14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER giysilerin kullanılmasını önermiştir. Dr. Ramazzini'nin şu satırları karşısında heyecanlanmamak olanaksızdır: "Tıp, hukuk bilimi gibi, çalışanlann iyiliğine katkıda bulunmak ve görevkrini miimkün olduğu sadar, sağlıklarım bozmadan yapmalarını sağlamak zorunluğunda ve görevindedir. Ben kendi payıma diişeni yeteneğimin sınırları içinde yaptım ve bunu gerçekleşlirirken en düşiik seviyedeki işyerlerini incelemek ve işin özünu araştırmaktan utanmadım." Dr. Ramazzini bu amaçla sayısız işyerinde ve işçide örneğin maden ocaklan, kalaycı, aynacı, boyacı, sülfür işçisi, eczacı, badanacı, ekmekçi, fırın ve sabunhanelerde çalışanlar, balıkçı, konfeksiyoncu ve benzerlerinde incelemelerde bulunmuştur. Görüldüğü gibi hakkıyla "Meslek hastalıklan tıbbının babası" unvanını kazanan bu bilim adamının anısına doğduğu şehir olan Carpi'de, 350. doğum yılı olan I983'te "Collegium Ramazzini" adlı bir dernek kurulmuştur. Bu derneğin amacı bütün dünyada "meslek hastalıklan tıbbına" katkıda bulunmaktır. Başkanı ünlü Amerikalı bilgin Prof. Dr. I. Selikofftur (*). Derneğin genel sekreteri yine ünlü patolog Prof. Dr. C. Maltoni'dir (**). İLK RAMAZZtNt ÖDÜLÜ Bu yıl dernek, ilk "Ramazzini Ödülü"nü benzenin (benzoi) toksik ve lösemi (kan kanseri) etkilerini gösteren Milano Tıp Fakültesi hocalarından Prof. Dr. E.C. Vigliani ile bu satırların yazanna verilmesini kararlaştırmıştır. Bu amaçla 12 Kasım 1984 tarihinde, Carpi kenti Belediye Meclisi ve Kongre binasında yapılan özel bir törenle ödül ve madalyalar verilmiş ve Prof. Vigliani hasta olduğu için onun yerine yardımcısı Prof. Dr. Fuaya ve bu satırların yazarı "1984 yılı Ramazzini derslere"ni vermişlerdir. İtalya'da bilime gösterilen yakın ilgi ve sevginin en üst düzeyde olduğunu özellikle belirtmek isterim burada. ÜLKEMtZDEKt ÜZÜCÜ DURUM Ülkemizde meslek hastalıklannın dunımuna kısaca değinerek bitireceğim yazımı: Üzülerek belirteyim ki ülkemizde meslek hastalıklannı önlemede gösterilen sağlık gayretleri ya hiç denecek kadar az ya da yetersizdir. Bir örnek olarak benzeni gösterebiliriz. benzenin çeşitli işyerlerimizde çahşanlann sağhğını tehdit eden ve bol bol kurbanlarını alışına 1965 yılından beri gerek tıp dergilerinde gerekse bu konu ile ilgili kitaplanmızda ve hatta günlük gazetelerimizde sayısız kez değindik. Bu vesile ile meslek hastalıklan ve işçi sağlığını ilgilendiren konularda uygulanan önlemlerimizin pratikteki kısırlığını da sayısız kez göz önüne koyduk. Öyle görünüyor ki, meslek hastalıklan ile ilgili önlemler pratikte uygulanmayan veya başka bir deyimle denetim altına alınamayan tüzük çıkarmalanndan öteye gitmemektedir. İşyeri sağhğınm 19831984 yıllannda ülkemizde ne durumda olduğunu göstermek için iki örnek vermek istiyorum. Bir işyerimizde bir genç işçi, biraz da ahşkanlıkla içeriğinin büyük bir kısmı benzol olan bir "eriticiyi" koklamış ve bir süre sonra akut benzol zehirlenmesinden ölü olarak bulunarak, durum adliyeye intikal etmiştir. İkinci örnek bir akü işyerinde çalışan bir işçi akut kurşun zehirlenmesinden meslek hastanesine ve oradan da SKK hastanesine kaldınlmış, ne yazık ki orada akut kalp yetmezliğinden ölmüştür. Bu örnekler çok düşündürücüdür. Bu konu yıllardan beri tartışıldığı halde, hâlâ niçin çok yetersizdir? Bunun başlıca nedeni, bu işle ilgili kuruluşlann gerekli ve bilimsel denetimleri ya hiç yapmamalan veya çok yetersiz olarak gerçekleştirmeleridir. Bugün İstanbul'da öyle işyeri semtleri vardır ki, buralar ilk kez ziyaret edildiği zaman Ortaçağdaki işyeri bölgeleri hatıra gelmektedir. özellikle bölge ve sokaklar her türlü sağlık kurallannın dışında pis ve ilkel durumdadır. Tüzüklerin sürekli uygulanması ve sık sık denetimlerle durumun düzeleceğine hiç kuşku yoktur. (•) Dr. I. Selikoff: Mount Sinai Tıp Fakülıesi Öğretim Üy«i, Çevre Sağlı|ı Laboratu^arı Direktörtt. Asbetos'un özellikle akciğerde yaptıjı lümörleri göslermesi ile büyük bir un yapmıştır. (*•) Dr C. Malloni: Patolog. Boiogna Üniversitesi Ötretim Üyesi. Vinyl Chlorid ve benzenin hayvan dcne>1eriiKİe karsinojen olduğunu gösıermesi ile büyük bir ün yapmıştır. 29 KASIM 1984 Dr.B Jtaıııazziıti ve Ökeıııiz "Meslek hastalıklan tıbbınırf. babası" sanım pek haklı olarak alan Dr. Ramazzini adına konulan ilk ödül, bu satırların yazarı ile Dr. Vigliani'ye verildi. Ne acıdır ki bütün uyanlara karşın ülkemizde meslek hastahklarına karşı ciddi hiçbir önlem ahnmamakta, işyerlehnde pislik ve bakımsızlık sürüp gitmektedjr. Bulaşıcı veya mikropların yarattığı hastalıklar, yirminci yüzyılın yarısına kadar insan hayatını en çok zorlayan sağlık sorunlarının başında geliyordu. Önce sulfonamidler ve kısa süre sonra penisilin ve öbür antibiyotiklerin bulunması, bunların insan sağlığında yarattığı sayısız zararlann azalmasına neden oldu. Buna karşıt, artan bir hızda sanayileşen dünyamızda, kimyasal maddelere bağlı sağlık sorunları, bulaşıcı hastahklardan boşalan yeri aldı. Günlük hayatınuzda kullandığımız eşyaların çoğunluğu kimyasal madde üriinüdür. Kimya bilimi, her gün kullanma alanı bulunabilinen yeni bir kimyasal madde üretmektedir. Örneğin yalnız benzol (benzen)den 40 bine yakın yeni kimyasal madde elde edilmiştir. Her gün doğanda üretilen bir eşyanın yerini yapay bir kimyasal almaktadır. Her geçen bir saatte 10'un üstünde yeni bir kimyasal ürün elde edildiği söylenmektedir. Bu kimyasal maddelerin ucuzluk ve kolayhk getirdikleri kesindir. Öte yandan gerek bu kimyasal ürün PENCERE Cumhuriyetçilik ve Kralcılık... Geleceği bilmek eskiden "kehanet" diye adlandırılırdı; falcılann, arpakçıların işiydi. Sultanların yamacındaki müneccimler, yıldızlara bakarak olacakları keşfetmeye çalışırlardı. Devlet işlerini gökyüzüne bakarak yöneten egemenleri tarihler yazar. Bugün Batı'daki kimi yönetimlere ve büyük tekellere yol gösteren, akıl veren, geleceği okuyan fütürologlar var. Gelecekbilim (fütüroloji) oldukça gelişti; yarın öbürgün neler olacağını şimdiden öğrenip de önlemler almaya çabalayan egemenler çağımızda az degil; ama, çoğu zaman büyük yanılgıya da düşebiliyorlar. Yanılgıya düşmekten sakınmak için yalnız geleceğe değil, geçmişe de bakmak zorunludur. Tarihten öğrendiğimiz bir kural var: İnsanlık küçüklü büyüklü gelgitler yaşamakla biriikte "daha çok özgürlük, daha az sömürü" ekseninde yürüyor. Bu, insan özgürlüğüne doğru yürüyüş demektir. Çünkü sömürünün yoğunlaştığı yerde özgürlük azalır; özgürlüğün çoğaldığı yerde sömürü geriler. Demokrasinin bu bağlamın dışında bir anlamı yoktur. * Kralların ve sultanların egemenleştiği geçmiş dünyada, ne özgürlükten söz açılabilirdı, ne sömürüden. Daha kısa deyışle demokrasi yoktu. Kralların devrilmesi ve cumhuriyetlerin kurulmasıyla özgürlüğün çoğalması arasında yakın bir bağıntı vardır. Batı'nın son iki yüzyıllık tarihinde krallar ya devrilmişlerdir ya da yetkileri ellerinden alındığı için kuklaya dönüşmüş ve gölgeleşmişlerdir. Avrupa'nın siyasal tarihinde saptanan budur. Ne var ki kralların siyasal yetkilerinin elinden alınmasıyla özgürlüğe doğru devinim duramazdı. "Daha çok özgürlük, daha az sömürü" yolunda yürüyüş kuşkusuz sürecekti ve sürüyor. Bu kez Batı'da yeni krallara karşı demokratik bir savaşımın siyasal tarihi oluşturduğu görülüyor. Demir kralı, çelik kralı, konserve kralı, basın kralı, sanayi kralı, aiüminyum kralı, otomotiv kralı ve benzeri krallarla emekçi halk kitleleri arasındaki hesaplaşma, kimi yerde kanlı çatışmalara dönüşmüş, kimi yerde çoğulcu demokrasinin deviniminde çözümlenme aşamasına varmıştır. Batı Avrupa'da bilindiği gibi "meşruti krallıklar" vardır; İsveç, Norveç, Hollanda, Ingiltere'de krallar koşullara bağlanmış, siyasal demokrasinin bir parçası olmuşlardır. Sanayi ve ticaret hayatındaki kralların da "ekonomik meşrutiyet" içinde yetkilerini sınırlamak yolunda parlamenter demokrasiler işliyor. Batı'da parlamenter rejimlerin içeriği budur ve bir başka anlamları da yoktur. * Türkiye'de ise ters bir süreç yaşanıyor. Biz sultanın siyasal egemenliğini Ulusal Bağımsızlık Savaşıyla yıktık; ama ekonomide yeni krallar, türedi hanedanlar, alım satım padişahları yaratmak için bu savaşı vermedik ve cumhuriyeti bu amaçla kurmadık. Eğer ekonomide demokrasiyi işletemezsek, çağımızın özgürlük anlayışından çok uzağa düşeriz. Batı, demokratik rejimlerden önce egemenleşmiş sanayi krallarına demokratik süreç içinde "meşruti" nitelik vermeye yönelmişken; ülkemizde dediği dedik ve başına buyruk işadamlannın sultanlığında parlamenter demokrasi kurmaya kalkışmak, insanlık tarihine tersinden bakmak demektir. • Özal yönetiminin ekonomik siyasetiyle ekonomide cumhuriyetçiliğe değil, sultanlığa özeniliyor. Devletin olanaklarını bir avuç işadamını ülkede egemenleştirmek için kullanan ekonomik programla demokrasiye gidilemez. Bu yolun, çağdaşhğa değil çağdışılığa yönelik bir çıkmaz olduğunu söylemek için ne arpakçı ne de fütürolog olmaya gerek vardır; yakın tarihe bakmak ve günümüz dünyasını izlemek yeter de artar. Prof. Dr. MUZAFFER AKSOY 1984 "Collegium Ramazzini" Ödülü Sahibi lerin elde edilmesinde ve gerekse kullanımında, sağlığı zorlayan sorunların ve hastalıkların çıktığına hiç kuşku yoktur. Tıp bugün ancak çok az sayıda kimyasal madde ve ürünlerinin ne gibi sağlık sonınlarına neden olduğunu saptayabilmiştir. Maalesef sayısız kimyasal madde ve ürüniin yarattığı sağlık sorunları aydınlanmamıştır. Dünya Sağlık Kurumu (WHO) bu gibi kimyasal maddelerin ne gibi sağlık sorunlarına neden olduğunu, tıp literatürünü dikkatle tarayarak araştırmakta ve sonuçlarını dünya kamuoyuna bildirmektedir. Geçmişte meslekle insan sağlığı arasındaki ilişkiye en çok değinen bilginlerden ikisi 16. yüzyılda Avrupa'da yaşayan Georgius Agricola (Georg Bauer) ve Paracelsus'tur. Bu bilginler daha çok maden ocaklarında gözüken solunum zorluklan ve hastalıklan üzerinde durmuşlardır. Meslekle hastalıklar arasındaki ilişkiyi en belirli biçimde tanımlayan Italya'da Carpi şehrinde 1633 tarihinde doğan Dr. B. Ramazzini olduğu için haklı olarak, tıp ona "meslek hastalıklan tıbbının babası" unvanını vermiştir. Modena ve Padua tıp fakültelerinde uzun süre hocalık yapan Dr. Ramazzini ilk meslek hastalıklan kitabı olan "De Morbis Artifıcum Diatriba"yı 1700 tarihinde yayımlamıştır. Bu kitap uzun süre, çesitli işyerlerinin ve orada çalışanlann sağlık durumlarının incelenmesi sonucu meydana gelmiştir. MESLEKLE HASTALIK ARASINPA İLİŞKİ Üstün yetenekli bir gözlemci olan Dr. Ramazzini meslekle bazı hastalıklar arasındaki ilişkiyi kesin bir biçimde dile getirmiştir. Bunlann en çarpıcı örneklerinden biri, lağım veya foseptik çukurunda çalışanlarda amonyak buharına bağlı gözde ve solunum yollarında meydana gelen sağlık sorunlandır. Böyle bir işte çalışan işçiye, Dr. Ramazzini niçin bu kadar hızlı çalıştığım sormuş, o da "Eğer işimi en çok dört saatte bitirmezsem kör olurum" diye cevap vermiştir. Dr. Ramazzini ayrıca işyerlerinin temiz tutulmasını ve koruyucu OKTM AKBAL EVET/HAYIR Neyin Var, Neyin Yok? OKURLARDAN Etap çalışanlarından IETT\e hanesinden l veya 2'şer kifilik nüfus kaldı. Gençlerimizin hemen hepsi bu susuz arazide ve dolayısıyla köyde kavrulmaktansa kaçıp kaçıp diğer şehirlere gittiler. Ama ne yazık ki oralarda da iş bulmak zorluğu ile karşılasarak çile çekmektedirler. Hele içme suyumuzu temin eden çeşmemiz ise; deprem nedeniyle artık akmaz oldu. tçme suyumuzu komşu köyümüz olan (4 km) Sındıran 'dan hayvanlarla temin etmekteyiz. Hayvanlarımızı da; köyümüze 2 km uzaklıktaki bir derede sulamaktayız Köy halkımız perişandır. Durumumuz ivedilik arz etmektedir. Öncelikle içme suyumuzun sağlanması, mukabilinde arazimizi ekip biçmeye yararlı hale getirip, gençlerimizi topraklanna döndürmek için gerekli bir göletin tesekkül ettirilmesi için ilgi bekliyoruz. tK/ZPINAR KÖYLÜLERİ ADINA MÜRSEL FtDAN yılında 1214 sayılı yasaya göre hizmet birleştirmesi yaptım. Hem emekliliğime hem de terfime sayıldı. 24 yıl Emekli Sandığı 392 gün SSK'da geçen hizmetim ile biriikte 25 yıl doldu. 2/8/1984 tarihinde emekliliğimi istedim. SSK'de geçen hizmetlerim yeniden Unkapanı Mudürluğü 'ne sorulmuş. 3 ay oldu maaşım ve emekli ikramiyem gelmedi, kendi işimi takip için gittiğim Unkapanı Mudürluğü 'nden aldığım cevap "dosyanızda işe giriş gelgeniz yok onun için maaşınız bağlanamıyor" oldu. 1955/1956 yıllannda işe giriş belgesi işverence verilmiş ise neden kaybolmuş, verilmemiş ise neden SSK'ce istenmemiş. Bunda benim suçum ne? 3 aydır maaş alamıyorum. Evim kira çok zor durumdayım. Sayın Sosyal Güvenlik Bakanlığı 'n/n ilgilerini bekliyorum. 5/11/1984. SELİM ATİK M.K.PAŞA MAH. DENİZ SOK. NO: 5 tZNİK donatılmış olsaydı, herhalde çevresel görüntüsüyle bir kültür sarayı izlenimini daha çok uyandınrdı. 'Politikacıların Serveti...' Katlarınız, evleriniz, altınlarınız, taşıtlarınız, bankadaki paralarınız, hisse senetleriniz, ayrıca eşinizin malları vb... Böyfe bir soruyu bizim polıtıkacılara sorsak nasıl yanıtlar alırdık? Böyle bir bildirgeyi politikaya atılan herkesten almak gerekir Politikadan ayrıldıgı zaman da yeni bir bildirge istenmeli... Birkişi milletvekili, bakan, genel müdür olunca bir bildirge, ayrılırken de yeni bir bildirge!.. Fransa'da 'Observateur' dergisi bunu gerçekleştirmiş. İktidann ve muhalefetin önde gelen kişilerine sormuş, neyiniz var diye... Hepsi de açık açık bildirmişler. Merak ediyorsanız birkaç örnek vereyim: Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand, 22 Mayıs 1981'de görevine başlarken sahibi olduğu serveti açıklamış, 1988'de görevinden ayrılırken yeni bir servet bildirgesi yayımlayacakmış. Mitterrand'ın 1981 'de bildirdiğine göre, Paris'te eşi ile biriikte sahip olduğu 166 metrekare bir dairesi var. Yine eşiyle birlik Landes'da 10 hektartık bir evi... Hepsi bu! Paris Belediye Başkanı ve MRP Partisi'nin lideri, Cumhurbaşkanlığı'nın güçlü adaylanndan Chirac'ın Correze'de bir milyon frank değerinde bir köşkü, biri Vezinet'te öteki Coreze'de iki evi, Paris'te bir dairesi var. Geliri, Belediye Başkanlığı ve milletvekilliğinden aldığı aylık. Ne hisse senedi, ne değerli sanat eşyası, ne de tahvil... Sosyalist Parti'nin güçlü kişilerinden, Tarım Bakanı Michel Rocard ise soruyu şöyle yanıtlamış: "Benim maliye müfettişliği, daha sonra milletvekilliği ve bakanlık aylıklarından başka gelirim yok. Paris'te Raspail Bulvarı'ndaki bir dairede kiracıyım. Morbihan Körfezi'nde babamdan kalan bir evim var. Bir de bir yelkenli, bir arkadaşla ortak aldık." Eski Cumhurbaşkanı D'Estaing de babasından bir daire kaldığını, karısının da bir evi olduğunu söylüyor. Ayrıca annesinin yarartandığı Puy deDome'da bir şato... Savunma Bakanı Hernu, Dışişleri Bakanı Cheysson, eski Başbakan Barre, UDF lideri Lecanuet ve Fransa'nın ileri gelen potikikacıları neleri var neleri yok açıklamaktan kaçınmamışlar. Yalnız Lecanuet azıcık kızmış, "Soruşturmanız iğrenç bir şey. Ne öğrenmek istiyorsunuz? Hiç bir şeyim yok. Rouen'de yıllardır oturduğum daire ile biriktirdiğim parayla aldığım birkaç tahvil. Ne şatom, ne de sarayım var, hepsi bu, memnun musunuz, öyleyse güle güle bayım." Fransa Başbakanı Laurent Fabius da hiç çekinmeden soruyu yanıtlamış: "Paris'te dört odalı, 120 metrekare bir daireye sahibim. Normandie'deki seçim bölgemde banka borcu ile aldığım üç odalı bir yerim daha var. Bundan başka Jean Beraud'nun birtablosu, ki değerini bilmiyorum; bir de gündelik giderler için ayrılmış bankada bir hesap. Tahvillerim yok. Başbakan olarak ayda 44 bin frank (2 buçuk milyon lira) alıyorum." Göreve geldiğinde nelerin vardı, yaşamın boyunca kaç para aldın, şimdiki servetinin kaynağı nedir? Bu soruların yanıtını bütün görevliler vermelidirler. Herkes, en büyük devlet görevtisirKien en küçüğüne dek... Bakıyorsun bir adam, bir önemli göreve geliyor, hiçbir malı yoktur, sonra bir de öğreniyoruz ki yurt içinde ve dışında ne köşkler, ne katlar!.. Bu tür söylentiler bire bin katılarak diiden dile gezer. Bunu o kişi ve o kişinin çevresi de duyar, bilir. Ama bir açıklama, bir servet bildirgesi yayımlamak gereğini duymaz. Zaten bu servetin önemli bölümü eşlerin, oğullann, kızlann, güvenilir yakınların adına kaydedilmistir ya!.. Yine de önemli göreviere getirilenlerin böyle bir açıklama yapmaları o kişilerin saygınlıklarını arttıracaktır ve dillerde dolaşan söylentileri önleyecektir. "Observateur"de Fransız Komünist Partisi Genel Sekreteri Marchais'nin de açıklaması var, o da şöyle demiş: "Milletvekili olarak ayda 25 bin frank (bir buçuk milyon lira) alıyorum. Ama bu aylığa partinin muhasebesi el koyuyor, bana Parti Merkez Komıtesi üyelerıne sağlanan 9803 frankı (500 bin lira) veriyor. Aradaki fark parti çalışmalarına ayrılıyor. Karımın da benim de başka hiçbir gelirimiz yok. Görevimden ötürü şoförlü bir arabam var. Bir de kişisel gidiş gelişlerimde kullandığım R.5 var. Karım ve oğlumla partiye ait bir evde oturuyorum. Yonne'da bir evim var." Marchais, yalnızca politika adamlarının degil, büyük şirketlerin yöneticilerinin, devlet görevinde kişilerin de servetlerini açıklamalarını istiyor... Evet, her şey ulusun gözü önünde açık açık sergilenmelidir. Birdenbire zenginleşmek, birdenbire serveti ne servet katan durumlara gelmek yasal yollarla olmaz. Böyle bir açıklamayı biz de polıtıkacılarımıza, yüksek görevlilerimize sorsak, sonra da bildirgelerini kamuoyuna açıklasak, nelerle karşılaşırdık dersiniz? tşletmenizin geçtiğimiz hafta başlayan ve otobüs sefer saatlerini ayarlayan son uygulaması hakkında düşüncelerimizi iletmeyi kendimize görev bildik. Bu uygulama biz ve bizim gibi geç saatlere kadar çahşmak zorunda olan vatandaşları son derece olumsuz etkilemiştir. Gecenin onikisine, birine kadar büfiil çahşmak zorunda olan insanlann evlerine taksi ile dönemeyeceklerini kabul edersek onlan yürümek zorunda bırakmak işletmeniz amaçlanyla çelişmekredir. Etap Marmara çalışanlan otobüslerinizin son sefer saatlerinde yapılan değişikliği çok yanlıs buluyor ve düzeltilmesi için gerekli işlemin acilen yapılmasını diliyoruz. ETAP ÇALIŞANLARI Orman mühendisleri kadro bekliyor Bizler t.Ü. Orman Fakültesi'nden 1981 yılında mezun olmuş ve okulu bitirdiğimiz günden beri işsiz dolaşan orman mühendisleriyiz. Orman fakültelerinden mezun olan bizler, özel sektörde çalışma alanı bulamadığımızdan, mecburen Orman Genel Mudürluğü bünyesinde çahşmak zorundayız. 1980 öncesi mezun olan orman mühendisleri doğrudan ve bekletilmeksizin genel müdürlük teşkilatlarında çalışmaya başlıyorlardı. 1983 kasım ve aralık aylarında, orman mühendisleri için memuriyet sınavı açacağını ilan eden genel müdürlük, daha sonra sınavlan iptal ettiğini söyleyerek bizleri sınav salonundan geri çevirmiştir. Orman Genel Mudürluğü 'nün, bizler için memuriyet sınavı açacağını her gün umutla bekliyor, kadrolarımızın bir an önce verilmesini bekliyoruz. HALUK TRAK KADIKÖY Toprağımıs tarıma uygun, suyumus yok Bizler Erzunım ilinin Şenkaya ilçesine bağlı Ikizpınar köyünün muhtar ve azalanyız. Köyümüzün toprağı tanm yapmaya çok uygun olduğu gibi, hayvancıhğa da uygundur. Ekim alanlanmızın bir kısmına orman idaresi el koydu. Diğer kısımlan da susuzluk nedeniyle arnk ürün vermez oldu. Bu nedenle de 57 hanelik köyümüzün her Emekli maaşım bağlanmadı 19SS/19S6 yıllannda (1246547) sigorta sicil nosu ile TC Devlet Demiryolları İstanbul 1. İşletme Mudürluğü Yedikule atölyesinde I yıl çalıstım. Askere gitmem nedeni ile işimden aynldım. Askerlik dönüşü 1962 yılında 1984 yıltna kadar 2 yıl askerliği de borçlanmak sureti ile 36.115.026 emekli sicil nosu ile Emekli Sandığı'na bağlı olarak çahşırken 1970 Kültür Sarayı'nın çevresi Kadıköy'de eksikliği yıllardır duyulan, morarmış renkli (bilmiyorum rengi bir simge için mi seçildi!) Kültür Sarayı'nın çevresi, son zamanlarda tahta satış barakaları ile donatüdı. Belki bu bina gerek tiği şekildeki işleviyle sosyal yaşamımtzda yer almamış olabilir, ancak o tahta barakalann yerine çiçekler ve temizükle İLAN KADIKÖY İKİNCİ ŞULH HUKUK HAKİMLİĞİNDEN 1984/609 vesayet Halen Küçükbakkalköy Üçdutlar Mahallesi Dilek Sokak No: 7 sayılı adreste ikâmet eden Hüseyin Akkavak, anne ve babasının vefatı nedeni ile ve 1969 doğumlu olması nedeni ile vesayet altına alınmış ve kendisine ağabeysi Kâzım Akkavak vasi tayin edilmiştir. Keyfıyn ilan olunur. tSTANBUL 'DAN BtR GRUP ORMAN MÜHENDlSt RENAULT 85Y1UNAHAZIR 4& Zamanın önünde koşuyor Renault. Yeniliğe dönük anlayışı doğrultusunda yapılan değişikliklerle Renault 12 otomobilleri sürekli geliştiriyor... Ve Renault 12TSW'nin yeniliklerle donatılmış 1985 tipini bugünden sunuyor... Henüz 85'e gelmeden. Yurdumuzda, diğer station otomobillere tercih edilen, üstün Renault 12TSW şimdi daha rahat, daha şık, daha konforlu... Renault 12 TSW'nin 85 modelini bugünden alın, yeni yıla şimdiden girin... Bir Açıklama Sayın Avni Akyol ile Sayın Mehmet Özgüneş'ten bir açıklama aldım: Bunda, AKDTYK'ye 'danışman' ya da 'uzman' olarak atanmadıklan; Kurum Yasası'nın 103. maddesi uyarınca 'Atatürk Kültür Merkezi Alanı içerisinde yer alacak tesis ve alanların yönetimi ile ilgili millı komitede görevlendirildikleri belirtilmektedir. Okurlarıma bildiririm. O.A. TEŞEKKÜR Eşim NERtMAN DAGLIOĞLL'nun, hastalığının teşhis ve tedavisinde çok yakınlığını gördüğümüz Göztepe SSK Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Mütehassısı i 3 RENAULT 12 TSW t önde ve arkada boydan boya kauçuk kaplı yekpare tamponlar. »Spor tipi jant kapağı.» Baş dayamalı yatar ön koltuklar. »Spor tipi direksiyon volanı.» Spor tipi vites kolu. Dr. AYŞEN KARABULUT ve tüm fizik tedavi servisine teşekkürü borç bilirim. NAZMİ DAĞLIOCLU RENAULT MAIS MOTORLU ARACIAR İMAL VE SATIS AS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle