14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef Özfatura: (İzmir Belediye Başkanı): İslami kurallar, ucuzluktan önce gelir. Ertem (Kasaplar Derneği Başkanı): tthal etler koktu Özfatura: Kasaplar paniğe kapddı Doğan (Tarım Bakanı): îthalatı onur meselesi yapmayahm Özalp(ANAP): Ciğerimiz yanıyor tiintgun: (MDP): Türk koçu Alman etine kurban edildi. İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) tthal et geldi, İzmir'de "et savaşı" başladı. Alman eti getiren Belediye Başkanı Burhan Özfatura, konuk etleri kurbanla karşılayıp, törenle dağıttırdıktan sonra dün de gazetecilere yedirdi. Özfatura bununla da yetinmeyip videoda "ithal et nimi" se>Tettirdi ve Alman etlerinin "İslami esaslara uygun kesildigini kanıtladı". İzmir Kasaplar Derneği Başkanı Hasan Ertem ise Özfatura ile aynı fikirde olmadığıru oldukça ıddialı bir suçlamayla ifade etti. Ertem "ithal etler kokmaya başladı" derken, uzüldüğünu de belirtti: "Harcanan dövidere yazık oldn". Kasaplar Derneği Başkanı'nın bu iddiasınt duyan Belediye Başkanı ise altta kalmadı ve "kasaplar paniğe kapıldı" dedi. Özfatura'ya göre "Kasapların ithal eti karalamasının altında aşın kâr hırsları yatıyor". Bu paniğin nedeni de "kasaplaruı halka kazık atamayacaklannı aojamış olmalan". Belediye Başkanı özfatura, etleri İslami açıdan da sıkı sıkıya savundu: "İslami kurallara göre kesilmemiş olduğunu iddia ediyoriar. Bu konuda bizim de en az onlar kadar inancınuz var. İslami kurallara uygunluk ucuzluktan önce gelir." Özfatura, hedefinin "evine et Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeıecılik Türk Anonim Şırketi adına Nadir Nadi, • Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal, Muessese Mudürü: Emine Uşaklıgil.Yazı İşleri Muduru: Okay GöneBSİn, • Haber Merkezi Muduru: Valçın Bayer, Sayfa DUzeni Yönelmeni: Ali Acar. TAKVIM 16 Kasım 1984 Imsak: 5.17 Guneş: 6.45 Temsılciler ANKARA: YaJçın Doğan. İZMİR: Hikmet Çclinkaya, ADANA: Mehmel Mercan, 0 Servıs Şeflerı: İstanbul Haberlen: Reha Öz, Dış Haberler. Ergun Balcı, Ekonomı: Osman Ulaga), Kultur: Aydınfcmeç,Magazin: Yılçın Pekşen, Spor Damşmanı: Abdiilkadir Yiicelman, DiueUme: Refik Durbaş, Araştırma: Şahia Alpay. IşSendika: Şükran Kelenci. Burolar: • Ankara: Ziya Gokalp Bulvarı, Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, • İzmir. Haliı Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kat 3, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuri>el Matbaacılık ve Gazetecılık T.A.Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, Ist. PK: 246lst. Tel: 526 10 00 (9 hat) Telex: 22246 Öğle: 11.53 İkindi: 14.28 Akşam: 16.53 Yalsı: 18.15 TürkAhnan et savaşı sokamayanlara pt vedirmek ve kent tüketiminin yüzde 3540' ını ucuz et haline gelirmek olduğunu" söyledi. Belediye Başkanı konuşması sırasında sık sık "etimiz çok güzel" diyerek duygulannı belirtti. Özfatura, ithalatın hayvancılığa etkisinin kendisıni asan bir sorun olduğunu kaydederek, "O, hukümet meselesidir, bizim görevimiz değil, benim görevim yurttaşlara ucuz et yeaınnek" dedi. Burhan Özfatura, ithal etten Istanbul'a da gönderecekierini belirtti, "sırf tzmir'in anası değiliz" dedi. Gıyabi yargdama halkıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Necat Eldem, yargının hızlandırılacağım, davalann süruncemede kalmasının önleneceğini ve taraflann davaları sebepsiz yere uzatmalarının engelleneceğini söyledi. Dün, Bakanhkta düzenlediği basın toplantısmda Necat Eldem, 1086 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü konusunda değişiklik yapan tasan ve düşünülen değişiklikler konusunda bilgi verdi. Yeni düzenleme 12 noktada değişiklik getiriyor. Bu değişikliklere göre: • Gıyabi yargılama kaldınhyor. Taraflara çıkarılan davetiyede, gelmedikleri takdirde yokluklarında duruşmaya devam olunacağı yolunda bir not konulacak. • Davalann görevsizlik ve yetkisizlik nedenleriyle uzatılmasını önleyen bir madde getiriliyor. Bu madde, Yargıtay'ca verilen merci kararlann ve temyiz sonucunda kesinleşen göreve ya da yetkiye ilişkin kararlann, davaya daha sonra bakacak mahkemeyi bağlaması hükmünü getiriyor. • Sorgu ve yemin için çıkartılan davetiye sayısı ikiden bire indiriliyor. • Davanın son duruşmasmda yargıcm kararı özetle de olsabildirmesi ve tutanağa geçirtmesi zorunluluğu getiriliyor. Gerekçeli karar da onbeş gün içinde yazılacak. Şu anda uygulamada, yargıç son duruşmada taraflara bir gün veriyor ve o gün kararı açıklayacağım bildiriyor. • Taraflann müracaat etmemesi dolayısıyla işlemden kaldınlan dosyalann uzun süre takipsiz bırakılması önleniyor. Bunun için, davanın yeniden açılmasına tanınan bir yıllık süre, tasanyla üç aya indiriliyor ve ilk yenilmeden sonra halen üç olan "takipsiz bırakabilme sayısı" bire indiriliyor. • 10 bin TL.'ye kadar olan davalarda yargıcın kararı kesindi ve bu karar temyiz edilemezdi. Şimdi bu sınır ikiyüz bin liraya çıkarüıyor. Yargıtay'da murafaa sınırı ise yüz binden bir milyon liraya, karar dü2eltme sınırı 50 binden beşyüz bin liraya yukseltiliyor. • Temyiz süresi otuz günden onbeş gune indiriliyor. Bu süre kamu kurum ve kuruluşlan için yine 30 gün olarak bırakılıyor. Yunanistan havada üstünlük peşinde Yunanistan'm 40 Mirage2000 ve 40 F16 uçağı alma karanyla "Kıbrıs'a kadar uzanan hava sahasmda üstünlük kurma çabasında olduğu" belirtiliyor. ATİNA/PARİS (Cumhuriyet) Yunanistan'ın 3 yıl süren bir araştırma ve incelemeden sonra tarihinin en büyük savunma harcamasını yaparak 40'ar adet Mirage2000 ve F16 uçakları almasıyla ulusal hava sahasından başka Kıbrıs'a kadar uzanan bir sahada hava üstünlüğünü ele geçirmiş olacağı iddia edildi. Yunan basınında bu konuda yer alan haberlerde, "Yeni uçaklann gelmesiyle Yunanistan hava giicü bakımından Turkiye'yi geçecek, Kıbrısva kadar uzanan hava sahasındaki saldırılan püskiirtme olanaklarına sahip olacak" denildi. "Apoyevmatini" gazetesi bu konuda, İngiltere'de>ayımlanan Uluslararası Strateji Dengesi Dergisi, verilerine göre, "Alacakları yeni uçaklarla Türkiye'nin çeşitli tipleki uçak sayısı 404, Yunanistan'ın da 375 olacak" dedi. Yunanistan Başbakanı Papandreu, "DassaultBreguot Mirage", "General Dynamics F16" ve "Northrop McDonlel Douglas F18" uçak tipleri arasından seçim yapılarak Mirage2000 ve F16 G uçaklannın seçimi konusunda nihai karar verildiğinı açıklamıştı. Alınacak uçaklann sayısının ilerde 100'e tamamlanabileceği kaydediliyor. Hukümet sözcüsü Dimitri Maroudas, 80 adet uçak alımına ilişkin nihai anlaşmalann kısa süre sonra yapılacağını ve bu anlaşmalann yiıksek düzeydeki kabine üyeleri ile kuvvet komutanhklanndan oluşan Yunan Yüksek Savunma Konseyi tarafından onaylanacağını bildirdi. Yunan askeri kaynakları, Yunanistan'ın Hava Kuvvetlerini Avrupa Parlamentosu yardımı, kısıntılı geçti yenileme programı çerçevesinde yüksek düzeyde elektronik teknolojiye geçiş yollan aradığını ve hem Amerikan hem de Fransız nrmalarının Mirage ve F16 parçalarının ortak üretimi için Atina yönetimine teklif verdiklerini kaydettiler. Çeşitli siyasi tepkilere karşın, Yunan hükümetinin 5 milyar dolardan fazla tutan uçak alım bedellerini 10 yıl içinde ödeyeceği belirtildi. Fransa ile yapılacak anlaşmalarda FransızYunan ortaklığında, Yunan tarım ürünlerinin dışsatımı ile ilgili ortak şirketler oluşturulacak. Fransa, Yunanistan'da turizm yatınmları yapacak. Amerika ile de, Yunan tersanelerini geliştirme projesi için Yunan mallarmın dışsatımını kolaylaştıracak anlaşmaJar öngörülüyor. Yunanistan Başbakanı Papandreu'nun Amerikan F16'lanyla birlikle Mirage2000'lerin satın alınacağı yolundaki açıklaması, Fransa'da ulusal askeri uçak sanayiinin büyük bir başarısı olarak nitelendiriliyor. Bu konuyla ilgili olarak Paris muhabirimiz Sabetay Varol'un görüştüğü yapımcı şirket, Dassault firması yetkilileri, Papandreu'nun bu açıklamasının kendi bünyelerinde büyük sevinç uyandırdığını ifade ettiler. Firma, Yunanistan hükümetiyle Mirage 2000'lerin satışı konusunda birkaç yıldır süren görüşmeler yapıldığını, kesin sözleşmenin büyük bir olasılıkla 1985 yılının ilk aylarında imzalanacağını bildirdi. Mirage 2000 uçağı, Dassault firmasının son zamanlarda geliştirdiği bir avcı uçağı tipi. Fransız Hava Kuvvetleri'nde kullanılmasına ise yalnızca geçen yıl başlandı. Ancak bundan önce Mısır, Hindistan ve Kuveyt hükümetleri bu uçaklardan satın aldılar. Belediye Baskanı'na, "ithal etten kasaplara verilip verilmeyecefi" sorulduğunda, biraz düşündü "verilebilir" dedikten sonra, "ama denetimi çok zor. Biz adamlara 600 liradan veririz. 1000 liradan satarlar" diye sürdürdü. Özfatura üçüncü parti 18 ton etin de yolda olduğunu belirtirken, belediye yetkilileri de gelen ithal etlerin "kısa surede tukendiği" görüşünde. Öte yandan, Meclis'te komisyonda Tarım, Orman ve Köyişİeri Bakanhğı butçesi göruşülürken ithal et de gündeme geldi. Bakan Hüsnü Doğan "ithalatı onur meselesi yapmayahm" derken, ANAP'h Hajdar Özalp "et ithalinde cigerimiz yanıyor" dedi. özalp "et kurban kesilerek karşılanıyor. Bunu davul zurna ile diinyaya Uan etmenin bir manası var mı?" diye sordu. MDP'li Ertugnıl Gökgttn de, "vatandaslanmız Türk koçunun Alman etine kurban edilmesinden iizüntü duyuyor" dedi. Ankara Büromuzun haberine göre Gökgün, Izmir Belediye Başkanı Özfatura'ya da bir telgraf çekerek "vatandaşlann Alman eti için yapılan mezbaha şovundan büyük üziıntü duyduklanm" belirterek şunları söyledi: "Bay Özfatura, paranızı istediğiniz yere harcayabilirsiniz ama, Alman eti ugruna kurban keserek harcamanızı affetmeyecegi inancıyla. tzmirtileri daha ucuz Türk eti yedirmeklen mahrum bıraktığınız için sizi kınıyorum ve iizüntü yaratacak şovlardan vazgeçmenizi tavsiye ediyorum." Hanedanlar iş peşinde Kraliçe Elizabeth'in yaptığı dış gezilerde İngiliz işadamları için birçok ticaret bağlantısı sağlandı. tspanya Kralı Carlos, tspanyol otomobil sanayii için Kolombiya'da pazar buldu. İsveç Kralı Gustav, diğer meslektaşlarına göre biraz talihsiz. Tüm siyasi görevleri elinden alınan kralm hayattaki başlıca görevi, yılda bir kez Nobel Ödülü kazananların elini tek tek sıkmak. Bunun karşılığında yılda 520 milyon lira alıyor. Dış Haberier Servisi Demokrasınin beşiği Avrupa'da krallık kavramının çoktan tarihe karışmış olması gerekirdi. Oysa lkinci Dünya Savaşı sonrasında siyasi hayat üzerindeki tüm yetkileri kaldınlan Avrupa'nın kralları, kraliçeleri son on yılda giderek artan ölçüde siyasi ve toplumsal hayata katkıda bulunuyor. Krallık yönetiminin ne demek olduğunu çoktan unutmuş olan birçok Avrupa halkı, formalite icabı hukum sürmeye devam eden "hükümdarlarına" bağlı. "Httkümdan" bulunan ülkelerin birçoğunda halkın yüzde 80'i, hatta daha buyük bir çoğunluğu, krallarını ya da kraliçelerini ulusal birlik simgesi olarak görüyor. "Newsweek" dergisinde yer alan bir yazıya göre Avrupa'nm krallarının ve kraliçelerinin bu başansı, "bükmetmek" ile "hüküm sürmek" arasmdaki ayrımı koymalarmdan kaynaklanıyor. "Hükmetmek"ten vazgeçen "hükümdarlar", 19. yüzyıl sosyal bilimcisi VValter Baagehot'un düşüncesini benimsemiş görünüyor: "Kralın rolü, danışmanlık etmek, yiıreklendirmek ve uyarmaktır." Çarpıcı bir örnek, Ispanya Kralı Juan Carlos. Juan Carlos ülkesinin diktatör Franco'nun ölümünden sonra parlamenter BOO nııyon bra Aynca kralın ı^ırtığı kvtar patates Uaasın yuıde 75 ı personele ve sanyın yllık onanm 1 mtyar M0 ımlyon lıra Ayncj bın ktre süt ve bın ton yuial İkı sarayın süreMı gıderlen culuk narcırahı olarak 240 mu,. tra Aynca tum getrlen vcrpöen muaf HÜKMETMEYEN HÜKÜMDARLAR Krallık yönetiminin ne demek olduğunu çoktan unutmuş olan birçok A vrupa halkı, formalite icabı hüküm sürmeye devam eden hükümdarlarına çok bağlı. Işte İngiliz ve Hollanda hanedanı yan yana. Kraliçe Elizabeth ve kocası Prens Philip, Hollanda Kraliçesi Beatrix ve kocası Prens Claus bir arada. Vedı sarayın masranan ıçın 2 m|. yar 520 mlyon İ n Beş uçsk, kı> iytt tnri « toaCyet yab ıçr < n * y » 800 nrityon İ n Aynca posa h a m l g n bedara Geir vergis ödenvvor mayan masrıflar deviettan 1 mlyar 200 nüyon f n Aynca 16 ton patamıt batfr.ÛCBnymgüntiftgibıdıvs l a r ^ l ı n Ayna Declıva yofcu 1 mlyar 200 milyon lıra Aynca sarayın Masrjl ödemtteri vergOen n u i , ama getıı vergıs Muyor YotctAıklafda kratyeı ındmm Devlet he sapta oknayan dış harcamabnn da bc*mür>ü MOyot * saray n t»r ysMı konak ıçtn 760 müyon m mtsraf Metms. geaer O V H B M kvftamyor Ü h içnfc yofcı** M ı v a 880 milyon i n . Bunun yuale 801 personele ve sarayın gıderlerıne aıdiyo' Sekız sâraym masraftarı ^ m 840 rtılyon İ n Bedavs /otcutuk otana|)ı, vergı muaftyet demokrasiye geciş sürecini yönetti ve tarihin bir cilvesi olarak üstelik faşist bir darbeye karşı "demokrasiyi kurtaran kral" olarak tarihe geçti. Juan Carlos'tan sonra siyaset sahnesinde siyasi bir rol de oynayabilen diğer hükümdar, tngiltere Kraliçesi II. Elizabeth. Elizabeth örneğin 1979'da Zambiya Devlet Başkanı Kenneth Kaunda ile yaptığı gizli bir şörüşmeyle onun Rodezya için ingiliz hükümetinin önerdiği banş planına itirazını geri alrnaya ikna etmişti. Böylece, bu ülkede ırkçı İan Smith yönetimi ile siyah liderler Mugabe ve Nkomo' nun Yurtsever Cephesi arasındaki "icsavaş" sona erdi. Mugabe'nin başbakanhğmdaki Zimbabve doğdu. DİĞER HÜKÜMDARLAR Diğer "hükümdarlar" bu denli önemli ve büyük işler yapmıyor, ama yine de onların rolü de küçümsenecek gibi değil. Belçika Kralı Baudouin, ülkenin Fransızca konuşan Vallonlan ile Hollandaca konuşan Flamanları arasında köprü görevini görüyor. Hollanda'nın kraliçesi Beatrix ise diplomatlığı ve ulusal sorunları yakından izlemesiyle puan topluyor. tskandinav yarımadasının üç hökümdan da diplomatlıklan ile tanınıyor. Danımarka Kraliçesi Margrethe, profesyonel bir ressam, gümüş sanatçısı ve çevirmen olarak (Simone de Beauvoir'i Dancaya çevirdi) özgün bir aydın. tsveç Kralı Onaltıncı Gustav ise biraz daha talihsiz. Tüm siyasi görevleri elinden alınan kraİın hayattaki başlıca görevi, yılda bir defa Nobel ödülü kazananlann elini tek tek sıkmak. Bu tebrik karşılığında da yılda 520 milyon lira para ahyor. KRALtÇE'NtN DIŞ GEZİLERİ Diğer hükümdarlar ise gecegündüz calışıyor. Sürekli bir şeyler okuyor, sürekli dış geziler yapıyor. Ingiltere Kraliçesi II. Elizabeth, seçimle işbaşına gelen hükumet üyelerinin yaptığından kat kat fazla dış gezi yapıyor ve eski İngiliz sömürgeleriyle ilişkilerin kopmamasını sağlıyor. Kraliçe ve eşi Prens Philip yılda 1 milyar 480 milyon liraya mal olan Brittania yatıyla dış geziye çıktığında her limanda kalabalık İngiliz işadamı heyetleri tarafından karşılanıyor. Kraliçe'nin dış gezilerde yaptığı görüşmelerde ingiliz işadamları için o denli çok dış ticaret bağlantısı sağlandı ki, yat için yapılan masraflann karşılığının ahndığı söyleniyor. Ispanya Kralı Juan Carlos, bir Latin Amerika gezisinde tspanyol otomobil sanayii için Kolombiya'da pazar buldu. Hollanda Kraliçesi Beatrix ile Prens Claus ise ABD'de Hollanda'nın elektrikli eşyalarını ve peynirini pazar ladı. Kraliyet aileleri artık çocuklarına normal bir hayat sağlamak için onlan "aradan" birer çocuk sayılacaklan Amerikan okullanna gönderiyor. Aile yaşantısı ise bir zamanlar kendilerini tehdit eden "burjuva"lannkine benzedi. Örneğin Kraliçe Elizabeth zaman zaman akşam yemeğini "herkesin" girebildiği lokantalarda yiyor. Hollanda Kraliçesi Beatrn ise çocuklannın ve sarayın alışverişini yapmak için süpermarkete bisikletle gidiyor. Mali Poüs, kaçak video ve televizyon ele geçirdi HÜSEYİN AVUÇ tstanbul'da ithal mali gömnümünde piyasaya sürülmek istenen yaklaşık 6 milyon lira tutannda elektronik cihaz ele geçirildi. Mali Polis tarafından gözaltına alınan Fettah Aksoy adlı tüccarın uzun suredir bu işi yaptığı anlaşıldı. Yurda kaçak olarak sokulan e$yaların ithal malıymış gibi piyasaya sürülmek istendiği yolundaki bir ihban değerlendiren Mali Şube görevlileri, dün erken saatlerde Sirkeci'deki Doğubank Işhanı'nda bulunan 24 nolu işyerine baskın düzenledi. Burada bulunan bazı televizyon ve videoların ithal belgelerini gösteremediği için gözaltına alman Fettah Aksoy adlı tuccar, yapılan sorgulamasında suçunu itiraf etti. Daha sonra Kuçükçekmece Cumhuriyet Mahallesi Hanımeli Sokak üzerindeki 35 nolu depoyu basan Mali Polis, burada da Fettah Aksoy'a ait çok sayıda kaçak elektronik cihaz ele geçirdi. Yaklaşık 6 milyon lira tutanndaki renkli televizyonlar, videolar, müzik setleri ve diğer elektronik eşyaların, buradan parça parça Sirkeci'deki Doğubank Işhanında bulunan işyerine getirilerek piyasaya sürüldüğu belirlendi. Dalan: lstanbul, Türkiye'nin en geri, en yoksul kenti İstanbul'da yaşayanlar, entelektüeller birazcık bulundukları dar çerçeveden çıksalardı, İstanbul gerçeğini görebilirlerdi. O zaman lstanbul bu halde olmazdı. Hizmeti çemberden başlattık, merkeze gidiyoruz. Merkezden çembere hizmeî götürmek, gösterişten başka bir şey değildir. Bir vakıf kuruyoruz. Bu vakıf kolejler kuracak. Parayı bağışlayanın çocuğu bu okulda okuyacak. Bin kişilik okul yaparsam, parayı veren 750 kişinin çocuğunu okula alırım, 250 kişiyi de bedava okuturum. tstanbul Haber Servisi "Herşey çocuklar için".. tstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, çoğu kişiye ters ya da anlamsız gelen bu sözleri sürekli yineliyor. Bunu kendisi de yadsımıyor. tlk başta eşinin de karşı çıktığını belirtiyor ve şöyle diyor bir kahkaha attıktan sonra: "Ben seçimlere girerken böyle dedim. Ama o gece eve geldigimde, hanım bana "Bedrettin n'apıyorsun? Bu apolitik bir şey. Çocuklar oy kullanamaz ki..' dedi." Dalan, bunu söylerken bir kahkaha daha atıyor ve ekliyor: "tçimden öyle geldi, konuştum. Ben çocuklan çok seviyorum. Herşeyin başında insan sevgisi olmalı. Çocuklan sevmeyen, neyi sevecek kü." "Çocuk" sevgisi, "insan" sevgisini somutlayan bir simge Bedrettin Dalan'da. Çocuklann, geleceğin büyükleri olacağının ve onlara ne denli verilirse, geleceğin o denli iyi ve güzel olacağının bilincinde. Bunun için "çocuk sevgisT'ni ön plana çıkanyor durmaksızın. "Her şey insan için" diyor. "tnsanı sevmezseniz, yapttğınız tüm bu işierin ne anlamı kalır ki?.." tnsana olan, İstanbullu'ya olan bu tutku bazı sonuçlara vardırmış Bedrettin Daian'ı: "lstanbul Türkiye'nin en geri kalmış, en yoksul kentidir" diyor örneğin. "fstanbuTu layık olduğu yere oturtmaya çalışıyonız" diyor. tstanbul gerçeğini ortaya çıkartmaya çabalıyonu.." Ama hakkında çıkan bazı yazılardan da yakınmaktan geri kalmıyor, tstanbul sevgisinin istismar edildiğinden yakınıyor. Bir örnek veriyor: "Ben yurt dışında da luüdım. Emin olun gittiğirade, hep İstanbul'u özlemişimdir. Çamurunu, evlerini, sokaklanm özlemişündir. Böyle bir sözümu istismar konusu yaptılar, 'Dalan İstanbul'un çamurunu özledi, demek ki tstanbul çamurdan kurtulmayacak' dediler.." tstanbul milletvekillerine de kızıyor Dalan, "tstanbul gerçeğini" bir türlü yakalayamadıkları için. "İstanbul'da yaşayanlar, entelektüeller tstanbul gerçeğini görmemişlerdir" diyor. "tstanbul'dan milletvekili seçilenler de görmemişlerdir. Kabuklannı kınp birazcık bulunduklan dar cevreden çıksalardı, lstanbul gerçeğini görebilirlerdi. O zaman tstanbul bu halde olmazdı.." "Kabuğunu kınp dışarı çıkmış olmak" Dalan için çok önemli. "Biz bu anlayışla, yani tstanbul gerçeğini görerek bu işe geldik" diyor ve ekliyor: "tlk önce hizmeti çemberden başlattık. merkeze geliyoruz. Merkezden çembere doğru hizmet götürmek, gösterişten başka bir şey değildir. Hizmete çemberden başlarsanız kente camur girmez, zorluk olmaz.." Dalan'a soruyonız. "İstanbul'un en büyük sonınu ne?" Geldiği günden bu yana sürekli işlediği "Haliç konusu mu?" Arkasındaki görkemli "Haliç" tablosuna karşın, yanıtı şaşırtıcı oluyor. "Yooo!.." diyor. "Haliç bir simgedir. Vitrindeki olaydır. tsmi iddialıdır. Yabancılann ilk gelip baktığı yerdir. İnsanları harekete geçirici bir şey gerekiyordu.." Peki, nedir önemli olan "Haliç" değilse?. "Ama" diyor Dalan, "Haliç Ustü açık bir fosseptiktir. Bu bakımdan önemlidir. tnsan sağlığı çok önemli bîr unsurdur. Sağlığı nasıl koruyacağız? tşte çevre koruması budur. Insanlara bir şeyler vermek lazım." "Yani?" diyoruz. "Kanal" diye yanıtlıyor. "En önemli olan bu. İstanbul'da kanal sıfırdır. 9 bin kilometre kanal yapmak lazım lstanbul'a. Bin kilometre ana kolektor lazımdır." "Bunlardan tam 250 adet getirtiyonız" diyor. "Ön anlaşmalan bitti. Yakında açıklayacağım. 3.5 milyar lira tutuyor tümü. 250 iş makinesinin TIR'a bindirilmiş uzunluğu 15 kilometreyi buluyor." Sonra, yaslanıp makam koltuğunun arkahğına şöyle diyor: "Türkiye'de en ucuz alımı gerçekleştirdik diyebilirim. Atatürk Barajı'na getirilen iş makinelerinden yüzde 25 daha ucuza alıyoruz." "Bunlarla çok işler yapacağız" diyor Dalan, bir yandan da "oyuncaklanyla" oynarken. "Şöyle bir hesap yapalım" diyor sonra: "Bir kepceyle günde ortalarna 300 metre kanal kazanm. 60 kepçem olacak. Bununla bir yılda 3 bin kilometre kanal açanm. Üç yılda, bilemediniz dört yılda bu işi bitirmek zorundayız. Verdiğimiz söz bu.." Sonra soz, dönup dolaşıp yine "çocuklar"a geliyor. "BeJediye olarak Anadolu liseleri yaplıracağız dedik, bize kızdılar, imtiyazlı sınıfa hizmet ediyor diye" diyor ve baslıyor anlatmaya: "Koleje giriş sınavlarından herkes şikâyetçi. Aileler perişan oluyor. Çocuklar problemli büyüyor. Kazanamayanın kendisini ve ailesini duşunun.hepimizin gözu onunde. Milli Eğitim Bvkanıyla guruşium. olumlu buidular.Şunu yapıyoruz: İstanbul Eğitim \ akt'ı di)e bir vakıf kuruyoruz. Bu yapacak okulları. Ben ortaya 2 milyon lafını attım. Örnek olarak. Bunu veren, yani bu parayı bağışlajanın çocuğu bu okulda okuyacak. Sosyal adalete aykırı dediler. Şimdiki durum çok mu uygun. Bence bu işin içinde sosyal adalet var. Ben bin kişilik bir okı.l yaparsam, bu parayı veren 750 kişinin çocuğunu alırım. 250'de genel koleje giriş sınavında başarı göstermiş, ama parası olmayanların çocuklanndan alırım. Yani paralı aileyi de parasız aileyi de yarıştan kopanyonız. Zaten koleje girenlerin çoğu, ana babayı perişan eden özel ders alan çocuklar. Biliyorsunuz, saatte 10 bin lira alan 'süper hoca'lar bile var. 750 paralının vanında 25O'de parasız çocuğu kurtanyorum, ona da i>i bir eğitim sağlıyorum. Şiradiye kadar bu okulları duşünmeyenler, buna Dalan'ın lıiks okulları diyeme/ler. Para bir kereye mahsus aiınacak \e öteki okulların açılmasına, yani bir anlamda okuüar zincirinin kurulmasına dayanak olacak. İlk okulu Goztepe'de kuracağız. Temelini de yakında atıyoruz." Dalan, daha pek çok şeyi, yaptıklarım, yapacaklarını sırahyor peşpeşe, bijyüklü küçüklu.. Su sorununa değiniyor bir ara. "tki üç yıl içinde tstanbul'da suyu akmayan çeşme kalmayacak" diyor. Şöyle bir bıyık altmdan gülümseyip "ama başkan" diyoruz. "İstanbul'un su kaynaklan kısıth. Üstelik nüfus da sürekli ve hızlı bir şekilde artıyor" yanıtı oldukça ilginç ve şaşırtıcı: "lstanbul artık çok rahat geçinilecek bir yer değil. Göreceksiniz nüfus eskisi gibi artmayacak." Sonra söz, para sorununa geliyor. "İstanbul'a devlet yatırımı yoktur" diyor Dalan. "Ben Ankara'dan hiç yardım almadım. Tek kuruş bile.." Tam o sırada bir yardımcısı giriyor içeri ve bir liste uzatıyor Dalan'ın önüne. "Aksaray yeraltı geçidinden 100 bin lira alıyorduk, 1 milyon liraya yükseltildi" diyor. "Esnaf aynca bir de ambulans armağan etti.." Dalan, "göriiyorsunuz" diyor hemen. "Bize nasd beceriyorsun diyorlar. Parayı nereden buluyorsun diye soruyoriar. Işte böyle. Göreve geldiğimizden beri sarfımız artü. O derecede gelirimiz de.. İSKİ'nin geçen aylara kadar aylık geliri 450 milyon liraydı. Şimdi 1 milyar lira alıyoruz. Takiple para toplanıyor.Geliriniz artacak ki, yatınm yapacaksınız." BRÜKSEL (Cumhuriyet) Avrupa Parlamentosu'nun Strasbourg'da yapılan oturumunda, Turkiye'ye yapılacak yardımlardan biri onaylanırken, diğer ikisi reddedildi. Oylama sonucunda Ortak Pazar 1985 bütçesine giren kredi 19.5 milyon dolar tutarmda ve Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında imzalanmış olan 3. mali protokol kredilerine ait. Avrupa milletvekillerinin oyları ile reddedilen diğer kredilerin toplam t'utarı ise 23 milyon dolar. Bunlar Brüksel'den Ankara'ya verilmesi öngörülen 12 milyon dolarlık özel yardım fonu ile 11 milyon dolarlık 4. mali protokol kredileri. Bilindiği gibi zaten 4. mali protokol şu anda tamamen dondurulmuş durumda. Belçika başkentindeki siyasi gozleıncilere gore, Avrupa Parlamentosu'nun önceki gece almış olduğu karar Türkiye açısından olumlu bir nitelik taşımıyor. Çünkü Ortak Pazar hükümetlerinin onümüzdeki hafta ya da aylarda Ankara'ya muhtemel bir yeşil ışık yakmalan durumunda bile 11 milyon dolarlık özel yardım fonu Strasbourg parlamentosunun kararından dolayı serbest bırakılamayacak. Oysa, yine bu gözlemcilere göre bu kredinin işlerlik kazanması mali boyutun ötesinde ve tamamen sembolik bir anlam taşımaktaydı. Kredinin serbest bırakılması durumunda Türkiye AET ilişkilerinde "bir kıpırdanma" işareti belirecekti. AET 1985 bütçesine girmesi Avrupa Parlamentosu tarafından benimsenen yardımın Turkiye'ye aktarılması ise teknik oedenlerden dolayı çok uzun sure alacak. Çünkü, bu krediier proje yatırımlannda kullanılacak ve projeler henüz her ikı tarafça da onaylanmış değil. Evren, inceleınelerde bıdundu İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Kenan Evren, dun öğleden sonra İstanbul'da incelemelerde bulundu. Evren, öğle yemeğini Yıldız Malta Köşku'nde yedikten sonra lstanbul Valiliği'ni ziyaret ederek Vali Ayaz'dan kentin sorunları hakkında bilgi aldı. Almanca ağırlıklı öğrenim yapan Üskudar Fıstıkağacı Anadolu Lisesi7 nde de incelemelerde bulunan Cumhurbaşkanı Evren, burada öğrencilere Türkiye coğrafyası hakkında sorular yöneltti. Evren, sabah da Yıldız Sarayı Şale Köşkü'nü gezdi. Cumhurbaşkanı koşkün Harem Dairesinin çok pis koktuğunu bildirerek "Acaha bir yerlerde fare olüsümb \ar?" diye sordu. Yapamazsak gideriz Dalan, bizi uğurlarken "Bu kentüye mutsuz çogunluk demek lazım" diyor. "Ama bu insanlan mutlu insanlar haline getirmek bizim görevimiz. Bunu yapamazsak gideriz." Sonra da ekliyor: "Hemşehrilerim iyi bir seyler yapılmasını istiyorlarsa karşılığını verecekler. 175 milyar liraya ihtiyacım var. Alacağım bu parayı onlardan. Ama alıp da yapamazsam o zaman hesabını sorsunlar." Duruyor sonra "Meleklerim" dediği sekreterlerinin \anında, yine Istanbul'a getiriyor son sözü. istanbuFa olan "aşkr'na. "İstanbul'u elbirliğiyle mahfetmişiz. Ama lstanbul o kadar güzel ki. Bu giizelliği yine de. özellikle son 2030 yddır bitirip tıiketememişiz. Bir şeyler kalmış geriye. Bunu da kaybetmek istemiyoruz. Dalan^ın oyuncakları Uzanıyor sonra masasının ustüne "Işte bunlar da benim oyuncaklanm" diyor, gösteriyor: Boy boy dozerler, kepçeler, loderler, grayderler, asfalt makineleri maketleri. İstanbul gerçeği tstanbullu'ya, İstanbullu entelektuellere, hatta
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle