14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ŞUBAT 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 Y4YIN DÜNYASINDA İNCELEME ARAŞTIRMA YÖNETEN ŞAHİN ALPAY filozof: Nietzsche Bilimdemokrasi iliskisi olduğu Felsefe Yaâlan'nın 7. kitabı da çıktı. Bu kitaptaki telif katkılar arasında Hilmi Yavuz'un "Kuram ve Dil Bağlantıları Üzerine Bir Deneme", Ahmet Arslan'ın "tbni Sinacı 'Medeni Siyaset' Geleneği", Saffet M. Tura'nın "Antipsikiyatri Psikiyatri" ve Aynur tlyasoglu'nun "Mehmet Akif ve İslam" bashklı makaleleri bulunuyor. Yer verilen çeviriler ise, 20. yüzyılın önemli felsefecilerinden N. Hartmann'ın iki kısa yazısı (Çev. U. Nutku); bilim felsefesinde mantıkçı pozitivist okulun başlıca sözcülerinden A.J. Ayer'in Language, Tnıth and Logic (Dil, Gerçek ve Mantık) adlı kitabının 6. bölümü (Çev. Y. Şahan) ve bilim felsefesinde "kritik rasyonalist" (ya da "eleştirel akılcı") yaklaşımın kurucusu K.R. Popper'in, bu akımla "Kritik Teori" (Frankfurt Okulu) savunuculan arasındaki tartışmayı başlatan "Toplum Bilimlerinin Mantığı" (Çev. Ş. Alpay) adlı bildirisi. Siyusete karşı bir Duyduk Gördük Oryantal Meral, ekonomik paketi eksik buldu Oryantal Meral göbeğini şöyle bir kaldırdı, sonra indirdi ve bafladı yanık yanık söylemeye: El veriyor, el veriyor / Orta direk bel veriyor / Dö'ndüm baktım sağ yamma / Sol yantm can veriyor! Oryantal Meral, neden bu şarkıyı söylediğini merak edenlere derdini hemen açıyor. Merat'in derdi yeni hükümetin ithalat rejimi. Açılan paketten bir sürü malın dışalımının serbest olduğu ortaya çıktı. Ama bunların arasında ne kürk var, ne de nüfus planlamasına katkıda bulunacak araç gereç. Büyük çabalar sonucu biriktirdiğim parayla ancak bir kürk alabildim, diyor Meral. Buna bir ikincisini, bir üçüncüsünü eklemem olanaksıt Öte yandan, ülkede bir surü yetkili nüfus planlaması diye bas bas bağırıyor, ama bunu kolaylaştıran gereçlerin dışalımı yok. Bu isten yine kaçakçılar büyük paralar kazanacak. İçini çekip yukardaki türküyu bir kez daha yineleyen Meral, daha sonra konuşmasım şöyle YAZKO'nun yayınlamakta nürün bilim ve siyaset felsefesi hakkında bilgi edinmek isteyen okurlar için hayli yararlı bir malzeme sağlıyor. Bilim. neden demokrasiyle gelişir? Popper'in bilim felsefesinin, bilim ile demokrasi arasındaki ilişkiyi ayc'ınlattığına inanıyorum. Popper'in eleştirel akılcılığı özlü olarak şöyle ifade edilebilir: En güvenilir bilgileri bize bilim sağlar. Ancak bilimde kesin doğrular yoktur. Bilim ilerlemektedir, ama bu "doğruluğu kanıtlanmış" bilgilerin birikimi şeklinde değil; doğru sayılan bilgilerin sorgulanması, eleştirilerek yanlışlığının gösterilmesi ve yerlerine (aksi gösterilene kadar doğru kabul edilen) gerçeğe "daha yakın" bilgilerin alması biçiminde olur. Bilimsel yöntem, çeşitli yollardan «eüştirdiğimiz hipotezlerimizin, akhmızı ve mantığımızı kullanarak, gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığının sınanmasıdır. En güvenilir bilgiler ısrarlı denemelere rağmen yanlışlığı gösterilemeyen bilgilerdir. Teorilerimizi sınadığımız "gerçek", ırklara, kültürlere, milletlere, sınıflara, gruplara vb. göre değişmez; nesneldir. Değişen, bizim gerçek hakkmdaki bilgileri mizdir. Bilim yöntemiyle yanılgı, "feci bir şe> olmaktan çıkıp, yararlı bir şey haline çevrilmişlir."Pop per'in sözleriyle: "Biliraöncesi düzeyde.. yanlış kuramlarımızla birlikte biz de ortadan kalkarız. Bilim düzeyinde ise, sislemli bir biçimde yanlış kuramlarımızı ayıklamaya çalışır bizim yerimize yanlış kuramlanmızın ölmcsini sağlanz" (Bkz. Magee, s. 58). Daha güvenilir bilgilere, yanlışları eleştirerek ulaşabileceğimizden, bilimsel ilerleme, çeşitli görüş ve teorileri eleştirme ozgürluğünün bulunduğu bir ortamda mumkün olabilir. Tıpkı toplumsal ilerlemenin, yanlış politikaların eleştirilerek değiştirildiği bir ortamda mümkün olması gibi. 1%'ietzsche'yi bir yamlgıyla nazizmin fikir babalarından sayan çoklur. Totaliterlik aleyhtarı olduğunu bilenlerin bazıları da onu liberal bir demokrat sanmakla yanümışlardır. METE TUNÇAY Friedrich Nietzsche tümüyle ortadan kalkmıstır. Günümüzde, ancak Bombay'da yaşayan Parsîler bu inancı sürdürmekteler. Nietzsche'nin kendi düşüncelerini onun ağzından söyletmek için, niye, tarihsel kişiliği hakkında pek bir şey bilinmeyen Zerduşt'ü seçtiği, açıklanması Nietzsche uzmanı fikir tarihçilerinden beklenebilecek bir sorundur. Bunda belki, Nietzsche'nin yaşamı, coşku ve ölçü ilkeleri arasındaki sürekli çatışmaya dayanan bir trajedi diye gören kendi ikiciliğinin bir payı vardır. sürdürüyor: Bilimin nesnelliği Bilimsel ilerleme gibi, bilimin nesnelliği (objektifliği) de ancak eleştirme özgürlüğünun bulunduğu demokratik toplumda sağlanabilir. Popper'in sözleriyle: " . . . Bilimin nesnelliği, bilim adamının [nesnel olmak için] gayrellerine değil, bilim adamlannın birbirlerini eleşlirmelerinin, bilim adamları arasındaki.. işbirliğinin ve yanşmanın toplumsal sonucudur... Nesnellik >alnızca (hem tek tek bilim adamlan hem de çeşitli okullar arasındaki) yanşma; gelenek (ve esas olarak eleştirel gelenek); toplumsal kurumlar (orneğin birbirleriyle rekabet halindeki çeşitli dergiler ve yayıncılar aracılığıyla yapılan bilimsel >ayınlar): bilimsel toplantılardaki tartışmalar; devletin güçlü oluşu (yani, özgiir tartışmayı hoşgöriiyle karşılaması) gibi sosyal fikirlerle açıklanabilir". ("Toplum Bilimlerinin Mantığı", s. 119). Doğaldır ki, Popper'in görüşleri de eleştirilmiştir. Orneğin, yüzyılımızın ikinci yarısında Pop per kadar etkili başka bir cUişunür olan Thomas S. Kuhn, birçok konuda Popper'le aynı görüşleri paylaşmakla beraber, başka noktalarda Popper'in fikirlerini sorgulamıştır. Kuhn'un temel eseri Bilimsel Devrimlerin Yapısı (Çev. Nilüfer Kuyaş, Alan Y., 1982) Türkçeyc kazandırılmış bulunuyor. Öte yandan, Popper ile Kuhn'un ayrıldıkları noktalar konusunda bir fikir edinmek için Felsefe Yazılan'nın 4. ve 5. sayılarında yayınlanan "Anglosakson Bilim Felsefesi" adlı incelemeye bakılabilir. Pop per Kuhn tartışmasın: ve Kuhn'a karşı eleştirileri konu alan, çağdaş bilim felsefesi literaturünün temel kitaplanndan 1. Lakatos ve A. Musgrave'in derledikleri Criticism and the Growth of Knovvledge (Eleştiri ve Bilginin Gelişmesi) 1970başlıklı kitabın gereken özen gösterilerek çevrilmesi ve yayınlanması önemli bir hizmet olacaktır. "Toplum Bilimlerinin Mantıgr Bu bildiriyi (çevirisini benim yapmış oluşumdan da anlaşılacağı üzere) Popper'in sosyal bilim felsefesini özlü bir şekilde ortaya koyması bakımından önemli buluyorum. Popper'in yine aynı nitelikteki "Toplum BilimlerindeÖndeyi ve Kehanel" baş.ıklı başka bir yazısının (yine benim yaptığım) çevirisi de Bryan Magee'nin Mete Tunçay tarafından dilimize kazandırılan Pop per üzerine kitabının (Remzi Yayınları, 1982) sonuna eklenmişti. Bu çeviriler, büyuk düşü (18551900), filozoftan çok edebiyatçıdır. Yapıtlarının kolay okunup güç anlaşılmasının baslıca nedeni bu olsa gerek. Filozof olarak Nietzsche, bir yaşama felsefecisidir. Teknik bakımdan (varlık bilgi sorunları açısından) idealisttir. Ama Hegel gibi objektif idealist değil, belki Schopenhauer'e daha yakın bir biçimde, subjektif idealisttir. Evreni, Hegel gibi düşünce (idea) ile özdeşleştirmez, kendi düşüncesinin bir ürünü olarak görur. Bu tür idealizm, (orneğin, B. Russell'ın kendine yenigerçekçi derken yaptığına benzer bir tarzda) "her birimiz dış dünyayı ancak kendi düşüncemiz aracılığıyla tanıyabiliriz" diye bir yorumla oldukça saygıdeğer kılınabilir. Nietzsche'nin yaşama felsefesini, Bedia Akarsu'nun Çağdaş Felsefe (Akımları) adlı kitabının (Milli Eğitim Bakanhğı, 1979} "Içindekiler" çizelgesindeki gibi "materyalist" olarak nitelemek, doğru değildir. Çağındaki egemen değerlere karşı çıkan Nietzsche, kendi görüşlerini kültür tarihi üstüne orijinal yorumlara dayandırarak ortaya koymuştur. Kış günleri biz kadınlann korunmasında kürk büyük önem tasır. Nüfus planlaması jçin de gerekli bazı korunma gereçleri vardır. Bunların tümünün dışalımı serbest bırakılmalıdır. Bizden Oryantal Meral'in önerilerini ilgililere iletmesi. Sembolik bir yapıt Zerdüşt Böyle Diyordu, son derece sembolik bir yapıttır. Onun görünüşteki sözlerinin arkasında, gerçekten neler demek istediğini anlamak için, korkarım, Nietzsche'nin bütün düşüncesini, kimlere ve nelere aklını taktığını bilmek gerekir. Bu ise, yazarın ilgi alanının genişliği ve derinliği nedeniyle çok güçtür. Yazıhşının 100. yıldonümünde Zerdüşt Böyle Diyordu'nun Türkçe yeni bir basımı yapıldı (Çev. Osman Derinsu, 3. basım, Varhk Yayınları, tstanbul 1983, 374 s.) Kitabın başında, merhum Suut Kemal Yetkin'in, Nietzsche'nin yaşamını ve düşünüşünu anlatan 14 sayfalık bir önsözü yer alıyor. Zerdüşt'ün bu çevirisinden önce, Türkçe'ye 1930'larda Sadi Irmak'ın Almanca'dan yaptığı (Kerim Sadi'nin acınasız eleştirilerine hedef olmuş) bir çevirisiyle, 1964'te oyun yazarı Turan Oflazoğlu'nun Ingilizce'den yaptığı bir çevirisi daha vardır. Ekselans (Büyükelçi) Osman Derinsu'nun. Zerdüşt'ün Almanca aslından aktarıp Fransızca ve İngilizce çevirileriyle de karşılaştırdığı bu metin, Öflazoğlu'nun dilinin akıcılığıyla belki yanşamaz, ama ilk elden çevrildiği için, herhalde ondan daha güvenilir sayılacaktır. LZGÜN Oryantal Meral, ilk ve son kürkuyle başbaşa ve pek üzgün. (Fotoğraf: CEMİL CİĞERİM) Sezen Aksu, konser boyunca bir türkücüyle boğuştıı Çankayu Kaymakamı tiyntro sevmiyor mu? Bir grup okurumuzdan aldığımız aşağıdaki mektubu aynen sütunlarımıza aktardık. Yoruma ne gerek var, sanat aşkına tatil günü öğrencilerini tiyatroya götürmek isteyenlerin basına is açanlar utansın. "Bizler Ankara'nın uzak gecekondu semtlerinden birinde görevli ortaokul öğretmenleriyiz Eğitsel ve kültürel amaçlarla öğrencilerimizi bir cumartesi günü Devlet Tiyatrolan'nm bir oyununa götürmek istedik. Paralar toplandı, biletler alındı, üstelik Ankara Belediyesi lütfedip otobüs de sağladı. Öğrencilerin başında da yeterli sayıda öğretmen vardı. Ancak bu aşamada, Çankaya Kaymakamlığı 'ndan izin almak gerekti. Yazılı ve resmi izin isteğine kaymakam, "Hangi oyun ızlenecek?" sorusuyla karşıhk verdi. TV'de, radyoda, Ankara'nın önemli kavşaklarında duyurusu yapılan (Altmdağ Tiyatrosu'ndaki 'Acılı Toprak'/ oyundan habersiz olan kaymakama istediği yazı ulaştırıldu Ayrıca öğrencilere göz kulak olacak öğretmenlerin adları da bu yazıya eklendi. Bu kez kaymakam, 'olmaz'ı bastırdı. Önce okuldan bir grup öğretmenin gidip oyunu görmesini, özetleyip rapor halinde kendisine vermesini, sakmcalı olmadığmı ve sorumluluğun kendilerinde bulunduğunu belirtmelerini istedi. Raporu inceletecek, kararını sonra verecekti. İşte size bürokrasi hazretlerinin bir marifeti. Medet, ey bürokrasiyi kaldıracağım söyleyen Başbakanımız!" Siyasal konumu Nietzsche'nin siyasal konumu, genellikle yanlış anlaşılmıştır. Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de, onu Nazizmin fikir babalarından biri sananlar pek çoktur. Öte yandan, Nietzsche'nin totaliterlik aleyhtarı olduğunu bilenlerden bazıları da, onu liberal bir demokrat, hatta sosyalist saymaya kalkmakla yanılmışlardır. Oysa Nietzsche, başka birçok şeye olduğu gibi, siyasete de karşıdır. Özellikle, "Yeni Put" dediği devlet kurumuna. Nietzsche'nin filozoftan çok edebiyatçı olduğunu ileri sürerken, Varoluşçuluğun (Egzistansiyalizm) da felse^eden çok edebiyat olduğunu düşünüyorum. Gerçekten, Nietzsche'yi ölümünden ancak 3040 yıl sonra ortaya çıkan bı akımın başlıca habercilerinden biri saymak yanlış olmaz. Onun yapıtlarındaki başkaldırı, kuşku ve aşırı coşku ögeleri, K. Jaspers'ten ve M. Heidegger'den, A. Camus'ye ve J. P. Sartre'a değin bütun varoluşçu düşünürleri etkilemiştir. Ancak, Nietzsche'ye haksızlık etmemek için, ondan esinlenenlerin varoluşçulardan ibaret olmadığını da belirtmek gerekir. Nietzsche'nin ilk iki bölümünü bundan yüz yıl önce yazdığı en tanmmış kitabına gelince: Zerdüşt (ya da Zoroaster veya Almanların dediği gibi, Zarathustra), İ.Ö. 6'ncı yüzyılda yaşamış olan eski İran dininin kurucusudur. Zerdüşt'ün dini, ikiciliğe dayanır. Evrene egemen olmak için, iyi ilke "Ahura Mazda" (Hurmüz) ile kötü ilke "Angra Mainyu" (Ehrimen) ezelden beri savaşmaktadırlar; ebede kadar da savasacaklardır. Bu dinin kutsal kitabı, Avesta'dır. Zerduştçülük, İslam'ın yayılması karşısında hemen hemen KISA... KISA... Cemil Oktay / YLKSELEN İSTEMLER KARŞISINDA TÜRK SİYASAL SİSTEMİ VE KAMU BL ROKRASİSt, Istanbul Ü. Siyasal Bilimler F. Yayını, 1983, 254 s. Türk kamu bürokrasisinin son yıllarda giderek artan yozlaşma eğiliminin"nedenlerinin tartışıldığı ilginç çalışmada, devletin yeterince hizmet uretemeyişinin hizmetlerin paylaşılmasında rekabete yol açtığı; bunun da kurumsallaşması yetersiz yönetimde aşırı politizasyon, yaygın kayırma ve rüşvet gibi bozukluklan doğurduğu sonucuna varılıyor. Şafak Çahk Yalçıner / SORU VE YANITLARLA İŞ YASASI UYGULAMASI, AraşlırmaEgitim Ekin Yay., İslanbul 1983, 402 s. tşverenlere, işçilere, personel yöneticilerine, sendikacılara ve diğer uygulamacılara bireysel iş hukukunun hemen tüm konuları üzerinde bilgi veren, yalın bir dille yazılmış yararlı bir başvuru kaynağı. Ahmet Yücekök TÜRKİYE'DE PARLAMENTONUN EVRtMİ,A.İ .Siyasal Bilgiler F. Yayını, 1983, 266 s. Bu kitapta yazar, Türkiye'de "kendisine tamamen yabancı bir toplum yapısına monte edilen" parlamento kurumunun "kendisini besleyip yaşatan... ne tür toplumsal destekler kazanmıştır?" sorusunu yanıtlamaya çalışıyor. Yucekök'ün Türkiye'de Örgütlenmiş Dinin SosyoEkonomik Tabanı (1%8) adlı bir kitabt daha bulunuyor. Tunçer Karamustafaoğlu / YASAMA MECLtSLERİNt FESÎH HAKKI, A.Ü. Hukuk Fakültesi Yayını, 1982, 247 s. Prof. Dr. Tunçer Karamustafaoğlu'nun çalışması, Batı ve Türk anayasa hukukunda parlamentonun feshi kurumunu ele alıyor. Anayasa tartışmalarımızın önemli konularından birine ışık tutan bir inceleme. Joseph Needham / DOĞUNUN BtLGİSİ BATI'NIN BİLlMİ, Çev. A.N. ACAR ve digerleri, MAB Yayını, Ankara, Ağustos 1983, 136 s. Tanmmış İngiliz biyokimyacı J. Needham Çin uygarlığına büyük bir ilgi duyjnuş, bu konudü eserler vermiştir. lnsan ve toplumla doğa, bilim ve teknoloji ilişkileri üzerine fikirler de geliştiren Needham'ın üç makalesi bu kitapta toplanıyor. Kitabın başında H. Ünal Nalbantoğlu'nun bilimi, bilginin tek kaynağı ve sarsılmaz bilgiler bütünü olarak gören bilimcilik (scienlism) anlayışını da sorgulayan ilginç bir önsözü bulunuyor. Sezen A ksu 'nun Konak Sineması'ndaki konserlerinin ilki, büyük talihsizliklerle başladı. Onno Tunç'un yönettiği görkemli (20 küsur kişilik) bir orkestra, A ksu 'nun en bilinen şarkılarım, "değişik aranjman tutkusu'' yüzünden kolay tarunmaz hale getirmişti. A ksu'nun bir "show" sergilemek amacıyia üç dansörle yaptığı ve hayli uzun süren bu gösterisi, yeterli koregrafi çalışmasımn yapılmamış olması nedeniyle pek başanlı saytlmazdı. Ama işin en kötü yanı, konserin ilk yarısı boyunca, "minik serçe"nin kendisine eşlik etmeyi inatla sürdüren bir 'türkücü' ile boğuşması oldu. Perde arkasından gelen ve bir türlü susturulamayan türküler, salondaki seyircileri şaşkına çevirdi. Sezen A ksu ise bu "davetsiz misafır"e karşın, bazen mikrofonsuz ve enstrümansız söylediği şarkılannı sürdürmekte büyük güçlük çekti. Arada sorup soruşturan meraklılar, türkülerin "sahne arkası"ndan değil, hoparlöre kanşan TRT2'ninyayımndan geldiğini öğrendiler. Bir teknisyen arkadaşımıza, "Ne yapalım, yarım saatte kurulan tesisat bu kadar olur" dedi. Aksu, ikinci yarıda bu tatsız eşlikten kurtuldu gerçi, ama konseri birkaç yeni ve güzel şarkıya karşın, A ksu'nun hayranlarını doyuracak düzeyde gözükmedi. KİM KİME DUM DUMA Behiç Ak & SÜRELİ YAYr\LARDA?N BİLİM DERGİSİ, Sayı 12, Şubat 1984. Popüler bilim dergilerinden Bilim Dergisi'nin son sayısında, bu sayfanın okurlarının ilgisini çekecek katkılar bulunuyor. Bunlardan biri, derginin Hilmi Yavuz'la yaptığı "Türkiye'de bilim yapılabilir mi?" konulu söyleşi. Söyleşide H. Yavuz, Türkiye'de bilim yapmanın guçlüklerinin bazı önemli nedenlerine değiniyor. Derginin bu sayısında bir başka ilginç katkı da "Bilim Tarihi" köşesindeki, ülkemizde 100 yıl önce Beşir Fuad bey tarafından çıkanlan Giineş adlı popüler bilim dergisinin oyküsü. (KORKMft, KORKMfl V^^eoluyo? GALERILER GALERI BARAZ EDİP HAKKI KÖSEOĞLU 17 Şubat 29 Şubat 1984 2 Mart 28 Mart 1984 fcLMMJ) \nut( iıtnu I^^SJ 528 66 29 • 522 89 97 mNGALTI SANATGALERlSl Btoııkç, Sok TARİHTE BUGUN STALİNGRAD... GRAD'M ALMANLARA KAR$I İLK ZAFERİ KAZAMDILAH. 2. OÛNYA SAI/AfiMOA HUSYAyA UÜCUM EOEN HİTLEÜİN OROULABI, PET. ROL yATAKLASININ OLOUĞUK*R KASYA'yA G/OEN YOLPAYPILAR. K4S/M 19A2 Oe STAÜH&RAD ÖNLEgİNE GELİP, $EHRt ABLUKA YA ALM/ŞLAR FAKAT ŞEHGİN A.YLAR SUREN DIRE.Nhi£YE,ltllS LARlN KAR$1 ATAKLARI O4 EKLE. NİNCE Al K1ANIAR ÇÖZÜLOÜ... DONPUKUCU SO&UKLABIN M BİR ĞL ÇUOE ETKİSİrLe, ALMANLAR BA$TA 6ENERAL PAULUS OLUtk L&EGE TESLİMİ KABUL ETTİLER. 300BİN ESlRİN ALIAJDlğl BU ZAFER, SA VA$IN KADEfÜNİ D£ ĞİŞTİREH ÖNEMLİ OLAnAHMNDtğ. Mümtaz Arıkan JAMESJOYCE 2 Şubat Mübeccel Siber 24 Ocak 15 Şubat 1984 Moda Cad 264MODA Te! 337 15 31 Besim Sergisi HASAN HÜSEYİN Resim Sergisi 60 Ressaam Katksıyta 129 Şubat $ $$$ IBRAHİM ÖRS JALE ERZEN ERENKÖY İ$ SANAT GALERİSİ 30 Mart 25 Nisan 1984 1S82'!>E, İR/M4OAU YAZAR JAMES JOYCE DUBLIN'DE \D06DU. CA&OAŞ EOEBi. \ YATIN EN ÖNEMLİ KİŞİ. LERİNDENDİK. ~ , LAftlNDA YA İKLER VE ÇOÜ GüÇLÜDÛR. X YAKLA&LMASf ZOC BİR VA2AADIR.HELE SOH Y/i.' LAP.INOA YAZOIKLARim BA'GDA $Tlf!MAK, HA / LAKl İÇİN BİLE ZOR OLU1 YO&DU. ÖMRÜ BOYUNCA ÜÇ DÖRT ESEB VERMİfTİ. 'ULYSSES". "SAHATÇININ BİR I &ENÇ ADAM OLAKAK PORTR.Eİİ"'l:mN£GAk'S WAK£'... BU SONUNCUYU TAM 1b YILOA YAZmiSrl 27 Nisan 31 Mayıs 1984 Kurtuluş Cad. 191 KurtuluşIST Tel : 140 47 83 ÖZDEMİR ALJAN Hatice (Aslan) Odabası Basri Erdem Resim firaflk Sergisi 23 Ocak • 10 Subat SANAT ^p^ Anadolu Medeniyetlerı ÇAĞLAR BOYU TAKI SERGİSİ Müzelerdeki eserlerden imitasyon örnekleri 15 G Ü N UZAT1LDI Istıklal Cad Postacılar S No 12 Tel 149 23 64 50 YIL ÖNCE Cumhurivet Sinerna haberleri Anna Karenin Fransız artisti Anna "Anna Karenin'i çevireceğinden bahsohmmaktadır. Bella'nın 2 Şubat 1934 19341984 Tamara Desni Sessiz filmlerin tamnmış yıldızı Ksenya Desni'nin kızı Tamara Desni senaryo muharriri WHhelm ile evlenmiştir. Betti Balfur Sessiz filmlerin tanmmış yıldızı Beıti Balfur tekrar sinemaya intisap etmiştir. ASİPİN KSNAH /ana/{ 'Ağıtlardan Yorulan' Resim Sergisi 16 Ocak 8 Sıbat GÜNER ENER OKTAY RİFAT 27 ocak 9sut»t I964 URART GALATA SANAT GALERİSİ SANAT GALEHİSİ SEROSI Balkan Naci • İslimyeli RESİM SERGİSİ 5 OCAK6 SUBAT SELMA GÜRBÜZ MITHAT ŞEN Resim Sergisi 26 Ocak 13 Şubat Lilian Harvey Lilian Harvey yakında . Paris'egelecek ve Hanri Garat ile birlikte bir film çevirecektir. Cary Grant Cary Grant'a Londra hastanelerinin birinde muhimce bir ameliyat yapılmıştır. Kurulan lar. yıküanlar 1932 senesinde dıınya yüzünde yeniden 228 sinema şirketı kurulmuş ve eskilerden 58'i iflas etmiştir. ılİç butJur. BsM 198384 SEMÎNERfSEPGÎ DİZtSÎNDEN pakıze tarzı kln^ı Vali Konağı Cad ISIİZOLASK3N M\LZEMELERİ GALERİ İLANLARI HER GÜN BU KÖSEDE Yurt ıçınde ve yurt dışında tanmmış sanıtçılann katkılarıyla oluşan . t Sanat Galerisi "adlandınlmayanlar" RESİM SERGİSİ 21 tcak24 S*st 19S4 Barbaros Bulvarı Nobel yanı Barbaros Apt Tel 74/4 SANAT GALERİSİ Pasaı 85 Tel: 146 72 81 LUTFU HAYATİ MİSMAN Resim Sergisi 27 Ocak24 Sakat Husrev Gerede Cad. 126 Teşvıkiye Ueydanı 141 65 10 11 12 13 GALERI OZEL KOLLEKSİYONUNU Sunar 28 0cak13 Şubat KARMA REStM SERGİSİ Cüzzamla Savaş Derneği Yararına Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonu TAKSlM 2 22 Şubat 1984 2.SEFGİ 25Ocak4$ubatl9M } yapı endüstri merkezi HubiycISTANBin. 161 80 72 Tel: 143 54 00 Dernek Tel: 523 09 58 521 17 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle