15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER le ilgili yeniden düzenlemeler yapılnıaksızın anakent yönetimine ilişkin dolaylı biçimde bir dizi kurallar da getirmis bulunuyor. Konuyla ilgili düzenlemeleri içeren yasa gücündeki kararname bugünlerde çıktı, çıkacak. Fakaı anakent ile ilçe ölçeğindeki kent yönetimleri arasındaki görev, yetki ve sorumluluk dağılımının, ikisi arasında eşgüdüm, gözetim, denetim ilişkilerinin boyutlarının ne olacağını bilmeksizin pek çok politikacı adaylıklannı koyarak seçime soyunmuşlardır. Gerçekte, kamuoyunda yeterince tartışılmaksızın, bilimsel araştırmalar yapılmaksızın ivedilikle öngörülen yeni anakent yönetimi formülü, gerçekte 1973"ten bu yana demokratik sol partilere oy veren büyük kentlerde yerel iktidann bölünmesini amaçlayan siyasal bir hesaba dayanıyor. Bir demokrasi okulu olduğu bilinen yerel yönetiralerin yöre halkının ortak günlük yaşam gereksinimlerini karşılamakla görevli bulunduğu, bu görevleri yerine getirebilmek için yeterli akçal kaynaklara kavuşturulması gerektiği üzerinde durulmamaktadır. GELİŞTİRİLMİŞ BELEDtYECtÜK KAVRAMLARI 1973'ten bu yana Türkiye'mizde daha verimli, daha nitelikli, daha ucuz hizmet sunma arayışlarına, girişimlerine sahne olan büyük kentlerde "üretici". "kaynak yaraııcı", "katılımcı" belediye kavramı geliştirilmiştir. Başarılı ve dikkati çeken örnekler arasında şunları sıralayabiliriz: Toplu taşımacılık (yazık ki, yanlış bir kullanım olarak "taşıma" diyorlar) ve trafik sorununa kısa soluklu çözüm olarak Ankara ve İstanbul'da "tercihli" ya da "özel otobüs yollan" oluşturulmu^tur. Ankara'da temeli atılan metro girişimi başlangıç aşamasında durdurulmuştur. Oysa bugün başta Ankara olmak üzere tüm anakentierimizin belediye başkan adaylan metroyu bir çözüm olarak göstermektedirler. Halkın en önemli besini olan ekmek konusundaki rantları kırmak amacıyla Ankara ve IstanbulKartal Belediyelerinin kurduklan ekmek fabrikaları belediyecilik açısından çok yararlı sonuçlar yaratmıştır. Konut sorununu çözmek için Ankara'da belediyenin desteği ve KentKoop'un öncülüğü ile girişilen Batıkent projesi ülke çapında başarılı bir örnek oluşturmaktadır. Kentsel gelişmenin toprak spekülatörlerinin denetiminden ÇJkanlması, yeterli altyapıyla donatılmış arsaların üretilmesi, kredi kolaylıklarının sağlanması, konut kooperatifçiliğinin belediyelerce desteklenmesi sonucunda nasıl başarılı sonuçlar alınabilece|i artık açıkça gözlemlenebilmektedir. Üreticitüketici arasındaki kanalların halk pazarlan yoluyla kooperatifler ile işbirliği yaparak belediyelerce düzenlenmesini amaçlayan TANSA girişimi ekonomik alanda başarılı, başarısız yönleriyle önemli bir deneyimi yansıtmaktadır. Çevre kirliliği ile savaşımda Marmara ve Boğazlar Belediyeleri Birliği'nin giriştiği öncü çabalar yararlı sonuçlar doğurmuş, böylece belediyeler ilgili kamu kuruluşlarına örneklik etmişlerdir. Belediye taşınmazlarınm kişilerin tekelinden çıkanlarak, daha ekonomik biçimde kullanılması konusunda İstanbul belediyesinin çabaları bu açıdan dikkati çekmiştir. SONUÇ Bugün yerel yönetimlerin temel sorunu, devlet ile bunlar arasında görev aynmı ve iş bölümünü, bununla tutarlı bir gelir bölüşümünü sağlamakta yatmaktadır. Fakat bundan öncekiler gibi, bugünkü iktidar da suyun musluğunu el altında bulundurmak, yandaş belediyeleri ödüllendirmek, ters düşenleri cezatandırmak yolundan ayrılıp, Anayasa'nm yerel yönetimlere "görevleriyle orantılı gelir sağlanır" buyruğunu yerine getireceğe benzemiyor. Zaten seçime katılan öbür partiler de bu temel sorunu seçmenin, kamuoyunun dikkatine getirmiş ya da getirebilmiş değiller. Yerel Seçiıııleriıı Genel Görünümü Önümüzdeki 25 martta yapılacak yerel yönetim seçimleri içinde yerel sorunlardan çok ulusal ölçekteki konular tartışılıyor. Gerçi geçmişte de böyle olurdu. Genellikle, yerel yönetim seçimleri sırasında iktidardaki partinin bir tür değerlendirilmesi, eleştirisi yapılır, kamuoyunu ilgilendiren konulara ağırlık verilir. Ülkemizde yerel seçim sonuçları bu açıdan anlamhhk taşımaktadır. YENİ PARTİLERLE SEÇtM PENCERE PDM... 21 MART 1984 Bugün yerel yönetimlerin temel sonınu, devlet ile bunlar arasında görev aynmı ve iş bölümünü, bununla tutarlı bir gelir bölüşümünü sağlamakta yatmaktadır. » seçim gününü olabildiğince öne alması bununla ilgilidir. Ancak unutmamak gerekir ki, dört ay önceki genel seçimde yarışma yalnızca üç parti arasında geçmisti. 6 Kasım'dan önce tüzel kişilik kazanmalarına karşın genel seçime katılamayan SOSYAL DEMOKRASİ, DOĞRU YOL, REFAH Partileri bu kez yerel seçimlere katılma olanağına kavuşmuşlardır. rü satışı, çikita muzu dışalımı, yabancı sigara getirilmesi, tütün taban fiyatlan, gecekonduya tapu, imar affı, konut seferberliği gibi geniş seçmen kitlelerini ilgilendiren konular kamuoyunun sürekli gündeminde. İktidar partisi, kent yönetimlerinin özeğin (merkezin) desteği olmadıkça başarılı olamayacakları görüşünden hareketle kendisinden olan adayların seçilmesi gereğini vurguluyor. Devlet Bakanı Sayın Sudi Türel'in "Belediyeleri de bize verirseniz, dertlerinize iki elle sarılırız. Yoksa dertlerinize tek elle sanlmak durumundayız. Tek elle bir şey yapılmaz" sözlerinde, bu tutum gerçek anlatımını bulmaktadır. İktidann süratle geniş seçmen kitlesinin oylannı çekecek konularda kimi çarpıcı girişimlerde bulunduğu bir gerçek. Yüksek öğretimde genişletilmiş öğrenci affı, gecekonducuya tapu dağıtımı bunlar arasında. Yerel seçimlere ilişkin yasa, bilindiği gibi anakent yönetimiy Prof. Dr. CEVAT GERAY Türkiye'de de yerel yönetimlerin, özellikle belediyelerin gerçek anlamda özerkliğini sağlayacak akçal özerklikten yoksun bulunması, işbas.ındaki hükümete avuç açmak zorunda bırakılması nedeniyle genel seçimi hemen izleyen yerel seçimlerde sonuçlar parlamentodaki sandalye dağılımına koşut olmuş, hatta genelde iktidar partisi prim yapmıştır. Bugünkü iktidar partisinin de konumundan yararlanmak, henüz yıpranmadan hemen yerel seçimlere gitmesi. bu nedenle de Bu yerel seçimler parlamentoda yeterli çoğunluğu sağlayabilmiş olan bugünkü iktidar partisi ile beklenenden çok sayıda sandalye kapmış olan Halkçı Parti'nin bu konumlarını yerel yönetimlerde de koruyup koruyamadıklannı göstermek açuından büyük önem taşıyor. Bu yüzden konular ister istemez önceki yerel seçimlere göre daha çok oranda ülke ölçüsundeki sorunlara, iktidann bunlara ilişkin tutumlarına yönelmiş bulunuyor. Faturalı yaşam, vergi iadesi, işçi Ucretleri, asgari ücret, köp EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Ayıp olmasın diye 'Geçmiş Günler' demiş M.Ş.EL Öykünün adı böyle 'Geçmiş Günler'... Öykünün yayınlandığı tarih 1949... Eski yazarlar böyledir şimdikiler başka türlü mü? bir olayı, işbaşındakilere ucu dokunacak türde bir gerçeği öykülediklerinde 'geçmiş zaman'ı işin içine sokarlar! Istibdat günlerinin acılarını. yoksulluğunu 1908 Meşrutiyetinden sonra yazarlar. Abdülhamit günlerinin acılarını Cumhuriyet döneminde. Tek parti iktidarında geçmiş çirkin gerçekleri de çok partiii yönetim günlerinde... Hep 'geçmiş zaman'dan söz ederek girerler öyküye, oysa bilirier ki aynı işler, aynı olaylar her zaman olmaktadır. Yazarlar, "vanhş anlaşılmıştır' iktidardakilerce... Hep bir kuşku duyulmuştur yazılanlara. Oysa hepimiz bu yurdun insanlanyız, kimimiz devlet görevlisi, kimimiz yazar, kimimiz tüccar, kimimiz işçi, kimimiz köylü... Hepimiz DU topraklarda yaşıyoruz, bu ulusun çocuklarıyız. Niye ulkemizin kötüye, yanlışa, çirkine gitmesini isteyelım? ikide bir kuşkular büyüiülür, gerçekleri yazanlara karşı. Oysa gerçekleri yazan kişiler, en az o hesap sormaya' kalkanlar kadar yurtseverdir. Söz sözü açtı gitti! Bense size bir güzel öyküden söz etmek istiyordum. Son günlerde bir kitap okudum, Memduh Şevket Esendal'ın 'Bütün Eserleri' dizisinin yedinci cildi: 'Bir Kucak Çiçek'... 1910'lardan 1950lere dek uzanan bir zaman parçası içinde usta yazarın yayınladtğı kısa öyküler. Hepsi birbirinden güzel... Güzel derken, öykücülük sanatının gereklerine bu denli uymuş bir yazann yapıttarının başan çizgisini belirtmek istiyorum. Gündelik yaşantının gerçekleri. Hepsi güzel ya, beni en çok etkileyen yaztmın başındaki düşünceleri çağrıştıran öykü 'Geçmiş Günler' oldu. Oykü şu sözlerle başlıyor: "Bir aralık, birçoklarmı Hgilendirmeye, boşyere umutlara düşürmeye başlayan bir iç poiitika dedikodusunu önleyip arkadaşlannı yatışbrmak için Sadrazam Paşa'nın konaklarında yapılan bir toplantıdan sonra o toplantıda bulunanlar akşam yemeğine de alıkonulmuşlardı". Nasıl çekici bir başlangıç!. Yazar sizi alıp bambaşka bir dünyaya sokuyor. Ittıhat ve Terakki Fırkası'nın, daha sonra da CHP'nin ön yerlerinde görev almış, çeşitli iktidarlarm içinde yaşamış, Sadrazamları, Nazırları, Başbakanlan, Bakanları yakından tanımış M.Ş.E.'in 'poiitika çevresi'ni yansıtan öykülerine doyum olmaz... Nazırlar, Ayan üyeleri üst salonda, kâtipler, yaverler de alt salonda yemeklerini yerier. iki kâtip genç üst salona çıkar. Nazıriardan biri gençlere sorar: '/Ve vardı aşağıda?'. Gençler, kendi aralannda bir ilginç konuyu görüşmüşler. O da bir gumrük işiymiş. Nazırlardan biri sorar ne olduğunu. "Sadrazam Paşa'ya Tunus'tan muz getirmişler, ama gümrükta kalmış". Şöyle anlatır o genç. "Efendim muzlara beyanname istemişler. Bu da verecek olmuş. Daha iyice anlaşamadan birisi muzlardan birini teklifsizce koparmış. Bunu görünce Behzat da iki salkım rnuzu oradakilere dağıtmış. 'Pek hoşlanna gitti, benim çantamı aramadriaf diyor." Gümrük Nazırı 'Uydurur geveze' deyince başka bir Nazır "Ne demek, sizinkiler böyle şeyler yapmaz mı?" der, "Ybofr, onun için söylemedim. Bizim gümrükçuler daha neler yaparfar". Oradaki bir mebus, "Beceriksizlik etmiş" der "Birine birkaç kuruş verseydi, mızian geçirirterdi". Sonra Nazırlar, Mebuslar başlarlar bildikleri yolsuzlukları anlatmaya. M.Ş.E. şöyle yazıyor: "Neler de biliyoharmış. Ne akla gelmez hikâyeler." Orman idaresi, bilmem ne idaresi. Hepsinde yolsuzluklar, rüşvet sürüp gitmektedir, bunu da bütün Bakanlar ıcığı cıcığı ile bilmektedir. Hatta bir mebus: "Ben biraz para alıp halka kotayiık gösterenlere 'Vb/suzluk yapıyotiar' dtyemem doğrusu. İş yapılmazsa, ona kızanrri buyurur. Hepsi birbirinden ilginç rüşvet öyküleri anlatır, anlatırlar... İlgiyle okunan bu öykünün ki konusu günceldir sonunda yazar şöyle der: "Bunlart konuşanlar Nazıriann, Merkez azalannın, mebuslann ufak tefeklehydi. Devlet adamlannın ileri gelenleri böyle sözlere kanşmaz, ağır dururlar. Onlar da konuşsa1ar başka türlü konuşmazlar, ama susmanın ne kadar degerli olduğunu anlamışlardır". Öykünün sonu nası! mı biter? Bir kaçı briç masasına geçer, bir kaçı da sessizce savuşur. Rüşvet olayını anlatan genç kâtiple yaver de bir çalgılı gazinoya Denizkızı Eftalya'yı dinlemeye giderler!... OGRENO/OGRETMEN YONETEN MUAMMER TUNCER Geçmeyen "Geçmış Günler" Bulancak Ortaokulu Müdürünün uygulamaları •k Yedi yıllık öğretmenim. Çe rilere katılacak tüm öğrenciler şitli okullarda görev yaptım. Şu arasında uyum sağlamak amaanda müdürünün istediği zaman cıyla, bayrama birkaç gün kala hasta sevk kâğıdı vermediği, is genel provalar düzenlenir. Okul tediği zaman dilekçelerimizi da müdürünüzün okul dağıldıktan hi kabul etmediği bir okulda ça sonra sizi bir bakıma zorla çalışlışıyorum. Bulancak Atatürk tırması yasal bir tutum değildir. Ortaokulu Müdürü buranın yer 2) Okul müdürü hasta sevk kâlisi olup kendine özgü bir uygu ğıdını imzalamaktan kaçınamaz. lama içinde. Şimdi yeni bir uy Öğretmenin "temaruz" gösterip gulama başladı: Her gün okulun göstermediğini belirlemek mükapanış saatinden sonra. okul dürün değil, doktorun işidir. da kızlara 19 Mayıs hazırhğı Müdürünüzün yasal olmayan yaptırmakla görevlendiriliyoruz. uygulamalarını İlçe Milli Eğitim Öİrenmek istediklerim şöyle: 1 Müdürlügü kanalıyla İl Milli Biz, üç bayan öğretmen be Eğitim Müdürlüğü'ne ve Bakanden eğitimi dersi okutmadığımız lığa iletebilirsiniz. halde, her gün okul dağıldıktan sonra kız öğrencileri 19 Mayıs'a hazırlamak zorunda mıyız? 2 Okul müdürü hasta sevk kâğıdını imzalamazsa resmi doktora İstanbul'dan Y. Gezgin'e: nasıl başvurabiliriz? Uyuşturucu ve alkollü içki alışAYŞE YILMAZ kanlığına tutulmuş çocuklann Atatürk Ortaokulu Matematik özel eğitim kurumunda, yani EğiÖğrelmeni Bulancak/ Giresun timi Güç Çocuklar İlkokulu'nda * 1) llçelerde.l? Mayıs çahş eğitilmeleri gerekir. Bu tür okulmalan konusundaki genel uygu lara hangi özürleri taşıyan çocuklama şöyle: 19 Mayıs gösterile lann alınacağı "Eğitimi Güç Çorinin hazırlıkları beden eğitimi cuklar İlkokulu Yönetmeliği"nin derslerinde yapılır; sonra, göste 7. maddesinde sıralanıyor. Eğitimi güç çocuklar sorunu nız anlamını taşımaz. Hakkmızdaki dava sonucuna göre, Milli Eğitim Bakanlığı durumunuzu karara bağlayacak. * Aydın 'ın, Söke Bağarası Lisesi 'nden Seyfettin Kaya ve Karaağaç'tan Ahmet Kayabaş, tüm başvurularına karşın eş durumu özürlerinin gözönüne ahnmadığından yakınıyor, eşlerinden ayn görev yapmanın zorluklanndan söz ederek, "Sayın Bakanın soruna ilgi göstermesini" diliyorlar. * Bingöl'den Almanca ağretmeni Serhaı Yalçın mektubunda şöyle diyor: "Üç yıl dört aydan beri Bingöl'de öğretmenim. Dört ay önce eş durumu özür grubundan Kayseri'ye atanmamı istedim. Şu ana kadar ne atamam yapıldı, ne de bir yanıt aldım. " * İstanbul'dan tbrahim Özdemir'e: Eğitim Enstitüsü çıkışlılann bir yıllık fark dersleri sınavlarını verip fakülte çıkışlı sayılmalarına bugün için yasal olanak yoktur. Ana sınıfı * Amasya dan R. Ali Kay öğretmen maz 'a: Cezaevinde bulunmanız emeklilik hakkmızı ortadan kal adaylan dırmaz. Açığa alınmanız da devne olacak? let memurluğundan çıkanldığı Ozetle * Dört ay kadar önce, Milli Eğitim Bakanlığı ana sınıflarına öğretmen yetiştirmek üzere kurs açtı. Bizler, Bakanlığın düzenlediği sınavı kazanarak bu kursa katıldık. Yoğun çalışmalardan sonra kursu başanyla tamamladık. Bu arada, gerekli belgelerimizi de derleyip ilgililere verdik. Kursu başanyla bitirenlerin 25 Kasım I983'te atanacakları belirtiliyordu. Bugüne kadar, atamalanmızın yapılması şöyle dursun, sınav sonuçlan bile duyurulmadı.Durumumuz neolacak? Bir grup öğretmen adayı • Ana sınıfları, bir bakıma okul öncesi gruba giren öğrencilerin oluşturduğu özel sınıflardır. Bu nedenle ana sınıf öğrencilerini eğitecek öğretmenlerin özel kurslarla yetiştirilmeleri zorunludur. Nitelikli ana sınıf öğretmenine büyük gereksinme duyduğumuz bir dönemde, Milli Eğitim Bakanı'nın kurs görmüş öğretmenlerden yararlanacağına inanıyoruz. 6 Kasım 1983 genel seçimlerinin özel koşullan 25 Mart 1984 yerel seçimlerini halkoylamasına dönüştürdü. Bu sonucu doğal saymak gerekiyor; kamuoyu yoklamaları da eşdeğerde anlam taşıyor. 1983'ün kasımında yapılan genel seçimlere "katılma izni" verilen üç partiden ANAP yüzde 45, HP yüzde 30, MDP yüzde 23 oranında oy almışlardı. Hükümetin kuruluşundan bir buçuk ay sonra yapılan anketlerde ANAP'ın yüzde 35, HP'nin yüzde 10, MDP'nin yüzde 5'e düştüğü görüldü. Çeşitli gazetelerde yayınlanan tablolarda üç aşağı beş yukarı bu sayılar dolayında göstergeler sürekli vurgulanıyor... Genel seçimlere katılamayan SODEP yüzde 25, DYP yüzde 10, RP (Refah Partisi) yüzde 3'ün üstünde dolaşıyorlar. Oyunu hangi partiye vereceğini saptamayan (ya da söyiemeven) seçmen sayısı yüzde 10'u aşıyor. Bu öngörüler ne ölçüde sağlıklıdır; beş altı güne kadar ortaya çıkacak. Ancak en aşağı yüzde 35 oranında seçmen ağırlığının parlamento dışına kayacağı kesin gibidir.. ki bunun adına PDM (Parlamento Dışı Muhalefet) derler. * Türkiye'de parlamento dışı muhalefet her zaman var olmuştur; çünkü çok partiii rejime geçtiğimiz günden bu yana Batıdaki anlamıyla demokrasiyi kuramadık, fikir özgürlüğünü güvenceye alamadık. Ne var ki PDM'nin oranı hiçbir zaman yüzde 30'ların üstüne tırmanmamıştı. Yerel seçimlerde böyle bir sonuç alınırsa nasıl yorumlanacaktır? * Yoruma ekonomiden başlamak yerinde olur. 24 Ocak 1980'de ülkemizde iki ad ün kazandr. Biri Özal, öteki Friedman. Yeni bir ekonomik modele geçiyorduk. Bu model IMF'nin uluslararası şablonuydu ve sanayileşmemiş ülkelerin bir tekinde bile çok partiii demokrasiyle uygulanamıyordu. Söylendiğine göre 10 yıl bu ekonomik model ülkemizde uygulanacaktı. ilginctir: Modeli IMF'den taşıyıp 24 Ocak 1980 karariannı hazırlayan Özal 12 Eylül'den sonra kurulan hükümette yine uygulayıcıydı; bugün de yürütmenin başıdır; beş yıllık süresini Başbakanlık koltuğunda doldurursa, IMF programı 1989'a dek Türkiye'nin yazgısına egemen olacaktır. Bu süreç ulusal sanayileşmenin çökmesi, dışa bağımlılık ve 20' nci yüzyılın yitirilmesi demektir. Dış ekonomik odaklann istedikleri ve planladıkları da budur. • Özal "özel" koşullardan yararlanarak seçimleri kazanmıştır. Bu gerçeği herkes biliyor; ama bir kez örgütünü kurup iktidara geçen bir sermaye partisinin kolay dağılmayacağını da herkes bilmektedir. ANAP'ın içerde holdinglerle, dışarda uluslararası kapitalist kuruluşlarla bağlantıları daha parti kurulmadan kotanlmıştı. Bu ağıriıkların önemleri yadsınamaz, hafife alınamaz. Ne var ki yerel seçimlerde sandığa ağırlığım koyacak olan seçmen, başıboş gidişe bir ölçüde dur diyebilir. Oyların PDM'ye kayması bu bakımdan büyük değer taşıyacaktır. • Parlamento içi partiler yerel seçimlerde durumlarını korurlarsa, Mecliste hükümet partisinin karşısmda yeterli fren olmadığından Özal'ın önünde bir engel kalmayacaktır. Özal'ın politikası da üç noktada odaklaşıyor: 1) Gayrı milli ekonomik siyaset güdülüyor. 2) İktidar demokratik yönelişler taşımıyor. 3) Sosyal adalet hiçe sayılıyor. PDM'ye oylann kayması, halk yığınlarının demokratik ve milliyetçi özlemlerini yansıtacak, emekçi yığınlarının varlığını duyuracaktır. Bu tarihsel görev karşısmda şu veya bu partinin kişiliği arka planda kalmıştır. • Yerel seçimlerde bu fırsattan yararlanılamazsa, ilerde daha bunalımlı dar boğazlann ortaya çıkacağını şimdiden söylemek falcılık değildir. ' Onurlu ve büyük insan, gerçek asker, babamız Süvari Albay, ANMA TMJİT BAYRAKTAROĞLÜ'nu VEFAT bugün ölümünün birinci yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. ÇOCUKLARI: GÜNEŞ MÜFTÜOGLU AHMET BAYRAKTAROCl U •RÜZGARA • SUYA •SOĞUĞA • SESE Karşı yalıtımlı. Gördes eşrafından Pehlivanzade Merhura Hakkı ve Zeliha Büke'nin oglu, Dr.Hüsnü Büke'nin ağabeyi, merhum Hüseyin ve Zarife Kadayıfçı'mn damadı, özcan Büke, Hale Güray, Necla Ergülüm ve Uğur Büke'nin babalan. Hamit, Ertuğrul ve Macit Büke'nin dayıları, Muammer Ergülüm, Fethi Güray, Şaziment ve Duygu Büke'nin kayınpederleri, Levent, Bülenl, Hakan Güray ve Ayçe, Burçin ve Ceren Büke'nin kıymetli dedeleri, Akgün. Güneş, Altuğ, Güray ve Ergülüm aileierinin kıymetli akrabalan. Makbule Büke'nin sevgili eşi. Isı farklanndan etkilenmeyen Alüminyum ile eşdeğer genleşmeli özel ısı yalıtımlı köprüler (Pat:Ensinger West Germany) I tutulduğu hastalıktan kurtulamayarak vefat etmiştir. Cenazesi 21 mart çarşamba günü Fatih Camii'nden öğle namazına müteakip kaldırüacaktır. Mevla rahmet eyleye. AİLESİ SÜLEYMAN PÜKE GÜNLERİ'NDE Rıiat llgaz A. Kadir Asım Bezirci Seyyit Nezir Hüseyin Haydar profil k ^ ile yakıtta 40 tasararf Bugün aramızda 15.as 20.2a Üretim proje ve tatbikat: m alüminyum SAMAYI VE TÎCABET A.Ş TeLI4l 05 46/4 Telex 23695 Cuha tr. ÇUHADAROĞLU bilge kitap kulübü Valikonağı Cad. 7 3 Nifantaşı 141 51 24 141 51 25 Isı, ses izolasyonu sağlayan Alüminyum profil ve doğramalar Alman Ensinger Lisansı ile üretilmektedir. Cemıl Bengü Cad. Hürriyet Mahallesi Şişli İstanbul Tel.: 141 02 34 ANKARA ALÜMİNYUM SAN. ve TİC. A.Ş. Menekse Sok.13/2 KızılayAnkara Tel.: 18 83 79 ILCA sançyi ve pazariama A.Ş. ip^l ÇUHADAROĞLU Genel dağıtım: OBG,\\/Z^.SVON PAZARLAMA VE TtCARET LTD JT/ Hm~,n>iuı SotaA So 1»l J.ji /ıl<w6w T**ry Tti 14015 03 7U AFEKS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle