15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER nıdığım Arıkan'ın bu kı:.i|\ıOı saMrdını. C,'ıiııku bu Javranis KM i^i değıl, ıçtcnlıkli bir başan ııı dıkkatlc okudum ^e 6 \Iart yalnı/ goıgıı ve saygı ktırallaııdileğıniıı ıırunuydu. Ama ga/el9S3'te bu Mitıınhırda tikan IUI değıl, hukuk kıırallarına da lelerde okudunı ki, ba>langıçta " \ I T ( " İ V asalarının Klesiirisi" avkıııydı. Beııdcn ı/in almadan 18 sa\ (a içinde ozetlenen ve ya bas'.klı ya/ıda. onun veıgı ^o »ayın \ııkan'ın adımı kcııdi selınlasiırılan vergı kuralları. bu ruşlcıınden ovguylo sö/ ettim. oiın propagandasında kııllanmaay uinde yapılan değı\iklik ve Bu ya/ı u/erine savın \rıkaıı' sına ıi7uldüm. ama sesımı cıkareklenıelerle daha şimdıden yu/ dan 8 Mart 1983 tarıhini tasiyan madım. saylayı bulmııs. Bu haberın yasu nıektubu aldını: lanlamasma da rastlamadım gaMıllelvekılı se^ılip Maliye \e "Deüerli Hocam, pazar soh Gıımnık Bakanı olduktan son/etelerde. bfiınızde beıu odullendirdıniz. iıi Ja kendısıne "İ'lkemi/f >a* • * Dıın vcıda \ e ulkemiz.de çok saı rarlı olması dilegi"nı taşıyan biı Iste "Bir Aldanışın Öykıisu" iiiıı bir hukuk oıoriteuıuıı bu kutlama telgıatı yolladım. Çunden/i beienısine, ılutaıına nıaz ku Ankan'ın başta so/.unu ettıSayın vergi hukukçusu \ ural hur olubtlmek. alçcık gonıillulu ğim kitapçığında şu tümceler yer Arıkan'ın kişiliğinde uğradığım İuntız ve alicenaplığınızdan kay alıyordır duş kırıklığının oykıısudür. \dınaklunsa dahi, kıvançlurın en mı benden ı/insi/ ve propaganbııyuğıınu oluslıırııvor. Inanınız "Bakıyoruz. önce bir vergi va da aracı olarak kullanması, kutkı. ben ve çocııklarun bizlcre SÖS( çıkanltyor. Ardından ca'hu lama telgrafımın yanıtsu kalma••• ııduğunuz bu kıvana en değercak, parlumenıodan henıız ctk sı gibi seylen hoş goruyorum. ı unnaf.au olarak saklayat ıtğız. ınıs bir yasamn, kiını ıııaddeleAma, ne bıleyim, belki de uzun * ıruvacağız. Tanrı'dan bızlerı riıule desışiklık yupılınası ıle ilthıluı ıızıın yıllcır pazar sohbetle Hili venı bir yasa onerisi önunm süredir özlediğı yetkiye çok iddıah du/enleme ve duzeltme rtntzdeıı voksun hırakınumasını ze konuyor. Sonunda bu da yaamacıyla ulaştıktan sonra sergidılerken ellerinizden operim. salusıyor ama "çok ştıkıır" delediği aorunume, ulke hesabına Sayzıhırıınla. '' meye vakit kalmadan hukiiınei. uzultıyorurn. "Köprii gelirine isyunırlukıekı yasamn eksik ve Bu mektuptan sonra sayın ler Amerikalı, Ls'er So>yel \ayunlıs yanlarını dıizelıen ikitıcı Arıkan eski incelemelerini bir tandaşı ortak OK'JII, fark elmez" yasadakı eksiklıklen lamamlayaaraya getıren "Birbirinin Kurdıı domcsiııe u/u' \orum. cak yep\enı bir yasa onensiyle ^edi Vergi" adlı 146sayfalık kikarşımıza dıktlivnr. Gelgelelım, Yukaıiua vj\!n Arıkan'ın batabını 6 Temmuz 1983 tarihinde ış bıınunla da hırmıs olnmyor. na vollamişoUljğu ikiiKİ kıtabı"Degerli Hocam Hıfzı > eldet Bir sııre sonra bir de b<fkıyoruz na "Birbirinn kurdıı >ıdi VerNelidedeoğlu Bevefendi'vo. dekı yuriir/ukteki vergi yasasını degi" adını ko..duğunu \a/mıştını. rin saygılarımla" sunuşu ıle ba"Satış YasaM" diye anılan " Tana göndermek inceliğinde bulun ğıştiren yasamn eksık yonlennı lamamluyacak yepyenı bir yasa sarrulların Te.viki ve Kamu Yadu. Kendisinden ayrıca yıne aytırımlarının Hızlandırılması nı tarıhı taşıyan şu mektubu al onerıliyor ve böylece vutanduşlar, bır lurlıi sonu gelnıeven verHakkındaki Kanun"dan vatanıtlıın. gi yasaları kısır döngusünde bomızın koklerini kemirici "Yedi" "Değerli Hocam, bayraında calayıp dııruyor. " değil "Yetmiş Kurt" çıkabilir. bızzat zıyarer edip elleriruzj opmek isıedim. \e var kı. sağlık Osmaniı Devletinin guçlu doneYukarıkı satırlar sayın Arınedenıy le unı olarak dtsan i;ııme minde padişahlar tarafından yakan'ın kaleminden değıl, Ingiliz durumu hasıl oldu. Şeker Baybancılara tanınmış olan ve kenparlamenteri Richard Sheridan'ranıı 'nızı kuilar, sayçı ile elleridi zamanında zararsı/ görulen ın yaklaşık 200 yıl oneeki bir nizden operim. " kapitulasyonlardan, bağımsızlıparlamento soylevinden alınmış. • * * ğımızı buyuk olçüde kemirip /eAma sayın Arıkan bu pasajı, deleyen "Yetmiş bin kurt" çıkkendi göruşlerine destek olarak Bu tarihten sonra kendisinden tığı gibi... yeni bir haber almadım. Yalnı/ alıp benimsemiş. Ben de beninı6 Kasım 1983 seçimlerinden bir sedim. Ülkemizdeki vergi yasaYasa ne ya/ık kı Meclis'ten kaç gun önce elime kuçük bir ga larının durumuna pek uygun dugeçti. Bütün aşamalan geçse bisııyor. Zaten Arıkan da bizim zete boyutunda İzmir'de basılle daha Anayasa Mahkemesi demalı yasalarımızı bu yondeeleşITIIŞ seçim propagandası geçtı. netirpi var. Hepsinin üstündede tiriyordu. Maliye Bakanı olunİki yapraklı bu kâğıtta "Büyük 25 Mar' yerel seçimleri var. Hukuk bilgini Hıfzı V eldet Ve ca arkasındaki geniş deneyim ve lidedeoğlu'nun da ANAP'ın İz bılgi bırikimine dayanarak, bunBizim ise, butun duşundukleları duzelteceğini umduğumdan, mir millctvekili adayı Avukal rimizi söyledikten sonra gölgelı Vural Arıkan'ı ovdiiğüne" iliş kendısıne yolladığım kutlama bir umutla beklemekten başka telgrafı yalnı/ca bir nezaket göskin satırlar gorduın ve doğrusu yapacak neyımiz var!? Bir AJdaıusııı Oyküsü HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU " Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkındaki kantın" Turkiye Buyuk Mıllet Meclisi'nde bütun bir gece süren goruşme ve tartışmalardan sonra 1984 Şubat'ının son günu kabul edildi. "Kuvvetli İcra" diye diye oyle bir hükumet yarattık ki, bütun uyarılara ve eleştirılere hiç aldırış etmeden, Meclis'te, bir duzineye varmayan çoğunluğuna dayanarak, kamunun temel ve stratejik varlıklarını $u ya da bu yolla elden çıkarabilme yetkisini bir yasa ıle alabiiiyor. Eğer bu yasa gerçekten yururluğe konursa, ileride, ''Duyunu Umumiye" doneminden daha onursuz bir doneme doğru hızla adım atmaya başlayacağız demektir. İlende tarih bunun faıurasını kime ya da kimlere çıkaracaktır, orasını duşunmek bile istemiyorum. • • • * • Sayın Maliye ve Gümruk Bakanı Vural Arıkan'ın 3 Mart tarihli gazetelerde çıkan demecinı tüylerim urpererek okudum. Sayın Bakan, "Köprii gelirine ister Amerikan, isler So\\el vatandaşı ortak olsun farketmez" diyor; köpruler, barajlar gibi altyapı tesislerinin gelirlerınin satılması için çıkartılacak geür ortaklığı senedinin devlet tahvili olmadığını söylüyor ve sonra ekliyor: "bu, tekrar ödenmesi mumkün olan bir borç senedi değildir." O haide nedir bu? Ben söyleyeyim. Yabancılara da açık tutulan bu vararlanma hakkı, bu tesisler uzerinde bir tür süresiz "kamusal intifa hakkı" niteliğindedir. Türk Yurttaşlar Yasası'nın (Medeni Kanunu'nun) 717'nci maddesi uyarınca, özel hukuka göre kurulan intifa hakkı, "sahibine. üzerine tesis olunduğu şeyden (amamivle istifade etmek hakkını bahşeder (saglar)". Yani ıster ozel, ister kamusal olsun intifa hakkı sah hı, o şeyden tıpkı bir malik gibi yararlanır. Sadeee o şeyi baskasına satama/. Demek ki gelir ortaklığı »enetleri, .ahıplerine intıt'a konusu olan şeyin bakımı ve yonetimi ödevlerini yukleyecek. buna karşılık onlar vıllık geltıden yararlanacaktır. Boyle bir uygulamanın, butun ulu.sa ait olan kamu varlıklarının yerli ve yabancı zengin kişilere devrinden başka bir anlam tasımadığı ortadadır. Bunun tehlikesini ve zararlarını Turk ulusu kendi yakın tarihinde çok gormuştür. Yoksa Atatürk Cumhuriyeti'ni yeniden Osmanlının son donemındeki gibi yarı sömürge durumuna mı getirmek istiyorlar? • * * PENCERE Talât Paşa.. // MA RT 1984 Gazeteler Vural Arıkan'ın "Yasa tasarısını ben hazırlamadım ki, ben savunayım" diyerek ilgili Meclis Komisyonu'nda soz almadığını yazınca doğrusu içim rahatlamıştı. Onun kişiliğı uzerinde aldanmak istemiyordum. Ama ne yazık ki. 3 Mart tarihli gazetelerde çıkan demeci benim iç rahatlığımı bozdu. Belki benım kendisiyle çok yakın bir tanışıklığım var da, o nedenle böyle yazıyorum diye duşüneceksiniz. Hemen söyleyeyim ki bu zatın ytizunu televizyondan başka bir yerde gormedim. 1964 yılından beri Cumhuriyet, Ulus, Son Havadis, Dunya ve Tercuman Gazeteleri'nde zaman zaman çıkan yazılarından tanıyorum kendisini. Örneğın, L'lus Gazetesi'nin 7 Mart 1964 tarihli sayısında çıkan "Vergi Kaçakçılığını Önlemede Sosyal Baskı" başlıkh yazisindaki şu satırlar çok dıkkat çekiçidir: "Kanumzca 'sosyal baskı' kurumunun eıkili olabılmesı için ılan yelerh değildir; kitap halindeyayın gerekır. Çünku on binlerce mükellefi bulunan bir vergi daıresındekı kısa sıırelı bir ılanın, devamlı bir etkı gosterebil mesi ve mukellefleıt baskı ulıtnda tutubilınesi zor olamkt*r. " Cııınhuriyet Cia/eıesi'ndı. cıkan "Kara Taşılları Vergi N a<;ması" ve "Bu Vergi \daleı%i/liği Avıptır" ba^lıklı va/Marı da ilginctır. 27 Eylr.l 19"" taıilıiııı taşıyan bu sonuııcıiMinda ?oylc diyor Sayın \ ural Arıkan: "Sozu uzatnıudan ııc'cılılerm ve serbesı ıneslek erbubının fdokror, avııknr. nuıhendıs v.h. gıbıj vergidurumlarına... bakalıın. Görulen şııdıır a\aiıdukı lablodıi " Ben onun tablosundan yalnızca birini vereyim: 1975 yılında 2.811.840 ucreth yukıımluden. vukumlu ba>ına ortalama 7 425 İira gelir vergisı; yine aynı yılda 48.235 serbest meslek erbab'ı y ııkumluden, vukumlu ba>ına ortalama 12.648 İira vergi alınmıs. Arıkan "Bu vergi adaletsı/liği avıptır" diyor, durum kar>ısında, obur yazılannda da hep tılke ve özellikle çalısanlar yararına düşunceler ileri suruyor. Boylesine sosyal gorüşlu vergi u/manı avukatın temel kamu kurulu*larını yabancı mali çevrelere açan bir yasayı gazete sutunlarında savunması nasıl oluyor, diye duşünuyorum hep. Sayın Vural Arıkan "Vergi Kanunlarındaki Değişikliklerin Genel Değerlendirilmesi >e Richard Sheridan" adlı kitapçığından bir nüshasını da 22.2.1983 tarihinde "Değerli Hocama *a>gı ile sunar. ellerinden operim" biçimindeki çok inçe bir sunusla bana da göndermek lutfunda bulunmuştu. " İ n c e " diyorum, çunku o Ankara Hukuk \e Siyasal Bilgiler Fakultelerini bitirdiği için benim oğrencim olmadığı halde bana " H o c a m " demek nezaketini gösteriyordu. Oldum olası vergi yasalarını çok karışık bulduğum için, kendisini türlu gazetelerdeki yazılarından bir vergi uzmanı olarak ta Tevfik Çavdar'ın yazdığı "Talât Paşa Bir Örgut Ustasının Yaşam Öyküsü" adlı kitap kaç günden beri elimden düşmüyor; 512 sayfalık koca yapıtı sindire sindire okıımaya çalışıyo rum; yalnız tarihimizi değil, bir adamın özyaşamım değil, günümüzü de kapsayan ufuk içinde dünden bugüne yansıyan düşüncelere dalıyorum. Tevfik Çavdar kttabın "öndeyiş"inde özyaşamım yazdığı adam için diyor ki: " Herşeyden önce Talât Paşa, cumhuriyet ve sonrasına kadar uzanan siyasal gelışmelerin kaynağında bulunan anahtar kişidir. O ve örgütü, yani ittihat ve Terakki, bugunün Türkiye'sinin temellerini atanlardır. Bu inkâr edHemez. Aksi takdirde tarihin sürekliliğı ve gelişim doğrultusunda birey ve kurumların daha gelişmiş olarak birbirlerini izlemeleri olayı yok sayılmış olur." • Biyografi türü bizim yazınımızda güçlü bir kol değildir. Şevket Süreyya bu alanda atılım yaptı; Aydemir'in kitaplan büyük ilgi gördü; çoğu gerçeği vurguladı; çoğu kişiye de bilinç aşıladı. Bizim toplumda ünlü kişileri ya çok yücellir, ya yerin dibine batırırız; Şevket Süreyya'nın erdemi, Batıda çoğunlukla göruldüğü gibi, ünlü kişileri toplumsal ve tarihsel koşullan içinde ele almaya çalışmasıydı. Tevfik Çavdar, bu yolda daha da ileriye gidiyor; Talât Paşa'nın özyaşamı. öğretici bir tarih kitatn niteliğine dönüşüyor. Talât Paşa kitapta ne övülüyor, ne yeriliyor; oysa İttihat ve Terakki'nin bu ünlü lideri hem çok övülmüş hem de çok yerilmiştir. İşte bu yolda bir dörtlük: "Aldı yürüdü bütün mesalih Posta tatan gelince sadra Şahit aranırsa, işte işler, Hayret veriyor ricali asra." Bir yergi daha: "Sen yakışmaz dersin emma kel başa şimşir tarak Sadrazam oldu Talât cilvei takdire bak." Ziya Gökalp ise, Talât Paşa'yı övüyor: "Sen candan biheştiren bir ruhsun Vicdanını sende görür cemiyet Necat teknesidir, sen Nuhsun Sen olmasan öksüz kaiır bu millet." Acaba Talât Paşa bu yergilerde ya da övgülerdeki kişi midir? Ne odur, ne budur; günahlarıyla sevaplarıyla yaşadığı toplumsal çağın özelliklerini vurgulayan bir eylem adamı, örgüt ustasıdır; Yeni Osmanlılar, JönTürkler, İttihat ve Terakki'den Müdafaai Hukuk'a uzayan tarihimizin ilginç bir lideridir. • Talât Paşa'yı 1921 yılının mart ayında (15 mart olarak biliniyor.) İranlı bir Ermeni vurdu. Paşa o sırada Berlin'de, Charlotenburg'da Hardenberg Strasse'nin 4 numaralı evinde kalıyordu. Mütareke'den sonra öteki İttihatçı liderler gibi yurt dışına kaçmış; Ankara ile ilişki kurmuştu. Sade bir yaşayışı vardı. Öğleye doğru saat 11 'de sigara ve çorap almak için sokağa çıkmıştı. Alışveriş yapmasa da güzel havalarda o saatte yürüyüse çıkar, yakındaki tütüncü dükkânına giderek çene çalarmış. Katil yolda "Talât, Talât" diye seslenmiş; Talât Paşa dönünce çok yakından ateş etmiş. Talât Paşa yıllarca yınelemiş: " Sen yatağımda ölmeyeceğim." Dediği çıkmış. Ermeni cinayetleri bugün de sürüyor; Talât Paşa'nın hayatı bu bakımdan da günceldir. ARADA Bffi Y1LMAZ ÇORUM Ticaret Bakanlığı eski Teftiş Kurulu Başkanı OKURLARDAN Meslek yiiksekokul öğrencileri sesleniyor 1981 önceshİ yıllık yüksekokul mezunlanna tanınan 16 ay yedek subaylık veya 4 ay er olarak askerlik yapma seçeneği 1981 yılından sonra mezun olanlara tanınmamış olup, halen 20 ay er olarak askerlik yapmaları kanun hükmuyle yurürlüktedir. Meclise sunulmuş olan kanun tasarmna göre 2 veya 3 yıllık yüksekokul mezunlan (1981'den sonrakiler) için de 9 ay er olarak askerlik öngörütmüştü. Meslek yüksekokullarının ilk mezunlan askerlik hizmetlerinin 16. ayına gelmiş bulunmaktadırlar. Söz konusu olan kanun tasarısının en çabuk şekilde karara vardmlıp yürürlüğe girmesi biz ilk meslek yüksekokul mezunlarının mağduriyetini bir olçüde giderecektir. BİR CRUP MESLEK YÜKSEKOKUL MEZL'SL Diğer ilkokullardan farklı uygulamalarımız vardır. Bunlardan birisi de; diğer ilkokullar haftada (25) saat ders yapar. Biz ise haftada (30) saat ders yapıyoruz. 4.12.1983 tarihli ve 18241 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararınm 5. maddesinde; (3. BOLL'M) ilkokul öğretmenleri (18) saatin uzerinde okuttukları her ders saati için "zorunlu ders gorevı ucreti alırlar" der. Yine aynı kararda ilkokul oğretmenlerine ayrıca haftada (3) saat ders dışı hazırlık. planlama, eğitim, yonetim ve öğrenci kişilik hizmetleri karşılığı olarak zorunlu ders görevi ucreti verileceği belirtilmek tedir. Bakanlar Kurulu kararına göre, ilköğretim ok'ullan 1. kademe oğretmenlerine haftada 15 saat uzerinden ders ucreti ödenmesi gerekirken, Antalya Uinde sadece (10) saat uzerinden ders ucreti ödenmektedir. Öğretmenleri mağdur eden bu konuyu; Sayın yeni valimizden veya Sayın Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanınuzdan çözmelerini bekliyor ve gtıveniyoruz. ANTALYA İLKÖĞRETİM OKULLARI 1. KADEME ÖĞRETMENLERt Serbestlikle Gelenler Liberal ekonomi uygulamasının genişlemesinde çıkan olanların, Anavatan Partisi'nin seçimi kazanmasından sonra nasıl sabırsızlandıklarını gördük. Piyasa serbest bırakıldığı zaman, ekonomiyi yöneten doğal yasaların ülkeyi darboğazdan çıkarıp, herkesi rnutlu edeceğini söyleyenler ortaya henüz bir şey koymuş değil. Başarıh olmaları dilenir, ama uygariığın doğa ile savaşarak yaratıldığını unutmuş görünüyorlar. Doğanın değişik yeteneklerie yarattığı insanlara eşit haklar verilmesi; güçlünün zayıfı ezmesine engel olunması ve çaresiz kalanlara yardım edilmesi; toplumsal yaşamda doğal yasaların kabul edilmedığinı gösteren belirgin örneklerdir. Insanoğlu yaşadığı vahşi hayatı ve doğal ıçgüdulerini yenerken, hiç kuşkusuz içindeki iyi duygulardan güç almıştır. İşin tuhafı, bizdeki liberalciler buna da sahip çıkıp, eğitimde manevi değerlere ağırlık vereceklerini söylüyorlar. İnsanların okulda manevi değerlerle eğittikten sonra, hayata atılınca yalnız kâr peşinde koşmasını isteyenlere bilmem ne demeli? Bu işin iki ucu bırakılıp, ortası seçilemez mi? Örneğin, dışsat/mı yoksullann beslenme sorununu arttırmayacak şekilde denetleyen dışalımda varlıklı kesimin lüks tuKetim isteklerinı engelleyen; yatınmlarda ulusal çıkarları unutup yalnız kâr peşinde koşan fabrikalara izin vermeyen bir düzen kurulamaz mı? Hiç kuşksuz olur. Serbest piyasa ilkelerıne karşı çıkanlann anlatmak istediği de budur. Serbest piyasada, halkın çok istediği malların fiyatının yükseleceği ve sermaye çevrelerinin de bu konulara yatırım yaparak. toplumu isteklerine kavuşturacağı düşüncesi doğrudur Ama gelir bölüşümünün adaletli olması önkoşuluna bağlıdır. Tersi durumda, yatırımların varlıklı kesimin isteklerine doğru kayarak, yoksul kesimi büyük sıkıntılara sokması kaçınılmaz olur. Örneğin, varlıklı tüketici elektrikli ev aletlerınin hepsine kavuşmuşken, pek çok köy elektriğe, pek çok yerleşme merkezi de sağlıklı suya bile kavuşamamıştır. Biraz karışık görünen bu durumu, içinde yaşadtğımız birolayla anlatmaya çalışalım: Ülkemizde büyük bir konut açığı bulunduğu halde, ucuz konutların satılmadığı, lüks yapıların ise, hızla arttığı görülmektedir. Geliri sürekli azalan işçi ve memur ev alamaz duruma gelince, piyasa yüzme havuzlu ev arayanlara kalmış ve üretim bu yöne kayarak, dar gelirliyi büyük bir konut sıkıntısı içine sokmuştur. Anavatan Partisi konut sorununu kabul ederek çözmeye söz vermiş; fakat, her derde deva gibi gösterdiği serbest piyasa ilkeıerinin bu sorunu neden çözemedığine hiç değinmemiştir. Oysa, adaletsiz gelir bölüşümü yapılan yerlerde serbest piyasa ilkeleri uygulamasının iyi sonuçlar vermeyeceğini. ekonomi bilimi soylemektedir. Çünkü, insanların gereksinmeleri ne kadar önemli olursa olsun, cebinde satın alacak parası yoksa, serbest piyasanın bu isteklerden haberi bile olamaz. O zaman ne olur? Serbest piyasanın vartıklıyı isteklerine kavuşturan sihirli değneği, yoksullar için Zebani'nin çatalına dönüşür. Son seçime giren üç partinin de ülkemizdeki gelir bölüşümünü adaletsiz bulduğunu düşünürsek, serbest piyasa ilkeleri uygulamasının genişletilmesine karşı çıkanların telaşı hiç de haksız değildir. Kaldı ki, serbest piyasa ilkelerinin ülkemizdeki uygulamasında eşıtlik de yoktur. Örneğin, sermaye çevreleri istediği yere istediği fabrikayı kurarken, bir doktorun dilediği gibi muayenehane açmasını zorunlu hizmet engelliyor. Sağlık hizmetlerinin yurt içinde dengesiz dağılmasının günahını doktorların sırtına yıkıp, çalışma özgürlüklerini engelledik, ama dengesiz sanayileşmenin suçunu işadamlarına kabul ettiremedik ve yatırım özgürlüğünü kısıtlayamadık. Kısıtlamak şöyle dursun, çarpık yatırımları kurtarmaya bile kalktık. Doktorlarda olduğu gibi köylünün de tartasına izin almadan fındık dikmesi yasaktır. Uygun olmayan yerlere fındık dikilmesi, kalite ve fiyatı düşürerek ekonomiye zarar veriyormuş. Kocaman fabrikalar yapılırken ekonomiye nasıl etki edeceğini ise kimse araştırmıyor. Çarpık sanayi ile karşılaştıktan sonra böyle bir araştırmaya gerek olmadığını, sanırız kimse söyleyemez. Öyle ise bu durumun merak edılmeye değer bir yönü var. Bir köylü ile bir doktorun bile topluma verdiğı zarar ölçülerek. çalışma özgürlüğü kısıtlanırken, büyük yatırım sahiplerini bir çocuk kadar masum gösteren nedir? Aralarındaki tek fark para olduğuna göre, zenginlik bir muska gibi günahtan koruyor olabilir. Kim cösecek? Bizler eski adıyla "lenıel eğiıim" yeni adıyla "ilkoğretim okulları" I. kademe öğretmenleriyiz. OMO Aynca,300kişiye fotoğraf makinalan, 3.000 kişiye plaj havtulan, 30.000 kişiye deniz toplan. NASIL KATILACAKSINIZ ? OMO'nun 30 Mart, 30 Nisan, 30 Mayıs tarihlerinde.noter huzurunda yapılacak çekilişlerine katılabilmek için, kuponlu kutularda özel kuponu veya diğer kutularda "buradan açınız" kısmını, isim ve adresinizle. "OMO P.K. 98 Şışli İstanbul" veya "OMO P.K. 315 Şişliİstanbul" adreslerine, en geç çekilişlere 5 gün kala elimizde olacak şekilde, gönderiniz. Bir tatil kuponu ıle, her uç çekilişe de katılma hakkınız vardır. Şansınızı arttırmak için acele edin. Şirket ve Reklam Ajansı mensuplan bu kampanyaya katılamazlar. • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri satış • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri tamiri • Yazar kasalar satış ve tamiri Dostlar Büro Malzetneleri Sanayii ve Ticaret Limrted Şirketi ADRES: Kemankeş Cad. No: 71 KARAKÖY (Denizdlik Bankası Genel Müdürluğu Meydanı Citizen mağazası) Tel 144 79 82 145 51 08 Çok kuponla katılm.şansınızı artırın GSM:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle