25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 Gerçek Vergi Rekortmeni Şimdi yine 29 mart günkü gazetelerde demeçleri çıkan ilgilileri dinleyelim: • Çalısma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kalemli şunlan söylüyor: "Asgari Ccret Tespit Komisyonu çalışmalarını bitirmiştir. Yeni asgari ücret 24.525 TL. olarak tespit olunmuştur. Yiiriirlükte olan asgari ücrete kıyasla yeni asgari ücret yüzde 51.39 artış göstermiştir (...). Yeni asgari ücret rakamının tespitinde komisyonun oybirliği ile karar vermesini, çalısm ı hayatında isçiişverenhükümet üçlüsünün banş ve sükunet sağlanıa konusundaki mutabakatının (yani uzlaşmasının) ve kararlılığının anlamlı ve yeni bir göstergesi olarak görüyornm." gari ücretin verimli çalışma sağlamasım diliyorum." • Şimdi de komisyondaki işçi kanadı temsilcisinin demecini görelim. İşçi temsilcileri adına Türkİş Genel Eğitim Sekreteri Kaya özdemir şöyle konuşmuş: "Yeni asgari ücretler üzerinde bizim söyleyebileceğimiz en önemli hasus, üretime müspet katkısı olması inancıyla, oybirlijiyle çıkarılmasına olan katkımızdan ibarettir. (...) Yönetmelik ladili suretiyle bagımlılık oranı getirilmesi konusunda göriişlerimizi ve teraennilerimizi saklı ttıtmak kaydıyla müspet oy verdik." * * • Dikkat edilirse görıilür ki, her uç kanadın temsilcileri asgari ücret konusundaki karann "oybirligiyle verildiğini" özeUikle vurgulamışlardır. Durum bu olunca, kimileri: "Alan razı, satan razı, nedir sendeki bu kanştırıcılık ağzı" diyebilirler. Tekerlemenin daha kaba olan aslını da söyleyen olur belki. Ben bunu kimseye yakıştıramadığımdan, nazikçe bir değiştirme yaptım. Evet, "Velidedeoğlu niçin parmak aüyor bu işe? Yoksa pişmiş aşa su katmak mı istiyor" da diyebilirler. Estağfurullah; ne o, ne bu!... Ben konuyu sadece vergi rekortmenliği yönünden ele alıp ülkemizdeki sosyal ve ekonomik gerçeği bir kez daha sergilemek istedim. İki cocuklu bir işçi ai OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lesi için (adı 24.750 TL. olan ayIık ücretten peşin alınan kesenek ve vergiler çıkarıldıktan sonra gerideki) 16.425 lira aylıkla bu aile nasıl geçinecek diye düşünüyorum ve birbiri üzerine eklenen pahalılık karşısında bir türlü işin içinden çıkamıyorum. Eskiden peynir ekmek, zeytin ekmek, helva ekmek yerler, diye düşünürduk yoksullar için. Şimdi et yerine kuru fasulye önerenler var. (Ben bu mübarek yemeği hor görmem, hatta çok severim. Kış mevsiminde her ay en az üç kez pişirilir bizim evde. Birinci Dünya Savaşı ve Istiklâl Mücadelesi yıllarında Anadolu'nun tiırlıi kentlerinde geçen yatılı öğrencilik yaşamımda sık sık ve severek yediğim için, midemle çok eskiden beri dostluk kurduğundan mıdır nedir, kuru fasulye yemegi bana hiç dokunmaz). Evet ama dört nüfuslu bir emeklinin evine günde en az üç dört ekmek girer, bu da ayda ortalama 3.000 lira eder. Geriye 13.425 TL. kalır. Sonra kuru fasulye veya nohut. ara sıra sebze gerekli. Bunlan pişirmek için yağ, tuz, yakıt gerekli; günümüzde ise hepsi ateş pahasına. Ev kirasını hesaba katmıyorum; katsam işin içinden hiç çıkılmaz. Ama dört kişinin giyeceği ayakkabısı, sabunu, elektrik, su parası ne olacak?. Bunların hepsi, ekmekten sonra geri kalan on üç bin küsur lira ile karşılanacak. Bunu ayarlamak, mucize demeyeyim, bir sihirbazlık işi. • * * Bir de, yukanda görüldüğü gibi, Ücret Tespit Komisyonu'ndaki işveren temsilcisi tutmuş 3500 kalori üzerinden dengeli beslenme (afr'osunun kabul edildiğinden söz etmiş. Benim aklım ermedi. Emekçi ve ailesi, eline geçen 16.425 lira ile hem 3500 kalori sağlayan yemeği yiyecek ve öbür gereksinmelerini giderecek, hem de her ay peşin olmak üzere toplam olarak yılda yüz bin lira tutarında vergi ödeyecek. Bu tablo karşısında benim emektar kafam karışmasın da ne yapsın! * * * 1920'de Ankara Lisesi'nde, sanırım benden iki sınıf aşağıdaki sınıfın öğrencisi olan okul arkadaşım, Türkiye'deki sağlıksız kapitalizmin dedesi ve arka arkaya birçok yıl Türkiye'nin vergi rekortmeni saym Vehbi Koç'un geçen ay, 23 mart günlü Cumhuriyet gazetesinde şöyle bir sözünu okudum: "En sağlam yatınm devlet tahvilleridir. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşariıgı'nın en son çıkardıgı (ahviller yüzde 43 faiz veriyor. Bu, büyük bir rakamdır. Bizim gibi vergi veren adamlar için en kfirlı iş." Gördük kı asgari ücretle çalışan işçi de, yılda yüz bin lira olmak üzere vergi veriyor. O da para arttınp tahvil alabilir mi acaba? Eğer alabilseydi, hiç değilse faizi için vergi ödemezdi, çunkü tahvilin vergisi yok. ANAP'tan Istanbul Belediye Başkanlığı'na seçilen Bedrettin Dalan, Cumhuriyet muhabiri Yalçın Pekşen'le yaptığı konuşmada açıkyüreklilikle servet bildirimi yapmış. Bence dürüst bir davranış. Bu bildirime göre saym Dalan'ın "Otuz milyon liralık hisse senedi, beş miiyonluk da altını varmış." "Mevcut şirketierden maaş alıyorum, iki üç milyonun altına düşmez" diyor Dalan. Ama ne kadar vergi ödediği kendisine sorulmadığı için o konuda bir şey söylememiş (Cumhuriyet 27 mart 1984). Bursalı vergi rekortmeni Sönmez, 520 milyon lira gelir vergisi ödeyecekmiş (Cumhuriyet 30 mart 1984). Türkiye'de elbet daha büyük vergi rekortmenleri çıkacak. Yakında gazeteler yazar. Allah ziyade etsin der ve övününiz. Devlete ne kadar çok vergi verilirse, kamu işleri de o kadar düzenli gider. • * • Atatürk, "Köylü efendimizdir" demişti. Niçin? Üretken olduğu için. Bana göre köylü olsun, kentli olsun, bütün üretici emekçiler efendimizdir. Onların döktüğü alınteri olmasa, durduğu yerde sermaye tek başına üretken olup, vergi tutarı yüzmilyonları, hatta milyan bulan yüksek vergi rekortmenleri yaratabilir mi? Bu nedenle yıllar yılı.bu sütunlarda yazar dururuz: "Özgürlükçü ve sağlıklı demokrasi, sermaye ile emek arasında adaletli bir denge kuran siyasal ve ekonomik bir rejimdir" diye. Bu yazıyı okuyup bitirdikten sonra, ülkemizde böyle adaletli bir dengenin kurulmuş olup olmadığına ve bugünkü ekonomik sistemde sosyal adalet doğrultusunda bir düzeltme gerekip gerekmedığine lütfen siz karar veriniz, sevgili okurlarım. HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU 29 mart 1984 günlü bütün gazeteler kimisi ilk, kimisi orta sayfalannda Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun uzlaşmaya vardığı ve asgari ücretin brut 24.525 (net: 16.197 TL.) olarak saptandığı haberini verdiler. Buna göre asgari ücret alan her emekçi, devlete her ay (24.525 16.197 = ) 8.328 lira ve böylece her yıl 99.936 (yuvarlak hesap yüz bin lira) vergi ve kesenek ödeyecek. Bu haberin çıktığı günkü gazetelerde yer alan "siyasal istifa" dedikodulannın ve Tahran'daki diplomatlanmıza yönelik kanlı Ermeni saldırısı haberlerinin arkasında, "asgari ücretü her emekçinin, her yıl vergi ve kesenek olarak devlete yüz bin Hra ödemek yükumlüliigü al(mda bulunduğunu" gösteren haber golgede kaldı. Ben bu gerçek karşısında bir kez daha kendi kendime: "lşte Türkiye'nin gerçek vergi rekortmeni" diyerek, emek karşısındaki saygımı yeniledim. PENCERE I MS 15 NİSAN 1984 Pilot • Evet, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda hükümet kanadını temsil eden bakan böyle demiş. Bir de aynı komisyonda işveren temsilcisinin demecine kulak verelim. Işveren temsilcileri Eğer asgari ücretle çalışan ki adına konuşan TtSK Genel Sekşi evli ve iki çocuklu ise bir ay reter Yardımcısı Ahmet Yoluç lık emeği karşılığında alacağı net söyle demiş: "Komisyonumuzda ücret 16.428 lira olacak; yani bu yapılan ilmi ve objektif esaslara durumdaki emekçi, bekâr emek dayalı çalışmalarla, asgari ücret çiye göre 225 liralık fazla bir pa yüzde elli bir (<Fo 51) gibi bir ra alacak; bir kadın ve iki çocuk oranda arttınlmıştır. Son günleriçin öngörülen 225 liralık bu ek, de basında çıkan bazı haberler bir ayda 250gram et ya da yedi doiayısıyla 3500 kaJori üzerinden buçuk ekmek karşıhğı oluyor. O dengeli beslenme taMosunun koda şimdiki fiyatlarla. Süregelen misyonumuzda oybirliği ile kazamlar karşısında birkaç ay son bul edilmiş olduğunu özcllikle vorgulaınak istiyonım. Yeni asra durum ne olur bilinmez. Devleti geçmişten geleceğe doğru değişmez bir kurum sayanlar vardır. Bu yaklaşım tarihsel gerçeklerden soyutladıkları devlet kavramına dinsel bir kutsama ile yaklaşmak isteyenlere vergi yanılgıdır ve Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet devletinin ideolojisine ters duşer. Anadolu'da yaşayan Türk halkının uluslaşarak "milli devtef'ini kurması, Atatürk devrimleriyle ancak 20'nci Yüzyılda olasıhk kazanmıştır. imparatorluğun devlet ideolojisine göre "vatan" yoktu; Padişahın "mülk"ü vardı; Türk yurttaşı yoktu, "Osmanlı tebaası" vardı; Türk ulusu yoktu; "Osmanlı ümmeti" vardı. 19'uncu Yüzyıl sonuna doğru Türk aydınlannda ışıyan ulusal bilinci dinsel bir kavram olan ümmetçilikte eritmek isteyen Abdülhamit'le Türkçüter arasındaki kavgayı özenle değerlendirmek gerekir. • Atatürk, Osmanlı devletini "yıkarak" Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur. Cumhuriyet devletinin temellerindeki ideoloji ancak bilimsel yöntemle kavranabilir. Atatürk devriminin kaynağında dinsel bağnazlıktan bağımsızlaşan insan aklının tarihsel itici gücü bulunmaktadır. Yeryüzünde ilk kez bir İslam devletinde laik kürtür devrimi yapılmıştır. "Gerçek yol gösterıci bilimdir." Türk ulusu "Aydınlanma çağı"na girmiştir. "Devleti ebed müddet" yoktur; daha önceki Osmanlı devleti yıkılmış, çağdaş Cumhuriyetçilik ideolojisine dayanan bir yeni devlet kurulmuştur. Milliyetçilik bilincini İslam ümmetçiliğinde eritmek isteyen siyasal akım yasaktır. Ufusçuluğu Osmanlılıkta yok etmek isteyen Abdülhamitçilik çağdışıdır, gayrı millidir. Atatürk devletinin ideolojisi, Cumhuriyet'ten sonra Anayasaya geçirilmiştir. Atatürk'ün Anayasasında Birinci madde şudur: "Madde 1 Türkiye devleti bir cumhuriyettir." 2'nci madde devletin ideolojisini aynrrtılarıyla saptar: "Madde 2 Türkiye devleti, cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve devrimcidir." Açıkça vurgulandığı gibi Atatürk cumhuriyeti cumhuriyetçi(Arkası 11. sayfada) EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN • •• Ehliyet işleminde evrak trafiği 25 dakikaya indirilmiş, ne /ayda. Asıl imtihan işini bir yola koymak lazım. tmtihana girmeye baştıyorsunuz, ondan sonra devam, sabnmzın dayanabildiği kadar. 1, 2, 3, 4... 10, 11, 12 ve devam. Yazm sıcaktan, kışın soğuktan eziyet çekerek imtihan kuyruğunda bekleyin ümitle, bu sefer son diye. Istediğin kadar öğren çaltş, mutlâka bir kusur bulup bırakıyorlar. Bir de bakıyorsunuz bu ise yeni başlamış bir genç veya SO'nin üstünde bir geçkin bir iki imtihan sonra ehliyetine kavusuyor. Bu nasıl izah edilir? Buna bir hal çaresi yok mu? Her şeyden önce imtihan şeklini bir nizama sokmak icab eder. VURAL KUPA BEŞtKTAŞlHLAMUR Cad. Kimse Kimseye Acımaz Evrak değil, sınav bürokrasisi ele alınmah Fethiye camisi avlusundaki iki ek yapıya, bugünlerde bir yenisi eklenmekte. Bu ek yapılarla, koca tarihi eserin çevresi kapatılmakta ve görünümünü bozmaktadır. tlgiUlerin dikkatine saygılanmla. HÜSEYİN AKARCA "Biraz da bize acıyın baylar". Bir posta dağıtıcısı geçen gün yayınladığım şiirinde böyle diyurdu. Bir okur telefon etti: "Bu iş acınrnakla, acındırmakla, yani merhamet dilenmekle olmaz" dedi. Ne yapmalı? Hak aramalı, direnmeli, seçmesini bilmeli... Bu hükümet kendi kendine işbaşına gelmedi ki! Ulusumuz iki genel seçimde oyların büyük bölümünü onlara verdi. Kendiliğinden verdi. Bir çeşit ortak bilinçle verdi. ANAP'cılar "size ucuzluk, bolluk getireceğiz" de demediler üstelik! Bu açıdan Sayın Özal'a ve arkadaşlanna dıyecek sözümüz yok... Geçen gün Başbakan gazetemizdeydi. Bir saat kadar başyazanmızın odasında oturdu. Güncel konular konuşuldu. Hiç bir derdi, sıkıntısı olmayan bir ülkenin Başbakanı imiş gibi rahat, huzurtu, mutlu bir kişi gibi göründü bana... Belki bu bir dış görüntüdür. Sayın Özal'ın iç dünyası bambaşkadır, binlerce kuşkuyla, düşünceyle, üzüntüyle doludur, ama belli etmek istemez... Türkiye'de Başbakan olmak!.. Atesten bir gömleği sırtına geçirmektir. Önceki Başbakanları bir anımsayalım, Peker, Menderes, İnönü, Demirel, Erim, Ecevit vb... Peker, Türkiye'nin bambaşka bir yöne doğru gittiğini görünce kahroldu. 'Demokrasi' diye girişilen işlere inanmıyordu, partisinin liderinin de karşısrna dikildiğini görmek onu yrktı. Menderes'in sonu ipte bitti. Erim özel otosunda öldürüldü. Demirel ve Ecevit ise hapisler, gözaltılar, sonra da onar yıllık siyasal kısıtlamaya uğratıldılar. İnönü ise bir yandan yüceltilirken öte yandan en ağır suçlamalar, saldınlarfa karşılaştı. Sayın Özal'ın yazgısında ne var? Bilinir mi? "Biraz da bize acıyın baylar" şiirini yazan postacı arkadaş oyunu kime verdi diye düşündüm. Görsem, bulsam, tanısam soracaöım, "Oyunu hangi partiye verdin arkadaş?" Hiç kuşku yok Özal'a vermiştir, yani ANAP'a... Neden vermiştir? Ucuzluk getirecek diye mi? Hayır. Maaşları arttıracak diye mi? Hayır. Özal tam tersini söylüyordu, Başbakanlık Müsteşarı, Başbakan Yardımcısı olduğu günlerdeki tutumu da belliydi; ANAP Genel Başkanı olarak 6 Kasım, 26 Mart öncesindeki seçim konuşmalarında 'enflasyonu önlemenin tek yolunun' piyasadaki parayı azaltmak olduğunu belirtiyordu. Yani 'zam' yapacaktı, (Arkası 11. sayfada) Krem Mintax kaselerinin içinden çıkan renkli harf üşleriyle KIRMIZI O O O O O O YAZ 3 MURAT 131 OTOMOBİL MAVİ O O O O O O YAZ 15 RENKLİ TELEVİZYON YEŞİL O O O O O O YAZ 25 ÇAMAŞIR MAKİNASI SARI O O O O O O YAZ 3 RTT7nnLABI R BEYAZ (S)(T)®®(S)(S) YAZ 55 FIRIN KAZAN yaz Kazan/ Tarihi değerlerimizi kimler koruyor Istanbul üi belediye sıntrlan içinde irili ufaklı yüzUrce cami vardır. Hemen her ibadethane avlusunda görevlilerin kaldığı ek binalar vardır. Hiç şüphe yok ki, bu yapılarm çogu imarsız yapılmıştır. Şimdiye kadar, gelmiş geçmis her yönetim bu kanunsuzluğa göz yummuş ki, cami avlulanna çirkin yapılar oturtulmaya devam ediüyor. Ülkemizin döviz gelirine ilişkin çözümü kolay bir denklem: %? 11 şubeden ihracat dövizimizin %10'ugeçerse, 6223 şubeden yüzde kaçı geçer?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle