17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 KARA AFRIKA'DA DEMRENLER VE DEVRILENLER HIFZI TOPUZ ANKARA NOTLARI ÖLDÜRÜLEN BAŞKANIN OĞLU ANLATTYOR MM irleşmiş Milletler'in denetiminde özgür seçimler yapıldı. Ben de babamın partisini destekleyen gençlik örgütünde görev almıştım. Bu kez seçimleri babamın Togo Birliği Partisi kazandı. İşbirlikçiler büyük bir yenilgiye uğradılar. Bu sonuçlar Fransızları çok şaşırttı. m. ransız Ordusu'ndan atılanlardan 6O'ı bir gün babama gelip, "Bizi orduya al" demişler. O da "Benim askere ihîiyacım yok" demiş. ''Köyleregidin çalışın. Heryerde size ihtiyaç var. Üretici olun. Togo şimdi geniş bir kalkınma işine girişti. Sizin debuna katkımz olsun..." J f f abamı devirmeye niyet eden eski sömürge askerleri evimizin güvenlik bakımından sıfır olduğunu biliyorlarmış elbeîte. 12 aralık 1963 gecesi gelip bizim evi kuşatmışlar. Nöbetçiyi yakalayıp silahını almışlar. Başlarında Etienne Eyadema adlı bir çavuş varmış. MORİTANYA Albay M Huna Ud HAYDALLA (1978) 18 NİSAN 1984 General E EYADEMA SUDAN .1969) Ffelanaresal NUMEYRI TOGO (1967) 0980) J B VIEIRA KONGO Albay D (1968) SASSAU NGUESSO UfiANDA (1971) Idı AMİN (1980) MOBOTE ZAİRE (1965) Marejal MABUTU • ara Afrika 'da yılda birkaç askeri darbe olur. Devlet başkanlan öldürülür veya tutuklanırlar. Çavuşlardan ya da yüzbaşılardan oluşan bir konsey devlet yönetimini eline geçirir. Bir süre sonra onlar da devrilirler. Yirmi dört yıldan beri Kara Afrika bir darbecilik salgınına uğramıştır. Bunun elbette çeşitli nedenleri vardır. Bu yazı diz'ısinde bazı örnekler vererek darbeleri anlatmaya çalışacağız. Olayları bazen devlet başkanlarının en yakınlanndan dinleyeceksiniz, bazen de olaylara tanık olanlardan. Kara Afrika ülkeleri hâlâ huzura kavuşamadı. Çalkantılar süregeliyor. Bunlann en sonuncusuna geçen ay Nijerya'da tanık olduk. Başkalarına da tanık olacağız. Bu darbeler geçidine Togo ile başlıyoruz. Oradan Ugandaya geçeceğiz, oradan Çad'a, Moritanya'ya, GineBissau'ya, y MalVye, Ghana ya, Gine'ye ve Zaire'ye.. Bu yazı dizisi Kara Afrika'da 23 yıllık gözlemlerin ve anıların izlenimleriyle ortaya çıktı. SUNUŞ K MUSTAFA EKMEKÇİ TOGO 1 Devlet Başkanı, gizlendiği otomobilin içinde öldürüldü Kimliği ' • • I elin önce Togo'ya gidelirn. Eski bir Alman sömürgesi olan Togo, Birinci Dunya Savaşı'ndan sonra Mılletler Cemıyeti karanyla " m a n d a " rejimiyle yönetilmiş ve 27 Nisan 1960'ta da bağımsızlığa kavuşmuştu. Sylvanus Olympio Fransızlara karşı bağımsızlık savaşıru başan ile yurütmüş ve ezici bir çoğunlukla devlet başkanı seçilmişti. Olympio 1%3'te yapılan bir darbe sırasında kurşunlanarak öldürüldü. Kendisinin iki kızı ve üç oğlu vardı. Bunlardan Gilchrist Olympio'yu Paris'te tanıdım. Babası vurulduğu zaman Oxford Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Gilchrist ekonomi üzerinde bir tez hazırladıktan sonra New York'ta Uluslararası Para Fonu'nda çahşmış ve birkaç yıl önce de bu görevinden ayrılarak Fildişi Kıyısı'nda büyük bir otomobil satış fırması kurmuştur. Gilchrist Olympio, beni geçenlerde Paris'te, Avenue Courcelles'deki apartımanına çağırdı. Uzun uzun babasından söz ettik. Gilchrist; Babam vurulduğu zaman 27 yaşındaydım, diye söze başladı. Ben Londra'daydım. Annem ve kardeşlerim babamın yanında kalıyorlardı. Olayı sonra onlardan ve babamın yakınlanndan dinledim. Babam kendisine karşı bir darbe yapılabileeeğini hiç düşünmemişti. Togo halkına sonsuz bir guveni vardı. Biz Ewe etnik topluluğu kökenliyiz. Ewe'Ier Togo'nun guney kesiminde yaşarlar. Ewe'ce konuşurlar. Ghana'nın ve Benin'in güney kesimlerinde de Ewe toplulukları vardır. Babam devlet başkanlığına gelmeden önce, sıyasal yasamının ilk dönemlerinde Ewe'ler arasında bir birliğin kurulmasını amaçlayarak "All Ewe Conference" adlı bir örgüt kurmuş ve onun başına geçmışti. Ailemizin kokenlerini araştırırsanız, atalanmız arasında Portekizlilere ve Brezilyalılara rastlarsınız. Babam yerli dillerden başka dort dil biliyordu: Almanca, Fransızca, tngilizce ve Portekizce. ... >•», .• Y(JKARI VOLTA ^ • • % . Sansanne /Mango * . • • . • • > • . • V. • ; * • • • î • . .'•>; GANA ' •' . ."iş ••^« • lm:j? ' : . • / V * • • ' . * * Sokade / / "A . ;• •i 1 f /TOGOV/ !"•§]) L f Tsevıe Ç • \ Anecho "*•* /L«W »TLAS OKYANUSU Başkent: Lome (150.000) Nüfus: 2.600.000 Yüzölçumü: 56.000 km' Dil: Fransızca (resmi dil} ewe, kabre, fon Din: Animist %70, Müsluman Vo5, Katolik %25 Para birimi: CFA (Fransız Frangına bağlı Afrika Frangı) Bağımsızlık: 27 Nisan 1960 Devlet Başkanı: G. Eyadema Kişi başına ulusal gelir: 400 dotar (Dunyada 132'ncı) Başlıca ürün kaynaklan: Kakao (6 bin ton), kahve (15 bin ton), hububat, fosfat (2.9 milyon ton) Gazete: Togo Press (10.000). sızlığı için özgürlükçü bir politikaya yönelmiş olan Fransa, bir süre sonra bu ülkelerle ekonomik ilişkileri koparmayacak bir biçimde yeni bir sömürgecilik politikasının temellerinı attı. Babam Togo'nun Afrika'daki Fransız ekonomik örgutüne katılmasından yana değildi. Fransızlar Nicolas Gnınitzky adlı bir mühendisı babamın karşısına çıkardılar. Fransızlarla işbirliğini savunan Gnınitzky, Togo İlerleme Partisi'nin başkanı>dı. 1951'den beri de Fransız Mıllet Meclisi'nde üye idi. F. ALMANYA 'YI ZIYARETLERtSDE Togo Cumhurbaşkanı Sylvanus Olympio ve eşi Federal Almanya'ya sırasında Federal Almanya'nın Cumhurbaskanı Heinrich H'ilhelmine ve eşi Madame YVilhelmine ile birlikte. bi oldular. Togo'ya verdikleri sozlerin hıçbirini yerine getirmek istemediler. Bunun sonucu olarak, ekonomik durum çok bozuldu. Babam da Almanlardan ve Amerıkalılardan yardım sağlamaya çalıştı Fransızlar bu gelişmelere çok kotü bir gozle bakıyorlardı. Fransa bize teknik bir kooperasyon anlaşması önermişti. Bu anlaşma çok geniş kapsamhydı; ekonomik, teknik, siyasal, askeri \e eğitsel alanları içine alıyordu. Babam bu anlaşmaları tümüyle kabul etmek istemiyor ve ekonominin dışına çıkılmamasını öneriyordu. Fransa buna yanaşmadı \e hava büsbütün gerginleşti. Darbe nasıl diızenlendi? Fransızlar "manda"cılık doneminde "Togo'Muları askere almıyorlardı. Oysa askerlik bir gelir kaynağıydı. Örneğin dirmışler, babam kabul etmemiş. Zaten ordu\a pek önem verme?di. Ordu o zaman 300 jandarmadan oluşuyordu. Bunlann bajında da bir Fransız subayı bulunurdu. dikkat edin. Başınıza bir iş gelir. Evde nöbefçi bulundurun". Bundan sonra kapıya bir nöbetçi dikmişler. yaptıkları ziyaretleri Babam Togo Birliği Komitesi'ni kuruyor ogo 1902'de daha Alman işgaiindeyken Lome'de doğan babam, "London School of Economics and Political Sciences"ı bitirdikten sonra, Fransa'da öğrenimini sürdürmuş ye daha sonra da yurda donerek L'nilever fırmasının Afrika kolu olan United Africa Cfenpany'nin başına g^miştir. Bir zencinin boyle bir temsilcıliğe getirilmesi o zaman çok önemli sayılıyormuş. Babam o donemde Lome Ticaret Odası'nın da başkanı olmuştur. Olympio elbette siyasal akımlann dışında kalabilecek bir insan değildi. "All Ewe Conference"ın bir sure başkanhğını vaptıktan sonra, öteki etnik topluluklara açık "Togo Birliği Komitesi" adlı partiyi kurdu. Bu parti kısa zamanda buyük başarı elde ederek 1946'da Fransız ışgali altmda yapılan Togo Meclisı seçimlenni kazandı. Babam Meclis Başkanlığı'na getirildi ve 1946'dan 1952'ye kadar bu Meclise başkanlık etti. 1946'da " m a n d a " rejimi sona ermiş ve Togo Birleşmiş Milletler düzenine uyularak Fransa'nın vesayetine verilmişti. Yani, Fransız işgali yeni bir duzen içinde süregeliyordu. Ama ne var ki, bu bir "sömurge" yönetimi değil, "vesayet" yönetimiydi. Fransızlar babamın guçlenmesini kuşku ile izlıyorlardı. Çünkü babam Afrika'nın gerçek bağımsızlığı için çalışıyor, Fransızlara, Amerikalılara ve tngılizlere karşı bağımsız bir politika izliyordu. lkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgelerin bağım Başka iş bulun kendinize! M. ransız ordusundan atılanlardan 6O'ı birgun babama gelip "Bizi orduva a l " demişler. O da, "Benim askere ihtiyacım yok" demış. "Koylere gidin çalışın. Her yerde size ihtiyaç var. üretici olun. Togo şimdi geniş bir kalkınma işine girişti. Sizin de buna katkımz olsun!." Fransız ordusunun eski paralı askerlen bu sözlerden hiç hoşlanmamışiar ve aralarında örgütlenerek bir darbe hazırlamaya T. Fransızlar, seçmenlere baskı yapıyor i « . ğ u s t o s 1956'da Togo Cumhuriyeti'nin özerkliği ilan edildi. Seçimler vapıldı. Fransızlar seçmenlere çeşitli baskılar yaparak Togo tlerleme Partisi'ne seçimleri kazandırttılar. Grunitzky başbakan oldu. Togo artık bağımsızlığa hazırlanıyordu. Her ne kadar yönetim Togo hukumetine bırakılmışsa da dışişleri, savunma ve maliye Fransızların elındeydi. Bu koşullar altında 1958 nisanında Birleşmiş Milletler'in denetiminde özgur seçimler yapıldı. Ben de babamın partisini destekleyen gençlik örgütünde gorev almıştım. Bu kez seçimleri babamın Togo Birliği Partisi kazandı. Meclistekı 46 milletvekilinin 29'u babamın partısındendi. Işbirlıkçiler buyük bir yenilgiye uğradılar. Bu sonuçlar Fransızları çok şaşırttı. Babam Fransızlara rağmen, seçimleri kazanmış oluyordu. Bağımsız Togo'nun ilk başbakanlığına getirildi. Yapılan anlasmalara uyularak 27 Nisan 1960'ta bağımsızlık ilan edildi. Bunun arkasından, 1961'de yeni Meclis seçimleri yapıldı. Bunda da babamın partisi oylann < « 97'sini elde etti F ve babam Devlet Başkanlığına getirildi. Babanız Devlet Başkanı olduktan sonra Fransızlaıia ilişkileriniz nasıl oldu? Fransızlar şok geçinniş gi A MBabam devleti özel bir firmanın yönetim kurulu başkanı gibi yönetirdi. Bakanlar kuruluna da öyle başkanlık ederdi. Zaten bakanların hepsi yakın arkadaşlarıydı. Togo'nun kuzey kesimlerinde yaşayan Kabre'ler 189798 yıllarında Almanlara karşı koyarak savaşçı olduklarını kanıtlamışlardı. Almanlar Togo'yu ele geçirdikten sonra, Kabreleri polis ve jandarma olarak kullandılar. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Togo Fransızların eline geçince, Kabre'lerin polislik ve askerlik gorevleri de sona erdı. Kışlaların kapıları yıizlerine kapanınca, onlar da komşu ulkelere geçerek oradan Fransız ordusuna girdiler. Kabre'ler, böylece îkinci Dünya Savaşına'da katıldılar, Hindiçini ve Cezayir savaşlanna da... Bu işler hep kaçak olarak yapılıyordu. General de Gaulle iş başına geçınce bunları ordudan çıkardı. Bağımsızlıktan sonra bu eski somurge askerlen birçok kez mektup yazarak Togo'da asker olmak istediklerini bilkarar vermişler. Babam devleti, özel bir firmanın yönetim kurulu başkanı gıbi yönetirdi. Bakanlar kuruluna da oyle başkanlık ederdi. Zaten bakanların hepsi yakın arkadaşlarıydı. Deniz kıyısında eski bir köşkte oturuyorduk. Babam Almanlardan kalma eski genel valilik köşkü olan devlet başkanlığı koşkune taşınmak ıstememişti. Çoğu akşamlar eve doner donmez bisikletine atlar ve kendi plantasyonuna giderdi (Plantasyon muz, hindislancevizi, kahve ve palmiye yetiştirilen üretim çiftlikleridir). Yanına hiç koruyucu fılan da almazdı. Evimizin kapısında bile uzun zamanlar nobetçi yoktu. Birgun delınin biri babamı oldurmek için eve girmiş. Ağabeyım yakalamış deliyi. Bunun üzerine Israil buyük elçisi babama " A m a n " demış, ne hiç akılları ermiyonnuş. Zaten çoğunun okuması yazması da yokmuş. "Kimi bulsak da devletin başına geçirsek?" dıye düşünmeye başlamışlar. Peki, Olympio'nun partiPijamayla bahçeye sine o> > ermiş olanlar hiçbir tepkaçış.. ki göstermemişlcr mi? Benim o zamanlar duyduğuma gore Ewe kökenli olmayanlar, babanızın 'abamı devirmeye niyet yönetimi doneminde biraz ezilip eden eski somurge askerleri evihorlandıkları için darheyi iyi mizin güvenlik bakımından sıfır karşılamışlar. Kuzevliler, hükiıolduğunu biliyorlarmış elbette. mette yeterii ölçude temsil edil12 Aralık 1963 gecesi gelip bizim medikleri için sızianıyorlarmış. evi kuşatmışlar. Nöbetçiyi yakaKahve ve kakao üreticileri dulayıp sılahını almışlar. Başlarınrumdan hiç hoşnul değillermiş. da Etienne Eyadema adlı bir çaMemurlar da iicretlerinin azlıvuş varmış. Babam evde pijamağından sızlanıyorlarmış. Çıinkü sıyla imiş. Hemen elektrik cerebabanız özel sektorden geldiği yanını kesmiş ve arka pencereleicin tam bir liberalizm anlayışı rin bırınden bahçeye atlamış. içinde durumun düzeleceğine Yanımızda Amerikan Elçiliği inanıyormuş. Bu bakımdan mevardı; babam elçiliğin bahçesine murlar iivey evlat muamelesi geçmiş. Bahçe kapkaranlıkmış. Orada kapısı açık bir araba du gormiişler. Babanızın dönemindeki askerler de, kendi takımlaruyormuş. Bu arabaya gizlenrı devleti ele geçiriyor di>e baymiş. ram etmişler.. Darbeciler meşaleler yakıp Babam bir işadamı olarak heryeri aramışlar ama, babamı çok iyi bir yoneticiydi. Ama devbulamamışlar. Ertesi sabah gün let ekonomisinin kurallarını pek ağarırken çavuşlardan birinin iyi kavrayamamıştı. Her şeye aklına elçiliğin bahçesini aramak pragmatik yollarla çare anyordu. gelmiş. Çavuş Eyadema babamı Partisini de yeterii biçimde örgizlendiği arabanın içinde görüngütleyememişti. Gençlik daha ce hemen makineli tabancasını kendisini anlayamamıştı. Babadoğrultmuş üzerine. Babam oramın dış ilişkileri de zayıftı. Başda can vermiş. Babanızı öldiiren çavuş, kan olduktan sonra Togo'nun bugün Devlet Başkanı olan Ge dışına adımını atmamıştı. Sevdiği devlet adamlannjn başında neral tyadema'dır, değil mi? Patrice Lumumba geliyordu. Evet o. Bundan kimsenin şuphesi yok. Tetiği çeken Eyade Lumumba'nın da hukümet başkanı olarak gittiği ilk ülke Togo ma ama, onu kışkırtanlar kim? Geride kimler vardı? Bu iş ay olmuştur. Hiç unuttnam, bize geldi. Ben kendisine "Amca" didınlanmadı. yordum. Babamın sevdiği öteki Kara Afrika liderleri de Sekou Darbeciler paniğe Toure, Modibo Keita, Nkrukapılıyor mah, Kamerunlu Feli\ Moumie ve Yukarı Voltalı Coulibal) ıdi. Babam buyuk devletlerle gerek»ır de şu var, askerler li dostluğu kuramadı. Hatta yaoraya babamı korkutmak için bancı ülkelerde elçiliklerin açılgelmişler. Devlet başkanını ölması gereğıne bile inanmıyordu. dürmek akıllanndan geçmiyor"Elçiliklere ne gerek var? Konmuş. Eyadema babamı vurunca solosluk işlerini bir iki memurla hepsi paniğe kapılmış. Kimi başa geçıreceklerini de bilmıyorlar çöziimleriz, olur biter" diyordu. mış. O zamana kadar daha KaTogo^dâ ra Afrika'da hiç askeri darbe olmamış. Çavuşların devlet işlerı darbeler dönemi Hasan Ali Yücel, Mehmet Başaran'la, öbür konuğuna anlatmayı sürdürür, şöyle der: Bundan sonrası hazındir. Bir mıllet eğitimde kendini bulmuştur. Sonuç çok müspertır, ama bir parti iç mücadelesi uğruna herşeyi feda etmiştir. Suçlular yaratılmaya çalışılmıştır zorla. O yıllarda başbakan adayıydım partimde. Çekemiyordu durumu çoğu, çareler arıyortardı beni yıkmak için. Kırk altı malum... Saldırgan bir yazısından dolayı Kenan Oner'i mahkemeye verdim. Nerden bilirdim uç buçuk yıl sürdürüleceğini davamın? Tam üç buçuk yıl memleketin en önemli davası haline getirileceğini... Mahsus uzattılar bilıyorum. Parti içi durumumu sarsmak, beni elimine etmektı gaye. Oyle bir hava estirıldi ki, Türkıye'n*n Hasan Aıi, Kenan Öner davasından başka bir derdi kalmamıştı sanki. . Sekız yıllık bir hükümetın icraatını savunmada tek başıma bırakılmıştım. Ne parti, ne şu ne bu... Sekiz yılın sevapları kendilerınin, günahlan Hasan Ali'nindi. Mahkemede tanık bulamadım kendime. Yılların hesabını verdığım koca davada iki kişi tanıklık etme deliliğıni göze aldı: Nurullah Atac, bir de Ferit Alnar... (Başaran'ı gosterir gözleriyle herhalde)Kan davası güder gibi "Hasan Ali" çocuklan deyip bunlara yükleniyorlar hâlâ.. (Mehmet Başaran anlatıyor bundan sonrasmı). O günleri ansıdım. Birikmış düşmanlıklar, kinler zıncirinden boşanmıştı. Bilen de btlmeyen de saldırıyordu. Her kötülüğün nedeni oydu. Gemı azıya almıştı anitoslarla meletoslar... Tıpkı iki bin yıl öncenin bilgesi gibi inançları yıkmakla, gençliğın sağtöresini bozmakla suçlandırılıyordu; baidıran zehiri içirilmemişti, ama adını anılmaz bir hale getirmişti iftira zehiri... Güz kırları gibi hüzünlü, derin yüzune baktım. Memleketımin bir çağıydı (Mehmet Başaran, öyküler, "yüreğin sesi zeytin ülkesi" Yazko Yayını 1983) "Ankara Notları"n\n çatısını kurarken, bunlann ardı ardına bir sürekliliği olmasını da düşünürüm... Başaran'ın anlattığı oykü, korku filmlerine konu olacak cinsten bir öykü Tonguç'la ilgilı bir öyküyü de. oğlu Engin'den dinlemiştim. Şöyle: Köy Enstitülerı ya kurulmamış daha, ya da kurulmak üzere. Tonguç bir köye gıder, okula uğrar Öğretmene kendini tanıtmaz; kıyısından, köşesinden bılgi almak ıster Öğretmen: Okulumuzun damı. çatısı akıyor, der. Kaç kez bakanlığa yazdım bir türlü onarmadılar... Tonguç, dinler dinler, sonra okulun çevresini dolaşmaya çıkar Bir bakar ki, bir duvarın dibınde kiremıtler, hemen ceketini çıkanr, kollarını sıvar, kıremitlerle çatıyı bir güzel örter. İşj bitirdikten sonra, öğretmene, "Ismail Hakkı Tonguçllköğretim Genel Müdurü" yazılı kartını verır, şöyle der Ben Ankara'daydım, çatı yıne akarsa, bana yaz! Köy Enstıtüleri kurulup, ış içinde eğitılen çocuklar, köylere gönderılince, çatılann akması gıderek duracaktır Şimdi anlatacağım olayı da, 80 yaşındaki Cumhuriyet okuru, Mamurhan Özsan'dan dinledim. Mamurhan Özsan, Niyazi Ağırnaslf nın ablası. Tonguç'larla komşu oturmuşlar uzun yıllar; dostlar, arkadaşlar... Tonguç anlatmış ona da. İsmail Hakkı Tonguç, o kırklı yıllarda bir gün kolunda tasarılarla ılgili dosyalarla meclis koridorunda koşuştururken kırk ellı toprak ağası mılletvekili, yoluna dururter: Yahu ismail Hakkı Bey, senin hiç işın yok mu? diye sorarlar. O da koltuğundakı dosyaları gosterir. Yasa tasarılarını ışaret eder Benim işim bunlar ışte! gibisıne... Milletvekıli toprak ağalarından bıri karşılık verir: Bu kadar hergeleyi okuttunuz. bize kim uşaklık edecek' Talip Apaydın, bir sure önce gıttığı Isviçre'den ilgınç anılarla döndü. Orada Türkyabancı birçok dostlarla tanışmış. Çağdaş Türk yazını üstüne üç ayrı kentte konuşma yapması için çağrılmıştı. Her konuşmanın arkasından sorulu yanıtlı söyleşiler yapmışlar. İsviçre'nin çeşitli yorelerınde çalışan işçi, mühendis. doktor, teknisyen... Her uğraştan aydınlar Apaydın'ı soru yağmuruna tutmuşlar. Her biri ayrı sorunların içinde, ama yüreklerinin bir yanı hep memleketle ilgili yurttaşlarımız, düzeyi olan bilınçli insanlarmıs. Inanılmaz başarılar gösterenler, kendisini kabul ettirenler varmış içlerinde. Talıp şöyle diyor: İsviçre zaten böyle ınsanlardan kurulu bir toplum. Doygun ve dingin bir ülke. Alabildığine varsıl. Dünyanın neresinde ne yetışiyorsa, ne yapıl.yorsa çarşısında, pazarında yığılı. Öyle bir bolluk içinde, ama bu değirmenın suyunu düşününce ınsan dertli oluyor .. Apaydın'ı on gün gezdirmışler. O, ünlu eğıtımci Pestalozzı'nin okulunu da görmek ıstemiş. Dostlan elektrik mühendisi Ahmet Özdemır ile teknisyen Ekrem Sivritepe arabalanna bindırıp gotürmüşler, St. Gallen kantonuna bağlı Tragen köyüne Dağlann başında, karlar altında uzak bir köy. Ama eğitim tarihine en büyük katkıyı getırmiş bir eğitimcinin Pestalozzi'nın görüşlerıne uygun eğitim yapılıyormuş burada. 22 ayrı ulusun anasız, babasız çocuklan eğıtılıyormuş. Malezyalı, isveçli, Koreh, Polonyalı, Etyopyalı, Yunanlı... vb. çocuklar. Yalnız Türk çocuğu yokmuş. Apaydın sormuş: "Neden bizden yok?", "çok ıstedik" demişler, "ama hukumetiniz vermedi." "Biz kendi çocuklanmızı eğitıriz" denmiş. Ama bir Türk aşçıyla karşılaşmışlar, Ordu'nun Aybastı'sından Ethem Dınçel. Onlan mutfağa götürup, kahve içırmiş. "Genç olsaydım, burada okumak isterdim!" demış, aşçı Ethem Dinçel.. Korku filmleri gibi... SORIILAR1/SORLTNL.4RI Y1LMAZ SİPAl. CALIŞANLARIN Emekliye ayrılabilir miyim? SORU: 1958 vılında bir KİT işyerinde 58 gün sigortalı olarak çalıştım. 1970 yılı başında devlet memuru olarak göreve başladım. Şu anda sosyal güvenlik kurumlarına 5.000 iş günunden fazla prim ödemiş bulunuyorum. 1984 }ilı mart aşında istifa ederek SSK'na bağlı bir işyerinde çalışmayı düşunüyorum. Sosval Sigortalar Yasası'nda son yapılan değişiklikten sonra. duraksamaya dıişmiış bulunuyorum. Sosyal Sigortalar Yasası'na tabi bir işyerinde kısa bir süre çalışırsam, emekliye ayrılabilir miyim? Yasada yapılan değişiklikten sonra emekliye aynlabilirsem, emekli maaşımı hangi kurum bağlayacak ve ödeyecektir? YANIT: " C.H. ĞAZİANTEP Konunuz Sosyal Sigortalar Yasası'nda yapılan değişikliklerle ilgili değildir. Durumunuz 2829 savılı "Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetİerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun"un kapsamı içındedir. Bu yasanın 8. maddesine gore, "Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgilileri; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fîili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise, eşit hizmet sürelerinin sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi me\zuatına gore aylık bağlanır ve ödenir." Konuya, 18 Kasım 1983 gunlu Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 16.6.1983 ve 3141 sayılı genelgesi de açıklık getirmiştir. 3141 sayılı genelgeye göre de a) Birleştirilen hizmet sürelerinden fazla olantmn tespitinde takvim jılı hesabı yapılmayacak. ilgilinin işlen a>nldığı tarihten geriye doğru (360 x 7 = 2520 gun) prim veva kesenek ödenen süre içinde en fazla hizmetin geçtiği kurumca ve kendi mevzuatına göre aylık hakkı doğuyorsa aylık bağlanacaktır." Tüm çalışmalarınız SSK"na bağlı olarak geçmiş olsa idi, 25 yıllık sigortalıhk süresi içinde 5.000 günden fazla prim ödemiş bir sigortalı olarak size aylık bağlanırdı. Ancak, Emekli Sandığı'ndan SSK'na geçmeniz durumunda ise, yasanın ve yönetmelik ile genelgenın açık anlatımından "son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde en fazla hizmetin geçtiği kurumca" aylık bağlanacaktır. Emekli Sandığı Yasası ise, "iştirakçilerden 25 fîili hizmet yılını dolduranlar"ın ıstekleri uzerıne emekli aylığı bağlanmasını ongormuştur. Size, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan aylık bağlanabilmesi için, Emekli Sandığı'ndan ayrılıp, SSK'na bağlı olarak en az 1.261 gun (3 yıl 6 ay 1 gün) prim odemeniz gerekmektedir. Özür ve düseltme Çalışanlann Sorulan/Sorunlan sütununda yayınlanan A. Nevzad DOKYAKMAZ, A. Nevzad ODYAKMAZ olacakür. Düzeltir, özür dileriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle