10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Comhyriyct Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonira Şirketi adına Nadir Nadi, 0 Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal. Muessese Muduru. Emine Uşakhgil.Yazı İşlerı Mudüru: Okay Gonensin, • Haber Merkezi Muduru: Yalçın Bayer, Sayfa Duzetıi Yönetmeni: Ali Acar. TAKVİM 31 Aıalık 1984 Temsılaler ANKARA: Yalçın Dogan. IZMIR: Hikmet Çetinkava. ADANA: Mehmel Mercan, • Servıs Şeflerı. Istanbul Haberlen: Reha Öz, Dış Haberler: Ergun Balct, Ekonomı: Osman Ulagaj, Kultur: Aydın Emcç, Magazm: Valçın Pckşen, Spor Danışmanı: Abdulkadir Yacelman. Du.'elıme: Refik Durbaş, Araştırma: Şahin Alpay, tşSendika: Şukran Ketenci. lkindi: 14.31 Alcşam: 16.52 Yatsı: 18.18 Buolar: • Ankara: Zıya Gokalp Bulvan, Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, • İzınir: Halıt Zıya Bulvan No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 k'at 3, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhurivel Matbaacılık ve Gazeıecılık T.A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cagaloğlu, Isı. PK: 246lst. Tel: 526 10 00 (9 hal) Telex: 22246 Imsak 5.50 Guneş: 7.22 Öğle: 12.12 12 EYLUL ANKARA Amerikan Büyükelçisi Spain anlatıyor UFUK GÜLDEMİR öncesinde sonrasında Ankaradan Washingtorfa şifreli mesaj: 6. Filo Türkiye'ye bîr süre uğramasın 2 WASHINGTON 11 Eylul'ü 12 Eylül'e bağlayan gece VVashington'da dunım neydi? Türkiye'de Silahlı Kuvvetlerin yönetimi ele alacağı elçilik kanalıyla Washington'a bildirildikten sonra, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın operasyonlar masasının üst duzey yoneticileri, durumdan Başkan Jimmy Carter'ı haberdar etmişlerdi. Warner Tiyatrosu'nda "Damdaki Kemancı" temsilini izleyen Başkan Carter, hemen Dışişleri Bakanı Edmıınd Muskie ile temas kurmuş, daha sonra da temsili izlemeye devam etmişti. New York Times gazetesinin, yayımlanmış haberlerin kesilmemiş ve düzeltilmemiş halini, yani orijinal biçiminj muhafaza eden arşivinden yaptığımız çaJışma sırasında karşılaştığımız bir dokümana bakılırsa "Carter'ın temsili izlemeye devam etmesi Türkiye'deki askeri miidahalenin endişe verici olmadığının kanıtıydı." 11 Eylül tarihli Ankara çıkışlı imzasız haberde ise, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime el koyduğu, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına entegrasyonu görüşmelerinde Türk tarafını temsil etmiş Orgeneral Haydar Saltık'ın Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği'ne atanmasının, Turkiye'nin yeni yoneticilerinin NATO'ya olumlu bakacağının göstergesi olacağı belirtiliyordu. Yine 11 Eylül tarihli bir başka haberde New York Times'ın dışişleri muhabırinin yorumuna gore "son aylarda Türkiye'de hükümet oloritesi felç olmuştu. Günde 20 kişinin öldürülmesi, Başbakan Demirel'in görevden uzaklaştınlmasına yol açmıştı." Yonetıme el koyan komutanlar ıse "poliıik kaygıları olmayan generallerdi." INeden bildirildi ? Washington çıkışlı, 12 Eylül tarihli bir başka düzeltilmemiş haber de şoyleydi: "Dışişleri Bakanlığj, Türkiye'de ihtilal gerçekleştirilraeden 75 dakika önce bir Türk subayının Amerikan Askeri Yardım ve Eğitim Dairesi Başkanlığı'na telefon ederek yönetime el koyacaklannı haber verdiğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Trattner, önceden haber verilmesinin nedeninin Türkiye'deki Amerikan can ve mal varlığına halel gelmeyeceği ve Turkiye'nin Batı ittifakında kalacağını bildirmek amacı taşıdığını söyledi. Trattner, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin uzun bir sureden beri sivil hukümeti uyardığını belirterek, Turkiye'nin terorizmin sona erdirilmesi doğrultusundaki kaygılarını ABD yönetimi olarak anlayışla karşıladıklarını belirtti. Ancak bilindiği gibi Carter yönetimi iç politikadaki vaatleri nedeniyle askeri yonetimlere sempati duymamakla birlikte. bir sureden beri Türkjye'deki istikrarsızlık nedeniyle endişe içerisindeydi. Bu arada adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili de Türkiye'de giderek yayılan laiklige aykın davranışlann etkisi altında kalan genç subaylann yönetime el koyması tehlikesine karşılık ordunun emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koymasının rahatlatıcı bir unsur olduğanu söyledi." Silahlı Kuvvetler'in yönetime el koyacağının Washington'a bildirilmesinden sonra durumdan Başkan Carter haberdar edildi. Warner Tiyatrosu'nda "Damdaki Kemancı" temsilini izleyen Başkan Carter, hemen Dışişleri Bakanı Edmund Muskie ile temas kurmuş, daha sonra da temsili izlemeye devam etmişti. New York Times gazetesi bu olayı şöyle yorumluyordu: "Carter'm temsili izlemeye devam etmesi Türkiye'deki askeri miidahalenin endişe verici olmadtğının kanıtıydı." MLüsteşar Boehm 'in hazırladığı liste ile Washington 'a tavsiyelerimizi bildirmiştik. Bu listede bazı resmi ziyaretlerin gerçekleştirilmemesini, o sırada yapılmakta olan NA TO tatbikaüarına devam edilmesinde mahzur bulunmadığını belirtmiş, ama 6. Filo 'nun Türk limanlarına bir süre uğramamasını istemiştik. Askeri yardıma devam etmelerini, ama Türkiye'de parlamenter rejime son verilmiş olmasmdan dolayı üzüntülerini bildirmekten kaçınmamalarım da telkin etmiştik. Nevv York Times arşivindeki 12 Eylül tarihli Atina kaynaklı bir haberde ise "Türkiye'de Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koymasının Ege sorununun çözümii ve Yunanistan'ın NATO'ya entegrasyomına katkısı olacağı" savunuluyordu. Haberde, donemin Yunanistan Dışişleri Bakanı Konstantin Mitsotakis, 12 Eylul Harekâtından bir kaç saat sonra Turkiye'den aldığı mesajdan, "Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüşü yolunda olumlu işaret geldiğini" belirtiyordu. Haberin Turkiye ile ilgili bölümunde ise, ihtilal resmen açıklanmadan bir saat önce gazetenin muhabirinin Ecevit'le yaptığı görüşmede Ecevit'in "evin etrafında askeri araçlar var. Kesin bilmiyorum ama ordunun yönetime el koyduğunu sanıyorum" dediği kaydediliyordu. 16 Eylül tarihli haberde ise Nevv York Times muhabiri John Kifner'in, harekât planlarından kimsenin onceden haberdar edilip edilmediği sorusuna Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in "Kesinlikle kimsenin haberi yoktu. Ama bu soruyu neden sorduğunuzu biliyonım. Çünkü harekât yapıldığı ilk kez ABD'de açıklandı" yanıtını verdı belirtiliyordu. Donemin tanığı ABD'nin o zamanki Ankara Büyükelçisi James Spain ise bu karışıklığa yolaçan olaylar dizisini şöyle izah ediyordu: "12 Eylul sabahı saat dört. VVashington ve New York'da 11 Eylül akşamı saat 20.00'ye tekabül ediyordu. Televizyon istasyonlan, bu nedenle, Türkiye'de 12 Eylül gunü gercekleştirilen mudahaleyi, saat farkının sağladığı avantaj nedeniyle 11 Eylul günü aksam haberlerine yetiştirmişlerdi. Amerika'nın Sesi de bu avantajdan yararlanıp akşam haberlerinde mudahale haberini yayımladığı için Türkler ihtilali ilk kez Amerika'nın Sesi radyosundan dinlemişlerdi. 12 Eylül müdahalesinin dünyaya önce Amerikan basını tarafından duyurulması bazı çevreleri rahatsız etmişti. Bazılan Amerika'nın mudahaleyi önceden haber almasına yonımlamışlardı. Öraefin 12 Eylül gecesi Moskova Radyosu ve Doğu Berlin'den Türkçe yayın yapan iki istasyon haberlerinde bu temavı işlemişlerdi, nasıl olup da Türkiye'deki ihtilali önce Amerika'nın dünyaya duyurduğunu. Ancak bazı Amerikan gazeteleri de aynı temavı işlemişti. Nitekim Amerikalı gazeteciler sürekli elçiliği arıyor ve haberimiz olup olmadığını soruyorlardı. 12 Eylül oğleden sonrasını ben ve basın müşaviri, bu iddialan yalanlamak ve saat farkından dogan yanlış mesajlan gidermekle gecirdik. 13 Eylül sabahı. şu anda yeni rejimde üst düzeyde bulunan bir arkadaşımla beraberdik. O da bu konuya değindi, uzgün olduğunu belirterek "Bu ihtilalin başarılı olması, Türkler tarafmdan planlandığının kanıtıdır" dedi. Ardından da "içinde yabancı parmağı olup da böylesine başarılı olmuş ve halkın desteğini almış bir ihtilal gösterebilir misiniz?" diye sordu. Hükümet değişmişti ama Turklerin mizaha düşkün ruhu değişmemişti." Tekrar 12 Eylül sabahına dönersek... Büyükelçinin Washing;ton*a tavsiyesi Sabah 10.30'a kadar elçilikteki kriz masası, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafmdan yayımlanan bildiriler üzerinde çalıştı. Bildirilerden harekâtın butunlugünu, amacını çıkarmaya çalışıyor ve VV'ashington'a mudahaleyi nasıl yorumlayacağımızı tartışıyorduk. Sonuç olarak benim kaleme aldığım bir şifreyi Dışişleri Bakanlığı'na göndermeye karar verdik. Metni çok kısa olan telgrafta iki önemli meselenin Türkiye ile bundan sonraki ilişkilerimize ışık lutmasını öneriyor ve Amerika'nın politikasının bu iki temel unsur üzerine bina edilmesi gerektiğini tavsiye ediyonım: 1 Savunma işbirliğinin muhafazası. 2 Temsili hükümete kısa sürede ve mutlak geciş. Savunma işbirliğinin zayıflayabıleceği yolunda sizi kuşkulandıran bir gelişme mı olmuştu? ORG. SALTIK Saltık'ın MGK Genel Sekreterliği'ne atanması yeni yönetimin NATO'ya olumlu bakacağının göstergesiydi. CARTER Darbe haberi Washington'a ulaşnğında Başkan tiyatrodaydı. Olayı duyunca Dtşişleri Bakanı ile temas kurdu. A TÜRKMEN Türkiye'nin en tecrübeti diplomatlanndan îlter Türkmen 12 Eylül günü beni arayıp Dışişleri Bakanı olacağmı söylemisti. ABD menfaati tehlikede degildi Hayır. Paşalan yakından tanımanuz ve daha onceki askeri müdahalelerin gidişatını bilmemiz Amerika'nın menfaatlerinin tehlikede olmadığının goMergesiydi. Mesajınızda nasıl bir Turkiye politikası tavsiye ettiniz? Önce sogukkanlıhk. Politikantızı ise. askeri mudahale yapılmış olmasından Amerika'ya menfaat sağlamak için en ufak girişimdc bulunmamak, ama öte yandan askeri mudahaleyi de olumsuz etkilememek ilkeleri üzerine bina edecektik. Kısacası kısa vadede hiçbir girişimde bulunmayacak, sadece olaylann gidişatını izleyecektik. VVashington'a kısa vadede ne telkin ettiniz? Dick Boehm listeyi hazırlamıştı. Bazı resmi ziyaretlerin gerçekleştirilmemesini, o sırada yapılmakta olan Anvil Ekspres NATO tatbikatlarına devam edilmesinde mahzur bulunmadığını belirtmiş, ama Altıncı Filo'nun Türk limanlarına bir sureuğramamasını istemiştik. Askeri yardıma devam etmelerini, ama Türkiye'de parlamenter rejime son verilmiş olmasından dolayı üzüntülerini bildirmekten kaçınmamalannı da telkin etmiştik. Elçilikte nasıl bir çalışma sistemi oluşturmuştunuz? EVREN VE MGK ÜYELERİ Kenan Evren ve Milli Güvenlik Konseyi uyeierinin televizyondaki görüntüsü çok etkileyici idL ralma gerekçesini izah ederken şefkatli bir baba gibiydi. WashıngtoıTa sel gibi bilgi akıyordu General Evren, televizyondan Milli Güvenlik Konseyi^nin yönetimi dev Dan Newberry, siyasi işlerden sorumlu müsteşar olarak Milli Güvenlik Konseyi bildirilerini titizlikle inceliyor, sıkıyönetim birliklerinin operasyonlannı ve askeri biriik kaydırmaiannı izliyor, hava alanlarının kapatılmasındaki motifleri araştınyordu. VVashington'a sel gibi bilgi aktanyorduk. Haber kaynaklarınız nelerdi? Hem Boehm, hem de Nevvberry, kendi maiyetlerindeki Türk ve Amerikalı personelin topladıgı bilgilere göre hareket ediyordu. Yeni rejimle ne zaman temasa geçtiniz? 12 Eylül günu oğleden sonra VVashington'a ilk izlenim ve dii 1984 "Şirinler"in yılı oldu Culliford) dostu çizer Franquinle yemek yerken bulmuş bu adı. "Şu Schtroumpfu uzatır nusın" deyivermiş, zamazıngoyu ya da dalavereyi der gibi. Ve "Şirin" ya da"Schtroumpf' "biçimleşmeden önce "sözcuk" bıçiminde çıkmış ortaya. 1958 yıhr.da ilk albümle piyasada boy göstermiş. 1970'te Federal Almanya'daki Schleicfa kuruluşunun genel müdürü Herman Schneider bu yaratıkların bütün dünyada kullanma hakkmı satın almış. O günden bu yana da cirosu her yıl iki kat artmış. 1979'da Miki hayranlarının kuçuk fareden sıkılmaya başladıkları bir sıra, Amerika kıtasma ayak basmış mavi yaratık. Bu işin önculüğünü de ünlü NBC TV'sinin mudürü Fred SUbermann, her cumartesi sabahı 910 arası bir Schtroumpf çizgi filmi programlayarak yapmış. Bugün mavi yaratıklann (Amerikalılar onlara "Smurfen diyorlar) ABD'de her cumartesi sabahı ekran başına oturan tutkunları on milyonu geçiyor. 1979'dan bu yana da piyasada tam bın tane değişik "Schtroumpf urünu dolaşıyor. 200 patentle mavi yaratıkların her turlü hakkını elinde tutan şirket her bir urünun fiyatı uzerınden yüzde 8 alarak yılda milyarlar kazanıyor. Bu kazancın nedenleri de şöyle açıklanıyor: En iyi iletişim aracı? Televizyon. Çocuk için en geçerli kavram? Çizgi resim. Çocuklann hemen özdeşleşebildikleri yaratıklar? Mavi Şirinler. Tabii en büyük çaba, altın >rumurtlayan tavuğu öldürmemeye, bu yeni kahramanı çabucak eskitmemeye yönelik. Bir yılda 15 milyon tane Schtroumpf biblosu satan şirketin genel müdüru Gaston Schwoerer, "Eskiden kurşun askerler vardı, bugun çizgiroman kahramanlarının biblolan var" diyor. Hedefi de Şirin'i Miki gibi bir klasik duruma getirmek. Ama sevimli mavi yaratıkların serüveni bir noktada tatsızlaşıyor. Bu da, çizgi roman haklarının sahibi Dupuis Yayınlan'nın son durumuyla ilgili. Çünkü Şirin, biraz da kendi kendini yetiştirmiş bir işadamı olan Jean Dupuis'ye borçlu varlığını. Geçen yuzyılda bir basın imparatorluğu kuran Dupuis, Red Kit (gerçek adı Lucky Luke), Spirou, şimdi de Şirinler gibi kahramanlar sayesinde çizgi, roman kralı olmuş. Aradan geçen 60 yılda dört aile ve 39 tane Dupuis bu krallık üzerinde hak iddia eder duruma gelmiş. Geçen temmuz ayında da paylaşamadıkları kuruluşu satışa çıkarma kararı almışlar. BrükselLambert bankacılık grubunun güçlü patronu AlbertFrere devreye Hacbette İmparatorluğu'nu sokmuş. 22 eylülde, iş sonuçlanmak üzereyken Editions Mondiales adındaki yayın kuruluşu devreye girip fiyatı yaklaşık 750 milyon Türk Lirasına kadar yükseltmiş. Hachette ve AlbertFrere ofkelenerek durumu Brüksel Ticaret Mahkemesi'ne götürmuşler. Karar: Dupuis ortaklık paylanna tedbir konması olmuş. Dupuis ve Editions Mondiales'in karara itirazları durumu değiştirmemiş. Şimdi herkes Dupuis Yayınlan'nın ne olacağını, dolayısıyla da sevimli mavi Şirinler'in kime kalacağını merak ediyor. Bir yılda 15 milyon tane Schtroumpf biblosu satan şirketin genel müdürü, "Şirin"leri klasikleştirmek istediklerini söylüyor. ABD'de ise on milyon cocuk, her cumartesi TV'den bu mavi yaratıkların çizgi filmini izliyor. Kiıitür Servisi Çizgi romanlann, çizgi filmlerin ve konulu fümlerin kahramanları, özellikle yıl sonu nedeniyle bütun dünyada oyuncakçı dukkânlarının vitrinlerini kaplamış durumda. Gremlin'ler, Asteriks'ler, Red Kirter, Snoopy'ler, Miki'Ier, \akvak'lar, son olarak da mavi surath "Şirinler" (Özgun adı "Schtroumpf." Bu kücuk kahramanlar, içi doldurulmuş bebek, elektronik oyuncak, tişört, plastik ya da alçı biblo, defter, kalem, kalemtıraş, saat, vb. biçiminde hayranlannın gunlük yaşamına giriyorlar. Tabii girdikçe de sanayicilerin ekmeklerine yağ surülüyor. Hele mavi "Sirinler"in ve garip "Gremlin"lerin beyazperdede boy göstermeye başlamasıyla kervana iki yeni yuz eklenmiş oluyor. BABA VE YA VRU Işte çocuklann bayıldığı yeni çizgi roman kahramanları. Eli meşaleli olan, kırmızı başhğıyla da benzerlerinden ayntan Baba Şinn. Yamndaysa sıradan bir Şirin. 1984 yılı, bu yönden bakıldığmda hiç kuşkusuz "Şirinler" yılı. Belçikalı çizer Peyo (Pierre JI 2 Eylül sabahı benim kaleme aldığım bir şifreyi Washinğton'a Dışişleri Bakanlığı'na göndermeye karar verdik. Metinde iki önemli meselenin Türkiye ile bundan sonraki ilişkilerimize ışık tutmasını öneriyor ve Amerika'nın politikasının bu iki temel unsur üzerine bina edilmesi gerektiğini tavsiye ediyordum. Bu öneriler kısaca şoyleydi: 1Savunma işbirliğinin muhafazası, 2 Temsili hükümete kısa sürede ve mutlak geçiş. | şüncelerimi aktardıktan sonra hemen yeni rejimle temasa gecme çalışmalarına başladım. General Haydar Saltık'la telefon teması girişimimiz başarısız kaldı. Ama buna karsılık Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri İlter Turkmen, ki bence Turkiye'nin en seçkin ve tecrübeli diplomatları arasındadır, beni arayıp dışişleri bakanı olacağmı soylemişti. İlter Bey, o gün oğleden sonra saat üçte NATO ülkeleri buyukelçileri için bir brifing duzenleyeceğini, ama acil olarak görüşmek istemem halinde, brifingden once bana zaman ayıracagını soylemişti. Ben de zahmet etmemesini. ama telefonla iletilmesi mumkun olan bir naçizane tavsiyemiz bujunduğunu söylemiştim. İlter Beye dedim ki: "MGK'nın bildirilerinde demokrasiye kısa surede dönuleceğine ilişkin açık bir mesaj yok. Eğer demokrasiye kısa surede donmek gibi bir niyet varsa, ki ben öyle sanıyorum, bu niyeti açık olarak vurgulamayı düşunüyorlar mı?" Bu önerimizden dolayı mı, yoksa önceden öyle kararla: tınldığmdan mı bilmiyorum, ama Sayın Evren ve Milli Güvenlik Konseyi öğlen saat 13.00'te televizyon ve radyodan yayımladıkları bildirilerinde demokrasiye dönüşu ısrarla vurguladılar. Türkmen'in o gün saat 15.00'te NATO üyesi ülkelerin sefirleriyle yaptığı toplantıda da demokrasiye en kısa sürede donuş konusu dile getirildi. Akupıınkturda iğne yerine lazer ışını Akupunktur ile rahatsızhkları iyileştirilen kişilerin kansere yakalanmadıklarını belirten Bilen, "Çünkü vücudun genel elektriksel sistemi, yani yaşam enerjisi sürekli olarak akupunktur ile düzenlenmiştir" dedi. ASUMAN AVAR İZMİRYaklaşık 6 bin yıllık bir geçmişe sahip Çin, akupunkturu gelişmiş ülkelerin ileri teknolojisi ile birleştirerek akupunktur yönteminde yeni bir gelişme ortaya çıkardı: "Kompütürize akupunktur" Komputür ile yapılan "checkup"ın bir hafta yerine beş dakika sürerek, hastalığın hangi organdan kaynaklandığı ve ne derecede olduğunu ortaya çıkardığı bildirildi. Bu arada, Çin'de yapılan araştırmalar sonucu akupunktur noktalarına lazer ışını verilerek daha önce sağaltımı olanaksız olan şizofreui, şeker ve koroner kalp hastahklanmn kesin olarak iyileştırildiği belirtildi. Çin'deki Geleneksel Tıp Akademisi'nde eğitim gören uzman doktor Alpaslan Bilen, Dünya Sağlık örgütü'nün, yaygınlaşması ve gelişmesi konusundaki çalışmaları üstlendiği "akupunktur" yönteminde, gelişmiş ülkelerde ve Çin'de yapılan son araştırmalar ile çok yeni gelişmelerin sağlandığını belirtti. Bunlann en önemlilerinin akupunktur yönteminin artık kompütürlerle yapılması ve daha önce sağaltımı olanaksız olan şeker hastalığının akupunktur noktaJanna lazer ışını vererek, iyileştirilmesi olduğunu vurgulayan Dr. Alpaslan Bilen, "Geçtiğimiz agustos ayında Çin'de toplanan akupunktur kongresi şeker hastalıgı ve onun komplikasyonlan ile ilgiliydi" biçiminde konuştu. Doktor Bilen, Çin'de yapılan araştırmalar sonucu akupunktur ile sağaltımı olanaklı kılınan diğer hastalıklar ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: "Lazer üe yapılan akupunktur tedavisi ile şizof reni akil hastaüğı artık tedavi edilebiliyor. Bunun yanında zatürreenin tedavisi eskiden aylarca hastaya antibiyotik verilerek yapıhrken, akupunktur noktasına su enjekte edilerek, tedavisi.çok kolay hale getirildi. Koroner kalp hastalıklan, kalbin fonksiyon bozukluklan, kalp yetmezlikleri, kalbin atım bozuklukian akupunkturla amelivatsız tedavi edilebiliyor. Sara, akupunkturla tedavi edilebiliyor. Kan yaglannın yüksekliği ile ilgili hastalıklar, yani damar sertlikieri, tedavi edilemeyen tansiyon hastalıkları, beyin kanamaları sonucu meyuana gelen felçler, beyin damarlannın bozukluklanna bagh hastaJıklar, tedavisinin mumkiin kılındığı yeni hastalıklardır." XS ETKİSt YOK Akupunktur ile rahatsızlıklan iyileştirilen kişilerin kansere yakalanmadıklarını belirten doktor Alpaslan Bilen, "Çünkü vücudun genel elektriksel sistemi yani yaşam enerjisi sürekli olarak akupunktur ile düzenlenmiştir" biçiminde konuştu. Vücut üzerindeki belli noktalann iç organlar üzerinde kesin tesire sahip olduğu temelinden yola çıkan akupunktur yöntemi, gelişmiş teknolojinin olanaklanndan da yararlanarak, bu noktalann elektriksel değerlerinin ölçülmesini de başarabiliyor. Doktor Bilen, akupunkturun diğer sağaltım yöntemlerine olan ustünlüklerini, "Kronikleşmemiş her tıiriu hastalıgı ve kronikleşmiş olanların buyük bir kısmını tedavi edebilmesi, en onemlisi de hiçbir yan etkisi olmaması" biçiminde değerlendirdı Şefkatli bir baba gibiydi... Milli Güvenlik Konseyi'nin televizyondaki görüntüsü çok etkileyiciydi doğrusu. General Evren, MGK'nın yönetimi dev ralma gerekçesini izah ederken şefkatli bir baba gibiydi. 12 Eylül akşamı eve döndüğumde eşim Edith'i de onlan izlemiş buldum. "Ne garip James," demişti. "hayatımda hiç ihtilalci ile tanışmadığımı sanıyordum, ovsa son iki haftadır verdiğimiz davetlerde paşaların hepsiyle beraber olmuşum da haberin yok". Allahtan ki Edith'in bu iyi niyetli ve masumane cümlesi o yıllarda Moskova Radyosu'nun kulağına gitmemişti. 12 Eylül günü ve gecesi Ankara'ya gazeteciler aktı. Paşalar onlan kabul edemeyecek kadar meşgul, politikacılar ise randevu için başvurmayacaklan kadar etkisizdi. Gazeteciler, kameramanlar tankların, askerlerin filmlerini çekiyorlardı. Ama bundan çabuk usandılar. Yeni unsurlar istiyorlardı. 13 Eylul gunü onlara bir brifing ve perde arkası toplantısı yaptım. Elimde bir gün once VVashington'a gonderdiğimiz telgraflar vardı. Dürust olarak ne biliyorsan anlaltım. Aklım, genç binbaşıdaydı... Pazar günü ise VVashington'dan bakanlıktan gelen mesaj beni çok mutlu ettı. Verdiğimiz bilgileri tatminkâr bulduklannı ve teşhisimizde birleştiklerıni bildiriyorlardı. Biz takdır edilmiştik, ama aklım hep, ihtilal yapılacağını ustlerine bildırmesini onleyerek, bir yaşam boyunca belki de sadece bir kez elde edebileceği tırsaıı kaçırmasına yol açtığım binbaşıdaydı. V arın: Eeevit ve Demirel
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle