10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER nemlerde köylü kadınlanmızın iş alanında verimli, aile yaşamlannda daha özgür olduklan, ancak kentte ve köyde,fikiralanında kız çocuklannın eğitim özgürlüklerinin kısıtlandığı görülür. Buna karşın, kadınlann kütüphane ve medreseler kurarak gerçekleştirdikleri kültürel katkıları, Türk kadınının iç dünyasmın enginliğini kanıtlamaktadır. nı ve erkeğinin birlik ve bütünIüğünden kaynaklanan güçle kazanılmıştır. Cumhuriyetin kuruluşuyla, Türk kadını, kentte, eğitim ve öğretimi doğrultusunda, devlet kadrolarında ve çeşitli mesleklerde; köylerde ise üretici ve sanayi kesimindeki ekonomik yaşama katkısı ile görevini, sorumlulukları doğrultusunda yerine getirmekte özen göstermiştir. Ustün meziyetlere ve yüksek ahlaka sahip Türk kadınının, 1926'da Medeni Kanun'la, Türk ailesinde yeri belirlenmiş, 1930'da Belediye, 1933'te Köy Muhtarı Heyetleri ve 5 Aralık 1934'te milletvekili seçme ve seçilmesi ile Ugili kanunlann kabulü ile yasal haklan tescil edilmiştir. Çağımızda evrensel boyutlarda, insan haklan içinde düşünülen kadın haklannın, her ulusun kültürel ve tarihsel gelişimine uygun olarak değerlendirilmesi doğaldır. XX. yüzyılın Türk kadını, yüzyıllar boyu süregelen, ulusal gelenek ve kültürel değerlerinin bilinciyle, ATA'sının takdirinin algısı ve gururuyla, her türlü çalışma ortamında, çeşitli güçlükleri, sosyal yaşamının çelişkili görüş ve yorumlanndan kaynaklanan zorlukları göğüslemekte, erdemiyle eşinin desteği, sevecenliğiyle çocuklannın anası olmanın erincini duymaktadır; aynı zamanda da laboratuvannda, tezgâhmın, makinesinin, masasmın, hastasının başında; işinde, okulunda, tarlasında, en iyiyi, en doğruyu, en güzeli yaratma çabası içindedir. Aydını, ülkenin koşullan ve olanaklan oranmda, kendini yenilemek, çağa uyum sağlamak için; okumamışı, erkeğjii ikna ederek okuma yazma öğrenmek için, meslek sahibi olma özlemini, kızlannın öğretimini sağlayarak gidermek için, butün gücüyle çahşmaktadır: Çağm gereği olan giyimini, tutum ve davranışını taklitten uzak, ulusal ve manevi ozellikleriyle bezeyerek düzenleyen gerçek Türk kadını, milletvekili de seçilse, devletin en üst düzeylerinde veya bilim adamı olarak da görev alsa, elleri kanayan pamuk işçisi, yüzü güneşten çatlayan toprak işçisi, kulakları gürültüden sağırlaşan fabrika işçisi de olsa, milli vakar ve onunıyla, sınırsız özverisiyle, uygar uluslann kadınlarından çok daha fazla takdir edilmeye hak kazanmıştır. Horatorıus'un "Aldırmıyorsun, ama bu anlatılan senin hikâyen" deyişi ile seslendiğimiz Türk kadını, yaraşır olduğu övgüye ise, tevazu ile karşılık vermektedir. Ayrıca kazandığı hukuksal haklara karşın sosyal haklannın, çoğu kez, toplumun bir kesimince, hatta aile içinde dahi kasıtlandığında, sükunetle sabretmektedir. Bu tutumu onun ulusal görgü ve terbiyesi gereğidir. Oysaki, esas üreticiliği, üstün mantık ve görüşü ile atılımında; vericiliği, sevecen ve hoşgörülü yeteneğinde belirginleşen kadınımızın, Atatürk'ün gösterdiği en doğm yolda yürümesini, başını dimdik tutmasını öğrenmesi gerekir. öylesine ki, onu bu yolda engellemek, fikir ve vicdan özgürlüğtinün aydınlattığı ışıklı ufkunu gölgelemek isteyenlerin, ATATURK ilkeleriyle bağdaşamayacak tutumlarını, çağdaş uygarlık yönüne döndürmek, ATA'sına olan minnet borcu, ulusal görevi olmalıdır. 6 ARALIK 1984 Uygarlık \ oluııdakî Kadınımız Türk kadını, Cumhuriyetin kuruluşuyla, kentte, eğitim ve öğretimi doğrultusunda devlet kadrolarında ve çeşitli mesleklerde; köylerde ise üretici ve sanayi kesimindeki ekonomik yaşama katkısı ile görevini yerine getirmekte özen göstermiştir. PENCERE Yaygın Yanılgılar.. Düşün yaşamında, basın kesiminde ve siyasal ortamda kullanılan bir yargı var: " Devletimiz laiktir, halkımız Müslümandır" Çoğu zaman böyle sözler hiç sorgulanmadan benimsenir; ilk bakışta insana doğru gibi geldiğinden üzerinde durulmadan dilden dile dolaşır; yanlış bile olsa doğru gibi bellenir. • Laisizm, Latince kökenli bir sözcüktür; dünya işlerini dinden ayırma kuralına dayanır; başlangıçta "dine ya da kiliseye ilişkin olmayan" anlamını taşırken, zaman içinde değişime uğramıştır. Teokratik devtet anlayışına karşı burjuva devriminin tepkisi, devletin niteliğini yeniden biçimlendirmiş; devlet hukukunu dinden ayırıp bağımsızlaştırmış; "resmi devlet dini" ilkesini anayasadan silmiştir. Batının kimi ülkelerinde yaşanan bu devrim, Cumhuriyetin kuruluşunda Türkiye'de mayalanmış; anayasamıza geçmiştir. Laiklik, Batıda bilimin dinden bağımsızlaşmasının devlet düzenine yansımasıdır; insanlığın büyük aşamalarından birini simgeler; "Aydınlanma" çağının ürünüdür. Atatürk devriminin de özünde İslam ortaçağını yırtıp aşmak, bilimsel düşünceyi hayatın kılavuzu yapmak amacı yatar ki, bu "Doğuda aydınlanmadır." • Laiklik devletin anayasal ilkesidir ve bu anlamda kişilerin inançlarını zorlayan bir kural değildir. Türkiye'de Müslümanlık, Hıristiyanlık, ya da Musevilikle, laiklik çatışabilir mi? Bizim anayasamızın vaklaşımında böyle bir çatışmaya yer yoktur. Ülkemizde yaşayan insan, hem Müslüman, hem laik olabilir. Müslüman yurttaşın Cumhuriyetin laik düzenine de bağlanmasında bir çelişki yoktur. öyleyse son yıllarda herkesin dilinde dolaşan sözün anlamı nedir: ' Devletimiz laiktir, halkımız Müslüman.." Hayır.. Dinsel inançları yoğun halkımız da laik sayılmalıdır. Çünkü halkın laikolmadığı yerde anayasadaki laiklik kuralı, halkın iradesine ters düşüyor demektir. 1982 Anayasası'nm yüzde 98 py oranıyla onaylandığını söylüyoruz. Bu durumda halkımız laiktir; devletin teokratik nitelik taşımasına karşıdır; kişiye vicdan özgürlüğü sağlayan devlet düzeninden yana olan yurrtaş. Müslüman da olsa Hıristiyan da olsa, Musevi de olsa laikliğe bağItdır Çoğu zaman birbirinin karşıtı olmayan kavramlar yan yana getirilerek aldatıcı bir mantık oluşturulur. Laiklik ile Müslümanlık karşıt kavramlarmış gibi ele alındığında insanın kafası karışır. Geçenlerde bir dostum konuşuyordu: Ben solcu değil, milliyetçiyim. Dostum, solculuk milliyetçilik kavramının karşrtıymışgibi bir yanılgıya düşüyordu. Oysa karşımızda elle tutulur bir örnek var: Yunanistan Panhellenist Sosyalist Partisi'nin hırçın lideri Papandreu, hem solcudur hem de şovenliğe dönüşmüş Yunan milliyetçiliğinin bağnazlığında saldırganlaşmıstır. Solculuk milliyetçiliğin karşıtı olmadığı gibi sağcılık da çoğu zaman milliyetçiliğe karşıt olabilir. İslamcı birsağcı, milliyetçi değil ümmetçidir; çünkü milliyetçilik İslamın gözünde "/cavm/yefç/7*"tir; bölücülüktür. Yolunu yordamını ararken çağımız insanına ışık tutan; bilimdir, akıldır, mantıktır. Sakın ola ki doğruyu bilimsiz bulacağımız sanısına kapılmayalım; çünkü bu sanı, toplumsallaştığında sanrıya dönüşebilir; hepimizi, ortaçağın karanlık kuyusuna çekebilir. Tanzimattan sonra kızlara öğretim olanağı tanınması, "Türk kadını dünyanın en 1869'dan itibaren resmi olarak letlerden önce kazanmıştır. Bu (1206), Kütahya'daki Gülümser münevver, en faziletkâr ve en günün Birleşmiş Milletler Ana Hatun Ibcası (1233) bunlardan ilk, orta ve sanayi okullannın agır kadını olmalıdır. Milletin yasası, "İnsanın ana haklanna, örneklerdir. Selçuklular döne açılmasıyla, Osmanlı döneminin kaynağı, sosyal hayatın esası kişinin haysiyet ve değerine, er minde, resmi dil olarak kullanı fikir yaşamında bir aşama kayolan kadın, ancak faziletiyle yiıkek ve kadmlar gibi, büyük ve lan Farsça yerine, kabul edilen dedilmiş, kadınlar öğretmenlik celir. Kadınlık konusunda, dış küçUk uluslar için de hak "Türkçe"nin "anadil" olarak mesleği ile devlet hizmetine girgöriinüş ve kıyafet ikinci derece eşitliği" ilkesini kabul etmiştir. kullanımı ve yaşatılması da ka mişlerdir. Bunun doğrultusundedir; önemli olan, kadınlanmı Buna karşın, kadının yasal yön dınlar sayesinde gerçekleşmiştir. da, zamanın şair ve düşünür eran dış görünüş ve davranışlany den eşitliği, henüz her ülkede Osmanlı İmparatorluğvı döne kekleri de Tevfık Fikret'in "Ella taklitçilikten uzak, milli değer tam anlamıyla işlerlik kazana minde ise, kadın hayatı değişik bet sefil olursa kadın, alçalır beşer" sözündeki anlamla, kalerimiz doğrultusunda, çagımıza mamıştır. Oysa, "insan haklan" evrelerden geçmiştir; İslam topuyum sağlamalarıdır; asıl mu dendiğinde, toplumun, kadın ve Iuluklanndaki, zamanla, çeşitli dınlann eşitlik haklannı savunzaffer olmalan gereken alanda, erkeğin bütünlüğü olarak kabul görüşlerin etkisiyle konulan ge muşlardır. 1915'ten sonra kızlanurla, irfanla, gerçek faziletle edilmesiyle, kadın haklannın da nel hükümler, Türklerin sosyal nn üniversiteye girmeleri de kasüslenmesi ve cihazlanmasıdır. bu anlam içerisinde yer alması yaşamında eski geleneklerinin bul edilmiş, 1. Dünya Savaşı'nda Zira bir toplum aynı amaca, tüm gerekir. ATA'mız bu fikri, 61 yıl değişmesine yol açmıştır; önce askere giden erkeklerden boş kalan devlet kadrolanna kadınlar kadınlan ve erkekleriyle beraber önce, 1923 yılında savunmuştur; likle şehir ve köy kadını arasın atanmaya başlanmıştır. da ayrıcalıklar oluşmuştur; şeyurümezse, ilerlemesine teknik "Kabil midir ki, bir kitlenin bir olarak imkân, bilimsel olarak ih parçasını ilerletip, ötekini ihmal hirde hareme kapanan kadına karşın, köydeki kadın, üretici BUGÜNÜN TÜRK KADINl Mmal yoktur." edelim de, kitlenin bütünlüğü gücü ile ekonomik yaşama katCİNS AYIRT ETMEYEN ilerleyebilsin. Mümkün müdür Kurtuluş Savaşı dönemi, 1919 kıda devam etmişse de, aile hatLERİCt ANLAY1Ş ki, bir cismin yansı toprağa zin yatında İslam hukukunun tanı 1923 sürecinde, aydın kadınlaUygar olmanın anlamını, ça cirlerle bağlı kaldıkça, öteki kıs dığı poligami, kadını sosyal ha rımız, "Vatanı Mndafaa ğımız ülkelerine, bilinçli, karar mı göklere yükselebilsin?" lşte yatta değersiz bir düzeye indir Cenıiyetleri" kurarak duşmana lı tutumu ve insanal davranışıyla O'nun bu ilerici tutumu, top gemiştir. Tarihsel kaynaklara direnişte bütünleşirken, Anadoöğreten, yarattığı devrünlerle lumdaki cins ayırt etmeksizin in göre, gerçek Müslümanlıkta, ilk lu kadını, yine ATA'sının anlagerçekçi biçimde gösteren Ata san gücünün, siyasal, kültürel, dönemlerde kadına tanınan hak, tımıyla "Çift süren, tarlayı eken, türk Turk kadını hakkındaki dü ekonomik alanlarda bütünleşti örneğin örtünme biçimi, Iran' ormandan odun ve kereste getişüncelerini, 30 Mart 1923 tari rilmesi inancıdır ki, 50. yılını ın, Bizans'ın etkisiyle, yanlış yo ren, mahsulü pazara götürüp pahinde böylesine dile getirmişti. kutladığırruz bu kanunun başa rumlarla değiştirilmiş yüzünün raya çeviren ve aile ocağını tütATA'sının güvenine, yüceltme nyla uygulanmasını sağlamıştır. kapanması gibi bir kural yok türen, aynı zamanda, sırtıyla, ve takdirine mazhar olan Türk Selçuklu Türklerinin zengin ken, özellikle Osmanlılann yıkıl kağnısıyla, kucağında yavrusuykadını, 5 Aralık 1934 tarihinde kültürel sürecinde, Türk kadını, ma döneminde, Türk örf ve tö la cepheye mühimmat taşıyan kabul edilen yasayla, devlet bün sosyal ve kültürel faaliyeti ile relerinin gevşemesiyle, kadın ka ilahi varhk" olarak fedakâr kiyesinde ve demokratik rejimde topİumdaki yerini almıştır; Kay ranlığa gömülmüştür. Bu dö şiliğini kanıtlamıştır. Nitekim, ki söz hakkını, birçok uygar dev seri'deki Gevher Nesibe Şifaiyesi Kurtuluş Savaşımız, Türk kadı Prof. Dr. NURTEN ÖZER tstanbul Tıp Fakültesi OKTAY AKBAL EVET/HAyiR "Hepsi Değil Bazılan..." ıcnh GEZİLERİNİZİ RENKLENDİREN ACENTE LONDRA'da YILBAŞI 29.12.1984'de 7 gün 150.000 TL. ve 120 pound PARIS'tc YILBAŞI "Din ve imanın ne olduğunu bilir misin?" diye sorartar sütnine Selime'ye... Her gece melekleri tanık göstererek rahatça uyuması paşa konağındakileri şaşırtmıştır. En iyisi din ve iman konusunda Selime'yi sorguya çekmektir. Bu işle de Nazikter kalfa görevlendirilir. Din ve iman nedir? "Onu sorgu melekleri mezarda sorartar, şimdi sorulmaz, hem de o sorgunun karşılığı diri iken verilmez, ölunce verilir" der. Selime'ye göre, mezara gömülürken imam talkın verir, öğretir. "Demek sen hkp bilmiyorsun", "Dini din, imanı iman bilirim." "Allahı nasıl bMrsin?" "İyi tanırım, lakin görmedim." "Kuçük Paşa" romanının başlıca kişilerindendir Selime. Orta Anadolu'nun bir köyünden gelmiştir İstanbul'daki paşa konağına... 'Müstebit hükümetin asker almak, vergi tarfı ve tahsıl etmek lazım geldikçe hatırtadığı köylerden 6/n'dir bu... 'Kuçük Paşa' 1910'da yayımlandı, 1908 devriminden bir buçuk yıl sonra... Yazar da 'bir buçuk yıl önceki' gerçekleri sergiler. Umutludur, ülkeye gelen özgüriük, demokrasi, ulusu kalkındıracak, yücettecek, yoksullukları. kötülükleri önleyecektir. Her devrimci atılımdan sonra özgüriük gelir bir süreliğine; yazılar, kitaplar yayımlanır, sonra yavaş yavaş kısılır bu özgürlükler, kimseler bir şey yazamaz söyleyemez olur. Tevfik Fikret'in dediği gibi: 'Yine, çiğnenir yeminler', 'Kanun kanun diyerek kanun tepelenir!..' Hep böyledir. Hep böyle mi olacaktır, bilinmez!.. Ebubekir Hazım Tepeyran'ın "Kuçük Paşa" romanından çok söz edilmiştir. Geçmiş yıllarda bu yapıt konusunda önemli incelemeler yayımlanmıştır. Köy gerçeklerini, köy insanının durumunu, köy kent çelişkilerini ilk kez gözler önüne seren bir kitaptır bu... Orta Anadolu'nun insanı olan yazar, yaşanmış bir olayı anlatır. Konu olarak da iiginçtir, ama gerçekleri sergilemesi açısından çok daha önemlidir. O yıllarda yazın dünyasında büyük kent yaşamı vazgeçilmez bir konu iken, kalkıp ta Niğde'nin bir köyünün çirkin gerçeklerini yazmak, yazmayı düşünmek bir yüreklilik işidir. Romanın önsözünde şöyle der Tepeyran: "Bu kitapta Anadolu facialanndan hepsi değil en önce söylenmesi gerekenlerden bazılan söylenmiştir." "Bazılan" söylenir hep! O gün bugün acı gerçeklerin ancak 'bazılan' yazılır, söylenir, yinelenir. Bütünüyle kimse sorunu görmek, anlamak, çözümlemek istemez. Korkutucu bir gerçektir Anadolu insanının yoksulluğu, yoksunluğu, aldatılmışlığı, uyutulmuşluğu... O gün bugün sürer gider. Tepeyran, romanın giriş bölümünde, "yaşayan/ara yurt olmak için değil cVütere mezarlık yapılmak için de elvenşli olmayan, kırk kadar sefil evde azaplı bir hayat" geçiren bu insanlar için şöyle yazar: "İnsan stğınaklan oldukları, ancak kapıları önünde kışın karlar, yazın gübreli çamurlar içinde görülen çıplak insan ayak izlerinin yardımıyla anlaşılan bu pek miskin, taş toprak, çalı çırpı yığınlarından hane diye vergi almak, bu acıklı manzaralan görüp de bir iyileştirme çaresi duşünmemek asıriar da geçse affolunmaz bir cürümdür." Ebubekir Hazım Tepeyran'ın 'Kuçük Paşa'sı için yazın tarihcisi Mustafa Nihat Özön şöyle yazar: "Köylülerin hayatını, âdet ve duygularını yakından bilen bir kimse kudretiyle dar ve neşesiz bir hayatı edebiyatımızda benzeri az bulunan bir müşahade ve tahlil ile tasvir etmiştir." Yazımın başına aldığım Selime'nin 'din ve iman' konusundaki düşüncelerine dönsek mi? Nazikter kalfa ile Selime arasındakî konuşma şöyle sürüyor: "Peygamber kimdir? Allahın torunu. Babası kimdir? Adem babamız. Namaz nedir? Köyde erkeklerden bazıları boş kaldıkça kıiar, sevaplı bir iştir. Devlet nedir?" Selime, bu soruya kızar. Devletin ne olduğunu bilmemek olası mıdtr? "Bunu herkes bilir. Köylerden vergi, asker alır, fakat kendisi gelmez, kuduz gibi zaptiyeler saldırtır, zift gibi yapışkan tahsildarlar gönderir. Padişah kimdir? Devtef efendimizin altın kafes içinde oturan büyük oğlu." Sadri Ertem, 1939'da bu roman için, "Tazeliğini ve heyecanını muhafaza etmektedir" diye yazrnıştı. Aradan yetmiş beş yıl geçmiş, yalnız roman değil, köy gerçekleri de tazeliğini" korumuyor mu? Aynı önemi, aynı sorunlan bugün de taşımıyor mu? LONDRA'da alışveriş, 29.12.1984'de 9 gün 185.000 TL ve 250 dolaı Neden olmasın? Yeteneklerini gelıştirecek araçla şımdıden. neden yaraıianmasın? Bu gern; insanın iyi bir eğitime ihtiyacı var. Çünku hepımian. bu genç ınsana ıhtıyaa var. Onu geleccge haarîayalım. Eğjunnne ozen gosterelim. Ücretiere, uçak, transferler, Loodrada FORUM (Penta) ve Pans'te DUMINY VENDOME otellerı ve kahvaltı dahildir MADRID ve KANARYA Adalarında sömestr tatili Ûcrete; Uçak ve yanm pansıyon konaMama dahildir. 27.01 ve 08.02.1985 arasında uçak üe 13 gün 165.000 TL ve 490 dolar Tepum, egıtınKilen. anne ve babalan bu goreve katılmaya cağınyor: Tepum'u arayın. Bılgı alın. Bir Smclaır bılgısayar alın. Bılgı sayardan. eğiumde de vararianın. L0NDRA 205.000 TL. Uçakla gvdişdönüş, renkb TVH ve banyolu otellerde 1 haha konaklama ve kahvahılar dahil Tepum Ltd. Tjtttt Sok. 55 Nşantap İslanbal Te): 141 68 77 141 57 19 HER CUMAHTESİ DOĞUM VE TEŞEKKÜR Adana Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesi'nde dünyaya gelen oğlumuz Uğur'un doğumunda yakın ilgilerini ve yardımlarını görduğumuz Eğfömde bilgisayar kuDandmahdK ŞUHUT ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 984/84 Davacı Şuhut Ağzıkara köyunden tsmail kızı Mevlut Eşi Melahat Karakuş tarafından davalı kocası H.Hüseyinoğlu, Ağzıkara köyünden Mevlut Karakuş aleyhine ikâme ettiği zina davasının yapılmakta olan açık duruşması sırasında adı geçene duruşma gununün de ilanen yapıldığı duruşmaya gelmediğinden gıyap kararının da gazete ile ilanına karar verilmiş olduğundan duruşmanın bırakıldığı 15.2. 1985 günu saat 8.50'de tayin olunan günde hanr olması veya kendisinı vekille temsil ettirmesi, aksi lakdirde bundan böyle duruşmalara kabul olunmayacağı, yokluğunda davanın bakılıp bitirilmesine karar verilecegi hususunun gıyap kararı yerine kaim olmak üzere ilanen teblıği rica olunur. 14.11.1984 Basın: 29474 150.000 TL (yalmz uçak) TiAiyVd» » fcfa hıgfcc. ve tLAN Başhekim Dr. Celal Arabacıoğlu'na Doğum Servisi Şefi, değerli hekim Doç. Dr. Mecit Uncu'ya KADIKÖY Attıyol Onur l$hani No: 507 Tel: 337 01 38337 90 28 IH töJS'L •££5j7İ£ft|!S£ O f 1 I/f*turâmsunar Turban B P U İ . \ .TuA^ | ABANT OTELİ K Q R U OTELİ YURDAER OTELİ MIDDIEEAST Doğum Servisi ebelerinden Sayın Meliha Acarca ile Sayın Birsen Polat'a, Doğum Servisi hemşıre ve personeline, her zaman çok yakın ilgi. destek ve yardımlannı görduğumuz aile dostumuz değerli insan Ebe Mediha Günay Taşöz'e minnet ve şukranlanmızı sunarız. LeyhErcmı MERCAN AMBLEM YARIŞMASI Demeğimizce foto muhabirliği mesleğini simgelemek amacıyla amatör sanatçılar arasında amblem yanşması düzenlenmiştir. Yanşmada birinciliği kazanacak eserin sahibine 20 bin TL. ödül verilecektir. Sanatçılar yarışmaya bir veya birden fazla eserle katılabilirler. Yarışmaya kalılacak sanatçılar eserlerıni en geç 15.12.1984 tarihine kadar lzmir Caddesı No 37/4 adresine göndermeleri gerekmektedir. Saygı ile duyurulur. Foto Muhabirieri Derneği Cufrurtea Paur öıel oıobfo, Om panayon komkbrru, Onuf Sefvia an.3SBct*U«.İST. Tal. 16110741618326 Sevimli ijhanı Altıyol Kadıköy 336 16 60 TÜRK HAVA YOLLARI A.O.'dan Ortaklığımız ihtiyacı olarak Yeşilköy araç ve bagaj arabaları park yerleri ve pilotlar otopaTkı, kapalı zarfla teklif isteme usulu uygulanmak sureti ile asfalt kaplattırılacaktır. Konu ile ilgili toplam tahmini keşif bedeli 18.000.000.Tl. olup, geçici teminat mikıarı 720.000. TL.'dir Kapalı zarfla verilecek teklif mektupları en geç ihale tarihiolan 18.12.1984 günü saat 10.00'a kadar Şişli Abidei Hürriyet Cad. Vakıf İş Hanı B Blok Kat.3 adresinde mukim THY A.O. Alım Satım Kurulu Başkanlığında bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gönderilen teklif mektupları değerlendirmeye alınmaz. Şartnameler yukarıdaki aynı adresten sağlanır. Tahmini bedelin üzerindeki teklifler değerlendirme dışıdır. İhaleye ilişkin tum belgelerin aslı veya noterden tasdikli sureti ibraz edilecektir. Ortaklığımız 2886 sa>ılı Devlet İhale Kanununa tabi değildir. İhale mevzuu olan işi yaptınp yaptırmamakta, dilediğine kısmen veya tamamen yaptırmakta serbesttir. Turkiye'nin dünyaya açıion yeni penceresi mm, İLAN İSKENDERUN DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN tstanbul Vatan Cad. Aksaray adresinde mukim Aksaray Demir tevzi deposunda bulunan ETİAL30 kalitesinde 0,90X1175 mm. 16.693 kg. ile ETİAL3, ETİAL3.7 kalitesinde 0,60X1140 mm. 7.890 kg. olmak üzere toplam 24.583 kg. Seydişehir mamülü alüminyum rulo Aksaray depomuz tartısı esas alınarak kapalı teklif almak şartıyla satılacaktır. Malzemeler belirtilen adreste görülebilir. Isteklilerin teklif tutannın Vo4'ü tutannda muvakkat teminat ile birlikte kapalı teklif mektuplannın en geç 25.12.1984 tarih, saat 14.30'a kadar muessesemiz muhaberat servisinde bulundurmaları rica olunur. Basın: 29890 IMt'SINU KÜTAHYA ASLİYE 1. HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 983/360 984/558 Davacı Maliye Hazinesi vekili Av. Olcay Yıldırım tarafından davalı Yeter Songöl aleyhine açılan gaiplik davasının mahkememızde yapılan yargılamasında: Kutahya Merkez Karaeaoren koyü 6171 hanede nüfusa kayıtu Mehmet ve Huriye oğlu 1932 doğumlu Yeter Songul'un M.K.'nun 31 ve müteakip maddeleri gereğince mahkememizin 30.10.1984 tarih ve 1983/360 1984/558 sayılı kararı ile gaipliğine karar verilmiş bulunduğu ilanen tebliğ olunur. Basın 29468 Dergimizin yıllık (12 sayı) Abone tutarı 3000.TL. A ı ,(= Sovadı ILAN TÜRKİYE ZİRAİ DONATIM KURUMU SAKARYA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN GÜBRE NAKLİYESİ YAPTIRILACAKTIR Izmit'te mevcut gübre fabrikalanndan yaklaşık 180.000 ton kimyevi gübre, kurumumuzun muhtelif bölge ve teşkillerine karayoluyla nakleuiıilecektir. Bu işle ilgili şartnameler 20 Aralık 1984 Perşembe gününden itibaren İstanbul, Bursa, Eskişehir, Konya, Ankara ve Sakarya Bölge Müdürlükleriyle, tzmit Şube Müdürlüğümüzden temin edilebilir. Taliplerin şartnamemizde istenen belgeleri içeren kapalı teklif ve geçici teminatlannı en geç 25 Aralık 1984 salı günü saat 14.00'e kadar T.Z.D.K. Sakarya Bölge Müdürlüğümüze vermiş olmaları gereklidir. Postadaki gecikmeler nazara alınmayacaktır. Kurumumuz 2886 sayılı yasa kapsamına girmediğinden ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte serbesttir. Basm: 29984 BASIN İLAN KURUMU'NA İSTANBUL 7. İCRA H A K İ M L İ Ğ İ 1983/1450 Alacaklı Türkiye Garanti Bankası Fındıkzade Şubesi vekilleri tarafından borçlu Millet Cad. No: 20/62 Fındıkzade adresinde bulunan Mehmet Remzi Doğan aleyhine ilamsız takiple mahsus yolla icra takibi yapılrruş, borçlu borcunun bulunmadığından bahisle 6. Icra Memurluğu'nun 1983/8630 sayılı dosyasına verdiği 19.7.1983 gunlü dilekçeyle itiraz etmiş alacaklı vekili itirazın kaldırılmasını talep etmiş borçlunun adresint gönderilen tebligatlar adresinde bulunmadığından bahisle iade edilmiş bulunmakla, Borçluya ilanen tebligat yapılmasına 22.11.1984 günlü oturumda karar verilmiş olup 31.1.1985 gününeatılı bulunan duruşmada borçlunun bizzat veya vekili marifetiyle temsil ettirmesi saat 10.30'daki duruşmaya gelmemesi halinde HUMK.'nun 509510 maddesine hükmüne gore duruşmaya gıyabmda devam olunacağı ilanen tebliğ olunur. 28.11.1984 Eesın: 147?2 TÜRK HAVA YOLLARI A.O.'dan Ortaklığımızın ihtiyacı olarak 12 kalem 1.900.000 adet biniş kartı kapalı zarfla teklif isteme usulü uygulanmak sureti ile satın alınacaktır. 1.900.000 adet binış kartına ait toplam tahmini bedel 4.275.000. TL. olup, geçici teminat 169.800. TL.dir. Kapalı zarfla verilecek teklif mektupları en geç ihale tarihiolan 19.12.1984 gunü saat 14.00'e kadar Şişli Abidei Hürriyet Cad. Vakıf İş Hanı B Blok Kat.3 adresinde bulunan THY A.O. Alım Satım Kurulu Başkanlığında bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gönderilen teklif mektupları değerlendirmeye alınmaz. Şartnameler yukarıdaki aynı adresten sağlanır. Tahmini bedelin üzerindeki teklifler değerlendirme dışıdır. Şartnamelerde istenen bilumum belgelerin aslı veya noterden tasdikli sureti ibraz edilecektir. Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi değildir. İhale konusu malzemeyi alıp almamakta, dilediğınden kısmen veya tamamen almakta serbesttir. Çevirmen aramyor RadyoTV • Haber konusunda yayın çevirisi yapacak PartTime çok iyi Rusça bilen çevirmen araruyor. Müracaat: Biyografi ve 1 fotoğraf ile ÇEVİRMEN LP.K. 19 İstanbul ÇALIŞACAK RUSÇA İIİİMI Aksesuar Galerisi MERAL HORNE EMİNE NUR Dekoratif İpekte batik ve özgün takı sergisi 620 Aralık 1984 Ebüzziya Tevfık sok. 1/2, Çankaya Tel. 38 80 84 • İETT kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. TEVFÎK FtKRET ÇEVİK * Isıanbul LnıverMtCîiınJeıı aldığım kımliğımı kaybettim. Yenısini alacağımdan, hukumsu/dür. ZEHRA KARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle