15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lendirilmesini amaçlayan bu hayırlı girişim Hasan Âli Yücel'e komünist damgasının vurulmasına neden olmuş ve bu iftira ona çok acı vermiştir. Çünkü o komünist değil, inanmış bir Atatürk milliyetçisiydi. Özgürlükçü bir ruh taşıyordu. Birçok yapıtı arasında sadece iki ciltlik "Hürriyet Gene Hürriyet" adını taşıyan kitabını okumak onun tek yönlü ve totaliter görüşten ne denli uzak ve suçlamanın ne kadar çirkin olduğunu kanıtlamaya yeter. lerini saptamak için Ankara'da kurulan komisyonda İstanbul Hukuk Fakültesi'ni temsil etmek üzere, o zamanki dekan rahmetli Sıddık Sami Onar tafafından görevlendirilerek •Ankara'ya gitmiştim. Komisyonda Ankara Hukuk Fakültesi'nden bir arkada$ ile Yargıtay ve Danıştay başkanları, Adalet Bakanlığı'ndan bir temsilci, Türk Dil Kurumu'ndan da altı üye bulunuyordu. Fransızca hukuk sözlüğünü alıp, buna göre ön hazırlık yaparak listeler hazırlamışlar. Üyelere dağıttılar. Aksi gibi en basta, FranHasan Âli Yücel'in siyasal hasız abece'sine göre acceptalion sımları onun başına bir de Milve karşılığında "tablama" terilet Partisi'nden avukat Kenan Öner'i musallat etmişlerdi. İs mi vardı. Komisyona başkanlık eden rahmetli Yücel, "Bir itiraz tanbul'un tanınmış avukatlarınyoksa altındakine geçelim" dedan olan ve siyasal ün kazanma diğinde kimse ses çıkarmayınca, ardında koşan bu kişi Hasan ben söz istedim ve; "Efendim, Âli'ye hakaret etmiş, Hasan Âli kabul kelimesini köylüsünden de ona karşı dava açmıştı. Onerkentlisine kadar herkes bilir. KöYücel davası diye adalet tarihiyün veya kasabanın hayvan pamize geçen bu davada, tutucu zarında uyuşma olunca 'Aldım politikacılann ve Türk basınının kabul ettim'; bir iş söz konusu büyük çoğunluğu Kenan Öner'olduğunda 'Bu işi kabullendim' den yana olmuş ve sanki bu Atadenir. 'Tablamayı kim anlayatürkçü eğitim ve kültür adamını cak?" diye sordum. Yücel sert Öner ile birlik olup ezmek yarışına çıkmıştır. Ne acıdır ki, da bir tonla "Hıfzı Veldet Bey. buvaya bakan mahkeme, adaletten raya her Arapça terimin Türkçebeklenen yürekliliği pek göstere sini koymak zihniyetiyle oturmedi ve bu olay da Hasan Âli mazsak hiçbir iş göremeyiz" deiçin başka bir yürek acısı oldu. di. Bunun üzerine ben sessizce Ama şunu belirteyim ki, günümüzde Kenan öner'i tanıyan kağıtlarımı toplayıp, ayağa kalkçok az kişi bulunduğu halde, tım ve "Müsadenizle efendim, Hasan Âli Yücel'i bütün gerçek İstanbul Cniversitesi'nde dersleAtatürkçüler, sağcısı ve solcusu rim beni bekliyor. Mademki her ile bütün okumuş kişiler tanı terimin karşılığı konulmuş, bizmaktadır. Onun adı yalnız milli ler buraya niçin çağnldık?" dieğitim tarihimizde değil, Atatürk yerek toplantı odasının kapısına devrimcisi bütün gönüllerde, bü yöneldim. Hasan Âli gülerek tün yüceliğiyle yaşıyor ve yaşa "Yahu sen ne celallı adammışsın, burada tespit edilenler müyacaktır. ,#, nakaşa edilebilir. Gel otur yerin e " dedi. Oysa o tarihte henüz Yücel'in engin bir hoşgörüsü üniversite özerkliği yoktu; ünivardı. Yeni Türkçe hukuk terimversiteler Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlıydı ve bakan isterse beni görevden çıkarabilir ya da bir lfseye öğretmen olarak atayabilirdi. Yapmadı. Tartışmaları tatlı bir hava içinde sürdürdük. Hasan Âli bir gönül adamıydı, ozandı, besteciydi. Sen bezmimize geldiğin akşam neler olmaz Aşkın beni sermesı ediyorken keder olmaz Ölsem de senin uğruna canım heder olmaz Sen saçlarımı öplüğün akşam neler olmaz şarkısı hem güftesi hem bestesi ile onundur. "Bir Hâdise Var, Can ile Canan Arasında" şarkısını da onun sanırdım. Benim gibi birçok kişi de öyle sanırmış. Çünkü oğlunun adı Can, kızının adı da Canan idi. Bunun başkasına ait olduğunu edebiyatçı genç dostum Sami Karaören'den öğrendim. Çocuklar küçükken yaramazlıklarıyla annelerini bunalttıkları sırada Hasan Âli eve geliverirse, eşinin "Al çocuklarını ne yaparsan yap" diye söylenmesi üzerine, Hasan Âli o güzel davudî sesiyle"Bir Hadise Var, Can ile Canan Arasında" şarkısını söyleyerek havayı yumuşatır, eşiyle şakalaşır, çocuklara kimi zaman o gür kaşlarını çatar, kimi zaman da göz kırpar ve böylece ev barışını yeniden sağlarmış. Gerçekten bir gönül adamıydı Yücel. Başta söylediğimi yineleyerek bitireceğim yazımı Hasan Âli Yücel'in bakanlık yıllan Türkiye Cumhuriyeti'nde çagdaş milli eğitimin bir daha erişemediğimiz allın yıllan olmuştur. Hasan Âli'den Anılar HDFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Tam yirmi üç yıl önce bugün, 26 şubat 1961'de yitirdik Hasan Âli Yücel'i. Onunla 27 Mayıs 1960 Devrimi'nden sonra kurulmuş olan Temsilciler Meclisi'nde bol bol söyleşme fırsatı bulacagımı düşünerek sevinirken, Istanbul'dan ölüm haberi gelince çok üzülmüştüm. Benden yedi yaş büyüktü. Çocukken yedi yaşlık bir fark kocaman göriinür gözlerimize; ama elliyi, hatta kırkı aşınca, aralarında yedi yılIık bir zaman parçası olan kişiler akran sayılır. Ben de ona olan büyük saygımı her zaman korumakla birlikte, kendisini akran gibi görürdüm. Yücel'e karşı beslediğim sevgi ve saygınm nedeni, sadece kişisel dostluk bağlantısı değil, onun ocak 1939'dan ağustos 1946'ya değin yaklaşık yedi buçuk yılhk Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Atatürk Devrimi doğrultusunda, Türkiye'yi "Çagdaş uygariık diueyiae ulaştırtnak için" harcadığı çaba ve bu uğurda katlandığı acılardır. Siyasal hasımlarının bütun saldırılanna, iftiralanna göğüs germiş, yüreğinde dost sandığı kişilerin açtığı yaralara karşın onİan hoseörüyle karşılamış, milli eğitimi çağdaşlaştırma yolunda önüne çıkanlan birçok engeli sabırla aşmastnı bilmiş, gerçek bir devlet adamıydı, Hasan Âli Yücel. Onun birinci ve ikinci Refik Saydam kabineleri ile birinci ve ikinci Şükrü Saracoğlu kabinelerinde aralıksız siiren Milli Eğitim Bakanhğı döneminde Türk milli egitimialtın çağını yaşamıştır. Bu dönemde Doğu ve Batı klasiklerinden pek çök de ğerli yapıtı, yetkil' kişiler eliyle Türkçeye çevirterek "bakanlık yayınlan" arasına katmış olması, Türk kültürünün zenginleştirilmesi yolunda gercekleştirdiği en büyük ve aydınlık olgudur. Aydınlık diyorum, çünkü bütün kitaphklarda, halkevlerinde ve çok ucuz satıldığı için özel kitaplıklarda, evierdeki küçük raflarda, ve okuma alışkanlığı kazanan binlerce gencin cebinde yerini bulan bu kitaplar, Türk insanının kafasını aydınlatan, onlara düşünmeyi öğreten ve akılcı düşüncevi besleven yapıtlardı. AtatürkDevrimi'ningetirdiği laiklik ilkesini alttan alta kemirerek bir gün temelli yıkıp Ataturk'ün yıktığı ümmetçiliği yeniden diriltmek amacıyla gizlice basılıp dağıtılan Nur Risaleleri gibi insan kafasını örümcekleyip felce uğratan yayınlara karşı koymak, ancak gençlerimizin eline böyle aydınlık yapıtlar vermekle olabilirdi. Ne yazık ki, Hasan Âli Yücel'in ölümünden sonra bu aydınlık yayınların hızı kesildi ve sonunda kurudu. Çünkü Türk milli eğitimi sözde Avrupa'da öğrenim görmüş, ama kafalannı çöl kısırlığından kurtaramamış tutucu kişilerin eline gecti ve bir daha da bu kertede çok ve değerli yapıtlar yayınlanmadı. 1940 yılında basımı tamamlanan 1026 sayfalık TANZlMAT adlı kitabın bir benzeri de henüz yayımlanmadı. Çoğunluğu Istanbul Üniversitesi'nden olmak üzere 34 bilim adamının katkısıyla ortaya çıkarılan bu yapıt, tarihimizde 3 kasım 1839'da gerçekleşmiş olan Tanzimat olgusunun 100. yıldönümünden yararlanarak genç Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'in girişimiyle gerçekleşmiştir. Hasan Âli Yücel yazdığı önsözde bu yapıtı şöyle değerlendiriyor: "Ricalarımı bilgi ve emekleriyle cevaplamak lütfunda bulunan arkadaşlarımm verimi olan ve binden fazla sayfayı bulan bu eser, kendi gerçeklerimiz üstünde zihin yormak prensibinin değerli bir vesikas! olarak Türk tefekkür tarihine intikal edecektir. (...) Türk irfanına. örneğinidaha önceki devirlerde bulamadığımız bir kıymeti kazandırmış olan arkadaşlanmı tebrik ederim ve onlara yürekten gelen şükranlarımı sunarım. " Oysa bütün onurunu otuz dört bilim adamına mal ettigi bu değerli kitap, Hasan Âli Yücel gibi, yüce bir kültür erinin Milli Eğitim Bakanhğı görevindeki inanmışlığı sayesinde yazılmıştır. Eğer ondaki bu inanış ve enerji olmasaydı, 34 kişi kendiliğinden bir araya gelip böyle bir kitap oluşturarak bilim ve kültür tarihimize armağan edemezdi. • ** Kırsal kesimdeki yüzlerce yıllık karanlığı her yönüyle aydınlığa, yoksulluktan varsıllığa ulaştıracak olan ve temel planı unutulmaz insan İsmail Hakkı Tonguç tarafından hazırlanan Köy Enslitiileri de Hasan Ali Yücel'in Milli Eğitim Bakanhğı zamanında açılmıştır. Ne yazık ki kırsal kesimdeki Türk halkının aydınlatıhp bilinç PENCERE Özal Politikası Somutlaşıyor... 26 ŞUBA T 1984 OKTAY AKBAL EVET/HAY1R "Üç İstanbul" Kavgası.. Bu yıl yalraz gençlere açık Bir kavgadır gidiyor; "Üç İstanbul" savaşı da diyebiliriz buna!.. Kendilerine 'tutucu ve gelenekçi" adını verenler Mithat Cemal'e ateş püskürüyorlar. Abdülhamit'i kötüledi diye!... Oysa Abdülhamit'i kötüleyen Mithat Cemal değil, "Üç Istanbul" romanının baş kişisi avukat ve yazar Adnan Bey'dir... Mithat Cemal de elbet ilk gençlik yıllarında özgürlükten yana olmuştur. Hem kim değildi ki! Mehmet Akif'ten Tevfik Fikret'e, Eşref'e kadar bütün şairler, yazarlar, aydınlar, subaylar Abdülhar.ıit zorbalığına karşıydılar. Herkes karşı olduğu için de çöktü o saltanat... Kimse savunamadı. yanında yer almadt. Abdülhamit'i ayakta tutmakta kendileri için yarar gören ingilizlerin kışkırtmalan sonucu patlak veren 31 Mart kanlı olayı bile 'Kızıl Sultan' diye anılan padişahı tahtında tutamadı. Kendisi de bunu anladığı için tahtı bırakıp Selanik'e gitti. Bana öyle geliyor ki, "Üç istanbul"a ateş püskürenlerin çoğu Mrthat Cemal'in bu ünlü romanını okumamışlar... Okusalar, böyte davranamazlardı, bu denli tek yanlı olamazlardı. "Üç istanbui" 648 sayfalı kocaman bir kitaptır. İstibdat, Meşrutiyet ve Mütareke günlerinin İstanbul'undan kesitler verir Birtakım insanlann serüvenlerini anlatır. Çoğunlukla 'fırsatçı' 'çıkarcı' insanlardır bunlar. İçlerinde dürüstler de vardır, ama başta Adnan olmak üzere pek çoğu düşüncelerini parasal hesaplar uğruna değiştirirler. Böyle tipler her dönemde, her ülkede görülür. Mithat Cemal, yaşamı boyunca bunları tanımış, romanınaa da onlara yer vermiştir. Bilenler, bu kişileri tek tek ayırıp, tanıyabilirler; öylesine canlıdırlar. Genç yazar ve avukat Adnan'ın Abdülhamit için orada burada söyledikleri o dönemde pek çok yurtsever gencin ortak sözleridir. Gençler gizli toplantılar yapar, yasaklanmış kitapları okurlar. Bunlardan biri de Sait Paşa'nın anılandır: "Zatı Şahane efendimiz cülusu humayunlarından beri gerek Mithat Paşa ve gerek Mehmet Rüştü Paşa hakkında 'Bu adamlar vatan ve millete hizmet edemez, bunlar haindirler" deyu efkârı şahanelerini beyan buyururlardı." O sırada gençlerden biri "Şu zalimi haklayacak bir fedai çıkmadı. Ama çıkmayacak mı? Çıkacak. Hem de çok yakında. Hepiniz göreceksiniz" der. Romanın kişilerinden Mehmet Raif ki Mehmet Akif olduğu söylenir şöyle sürdürür konuşmayı: "Ona ne zamana kadar katlanacağız? Ne zamana kadar? Hangi günahımızın cezasını çekiyoruz" Adnan ise "O ceza meza değil, deli. Zırdeli" der. Adnan da, daha başka roman kişileri de Abdülhamit'i, Abdülhamit dönemini yerin dibine batınriar. Gerçekleri yazmak isteyen bir yazar elbette ki o donemin ruh halini, görüntüsünü, havasını verecektir. Romancılık Stendhal'ın deyimiyle "Bir yot üstünde gezdirilen kocaman bir ayna" değil midir? Eleştirmeci Fethi Naci şu yargıya varıyor "Üç İstanbul" konuşmasında. "Üç İstanbul bir bakıma Mithat Cemal'in görgü tanıklığıdır. Gücü de buradan gelir, güçsüzlüğü de. Gözlemlerle beslenen bu aynntı zenginliği kişilerin alabildiğine sahih oluşu, romanda kendini duyuruyor, romanı çekici yapıyor, ama yaşaytp gördüğü daha doğrusu göriip öfkelendiği birçok gereksiz aynntıya kıyamayışı, romanını bunlardan ayıklayamayışı, romanın dağılmasına, iç örgüsünün gevşek olmasına yol açıyor. Mithat Cemal, Abdülhak Şinasi'lerin imrenerek, yürekleri yanarak baktıklan konaklann, köşklerin, yalıların gerçek yüzlerini gösteriyor, geçmişe imrenerek, özleyerek değil, tiksinerek, öfkelenerek bakıyor. Üç İstanbul için kısaca Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışının romanı diyebiliriz." Mithat Cemal milletvekıli olmak ve Atatürk'ün gözüne girmek için bu romanı yazdı diyenler de çıktı. Bunlar Abdülhamit'i, Vahdettin'i her fırsatta öven kişilerdir. Gerçek şu, Mithat Cemal E.Naci'nin soylediği gibi "geçmişe öfkeyle' bakıyor. O geçmiş dönemde Abdülhamit despotluğunu ne denli kötülüyorsa, İttihat ve Terakki dönemindeki çirkinliklere, açıkgözlüklere, çıkarcılıklara da o eleştirici gözle bakıyor. Özgürlük kahramanı geçinen Adnan'ın kısa sürede zenginleşmesini, 'memleketi soyan, Abdülhamifin yemek tabaklanna bile" sahip olan bir çıkarcı haiine gelmesini de açtk açık gösteriyor. Mithat Cemal'in başarısı bir takım insanlann 'ahlaksızlıklık' ölçüsünü ne denli ileri götürdüklerini sergilemesidir. Dün o yandaki, bugün bu yandadır, sonra da daha başka bir yana kaymıştır! O gün, bu gün, durum hep böyle! Değişen nedir? Hiçbirşey... "Üç lstanbul"u üçüncü kez okurken bütün bunları yeniden düşündüm. İyi ki Mithat Cemal bu romanı yazmış, dedim. . BÜYÜK RESIM YARIŞMASI Konu: "KADIN" Vakho Kundnşîannm Türk sanatına katkıda bıdımmak amaayla düzerüediği geleneksel Vakho Büyük Resim Yansmalan 'rnn dördündisünde konu "Kadın" olarak belirlermuşrir. Sanatçîar yansmaya, bu honnda, düedMeri tekrtikle (özgün bash dısında) gerçekteştirümis yapıtlarb katılabüirîer. Seçici Kurul, yapıtlan yalrnz sanatsal rntelikleri açsından değerkndirecektir. Ödüİ ttıtan 1 müyon Uradır. I Yanşmada l.Ödül 500.000 TL.chr. Avnca, beş yaptıa 100'er bm liru numsivon ıvrüecekıir. .* A fc.•« II \ anşrm, yumç ve yurrdıandah, 35 vasından genç, tüm Türk reson ve grafik sanaıçlanna açıknr. (Yansmavlü ügüi avrmtıh bilgıvi kapsayanbroşür ' ' 15 Mart 1984 çimünden itibaren, Isumbul, Ankara ve Izmr'dekt Vakko Mağazalanndan ı>e Istanbııl'da Vakkorama 'dan edınüebitir. Bu üler ıhşındaki sanaıçılar, aşağıdaki adrese mektupla başnmiuklannda söskonusu brvşiir adrederme gönderüecekıir.) III Yanpnaya kanbna süresi 15 Ekinı 1984 günü sona erecekm. IVBuytl,Se<na Kurul ^ ^ ^ ^ M tlu < " Aım Arbaf Fent Ed ü « Turan .Ero1 Er m I n m S &/fe VAKKO 1984 Banker Kastelli adıyla tanınan Sayın Cevher Özden'i kutlarım. Onun icat ettiği yordam, 19 aralık günlü Resmi Gazete'de yayınlanan Merkez Bankası Tebliği'yle Türkiye bankacılığının devlet politikasına dönüştü. Kastelli'nin başarısı üç koşula dayamyordu: 1) Yüksek faiz, 2) Aylık faiz ödemesi, 3) Birikimcinin istediği gün ana parayı çekebilmesi. Birikimci Cevher Özden'e 1 milyon lira yatırdı mı her ay 50 bin liraya yakın para alıyor, gelirine ek gelir katıyordu. Gerçi bir sorunun yanıtı verilemiyordu: Yüzde 50 faizle toplanan paraları yüzde 80 kredi faiziyle hangi işadamı kullanacaktı? Bu sorunun yanıtı boşlukta sallandığı için Sayın Cevher'in halktan topladığı paraların üstüne yatan bankalar ve işadamları önce Kastelli'yi batırdılar; sonra da kendileri battılar. Olay büyük bir utancaya (skandala) dönüştü; devlet araya girdi; zamanın Başbakan Yardımcısı Turgut Özal ve Maliye Bakanı Kaya Erdem hükümetten çekiimek zorunda kaldılar; Kastelli tutuklandı. Yıl 1982 idi. Şimdi yıl 1984. Turgut Özal Başbakan ve Kaya Erdem Başbakan Yardımcısı olarak Kastelli'nin bankerlik yöntemini devletin resmi bankacıhğına dönüştürdüler. Sayın Özden'i • 'tluyorum. • Ne var ki Özal hükümetinin bankacılıkta Kastelli yöntemlerini benimsemesi Türkiye'de tıkanmış kapitalizmi düze çıkarmak için yetmiyor. Osmanlı Devteti'nin çöküş döneminde kullandığı bütün politikalar, yeniden yürürlüğe konmaktadır. Ülkenin köprüleri, barajları, demiryolları, denizyolları, santralları, tüm altyapı tesisleri ve kamu kuruluşlarım yabancılara satmak için bir yasa tasarısı hazırlanmıştır. Programında "milliyetçi muhafazakâr" olduğu yazılan bir hükümetin Osmanlı siyasetine dönüş politikası belki tutuculukla bağdaşır; ama milliyetçiliğe temelden ters düşer. Hükümet, programında Atatürkçü olduğunu da ileri sürmüştür. Oysa Atatürk, ne yapmıştı? Yabancılara satılan ve devleti yarısömürgeleştiren bütün altyapı ve kamu kurumlarını millileştirmişti. İşte bir kısa listesi: 1) Anadolu, Mersin Tarsus Adana demiryollan, 2) Haydarpaşa liman şirketi, 3) Mudanya Bursa Demiryolu Şirketi, 4) Keçiborlu Kükürt Madeni, 5) İstanbul Su Şirketi, 6) izmir Rıhtım Şirketi, 7) İzmir Kasaba Demiryolu Şirketi, 8) istanbul Rıhtım, Dok, Antrepo işletmesi, 9) Aydın Demiryolu Şirketi, 10) Ergani Bakır Şirketi, 11) İstanbul Telefon Şirketi, 12) Ereğli Şirketi, 13) Şark Demiryolları Kumpanyası, 14) İzmir Telefon Şirketi, 15) Üsküdar ve Kadıkoy Şirketi, 16) İstanbul Tramvay Şirketi, 17) Tünel Şirketi, 18) Ankara Elektrik Şirketi, 19) istanbul Elektrik Şirketi, 20) Ankara Havagazı Şirketi, 21) Adana Elektrik Şirketi, 22) Kuvrshan Bakır işletmesi, 23) llıca Demiryolu Kumpanyası, 24) Bursa Elektrik işletmesi, 25) Kibrit ve Cakmak Tekeli, 26) İzmir Tramvay Şebekesi, 27) Bira Fabrikası İşletmesi, 28) İzmir Sular İşletmesi. Bunlar millileştirme siyasetinin bir bölümüdür; Türkiye'nin deniz yollarını Osmanlı'nın padişahı yabancıya satmıştı; okul çocuklarına her yıl temmuzun ilk gününde kutladığımız Kabctaj Bayramı'nın anlamı öğretilmiyor mu? Ülkenin altında ve üstünde nesi var nesi yoksa satarak, yabancılara ve içerdeki paravan kumpanyalarına teslim olmak, Atatürk cumhuriyetinin temel felsefesiyle taban tabana zıt bir siyasettir; bunun faturası, cumhuriyetin bağımsızlığına ödetilir. Çeyrek yüzyıldan beri çarpıklaştırılan kapitalizm içerde bankacılığı da çarpıtarak ve dışardan her ne pahasına olursa olsun borç bulmaya çalışarak düzeltilemez, kurtanlamaz; muhafazakâriık çıkış yolu değildir. Atatürk ne demişti: " Muhafazakâriar o adamlardır ki nehrin suyunu elleri içinde tutmak isteher; onlanrı parmaklannda birparça çamurdan başka bir şey kalmaz." SQDA SANAYtl A.Ş. YÖNETİM KURULTJ BASKANLIĞINDAN BILDİRİLMİŞTİR Şirketimizin 1983 yüı dönemine ait Olağan Genel Kurul Toplantısı 16 Mart 1984 Cuma günü saat 15.00'teaşağıda yanlı gündemi görüsmek üzere lçel Vilayeti Mersin Kazası Kazanlı Bucağı yanında bulunan Şirket Merkezinde yapüacaktır. Bu toplantıda hazır bulunacak Onaklanmızın kendilerine, veya temsil edecekleri diğer pay sahiplerine ait Hisse Senetlerini 15 Mart 1984 günü mesai bitimine kadar Şirket Merkezimize teslim ederek Toplantıya giriş kartı almalan gerekmektedir. Sayın pay sahiplerinin bilgi edinrneleri ve belirtilen gün ve saatte Toplantıya teşrifİeri rica olunur. SODA SANAYÎI A.Ş.'NİN 16 MART 1984 TARİHLİ OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI GÜNDEMİ 1 Toplantı, Başkanlık Divan Heyetinin seçimi ve Başkanlık Divanının Toplantı Zaptını imzaya yetkili kıhnması için karar alınması, 2 Yönetim Kurulu ve Denetçi Raporlannın okunması, 3 Şirketin 1983 yılına ait Bilanço ve Kâr/Zarar hesabının okunması müzakeresı ve tasdiki, A Yönetim Kurulu üyeleri ile Denetçilerin aklanması hakkında karar verilmesi, 5 Süreleri dolan Yönetim Kurulu Üyeleri ve Denetçiler yerine seçim yapılması, 6 Yıl içinde boşalan Denetçi yerine diğer Denetçilerce yapılan atamanın tasdikine karar verilmesi, 7 Yönetim Kurulu Üyeleri ile Denetçilerin ücretlerinin tesbiti, 8 1 Milyar Liralık Tahvil çıkanlması hakkında karar verilmesi, 9 Yönetim Kurulu Üyelerine T.T.K.'mn 334. ve 335. maddelerinde mevzubahis iznin verilmesi. dl nuktaJtr: « Londra Asfaltı VOÂÂC TopkafnInanbul YEREL SEÇİM ADAYLARINA Seçimlerde kullanılacak oy pusulalan, Elektronik Daktilolarla tek tek yazılarak istenilen adette ve zamanda teslim edilir. Ev hanımları Kullandığınız bir ürünün reklamında rol almak ister misiniz? Yoğun bir reklam kampanyası için 2550 yaş arası ev hanımları arıyoruz. Başvuruların, hergün saat 1417 arası 1461010'a yapılması rica olunur. VEFAT Merhuh Fevzi bey, merhume Zarife ve Hasene hanımın kızı, merhum diş doktoru Servet Tulpar'ın eşi, Prof. Opr. Dr. Semih Tulpar'ın annesi, Cahide Tulpar'ın kayınvalidesi ve Ayşen Tulpar'ın sevgili babaannesi ÖZEL DAKTİLO SEKRETER KURSLARI Merkez:. Beyazıt Meydanı, Mithat Paşa Caddesı No. 14, Kat: 1 Beyoglu Subesı: Istıklâl Caddesı, Lâle Sineması yanında 87/7 Kadıkoy Subesı: Kadıkoy, Altıyol Kuşdilı Caddesı No: 8 Kat: 4 Tel: 527 55 25 Tel 149 79 93 Tel: 338 08 42 MÜNEVVER TULPAR 25 şubat 1984 cumartesi günü hakkın rahmetine kuvuşmuştur. Cenazesi 26 şubat 1984 pazar günü (bugün) Moda Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Karacaahmet Mezarhğı'nda toprağa verilecektir. Allah rahmet eylesin. TULPAR AİLESt AYI.A GLTVDOCDU ile ERKAN ÇOPUROĞLU evlendiler. Kutlarız, mutlulyklar dileriz. YÜCELMAN AİLESt DR. KÂZIM SARI Mua.: Mecidiyeköy, Kervangeçmez Sok. No. 5 Mua.: 166 47 48 Keramet Apt. (Keçecüer Garajı yanı) Ev: 167 39 17 OPERATÖR Genel Cerrahi Lzmanı GRAFİKASMAYAA.Ş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle