltmenin yakasma yapısmıs: Ulan bu ne bu? Düzeltmen sıntıvermis: Abi, hani şaka karşıhğında kullanılan frenkçe bir kelime varya, işte ben o sandım da düzelttim. Adam "espri" sözcüğünü "espir" bellemişti. Tabü Nizamettin Nazi/'e o gür kahkahasau patlatmaktan başka yapacak şey kalmıyordu. Konuşmaya tanık olan bir başka dostlan atıldı: Siz Babıâli''nin ünlü hatalannı bilmezsiniz ki. Ben size üç tipik örnek vereyim de gülün. tlki Vatan gazetesindeydi ve Şükril Kaya 'nın ölüm günü, gazetenin birinci sayfasmda çıkmıstı. Kaya 'nın ölüm haberini birinci sayfasından veren Vatan'm resim altında şöyle deniyordu: şiirü öyküsü: Ölü Deniz Jorge Amado / Çeviren: Özdemir İnce / Can Yayınları / 304 sayfa. AHMET CEMAL Ünlü Brezilyalı yazar Jorge Amado'nun 1936'da yayımlanan "Ölü Deniz" (Mar morto) adlı rotnanı, yazarın "Bahia Dizia" başhğı altında bilinen romaniannın beşincisi. "O pais do caraaval" (Karnaval Ülkesi, 1931), "Cacau" (Kakao, 1933), "Suor" (Ter, 1934) "Jubiaba" (1935) ve "Capitaes de areia" (Şahilin Efendileri, 1937), dizinin öteki romanları. Dünya yazınında denizin ve deniz insanlannın öyküsü, başlı başına koca bir bölüm oluşturur. Başlangıçtan günümüze, bu alanda mitoloji de ağırlıklı bir rol oynayagelmiştir. Bu bütün içersinde Amado'nun "Ölü Deniz"i, deniz insanlannın öyküsüyle denizin söylencelerini en şiirsel biçimde işleyen yapıtlardan biri. öyle ki, romanın akışı içersinde şiirin ve düzyazının, söylencenin ve somut gerçeklerin sınırını saptayabilmek gerçekten güç; çoğu yerde de olanaksız. Zaten yazarın da amacı bu; dalgaların söylenceleri, ritm ve şiir atmosferi, romanda ele alınan yoksul kesim insanlannın salt yaşamlannm tek zenginliği olmakla kalmıyor; bunlar aynı zamanda o yaşamlann doğnıdan odak noktasında yer alan gerçekler niteliğinde. O kesimin, o yaşamın dışında kalanlar için ancak insana türlü esinler veren, yalnızca folklor değerini taşıyabilecek öyküler, Amado'nun insanları için eksikliği düşünulemeyecek bir yaşam biçimine dönüşüyor. kiiçıik limanlannda... Duydum bunlan. lemanja halkinin daha nice öyküleri var! Gelin siz de dinleyin bu öyküleri, şarkılan. Guma ve Livia'nın öyküsünü dinleyin; deniz yaşanunın, deniz sevdasının öyküsüdür çünkü bu öykü. Size pek güzel gelmezse, biHn ki suç bunu anlatan yaman insanlann değU. Nedeni, bir toprak insamnın ağzmdan duymanızdır ve nasd da zordur bir toprak insanınca denizcilerin yüreğini anlamak..." tadan kaldırdığı gibi, denizden kazanılanlan ve denizde yitirilenleri de hiçbir abartı izlenimi uyandınnaksızm yansıtabiliyor: "Iemanja'yı öfkeyle düşünüyor Livia. Sulann Anası'dır o, denizler ecesidir, denizde yaşayan bütün erkekler korkariar ondan ve severler onu. Cezalandınr. Ancak denizde ölürlerse goninür insanlara. Fırtınada olenler gözdeleridir onun... Niceleri Sular Anası'nı görmek için gülümseyerek kendilerini tehlikeye attılar denizlerde ve sonsuza dek yitip gittiler! Onlann hepsiyle yatar mı acaba sulann dibinde?" Ay Ayakta Değildi / ArifDamar / Cem Yayınevi / 70 sayfa. mar'm şürinin bir özelliği de insana olan güveni, alınterine inancı, umudun türküsünü yılgıya düşmeden söyleyebilmesi. Yaşam için, yaşam adına ölüme ayak diremesi, acıyı ertelemesi, her güzel şeyi herkesle paylaşmak dileğini her zaman taze tutabilmesi. Yüksek sesle konuşmuyor Arif Damar'ın şiiri. İnce. Derin ve sessiz. Poyraza karşı söylenen bir çoban türküsü. Bir kiremit sesi. Gözyaşından, alınterinden ama bir çiçek sesi gibi geceleyin açan. Aya bakan bin çiçek gibi. (Jenel anlamda bu şiirlere ay üzerine çeşitlemeler de diyebiliriz. Ay, Arif Damar'ın anlatmak istediklerinin özgün bir simgesi olarak çeşitli çağrışımlarla bezenerek yer alıyor dizelerde. şttRSEL GÖNDERMELER Bir toplum eleştirisi Bu söylence, müzik ve şiirden örülü ortamda, alabildiğine yoksuldur Bahia halkı. Balıkçılann kazançlan, yaşamı insanca kılan pek çok şeyi sağlayamayacak bir düzeydedir. Amado, bir toplum eleştirisini içeren yoksulluk betimlemelerinin de uzağında kalmaz. Ama bu betimlemeler çoğu kez varlığı hep algılanan, fakat romanda yaratılması amaçlanan atmosferi hiç zedelemeyen, etkin bir arka plan niteliğini korur; kimi yerde de etkisini (ömeğin öğretmen Dulce'nin ağzından söylenen) bir sorudan alır: "Şimdiye kadar birçok öğrencisini ve kendi genç kızlık düşlerini yntmuş olan deniz oradaydı işte.. Deniz ozgürdur, derler. üzerinde yaşayan insanlar da ozgurdur. Ama Dulce, işin öyle olmadığını, bu erkeklerin, bu kadınlann, bu çocuklann özgür olmadıklarını, denize zincirlendiklerini, tıpkı köleler gibi denize prangalandıklannı çok iyi biliyordu. Ama Dulce, onları bağlayan zîncirlerin, tutsaklık prangalannın nerede olduğunu bilmiyordu." "ölü Deniz", hem denizi, deniz insanlannı konu alan bir başyapıt hem de Amado'nun roman verimi içerisinde çok üstün bir örnek olarak mutlaka okunması gereken bir kitap. Romanı dilimize çeviren Özdemir tnce, bu çalışmasıyla kanımca bizim çeviri yannımıza da örnek bir yapıt armağan etmiş. Amado'nun ördüğü deniz şiiri, Özdemir tnce'nin çeviri ustalığıyla dilimize tüm gücüyle gelmiş. Madam HayguhVnin keleri Fenerbahçe 'deki Dalyan semtinin eskileh, bahkçi Madam Hayguhi'yi anunsarlar. Artık kocayan, sağuğtnm yerinde olmasına karşılık yürümekte biraz zorluk çeken Madam Hayguhi 'nin, aradan geçen yıllara karşın unutamadıklan öyküsünü de bir araya geldikçe anlatmadan edemezler. Bahkçi motorlannut bugünkü kadar bol olmadığı, olta ve kıyı balıkçılığının yaygın biçimde sürdüğü 1950'lerde Dalyanlı balıkçılar büyucek bir keler yakalamıslardı. Kuyruğundan kıyıya bağlanan keler, bir alıcı bekliyordu. Bu alıcı da, mahaüenin evlerini dolaşarak bahk satıp geçimini sağlayan Madam Hayguhi olabilirdi. Gerçekten de parasım verip balığı kapatan Madam Hayguhi, bu büyük parçaya alıcı ararken ara sıra da kıyıya inip balığa bir göz atmadan edemiyordu. Ama bahkçüardan birinin ipi çektiği sırada koca deniz yaratığının ard arda dört yavru birden koyverdiğini gören kadıncağız dayanamadı. Sağına soluna bakınıp kimsenin iigilenmediğine emin olunca, arkadaşı olan balıkçımn eline bir bahşis sıkıstırdı ve keleri yavrulanmn peşinden koyvermesini sağladı. Ekmek parasmdan olmus, ama içi rahatlamıştı. Bu olayı neden mi anlattık? Yurt içinde ve dışında insan olduğunu unutan kişiierin sayısı gün geçtikçe artıyor. Belki ne olduklannı ammsarlar dedik de... "Aydan Aya De"nin ilk yayını çıktı Deniz sevdasınm öyküsü "Ölü Deniz", Brezilya'da, Bahia bölgesindeki Salvador limanının günlük yaşam çerçevesi içerisinde geçer. Amado'nun giriş'i, bir senfoninin ilk tınılan gibidir: "...Şimdi Bahia rıhtımlanndan öyküler anlatmak istiyorum. Yelkenleri onaran yaşlı denizciler, gemi kaptanlan, dövmeli zenciler, serseriler bilirier bu öyküleri, bu şarkdarı. Dolunay olduğu gecelerde, çarşı alanında, panayırlarda, körfezin Roman kişui olarak deniz Amado'nun romanını en ilginç özelliklerinden biri, denize tanmmış olan işlev. Deniz, bu yapıtta bir dekor değil; türlü yanlan ve etkileriyle anlatılan bir doğa gücü de değil. Bu romanda deniz, "denizlerin ve teknelerin ecesi lemanja'nın" kişiliğinde, karşımıza doğrudan bir "roman kişisi" olarak çıkmakta. Söylencenin bu denli ustaca kullanılışı, oluşturulmak istenen roman gerçekliği çerçevesinde son yapaykk tehlikelerini de or "Ay Ayakta Değildi"nin bir özelliği de, Arif Damar'ın 40 yıllık dostlarına, arkadaşlanna şiirsel yolla göndermeler yapması. A. Kadir, Hilmi Ziya Ülken, Şevki Akşit, Enver Gökçe, Aziz Nesin, Şerif Tek ben, Azra Erhat, Nâzım, Piraye, Cahit Sıtkı, Asım Akşar, Aragon, Eluard, Elsa bunlar arasında. GönderKültür Servisi De Yayınevi, meler yaparken yer yer öyküye bu aydan başlayarak "Aydan yaslanıyor. Ama öykü anlatmıAya De" adlı bir yayın progra yor. Bir yerde Enver Gokçe'nin mı çıkanyor. "Aydan Aya De", bir mektubundan söz ediyorsa her ay yayımlanacak ve düşün, buradan çıkarak kendi duygu ve yorum, deneme, inceleme düşüncelerini de şiirinde eritiyor. araştırma, değerlendirme kapsa Kırk yıl önce A. Kadir'den borç mına giren kısa yazı ve çevirile aldığı bir lira, A. Kadir'in dostre, şiir, öykü, karikatür ve desen luğunu, sevecenliğini anlattığı gibi ürünlere yer verecek. kadar, kendisinin o yıllardaki durumuna da ipuçları getiriyor, "Aydan Aya De"nin bu ayki ilk yayınında Şolohov, Sait Fa o günlerin şürinden sosyal yaşaik, Muhsin Ertuğrul. tlhami Be mına uzanan geniş bir çerçeve çikir Tez gibi sanatçılar çeşitli ya zebiliyor. "Bir şarkının ilk sozlennden, zı ve incelemelerle anılırken, do' bir martımn son sözlerine" kırk ğumunun 75. yıhnda Yunanlı yıl ay gibi ayakta umutla, alınozan Yannis Ritsos'un şihieri Cevat Çapan'ın çevirisiyle sunu teriyle, dirençle, poyrazdan, çiluyor. "Aydan Aya De"de ay çekli saksılardan, her yaz çığlık çığlığa beyaz bir çoban türküsü nca Can Yücel'in şiirleri, Onat gibi aydınlık şiirler. Kutlar'ın "Bir Uzun Alacakaranlık" başlıkh ilginç denemesi, Cemal Süreya'nın şiirleri, Tan Oral ve Seydali'nin çizgileri, Bedirhan Toprak'ın Afşar Timuçin'le bir konuşması, Refik Zerengil'in "1980'ler Türkiyesi'nde Toplumsal Kültür Sonınlanmız" incelemesı yer alıyor. "Rahmetli Şükru Kaka. " Aynı yıllarda bir Alman fılmi gösteriliyordu. Beyoğlu Saray Sineması'nda. Filmin adı "Büyük Sirkin Maceraları"ydı. Ama o yıllarda yayonlanan Türkiye Spor'un "Eğience" köşesinde 'sirk" sözcüğünun r'si beş gün süreyle yok ohtvermiş, ancak bir okurun uyansı sonucu yerini bulabilmişti. Ne zaman profesör oldu tstanbul'da yayınlanan bir günlük gazete, "Kürtaj" konusunu işlerken, Haseki Hastanesi Başhekimi Dr. Seyfi Basa'yı da profesör yaptı. Cilt mütehassısı olan Basa'nm profesör olmadığını bilen bazı okurlar, "Seyfi Basa ne zaman profesör oldu?" diye soruyorlar. Okurlann dikkatinden kaçmayan yanlışlığı Basa, düzeltme gereğini dahi duymayınca bu kez de, "Herhalde profesörluk gönlünden geçiyor, olamayınca basında yanlış yazılmasına karşın ses çtkarmayarak tatmin oluyor," şeklinde konuşuyorlar. Dahnda uzman Basa'nm gerçekte profesörlükte hiç de gözü yok, ama zoraki profesör yapmak isteyenler var günümüzde. Bayan yalnız olunca Bir metnur bayan tatilini geçirmek üzere gittiği Izmir Basmane'de önce Gar Oteli'ne uğradı. Otel yöneticileri bayanı uzun uzun sorguya çektiler. Sorgu sonucunda yalnız bir bayanın otellerinde kalmasuıı doğru bulmamtş olacaklar ki, otele almayı kabul etmediler. Nil OtelVnde de aynı sonuçla karşılaşan bayan şimdi soruyor: "Memur maaşımla gidip büyük otetlerde kalmam mtimkün değil. Turistik bir şehir böyle mi olur?" HAYVANLAR İsmail Gülgeç YAYIN RAPORU ÇELİK BİLYE Yazan: Jerzy Kosinski / Türkçesi; Huseyin Boysan / 394 sayfa / Altın Kitaplar Yayınevi. Jerzy Kosinski, ilk romanı "Boyalı Kuş"tan bu yana bütün kitapları dilimize çevrilmiş olan belki tek çağdas yazar. "Çdik Bllye" de, onun genelikle kısa ve bu kısalık içinde inanılmaz yoğunluğu bulunan kitaplannın en uzunu. Kimliğini gizleyen ve dünyanın dilinden düşmeyen bir ses yıldızının öyküsünü seçmiş bu kez yazar konu olarak. Ve onu bulup ortaya çıkarmayı kafasına koyarak peşine düşen bir genç kadını da, gerilimi arttına öğe olarak kullanmış. Ama Kosinski'nin asıl amacı, öbür kitaplannda olduğu gibi yine çağdaş "mit'Merin üzerine gitmek. Bunda da hep başanlı. MİGUEL SOKAĞI Yazan: V.S. Naipul / Türkçesi: Filiz OfluoğIn / 200 sayfa / Can Yayınlan Vidyadhar Sarajprasap Naipul, son yıllarda Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilenler arasında sık sık rastlanan bir ad. Karayipler'in Venezüella kıyüanna çok yakın olan Tirinidad Adası'nda doğmuş. 19. yüzyılda Hindistan'dan göçen kalabalık bir aileden geliyor. Yaşamını adada gazetecilik yaparak kazanan babasının etkisiyle yazarlığa özenmiş. 1950'de doğduğu adadan ayrılmış. Bir süre BBC'de çalışmış. Üçüncü Dünya'nın sorunlanyla gün ve gün ilgili, ama Batı Uygarlığı'na hayran bir yazar. "Miguel Sokagı" Türkçede bilinmeyen bir kalem ustasmı tanımamıza fırsat veriyor. 1959'da çıkan bu kitabında Naipul, doğup büyüdüğü Karayipler'in havasını veriyor, özyaşamöyküsünden de yararlanarak. Yakından tanındıkça daha çok sevilen bir yazar Naipul. KtMLİKLERİNtZ LÜTFEN Kemal Özer'in şiirieri / Birim Yayınlan / 63 sayfa. "Kimlikleriniz Liitfen", Kemal Özer'in 1982 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü'nu kazandığı yapıtı. "Sen de Katılmausın Yaşamı Savunmaya" adh kitabıyla da 1976 Türk Dil Kunımu Şiir ödülü'nu alan Kemal Özer'in şir çizgisini Behçet Necatigil şu sözlerle tanımlıyordu: "Ikinci Yeni'lerin en çok sözü edilen şairierinden olan Kemal Özer'in şiirlerinde, uzak çağrışımlann izinde yurümekle çöziilebilecek gizli bir bütünlük kaygısı seziliyordn. ŞairHfi, yeni aşamalarda, toplumsal eylemlere, yurdun ve dünyanın politikgüncel olaylannı şürieştirmeye yöneMi." Nitekim, Kemal Özer'in "Kimlikleriniz Lütfen"deki bir şiiri de şöyle başlıyor: "Ben bir kılavuzum / bakmakla görmek arasmda // Ben bir kılavnzum / yıllann biledigi / Işim gücüm / göriinür kılmak / bakılan her şe yi£ SAHNE BtLGİSt Yazan: Özdemir Nutku / 2 cilt / 512 sayfa / tzlem Yayınevi. İlk baskısı Kültür Bakanhğı Yayınlan arasında çıkan, ancak az sayıda basıldığı ve doğru dürüst dağıtılmadığı için çok az kişinin eline geçebilen "Sahne Bilgisi" sonunda iki cilt olarak yeniden yayımlandı. Kitabın birinci cildinde tiyatro sanatının özellikleri, ön çalışma yöntemleri, sahne çalışmalan, oyunculuk ilkeleri ve sahne konuşması ele alınıyor. Birinci cildin sonunda oyunculuk ahşurmalan ve sahne konuşmalanyla ilgili alıştırmalar var. Ikinci ciltte oyun düzeni, dekor, ışık, giysi, makyaj, işitsel ve görsel sahne etmenİeri ve sahne müziği konulan var. Ikinci cildin sonuna konuyla ilgili sekiz fotoğraf eklenmiş. Çok yararlı ve tiyatro sanatıyla ilgili herkesin edinmesi gereken bir kitao. GORA Yazan: Rabindranath Tagore / Fransızcadan çeviren; Adnan Cemgil / 491 sayfa / Altın Kitaplar Yayınevi. 1891 yıhnda dünyaya gelen, İİK şiirlerini 22 yaşında yayımlayan, banşçı bir biçimde de olsa Ingiliz sömürgeciliğine karşı çıkan, ülkesinin gençliğıni belli bir ülkü çevresinde yetiştirmeyi amaçlayarak okul kuran Tagore, yapıüannı Bengali diliyle yazmış ve kendisi İngilizceye çevirmişti. "Gora" 1913 yıhnda Nobel Edebiyat ödülü'nu alan Tagore'un en ünlü yapıtlarından biridir. Kitap Tagore'un yaşam felsefesine ve Hindistan'ın kurtuluşu yolundaki inançlanna ışık tutması açısından ilginç. KAFKA'NIN AİLESİNE MEKTUPLARI Çeviren: Kamuran Şipal / 189 sayfa / Düşün Yayınevi. Düşün Yayınevi'nin "Mektuplar Dizisi"nin sekizincisi "Kafka'nın Ailesi'ne mektuplan". Franz Kafka, sağhğında gerek üç kızkardeşiyle, gerekse annesiyle babasına çok mektup yazmıştır. Bu mekıuplardan çoğu kaybolmuş, ama Kafka özellikle aile bireylerinden kendisine gelenleri saklamaya özen göstermiştir. Ancak bugün elimizde kalanlann en ilginçleri, hiç kuşkusuz kitapta önemli yer tutan en küçük kızkardeşi Ottla'ya yazdıklandır. Ottla 2. Dünya Savaşı'nda milyonlarca Yahudi'nin yazgısını paylaşmış, Kafka'nın kendisine yazdığı mektuplar çocuklan sayesinde günümüze ulaşabilmiştir. ISSIZLICIN ORTASINDA Yazan: Mehmet Eroğlu / Can Yayınlan / 357 sayfa "Issızlıgın Ortasında" türlü nedenlerden yayını geciken roman GÖKYOKUŞ Can Yücel'in şiirleri / 125 sayfa / De Yayınevi "Ben şiiri ciddiye almnonım ki zaten, yeter ki şiir beni ciddiye alsın! Davetsiz misafirdir, pat diye gelir o, ya bir Afrika menekşesini ya ölen bir delikanlıyı bahane eder, oturur karşıma, kaldırabilirsen kaldır artık... Şiir ki hem beladır, hem mevla, o halde beklemeyi bileceksiniz! Yalnız beklediğinizi çaktırmadan." Böyle diyor Can Yücd, son kitabı "Gökyokuş"a önsöz niyetine yazdığı "Günebakanlan Konımakla Uğraşıyonım" başlıkh giriş yazısmda. Ve kitapta yer alan şiirlerden "Öztanıtım" "Ben bir aşk degirmeniyim / Şiirler öğütüriim Ayça Parkında / Çocuklan havada fır döodüriiriim koUanmla / Paydostan sonra da Don Kişot'u görürüm rüyalanmda" JUSTİNE Yazan: Lawrence Durrell / Türkçesi: Ülker İnce / 280 sayfa / Can Yayınlan. Daha önce de Türkçeye çevrilen, ancak çevirisinin kötülüğü nedeniyle hiç ilgi görmeyen "Justine", bu kez yeniden dilimize kazandınldı. tngiliz yazan Lawrence Durrell'm ünlü "İskenderiye Dörtlüsü"nün ilk kitabı olan "Justine", "Özgür kadın" imgesini çok kişiden önce benimseyen bir sanatçuun kalem ürünü. Kitabın kahramanı, sevişmeyi daha çok evinin dışında arayan bir Yahudi kadınıdır. Ama Durrell'ın asıl ustalığı, değişik din ve dillere, dolayısıyla da göreneklere sahip insanlann kıvıl kıvıl kaynaştığı Akdeniz'in ilginç bir köşesini, îskenderiye'yi anlatmaktaki ustalığıdır. Yayınevi dörtlünün öbür kitaplannı da sırayla yayımlayacak. FRANZ KAFKA Yazan: Klaus VVagenbach / Türkçesi: Necmi Zekâ / 160 sayfa / Alan Yayıncılık. Alan Yayıncılık, ülkemizde şimdiye kadar yayınevlerinin pek el atmadığı bir konuya yeni başlatyle giriyor. Daha önce Milli Eğitim Bakanhğı Yayınlan arasında çıkarılan bu tür kitaplar epey ilgi görmüş, ama arkası getirilememişti. Bu girişimle Batı edebiyat ve kültürünün dev adlarını, düşünceleri, yaşayışlan ve yapıtlanyla birlikte tanıma fırsatını bulacak olan Türk okuru, aynı zamanda büyük bir eksikliği de giderecek. Alan Yayınalık'ın bu hararetle desteklenmesi gereken girişimi övgüye ve yürekten kutlamaya değer. tığı "Yaşam tncekmeleri Dizisi" lardan. Mehmet Eroğlu, bu romanıyla 1979 Milliyet Roman Yarışması'nda birincilik ödülünü Orhan Pamuk'la paylaştı. Eroğlu, "Issızlığın Ortasında" da, toplumumuz açısından belirleyici önem taşıyan bir dönemi, 19691972 dönemini, kendi dolaysız gözlemlerine de dayanarak Ayhan adlı bir gencin çevresinde ele alıyor. Ancak roman, böylesine karmaşık bir dönemde kişileri bireysel temelde işleyerek didaktikliği aşıyor ve edebiyatın gerçek işlevlerine yöneliyor. Mehmet Eroglu'nun, bir bakıma bu romanın devamı sayüabilecek ikinci yapıtı "Geç Kalmış Ölü" KIM KIME DUM DUMA Behiç Ak de önümüzdeki yaymlanacak. günlerde ŞAFAGlN ROBOTLARI Yazan: İsaac Asimov / çeviren: Gönül Suveren / 200 sayfa / Altın Kitaplar Yayınevi. Bilindiği gibi, tsaac Asimov bilimkurgu edebiyatımn babası sayılır. Bu son derece verimli yazann önümüzdeki gün üç yüzüncü kitabı yayınlanacak. Gerçekten de çok kolay yazan bir yazar Asimov. Nitekim, kendisiyle yapılan bir konuşmada. "Elektrikli yazı makinemin başına oturup saatlerce yazanm" diyor. "Yazdıgımın farkında bile olmam. Kâgıdın üzerinde sözcüklerin belirdiğini göriirüm yalnızca." Bir de rekoru var Asimov'un. Üç yüze yaklaşan kitaplannın bugüne dek toplanı 25 milyon sattığı sanılıyor. MtNNACIK KADIN Yazan: Vecihi Timuroğlu / 125 sayfa / Ayça Yayın Üretim Kooperatifi Yayınlan. Denemelerinden bir bölümünü "Göz Göz Olmak" (1976) adlı kitabında bir araya getiren, 1978'de "Bura Yemendir", 1980'de "Tut Beni Sevda Çağınr" adlı şiir kitapları yayınlanan, "Simavne Kadısı Şeyh Bedreddin ve Varidat" (1982) adlı bir incelemesi bulunan Vecihi Timuroğlu'nun öyküleri de "Minnacık Kadın" da toplanmış. Timuroğlu, "Minnacık Kadın"daki öykülerinde, feodal koşullarla çevrili insanlann gerçekliğini yalın bir dille iletiyor okura. TAŞ ÇAGINDAN OSMANLI'YA ANADOLU / Yazan: Erhan Akyddız / 264 sayfa / Milliyet Yayınlan Gazeteci Erhan Akyıldız, arkeoloji öğrenimi gördüğünü unutmamış olmalı ki "Taş Çagından Osmanlı'ya Anadolu" adlı kitabı kaleme almış. Kitap, Yontma Taş Çağı'ndan başhyor, Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frigya ve Lidya uygarlıklarıyla Helîenistik Çağ, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu uygarhklarını veriyor, Osmanlı uygarlıfıyla noktalanıyor. TÂRİHTE BUGÜN Mümtaz Ankan 17 mayıs HŞO'DA Bueün,TUPİTBH. GEZBGSHI o Kt KÜŞAKL4Z 7ELSS/COPUI İLK KEZ GÖZLEHl MİŞTİ. yiHMİ YIL KADAR ÖNCE GALJLE 77>%A FINOAN 4 8ÛYÜK UYDUSU 7ESPİT EPİLEN JUPİTEfi, GÜNEŞ SİSrrEMİHİN EN BÜYÜK GE ZE&ENÎÛİR. KİMVASAL YAPlSl 6ÜNEŞ'İUKJNE BENZEYEN TUPİTER, DEV B/e ĞAZ KÛTLESİ HALJNDEDİR.ÜZ£IZİ*IDE SÖRÜLEAI KUŞAK Ş&t LİNDEKİ L&iELERİM, SE2EGEMİN ATMOS ' FER, YAPfSlAJA İUÇICrN OLOUĞU VE Bı'7M£ YEN FiRTINALA&YLA ŞEKİLLEMDİĞİ AAJLAŞILMAKTADIR.BU KJSlM 4MONYUM HİPRuSÜLFİr, HELfUM VE HİPROJENDBbi OLUŞMA* TADIR. EfJ PrŞTAKİ HAUCA İSS. KÜÇÜK K4YA VE KR[srA£. PARÇALARJ İÇERMEKTEPİe. ı JUPITER'IN KUSAKLARL. 50 YIL ONCE Cumhuriyet Büyükle rimizin bizi çok sevindiren iltıfatları Yunus Nadi Beyefendi, Ankara 16 Gazetenizin onuncu yıldönümü idrak etmesinden memnun oldum. Muvaffakiyet temenni ederim. Gazi Mustafa Kemal 17 mayıs 1934 19341984 bırakan inkılaplarda Cumhuriyet gazetesinin sesi daima kuvvetle yükselmiştir. En buhranh zamanlarda hiç yolunu şaşırmadan rejimin müdafaası ve miUetin tenviri için Cumhuriyetin canlı ve imanlı yazüarını hep okumuşuzdur. Bunlan hatırlarken gazetenin milli ve vatani vazifeler uğrundaki gayreılerini vicdani duygu ile zikretmeği lüzumlu görüyorum. B.M.M. Reisi A. Kazan Yunus Nadi Beyefendiye Ankara 16 Cumhuriyet gazetesinin onuncu yılını hararetle tebrik ederim. Cumhuriyet gazetesinin geçen on iki yıldaki neşriyatı memleketin her sahadaki hayırh ve feyizli inkişafını tetebbü etmek için çok istifadeli bir vasıtadır. Yunus Nadi Beyin siyasi mütalealarını takip etmek hakiki bir zevktir. Başvekil tsmet Cumhuriyet gazetesinin onuncu yıldönümünü tebrik ederken geçen on sene zarfında bu kıymetli gazetenin inkılaba yaptığı hizmetleri takdirle yadetmek lazımdır. Altı ay evvel Cumhuriyetimizin onuncu senesi tamam olduğu düşünülürse Cumhuriyet gazetesinin yeni devrin ilk senesinden beri yaşamakta olduğu anlaşılır. Bu on sene içinde memleketimizde yapılan ve bütün cihanı hayrette Cumhuriyete,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle