10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLER 18 ARALIK 1984 Orly tanıkları: 6 ErmenVnin ASALA ile ilişliisi kesin SABETAY VAROL PARİS Orly katliamı davasının dünkü duruşmasında tanık olarak dinlenen Cinayet Masası Komiseri Jacques Gential ve Fransız Gizli Istihbarat (DST) Müdür Yardımcısı Jean Basturci, 6 Ermeni teröristin ASALAyla ilişkilerinin kesin olduğunu ifade ettiler. Davanın bugün sona ermesi bekleniyor. Komiser Jacques Gential, Fransa'daki Ermenilerin ASALA'ya ve diğer terörist örgütlerin eylemlerine lojistik destek sağladığını, bu yüzden eylemleri önlemekte güçlük çektiklerini söyledi. Gential, Fransa'da Ermenilerin gerçekleştirdiği 40 terör eyleminden 31'inin ASALA tarafından düzenlendiğini anımsattı ve bu davanın 6 sanığımn üzerinde bulunan silah ve patlayıcı malzemelerin birçoğunun ve elektronik aygıtların tümünün, yalnızca ASALA tarafından kullanıldığının saptandığını açıkladı. DST sommlusu da ASALA^ nın 1982 ortalarından itibaren Fransa'da silahlı eylemlerini arttırmasından sonra bu örgülün çahşmalannı izlediklerini ve geniş araştırmaya giriştiklerini söyledi. İki güvenlik mensubunun tanıklığından sonra söz alan müdahil avukatlar, iki uzmanın verdiği ifadelerinden ve daha önce duruşma boyunca sürdürülen tartışmalardan sonra altı sanıktan en az dördünün Orly katliamı ile yakın ilişkisi bulunduğunu belirttiler. Müdahil avukatlar, sanıkların Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini isteyerek, Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararı vermesi talebinde bulundular. Bugün sona ermesi beklenen davanın sonucunun daha sonra açıklanacağı belirtiliyor. 28 bin yeni polis alınacak Tartışmalı geçen Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Bütçesi'nde konuşan ANAP, Bingöl Milletvekili Hakkı Artukaslan, Ataîürk'ü bozkurta benzeîü. Bütçe onayladıktan sonra Başkanvekili Iskender Cenap Ege Artukaslan'ı Atatürk'le ilgili sözünü düzeltmek üzere kürsüye çağırdı. ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) TBMM'de dün İçişleri, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı bütçeleri kabul edildi. Eleştirileri yanıtlayan içişleri Bakanı YıMınm Akbulut, 28 bin yeni polis alınacağını bildirdi. Bakan, gelecek yıldan itibaren hız kontrolüne önem verileceğini belirtirken, "Bu amaçla laksilere 1985'len itibaren topograf aleti takılacaktır" dedi. İçişleri Bakanlığı butçesi uzerine konuşan ANAP'iı Hakkı Artukaslan, Atatürk'ü "Bozkurt" olarak nitelendirdi. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı bütçesi tartışmalı geçerken, HP'Ii Ayhan Fırat'ın, "Kim ANAP'lıysa ihaleleri o alıyor" şeklindeki sozleri ANAP'lıların tepkisine yol açtı. ANAP Grup Başkan Vekili Pertev Aşçıoğlu bağırarak kürsuye yürüyen Bülent Âkarcalı'nın yolunu keserek olası bir olayı önledi. İçişleri Bakanı Yıldınm Akbulut, bütçesiyle ilgili eleştirileri yanıtlarken, temel amaçlannın 12 Eylul'den itibaren saglanan huzur ve güven ortamını devam ettirmek, bu amaçla dinamik bir idarenin kurulmasına çalışmak olduğunu söyledi. Sıkıyonetimin kaldınlmasının şartlara ve güvenlik güçlerinin kuvvetlendirilmesine bağlı olduğunu belirten Akbulut, son kadro kararnamesi ile 28 bin yeni polis alınacağını açıkladı. Bakan, gelecek yıldan itibaren taksilerde hız kontrolüne önem verileceğini belirterek, "Bu amaçla laksilere 1985ten itibaren topograf aleti takılacak" dedi. HP Grubu adına konuşan İbrahim L ral. hükumetin güvenlik konusunu ikinci planda tuttuğunu one sürerken MDP Grubu'nun göruşlerini açıklayan Namık Kemal Şentürk, önemli görevler beklenen bu bakanlık için ayrılan butçenin yetersiz olduğunu söyledi. ANAP Bingöl milletvekili Hakkı Artukaslan ise, 10 dakikalık kisisel konuşma süresi içinde Turklerin Orta Asya'dan Anadolu'ya gelişlerinin uzun tarihini anlattı. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ülke topraklarının parçalandığını hatırlatan Artukaslan, Ataturk'u "Bozkurt" olarak niteleyerek, "Bozkurt Mustafa Kemal çıkarak yepyeni bir vatan ve cumhuriyet kurdu" seklinde konuş'u. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nın bütçesi ise tartışmalı geçti. HP'li Ayhan Fırat'ın "Kim ANAP'lıysa ihaleleri o alıyor" şeklindeki sözleri, ANAP'lıların şiddetli tepkisine yol açarken, Bulent Âkarcalı'nın bağırarak kürsüye yürudüğu görüldu. Bu sırada, ANAP Grup Başkan Vekili Pertev Aşçıoğlu, Âkarcalı'nın yolunu keserek, çıkması olası bir olayı önledi. ANAP'lılar ayrıca Fırat'a, "Yalan söylüyorsun" biçiminde bağırdılar. Fırat'ın konuşmasını bitirmesinden sonra, bu kez ANAP'iı Halil Şıvgın, "Fıral, yalan söyliiyor, sozunü geri alsın" diye itiraz edince bırleşimi yoneten İskender Cenap Ege, "Siz de onun yalan söylediğini söylediniz" karşılığını verdi. Bunun uzerine Şıvgın, "Milletvekilleri yalancı değildir. Bunu söyleyen yalancıdır" diye konuştu. Ege ise, "Daha ne soyleyeceksiniz, birbirinizi döveceksiniz, buyurun yeter" diyerek tartışmayı sona erdirdi. Butçe üzerinde konuşan Bayındırlık ve İskân Bakanı Safa Giray, planlı ve düzenli kentleşmenin temini için belediyelerin imar planı uygulamaiarına katkıda bulunduklannı, bunu yaparken de herhangi bir parti düşüncesiyle hareket etmediklerini söyledi. ANAP Grubu adına konuşan Fuat Özlekin, müteahhitler odası kuruimasını istedi. Bu arada, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı butçesinin maddeleri oylandıktan sonra Başkan Vekili İskender Cenap Ege, ANAP Bingöl milletvekili Hakkı Artukaslan'ı Atatürk'le ilgili sözünü düzeltmek üzere kürsüye çağırdı. Ege, Artukaslan'a "Atatürk'ü bozkurta benzettiniz. Bunu düzeitiniz" dedi. ANAP Bingöl milletvekili Artukaslan kürsuye gelerek, "O heyecan içinde Gazi Mustafa Kemai Samsun'a bir bozkurt gibi çıktı demek istedim. Ataturk, Türk milletinin malıdır. O da bozkurttur. Hiçbir mahzuru yoktur" dedi ve sozlerini şöyle bitirdi: "Kuran, ayet, hilal, bayrak hepsi Turk milletinindir. Ö da bozkurttur. Ataturk'un sağı solu joktur." Bundan sonra birleşime son verildi. İçişleri ve Bayındırlık bütçeleri kabul edildi POLTITKA VE OTESI MEHMED KEMAL Önce Musiki Dostlar, Öğretmen Dünyası dergisini her ay düzenli olarak gönderjyortar, eksik olmasınlar! Kasım sayısında bir başyazı vardı: Mehterli Cumhuriyet!.. ilgiyle okudum. Atatürk, 1925 yılında İzmir Kız Öğretmen Okulu öğrencileri ile konuşurken, "Hayat musikidir", demiş. "Musiki ile ilgisi olmayan yaratık insan değildir. Musikinin insan yasamında ne denli etkin olduğunu beliriemek" istemiş. Zaten bir büyük şair de, "Musuki, herşeyden önce musiki" demiyor mu? Atatürk olsun, İsmet Paşa olsun genç birer subayken kuş uçmaz, kervan geçmez çöllerde gramafonla Batı musikisi dinlerJermiş. Çoksesli Batı musikisi onlar için erişilmez bir öztern oluyor. Mustafa Kemal Sofya'da ataşemiliterken operadan çok hoşlanır, sık sık da gidermiş. Atatürk devrimleri arasında dil, yazı, kılık, tarih ve benzeri devrimler olduğu gibi musiki devrimi de vardır. Ama nedense hep unutulur gibi olmuş, ertelenmiştir. Bizim kuşak anımsar, bir zamanlar radyoda çoksesli Batı musikisinden başkası duyulmazdı. Alaturka denilen musiki dinleyecekler gazinolara giderierdi. Atatürk, alaturka denilen musikiyi dinlemez miydi, dirv lerdi. Ama onun bir Osmanlı musikisi olduğunu, halktan kopukluğunu bilirdi. Kurtuluş Savaşı ve devrimler, Osmanlılığın bir uzantısı değildir, tersine Osmanh'dan kopuş, ondan uzaklaşış, ulusal toplumun kotanşılıdır. Osmanlı karma bir toplumdu. Türkiye Cumhuriyeti ulusal bir toplumun yaratılmasıdır. 1924 yılı kasımında Ankara'da Musiki Muallim Mektebi'nin açılmış olması da devrimlerin bir parçasını oluşturur. Bu okulda çoksesli musikiden başkası okutulmazdı. Önce musiki okulu olarak açılmış, sonra konservatuvar olmuş, tiyatro ve bale öğreniminı de üstlenmiştir. Müzik öğretmeni çıkaran bölümü Gazi Eğitim Enstıtüsü'ne geçmistir. Müzik bale ve tiyatro için yabancı öğretmenler getirılmıştir. Geçende Nokta dergisinde Orhan Gencebay, Yıldınm Gürses, Zülfü Livaneli, Timur Selçuk, Nida Tüfekçi arasında bir açıkoturum düzenlendi. Sanatçılar, kendilerine göre müzik anlayışlarını açıkladılar, tarihsei açıdan musikimizin geçmişine ve gelecegine ışık turtular. Baskıyla, sıkıyia, halk şunu istiyor, bunu istemiyor demekle bir senteze vanlmıyor. Adına Türk klasik müziği, Türk halk müziği, hafif batı müziği, ya da arabesk dense de arayış kopuk kopuklur. Yılların ötesınden bakılacak olursa, Yıldınm Gürses'in söylediği gibi, "Körü körüne bir Batı müziği eğitimi Türk halkının üstünde denenmek istenmiş'iir. İyi mi olmuştur, kötü mü olmuştur? Ortaya bir sentez çıkmadığına göre zaman harcanmıştır. Kırlardan kentlere akımın müziği olan arabesk yerli midir? Orhan Gencebay, Türk sanat müziği yaptığı kanısındadır ve yaptıklarından pişman olmadığını söylemektedir. Nida Tüfekçi'ye göre ise, "Bir millet kendi türkusünü söyleyemezse, o millete getirip baskalannm türkusünü söyletineıf' Acaba bir ulus kendi türkusünü açıkça, doludizgin söyleyemıyor mu? Radyo ve televizyona halkın sevdiği birçok sanatçı çıkamadığına, bu yayın organlan bu sanatçılara yasaklandığına göre, demek söyletmiyorlar, Bu davranış hem kültür hem siyaset kopukluğun kaba bir örneğidir. Oysa başka ülkelerd,e bu kopukluk yoktur. Kopukluğun giderilmesi için en çarpıcı örneği Zülfü Livaneli vermektedir: ".. Mesela bugün Batıda bir rock konserine gidin. Bach'tan birparça yorumlansa 1516 yaşlannda on bin seyircinin bir tanesi çıkıp da bunu yadırgamaz. Herkes doğal karşılar, çünkü Londra Senfoni Orkestrası rock grubuyla beraber çalryor. Bir kültürel devamlılık var." Bizim klasik saydığımız müzik öyle mi? Yıldınm Gürses bunu şöyle tamamlıyor: ".. Klasik Türk müziğini anlamak için makam bilmek lazım. İçersindeki şiir edebiyatını anlamak için en azından aruz vezni, Divan edebiyatı bilmek lazım." Hadi bunlan bildin, yeter mi? Donmuş, kalıplaşmış, bir başka toplumun kültür birikiminden oluşmuş bir musikiyi bugünle kaynaştıracaksınız. Buna açıkça tanım koyan Timur Selçuk okulda nasıl öğrenildiğinı şöyle dile getiriyor: "Konservatuvarda 4 yıl solfej okuyoruz, 4 yıl armoni okuyoruz, 2 yıl yüksek armoni okuyoruz, 2 yıl da hazırlık solfej okuyoruz. Aşağı yukarı 10 yıl ediyor. Bana bu 10 yıl içinde bir tek hoca konservatuvarda halk müziğinden birparçayı solfej olarak okutmadı. Neva müziğinden bir tek parçayı solfej olarak okutmadı." Okul da böyleL.Sorumluya gelınce tiyatroyu sevmezse sinemaya gidiyor... Dalan Karikatürcüler Derneği'ne Belediye Iş Hanı'nda yer verdi tstanbul Haber Servisi Istanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, Perşembepazarı'ndaki Belediye Iş Hanı'nın bir bölümünü geçici bir süre için Karikatürcüler Derneği'ne verdi. Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulu iiyeleri dün Dalan'ı ziyaret ederek Karikatür Müzesi yapmak üzere yer istediler. Dalan, Gazeteciler Cemiyeti için ayrılan Basm Müzesi'nde, Karikatür Müzesi yapılmak üzere bir kat ayırdiklannı belirterek, Karikatürcüler Derneği'nin Perşembepazan'ndaki Belediye Iş Hanı'nın bir bölümüne geçici olarak yerleşebileceklerini söyledi. Turban Selçuk, Semib Balcıoğlu, Tan Oral, Semib Poroy, Kamil Masaracı ve Raşit Yakalı ile bir süre sohbet eden Dalan, "Karikatür zıtlıklardan dogan bir sanat dalı galiba.. İstanbul'da da bir çok zıtlıklar var. Biz. bunlan düzeltince size de çizecek bir şe> kalmayacak" şeklinde konuştu. "Rüzgâr" denize indirildi tstanbul Haber Servisi Taşkızak Tersanesi'nde yapımına 1982 yılında başlanan güdumlü mermi hücumbotu "Rüzgâr" dün yapılan torenle denize indirildi ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edildi. GudUmlü mermi hücumbotu "Rüzgâr"ın denize indirilme törenindebirkonuşma yapan Deniz Kuvvetleri Komutam Oramiral Zahit Atakan, "Dünyamızda teknolujik gelismeler önce savaş sanayiine uygulanmakta, muharebe sahasında talbik kabiliyeti olmayan yenilikler çoğu kez ikinci planda kalraakta. bu arada harp silah ve araçlannın hı/la yükselen maliyetleri ülkelerin savunma harcamalarını giderek arttırmaktadır. Kendi harp sanayilerini kuran ülkeler ise baş döndüriicu bir GÜDÜMLÜMERMI Hl C i \1BOTL Dün denize indirilen güdumlü ntermi hücumbotu "Rüzgâr" ın yapımına 1982 yılında başlanmıştı. Doğan sınıfı hücumbot, Deniz Kuvvetleri Komutam Zahit Atakan'ın eşi Güler Atakan tarafından denize indirildi. (Fotoğraf: KADİR CAN) hızia süregelen silahlanma yanşından en büyük payı kapmaktadırlar. Kendi lersanelerinde giidiimlii mermi hucumbotlarını, deniziltılarını ve muhlelif maksat ve ebatlardaki diger gemileri inşa eden, bu arada çağın en modern firkateynlerinin yapımına başlayacak olan Deniz Kuvvetlerimiz, tnilli savaş sanayiinin tesisinde de önderlik etmenin kıvanc ve gururu içersindedir. tlki Almanva"da inşa edilen "Doğan" sınıfı güdumlü mermili hiicumbollann bugiine kadar üç adedi Taşkızak'la inşa edilip göreve başlamıştı. Beşinci hücumbot "Rüzgâr"ın kendi tersanelerimizde inşası ile 6 milyon mark doviz tasarrufu sağlandı ve son derece ileri düzeydeki teknolojinin transferi de gerçekleş tirildi." dedi. Genel kanı: Denktaş aşırı taviz (Baştarafı 1. Sayfada) lirtiliyor Kıbns'ta. Ömeğin, yansız ve bağımsız siyasal gazete "Bozkurt'ta "Türkiye'deki bazı gazeteler de Denktaş'ı çözume ulaşılabilmek için bü>uk ödunler vermekle suçlayan manşetlere ve yorumlara rastlandığı, sanki ilahlara bir kurban verilmek istendiai" belirtilivor. Bu şekilde duşünenler ve özellikle Denktaş yandaşları "Kıbns sorununun sadece Kıbrıs Türklerinin özgiir ve insanca yaşam beklentilerini değil, Türkiye'nin ulusal güvenlik beklentilerini de ilgilendiren bir nitelik taşıdığını, Denktaş'ın bu gerçeği bilmediği ve bu gerçeğe aykırı hareket ettiğini duşünmenin en azından safdillik olacağım" vurguluyor. Bu noktada "Bu nedenle bazı Türkiye gazetelerinde Denklaş'a yönelik suçlayıcı yayınlar yapılması ve ilahlara kurban arayısına çıkılması, gerçekçi ve sağduyulu bir yaklaşım değildir" deniliyor. Kendileri ile göriiştüğümüz çeşitli siyasal parti liderleri, son gelişmeler hakkındaki göruşlerini açıkladılar. Demokratik Halk Partisi Genel Başkanı İsmet Kotak, Perez de Cuellar'ın sunduğu ve tarafların kabul ettiği anlaşma taslağında eşitlik bulunmadığı inancını belirtiyor. İsmet Kotak'ın gazetemize verdiği özel demeç şöyle: "Bana göre; 1 Eşitlik kalmadı. 2 Ortaklık dengesiz kuruldu. 3 Federal yapı iki de\let ve eşitlik temeline dayandırılmadı. 41960'ın işlemeyen mekanizması Kıbns Türk halkı için güvence oiamaz. 5 Federal Hükumete içişierimize mudahale için gerekçe yaratacak çok yetki verildi. 6Garanti ve ittifak anlaşmalannın geçerliliği ve adada bulundurulacak Türk gucü, karara bağlanmadığı için ilk fırsatta Rum \e Yunan ikilisi bundan da kurtulmanın yollarını arayacaktır". Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Derviş Eroğlu ise şoyle konuştu: "Sayın Cumhurbaşkanı dış politikada son derece deneyimli ve de iistun yetenekli birisidir. Ayrıca bildiğimiz kadanyla Kıbrıs sorununun çözumunde Türk tarafının aşırı taviz vermesini de benimsemiyor: Llusal Birlik Partisi olarak bizler de barıştan yana olmakla beraber tavizkâr politikaya karşıyız. Örneğin 25 bin kişiyi yeniden göçmen yapacak bir toprak taviâne evet demek herhalde kolay olmayacaktır. Ve böyle bir tavize Savın Cumhurbaskanımızın da evet diyeceğini sanmıyorum". Toplumcu Kurtuluş Partisi Genel Başkanı [smail Bozkurt New York'taki göruşmelerle varılan kararları değerlendirirken şoyle konuştu: "New York'ta uç tur halinde dolaylı gönişmeler vapıldıktan sonra Denktaş ve Kipriyanu'nun 17 Ocak 1985'te New York'ta zirve toplantısında biraraya gelmesine karar verilmiş olması bizce olumludur. En azından taraflar arasında dolaysız bir diyalog gerçekleşmiş olacaktır. İki kesimli, iki toplumlu, iki halkın ortaklığına, siyasal eşitliğine ve ozgür iradesine dayanan gerçek ve kalıcı bir federasyondan yana olduğumuzu belirtmeliyiz". Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Özker Özgür şu açıklamada bulundu: "New York'ta kabul edilen cerçeve anlaşması Denktaş'ın sözünü ettiği gündem taslağının benzeridir. iki eşit birime dayalı. iki kesimli Federal Cumhuriyet'i ongörmektedir. I ürki>e ve Kıbns'ta bir kısım basının bir kaşık suda fırtına yaratırcasına başiattıkları yayınlar banşı torpillemeye dönük lemelsiz yazılardır. Cumhuriyelçi Türk Partisi New York'ta saglanan sonucun dengeli ve banş kapısını aralayıcı bir sonuç olduğu inancındadır". Sokaktakı vatandaş da son olarak kabul edilen anlaşma taslağı konusunda huzura kavuşma, toplum için hayırlı olma \e kan dokulerek kazanıian toprağın masa başında verilmemesi dileğınde. Yunanistan'da yeni strateji (Boştarafı 1. Sayfada) lığı'na ise Korgeneral Epaninopas Senterudatis atandılar. Kara Kuvvetleri'nde ayrıca en kıdemli uç korgeneral de emekliye sevk edildi. Orgeneralliğe terfı ettirilerek Genelkurmay Başkanlığı'na atanan Kuris, Yeni Demokrasi iktidarı sırasında Rogers Planı konusunda Papandreu'ya bilgi sızdıran kişi olarak biliniyor. Kuris ayrıca ABD ile ilişkilerde de kilit role sahip. Yunanistan Basbakanı Andreas Papandreu, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda 1974'ten bu yana ilk kez ihtiyatlı biçimde iyimser olduğunu bildirirken, TurkYunan ilişkilerinin anahtannın Kıbns sorununun çözumünde olduğunu söyledi. Papandreu, Türkiye'nin ABD'den baskı gordüğünü de öne sürdü. Atina'da Kıbns sorununda ihtiyatlı da olsa bir iyimserlik hüküm sürerken, iktidar yanlısı "Elefterotipiya" gazetesi, "Yunanistan için Kuzey'den (Varşova Paktı'ndan), degil, Doğu'dan (Türkiye'den) bir tehlike söz konusu olduğu, bu yüzden Savunma Bakanljğı'nın Silahlı Kuvvellerin yerlerini değiştireceği" yolunda bir habere yer verdi. Yunanistan hükümet sözcüsü Sotiris Kostopulos, bu gazete haberini doğruladı. Gazete, Papandreu'nun geçen hafta sonunda PASOK toplantısında yaptığı özel konuşmada, Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin Türkiye'den gele bilecek bir tehdide karşı yeni bir konumda mevzilendirileceğini açıkladığını da yazdı. Yunanistan Hükumet Sözcüsu bu gazete haberini doğruladı, ancak yapılacak değişikîik hakkında aynntılı bilgi vermedi. Sözcüye göre, hükumet bu konudaki öneriyi yeni yıl tatiünden sonra Dışişleri ve Savunma Konseyi'ne (Kysea) sunacak ve karara bağlanacak. Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin 3. Ordusu Selanik, 4. Ordusu da Batı Trakya'daki Gümülcine'de bulunuyor. Yunanistan Basbakanı Andreas Papandreu Kıbns sorununun çözümü için 10 yıldan bu yana ilk kez iyimser olduğunu söyledi. Türk Yunan ilişkilerinin anahtarının Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu söyleyen Papandreu, iyimserliğini "ihtiyatla" kabul etti|ini belirtti. Onceki gece Cumhurbaşkanlığının Noel Yortusu nedeniyle verdiği resepsiyonda konuşan Papandreu, TurkYunan diyaloğunun ticaret ve turizm alanlarında başlayabileceğini söyledi. Yunan Basbakanı "Bu diyaloğun başlayabilmesi için Türk ordulannın Kıbns "(an çekilmesi ve Lozan, Montreux gibi uluslararası antlasmalarla olusan Ege'nin hukuki statüsünün Türkiye tarafından kabul edilmesi şarttır" dedi. Papandreu gazetecilerin, "Briiksel'de NATO Savunma Bakanları toplantısı sırasında 'Türkiye'ye de Ege'de kolaylıklar sağlanabileceğini' söylediniz" sorusuna "(Bu sözlerim) Türkiye'nin bolgedeki eğitim ve tatbikatları için bir iyi niyet gösterisidir. Bir zeytin dalıdır. Ancak statümüzün tanınması gerekir. Biz Türkiye'den hiçbir şey talep etmediğimizi açıkça söylüyoruz. Türkiye ne yapıyor?" cevabını verdi. Yunan Basbakanı Kıbrıs konusundaki son gelişmelere ilişkin olarak da "Gerçekten bir Amerikan tepkisi olmuştur. Nedenlerini bilemiyoruz ama Türkiye ABD'den gerçekten baskı görmüştür. Ankara'nın bu konudaki siyasi degişikliği bu baskıdan kaynaklanıyor. Buna neden olarak ABD Kongresindeki Yunan lobisinin faaliyetleri gösterilebilir. Kıbns konusunda ne kadar olumlu gelismeler olursa olsun, Türkiye silahlanmasıoı sürdürdükce her an baskı beklemeliyiz" dedi. Papandreu son olarak da Libya lideri Albay Muammer Kaddafi'nin Türk ve Yunan Başbakanlarını görüştürme önerisini daha onceden bildiğini söylemekle yetindi. "Polis amca" "bekçi dayı" tipi ynratdacak İstanbul Haber Servisi İki yıl once kurulan Türk Emniyet Teşkilatı Yetünleri Eğitim ve Yardım Vakfı (TEYEV) 2. Başkanı Maral Öztekin, "Polise ber yönden yardımcı olmalıyız. Hep biriikte polis amca, bekçi dayı tiplerini yeniden yaratmalıyız. Polis umacı değildir" dedi. Yazılı bir açıklama yapan Öztekin, anne ve babaların çocuklannı polis ile korkutup onları şartlandırmaması gerektiğini söyledi, TEYEV'e milletçe destek olunmasını istedi. 300 milyon lirayı aşkın varlığı bulunan TEYEV'in burs ve yardım olarak bu yıl 35 milyon lira dağıttığı bildirildi. Denktaş: Tavizi barış için (Baştarafı 1. Sayfada) nı koruyan bir belgedir. Genel Sekreterin kendi belgesi olarak takdir edilmesi de bizim için önemlidir. Onaylama safhası 17'sindedir. Rum tarafı bir tepki, bir kanşıklık, bir kargaşahk içerisindedir. Bizi etkilemez. Çünkü onlar bu belgeyi kabul etmemiş olsalardı zirveye gelmezlerdi. Zirveye geldiklerine göre kabul etmişlerdir. Bu belge artık tartışılamaz. Biz zirveye olumlu, ılımlı bir hava içerisinde gidiyoruz. Fazla taviz verdik diyen sektörler de var. Şunu söylemekte yarar vardır: Verilen tavizier banş için verilmiştir ve bu bartşın çerçevesi Türk halkının temel haklarını koruyan bir çerçevedir. Eğer banş olmazsa, yani Rumlar bunu kabul etmezse, hiçbir şey vermiş değiliz. Çünkü banş olmamıştır, anlaşma olmamıştır. Tabiaüyla verilen alınan yoktur. Verilen de olması için, alınan da olması lazımdır. Banş olması lazımdır, yani." Denktaş, Rumların zirvede yeni bir oyun oynaması durumunda durumun ne olacağı yolundaki soruya, "Anlaşma olmayacak. Cumhuriyetimiz vardır. Cumhuriyetimiz devam edecektir" vanıtını verdi. 5.EV GEREÇLERİ ve AKSESUARLARI FUARI İYİYİ ve GÜZELİ BİRLİKTE SUNUYORUZ İSTANBUL SANAVİ ODASI H S M .Hergün 11.0019.00 arası ücretsiz gezilebilir. odakule
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle