10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef SEMtH GÜNVERBüyükelçi Papandreu'nun hırçın, mütecavız, maceraa karakteri, dış ilişkileri bir poker oyuncusu gibi hırslı ve sürprizli yürutmesi ve siyasi şımanklıklannın Batı dunvasında mütemadiyen prim yapznası Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginliği doruk noktasına getirmiştir. Yunan askeri birliklerinin Türk sınırlarına doğru kaydırılması, Yunan Genelkurmayı'nda ve ordu komutanlıklannda yapılan beklenilmeyen son değişiklikler, Papandreu'nun siyasi alanda tehlikeii yeni kararlan açıklamak için zemin hazırladığı ihtibaını vermektedir. Yunanistan Başbakanı, "Ege'nin bir Yunan gölii" olduğunu durmadan tekrarlamakta ve Egetie Türkiye ile müzakere edilecek hiçbir konusu olmadığını pervasızca açıklamakla Yunan karasulartnın Ege'de 12 mile çıkanldığını resmen ilan etmek için en uygun fırsatı beklemektedir. Kıbns'ta, Papandreu'nun daha munis davranacağını beklemek iyimserlik olacaktır. Perez de Cuellar'ın anlaşma tasansını, Kipriyanu'nun aynen kabul edebilmesine Yunan Başbakanının muvafakat edeceğine ve 17 Ocak 1985 zirve toplantısının Kıbrıs sorununun süratle halli için kapılan ardına kadar açacağına inanmak çok zordur. Basınımızda, Birleşmiş Milletler'deki başdelegemız ile Perez de Cudlar arasında sıkı ve dostane temaslar sonunda hazırlandığı haberi açıklanan bu tasanyı, Yunan ve Kıbrıs Rum tarafının olduğu gibi benimsemesi bahis konusu olsaydı, Papandretı, bu nazik safhada, iki ülke arasında bu yeni gerginliği yaratmakta fayda görmezdi. Sahibi: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazeteciük Türk Anonim ŞirUeti adına Nadir Nadi, 9 Genel Yayın Müduru: Hasan Cemal, Muessese Müdurü: Emiae Uşailıgil, Yazı İşieri Muduru: Okay Gonensin, • Haber Merkezi Mudıiru: Yalçın Bayer, Sayfa Duzeni Yonetmenı: Ali Actr. TAKVİM 25 Aralık 1984 Temsilciler ANKARA: Yalçın Dogan, İZ.MIR: Hikmet Çelinkaya, ADANA: Mchmet Mcrcan, • Servts Şe/len: Istanbul Haberlerr Reha Öz, Dış Haberler: Ergua Balcı, Ekonomı: Osman L'lagay, kultur: Aydın Emeç, Magazin: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdulkadir Yucelman, Duzeltme: Rcfik Durbaş, Araştırma: Şahin Alpay, İşSendika: Şukran Kelenci. İkindi: 14.27 Akşam: 16.47 Yatsı: 18.14 Burolar: • Ankara: Zıya Gökalp Bulvarı, Inkılap Sokak No. 19/4 Tel: 33114147, • tzmir: Halıt Zıya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No: 134Kat3, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloglu, Ist. PK: 246İst. Tel: 526 10 00 (9 hat) Telex: 22246 Imsak: 5.47 Guneş: 7.19 Ogle: 12.08 Averof diyalogtan yanaydı ; Yunanistanhn eski Dışişleri Bakanı sorunların görüşmelerle çözüleceğine inanıyordu AVENGELOS AVEROF TAN Bir harbi bizim başlatmamız düşünülemez. Bu, bizim için bir felaket olabileceği gibi, Avnıpalılann da Yunanistan'ı kendi haline bırakmalarına neden olacaktır. Karşımızda Papandreu'nun partisi gibi yırtıcı bir muhalefet, Mavros gibi beceriksiz bir siyaset adamı mevcut. Basının, radyo ve televizyonun ve bazı siyaset adamlannın tahrik edici ifadeleri her iki tarafta sinirleri azami gerginliğe getirmektedir. Bu yiizden sonu olmayan ve çok pahalıya mal olan bir silahlanma yanşına kapılmış bulunuyoruz. Bundan 1516yıl önce yaptığımız gibi aynı cesareti ve iyi niyeti gösterip anlaşmaya ve sulha ulaşmalıyız. Müzakerelere bir an önce başlayalım. İlk tedbir olarak da siyaset adamlarımızı, sözlü ve yazılı basınımızı itidal ve sükunete davet edelim. ne iş başındadır ve siyasi itiban henüz zedelenmemiştir. Bundan on beşon altı yıl önce yaptığımız gibi aynı cesareti ve iyi niyeti gösterip anlaşmaya ve sulha ulaşmalıyız. Müzakerelere bir an önce başlayalım. İlk tedbir olarak da, siyaset adamlanmızı, sözlü ve yazılı basınımızı itidal ve sükunete davet edelim." Türkİş Başkanı Şevket Yılmaz, Başbakanla yaptığı 1,5 saatlik görüşmeden sonra, 15 ocak tarihine kadar "2. Hükümet Türkİş zirvesi"nin gerçekleşeceğini açıkladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TürkJş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, dün kendi deyimi ile Başbakan Turgut Özal'a "yüz göriimlüğune" çıktı. Türkİş ile hükümet arasında 15 ocak'a kadar ikinci bir zirve yapılmasının kararlaştırıldığı toplantıdan önce, Yılmaz ile arası açılan Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kalemli TürkJş yöneticilerine "kırmızı biberii" leblebi armağan etti. Türkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, geçtiğimiz hafta Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem ile yaptığı ayak üstü sohbette Başbakan ile görüşmek istediğini belirtti. Bunun uzerine dün sabah Şevket Yılmaz'a Başbakan Özal'ın kendisini saat 18.00'de beklediği duy'uruldu. Yılmaz, randevu saatini Türkİş'te beklerken öğle saatlerinde paketler içerisinde kendisine ve Türkİş yöneticilerine "sürpriz" armağanlar geldi. Armağanları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kalemli göndermişti. Kalemli, Mecliste yaptığı ve Türkİş ile ilgili son konuşmalardan sonraki burukluğu gidermek amacıyla olacak Tavşanlı ANAP il İcongresinden dönerken, Yılmaz'a Tavşanlı'nın ünlü "acı biberii leblebisinden" getirmeyi unutmamıştı. Şevket Yılmaz'a gönderilen acı biberii leblebiyi yiyen bir Türkİş yetkilisi "Şimdi oldu bunık acı" diye söylendi. Turkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz saat 18.30'dan saat 19.00'a alınan toplantıdan çıkarken bir gazetecinin randevu isteminin hangi taraftan geldiğini tteaZ anlattı, Şevket Yumaz "amin" dedi sorması üzerıne, "Sayııı Erdem'e yüz gönimlügıi istiyonız demiştik. Herhalde onun için çagırdılar" dedi. TürkIş Genel Başkanı Şevket Yılmaz ve Başbakan Özal ile yapılan toplantı sırasında, Kamu Toplu Sözleşmeleri Koordinasyon Kurulu'nun tutumu, işten çıkarma olaylan, 17 temmuz'da yapılan ilk zirveden kalan sorunlar, işsiziik ve yatınmlar ve yeni bir zirvenin yapılması gerektiği üzerinde duruldu. Şevket Yılmaz, yaklaşık 1,5 saat süren toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, görüşmeye katılan Devlet Bakanı Kazun Oksay'ın gazetelerde çıkan ve Kamu Koordinasyon Kurulu'nun ilkelerinin 1985'de de sürdürüleceğine ilişkin beyanlarını yalanladığmı belirterek, görüşme sonunda 15 ocak'a kadar yeniden bir Türkİş hükümet zirvesi yapılmasının kararlaştırıldığını ifade etti. Sümerbank ve Seka toplu sözleşmelerinin yeniden gözden geçirilmesi konusunda ortak fikre varıldığını anlatan Yılmaz, Başbakan Özal'a işçi çıkarma yasağının kalkmasından bu yana geçen yaklaşık 40 günde 2 bin 813 kişinin işten çıkarıldığını anımsattıklannı, bu konuda çeşitli illerde işçi çıkarmalara ilişkin komisyonlar oluşturulacağını da kaydetti. Türkİş Genel Başkanı, Özal'ın kendilerine 1985 yıhnda daha çok istihdama yönelik yatınmlara yönelecegirü, işsizliğin kısa vadede çözümlenemeyeceğini söylediğini dile getirerek "Biz de amin dedik" şeklinde konuştu. Son 8 yıllık gelişme Bu arada, zaman geçmekte ve iktidara geldiği tarihten bu yana Türkiye'ye dalga dalga hücum eden Papandreu, her geri çekilişinde biraz kumu da beraberinde alıp götürmektedir. Yunan emrivaki politikasına "Dur" demekte geç kahnmakta" ve bu son "mecnuni davnınış" dahi sorumlu devlet adamlarımızca "önemsiz" telakki edilebilmektedir. Türkiye'ye karşı Yunan dış politikası son sekiz yılda nereden nereye gelmiştir? 1976 yılı eylül ayında Avrupa Konseyi nezdinde Türkiye daimi temsilcisi olarak görevli bulunuyordum. Portekiz, Konsey'in 19'uncu üyesi olarak örgüte kabul edilmişti. Bu katılışı kutlamak için Bakanlar Komitesi 22 Eylül 1976 günü olağanüstü bir toplantı yaptı. Bakanlar Komitesi'nde başkanlık sırası Yunanistan'daydı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Bitsios, o tarihte, hatırımda kaldığına göre, Birleşmiş Milletler Genel Kurul loplaniısında bulunmak üzere New York'a gitmişti. Strasbourg'daki toplantıya Bitsios'un yerine Milli Savunma Bakanı Avengelos Averof başkanlık etti. A VEROFİLE ZORLU Zamanın Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu (sağda) ile A verof toplantılarda çok sert müzakerelere girişiyorlar, akşamlan ise lokantalarda birlikte yemek yiyerek, iki gerçek dost gibi konuşuyor ve dertleşiyorlardı. Bu dostluk Zürih ve Londra antlaşmalanmn imzalanmasından sonra bir süre daha devam etti. Dostluklarının kesilmesinde her ikisinin de günahlan yoktu. lan bir an önce ikili müzakereler yolu ile halletmek arzusundadır. Papandreu, Karamanlis'i uluslararası kuruluşlardan gerektiği gibi ta>dalanmamakla itham ettiği içindir ki meseleleri (Kıbns ve kıta sahanlıgı) biraz da bu yiizden Nen York'a ve La Haye Adalet Divanı'na götürmek zorunda kaldık. Adalet Divanı'na yaptığımız muracaatı artık geri almamız bahis konusu olamazdı. Ancak, Adalet Divanı'nın esas iizerindeki karannı beklemeden Ege sorununu da aramızda görüşmeye başlayabiliriz. Bitsios'a ikili müzakerelerin bir an önce en geniş şekilde programa bağhükümeti kabul edecektir. Büfün mesele, toprak ve toprak >üzdesi konusudur. Ben ^018, O7t2O veya ^25'ten bahis bile etmek istemiyorum. Fakat, bu konuda larafınızdan makul ve gerçekçi bir teklif yapıldıgı takdirde Kıbns sonınu 48 saat içinde halledilebilir." Ortalığı Grivas karıştırdı Averofa silahlandınlan Ege adaları hakkındaki görüşünu sordum. Konuyu ele almaktan kaçınan Averof sanki kendi düşüncelerinin peşine takılıp kalmıştı: "Meselelerimizi halletmek istiyor AveroFun çağnsını Ankara ciddiye aimadı Averof, uluslararası forumlardaki karşılıkh eleştiri ve hücumların faydadan ziyade her iki tarafa zarar tevlid ettiğini, Strasbourg'daki toplantıda da müşahade ettiğini belirtti. Yunanistan Savunma Bakanı o anda samimi idi. Heyecan ve endişesini, etrafımızda bizi izleyenlerden saklamak luzumunu hissetmiyordu. O tarihte, Ankara'da iktidardaki Birinci Milli Cephe Hükümeti'nın dış politikası ise felce ıığramış gibiydi. AveroFun çağrısı galiba pek ciddiye alınmadı veya alınmak imkânı bulunamadı. Yazık oldu. Averof, 1950'Ii yılların ikinci yarısında, Atina1 da büyükelçi olan Settar tksel'e de, değişik şartlar altında, Kıbns ile ilgili olarak başka bir iyi niyet tezahüründe bulunmuştu. Daha sonralan Settar İksel, Averorun kendisine söylediği yapıcı telkınleri basına açıklayınca, zamanın Dışişleri Bakanı Averof, bu konuşmasını kesinlikle tekzip zorunda kalmıştı. Uzun meslek hayatımda, siyaset adamlannın hafızalannın, konjonkture göre değişen daimi bir istihale halinde olduğunu, bürokratların hafızalarının ise, statik bir donukluk içinde kaldıklannı müşahade ettim. Averof, harfiyen sadık kaldığım bu konuşmamızı hatırlayamaz ise, buna hayret etmeveceğim. Kıbrıs'ta Papandreu'nun ılımlı davranmasını beklemek iyimserlik olacaktır. Perez de Cueilar'ın anlaşma tasarısmı, Kipriyanu'nun aynen kabul edebilmesine Yunan Başbakanı'mn muvafakat edeceğine ve 17 ocakîaki zirve toplantısının Kıbrıs sorununun süratle halli için kapılan ardına kadar açacağına inanmak çok zordur. lanması için Türkiye Dışişleri Bakanı ile mulabakata varması hususunda talimat verilmiştir. Aramızda mevcut ihtilaflann ne şekilde halledilebileceği hususundaki şahsi duşüncelerim şunlardır: a) FIR hattı ve hava koridoru konusu sizi talmin edecek şekilde halledilecektir. b) Kıta sahanlıgı \e karasuları konusunda iki taraf menfaatlerini koruyan bir "delimitation"u aramızda muzakere edebilir ve bazı bölgelerdeki küçük ortak işlelmeler konusunu da inceleyebiliriz. Bu işe başlayabilmek için Adalet Divanı'nın karanna intizar eünemize gerek yoktur. c) Kıbns'ta Makarios çok zor durumdadır. tki bölgeli federasyonu ve nisbeten zayıf bir merkezi sak işe derhal başlamalıyız" dedi ve konuşmasına şöyle devam etti: "Karamanlis hukümeti, kuvvetli bir ihtimalle, belki iki sene daha iktidarda kalabilecektir. Fakat, istikbali kestirmek mumkun değildir. 195859 yıllarında Karamanlis ile birlikte, Adnan Menderes ve Zoriu ile bütün engelleri aşarak, Zürih ve Londra aıüaşmalannı gerçekleştirmiştik. Sonradan Grivas ortaya çıkıp, Kıbrıs'ta Makarios'u sıkıştırmasa idi, belki bu antlaşmalar ve Kıbns anayasası bugün bile yaşardı. 1974 lemmuzunda Kıbrıs'a yaptıgınız askeri müdahaleyi münakaşa etmek istemiyorum. Bu müdahalede muhtemelen haklı idiniz. Olan oldu. Geriye dönülmez. Fakat, bu dunım bugünku hali ile de devam edemez. Karamanlis, yi ZorluAverof görüşmelerr Averoru 195859 yıllarında yakınen tanımak olarağinı elde etmiştim. O tarihlerde Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Ekonomik İşler Dairesi'nin başmdaydım. Avrupa serbest mubadele bölgesi müzakereleri için sık sık, Avrupa Iktisadi İşbirliği Teşkilatı'nın Müette Şatosu'ndaki toplantılarına katılmak için Paris'e gidiyordum. Dısisleri Bakanı Fatin Rüştii Zoriu da Paris'te Averof ile buluşuyor ve Kıbrıs sorununu halledecek formül üzerinde aralarında bazen sertliğe kadar giden çetin müzakereler cereyan ediyordu. Ben de bu toplantılardan bazılarına katılmıştım. Fırtınalı geçen gündüz saatlerinin yorgunluğunu çıkarmak için iki Dışişleri Bakanı, akşam lokantalarda birlikte yemek yiyerek, iki arkadaş gibi konuşuyor ve dertleşiyorlardı. Her ikisi de siyaseti spor gibi yapıyorlardı. Aralarında yakın ve gerçek bir dostluk kurulmuştu. Bu arkadaşlık Zürih ve Londra anlaşmalarının imzalanmasından sonra da, bir süre devam etti. Dostluklarının kesilmesinde her ikisinin de günahlan yoktu. Bu arada, benim de Averof ile aramızda mesafeli bir yakınlık kurulmuştu. Evren: Gençlîk tatmin olmuyor, bunalım içinde Cumhurbaşkanı: Saçları acayip uzatmak, yeşile boyamak, kulaklara küpe takmak hoş şeyler değildir. Kadınları serbest bırakırsamz peçe örtmezler, çarşaf giymezler. Kabahat erkeklerindir. Onlar zorluyorlar. ANKARA. (a.a.) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, "Gençlik tatmin olmuyor, bunalım içinde" dedi. Evren, Türk kadınının kendiliğinden peçe ve çarşaf giymek istemediğini, onları buna erkeklerin zorladığını söyledi. Evren, dün Turk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 50. yıldönümü nedeniyle TBMM toren salonunda düzenlenen sergiyi gezdi. Cumhurbaşkanı, 6 Aralık 1934 tarihli gazetelerden kesilen kupürlerden oluşan bir bolümü inceledi ve "Kültür Bakam'nın emriyle talebelerin saçlarımn 2 numara ile tıraş edilmesine" ilişkin haberi, gazetecilere göstererek okumalannı istedi ve şunları söyledi: "Şimdi biz gençlerden saçlannı 2 numara ile tıraş etmelerini istemiyoruz. Saçlan acayip şekilde uzatmak, yeşile boyamak, veya yansınj kesip yansını bırakmak, kulaklanna küpe takmak hoş bir şey değildir. Gençlik neden kötüyü örnek alıyor? Kötü emsal olmaz. Demek ki, gençlik tatmin olmuyor, bunaiım içinde." Evren, porno fümler konusuna değinirken de şöyle konuştu: "Bir kaseti seyrettim. Porno film çeviren bir kadınia mülakat yapmışlar. Kadın, bu filmleri isteyerek çevirdiğini, izleyenlerin de arzulanyla seyrettiklerini ifade ediyor. (Film çeviren razı, seyreden razı. O haide bu filmleri yasaklamak demokratik değildir... diyor) Bu ne biçim mantıktır. Demakrosi bu mudur? Demokraside böyle bir kural yok ki. Filmi seyreden küçükler ne olacak?" Cumhurbaşkanı Evren, peçe ve çarşaf konusuna değinirken, "Kadınları serbest bırakırsanız' peçe örtmezler, çarşaf giymezler. Kabahat erkeklerindir. Onlar zorluyorlar. Erkekler kapatsınlar da bunun ne kadar zor olduğunu görsünler" dedi. STRASBOURG'tan HALDUN AREN 17 yıl sonra 1976 yılı oldu. Averof ile on yedi yıldır karşılaşmamıştık. Aradan geçen zaman içinde ikimiz de bir hayli yaşlanmıştık. Averof da uzun süre saf dışı edilmiş ve sürgünde yasamıştı. Strasbourg'daki toplantı bitince yerinden kaJktı, salonu terketmek üzere yanımdan geçerken bir an duraladı, yüzüme baktı, tereddut etti, sonra iki elini omuzlanma dayayarak, "Giinver sizsiniz degil mi?" diye sordu. Duygulandığını hissetüm. Zoriu'nun kızı Sevin'i sordu, ayak üstü geçmiş günJeri kısaca andık. Ertesi gün, Avrupa Konseyi'nin eski binasının parlamenterlere ait oldukça ilkel dekorlu dinlenrae salonunda buluşmamızı istedi. Buluştuk, karşılıkh az şekerli kahvelerimizi yudumladık. Havadan sudan konuştuk. Avrupalı parlamenterler, yabancı büyükelçiler, sekreterya memurlan bizi dikkat ve ilgi ile Lzliyorlardı. İki ulke arasında ilişkiler bir hayli gergindi. Bu aleni dostluk gösterisine mana veremiyorlardı. AveroFun konuşması Averof, birden ciddileşti ve şunlan soyledi: "Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar sogukkanühk, iyi niyet ve cesaretle ele alındıklan takdirde halli mümkiin konulardır. Fakat. bugün, hava o kadar sertleşmiştir ki, kontroldan kaçabilecek en ufak mesuliyetsiz bir hareket neticesi her iki taraf için biıyiık kayıplara >ol açacak ve sorunlan çözumleyemeyecek olan bir savaşı tevtid edebılecektir. Türk komutanlanndan bazılannın bövle bir savaşın inisiyatifini derhal almak ve taarruza geçmek için bazıriıklara girişilmesi fikrini savundukları haberierini alıyor ve bundan endise duyuyoruz. Bununla beraber biz de her ihtimale karşı gerekli mukabil askeri tedbirieri almaktan geri kalmıyonız. Basının, radyo ve televizyonun ve baa siyaset adamlannın tahrik edici ifadeleri her iki tarafta sinirleri azami gerginliğe getirmektedir. Bu yiizden sonu olmayan ve cok Dahalıyaraalolan bir silahlanma yanşına kapılmış bulunuyoruz. İurkiye'nin bu defa yeniden 40 "Phantonı" uçağı sipariş eimekte olduğunu duyduk. Bu haber gerçekleşirse, biz de yeniden bir miktar" "Phantom" ve "Mirage" satın almak zorunda kalacağız. Halen Yunanistan'ın ekonomik durumu kuvvetii, döviz rezervleri kifayetlidir. Avrupa içindeki yerimizi almak ve bir an önce Ortak Pazar'a üye olmak çabasındayız. Bir harbi bizim başlatmamız diisunülmez. Bu, bizim için bir felakel olabileceği gibi, Avnıpalılann da ^unanistan'ı kendi haline bırakmalanna tnüncer olacaktır. Karşımızda, Papandreu'nun partisi gibi yırtıcı bir mubalefet, Mavros gibi muzır ve beceriksiz bir siyasel adamı mevcut. Esasen, Mavros'un Cenevre müzakerelerine gönderilmiş olması da bizim için talihsizlik olmuştur. Yabancı Düşmanlığı Geçen ay Fransa'da üç Türkün öldürülmesi, yabancı düşmanlığının Federal Almanyadan sonra Fransa'da da tehlikeii boyutlara ulaştığını acı bir şekilde gözler önüne serdi. Fransa'da yabancı düşmanlığı kuşkusuz bu olayla başlamadı; yeni olan, şimdiye kadar sivri ucu Kuzey Afrikalılara yönelik bu tür saldırılara itk olarak Türklerin de hedef oluşuydu. 8u nedenle saldırı, yabancı düşmanlığına karşı tutum içinde olan Fransızların yanı sıra, Fransa'da yaşayan tüm yabancı işçi cevrelerince de şiddetle kınandı. Bugün, nüfusu 55 milyon olan Fransa'da, aralarında 132 bin Türkün de olduğu 4.5 milyon yabancı yaşıyor. İçişleri Bakanlığı bu rakamları verirken, yabancı nüfus oranının 1974 yılına kıyasla artış göstermediğine de dikkat çekiyor. O halde, on sene önce kimseyi rahatsız etmeyen ve bir köşede unutulan yabancı işçiler, neden bugün "sorun" oluyor? Sorunun cevabı temel olarak Fransa'ntn içinde bulunduğu ekonomik bunalımda yatmakla beraber, yabancı düşmanı eğilimlerın "kendiliğinden gelme" olmadığı da gözlemleniyor. Örneğin, 1981 seçimleri aıifesinde, on yıldır sürekli artış gösteren işsiz sayısı iki milyona yaklaştığı hakje, yabancı işçiler sorunu bugünkü kadar önemli bir tartışma konusu oluşturmuyordu. Fransa'da gereğinden fazla yabancı işçi bulunduğu görüşü, parlamentodaki muhalefet partileri tarafından, Mitterrand'ın seçilmesinden sonraki ilk yıl, artışında duraklama görünen işsiz sayısının 1982'den itibaren iki milyon barajını aşmasıyla beraber ortaya atıldı. Boylece, ekonomik bunalımın yetmişli yıllardaki qözde gerekçesi olan "petrol krizi" de seksenli yıllarda zaman aşımına uğrayarak yerını "yabancı ışçiler"e bıraktı. Hiçbir ekonomik programı olmayan Jean Marie Le Pen ve Ulusal Cephe Partisi'nin yıllardır beklediğı gergın ortam bu şekilde yaratılmış oldu. Ne var ki Le Pen'e yapılan "yardım" bununla da kalmadı. Parlamentodaki muhalefet partilerinin, belediye seçimlerine, bazı bölgelerde Ulusal Cephe Partisi ile ortak liste çıkartarak katılmaları, Le Pen'in o zamana kadar sahip olmadığı "politik itibar" kazanmasını da sağladı. Aşırı sağcı lider için geriye bu olanakları değerlendirmek kalıyordu, değerlendirdi de. Tamamen ırkçı bir kampanya ile katıldığı Avrupa Parlamentosu seçimlerinde %11 oy alarak Fransa'da önemli bir politik güç haline geldi. Politik gözlemciler bu oy oranının kalıcı olup olmadığı konusunda görüş birliğine varmış değiller. Önümüzdeki mart ayında yapılacak olan kanton seçimlerinin bu konuya bir ölçüde açıklık getirmesi bekleniyor. Ne var ki bugün için oy potansiyeli yüksek boyle saldırgan bir partinin varoluşu yalnız ırkçılığı körüklemekle kalmıyor, Le Pen'in seçmenlerini kazanmak isteyen liberal ve tutucu partileri de daha keskin yabancı düşmanı konumlara sürüklüyor. Fransız Parlamentosunda 1 Temmuz 1972de oybirliği ile kabul edilen yasa, ırkçılık yapanların bir ayla bir yıl arası hapis ve iki bin ila üç yüz bin frank arası değişen para cezalarına çarptırılmalarını veya iki cezadan birinin verilmesini öngörüyor. Ancak son iki ay içinde, ırkçılık yaptığı gerekçesiyte aleyhinde açılan beş davadan dördünü kazanan Le Pen'in bu yasadan şimdilik fazla etkilendiği söylenemez. Bu durumda, yabancı düşmanı eğilimlere karşı verilmesi gereken mücadelenin ana güvencesini, gerek iktidar gerekse muhalefet partileri içinde, ırkçılıkla şaka edilemeyeceğini bilen güçler oluşturuyor. Yabancı düşmanlığına karşı ödünsüz savaşım, tanhinde ırkçılığın faturasını çok ağır ödemiş Fransa gibi bir ülke için aynı zamanda tarıhsel bir sorumluluk da. istanbuVda fuelroü sıkıntısı tstanbul Haber Servisi Istanbul yöresinde fueloil dağıtımında sıkıntı başladı. Petrol Ofisi yetkilileri, "düşük navlun nedeniyle gemilerin mal taşımak istemediğini" söylediler. İstanbul'un günlük fueloil gereksinimi 2500 ton olmasına karşın aralık ayının ilk haftasında dağıtım 11 bin tonda kaldı. Bu miktar daha sonraki hafta 7 bin tona indi. Bayiler, Ambarh'ya mal geliminde azalma olduğunu belirterek, "Ambarlı'da yakıt yok diye anons yapıldı. Kalan 500 ton da devlet kunıluşlanna verüecekmiş" dediler. Petrol Ofisi İstanbul Bölge Müdürlüğü yetkiüleri, fueloil sıkıntısı olduğunu doğrularken, Tüpraş'tan bu akşam hareketedecek bir tankerin 14 bin ton yakıt getireceğini söylediler. Yetkililere göre, navlun ücretini düşük bulan denizciler bu fiyatla taşıma yapmak istemiyorlar. TEK YÖNLÜ AKIŞ Yeni uyguloma sonucu Mecidiyeköy'de 1. ve 2. Toşocağı Caddeleri ile Kervangeçmez Sokağı'nda traflk akışı tek yönlü olacak. Mecidiyeköy'de yeni trafik düzeni yarın başlıyor Alkol denetimine sivil ekipler de katdacak Trafik Şube Müdürü Şevket Ayaz, "Alkol denetimine sivil ekipler de katılacak, hiç umulmadık yerlerde kontroller yapılacak" dedi. İstanbul Haber Servisi Trafik Şube Müdürü Şevket Ayaz, yanndan itibaren Mecidiyeköy'de uygulamaya konulacak yeni trafik düzeni hakkında bilgi verirken, "Önümiizdeki günlerde alkol kontrolüne sivil trafik ekiplerini de sokacağu. Hiç umulmadık anlarda ve hiç umulmadık yerlerde kontroller yapılacaktır" dedi. Etiler, Nişantaşı, Bahçelievler ve Cağaloğiu'ndan sonra Mecidiyeköy'de de tek yönlü trafik akışı uygulanacak. Trafik Müdürü Ayaz, bu konuda bilgi verirken, " 2 . Taşocağı Caddesi, 1. Taşocağı Caddesi ve Kervangeçmez Sokağın tek yönlü hale getirileceğini" bildirdi. Bu konudaki uygulama şöyle olacak: "Büyükdere Caddesi ve Şişli'den gelecek taşıtların Pirelli önünden (U) dönüşü yaparak Mecidiyeköy'deki benzin istasyonu yanından Kervangeçmez Caddesi'ne girerek, Mecidiyekuyu, Kıvırcık ve Yaşarbey sokaklannı izleyerek 1. Taşocağı Caddesine çıkacaklar. Esentepe Caddesi ile Gülbahar ve Mecidiye Deresi Sokaklan'nda ise. genişlikleri göz önüne alınarak, trafik akımına çift yönlu olarak devam edilecek." Yeni uygulamanın yarın sabah başlatılacağını bildiren Ayaz, bunun sonucunda ferahlama sağlanacak yollarda araçların kaldırıma 45 derecelik bir açıyla rahatlıkla park edebileceklerini anlattı. Ayaz, beş yıl once kırmızı ışıkta durmayanlann şimdi daha titiz olduklannı, Vatan Caddesi'nde gorülen çok sayıda ölümlü, yaralanmalı, hasarh kazalann bu caddeye radarlı hız kontrol aracının konulmasıyla buyük ölçüde onlendiğini kaydetti. Ikili göruşmeler başlayabilir Karamanlis bükümeti Türkiye ile bütiın sorun Trafîk $ube Müdürü Şevket Ayaz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle