19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Ispanycfda Türkiye'nin Konsey'deki yeri için iki ayrı görüş var Sahıhi: C'umhuri>el Maıbaaahk ı t Ga/eıecilik Turk Anoııim Şirkeli adına Nadir Nadi. • üenel Ya\ın Muduru: Hasan ( e m a l . Muesese Müdürıı: htnine l vuklınil. Va/ı Işleri Müduru: Okay (•onensin. 0 > azı İşlerî Müdur Yardımcısı: Ahmet Korulsan, Haber Merkezi Müduru: Yalçın Bayer. Sayfa Du/eni >oneımeni: Ali Acar. TAKVİM 29 Ocak 1984 İmsak: 6.43 Güneş: 8.11 Temsilaler ANKARA: Yalçın Doğan. İZMİR: Hikmel <,etinka>a. ADANA: Mehmel Mercan. • Servıs Şeflerı: İstanbul Haberleri: Selahallin (Jüler, Dıs Haberkr: Kr;>un Balcı, Ekonomi: Osman Ulaga). Kulıur: Aydın Kmev, Maga/in: \ alçın Pekşen, Spor Danışmanı. Abdülkadir Yucelman. Dü/elıme: Refik Dıırbaş. Araştırma: Şahin Alpa>. İkindı: 15.59 Akşam: 18.23 Yatsı: 19.45 Burolar: • Ankara: Konur Sokak No: 24/4 Yenişehir, Tel:175825I75866, İdare: 183335, • İzmir: Halit Ziya Bulvarı No: 65/3. Tel: 254709131230 • Adana: Alaturk Caddesi, T.H K. lşhanı Kal 2/13, Tel: 1455019731 • Bosan ve Yayan. Cmnhuriyet Malbaacılık ve Gazetecüik T.A.Ş. Tıirk OcağıCad 3 9 4 1 , Cağaloğlu. Isl. PK: 246İsl.Tel: 5209703 Telex: 22246 Öğle: 13.22 KANARY4 ADALARESDAN TURK DEMOKRASİSİ SEMİH GÜNVER yi Parlamenter Asamblesi'nin yann başlayaeak toplantısı öncesinde kulis yapmak üzere Madrid'e gelen 3 kişilik TBMM heyeti üyeleri, burada yaptıkları temasların yararlı olduğunu ancak: "İspanyol heyeti içinde karşılaştıkları havanın, sosyalisller ve muhafazakârlar arasında farklılık gösterdiğini" açıkladılar. ANAP milletvekili Leyla Yeniay Köseoğlu, MDP milletvekili Kamuran İnan ve Halkçı Parti'den Paşa Sarıoğlu, temasları sırasında İspanyol Strasbourg Heyet Başkanı ve aynı zamanda meclis başkan yardımcısı olan Verde, Sosyalist Parti milletvekili Martinez, Muhafazakâr Halkçı Birlik Partisi (Alliance Popülaire) milletvekillerinden Marcelino Oreja ve Kırkpatrick. çeşitli basın mensuplarıyla görüştüler. Ana muhalefet partisi olan Halkçı Birlik Partisi'nin Türkiye'yi destekleyici bir tutumda olduğu, Türkiye'nin batı dünyasının kopmaz bir parçası olduğu görüşünü savunduöu görüldü. Konsey Genel Sekreterliği'ne getirilmesi beklenen Oreja, "Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden çıkmasını bir felaket" olarak niteledi. Sosyalist parlamenterlerin ise, açık bir şekilde, çekinceli bir tutum içinde oldukları anlaşılıyordu. Sosyalistlerin bu tutumlarını ve genelde Türkiye'ye karşı tutum alanların yaklaşım tarz Ana muhalefet partisi olan Halkçı Birlik Partisi, Türkiye'yi destekleyici bir tutum içinde. SosyalistHaber ler ise Türkiye'nin 30 ocak toplantısına katılması Fransız Baumel Konsey ile Türkiye ilişkilehni şöyle dile getirdi: Fransız Fourre Türkiye'nin derhal Konsey'den dışlanmasını iste kar yağışı Merkezi Soğuk ve Doğu Anadolu nın Konsey'i zor durumda bırakacağını söylüyor Ankara ile Strasbourg aynı ray üzerinde aksi istikametlerden bir di. İspanyol Martinez,Özal'ın secimleri feshedip, bütün partilesinde etkisini sürdürüyor.bölgeÇok birlerine doğru süratle ilerleyen iki trene benziyorlar. Birformülrin katılacağı yeni birseçime gitmesini önesürdü. İsveçli Alemyr lar. sayıda köyün il ve ilçe merkezbulmak lazım. Yoksa büyük bir çarpışma olacak, bundan iki ta30 ocakta Türk parlamenterlerin Konsey'e geldikleri taktirde bü leri ile bağlantısının kesildiği, larını İnan şöyle özetledi: raf da zararlı ve yaralanmış çıkacak. tün İsveç heyetinin salonu terk etme kararı alacağını söyledi. enerji nakil hatlarındaki anzalar NİLGÜN C E R R A H O Ğ L U nedeniyle bazı köylerin karanlık• Aynı Portekiz'de olduğu giolan diğer Yunarlı milletvekili koBaumel. raporunda isgal kuvvetletaplanıısı sırasında seçilecektir. SosSekreter'in tespiti için yapıiacak oy3 MADRİD Avrupa Konsenuşmasını aleyhte, fakat fa/la ileri ta kaldığı bildirildi. bi yakın geçmişlerinin etkisi ile rinden. bunların geri çekilmesinden yalistler, Danimarkalı Budtz'ı aday lamalarda sonuç üzerinde etkili olaaşırı demokrasi şampiyonluğu yapmayı, sosyalistler adeta bir zorunluluk olarak görmektedir. Aynca İspanyol sosyalistlerinin, Yunan sosyalistleriyle surdurdukleri yakın ilişkiler, bize karşı alınan tavırda rol oy namaktadır. Siyasi Komisyon bir fırlına havası içinde başladı. Fransız Sosyalisı Jean Pierre Fourre. Türkiye'nin derha! Konsey'den dışlanma>ını istedi. Sakalh İspanyol sosyalisı lıder Marlinez, Başbakan Özal'ın açıklamasını bir şantaj ve Demokies'in kılıcı olarak vasıflandırdı ve ÖzaPın gerçek demokrat olduğunu ispaı için Meclisi fesheıtirip, tüm partilerin kaulması ile yeniden genel seçimlere gitmesini istedi. İsvev'li sosyalist Stig Alemyr, 30 ocakta Türk parlamenterlerin Konsey'e geldikleri takdirde, bütün İsveç heyetinin parti farkı gözetmeksizin toplantı salonunu terketme karannı almış olduğunu açıkladı. Kviçreli sendikacı sosyalist Richard Müller ve Portekı/li Rui Mendes. çok sen eleştirilerde bulundular ve Türk heyetinin ocak toplantısına kabul edilemeyeceğini açıkladılar. Danimarkalı sosyalist Budtz. Lanzarole'ye gelmemişti. Yoksa, onun da bu olumsuzlar kafilesine başkanhk edecegi muhakkaktı. Yunan sosyalist Lady Fleming, bu defa nedense soz almadı. Averofun partisinden gıtmeden yaptı. Kıbrıslı Rum bayan ise karı>mamayı tcrcih etti. Dostumuz Alder yalnız kaldı ve burada bir hayli hırpalandı. Siyasi Komisyonun Lanzarote toplantısında sağ ile sol arasında muvazene bozulmuştu. Sağ kanata mensup milleuekillerinin çoğu Kanarya Adalan'na gelmemişlerdi. Sol kanat ise 2/3 çoğunluğu toplantıda rahatça aşnıış bulunuyordu. Toplantıda bulunan Steiner ve BaumH gibi sağcılar, ne şiş yansın ne kebap politikasını güdüyorlar ve solu çesitli sebeplerle kolluyorlardı. Diğer Türk dosıiarı ise yemek salonlarını toplantı salonuna sürekli şekilde tercih ediyorlardı. bahsedıyordu. Kıbrıs bunalımında ön planda Türk ve Rum cemaatlerınin doğrudan doğruya taraf olduklarını kabul eden Baumel. garantör de\let Mt'au ile Turkiye, Yunanistan \e İngiltere'yi de ıkinci planda taraf \e sorumlu gorüyordu. Baumel, Siyasi Komisyonda bu raporu savunacak ve karar tasarısını oylatacaktı. gostermeyi karar laştırmışlardır. Budlz, kafasının dikine giden ve alkolü seven bir militandır. Kendisinden taviz, anlayış, müsamaha beklemek yersizdir. Ikinci aday, Baumel'dir. Baumel, sosyalistleri ve tspanyolları karşısında bulacaktır. Bunu bilmediği içindir ki, RPR'nin kaypak milletvekili, Kıbrıs konusunda başarılı olmak ve herkesin güven ve takdirini kazanmak gayretindedir caklar. Siyasi konulardaki tutum ve davramşlarda parlamenterler bu unsuru da hesaplanna katıyorlar. Siyasi Komisyon, Türkiye'nin Konseyi terketme kararmı şantaj kabul ediyor Doğu Anadolu'da çok sayıda köy ulaşımo kapandı Bir formül bulmak lazım P: artesi sabahı yapılan toplaniıda Siyasi Komisyon degişik fikirler arasmda çalkantılar gecirdi. tutumunu kesinleştiremedi. Bir ara, Baumel, otelin salonlanndan birisinde beni yakaladı. Heyecanlı idi "Sizinle biraz göriişelim . durum ciddidir. Ankara ile Strasbourg, aynı ray üzerinde, aksi istikametlerden birbirlerini doğru 150 kilomelrc süratle ilerleyen iki trene benziyorlar. Önümuzde on beş gunlük bir zaman var. Bir formül bulmak lazım. Yoksa büyuk bir çarpışma olacak. Bundan iki taraf da zarariı ve yaralanmış çıkacak. Siz, ocak toplantısına gelmek istiyorsunuz ve aksi taklirde Avrupa Konseyi'ni terk edeceginizi açıkhyorsunuz. Siyasi Komisyon bu hareketinizi bir şantaj olarak değerlendiriyor ve ocakta gelmenize kesinlikle karşı çtkıyor. Bu. komisyondaki büyük çoğunluğun göriişüdür. Türkiye'de demokrasi henüz tam manasıyle ycrleşmiş değildir. Halledilmesi gereken pek çok sorun var. Sayın Cumhurbaşkanını/ bile, yeni devrenin aslında bir "demokrasiye geçiş" donemi olduğunu lelevizyonda açıkladı. Ortalama bir formül bulalım. Siyasi Komisyon, kendi üzerinde baskılannı devam ettiren. parti idarecilerine ve partizanlara, sendikalara, Avrupalılararası Sendika Konfederasyonlan'na, L luslararası Af Örgutü'ne karşı. birdenbire lutumunu değişlirmiş olmayı izah olanağından yoksundur. Hiç olmazsa yerel secimleri bekleyelim. Bu seçimlere butun parlilerin katılmalan demokrasi yolunda yeni parlamenlonun ve Sayın Özal'ın cesur ve demokratik bir karandır. Gerçi Türkiye'de dıızeltilecek başka onemli konular da var. Hiç olmazsa yere) secimlerin basanlı ve durust cereyan etmiş olmalannı bir paravana olarak kullanabilir ve mayısta 35'inci devrenin ilk toplanlısında. heyetlerinin kadrolarını yenileyecek olan diğer ülkelerle birlikte. Türk parlamenlerlerini de aramıza ciddi olay çıkmadan alabiliriz. Bu formül üzerinde bize yardımcı olabilir misiniz?" • Olumsuz bir tavır alan İspanyolların, gerçekte Türkiye'yi tanımaması, uzaktan edinilen izlenimlerle çekince koymalarına yol açmaktadır. • Bazıları, yurutulen geniş propagandanın kurbanı olmaktadır. Propagandayı yöneten güçler, Türkiye'nin demokrasiye dönmesini istememekte ve Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nde yerini almasını onlemeyi son umitleri haline getirmektedirler. • Özeilikle düşündürücü olan bir diğer husus ise, bazı siyasi şahıs ve kunıluşların Türkiye'ye karşı Avrupa Konseyi'ni bir baskı unsuru olarak kullanmak istemeleridir. OCAK YERİNE MAYIS Kamuran İnan'ın gazetemize yaptığı açiklamaya göre İspanyol sosyalistleri "30 ocak toplantısına kalılmakla. konsey çoğtınluğunu bir ölçüde zor durumda bırakacağımızı, Türkiye'nin 30 ocak toplantısına katılmaktan ziyade, mayıs toplantısına katılmasını lemenni ettiklerini" ifade ettiler ve "Bu maksatla Avrupa Konseyi Başkanı Ahrens'in Türkiye'yi ziyaret eltigini" hatırlattılar. Sosyalistlerin mayıs toplantısına katılmamız konusundaki temennilerinin ardında yatan gerekçeleri sorduğumuzda, İnan şunları söyledi: "Aslında, kendilerinin de çok güçlü bir şekilde kullanabildikleri bir gerekçeleri yok. Gerekçe olarak belirttikleri 30 eylül 1983de konseyde alınmış bulunan temenni kararı. Oysa bu karar. bildiğiniz gibi daha Türkiye'de secimler yapılmadan secimleri ve doğacak pariamentoyu peşin hükümle mahkum eden bîr karardı. Bunun dışında Türkiye'yi ziyaret etmeden rapor hazırlamak marifetini gösteren Steiner'in 911 ocak 84 Lanzorote siyasi komisyon toplantısında hazırladığı fakat orada müzakere edilmeyen bir karar tasansı bulunmaktadır. tspanyol sosyalistleri. bu 2 tasarı karşısında 30 ocak toplantısına katılmamızın güçlükler ar/ettiğini, bu karann önce ortadan kaldırılması gerektiğini savundular." kıbrıs sorıınu Fransız Baumel. Kıbrıs hakkında hazırlanan raporun ve karar tasansının sahibiydi. Kıbrıs sorununun halli hususunda Avrupa Konseyi'nin rol oynamasinı istiyordu. Beş kişilik bir grubun kurulması ve bu grubun ilgili taraflarla lemasa geçerek hal şekillerini araştırmasını öngörüyordu. Ankara'nın, Kıbrıs sorununu uluslararası forumlara götürmek istemediğini \e hal şeklinin ancak iki cemaat arasında muzakerelerle çözülebileceği görüşüne sadık kaldığını bildiğim için Baumel'in bu gayretlerinin geTçekçi olmadığını ve bugüne kadar Danışma Meclisi, Bakanlar Komitesi ve Genel Sekreter Kansek'in, Denktaş'ı adeta mevcut değilmiş gibi telâkki ederek kendisi ile Strasbourg'a kadar geldiği halde gorusmek bile istememiş olduklarını, şimdi Denktaş'la Kıbrıs konusunu göruşmeyi nasıl düşünebildiklerini belirttim. Çelişki içinde olduklannı söyledinı. Siyasi Komisyonun yeni Başkanı. Danısma Meclisi'nin ocak Lçüncü aday İki adayın birbirleri ile çekişmesi sonucu Komisyon Başkanlığı seçiminin mayıs toplantısına kalması ihtimali de mevçutmuş. O takdirde Uçüncü aday olarak Avusturyalı Steiner'in ortaya çıkması bahıs konusu imiş. Sleiner, bu sebeple de esasen zikzaklar içindekı davranışlarına Türkiye konusundaki raportörlüğünde biraz daha dinamizm getirmek yolunda göründü. Turk parlamemerleri Danışma Meclisi'ne döndükleri takdirde, hem Komisyon Başkanlarının seçimlerinde, hem de Genel Türk parlamenterler 3 yıl aradan sonra yeniden Avrupa KonseyVnde \arm başlayaeak toplantıya katümak üzere 3 siyasal partiye üye 12 milletvekili Strasbourg'a geldi. Yetki belgeleri de TBMM Başkanlığı tarafından Strasbourg'a gönderildi. YALÇIN DOĞAN STRASBOL'RC Üç yıllık bir aradan sonra Turk parlamenterler yarın A\rupa Konseyi Genel Kurulu'nda, diğer çalışma gruplarında ve kulislerinde kendilerini yeniden gösterecekler. Bu arada, TBMM'de temsil edilen uç siyasal partiye üye or. iki milletvekili dün aksam Strasbourg'a geldi. On iki millet\ekilınin "secimle gelmif parlamentonun ü\esi \e kendilerinin TBMM'yi temsil elmek hakkına sahip ulduklannı" gösteren yetki belgeleri de Ankara'dan buraya gönderilmiş bulunuyor. Türk parlamenterler Avrupa Konseyi Genel Kurul toplantısına en son bundan üç yıl önce, 1981 ocak ayında katılmışlar, o tarihte de Türkiye'yi 1977 seçimlerinde seçilen parlamenterler temsil etmişti. 12 Eylül harekâıı ile hirlikte dcmokrasiye ara verildiğinden \e herhangı bir seçim >apılmadığından dolayı, Türkiye Avrupa Konseyi'nde sadece Bakanlar Komitesi'nde temsil edilmiş, genel kurul toplamılannda temsil edilmesi fiilen mümkün olmamışlı. Şimdift Kasımseçimlerı\!e birlikte TBMM'de bulunan üç siyasal parriye üye milletvekilleri yeniden AvKonseyi'nde yer almayı amaçlıyor. Siyasal partilerin kendi içlerinden seçtikleri on iki millet\ekili dün akşam Sırasbourg'a geldiler. Avrupa'nın çeşitli başkeııtlerinde birkaç haftadır Türkiye'nin. Avrupa Konseyi üyeliği hakkında bilgi veren ve "6 Kasım secimlerinin «erçekte Türk halkını temsil eden bir parlamentonun oluşmasıyla sonuçlandığını" anlatan millcı\ekilleri. edindikleri izlenimlerde "hukümetler düzeyinde olumlu". ancak A\rupa Konseyi'ndj \er alan parlamenterler düzeyinde "pek de olumlu olmadıf|ı" noktasında birleşiyorlar. ANA SORLN Türkiye ile Avrupa Konseyi arasındaki w u n , 6 Kasım secimlerinin "Türk halkının genel egilimlerini temsil edip elmediği" iddiasından kaynaklanıyor. SODEP ile Doğru Yol Partisi'nin 6 Kasım seçimlerine giremeyişleri, Avrupa Kon>e\i parlamenıerleri tarafından tepki> le karş:lar.ıyor ve onları "bu seçim halkı temsil elmeklen uzaklır \e demokralik değildir" yargısına götürüyor. Haıta, bu yargı Türkiye ile ilgili bir rapor yazan A\usturyalı parlamenter Sleiner'in satırlanna da yansımış d'jrıımda. 19 aralık 1983 tarihli raporun dokuzuncu maddesinde Sleiner uuıen şoyle diyor: "Özeilikle Turk \alandaşlannın M' siyasal parlilerin yencl seçimlere kalılmalan ve aday goslermelerine gelirilen ciddi kısıtlamalar nedeniyle. mevcut >asama meı'IİNİnin Türk halkını lam olarak lemsil ı>deme>ecegi hıısusundaki kanaalini leyil ederek..." İP1.KR ÇOK GERGİN Işte. bu maddeden dolayı, Avrupa Konseyi ile Türkiye arasındaki ipler şu anda çok gergin. Avrupa Konseyi'ne katılabilmek için buraya seçilen milletvekillerinin "yetki belgelerinin" Konsey tarafından onayiannıası gereki\or. Bir başka deyimle. buraya gelen Turk milletvekillerini "Turk halkını temsil ellikleri" konusunda A\rupa Konsevi onaylanmak zorunda. Sözü edilen "yelki belgeleri" Ankara'dan Strasbourgdaki buyükelçiliğimize gönderildi. TBMM Başkanlığı tarafından Dışişlerı Bakanlığı aracılığıyla buraya gönderilen yetki belgeleri yarın oluşturulacak "Deneıleme Komisyon u ' n d a incelenecek. Denetleme Komisyonu, Avrupalı parlamenterler arasınJan çekilen kura>la oluşuyor. Yetki belgelerinin incelenmesi sırasinda, herhangi bir Avnıpalı parlamen;erin: "Bu yelkiler geçersizdir, çunku secimler halkı lemsil elmiyor" biçiminde bir itirazı söz konusu olursa, belgelerin incelenmesı bu kez "Tüzuk Komisyonu"nun görevleri arasına giriyor. Dolayısıyla, belgeler "Tüzük komisyonu'na" gonderiüyor. MITLAKA İTİRAZ EDİLECEK Buradaki çeşitli çevreler yetki belgelerinin geçersizliği konusunda "mullaka bir ilirazın yapılacağına" ilişkin tahminler yürütuyorlar. Böyle bir itiraz halinde. iş Türkiye'nin, Avrupa Konseyi'ndeki durumunun hukuken tartışılmasına kadar uzanabiliyor. Ya da tüzük kornisyonunun konuyu askıya alarak şimdi bir karar vermeden dağılmasına ve dolayısıyla bir anlamda. daha önceden verilen Steiner raporunun göz ardı edilmesine yol açabiliyor. Böyle bir durumda, Avrupa Konseyi "Türkiye'deki secimler demokralik değildir" yolunda aldığı karan havada bırakmış oluyor. Bir yandan yetki belgelerinin incelenmesi zorunluğunu vurguluyor, ama öte yandan da, "Şimdilik inceleıneyelim. toplanlıya Türkiye kalılsın sonra düşünürüz" ta\rı içine giriyor. Avrupa Konseyi'nin böyle bir yolu seçmesi, Türkiye'nin tavrından ileri geliyor. Başbakan Özal "Eğer yelki belgeleri kabul edilmez ve 6 Kasım secimlerinin Turk halkını lemsil elmediği iddiasını Avrupa Konseyi sürdiırürse, biz de Avrupa Konseyi'nden çıkarız" demişti. Birerikişer Strasbourg'a gelmeye başlayan Avrupa Konseyi parlamenterleri yarın, özetlenen gelişmeler doğrultusunda ve Özal'ın sozlerini de dikkate alarak bir karara yönelecekler. Yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle bölgede ulaşımın güçlükle yapıldığını belirten yetkililer, araçların takoz, zincir ve çekme halatı bulundurmalarını, kurallara uymayan araçların trafîkten men edileceğini bildirdiler. Anadolu Ajansı'nın haberine göre, bölgede hava sıcaklıklarında 67 derecelik bir düşüş meydana geldiği, kar kalınhğının Erzurum şehir merkezinde 16, yüksek kesimlerde ise 90 santimetreyi bulduğu bildirildi. Bölgede çok sayıda köyün ulaşım ve haberleşmeye kapandığı, enerji hatlarındaki arızaiar nedeniyle bazı köylerin karanlıkta kaldığı kaydedildi. Kar kalınlığı 20 santime yükselen Kayseri'de. Develi, Yahyalı, Tomarza ve Sarız ilçelerine bağlı 40 köyün, dünden itibaren ilçelerle karayolu bağlantısı kesildi. İki gün önce kapanan KayseriErciyes kış sporlan tesisleri arasındaki yol ve 40 köy yolunun açılması için Karayolları 6. Bölge ekiplerinin arahksız çalıştıklan bildirildi. Devlet Meteoroloji Jşleri G nel Müdürlüğü devam eden kar yağışının bugün de devam edecejini bildirdi. Edirne'de 17 işyeri yandı EDİRNE, (Cumhuriyet) Tarihi Bitpazannda dün sabah çıkan yanemda 17 işyeri tamamen yandı, 50 milyon lira dolayında maddi zarar meydana geldi. Dün saban saat 05.00 sıralarında başlayan yangının elektrik kontağından veya terzi dükkânında cereyanda unutulmuş ütüden çıkmış olabileceği üzerinde duruluyor. Yangın Edirne, Babaeski, Havsa, Uzunköprü ve Keşan belediyelerine ait itfaiyeler tarafından kontrol altına alınmasına rağmen 4 ahşap binada bulunan 17 işyeri tamamen yandı. Edirne Valisi Enver Hızlan, Belediye Başkanı Alpaslan Yalkın. erken saatlerde yangın yerine gelerek, sürdürülen çalışmalan izlediler. Konser\atuvarlar tekrar bakanlığa bağlanacak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu konservatuvarların YOK'ten alınıp, tekrar bakanlığa bağlanacağını söyledi. Taşçıoğlu aynca "1983 yılında 302 milyon dolar olan net turizm gelirimizi, 1984 yılında 500 milyon doiara çıkaracagız. Taahhütte bulunuyonız" şeklinde konuştu. Önceki gün İzmir'e gelen Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu dün ANAP il binasında yaptığı konuşmada konservatuvarların statusü üzerine şöyle konuştu: "Konservatuvariar Kültiir Bakanlığı'ndan alınıp, YÖK'edevredildi. Biz konservatuvarlarda okuyan orta dereceli okul oğrencilerinin VÖK'e devredilmesini anlayamadık. l niversitelerin kafi dcrecede meselesi var. Sayın Cumhurbaşkanımız ile görüştük. Kendileri de onayladılar. Konservatuvaıiann bakanlığımıza bağlanması sağlanacaktır." Mükerrem Taşçıoğlu turizm gelirlerinin yükselmesinin ekonomik dengesinin sağlanmasır.' katkıda bulunacağını belirtert şunlan söyledi: "1983 yılında turizm gelirimiz 302 milyon dolardı. İspan>a'nın aynı yıl turizm geliri 9 milyor dolar, yani bizim ihracatımızın 1.5 misli. Bu yıl turizm gelirimiz asgari 500 milyon dolara çıkacak. Hukümetler yapacağız edeceğiz derler, yapmazlar. Taahhütlerde bulunmazlar, biz bulunuruz. Yatak adedimiz 55 bin. Sadece Rodos adasında yatak adedi 65 bin. Büyük oteller projeleri var. Bunlar 14 sene içinde işletmeye açılacak, toplam 16 bin yatak sağianacak." Kultur ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu turizmde personel sorununun ;ok onemli olduğunu savunarak, bu konuda özel sektörle burs, staj olanaklarının sağlanması için ilişkiye geçildiğini belirtti. Karardan dönmek kolay olmayacak Baumel, bütün diplomasisini kullanıyordu. Kendisine, Lanzarote'de sırf bir \atandaş olarak bulıınduğumu. hiçbir konuda müzakere yetkisine sahip olmadığımı, Daimi Temsilciliğimiz Müsteşan'nın da otelde olduğunu. bu görüşü kendisinin Türk makamlanna ulaştırabileçeğini belirttikten sonra sahsi görüşlerimi kendisine anlattım: "Bildiğim kadan ile Ankara. parlamenterlerimizi ocak loplanlısına göndermek karannı almıştır. Bundan geri donülmesi herhalde kolay olmayacaktır. Siyasi Komisyon gerçekçi olmalıdır. Halkın serbesl iradesi ile ve bütün müşkülleri yenerek parUmentoya airmis ve lemsil yetkilerinden şuphe caiz olmayan milletvekillerini cezalandırmak haksız ve demokratik olmayan bir davranış olacaktır. Türkiye Bu>uk Millel Meclisi 5 >ıl görevde kalacaktır. Bu parlamento ve onun üyeleri ile işbirliği halinde Türkiye'nin yavaş yavas gerçek bir demokrasi haline gelmesine Avrupa Konseyi yardımcı olabileceklir. Aksine hareketle onların gurur ve haysiyetlerini kırmak ve bir kopmaya yol açacak da\ranışlara gilmek, tarihi bir hata olacaktır." Antbirlik yolsuzluğu başlıklı yazınız gerçeklere aykırıdır Gazetenizin 29 Kasım 1982 tarih 20948 sayılı 20 Aralık 1982 tarih 20969 sayılı nüshalarında Ziraat Bankası Kooperatifler Müfettişlerince Antbirlik'te 309 milyon liralık yolsuzluk tesbit edildiği iddia edilmektedir. Bu konuda Ticaret Bakanhğı'nca Birliğimize intikal ettirilmiş bir tembihname yoktur. Bununla birlikte yayınınız ülke ekonomisine büyük katkısı bulunan 20 bin ortağı, 3 bin çalışanı bulunan ve dolayısıyla geniş kitlelerin ilgisini çeken Birliğimizin ticari kişiliğini ve itibarını sarsıcı mahiyettedir. Birliğin her türlü satışları günün ekonomik şartlarına uygun, basiretli ve tedbirli bir tüccar gibi yapılmış, sonuçta iplik satışlarında 1981/1982 sezonunda 473 milyon lira, 1982/1983 sezonunun ilk 4 ayında ise (Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım) 416 milyon lira kâr elde edilmiştir. Bu sonuç iplik fabrikasının kuruluşundan bu yana alınan en iyi sonuçtur. Birlik Kontrol Kurulu üyelerine denetim görevlerinde zorluk çıkartılması söz konusu değildir. Kontrol kurulunun istediği bilgi ve belgeler kanun ve anasözleşme hükümleri çerçevesinde ve usulüne uygun olarak istendiği takdirde, deneümlerine acik tutulmaktadır. Ancak Birliklerde icraatın sorumluluğun Genel Müdürlerde olduğundan bilgi ve belgelerin verılmesi Gene! Mudürün malümatı dahilinde olması gayet tabii ve yasaldır. M.G.K. Genel Sekreterliği'nden Kontrol Kurulu üyelerine tebliğ edilmek üzere Birliğimize bir yazı gelmiş değildir. Bu tür bir yayının ciddi bir gazete olarak tanıdığımız Cumhuriyet'te yayınlanmış olması üzüntümüzu arttırmıştır. Bundan böyle Birliğimizin ticari itibarını zedeleyici ve resmiyete dayanmayan haberleri yayınlarken, ciddiyetinize yakışan hassasiyeti göstereceğinizi ümit ederiz. ANTALYA Paınuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Hakkı KAŞIKÇl Yön. Kur. Bşk. Kemal CİRGİSER Genel Müdür Martinez'in ateşli konıışması O gün öğleyin. İspanyol parlamento heyeti tarafından Komisyon üyeleri şerefine otelin büyük yemek salonunda bir ziyafet tertiplendi. İspanyol protokolü, bizleri de ziyafet ve gezilere davet etmişti. Böylece bu vesilelerle Siyasi Komisyon üyeleri ve Konsey Genel Sekreterliği'nin ilgili yüksek memurlan ile bir arada bulunabildik. Lanzarote'nin en büyük özellıği balıkçılıktır. Dünyanın belki en lezzetli ve çeşitli balıkları Lanzarote açıklannda yakalanır. Bahkçılık sanayiinin iki şikâyeti var: Fazla avlanılması \e termonükleer anıkları dolayısı ile ada sulannın zehirlenmesi. Yemekte. bol ıstakoz ve balık ikram edildi. Yemeğin sonunda, İspanyol parlamento heyeti adına sosyalist Martinez, üç lisanda: İspanyolca, Ingilizce ve Fransızca olarak tekrarladığı ateşli bir konuşma yaptı. ^etiştirme yurtları parçalanmış ailelerin çocuklarıyla dolu Yurtlardaki görevliler, "Bizim anababanın yerini cuklar... Yalancı babalar, yalantutmamız sözkonusudeğil,maaşla anababalık ol cı anneler, kardeşler, ağabeyler. ablalar. muyor" diyorlar. Boşanmadan sonra ikinci kez ev cukların Bu koşullar altında çosahip oldukları tek şey lenen birçok anababa, "sorun yaratmasın" diye essırtlarındaki giysileri ile yedikleri ki evliliğinden olan çocuğunu yetiştirme yurduna yemek. ^ etiştirme yurdunda görevli terk ediyor. r İZMİR, (Cumhuriyet Ege Burosu) Yetiştirme yurtlarında barınan küçüklerin yüzde 70'i parçalanmış ailelerin çocukları. İzmir'deki iki yetiştirme yurdunda aileleri parçalanmış 500'den fazla çocuğun bulunduğu belirlendi. Pek çok kişi çocuklara şu soruyu yöneltir: " E n çok kimi seviyorsun?" Çocuk, bu soruyu çoğu kez "annemi, bababı" diye yanıtlar. Ama yetiştirme yurtİarında yaşayan binlerce çocuk bu soruyu yanıtlayamıyorlar. Onların sevgi gereksinimlerini karşılayacak aileleri, evleri yok. Sevgiye, sıcaklığa açlar. Büyuk, küçük hepsi ilgi bekliyor. Başlarının okşanması onlar için büyuk bir mutluluk. Bu sevgi voksunluğu ile ilgili olarak yetiştirme yurdunda görevli öğretmenlerinden biri şöyle diyor: "Bizim anababasızlıktan doğan sevgi açlığını gidermemiz mümkün değil. Hiç kimse bu çocuklara anababa sıcaklığını vercmez. Maaşla analık, babalık olmuyor. Bizler ne kadar aile havasını yaratmaya calışırsak çalışalım, bu çocuklar içlerindeki küskünlügü atamadıkları sürece başarılı olamayız. Zaten ortam da bu havayı yaratmak için uygun değil." Soğuk bir yapıya yığınla çocuk yerleştirilmiş. Koğuş gibi odalar, degişik yas eruplarında ço bir sosyal hizmet uzmanı, yııntaki çocukların büyük bir bölümünün parçalanmış ailelerin çocukları olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle surdürdü: O HAL11K KİMSE SEVMEZ "Boşanma sonucu anne ve baba ikinci evliliklerinde sorun yaratmaması için çocuklarına sahip çıkmıyorlar. Bu nedenle yetiştirme yurdunda barınan çok çocuk var. Vakınlarının varlığına karşııı >ine de burada barınnıak zorunda olan çocuklarda rııhsal hozuklııklar, sorunlar ortaya çıkıyur. Kendilerine akrabaları tarafından sahip çıkılmadığı için hiç kimseye güven du\mu\orlar. "Beni yakınım istemediğine, sevmediğine gore kimse sevmez" diye düşünüyor ve bunun sonucunda dışa donuk olanlar saldırgan, içe donuk olanlar herşeye karşı ilgisiz davranıyorlar." Yurdun sağlık görevlilerinden biri. "Altına işeme yurttaki çocukların genelinde gorülü\or. Sevgisizlik nedeniyle doğan isyan duygulartnı bu şekilde ortaya koyuyorlar. kimi çocuklarda 18 yasına dek altına kaçırma olayı görülüyor" diyor. \etişürme yuıllannda görevli öğrettnenler oldukça yorucu, yıpratıcı bir çalışma içindeler. Vocukların her şeyleriyle ilgilenmek zorundalar. Hatıa tuvalet soruı iarıyla bile. Çalışma koşullarının güçlüğü nedeniyle zorunlu olan üç yıllık çalışma sürelerini doldıırduktan sonra başka yere atanmalarını istiyorlar. U/nıanlur, bu surekli değismeler >onucunda çocuğun "ideal t i p " seçmekte güçlük çektiğini, "anne", " b a b a " olarak benimsediği kişileri yeniden yitirdiğini, terk edildiği duygusuna kapıldığını belirtiyorlar. Türkiye'nin en büvük yüksek fırını Iskenderun DeıııirÇelik'te yaptırıhyor İSKENDERUN, (a.a.) Türkiye'nin en büyük yüksek fınnının iskenderun DemirÇelik Fabrikaları'nda yaptırılacağı bildirildi. Yetkililerden alınan bilgiye göre, önümüzdeki günlerc* yapımına başlanacak yüksek rının, 25 milyar lira harcamayla yıl sonunda tamamlanarak 1985 yılı ocak ayında hizmete girmesi planlandı. 2 yüksek fırını bulunan Isdemir'de yapımtna başlanacak 3. fırın, Türkiye'deki DemirÇelik Fabrikaları'nda bulunan yüksek fırınların en güçlüsü olacak, devreye girmesiyle üretim iki kaiına ulaşarak, yılda 1 milyon 100 bin ton üretim gerçekleştirilecektir. Yetkililer, yapımı Türk miihendis ve işçilerince gerçekleştirilecek yüksek fırın için gerekli malzemenin tamamına yakınıntn, DemirÇelik Fabrikası atölyelerinden sağlanacağını söyledi ler. Ozel Topkapı Hastanesi açddı Türkiye'de açık kalp ameüyatı yapılan ilk özel hastane, dün htanbul'da törenle hizmete açıldı. Dünyada ilk kalp nakli ameliyaıını gerçekleştiren Dr.Bernard'ın 4 yıl süreyle asistanlığtm yapan Doç.Dr.Edip Kürklü ve eşi Sema Kürklü'nün sahibi olduğu Umut Sağlık A.Ş. tarafından açılan Özel Topkapı Hastanesi'nde 66 yatak ve 2 ameliyathane bulunuyor. Hasıaneyle ilgili bilgi veren Edip Kürklü, haftada 5 açık kalp ameliyatı gerçekleştirmek istediklerini bildirdi. Kürklü, "A macımız ameliyat için yurt dışına hastaların gidişlerini önlemek ve bu yolla Türkiye'ye yılda 5 milyon doiara yakın döviz kazandtrmaklır" dedL Arap ülkelerinden hasta çekmeye de çalışacaklarını belirten Kürklü, aynca Türk Kalp Vakfı aracılığıyla gelen fakir hastaların ameliyatlannı ücretsiz yapacaklarını bildirdi. Kürklü 'nün verdiği bilgiye göre hastanede göğüs, kalp ve damardan başka doğum ameliyatları da gerçekleştirilecek. Ozel Topkapı Hastanesi'nin açılış töreninde tstanbul Valisi [S'evzat Ayaz'ın yanı sıra Kalp Vakfı Başkanı Orgeneral Suat Aktolga, Cerrahpaşa Tip Fakültesi Biofizik Enstitüsü Başkanı Prof.Dr.Meliha Terzioğlu ve diğer konuklar katıldılar. Edip Kürklü ve eşi bir cihazm önünde görülüyor. (Fotazraf: ALİ ALAKUS). Oreja çırpınıp duruyordu Martinez, konuşmasını "İspanyasız Avrupa düşünülemez" cumlesi ile bitirdi. İspanyollar gayelerine oldukça yaklajmışlardı. Oreja'nın Genel Sekreter olarak seçilme şansı bir hayli artmıştı. Oreja da elinden geleni yapıyor, zarif eşi ile birlikte herkesin peşinde koşuyor, gönul alıyor. hülâsa çırpınıp duruyordu. Bana karşı da aynı yakınlığı gösterdi. Karıını verdi. u/erine Madrid'dcki adresini \e telefon numarasını yazdı \e: "Herhangi bir yardım isleğiniz olursa. lulfen beni telefonla evimden arjyınız" dedi. Oreja. mayısta Türk oylarına ihtiyacı olacağını çok iyi bilivordu. Sürecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle