15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER şan gence çıkıştım: "Çıldırdın mı sen, arkadaşını öldüreceksin!" Güçlü delikanh, hiç umursamadan şu karşılığı verdi: "Eh, ölürse ölsün... Ben yaşıyorum ya..." Toplumumuzun geneldeki felsefesini, bundan daha yalın biçimde yansıtan bir söz olamazdı. Bu çocuklann babalan da büyük bir olasılıkla üst düzeyde aynı felsefe içinde boğuşuyorlardı. nitelikleri dururken kaba ve çirkin yönlerini geliştirerek dostluğu ve sosyal banşı sağlamak mümkün mü? öğrencilerine doğru dürüst bir tek şiir bile okuyamayan edebiyat öğretmeniyle, hangi moral değerleri üretebiürsiniz? Sabahleyin komşusuna, ya da arkadaşına "günaydın" demenin hiçbir bedeli olmadığını; çevresine sev"' ve özveri sunmanın ise, kişi v, s a ş görev olduğunu öğrencilen».: durmadan yineleyen öğretmenlerimizin oram yüzde kaçtır? edenlerin, yakınlan tarafından bile kuşkulu gözlerle izlendiklerine tanık olduk. Parlamentolardan geçmiş hükümet programlanndaki eğitim sorunlarımn, kaçta kacının çözumü gerçekleşebildi? Yıllar yıh polemik konusu yapılan dev sorunlar hâlâ yerli yerinde durmuyor mu? Eğitimin kutsal merdivenlerinden politikaya gelmis olanlardan kaçı, başladığı zamanki inanç ve heyecanla kavgasını surdurebildi? SONUÇ Sistemleri, toplumlan ve anayasalan ayakta tutan, inanç ve heyecandır. İnanç ve heyecan yoksa bütün bu degerier, ölü ve göstermeük olmaktan öteye geçemez. tnançlan. heyecanlan, atdımlan yaratanlar ise sistemkr, yöntemler, programiar degil, insanlardır. Bütün httner işte bu insanlan yaratacak in^n|)in bulup ortaya çıkarmakür. 1739 sayüı Milli Eğitim Temel Yasası'nın 2. maddesinde, Türk milli eğitiminin amaçlan arasında sayılan "... Karaktere, özgiir ve bilimsel düşttnme güciine, geniş bir dünya göriisüne sahip, insan haklanna saygüı, topluma karşı sornmluluk duyan;yapıcı, yaratıcı, verimli kişiler yetiştirmek" gibi bir çağdaş felsefeye hiç kimsenin bir diyeceği yoktur. Ama, bu felsefeyle inançh, yürekli ve yaratıcı insan kadrolarınızı yetiştiremiyorsanız; nice güzel amaçlar, hep ak kâğıtlar Ustünde kalmaya mahkum olacaklardır. 26 KASIM 1984 Çağdaş Bir Türkîye İçin Eğitim Danton Anıtı'nda, kendisinin "Halkm ekmekten sonra en başta gelen gereksinimi, eğitimdir" özdeyişi yazılı. Bizde, ekmekten sonra eğitimden vazgeçtik, ciddiye alınıp sorunlann üstüne gidilmeye başlandığını görsek mutlu olacağız. Parlamentolardan geçmiş hükümet programlarındaki eğitim sorunlarımn kaçta kaçına çözüm bulundu? ŞİNASİ ÖZDENOĞLU Eski Milletvekili ÖğTetmenler Günü nedeniyle başlayan bu günlerde, eğitim sorunlannı bir kez daha dile getirmek olanağı, güncelliği doğdu. Dünyada hiçbir eğitim sistemi geri ve ilkel insan yetiştirmeyi amaçlamaz. Ama yine de en ileri ülkelerde bile, nıhu kötülüklerle dolu, bağnaz ve ilkel pek çok insan yaşar. Hem de diplomalarla, yüksek görevlerle ödüllendirümiş olarak... Bunun nedeni, bilimsel düşünüş içinde basittir: Çünkü eğitim sistemleri, insan denilen yaratığm niteliklerini ve fizik karakterini temelden değiştirememekte; olsa olsa bu karmaşık varhğın moral yapısına bazı katkılarda bulunmaktadır. Alman ozanı Hölderlin, "Hiçbir yaratık, insan kadar alçalamaz ve onun kadar yükselemez.." diyordu. Zaman zaman bizler de, seçkin ve nitelikli sandığımız dostlanmızın hayınlıklanna uğradıkça, şöyle yakınmıyor muyuz: Ah, keske o güçlü insanın zayıf yönlerini keşfedecek kadar, onun özüne yaklaşmasaydım. Onun ruhunu bu denli ısrarla soymasaydım. Zayıf yönlerini keşfederken, güçlü yönlerine olan saygım da tükendi. Neye, kime inanacağım şimdi? Gerçekten, kişi eğitildikçe, kendisini arayıp araştırdıkça; "insan gerçeği" ile birlikte, "gcrçek insan"a da yaklaşmaktadır. Socrmtes, ' 'Önce kendini U m..'* derken, öz benliğini sık sık unutan insanoğluna; kendi olumlu ve olumsuz niteliklerini yeniden gözden geçirip kontrol altına almasını öğütlemiş, bir yandan da ona, başka insanlar karşısındaki yerini ve sorumluluğunu anımsatmak istemiştir. Toplum önünde sorumluluğunu bilmeyen insan gerçek insan, çajŞdaş insan olabilir mi? XXI. YÜZYIHN tNSANÎ XXI. yüzyılı görecek kusaklar, yepyeni bir yüzyüda yaşamak gibi bir şansa sahip olmakla birlikte daha uygar, daha ileri, daha adil bir dünya yaratabilmenin de sorumluluğunu taşıyacaklardır. Adına ister atomik, ister biyonik, ister uzay ya da kompütür çağı densin; gelecekte insanoğlu, matematiğin ve fıziğin nimetlerinden daha çok, sevginin ve özverinin üstün niteliklerine gereksinim duyacaktır. Çünkü, gelecek yüzyüda, insanoğlunun kendisini ve tüm uygarlığı yok etme gücü daha da artacak, insanlığm ömril ancak sevginin, şefkatin ve sağlam bir banşın desteğinde sürebilecektir. Sevgi dolu, adaletli ve banşçı bir dünyayı ise eğitimden ve kültürden başkası yaratabilir mi? BtR OLAYIN IÇtNDEKt FELSEFE Birkaç yıl önce, Ege'nin sıcak denizlerinde, delikanlıhk dönemine henüz adımım atmış iki öğrenciyle karşılaşrmştım. Bunlardan biri daha güçlüydü ve ötekini şaka olsun diye suda boğmaya çahşıyordu. önce aldınş etmedim. Ama su içindeki şaka, birden tehükeli bir savaşa dönüşünce; nerdeyse boğulacak olan genci, güçlü delikanlının elinden kurtarmak zorunda kaldım. Arkadaşının başını ha bire suya batınp onu boğmaya cah CUMHURİYET ten OKURLARA. GÖNENSİN OKAY Teknolojiyle Gelen S EĞtTtM.. YtNE EGtTtM.. Hangi acıdan bakarsak bakaOkuttuklanm iyi ve ahlakh hm sorun, bir eğitim sorunu, yurttaş olarak yetiştirip, görevini hatta "çağdaş bir toplum için noksansız yapmış; çevrelerinde efitim" sorunu olarak karşımı "ömek insan" bilinen kaç öğretza çıkıyor. menimiz ya da eğitimcimiz Gerçek şu ki ülkemizde eğitim gösterişsiz de olsa manevi biüstüne çok şeyler söylenmiş, ya çimde ödüllendirilmiş, değerlenbana atılmayacak işler de yapıl dirümiştir? mıştır. Ancak, temel felsefe isabetle seçilmiş olsa bile, program EKMEK KADAR ZORUNLU ve yöatemlerin, o felsefeye inanYülar öncesi, Fransa'mn başmamıs kadrolarca uygulanmas, kentüıde, Fransız Devrimi'nin bizi hedefe ulaştıramamışür. Bir başka deyişle, Cumhuriyet dö iinlii adı Danton adına dikilen nemi boynnca, bizi en çok umut anıun üzerinde okuduğum şu sözleri, bugün de heyecanla landıran ve yine en çok düş kınkiıhğına uğratan, eğitim sistem anımsıyorum: lerimizle onlan uygulayan insan "Halkın, ekmekten sonra en kadrolanmız olmuştur. başta gelen gereksinimi, egiümCumhuriyet eğitimindeki te dir..." mel hedef, "Anayasanın başlanDanton'un bu özdeyişini, rjer gmndaki teme) ilkelere dayanan; amşımda şöyle düşünmüşümmilli, demokratik, laik, sosyal dür: bir taukuk devleti olan Türkiye Ekmekten sonra olmasa bile, Comhariyeti'ne karşı görev ve Türk halkının eğitim sorununun sonımhıluklaruu bflen yurttaşlar yetıştirmek.." iken; sonuç, ide ne zaman ciddiye alındığını görüp mutlu olacağız? olojilere şartlanmış, öç alma bilinciyle eyleme itilmiş, basit, aaEğitimi ekmekle aynı dönemmasız ve robotlaşmış beyinler de ele almak şöyle dursun çağüretmeye kadar vanruşür. daş eğitimden, fırsat eşitliğinİnsanoğlunun yüksek ve üstün den, halkın uyanışından söz atıdaki teknolojik devrim, son yıllarda belki de en hızlı gelişmeyi iletişim alanında gösterdi. Bilgisayarlar, uydular, fakslar, lazerler iletişim alanındaki zaten var olan eşitsizliği iyice gelişmiş Batı toplumlarının lehine büyuttü. Ülkemizde de bir ölçüde bu gelişmeleri izleme, yararlanma çabası hızlanıyor. Cumhuriyet'teki teknik değişim, tüm köktenliğine karşın bu teknolojik devrim içinde büyük ağırlık taşıyor denemez. Şu anda bu alanda en önde giden gazete Yeni Asır. Batıyla bu alanda aramızdaki teknolojik uçurum, o ülkelerin gazetelerinin nasıl çıktığını, gazetecilerinin nasıl çalıştığını izleyen tüm Türk gazetecilerini şiddetle etkiliyor. Teknolojinin getirdiği rahatlık kimi cezbetmez ki? Amerikan seçimlerini Washington'da izleyen arkadaşımız Ufuk Güldemir'/n gazetemizde yayımlanan bir röportajındaki şu bölüm belki çok gözden kaçmıştır, ama bizce yinelemeye fazlasıyla değer bir anlam taşımaktadır: "Mondale konuşmasını tamamladı. Havaalanına gitmek üzere otobüse bindik. Gazeteciler çantalarından dergi boyutlarındaki bilgısayarlarını çıkarıp yazmaya başladılar. Havaalanına vanldığında yazılar hazırdı. Bekleme salonunda kurulmuş yüzlerce telefona gidildi, gazeteler arandı, bilgisayarlar karşılıklı telefona bağlandı. Haberler geçildi. Kentten havaalanına 15 dakikada gelinmişti. Telefonda haberi geçmek için harcanan süre ise sadece 15 saniyeydi. Bütün bu işlemi not defterine kaydeden Üçüncü Dünyalı meslektaşları her seçimde onların haber geçmek için harcadıkları sürenin 2 bin 500 katını, yaprak sarması yemekte olan santral operatörünü telefonu bağlaması için ikna etmekte harcıyordu. Uçağa binildi, bilgisayarlar çantalara konuldu, domatesler çıktı..." EVET/HAyiR OKT\Y AKBAL fuk Güldemir arkadaşımız Amerikalı meslektaşlarınm Ü yasama rahatınıbaşına ne anlama geliyor, o Peki doğal bir kıskançlıkla anlattı. ama teknoloji kendi makineleri kullanan insanlar önemli değil mi? Yine Ufuk Güldemir arkadaşımız o olağanüstü teknolojiyi kullanan Amerikan basınının bir başka yanını şöyle anlatıyordu: "Amerikalı gazetecilere göre 'İlandan arta kalan yerlerde yayınlanan yazı parçalarına haber denir.' Amerika'da basın denince ilan endüstrisi akla gelir. Gazetelerde en iyi giyinenler yazı işleri müdürleri değil, ilan servisi personelidir. Gazetenin en entelektüel unsurları da ilan servisinde çalışır. Örneğin Şili'deki insan hakları krizini bilip bir Santiago mahkemesi iki polisi işkenceden mahkum ettiyse, VVashington'daki Şili elçiliğini arayıp 'işkencecilerin mahkum olması, ülkenizi tanıtmak için iyi bir fırsat' diye ilan alacak kişi yine ilan servisi personelidir." n gelişmiş makineler, iletişim alanında, daha çok haber, daha çok bilgilendirme, daha çok eğitim, daha çok uyarma, daha çok uyandırma için kullanılmıyorsa o makinelere yazık oluyor demektir. î'Ey, Tüık Istıkbâlinin Evlâdı..." "Yazılannız genelde güzel, seviyeli, edebi olarak, ama, işte zihniyet! Zihniyet çok önemli.." diyor mektubunun sonunda... Bir genç, yükseköğrenimin son sınıflannda, bir iki yıl sonra önemli yönetim görevleri de yüklenecek, Cumhurıyet ilkelerini yurdun belirli köşelerinde sürdurecek. uygulayacak. Belki vali oiacak bir gün, milletvekili, bakan, elçi!.. Adi da yazılı; hangi okulda, hangi bölümde öğrenci olduğu da... Bana güvenmiş, biliyor, kimliğini kimseye açıklamayacağımı... Bu güveni yaratmışım demek, teşekkür ederim. Tartışmak, en ters konularda bile düşünceleri sergilemek, bundan kaçmamak gereklidir. Ben açık görüşmeden, tartışmadan yanayım. Kımseyı düşüncelerinden ötürü suçlamam, suçlanmasına da göz yumamam. Yanlıştır, terstir, çağdışıdır, ya da çağın önündedir, alışılmadık biçimdedir, şudur budur; içinde yaşadtğımız koşullaria çatışan, arayan, araştıran, düşünmeye çagıran görüşler toplum önünde korkusuzca yazılıp konuşulabilmelidir. E.İ.'nin mektubu uzun, Mehmet Âkif konusundaki görüşlerime katılmadığını söyleyerek başlıyor. "Aslında böyle tavırian gayet doğal karşılamak gerekiyor. Altmış şu kadar yıllık T.C. dönemine hâkim ideoloji elbette kendisine, birtakım ilkelere yürekten bağlı, bu ilkelerin yılmaz bekçisi kişiler yetiştirecektir, bunlar da sayesinde 'ıcrayı sanaf eyledikleh düzen için çalışacaklar, birtakım karanlık güçlerden bahsedecekler, bir takım güçlerin hâkim ideoloji yerine ikame olmak niyetiyle faaliyete başladıktarını, devlet kademelerine sızdıklarını tekrariayacaklar, bütün bunların yine bir kesime karşı biraz toleranslı dayranan siyasi mahfillerden, bu mahtiller içindeki eğilimlerin yansımasından kaynaklandığını söyleyecekler" diyor... T.C'de 'hak ve özgüriüklerin' tek yanlı kullanılmasının istendiğini, oysa böyle olmadığını, bu yüzden gerçek demokrasinin kurulamadığını soylüyor. Evet, bir ölçüde haklıdır; her türlü görüş ve düşünce kendini anlatmak, savunmak olanağı bulamıyor Ama çağdışı görüşler, düşünceler şu ya da bu kılıklarla egemen değil mi? Birtakım partilerde, hatta zaman zaman işbaşındaki politikacılar arasında genç öğrenci okurumun desteklediği görüşler, düşünüşler egemenlik kurmuyor mu? Bunun tam tersi görüş ve düşünceler ise yasak sayılmıyor mu? Demek ki her türlü görüş ve düşünce serbestçe tartışılamıyor, savunulamıyor. NATD ülkelerindeki hosgörü düzeyine ulaşamadığımız kesin. O ülkelerde kralcı, dinci, aşırı sağcı ya da solcu örgütler kurulabilmekte, seçimlere girebilmektedir. Ne var ki toplum belli bir aşamaya ulaşmış, kendisi için iyıyi kötüyü ayırt eder duruma gelmiş, bu yüzden de özgürlüğü hak etmiş... Biz, hiçbir zaman kendi çabamızla, kendi davranışımızla böyle bir 'hak etme' çizgisine gelmemişiz; bize hep tepeden verilmiştir, sonra da yine tepeden alınmıştır kimi haklar... Anladtğım kadanyla E.İ. Atatürk'ü sevmiyor, Atatürk'ün başlattığı çağdaş uygarlıktan yana atılımları yanlış buluyor, Batı1 ya açılmanın, İslam'a sırt çeviımenin ki bu ne denli doğrudur, tartışılır, çünkü Atatürk Türkiyesi'nde hiçbir zaman İslam'a sırt çevrilmemiş, ülkede tam bir vicdan özgürlüğü sürdürülmüştürT Doğu'dan kopmanın ülkemiz, ulusumuz için zararlı olduğunu soylüyor. "Şu malum 1923 devrimini yapan zaf'm halktaki oluşumları, siyasal potansiyeli heşaba katmadığını belirtiyor. Bizleri, 'ayrıcalıklı kalem sahipleri', 'Atatürk rejiminin monark'lan olarak adlandırıyor; diyor ki: "Elinizi vicdanınıza koyup düşünelim, Akifin o paragraflanm verdiğiniz görüşleri, 60 yıllık uygulamalan da dikkate alırsak doğrv çıkmadı mı? Biz zorta Batılılaşacağız diye tutturduk, tarihi oluşumu, etnik kökeni bir tarafa bıraktık, Kurtuiuş Savaşı'ndan sonra yanlış davrandık, islam uluslannın birliği şeklinde birleşseydik, bugun Batı karşısında bloksuzlar gibi etkin bir siyasal örgut oiuşturabilirdik. Ama bir avuç adam, halka rağmen Batı uşakiığmı seçtiler,teo zamandan... Âkif, savaştan sonra halkta var otan potansiyelir) sözcüsü durumundadır" Genç okurun son zamanlardaki İslam ülkeleri arasındaki buluşmalardan, görüşmelerden, etkilendiği anlaşılıyor. Sanıyor ki, İslam ülkeleri birleşip, tek bir örgütte tüm güçlerini bir araya getirebilirler! Oysa tarih de göstermistir ki, İslam ülkeleri hiçbir zaman bunu başaramamışlardır. Türk askerini arkadan vuranların, düşmanlanmızın hizmetinde sürekli bize karşı çıkanların kimler olduğunu unutmak olası mı? Bugün de İslam ülkeleri arasındaki çatışmalar, anlaşmazlıklar, savaşlar, çağdışı, uygarlık dışı düşünce ve görüşlere bağlı kişi ve toplumlann yararîı bir sonuca ulaşamayacaklarını göstermektedir. Atatürk en doğrusunu, en iyisini yaptı; Türkiye'yi Doğu'dan ayırıpBatı'ya, yani çağdaş uygariığa yaklaştırmakla, yönünü Doğu'dan Batı'ya çevirmekle... Bunu, bugün yükseköğrenimin son sınıflarına gelen bir gence anlatmaya kalkışmak bana çok acı geliyor."Ey, Türk istikbâlinin evlâdı..." böyle mi olacaktı, böyle mi düşünecekti? 1923'te başlatılan devrimci atılımları altmış bir yıl sonra böyle mi nitelendirecekti: "Şunu belirteyim, bu oluşumu değil T.C.'nin ücretli yazı yazan takımı, hiçbir güç engellemeyecek ve Mehmet Âkif gibi bir zatın da inandığı o ideoloji ve devlet sistemi, butün dünyaya egemen olacaktır. Bunu 60 yıldır tekrarlanan ve hâlâ da tekrahanmakta devam edilen rejim hesabına yazılan yazılar da durduramayacaktır." Aldatılmış yanıltılmış, yanlışlıklara saplanmış pek çok yurttaşımızı bu bataktan, bu çıkmazdan nasıl çekip kurtaracağız? E.İ.'nin mektubu bir belge, bize içinde yaşadığımız gerçekleri gösteren bir ayna... Bu genç insarun iyi bir eğitime ihtiyacı var. Çünkü hepimizin, bu genç insana ihtiyaa var. Bu genç insanı, geleceğe hazıriayalım. Eğitimine özen gösterelim. Bilgisayann genış eğitim olanaklanndan yararlanmasını sağlayalım. Eğitim. Bilgisayar. •^ •*mm wm « «p an E f noKta Haftalık Haber Dergisi LİMNİ'DE SİLAHLAR VE OYUNLAR Hasan Esat Işık, İhsan Sabri Çağlayangil ve M.AIi Birand'ın Limni sorununa ilişkın değerlendirmeleri Şimdi: ^Tepum, eğjtimcileri, anne ve babalan bu göreve katılmaya çaşnyor. Ve ilk elde, şu olanaklan sunuyor. KuUanımı kolay, ekonomik, üstün eğitim bilgisayarlan. Koleje hazırük için özel eğitim programlan. İlkokul, ortaokul ve üse müfredatına uygun eğitim programlan. İngilizce dil eğitim programlan. AnrİBİer! Babalar! Eğitimciler! Tepum'u arayın. Bilgi alın. Bir Sinclair bilgisayar alın. Bilgisayardan. eğitimde de yararlanın. ARIKAN'LARIN BOY HEDEFİ: KEÇECİLER MSP'nin ANAP'taki temsilcisı mi? Yoksa oy toplamak için kullanılan bir "çağırtkan kuşu" mu? Hüsamettin Cindoruk'la söyleşı: "ÖZAL DÖRT YIL DAYANAMAZ" • Yatırımcılıkta yenı uygulama: Kiralama • İstanbul'da tüketicı pazarları • Çocuk yuvalarının ardındaki dram • Milli Saraylar'ın gizli değerleri Gelişim Yayınları "Güvenilir Yavıncılık" TEPUM tğitimde bilgisayar kuUaıubnabdK muüaka Kuşe kapak, renkli, 68 sayfa 200 TL. Research Ltd'mn I iz I hemen doldurup, Okuhmt | • mutlaka gondenn. I Aynntılı bılgı ve sae.enyakın AdrtSİIK. bayımızın y adresıni vereüm. ı Ud. Zafer Sok. No 55 kat 1 Sşamjşı Uunbul Tet 141 a T7 I grafik seminerieri 4 Şahin Kaygun GRAFİKFOTOĞRAF İLİŞKİSİ 2728 kasım salı, çarşamba Saat 18.00 21.00 arası / Giriş 400, öğrenci 200 TL Sıraselviler Cad. Soğancı Sok. 7, Taksim İ L A N SINIRLI SORUMLU BOOAZİÇİ ELEKTRİK DAĞITIM MÜESŞESt İSTANBUL % İSLETMESI MÜDÜRLÜĞUNDEN 12000 ADET BALAST KUTUSU SATIN ALINACAKTIR. 1 Yukanda yazılı malzeme şartnamesi esaslan dahilinde kapah zarfla teklif almak suretiyle 12.12.1984 günü saat 14.00'e kadar ihaleye çıkanlmıştır. 2 Bu işe ilişkin şartaame ve teklif mektubu Taksim Abdülhakhamıt Caddesi'ndeki tl Merkezimizin 4'ünctı katında bulunan tl Ticaret Müdurlüğü'nden, 1000. TL. bedel karşılığı satın alınabilir. 3 Bu işe ait geçici guvence: Teklif edilen bedelin 1» 3 nispetinde olacaktır. 4Kurumumuz 2886 sayılı kanuna tabi değildir. Basın: 27927 SOSYAL SİGORTALAR KURUMU ILAÇ VE TIBBI MALZEME SANAYIİ MÜE^SESESİ MUDÜRLUĞÜ 1 Müessesemizin ihtiyacı bulunan 205 mm. eninde, 0,018 mikron kalııüığında P.V.C.'ye yapışabilecek nitelikte, özel laklı 2 Ton Alüminyum Folyo kapalı teklif alma usulü ile saunalınacakur. 2Bu işe ait idari şartname ve yazılı Folyo numunesi Müe&sesemiz Satınalma Servisi'nden görulebilir. 3Ihaleye iştirak etmek isteyen fırmalann, idari şartname esaslan dahilinde hazırlayacaklan teklif mektuplannı en geç 3.12.1984 Pazartesi günü saat 17.00'ye kadar Kâzım Orbay Cad. No: 108110 Şişli'deki Müessesenıiz Satınalma Servisi'ne vermeleri veya aynı gün ve saatte bulundunnak üzere posta ile göndenneleri gerekir. 4Postadaki vaki gecikmeler kabul edilmez. 5Kurumumuz, arünna, eksütme ve thale Kanunu'na tâbi olmadığından, ihaleyi yapıp yapmamakıa veya dilediğine yapmakta serbesttir. Basın: 28656 KONFERANS "VICTOR HUGO'DAN VERDİ'YE ŞARK HAYALİ" Konferansçı: Marsd SCHNEIDER Yazar, Medicis Edebiyat Ödülu Jüri Üyesi 27 Kasım, salı, saat 19.30'da FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZl'nde. Cumhuriyet Bulvarı, 152. Giriş serbesttir. SELMA YAKIN ile SELİM GÖNÇER evlendiler. 24 Kasım 1984 AFYON
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle