16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GORUŞLER bulunur musunuz 0 " demek gerekır. "Vermek" anlamı uzerınde durmami7. "takdim" sozcüğunun baska anlamlan da olmasındandır. Geçen gun bır gazete bu sozcuğu bana da yanlış olarak sovleımiv. madalya veren eskı ve değerlı bir oğrencıme: "Bana takdim edilen bu kıymetli belge ve madalya, benım ıçin unutulmayacak buyuk bır anıdır" demısım. Herhalde eski ağız alışkanhğıyla "bana lutfedılen" bıçıminde konuşmuşumdur; gene gazetecı bunu "takdırrT'e çevırmış olacak. Boyle konuşmak benım için yanlış olur \e en azından, alçakgonulluluğe aykırı duşerdı. + ^ + dikkatle, sabırla ve de ıbret goz lıkle Arap ve Fars kay naklarına uyle sonuna dek okumanızı değıl Turkçe'nın kendı kaynağına gıtmek gerekır dılerim: • * * "Alâkadar, âlı, âlım, âhenkŞimdı bır de sayın Dovent'ın dar, an'anevî, arzu eylemek, Turkluğu birleştırici sanarak âsânlaştırmak, asır, bânı, bedîd, berkarar, cere Arap \e Batı kokenlı yukankı yan, cemıyet, cıhanşumul, cıhet sozcukleri derledığı ve "muhteson yıllarda ten, Cuz'î, dâhılı, daırevî, delıl, lif Turk ulkelerinde dıyerek vurneşredilmiş cserler" edebî, ehemmıyet ıııbanyle, ek guladığı kaynakları gorelım: serıyet, elastıkî, esaret, gadr, gaflet, gayreı, • \bbas Zamanov, Emel hadıse, hakıkat, hâkınuyet, Dostları, (Baku 1979); • Azerharcı, hasretmek, hemfikir, hıs, baycan Sovyet Ansıklopedıası hulâsa, hususen, hususiyet, hu III (Baku 1979); • Sefer Elekbesusıyle, hukumranhk, huvvıyet, rov, Folklorda estetık ve ahlâkî ıcad, ıçtımaî, ıdrak. ıfşa et fıkırler (Baku 1978); • H.V Alınek, ıhtimal, iktisadî, ılmî, tay, Zengın yoksullar, Varlık ılmînedenî, ımkân, ın':kad, ını Dergısi (Tahran 1979); • Muhkâs, ınkışaf. ırtıbat, sin Behçet Şakir, Irak'ta Turkkabılıyet, kadım, kaıde, kalo men edebıyatı orneklerı, (Bağdat "Kimi sözcukler "yalnız Turkıye'dekı Turkler tarafından rı, kanaat, kayıtsız şartsız, kes 1977); • Lzbek Halk Destanladeğıl Yunanıstan, Bulgarıstan, beımek, keyfıyet, kısmen, kıyrı, Mpamış (Taşkent 1969); • H. Yugoslavya, Surıye, Irak, Iran, met, kutlevî, lağvedılmek, lâzım, Hâmidi, Ş. Abdullayeva, Ş. İbmahdut, mahsul, makale, ma rahimova, Edebıyatşınaslık terAfgantstan, Çın, Rusya ve Romanya'da yaşayan mılyonlarca lum, malumat, mânâ, manî, mınlerı lugatı (Taşkent 1970); • Turk tarafından da kullanıhp manzum, matbuat, materıal, H. Bapayev, Kırgız Kazak, anlaşıldığı içın Turkluğu bırleş medenıyet, mensub, mesafe, Kırgız Uzbek edebı baylanıştıren kelımelcr"uçw ımış. Docent mezkur, mıllî, muhâar, muhaları (Frunze 1975); • V. A. AbB.A. Ercüfisıın imzasıyla Tercu faza, muharnk, muhıı, mu\af dulayev. Lzbek edebıyatı tarihı man Gazetesi'nin 18,24 ve 25 fak, muvafık, muvaffakıyyet, (Taşkent 1%7); • Kenesbayev, aralık 1980 tarihli sayılarında muddet, mumtaz, munevver, G. Musaboyev, Kazırgı kazak tı"Turkluğu Birleştiren Kelime mustakıl, muşterek, lı teksıka fonetıka (Almaata nakliyat, nazarıyye, nazîre, ler" başlığı altında çıkan yazılar1975) da sergılenen böyle sozcuklerın nesıl, nesır, nısbeten, numayan, Gorulüyor kı yazarın, "Turkıoz Turkçe kok ve kaynaklardan nusha, rabıta, radyo, saha, sanaıkâr. sarfetmek, se ye'dekı Turklerle, Yunanıstan, geldiğım sananlar aldanırlar. bep, secıyye, semere, sentetık, sı Bulgaristan, Yugoslavya, SurıÇunku Osmanhca'nın muzıpliğı burada da kendinı gösterip Doç. ma, sur'at, şahsî, şahsıyet, şaır, ye, Irak, Iran, Afganıstan, Çın, şart, şekîl, şeraıt, şi/ahî, şöhret,Rusya ve Romanya"da yaşayan Ercilâsun'u guzelce yanıltmış Turklerı bırleştirdığını ilerı surYınelemelerle dolu ve karmaka şuur, şuphesız, lab, tahammul, tahsıl, taktb, duğu sozcuklerın derlendıği kayrışık sıralanmış olan "Turkluğu birleştiren kehmeler"ı abece sı tarıhî, rarz, tasvıb, tasur; tatbık,naklar, çoğunun adları bıle Rustetkık, tefekkur, tekâmul, telâ laşmış yazarların yapıtlarıdır. rasına koyarak ve yınelemelerı 4 ocak 1981'de çıkan yazımı atarak duzene sokup, yukarıda fı, televızyon, temın, tenkıd, tesozunu ettığım 4 ocak 1981 ta rakkıvaı.terkıb, tertib, tesırlen şoyle bağlamıştım: rihlı yazıda sergılemıştım. Ata mek, teşkîlat, "Eğer Ataturk'un doğumuumumen, unıunıi, uzuv, vası nun 100. yılında kurulması ısteturk'un yanm yuzyılı aşkın bır ta, vazıfe, vazıyet, vıtamın, yad nen "Dıl Akademısı" boyle kısure once, 1931'1932'de ozel dernek olarak kurduğu Turk Ta etmek, zaruret, zırve." şılerden oluşturulacaksa, şımdıDemek yukankı sozcukleri oz den "Vay o akademinin halirıh ve Dıl Kurumları'nın, 17 ağustos 1983 tarihli Resmi Ga Turkçelerıyle değiştirirsek orne ne!" demekten kendımı aiazete'de yayımlanan, 11 ağustos ğin, "âlım" yerine "bilgin", mam. Çunku Ataturk Devrımı, 1983 tarıh ve 2876 sayılı "Ata "munevver" yerine "aydın", kendısme ters duşen nıce kurum, turk Kultur, Dil >e Tarih Yuk "muddet" yerine "sure", "şah kuruluş ve kışıyı yolunun uzerınsek Kunımu Kanunu" ile yıkılıp siyet" yerine "kışılık" v.b. der den sılıp, çağdaşlık doğrultusundevlet daıresı nitelığinde oluştu sek dış Turklerle bağlantımız ke dakı ılerlemesını şımdıye dek rulan Kurum içinde erıtilmesın sılecek! Oysa bızı bırbırımize bu surdurduğu gıbı, bundan sonra den sonra, bu resmı daırenın yabancı sözcukler değil, ataları da surdurecektır. Bu gıdışı engelmızın zengın dıl kaynağından ge lemeye kımsenın gucu yetmez " uyeliğme seçilenlerden biri olan Doç. Ercılâsun'un, "Turkluğu len veya kaynaktan turetılen oz Uç yıl once yazılmış olan bu birleştireci" olarak nitelediğı Turkçe sözcukler bağlayabilır satırlara şunu eklemek isterım: sözcükleri Kurum'un hangi elle ancak. Başka ülkelerde azınlık re geçtığını gostermek ıçin, hoş durumunda olan Turklerde ulu Şımdı Osmanlıca'yı oksijen çagörünuze sığınarak, buraya bır sal bılınç uyandırıp bunu canlı dınna koyup canlandırmak ıstekez daha aktaracağım. Bunları tutmak istiyorsak, yabancı, ozel yenlerin de gucu yetmeyecektir. Osmanlıca'nm muziplikleri HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Bılındığı gıbi ıçındeki " u " harfı uzatılarak okunan "muzıplık", genel bır tanımla, başkasını guç durumda bırakan şakaya denir. Birine takılarak onu şaşırtıp içinden kıs kıs gulen kışı "çok muzıp adam" olarak nıtelenır. Şemsettin Sami "Kamusu Turkî"sinde muzıp sozcuğunu "Birini bir suretle rahatsız etmeji seven" bıçimınde tanımlatnaktadır. Can çekışen Osmanlıca, kendisını oksijen çadınna kovarak yaşatmak ısteyenlere "son demi hayatında" bir takım oyunlar oynadığı ıçin, bugunku yazıya yukankı başlığı koydum. * • • PENCERE 19 ŞUBAT 1984 Kahrolsun Jöıfleri. Hay Mıthat Cemal'in elleri kırılaydı da o romanı yazamasaydı. "Üç istanbul" sorun oldu. Senarist Bülent Oran'ın daktilosu bozulaydı, yönetmen Feyzı Tuna'nın kamerası parçalanaydı.Bunlar olmadı diyelim, filmi yakmak da mı aklımıza gelmedi? Üç İstanbul televizyonda yayınlandığından bu yana Babıali'de kimileri JönTürklerie kafasını bozdu. Peki, bu adamlann JönTürklerle ne alıp veremedikleri var? • Ne demek Jön? Tarık Akan, Kadır İnanır, biraz yaşını başını almakla biriikte Cüneyt Arkın, çember sakallı Cihan Ünal, yeni ün kazanan Burçın Oraloğlu... Burçin Oraloğlu kım? Adnan. Hani şu "Üç lstanbul"da bir çıçekten ötekine konup uçan, kadtnlar dünyasında kanat çırpan... Evet o. Jön mü o? Hem Jönprömiye, hem JönTürk.. Ne yapıyor? Ulu Hakan Abdülhamit'ı sevmiyor; güzel kadınları seviyor. Bak şuna!. Katli vacıptir. Ağır ol... Din ve devlet düşmanı bu Jön... Neden? Abdülhamit'e karşı olan, devlete de karşıdır, dıne de karşıdır; Abdülhamit yüce sultan, ulu hakandır, terörist ve anarşistlere karşıdır. Tırlattın yine.. Jön Türk'ün anlamı ne? Genç Türk demek... Gördün mu! Avrupa'ya kaçanlar bunlar, devteti jurnallayanlar bunlar, Abdülhamıt'i yıkan bunlar. Kabaklaşma!.. Yeni Osmanlılar, Jön Türkler, İttihatçılar, solcular, devlet yıkıcılarıdır. Devleti koruyanlar kimler? Ulu Hakan Abdülhamit Han, büyük Sultan Vahdettın, Saidi Nursı Hazretleri, nur içinde yatsın Doktar Rıza Nur, mürşidı azam Necıp Fazıl Kısakürek... Ya Adnan? Şaşkın, ahlak düşkünü, kadın peşınde benliğini yitirmiş zavallı.. Çocuğun kabahati yok ki... Var. Ne yapmalıydı? Eline, beline, diline hâkim olacaktı; Adnan'da bunlann üçü de yok. Ne yapalım, romancı böyle yazmış. Bre, böyle bır Adnan, Ulu Hakan'a devletin televizyonunda nasıl dil uzatır? Tozutma, kendine gel, sakın ol. Jön olan Türk olamaz; Jön ile Türk yan yana gelemez; bunlarda Türk kanı yok; kahrolsun Jön'ler... Yaşlanıp ihtiyariamak mı gerek Turk olmak için? Jön Türk haindir; İttihatçı Abdülhamit'i devirmiş, devlet yıkmıştır. Peki, Atatürk değil miydi? Hareket Ordusu ile istanbul'a girip Abdülhamit'i yıkan? Orayı kanştırma!. • Osmanlıca sozcuklerın yanlış sovlenışınden doğan gulunçlukleri bır yana bırakıp, yalnız yazı dilinı ele alıyorum. Osmanlıca en onemlı muzipliğini, ille onun sözcuklerinı kullanma ozentısinde olan gençlerı dil yanılgısına duşurerek yapıyor. Bugunlerde bizimkı de içınde olmak uzerebir çok gazetede: "Lubnan'dan yuzlerce Amerıkalı ve Avrupalı sivıl tahlhe oldu" bıçimınde manşetler gorulüyor. Turkçe'dekı guzelim "boşaltıldı" veya "başka vere (savaş gemılerine) goturuldu" sozcuklerı dururken, "tahlıve" sozcuğunu, yanlış olarak, "oldu" vardımcı eylemiyle kullanan kışıvı yanılgıya duşurmek , "Osmanlıcanın muzıplığı" değil de nedır? Bu dılde "tahlıye oldu" denmez, "tahli>e edildi" veya "tahliye olundu" denır. Bır tutuklunun serbest bırakılması ışlemi için de, çoğu kez aynı yanılgıya duşulerek "tahlıye oldu" denıyor. Oysa bu gıbıler ıçin de Osmanlıca'da "tahliye edildi" demek gerekir. Turkçemizdekı "tutuklu salıverildi" veya "ko>uverildi" sozcuklerı varken, nedır bu Osmanlıca özentısı? Bu orneklerde de goruluyor kı Osmanlıca, Arapça Turkçe, ya da Farsça Turkçe kanşımı yapay bir dıldır; sapasağlam, dıpdiri Turkçe sözcukler varken, ulusalcı Turkiye'de, ne gerek \ar bu zorakı karışıma!? Tercuman gazetesı 26 ve 27 \ralık 1980 tarıhlı sayılarında aynntılarıyla >ayımlanan SISAV semınerı goruşmelerinde Osmanlıcacı Prof. Fanık Timurtaş şoyle dıvordu: "Mıllı Edebıyat" adı ile meydana çıkan edebî hareket Arapça ve Farsça'mn gramer hâkmıyetım ortadankaldırmış, dılımızde karşılığı olan yabancı kelımelerı kullamlış dışında bırakmışıır. Boylece dilimiz ıstıklalım kazanmıştır. Ataturk, dıl davasmı bu goruşle ele almış, dıl ınkılabım bu esasa gore gerçekleştirmıştır.'' Bu goruşte buyuk bir çelişki olduğunu uç yıl once, 4 Ocak 1981'de bu sütunlarda çıkan "100. Yılında Dilimiz" başlıklı vazıda şoyle ortava koymuştum: "Bır >anda Ömer Seyfettin, Ali Canip \e Ziya Gokalp'ın 191 l'de "Yeni Lisan" hareketiyle dihmız ıstiklaline kavuşmuştur" diyen Prof. Timurtaş, hemen onun ardından: "İşte Atalurk dil davasını bu görüşle ele almış, dil ınkılabım bu esasa göre gerçekleştirmiştir" demektedır. Mademki dilimiz daha 1911'de ıstiklaline kavuşmuştu, nıçin 2025 yıl sonra Atatürk: "Yurdunu ıstiklaline kavuşturmuş olan Turk Milleti dilini de vabancı diller boyunduruğundan kurtanp, ıstiklaline ka>uşturacaktır" sozüyle dıl devriminın yolunu açma gereğini duymuş? Ataturk 'un adını yıllar boyu ağızlanna almayanların, şimdi onun "Dıl Devrimi"ni saptırmak ıstemeleri ve ust duzey yöneticilerını kandırarak bir ölçüde başarıya ulaşmaları gerçek \taturkçu aydınların yureğini yakmaktadır." • * • "tahrip oldu" denmez, "tahrıp olundu" veya "edildi" denır. "Yıkıldı" ya da "yerle bir oldıP' sozcuklerı dururken ılle Osmanlıca "lugat paralamaya" ozenene elbette gulunur. "Tahrıp", Arapça "tef'il" babmdandır; tıpkı "tercıh, tehır, takdını" ..b. gibi. Nasıl "tercıh oldu", "takdim oldu" diyemezsek "tahrip oldu" da diyemeyiz. Çunku Osmanbcanın dilbilgisi kuralına aykırıdır. "Takdim" sozcüğunun gençler arasında çok yaygın olan yanlış bir kullanımı daha var: "Bu kitabı bır kaç gunlüğune bana takdim eder misiniz?" veya "Beyefendi. sigaramı yakmak ıçin bir ateş takdim edebilir misiniz?" gibi sözler çok işitilır oldu. Böyle konuşmayı incelik gereğı sanıyorlar da ondan! Oysa tam tersi oluyor. "Vermek" anlamındaki "takdim" sozcuğu yaşça ya da görevce ustun kışılere karşı kullanılır. "Bu kitabı sıze takdim edebilir miyim?" veya sigarasını yakamayan kıbar adama: "Beyefendi, bir kibrit takdim edebilir miyim?" tumcelerinde olduğu gıbı. Yanlış kullanım şundan geliyor: Osmanlıca'da "ıyiliğinde bulunmak" an' ımına gelen "lutfetmek" sözü vardı. Yukardakı örneklere uygularsak şöyle demek gerekır: "Bu kitabı bır kaç gunlüğune bana lutfeder misiniz?" ya da "Beyefendi, sigaramı yakmak içın bir ateş lutfedebilir misiniz?". Gençler Osmanlıca'daki bu "lutf" sozcuğunu veya bunun kullamlış yerinı bilmedıkleri (ve bilmek zorunda olmadıkları) için, onun yerine "takdim" sozcuğunu kullanıyor, böylece, yukarıda dediğım gibi, "incelik yapmayı" duşunürken, "kabalık" yaptığının aynmına varmıyor ve "muzıp Osmanlıca"yı keyifli keyifli giilduruyor. En iyisi "vermek" anhtmına gelen "takdim" sozcuğunu hiç kullanmamak nezaketı ses tonuna yukleyip "verir misiniz?", ya da "vermek iyıliğınde "Tahrıp" sozcuğunu, "Amerikan savaş gemileri ve uçaklarının dunku bombardımanı ile bir cok yerleşim merkezi tahrip oldu" tumcesındekı gıbı kullanan muhabirı vanılgıya duşuren muzıp Osmanlıca yine kıs kıs guluvor Çunku Osmanlıcada EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yeni Bir Şiiri Okumak Yeni bir şiır okumak her zaman hoşuma gider. O şiirin ilk okuru olmak... "Şair Dostlarım" bu duyguyu bana sık sık tattırırlar. Şıir sevgımi bılen okurlarım da eksık olmasın şiirlerini kimi zaman dosyalar, kımı zaman defterler halinde bana gönderırler. Sonra da bır gün çıkıp gelir o dosyaları, defterleri gerı ısterler! O zaman arada bul o ştirieri! Düşünmezler kı her gün yazan, binlerce okurun dertlerine, sıkıntılanna ortak olmak zorunda kalan bır yazara gelen mektuplar epeycedir. Bunların hepsini dosyalarda saklamak olanaksızdır. Çok ilginç olanlar, belgesel bir değer taşıyanlar bır yana... Hele gönderilen şıırleri. yazılan yıllarca korumak olanak dışıdır. Okuruz, beğendiklenmızden ara sıra söz ederız, sonra da geçen zamanın tozuna bulanarak yitip gıder o yazılar, dizeler... Hep yazmışımdır, şıire, öyküye, yanı yazına duşkün olanlar, bu alanda başarı kazanmak ısteyenler övguyü, desteği tanınmış yazarlardan beklememelıdırier. Koskoca dosyaları okuyup değerlendırmek bızım ışımız değıldır.Hem kesın yargı vermek hakkımız da değıldır. Şiir, yazın isteklilerı kendi kendilerıne çalışacak, ürun verecek, derqilere yazdtklarını gönderip, çetın savaşım vereceklerdır Şuna inanmışımdır ki belirli bır değer, bır ozgünlük taşıyan bır yapıt ergeç değerlendirılır. Arada bır, yeni bir şiıri okuyup beğendımse okurlarıma da sunmak ısterim. Ama korkuyorum da . Bır çok şiir tutkunu hemen yeni şiırlerını gönderip 'bunu da alsana sütununa' di1 yecek dıye .. Burası bır eleştırı bölumü, bir şıir köşesi değıl. Ama ben bır yazın adamı olarak gerektığınde şiırden, öyküden söz açıyorsam, yeni bir şairden, ya da ünlü bır şairin yeni bır şıirınden soz edıyorsam, okurlarımla da bu duyguyu paylaşmak ıslediğımdendır Cahit Külebı, bılirsıniz, en sevdığım şaırlerden biridir. Büyük bır şairımizdir Özgün, yeni, kendine vergı bır şiiri vardır. Az yazar, ama her şiiri ayrı bır değer taşır. Hem de ezberde kalan dizelerdir bunlar Biçımindekı başarısından gelır, ama duygulu, etkileyıcı yanı daha ağır basar. Külebi'nın bugüne dek yazdığı, yayınladığı şiirler bır tek kitapta toplandı: "Bütün Şıırleri" Adam Yayınlarında çıkan bu kitapta "Adamın Biri", "Rüzgâr", "Yeseren Otlar", "Atatürk Kurtuluş Savaşında", "Suî", "Türk Mavisi" ve "Vang(n"dayer alan bütün şıırleri bulabıliyoruz. Kulebı az yazar, ama her yazdığı başanlı bır yapıt olur. Yeni şıirlerinı içeren kıtabı da yakında yayınlanacaktır, sanırım. Bır konuşmasında şöyle diyor: "Benim şiinm halkçıdır. Toplumculuk da halkçılığın içinde yer alır Halkçılık, toplumculuktan daha genış ve kapsamlıdır. Elbette benım şiirimde herhangi bir öğreti belirtisi yoktur. Ama bugün sanıyorum ki toplumcu ülkelerde de artık öğreti açısından bir şıir yazma modası gittikçe azalmaktadır Ben şiirde yazabileceğım her şeyi yazmak ısterim. Bu, eğer gücüm yeterse bir öğreti de olabilir." Gerçekten de toplumcu öğretiyle yönetılen ülkelerde şairler günden güne aşk, doğa, guzellik, lyılık, ınsanca değerler temalarını ışlemektedirler. Denecek kı, o ülkelerde toplumcu atılımlar yapılmış, nıye öğretıcı, atılımcılıktan yana şiirler, yapıtlar yazılsın! Ben şaıre, sanatçıya karışmaktan yana değilim, sanatçı ne isterse onu yazar. Tek amaç, beklenen tek sonuç: Yazılanın, yaratılanın sanat yapıtı olmasıdır. Külebi'nın dediği gibi bu bır öğreti şıirı de olabilir. Onleyen yok!.. Cahıt Külebi, TDK'nın son Genel Yazmanıdır. Türkçesinin tP.dına, guzelliğıne vurgun, Ataturk devrimine yürekten bağlı bır şaır. TDK'nın ıçıne itıldıği duruma en çok uzülen, bu yanılgının bır an önce düzelmesı içın en önde savaşım verenlerden ve bu savaşımı yaşam süresınce sürdüreceklerden biri... Size yeni bir şiirıni sunmak ıstıyorum. Bu bir aşk şiiri midir, yoksa yitip gıden bır takım olümsüz değerlerın, güzeliiklenn ardından yakılan bır ağıt mıdır. Orasını sız düşünün. İşte: "Dağıtamıyor karanlığı özlernım bıle Eyak bulutlann yansıması sen yoksun artık Gerı gelmiyor yaşantı ölümden sonra Hıç boşalmış göller döner mı geriye? Küçük gümüşten derelerdin Ince ınce, yitirdim seni Deüdırdım ellerimi gölgeni tutamadım Bırakmadın yüzünü duşlerde bile. Sen ışığıydın ülkemin zakkum rengi Kat kat oldum artık az giden uz giden ı Çorak topraklarımı goturdün ey yağmur! Oysa, bır demet kır çıçeğıydin sevgiden Pençe pençe dökülen hava fışeklennde. Umut tartasıydın saçılmış gokyuzünde Titresen başakların vardı yıldızlardan Güneş bır tırpandı, bıçtı hepsini Denizler eriyıp çoktü tekliğımizden Bulamadım yüzünü düşlerde bile." ncı Yü'dan sonra 5O'nci Hat'tımız: Sam Seferlerimiz baslıyor! 22 Şubat'tan itibaren, haftada iki kez İstanbul'dan Şam'a, iki kez de Şam'dan İstanbul'a uçuyoruz. İSTANBUL ŞAM ŞAM İSTANBUL ÇARŞAMBA PAZAR PAZARTESI PERŞEMBE Kalkıs 18.35 05.30 Vans 19.30 08.30 Hımmm, geldik işin püf noktasına. Ûç Istanbul'un Adnan'ına bozulanlar Dallas'ın Ceyar'ına bile bu kadar öfkelenmemişlerdı; insan elinı, dilini, kalemını tutmasını biraz bilir yahu... Marketing Services Manager The CocaCola expon corporation TAırkey branch, seeks a highly qualif/ıed professional for the position of marketing services manager in its tzmir headquarters. The ideal candidate should be energitic and imiginative vvith several years experience related to advertising sales promotion, market research or similar fields. Complete fluency in English is Required. Please Submmit curriculum vitae vvith photograph to the follovving address: P.K. 921, lzmir (No personel visits or telephone calls please). İstanbul'da *SaaUer vereldir. Bilgi işlem pazarlama mümessili Bilgi işlem sistem uzmanı olarak yetıştırilmek uzere • lyi Ingılızce bılen • Askerliğını yapmış (erkek adaylar içın) • Yuksek oğrenımıni tamamlamış elemanlar alınacaktır. TÜRK HAVAYOL.LARI TURKISH AIRL.INES Başvuruların en geç 24 Şubat 1984 akşamına kadar aşağıdakı adreslere yazılı olarak yapılması,şahsen başvurulmaması rıcaolunur IBM TÜRK ÜMİTED ŞİRKETİ Inonıı Caö 96 1 Ayaspasa İstanbul Tel 1430070 Cmfiah Cad 3 Kavaklıdere Ankara Tel 27 8145 SİTE MANAGER "Otomobili Kiralayın". Sizi, otomobilin sahibi sayarız! Civil Engineer vvith 10 Years of experience in management of industrial construction sites is sought for a project in Saudi Arabia. Graduates of I.T.U., Bosphorus U. or M.E.T.U., vvith excellent commend of English. Please send your resume to Antel Uluslararası tnş. ve Tic. A.Ş. Barbaros Bulvarı No. 79 Kat. 5 BeşiktaşİSTANBUL Tel: 160 48 46 160 47 99 Satın almayı diişUndüğUnüz otomobili, "kiralayın"! (Denemiş olursunuz.) Ayrıntılı, şaşırtıcı bilgi: istanbul 140 76 60 Izmır 2112 26 Antalva 16693 163 76 96 Ankara 25 17 25 Adana 21295 Mersın 23450 Ayrıntılı, şaşırtıcı bilgi: Isunbul 140 76 60 163 76 96 Izmır 2112 26 Antalya 16693 Ankara 25 17 25 Adana 21295 Mersın 23450 AVIS AVIS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle