16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MAYIS 1984 * • • HABERLERİN DEVAM1 CUMHURIIET/11 Sporla Politika Karışmasa., (Baştarafı I. Sayfada) rar alırken, kuşkusuz gerekçesini de çoktan hazırlamıştır. Bunun bir süper güç içın pek . öyle güç ya da zahmetli bir iş olmadıgı açıktır. Ne var ki, bu gerekçenin geniş kitleler açısından fazla bir inandırıcılığı olabileceğinı sanmıyoruz. Bütün dunyada yüz mılyonlarca ınsan, her dört yılda bir olduğu gıbi, yıne bu spor şölenini izlemeye hazırlanmaktadır. Sovyetler Birliği katılmasa da Los Angeles Olimpıyatları yine zevkle izlenecektır, ama renk ve heyecan dozunda bir düşme kaydedıleceği muhakkaktır. ABD Başkanı Reagan, yapttğı açıklamada, Moskova'nın kararından duyduğu üzüntüyu belirterek şöyle demıştır: "Olimpiyat oyunları 2000 yıl önce Yunan site devletlenne barış getirmek amacıyla duzenlenmeye başladı. O gunlerde olimpiyat yılı geldiğınde, site devletteri arasında savaş olsa bile durdurulur ve olimpıyatlar düzenlenırdi O kadar uygar olabilmemızı ısterdım." Başkan Reagan'ın bu temennisı yerinde sayılmalıdır Ne var kı, VVashington, tam dört yıl önce aynı"uygar"davranışı sergileyebılmiş mıydi? Bu sorunun yanıtı herkesın bıldiğı gıbi, koca bir hayırdır. O zamanki Başkan Jımmy Carter, 1980 Moskova Olımpıyatları'nı ABD'nin boykot etmesine gerekçe olarak, Sovyetler'in Afganistan'ı ışgal etmesinı göstermişti. Sovyetler'in Afganistan işgalı, kuşkusuz yerilmesi ve kınanması gereken bir eylemdı. Bununla bırlikte, işgalı öne sürüp climpiyatları boykot etmek son derece hatalı bir davranıştı bize göre... ABD ile birltkte Türkiye dahil bırçok ülke 1980 yazında Moskova'ya gitmemışti, ama buna rağmen yüz milyonlar, beyaz camın karşısında soluk soluğa olimpiyatları izlemişti... Bu kez de aynı şey olacaktır. Ancak, yaşlı dünyamızın çok gerek duyduğu barış, dostluk ve anlayış ortamının oluşturulması acısından bir fırsat daha kaçırılmış olacaktır. Ifabancıların gözü (Baştarafı 1. Sayfada) dıklannı düşüneceklerdir. Bizim grevleri erleleme hakkımız var. Ama ertelemevecegiz, bırakacağız vapsınlar. Önemli olan grevler değil, grevlerin yöntemi, biçimidir. Örneğin eger grev süresince çaiışmak isteyen işçi varsa, geçmişte olduğunon aksine bugun bunu sendika engeHe>emez. Yani sendikalar da kontrol edilecek. A>nca yeni sendikalar yasası sendika enflasyonunu ve sendikalar arası kıncı miicadeleyi de engelliyor. Sendika sayısını sınııiıyor. • thracat artışı ilk 3 ay için yuzde 36'dır. Bu dunımda bu yılki ihracat 7 milyar dolar dolaylannda gerçekleşecektir. Tabii AET daha fazla kısıtlama getirmezse... Ama AET kısıtlama getirse de, biz mallanmızı kısıtla>an iılkeye sokmanın yollannı buluruz. • Merkez Bankası borçlannı ödeyebilecek/pdunımdadır. Başbakan Özal bir başka soru üzerine KİT'lere ilişkin yeni yasal düzenlemelerin Parlamento'dan 5 ay içinde çıkacağını, KİT'lerin yapüanna göre bir bolümünün "satılıp" diğer bir bölümünün "kiraya verilip" bir başka bolümünün ise "kapatdacagım" anlattıktan sonra "ancak bunlan gerçekleştirmek zor iş. Yani 34 yıl alır" dedi. özal, bir yabancı işadamının "Türkiye, AET'ye girme konusunda ne düşnnüyor?" şeklindeki sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Sanki biz şimdi AET'ye girelim diye başvursak, AET bizi alır mı? AET'nin de sorunlan var. Batı serbest pazan teoride destekliyor, ama uygulamada gümriik duvarlan ve kotalaria karşı çıkıyor." Toplantıda konuşan Lazard Freres danışmanlık şirketinin direktörü ve İngiltere'nin eskı Savunma ve Ticaret Bakanlanndan Sir John Nott, ise, "biz Türkiye'ye destek olmak, yardım etmek için buradayız" dedi. "Başbakan Turgut Özal'ın ujguladığı ekonomik politika) a inanıyorum" diyerek sözlerinı surdüren Sir John Nott, korumacı önlemlerin ağırlıkta olduğu bir ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçişin büyuk çaplı sancıları olabileceğini, ancak özgür topluma ulaşabılmenin de başka yolu bulunmadığını kaydetti. John Nott, Turkiye'de demokrasiye dönuş surecinin de başarıyla tamamlanmış oldugunu vurgulayarak, "Ekonomide gerçek bir liberalizm amaçlanıyorsa, bunun değışmez temel koşulu demokrasidir" şeklinde konuştu. Para politikalanyla enflasyonu dizginlemenin bir noktadan sonra çok guç oldugunu söyleyen Sir John Nott, Başbakan Özal'a bütçe açıklarında bir ölçüde "toleranslı" davranıp iç ve dış borçlanmaya mı yönelmeyi, yoksa bütçe açığını mumkün mertebe dar tutmaya mı çalışacağını sordu. KAFAOCLL öte yandan Ankara'da bir açıklama yapan, Maliye eski Bakanı Adnan Başer Kafaoglu, "ekonomik durumun iyi gözıiktiigiinü, ancak enflasyonun belinin kınlması" gerektiğini söyledi. Kafaoglu, "Maliyet enflasyonnu o kadar önemli değil, ama talep enflasyonunun mutlaka belinin kınlması lazım. Bu yılın ikinci yansından sonra bu işin bir yola koyulacagı kanısındayım. Bununla ilgili önlemler alınıyor" dedi. Basın affı Sümerbank ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HP'li Şukrü Yuzbaşıoğlu ve arkadaşları tarafından hazırlanan basın affı yasa önerisi Adalet Komisyonu'nda "kamu yaran goriılmediği" gerekçesi ile reddedildi. Komisyonda ayrıca, genel seçımlerden sonraki ilk idam cezası kabul edildi. Adalet Bakanlığı temsilcisi, basın ve yayın yoluyla işlenmiş suçların affını dngören yasa onerisine karşı olduklannı bildirdi. Komisyonun ANAP'lı ve bazı MDP'H üyeleri de basın affına karşı çıktılar. Komisyon Başkanı ANAP'lı Ali Dizdaroğlu, af konusunun bir bütun olarak ele alınması gerektiğini söyledi. komisyonda reddedildi UGUR MUMCU GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) Bayan Thatcher'ın Muhafazakâr hükümetlerinde bakanlık yapmış olan Sir John Nott, Bu politikaların demokrasi içinde ekonomik yapı değişikliğini gerçekleştirmek için vazgeçilmez oldugunu ifade eden Sir John Nott, bana, "Pekiyi konuyla ilgili bir gazeteci olarak siz ne düşünayorsunuz" diye sorunca Türkiye gibi bir ülkede salt para politikasına dayanarak enflasyonu kontrol etmenin zorlaştığını, maliyetleri yukarı doğru iten etkenlerin göz önune alınması gerektiğini belirttim. Bu sanki Sir John'un beklediği yanıttı. "Evet, buna benzer bir olayı 197274 döneminde ben Mr. Heath'in kabinesinde görevliyken biz de yaşadık. Maliyetleri kontrol etmek için yogun çabalar harcadık. Ama bu deney sonunda ben bu çabanın iyi sonuç vermedigini, istenen sonucu verraedigini gördüm. Onun için öncelikle para politikasının önemli oldugunu düşünüyorum, enflasyonun önlenmesi konusunda", dedi Bayan Thatcher'ın eski bakanı. Ve hemen arkasından ekledi, "Tabii sagtam bir bütçe ve maliye politikasıyla beraber." Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası ile Euromoney Dergisi tarafından ortaklaşa düzenlenen toplantıya katılan yabancı konukların sayısı ve niteligi, kuşkusuz Batı sermaye ve finans çevrelerinde Türkiye'ye karşı artan ilginin yeni bir göstergesiy Thatcher'ın eskî di. Ancak Özal'a ve diğer konuşmacılara yöneltilen sorular, kaygı noktalannın hangileri olduğunu da açıkca ortaya koyuyordu. Bunlar sırasıyla 1) Enflasyonun geleceği, 2) Butçe açığının ne olacağı, 3) KİT'lerin ne olacağı, 4) lhracattaki artışın sürtip sürmeyeceği, 5) Yeni bir kalkınma planı yapılıp yapılmayacağı ve 6) Türk bankalarının dış taahhutlerinde herhangi bir problemle karşılaşmaları halinde ne yapılacağı idi. Özal'ın bu son soruya verdiği cevabın kendisini tatmin edip etmediği yolunda soru sahibi Asian Finance Ltd. Direktörü Ul Haque'a sorduğum sorunun yanıtı ise ilginçti: "Cevabın özeti bence şu: Sayın Başba kan bizira bankalara tazla güvenmeyin diyor." Toplantıda Türk ekonomisinin geleceğine ilişkin iyimserlik havası yaratma konusunda en etkili kişi ise OECD Türkiye Konsorsiyumu Başkanı RoJf Geberth idi. Ayrıntılı ödemeler dengesi tahminleri vererek Türkiye'nin önümüzdeki yı 1larda riddi bir dış finansman sorunu olmayacağını belirten Geberth, Turkiye'de yaptığı temaslar sonunda iş çevrelerinin de büyuk çoğunlukla programı desteklediklerini gördüğünü vurguluyor ve Vehbi Koç'un bir sozüne atıf yaparak, "Başanya inandıguuz sürece başanlı olursunuz" diyordu. (Baştarafı 1. Sayfada) fantazi kumaş 2450 lira, 2750 lira olan sumerteks kumaş 3100 lira, 3675 lira olan flanel kumaş 4250 lira oidu. Çimento ve klinkere 34 günlük aradan sonra yeni yapılan zam, bugunden itibaren uygulanacak. Buna göre, portland çimentonun tonu 10.600 liradan 11 bin liraya yükseltildi. Katkılı portland çimentonun tonu da 10.550 liradan 10.950 liraya çıkarıldı. Daha önce ton başına 10.450 lira olan yüksek fırınlı portland çimento ile traslı çimento fiyatları 10.850 liraya yükseltildi. Portland çimento klinkerinin fivatı da 300 liralık bir artışla 9.900 liradan 10.200 liraya çıkarıldı. Perakende satış fiyatları valilikler tarafından saptanacak. BEYMENA i C i N E SEVGİLERINİZİ, İ5NIZI KlSİLlClNlZt,GİZ'lNtZİ K O Y A C A G I N 1 Z BEYMENLER... 21 parçadan olu$an sel ozel dokutulan su geçırmez kumaşı. ozel yapım kılıtlen ıçte dışta ve tum aksesuarlarda kullanılan vıdala densı halıflığını sağlayan "contreplaque" kavak ıskelelı ile, yalnızca Beymen'm en$ebıleceg seçkınltğın kanıtıdır Başkent e uğrayacagı resmen açıklanmıştı Iran Dışişleri Bakanı Ankara\ı "pas" geçti ANKARA (Cumhuriyet Burosut Başbakan Özal'ın Tahran seferi sırasında çözümlenemeyen demirçelik ve şeker konusunda fıyat önerisı getirmesı beklenen Iran Dışışlen Bakanı Ali Ekber Vela>eti önceden kararlaştınlmış olmasına karşın Ankara'yı pas geçerek Atina üzerinde Lıbya'ya gıttı. Bakanlar Kurulu'nun önceki gecekı toplantısından sonra Devlet Bakanı Mesııl Yılmaz Velayeti'nin dun Ankara'ya uğra>acağını ve bir saatlık süre ıv'inde Devlet Bakanı İsmail Ozdaglar ile goruşecegini açıklamıştı. Özal'ın Iran gezısi sırasında İran'la 1 mıl>on ton demırçelık ve 360 bin ton şeker satılması konusunda fıyata anlaşma sağlanamamıştı. Velayeti'nin dun saat 11.15'ıe Ankara yerine Istanbul'a gelecegi bildırilmış, Iranlı Bakanın uçağının ınişi daha sonra telsizle kuleye yapılan bir anonsla iptal edılmışti. Velayeti'nin lran'a dönuşu sırasında Ankara'ya u|rayacağı belinildı. Ancak Özal ve Ozdağlar, 16 mayısa kadar Pakistan gezisi nedeniyle Ankara'da olmayacaklar. (Baştarafı I. Sayfada) rekli Türk subayının öyküsü ile Kurtuluş Savaşı anlatılabilirdi. Umarız, bu çığır, Küçük Ağa ile açılmış olur. Geçen yıllarda aynı beğeniyle izlediğimiz Ittihat ve Terakki örgütünü konu alan film de ilgi görmüştü. Bütün bunlara karşın bugüne dek bir Mustafa Kemal filmi yapamadık. Meşrutiyet, mütareke ve Kurtuluş Savaşı günlerinden bin roman ve bin film çıkar. Mustafa Kemal'in gerçekçi devrimciliği, Enver Paşa'nın seruvenciliği, Çerkez Ethem'in ihaneti, nice romanlara, nice filmlere konu olabilir. Küçük Ağa filminde "Reis Bey" rolünde izlediğimiz Ahmet Mekin gibi yüz yapısı ile Atatürk'ü anımsatan bir yetenekli aktörümüz de varken Atatürk'e benzetilecek aktör aramak güçlüğü de kalmamıştır. Küçük Ağa romanındaki tarih yanlışları, senaryoda düzeltilmış. Tarık Buğra gıbi, sağ kesimin çok az rastlanan nitelikli yazarlarından birinin, Çerkez Ethem olayında "albay" rütbesi ile Garp Cephesi Komutanı olan İsmet İnönü'den konuşmalarda "paşa"diye söz ettirmesi ve Tevfik Bey ve Saruhan Milletvekili Reşit Bey'in küçüğü olan Çerkez Ethem'i kardeşlerinin büyüğü olarak göstermesi, bağışlanmaz tarih yanlışlandır. Romanda, "Tevfik Bey, ağası Ethem ve kardeşi Reşit Beyler" ve "Tevfik Bey ağabeyisini kapıda karşıladı" gibi yanlış bilgilere dayalı anlatımlar, senaryoda aytklanmıştır, Reşit, Tevfik ve Ethem adlı üç kardeşin büyüğü Reşit, ortancası Tevfik, en küçükleri de Çerkez Ethem'dir. Tarık Buğra gibi bir romancı, nkpin bu kadar yanlışa düşer, bilinmez... Bu yanlışları görmezlikten gelırsek, roman gerçekten doyurucudur, film de başarılıdır. Küçük Ağa konusundan çıkarılacak çok yönlü dersler vardır. Derslerin en önemlisi, hiç şüphesiz, roman ve filmde "Kuvva'cı" olarak tanımlanan Kuvayı Milliyecilerin katıksız yurtseverlikleri ve özverilerinden çıkmaktadır. En güç koşullarda izlenecek ulusal ve devrimci yolu bulan Kurtuluş Savaşı öncülerinin tutum ve davranışlarındaki gerçekçilik ve kararlılık, bugün de aynı yolu izleyenler için örnek olmalıdır. Halkın içinde oluşan çeşitli ve karşıt duygu ve düşüncelerin karmaşası içinde ulusal kurtuluşçu yolu açmak, gerçekten büyük bir örgütçü güç, inanç ve kararlılık istiyordu. Doktor Haydarlar, Reis Beyler, Yüzbaşı Hamdıler, Küçük Hacılar, Çolak Salihler, Ali Emmiler, aynı halk kesimi içinde karşıtlannı da bulmuşlardı, onlarla savaşıyorlardı. Başlangıçta Kuvayı Milliye'ye karşı koyan "Istanbullu Hoca" bunlardan biri değil mıydi? "Istanbullu Hoca", kısa sürede, Kuvayı Milliye'ye karşı beslediğı düşüncelerde ne büyük yanılgılara düştüğünü anlamış, ancak hakkında vurulma kararı alındığı için Akşehir'den kaçmak zorunda kalmıştı. Önce, İngiliz işbirlikçisi Çakırsaraylı adlı eşkiyanın yanında büsbütün bilinçlenen ve bu arada "Küçük Ağa" adını alan İstanbullu Hoca, Çerkez Ethem'in ihanetlerinı degördükten sonra Kuvayı Milliye ile işbirliği yapmış ve Ankara'ya kadar ulaşabilmiştir. Kücük Ağa, ulusal konularda yanılgıya düşen insanların olaylann etkisi ile düşüncelerinı değıştırebileceklerinı gösteren bir örnektır. Ancak, bu değişım karşılığında bınbırtüriü özveriye katlanılır, büyük acılar çekilır, çileler doldurulur. Bugün, çevremizde yaşanan ve bizim de sık sık bu köşede sergilediğimiz kişilikler, Küçük Ağa'nın tam tersi örneklerdir. Bunlann düşünce değişiklikleri, özverileri, çileleri, sıkıntıları getirmiyor, tersine bunlar, egemen çevrelerin sofralannda yer tutmak için inançlannı kirli mendiller gibi fırlatıp atıyorlar. Küçük Ağa konusunda çıkarılacak bir başka ders de Çerkez Ethem'in kişiliğinde ve serüvenlerindedir. Meşrutiyet döneminde "Teşkilatı Mahsusa" adlı gizli örgütte çalışmaya başlayan başçavuş, adını ilk kez, Izmir'in Ittihatçı Valişi Rahmi Bey'in oğlunu kaçırarak duyurmuş, daha sonra İran ve Irak'ta gerilla savaşlarında büyük başarılar elde etmişti. Ankara hükümetinin düzenli ordu kuramadığı gunlerde "Kuvayı Seyyare" adlı milis ordusu ile iç isyanları bastıran Ethem, kardeşlerinin de kışkırtmaları ile Ankara hükümeti ile çatışmaya girmiş ve sonunda Yunan ordusuna sığınmıştı. Yunan işgalindeki İzmir'de Hollanda Hastanesi'nde, daha sonra Atina'da ve Almanya'da ülser ve verem tedavisi gören Çerkez Ethem, Enver Paşa ile buluşmak istemiş, Enyer Paşa'nın ölümü üzerine, önce Mısır'a daha sonra da Ürdün'e gtdip yerieşmiş, af yasasına rağmen ülkesine dönmemiş, 1948 yılında da ölmüştür. Çerkez Ethem'in kişiliğinde, kişisel tutkulanna tutsak olanların başlangıçta kahraman olsalar bile, zaman içinde hain olabıleceklerinı de görüyoruz. Bizim kuşaklar, bızlerden önce, demokrasiyı, temel özgürlükleri, yeni düşüncelen, devrimci inançları savunanlara saygı borçluyuz. Kendi siyasal doğrultularında inançla yürüyenlerden ancak ve ancak örnek alıyoruz. Bugun, yetmişin üzerinde yaşları ve ak saçları ile otuz yaşlanndaki düşüncelerini aynı kararlılıkla savunanları, inanç heykelleri olarak selamlıyoruz. Peki ya, dün sosyalist düşünceleri savunup, bugün egemen çevrelerin dukalıklarında saray soytarılan gibi iğreti gülücüklerle dolaşan sofra artıklannı sergilemezsek, yetmişin üzerindeki yaşları ve ak saçları ile selamladığımız o kararlı, o yiğit insanlara karşı saygısızlık etmiş olmaz mıyız? Bu inanç heykellerine olan saygı borcumuz, basının ve siyaset dünyasının "Çerkez Ethem'iermi de duraksamadan sergilememizi gerektiriyor. Televizyon dizisinde gördüğümüz iyiye, doğruya, güzele doğru koşan "Küçük Ağa"du, çevremizde görülen dönekler ise, tıpkı Çerkez Ethem gibi bir zamanlar savaştığı güçlere sığınan ve bu yüzden gün geçtikçe küçülen ağalardır... ANKARA, (Cumhuriyet Burosu) Ankara Sıkıvonetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesınde gorulen MHP davasında Alpaslan Turkeş'in tahliye isteği 25. kez reddedildi. Duruşma Topraklık'taki anarşik olaylarla ilgili tanıkların dinlenmesi için 15 mayısa bırakıldı Türkeş'in tahliyvsi 25. kez reddedildi (Baştarafı 2. Sayfada) Fakültesi'nde tamamlayacaktık. Vapurla giderken Haydarpaşa açıklarından bes yıl seyredeceğimiz iki tarihî yapıttan birinde; şu tersine konulmuş bilardo masasını andıran Selimiye Kışlası'nın az ötesinde süslü kuleleriyle azamet ve şirinliği birleştirmiş olan binada... Kız ve erkek sivil öğrenciler 7.35 vapurunda buluştuk. Bir solukta Haydarpaşa yokuşu... İlk dersimiz anatomi... Yer kapışmalar, duvarlardaki planşlara, kürsü üzerindeki kemik yığınlanna şaşkın şaşkın bakışlar ve sonunda anatomi hocası; hiçbir zaman unutamıyacağımız iyi yureklilik ve çalışkanhk sembolu, o temiz yüzlu rahmetli ismail Hakkı hocamız... Hikâyemizin asıl ilgi çekici yönü bundan sonra başlar; çunkü ders bitmişti; başka bir derse de girmiştık, ama biz bırdenbire sersemleyivermiştik. Enerjimiz ve hevesımiz yok oluvermiş; heyecanınıız bir anda, balon soner gibi, sılinivermişti. Evet, hayatımda >.!'«. defa bir dersi anlamadan deTsaneden çıkmıştım... İlk anatomi dersinın bende bıraktığı tek iz, Arapça bilmeden tıp oğrenimini yapmanın mümkun olamıyacağıdır. Suklum puklum eve dönduğümde derste tuttuğum notlara ürkerek goz gezdirdim: Kanzaa, lelem, sülme. vecih, sukbe, ünsî, vahşi, ulvi, suflî, tahtel, fevkal, mailî, mustaraz ve daha bırçok Arapça kelimelerle savfaları doldurmuşum. Enine boyuna dusunmeye başladım. Gene kutsallık Tıptan vazgeçip geçmemem ara sında kararsızlıkla birbirini kovalayan haftalar ve aylarda kendime zor gelebildim. İlk vizeden "kemik vizesi" başarı ileçıktım. Ve bizim tıp oğrenımi kebt, rie, rietan, tahal, emai rakika, miai galiz, iltihabi ze>li dudii aaveri, felci nısıf tulanı, tasallübu şiryanî ve bunlardan yüzbinlerini ezberliye ezberliye 6 yılda tamamlandı (1930)... Yazık olmuştu korpe dimağlarımıza. Batı ülkelerinde bu yüzbinlerden bir tanesi bile kullanılmıyordu. Onları bir bir kafamızdan atarken, yerlerine Latincelerini ve çahştığımız yabancı memleketlerin lisanlanndaki karşıhklannı yerleştirdik. Dil devrimimizi de işte, bu nedenle benimsedik. Eskilerden hatınmda kalan şu cümleye bakınız: "Asabı tevemi selasenin şubei aynii wilis'inin gusnu enfisinin haytı gırbalisi". "Üçüz sinirin (N. trigeminus)* burun dalcığının kalbur iplikçiği" demek. Siz, genç kuşaklarımız; bizim boşuna harcadığımız o en kıymetli zamanı, Öz Turkçeniz eşlığinde hayatınız boyunca ve dünyanın her köşesinde size ışık tutacak batı dillerini oğrenerek değerlendirebiliyorsanız ne mutlu sizlere. * Willis göz dahnın • Şebekemi, pasomu, nufus cuzdanımı, sınıf kartımı yitirdim. Geçersizdir. MEHMET BATTALOĞLV KAŞKE.VT UTUOARI BÜYÜKKÜITÜR ANStKLOPEDtSİ "beklenen buyuk ansiktopedı" v&ymetı^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle