13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef Ozal: Paramız Avrupa'da kıymetlenecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal, yeni ihracat rejiminde Türk parası ile ihracat yapılmasının ongörüldüğünü belirterek, "Bununla konvertibiliteye geçiş için ilk adım aülmıştır' dedi. Ozal, TBMM'de gazetecilerle sohbet ederken basın toplantısında enflasyonla ilgili soru beklediğini fakat gazetecılerin enflasyonla ilgili soru sormadıklarını söyledi. özal, tüm sorulara hazırlıklı olduğunu, ancak zamanın darlığı nedeniyle birçok konuya değinme fırsatı bulamadığını anlattı. Ihracat rejimiyle önemli kararlar aldıklarım kaydeden Başbakan şöyle konuştu: "Türk parası ile ihracat yapıl Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Turk Anonım Şırketi adına N'ıdir Nadi, • Genel Yayın Muduru Hasan Cemal. Muessese Muduru: Emine UşaklıgU.Yazı Işlerı Muduru. Okay Gönensin, • Haber Merkezi Muduru: Yalçın Bayer. Sayfa Duzeni Yönetmenı: Ali Aear. TAKVIM 17 Aralık 1984 Imsak: 5.43 Guneş: 7.15 Temsilciier ANKARA: Yalçın Dogan, IZMİR. Hikmel Çetinkava, ADANA Mehmel Merean. • Servıs Şejierr tstanbul Haberlen: Reha Öz. Dış Haberler: Ergun Balcı, Ekonomi. Osman Ulagay. Kultur A>dın Emeç, Magazın: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı Abdulkadir Yucelman. Duzeltme Refik Durbaş, Araştırma: Şahin Alpay, IşSendıka: Şukran Kelenci. İkindi: 14.23 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.10 Burolar: • Ankara: Zıya Gökalp Bulvan, İnkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, • tzmir: Halıt Ziya Bulvan No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Çakmak Cad No: 134 Kat 3, Tel 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhurivet Matbaacılık \e Gazetecilik T A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloglu. Ist. PK: 246lst. Tel 526 10 00 (9 hat) Tele.x: 22246 Öğle: 12.04 Hastaneleri özel şirketler temizleyecek Suğlık ve Sosyal Yardım Bakam Aydın, aktif veremli sayısımn 170 180 bine ulaştığını bildirdi. ANKARA (a.a.) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakam Mehmet Aydın, ülkemizde sağlık personeli dağılımında buyük bir çarpıklık olduğunu belirterek, mecburi hizmet yasasının değiştirilmeyeceğini söyledi. Aydın, 1983 rakamlarına göre, 32 bin hekimin yüzde 60'ının üç büyük şehirde bulunduğunu, uygulanan mecburi hizmet yasası ile 1983 yılında kırsal kesimdeki hekim sayısımn yüzde 42.5 oranında arttığını bildirdi. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakam Mehmet Aydın, hastanelerin temizliğinin özel şirketler tarafından yapılması uygulamasının yaygınlaştınlacağını bildirerek, şunları söyledi: "Türkiye'de ilk defa Vüksek thtisas Hastanesi'ni özel temizlik şirketlerince temizlettik. İyi netice aldık. Üç aydır bunu deniyoruz. İyice tuttuktan sonra diğerlerinde de uygulamaya başlayacagu. Yemek meselesinde de aynı şeyi uygulayacagız. Öte yandan sağlık hizmetlerine sürat getirmek istiyonız. Bunun için Türkiye'de modern anlamda acil sistem kuracagız. Ük olarak, Ankara'da 21 istasyon kurııyoruz. Bunlar şu anda yapılıyor. Bir iki ay içinde hizmete girecek. Bu servisler yurttaşlara 24 saat hizmet verecekler." Bulaşıcı hastalıklar konusuna da değinen Mehmet Aydın, şunları kaydetti: "Türkiye'de verem hastalıgı son zamanlarda artış gösterdi. Bugün ülkemizde 170180 bin aktif veremli hasta bulunuyor. Bunun nedeni, geçmişte veremi yenmiş olan dispanserlerin, bugün yetersiz olmalandır. Veremi kontrol altına almak için bütün ilçelerdeki sağlık merkezlerine bu dispanserleri monteedecegiz." Başbakan, "Türk parası ile ihracat, konvertibiliteye geçişte çok önemli bir adımdır. Bundan sonra Avrupa'da Türk parası resmi kurun alîında bozdurulmaktan kurtulur" dedi. dığı zaman Türk Lirası değer kazanır. Biıtün ülkeler Türk parası ile ihracat yapabilecektir. Bir iıretici çıkar, portakalı Türk parası ile satıyorum der, o zaman ne olur? Yurt dışında elinde Türk parası olan bunu alır ve bu amaçla Türk parası toplamaya bakar. Böylece de Turk parası kıymetlenir. Bu, konvertibileteye geçişte çok önemli bir adımdır. Bundan sonra Avrupa'da, Almanyada Türk parası resmi kurun altında bozdurulmaktan kurtulur". Özal, ihracat ile ilgili herhangi bir karar almmayacağını, ithalat rejiminin de bir hafta ıçinde açıklanacağını bildirdi. TAHVİL SATILACAK Başbakan Özal, basın toplantısında anlatamadığı bir konunun da yabancı ulkelere tahvil satışı olduğunu; bu yolla ucuz kredi imkânları sağlanacağını söyledi. Özal şoyle konuştu: "Mesela herhangi bir şirket halka çıkıyor. Diyor ki, ben 500 milyon liralık, şu kadar faizie şu vadeli tahvil çıkartıyorum ve piyasaya arzediyorum satılıyor. Şimdi onun yerine aynı muesseseler Japon piyasasına gidecek, orada belirli vadeli ve faizli başabaş değerde veya yüzde bir eksiği ile satılma kaideleri vardır. Bunları piyasaya arzedeceklerdir. Bunlann arzı banka gibi aracılarla yapılacak, bu işin satışını yapan Japon şirketidir. Piyasa müsaittir. Bu gibi tahvillerimizi plase edebiliriz diyorlar. Önemli bir hadisedir. Yani Türk tahvillerinin dışardan plase edilmesi güveni gosterir. Bunda Turkiye'nin kazancı ucuz kredi almasıdır. Bu şekilde kredileri biraz daha ucuza alma şansımız doğar. Bu yol sağlıklı bir şekilde borçlanmadır". Başbakan basın toplantısında değinemediği bir diğer konunun da sermaye piyasası kurulunun çıkardığı tebliğle ilgili olduğunu anlattı. Özal, bu tebliğle şirketlerin kâr ortaklığı senedı çıkarabileceklerini ve hatta Boğaz Köprüsu'nde olduğu gibi gelir ortaklığı senedi satabileceklerini kaydetti. Özal, şirketlerin kârlılık oranının fazla olması halinde gelir ortaklığı senedi satabileceklerini söyledi. 26 üniversite için 7265 kadro açıldı ANKARA (ANKA) Üniversitelerdeki "Saklı kadrolar"ın serbest bırakılmasına ilişkin karar Resmi Gazete'de yayımlandı. Karara göre, 26 universitede profesör, doçent, yardımcı doçent, okutman, araştırma görevlisi ve uzman olarak 7265 yeni kadro açıldı. 848 kadro ile Istanbul Üniversitesi ilk sırayı ahrken, bunu 722 kadroyla Ankara Üniversitesi izliyor. Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde 324, Hacettepe Üniversitesi'nde 435, Gazi Üniversitesi'nde 685, lstanbul Teknik Üniversitesi'nde 368, Boğaziçi Üniversitesi'nde 65, Marmara Üniversitesi'nde 400, Yıldız Üniversitesi'nde 271, Mimar Sinan Üniversitesi'nde 20, Ege Üniversitesi'nde 170, Dokuz Eylül Üniversitesi'nde 480, Trakya Üniversitesinde 131, Uludağ Üniversitesi'nde 322, Anadolu Üniversitesi'nde 147, Selçuk Üniversitesi'nde 150, Akdeniz Universitesi'nde 106, Erciyes Universitesi'nde 135, Cumhuriyet Universitesi'nde 100, Çukurova Üniversitesi'nde 190, Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde 76, Karadeniz Universitesi'nde 163, Atatürk Universitesi'nde 434, İnönu Üniversitesi'nde 64, Dicle Üniversitesi'nde 253 ve Fırat Üniversitesi'nde 206 yeni kadro açıldı. TONLARCA HAMSt Sekiz tonluk, on tonluk kamyonlar un fabrikalannın depo olarak kullandığı havuzlara yanasıyorlar ve bashyorlar irili ufaklı hamsileri yığmlar halinde havuzlara akıtmaya. Havuzlara doldurulan Karadeniz 'in minik ama lezzetli bahkları sonra kümeler halinde fabrikalann çeşilli bölümlerinden geçerek un haline geliyoruv. Hamsi unu olarak tanımlanan bu unlar yem fabrikalanna gonderiliyor ve bu fabrikalarda hamsi unlan tavuk yemine dönüşüyor. Denizde başlayan hamsi olayı böylece tavuklann kursaklarında noktalamyor. (Fotoğraf: KADtR CAN) Kasım ve mart ayları arasında balık unu fabrikaları için binlerce ton hamsi bilinçsjzce avlanıyor. Yetkililer hamsi rezervimiz konusunda ciddi araştırmalara hemen başlanılması gerektiğini söylüyorlar. KADİR CAN SİNOP / TRABZON "Bu iş artık katliama gidiyor. Bu Karadeniz dipsiz kuyu değil, devlet hamsiyi yasaklarla koramalıdır." Bu sözler kısa adı Karsusan olan Karadeniz Su Ürünleri Sanayii Genel Muduru Orhan Çakır'a ait. Sinop Trabzon arasında kurulu bulunan 16 balık unu fabrikasında binlerce ton hamsinin işlendiğini hatırlatan Orhan Çakır, plansız avlanmalar sonucunda hamsinin bir süre sonra kökünun kurumasından endişe ediyor. Geçtiğimiz gunlerde TRT ekranlannda "Gezelim Görelim" programında hamsi avı, yemekleri ve bahkçıların yaşamlan gösterildi. Hamsiyi kilosu 200 250 liradan yiyenler bu programda bir balıkçı reisinin, "Hamsiyi kilosu 18 liradan balık unu fabrikalanna satıyoruz" açıklamasıru da hayretle izlediler. Ama aym programda olayın perde arkası gundeme getirilmedi. Sinop Hopa arasında modern cihazlarla donatılmış 60 gırgır takımı ile 15 kasım 30 mart tarihlerı arasında hamsi avı yapılıyor. Bu takımlarla gecede 50 100 ton dolaylarında hamsi avlanıyor ve bunlann buyuk bölumü "ince" oldukları için balık unu fabrikalanna ucuz fiyatla satılıyor. Sinop Trabzon arasında kunılu bulunan dordü 300 ton, diğerleri 100 150 ton kapasiteli 16 balık unu fabrikası, avlanan yaklaşık dort bin ton hamsinin buyuk bölumünu işleyerek tavuk yemi fabrikalanna Hamsi tükenir mi korkusu satıyor. Çakır, Karadeniz'deki hamsi olayını şöyle anlattyor: "thracatı yasak olan balık ununu yurt içinde tavuk yemi yapan fabrikalara satıyoruz. Karsusan'da günde 300 ton hamsi işleniyor. 55 ton un ve mevsimine göre de 2040 ton arası yağ elde ediyoruz. Geçtiğimiz yıl 10 olan balık unu fabrikası sayısı bu yıl arttı ve 16'ya çıktı. Açık söylemek gerekirse ben bir yıldır korku içindeyim, bu iş artık katliama doğru gidiyor. Bu Karadeniz dipsiz kuyu degil, hamsiyi devlet yasaklarla korumalıdır. Hamsicilik bilinçsiz olarak teşvik edilmekte, bilen de bilmeyen de bu işe el atmakladır. Bizde araştırma "yat gezisi' olarak dıişünülmektedir. Yat gezisini bırakıp, yanm yamalak değil köklü bir araştırma yapalım, balık miktannı tespit edelim." Karsusan Genel Müdürü Orhan Çakır ile Yomra'daki balık unu fabrikasını geziyoruz. Sıra sıra kamyonlar getirdikleri tonlarca hamsiyi fabrikanın havu zuna boşaltmak için bekliyorlar. 4 yıl omrü olan hamsinin yüzde Karsusan'ın hamsi deposu 800 33 88'lik bölümü birinci yaşınton kapasiteli ve dolup taşmak da, yüzde 7,5'luk bölümu ikinüzere. Orhan Çakır, "Buradaki ci yaşında, yuzde 5'i uçüncu ya800 ton hamsiyi ancak 3 günde şında ve binde 23'lük bölıimü işleyip un haline getirebiliriz" didörduncu yaşında avlanıyor. yor. Fabrikanın deposu olarak Büinçsiz avlanmalar sonucunkullanılan havuzun çevresinde da uskumru ve kılıç balıklan suuzun süre durmaya, korkunç kolanmızda görunmez oldu. Bu yıl ku nedeni ile dayanmak zor. palamut balığı ortadan kayboFabrikanın içini ve depolarını lunca birçok buyuk balıkçı tekgeziyoruz, her yer hamsi unu nesinin uzerinde "Komple doldurulmuş torbalarla dolu. satılıkür" yazılan görüldü. ŞimÇakır, "Balıkçılar yakaladıkla di sıraya hamsi de giriyor. n ince hamsiyi bedava verseler Karadeniz'de ismi "papalina" piyasada satamazlar. Halk iri olan, hamsiden kuçuk bir balık hamsi alıp yemek ister. İnce daha var. Sovyetler'in yaptığı hamsi ekonomik boy ve ağırlığa araştırmalara göre Karadeniz'ulaşamamış genç balıktır" biçideki papalina rezervi hamsiden minde konuşuyor. Karadeniz'de çok daha fazla. Papalina'yı yıbalıkçıhkla ilgili en geniş çaplı lın behrli aylannda avlayan Sovaraştırmayı Sovyetler yapmış ve yetler bu balığı konserveye dö75 yıl sürmüş. Sovyetler tarafınnüşturüp ulke içinde gıda maddan yapılan ve Prof. Dr. E. Slasdesi olarak kullanıyor. Bizde ise tenenko tarafından yazılan kitap bilinçsizce avlanan hamsi tavuk 1955 56 yıllarında "Karadeniz yemi fabrikalanna gidiyor. Bu, Havzası Balıklan" adıyla Et ve belki önemli ölçude döviz kazanBalık Kurumu tarafından ya dırıyor ama, yetkililer soyunun yımlatılmış. Sovyetler'in araştırtükenmemesi için hamsi avının malarına gore hamsinin ömru 4 bir çeki duzene alınması gerekyıl. Sovyet araştırmacılara göre tığini vurguluyorlar. Dışişleri kadrosunda huzursuzluk Dışişleri çalışanları Yem Teşkilat Kanunu Tasarısı'nın kazanılmış hakları tanımadığını ve memurlann özlük haklarını kısıtladığmı ileri sürüyorlar. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Dışişleri Komisyonu, "Dışişleri Bakanlığı Yeni Teşkilat Kanunu" tasansını gündemine aldı. Dışişleri mensuplan bu kanun taslağı ile Dışişleri çalışanları arasında bir "tasfiyenin hedeflendiğini" belirterek, kanun tasarısının "hukuka ve Anayasaya aykın" olduğunu, kazanılmış hakları tanımadığını ve memurların özlük haklarını kısıtladığını ileri sürdüler. Adlarının açıklanmasını istemeyen bir kısım Dışişleri mensubu, genç ve kıdemsiz elçilerin 3035 sene büyukelçilik yapabilmeleri amacıyla hazırlanrruş olan bu yonetmelik ve kararname tasarısının Dışişleri mensuplan aleyhine bazı maddeler içerdiğini belirterek, bu maddeleri şöyle açıkladılar: "Dışişleri Komisyonu'nda 15 Aralık 1984 günu müzakereleri yapılacak "Dışişleri Bakanlığı Yeni Teşkilat Kanun Tasansı" ile kanunlar önünde eşitlik kuralı da ihlal edilmiştir. Dışişleri memuruna iki türiu kanun uygulanmaktadır. Geriye yürütme yapılarak eski memura yeni karamamenin hukumleri, veni memura da eski kanun hükümleri uygulanmaktadır. Yeni kararnamenin "geçici hükümler" kısmındaki 2. ve 3. maddeleri, Bakanlıkta görevli olan sekizinci ve dokuzuncu derecedeki kıdemsiz memurlara uygulanmayacak. Eski ve kıdemli müsteşar ve başkonsolos rütbesindeki memurlara ise, bu yeni karamame uygulanacaktır. Böylece hem "kanunlar önünde eşitlik ilkesi", hem de "kazanılmış haklar ilkesi" ihlal edilmekteidir. Ayrıca Bakanlık genelgesinin 4. maddesi, memurun yurt dışına atanmasını, amirin keyfi notuna bırakarak, özlük haklarını ihlal eden hükümler taşımaktadır." LtVYİT YAKAN SANTRALLAR VE GÖKOVA Linyitimiz 7 kat daha kirletici Do$. Dr. EKREM EKİNCİ İTÜ Kimya Metalurji Fakültesi Enerji üretimi ve tuketimi açısından Batı Avrupa ülkelerinde yasanan olaylar, bizde yoğun enerji üretimi sonucu ulaşılabilecek durumlara ışık tutabilir. Enerji kaynağı olarak Batı Avrupa'da kullanılan kömürler, linyitlerimize kıyasla çok kalitelidir. Buna rağmen Avrupa'da atmosfere bırakılan >ılük kükurt miktarı 70 milyon ton olarak hesaplanmaktadır. Bu, Isveç'in bazı yörelerinde metrekareye 2 gram kükürt düşmesine neden olmaktadır. Ingiltere kömurleri duşuk kükürt içerikü olmasına rağmen, elektrik üretiminde yoğun kullanılması nedeni ile çevre kirliliğine sebep olmaktadır. Bu ulkede uygulanan yöntemle, >uksek bacalar kullamlarak çevre kirliliği azaltılmaya çahşılmaktadır. Bu yanlış politikanın cezasını başka ülkeler çekmektedir. 1960 yıllarında Isveç'te Svartadalen tjölgesinde 100 golde balık yaşamı kalma•mıştır. Bu göllerde hayatm ölmesine, başta sulfürik asit olmak üzere, Ingiltere ve Batı Almanya'nın endüstriyel bölgelerinSen taşınan kadmiyum ve kurşun gibi kirleticilerin neden olduğu 1971 yılında anlaşılmıştır. Isveç'te gollerin yaşama yenıden kazamlması için yapılan çahşmalar, kaynağından kesilemediği için hem pahalı hem de imkânsız olmaktadır. Çevre kirliliği kaynağının hemen yakınında da etkisini orman ve bitki örtüsü uzerinde göstermektedir. Çevre kirliliğinin diğer bir faturası da doğrudan insan yasam suresindeki kısalma ve hastalıklardaki artışlardır. rika'daki komure dayalı termik santrallara kıyasla daha önemli sorun kaynağıdır. Gaz kirleticiler yanma sonucu ortaya çıkan gaz ürun ve yan ürünlerdir. Çevre kirliliği açısından en önemlisi kükurt dioksittir. Doğrudan yakıt bunyesinde bulunan yanar kukürdün yanması sonucu oluşur. Ikinci derecede önemli azot oksitleri ise hem katı yakıt içerisindekı azotun yanması hem de hava içerisindeki azotun bir kısmının yanma sıcakJıklannda oksijen ile bağlanması sonucu oluşur. Çevre kirliliği açısından en önemli unsur olan kükürt dioksitin tutulması, baca gazının uygun çözeltilerle veya katı tutucularla temas ettirilmesi ile mümkundur. Ancak, sorun ekonomik açıdan zorlayıcıdır. Çunku, yaklaşık olarak elektrik santralının maliyeti mertebelerine varan çevre kirliliğini önleyici yatmmın en önemli kalemi kükürt dioksit tutulması ile ilgilidir. murler, ortalama olarak kilogramı 7000 kilokalori ısıl değerli, yuzde ondan az kul ve yüzde bir oranında kükurt içeriklidir. Ülkemiz linyitlerinin ise ortalama olarak kilogramı 2500 kilokalori, yaklaşık yuzde otuz kul ve yuzde üç kükurt içeriklidir. Başka bir deyişle kükurt dioksit açısından yaklaşık olarak yedi kat daha kirleticidir. Bunun uzerine üç kat daha fazla kul işleme durumu goz önunde tutulursa, ülkemizde gerekli onlemler alınmazsa, Batı'da görulen olaylarla karşılaşma olasılığj >Tiksekdr. Kaldı ki, kış ortalarında Ankara, Eskişehir, Erzurum, Çan hatta îstanbul'da ulaşılan durum, linyitlerimizin kirletme potansiyelinin elle tutulur kanıtıdır. Bu örnekleme çevre açısından sorunun yalnızca santrallarda odaklanmadığını, yanma açısından çok daha verimsiz çalışan soba ve boyler tipi yakıcılann eşit ısı çıkışı bazında santrallardan gaz kirleticiler açısından daha zararlı olduğunu gosterir. Bu konularda için ongörulen elektrik üretimi senaryolannda linyit bazlı elektrik üretiminin gunümuze kıyasla yaklaşık üç katına çıkması beklenmektedir. Bununla birlikte şüpheli olan nükleer santrallar konusunda ongorülen hedeflere ulaşılsa bile enerji açığının 2000 yılında da devam edeceği hesaplanmaktadır. Bu şartlar altında yapılması gereken, linyit kullanımından vazgeçmek değil kullanımı ile çevre uyumunu gerçekleştirmektedir. LONDRAVlan RAGIP DURAN Thatcher'ın Katma Değeri Ingiltere'de bu aralar bütün plak şırketleri "Do they know it's christmas Noel olduğunu biliyorlar mı?' adlı şarkıyı piyasaya sunuyorlar. Bu 45'liğe ımzasını atan Ingiltere'nin en sevilen 25 Pop Müzik Topluluğu. Kimler yok ki... "Culture Club"un efsanevi "kızoğlanerkek"solisti "BoyGeorge", "Duran Duran" ve "Police" grupları, "Boomtown Rats" grubunun lideri Bob Geldorf (Pink Floyd'un The VVall filminde başrolü oynamıştıj Plak, Amerika'da 6 milyon basıldı.İngıltere'de son iki hafta içinde 1,5 milyon adet sattı. Plağın özelliği sadece ünlü müzisyenlerin ortak çalışması olması değil. Plağın tüm satış gelırleri Etiyopya'daki açiık felaketine yardım olarak gonderiliyor. Tanesi 96 peniye kadar düşen plak, peynir ekmek gibi satılıyor. Müzisyenlerin tüm çabalarına rağmen, Thatcher hükümeti, plağın satışı sırasında alınan Katma Değer Vergisi'nden vazşeçmedi. Çünkü açlık gibi insancıl bir sorunda bile, İngilterede herkes aynı fikri paylaşmıyor. "Daily Telegraph" gibi muhafazakâr gazeteler ya da "Daily Mail" ve "Sun" gibi bulvar gazetelerinde, Etiyopya olayı ile ilgili garip değerlendirmeler yayımlandı ve Hıristıyan yardım kuruluşlarından birinin rahip başkanı, ABD ve İngiltere hükümetlerinin, Etiyopya'daki açlığın vahametinden iki yıldır haberdar olduklarını, ancak Adis Âbaba'daki Sovyet yanlısı Mengistü rejiminin çökmesi için kasıtlı olarak hem olayı gizlediklerini, hem de yardım etmediklerini söyledi. O sıralarda "Standart" gazetesi de, Mengistü rejiminin, Etiyppya'da iktidara gelışlennin yıldönümünü kutlamak amacıyla İngiltere'den binlerce kasa viski ısmarladığını ileri sürdü. Ancak daha sonra, Etiyopya'ya gıden viskilerin, oradaki Batılı diplomatlar tarafından ısmarlandığı ortaya çıktı. Türkiye'de bir aralar, teröristin sağcısı ile solcusu arasında ayırım yapılırdı. Etiyopya olayında şimdı "açMarksist/tokkapitalist" aynmı yapılıyor. Her ışe siyaset sokanların açlık felaketine yardım etmek diye somut ve maddi bir sorun çıktığı zaman yan çizip, ideolojik söylevlere sığınması da bir ikiyüzlülük anıtı değil mi? Eskilerden birı, ama adını hatırlayamıyorum, ne güzel demış: "Hayatta oldum kı şuna kâni/muhafazakârlar oluyor hayata mani". Alınması gereken bazı onlemler Linyit kullanımının uygun şekle dönuşturülmesi, yakıtlann özelliklerine cevap verecek uygun teknolojilerin geliştirilmesi ile mumkündur. Başka bir deyişle bitumlü kömur ile linyit yakan soba veya santrallar değişik olmak zorundadır. Uygun linyit teknolojileri geliştirilene kadar bazı onlemler almak önemli faydalar sağlayabilir. Linyit bazlı santrallann kapasitelerini, seyreltmede kolaylık sağlamak amacı ile buyuk tutmamak gerekir. Santrallar uygun çevre koruma ek tesisleri ile beraber kurulmalı, çevre kontrolü uygulanmayan santrallara da uygun tesisler ilave edilmelidir. Bundan sonra kuruîacak santralların yerleşimi için gerekli etütler yapılarak elden geldiğince seyreltme özelliğine sahip yörelere kurulmalıdır. Kullanılacak olan komurîerin mümkiın olanlannın kükurt ve kul içeriği azaltılmalıdır. Teknolojik olarak uygun olması halinde santrallarla birlikte gazlaştırma tesisleri de kurmak kükurt dioksit problemini azaltıcı bir etken olabilir. Linyit yakılmasında küçuk kapasiteler için yanma verimini arttırıcı ve çevre kirliliğini hem kükürt dioksit hem de azot bileşikleri açısından ekonomik olarak onleyici bir sistem olan akışkan yatak yakma teknolojisi linyitlerimiz için geliştirilmelıdır. Batı'da aynı konuda yapılan elektrik üretimi projelerini yakından takip ederek ülkemizde uygulama şansı değerlendirilmehdir. Ülkemizde karar verici organlann karşı karşıya bulundukları ikilem, enerji açığını kapatmak ve buna karşın çevreyi kirletmemektir. 2000 yılında elektrik kesintileri ile karşılaşacak kimseler gunümüz yetkililerine şuphesiz gerekli onlemleri almadıkları için kızacaklardır. Ancak çevresi normal yaşamını surduremeyecek kadar kirlenmiş kişilenn kızgınlığının çok daha fazla olacağı unutulmamalıdır. Gökova'da kuruîacak santralda yaklaşık yüzde yiizü kül ve yüzde beşe yakın kükürt içeriği olan linyitler yakılacaktır. Bu durumda dünyada mevcuî en iyi teknoloji kullantlsa dahi, çevrenin kirleneceği kesindir. Ûlkemiz linyitleri Batı Avrupa*da kullanılan linyitlere nazaran kükürt dioksit açısından yedi kat daha kirleticidir. Gerekli onlemler alınmazsa Batı'da görülen olaylarla karşuaşma olasılığı yüksektir. Azot oksitlerini, absorbsiyon işlemi veya uygun bır katalizor kullanarak reaksiyona sokmak yoluyla baca gazından uzaklastırmak mümkündür. Ancak bunların maliyeti çok yüksektir. Bu nedenle yakma sistemi üzerinde, fazla oksijen miktannı sınırlamak, iki asamalı yakma gibi, alınacak bazı önlemlerle oluşumlannı kontrol ederek belli bir sımrın altında tutmak mümkündür. Elektrik üretimi için deneme safhasında bulunan akışkan yataklı santrallarda, azot oksitleri yayımı mevcut sistemlere kıyasla yüzde elli azaltılmaktadır. Yanma sonrası gelişen çevre olayları arasında atmosferde bulunan organik maddelerle güneş ışığı etkisiyle reaksiyona giren azot oksitin fotokimyasal sise neden olması, karbondioksit miktannı atmosferde yavaş olarak artması ve komur külünden oluşan radyoaktif yayınım sayılabilir. Batı Avrupa ülkelerinde kullanılan köduyarh davramhp, gerekli onlemler alınmazsa, gelişebilecek bazı ozel şartlarda 1950'lerde Londra'da gorüldüğü gibi kitlesel can kaybı ile dahi karşılaşabiliriz. Kirleticiler Komür yandığı zaman ortaya çıkan çevre kirletici unsurlan üç kısımda tanımlamak mümkündür: Katı kirleticiler, yanma gazı ile birlikte sürüklenen kül tanecikleri ve yanma odacığında biriken artık veya yığınlaşmış küllerdir. Çevre kirliliği açısından artık kulün doğru seçilmiş bir alana dökulmesi problemin çözümudür. Ancak, yanma gazı ile sürüklenen çok ince taneciklere kadar inebilen külün atmosfere atılmadan tutulması gerekmektedir. Elektrik santrallarında daha fazla uygulama alanı bulan pulverize ateşleme sisteminde oluşacak tüm külün yuzde 8090 kadarı baca gazı ile taşınmaktadır. Ülkemizde santral yakıtı olarak kullanılan linyıtlerin yuksek kül içermesi nedeni ile ülkemizdeki santrallar, Batı Avrupa ve Ame Gökova'da santral Yaklaşık yuzde yirmi kul ve yuzde beşe yakın kükurt içeriği olan ve kilogramı 2500 kılokaloriye vakın ısıl değere sahıp linyitlerin yakılacağı Gökova'da çevre kirletme potansiyeli yüksektir. Kuruîacak santralin çevresini, dunyada ticari ölçekte mevcut en iyi teknolojinin kullanılması halinde dahi kırleteceği kesindir. Yukanda yazılanlar gosterıyor ki linyit ile çalışan santrallar ve lınyit kullanan yakıcılar ulkemiz için önemli bir sorun kaynağıdır. Ancak bu curnleden linyit kullanımından vazgeçmemiz gerektiği yargısı çıkartılmamalıdır. Çunku, lınyitlerimiz enerji bütçemizde hidroelektrik enerji kaynağımızın >anı sıra önemli ve vazgeçemeyeceğimız bir girdidir. 2000 yılı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle