17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 29 EYLÜL 1983 TELEVİZYON 20.00 İnanç Dünyası Kur'anı Kerim Ali İmran Suresi 144148. ayeılen trfan Sevinç okuyacak. Türkçe açıklamasındcm sonra, program "tsiamda Temizlik" konulu konuşmayla son butacak. Ülkemde yazar büyük saygı görmez ABDli William Styron'un romanı "Sophie'ıiin Seçimi" Türkiye'de çıktı Kttltür Servisi ABD'Ii yazar, \VUiiam Styron'un son romanı "Sophie'nin SeçimiSophies Choice" Türkiye'de de çıktı. Yayınlandığı her illkede büyük ilgi gören bu kitap, daha önce de "Gece Yiiriiyiişü", "Nat Turner'in itirafları gibi romanlarla dikkati çeken, ama ülkesinin dışmda hak ettiği ilgiyi görmeyen önemli bir yazan da dünyaya tanıttı. Hele kitabın filme alınması, Sophie rolündeki Meryl Streep'in olağanüstü bir başarı göstermesi, Styron adına yönelik ilgiyi iyice artırdı. Neydi bu 56 yasındaki yazan, Auschwitz toplama kampından kurtulan ve 2. Dünya Savaşı sonrası kendini New York'ta Yahudi sevgilisi Nathan'la bulan Sophie'nin öyküsüne iten? Bu soruya, Styron şöyle karşılık veriyor: nellikle de birkaç paragraf. İşe yaramayan kitaplan birbiri ardına yayınlamaktansa, yedi sekiz yılda bir kitap vermek daha iyi. Bu kadar az kitap yayınlayarak geçinilebiliyor mu? Tabii. Üstelik her kitabım sinemacılar tarafından büyük paralarla satın alınıyor. Beyazperdeye aktarılmasa bile. "Nal Turner'in ttiraflan"nda böyle oldu ve o yılların rekoru kırıldı. "Sophie'nin Seçimi" için de aynı. Peki ama ABD'de kitaplar yazarian yaşatmaya yetiyor mu? ABD'de yazarlara ölünceye kadar önem verilmez. Sonra saygı görebilirler. Ünlü romancıların bile maddi sorunları olabilir. Fransa'da el üstünde tutulurken ABD'de kitabı basılmayan Faulkner buna tipik bir örnektir. Bugün durum daha iyi, cep kitaplan sayesinde daha çok okura ulaşılıyor. Yine de ülkem, avukatlara, doktorlara, aktörlere gösterdiği saygıyı yazarlanna göstermiyor. Belki böylesi daha iyi: Çalışmaya devam etmek gerekiyor. "Sophie'nin Seçimi"nden önce yazdığınız bir romanı yeni de aldıgınız »oyleniyor... Evet, adı da "Savaşçının Yoln". Altı yıl önce, Sophie olayı kafamda canlanınca bırakmıştım kenara. Aynı metne devam etmekte sorun çıkmadı. Arada yeni şeyler de geldi aklıma. Bu roman Kore Savaşı üzerine. Sık sık, kiUptaki genç kahramanınız Stingo siz rnisiniz, diye sormalarından yakınıyor musunuz? belleğin yitip yitmediğine çok dikkat etmek zorundalar. Kitaplannızın kahramanlan hep acı çekiyor. Özellikle de geçmişlerini diışünürken. Hepsinin ortak yanı bu. Bence yaşam bir giz, bize nelerin yön verdiğini bilmiyoruz. Sophie, birbirini tutmaz şeyler söylerken yalan atmıyor. Hiçbir insan, yaşamının bir bölümünu mantıklı bir sırayla yazamaz. Yaşam böyle değiMir. Romancı olan benim sorunu çözümleme biçimim, yaşamın portresini bir "puzzle" gibi çizmek. Çalışmamın karışık bulunması buradan geliyor. Son kitabınızda yine savaş var. Saplantılanmdan biri insanın egemen olma tutkusu. Nedenini bilmiyorum ama, bende var bu. Ve bu duruma çok sinirleniyorum. lnsanlar neden birbirlerine egemen oluyorlar, egemen olmak için neden birbirlerini yok ediyorlar? Sanki kurtulamadığımız, benliğimize kazılmış bir şey var bizde. lnsanoğlunun en lanetli yanlanndan biri egemen olma tutkusu. Bu da bizi en korkunç felaketlere, savasa, mutlak kötülüğe sürüklüyor. Ozetle Amerikalı Türkiye'de açacak Profesör sergi Amerikah Profesör Katherine Self, 17 ekimde Istanbul Teknik Üniversitesi salonlannda Selçuklu eserleri ve Osmanlı mimarisi ömeklerinden oluşan bir sergi açacak. 5 ekimde îstanbul'a gelecek olan ressam profesör Katherine Self, eski Omtanh ve Selçuklu mimarisi üstüne çalışmalar yapıyor. Bu yapüara hayran olduğunu belirten Self'in sergisi, kasımayı başına kadar açık kalacak. 20.30 Haberler 21.05 Hava Durumu 21.10 Minik Konser John Dov/land'm "Sevgilim" adlı parçasmı TRTÇoksesli Korosu seslendirecek. 21.15 Yeni Döneme Girerken 3 ekimden itibaren başlayacak olan yeni programların tanıtılması. 21.45 Türk Sanat Müziği: Mediha Şen Sancakoğlu (Renkli) Programda sanatçı şu parçaları okuyacak: Safalar getirdiniz (Kürdilihicazkâr), Bu ateşi sen yaktm içimde (Kürdilihicazkâr), Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu (HicazJ, Yaşamak yalan belki (Hicaz). Insan yaşamı bir giz Stingo inanılır bir tanık. Işinde ve cinsel yaşamındaki başansızhklanndan içtenlikle söz ediyor. Gizlemek istediği bir şey yok. Duygulandığı, üzüldüğü, Sophie'nin öyküsüne isyan ettiği zaman da okur onu seviyor. Romanın inanılırlığını, okurla yazarın aynı inancı paylaşmasını sağlamak gerek. Bunun ötesinde, romanın tümü bir yaratı urünü. Gerçi ben de Stingo gibi Savaş'tan sonra New York'a gelmiş bir Virginialıyım. Stingo gibi bir yayınevinde danışmanlık yaptım. Stingo gibi Sophie'ye rastladım. Ama romanımın tümü yaratı ürünü, temeli belleğe dayanıyor, o kadar. Yazariar, "Aşıklar Bayramı" bu yıl yapılamayacak Konya Turizm Derneği'nce her yıl düzenlenmekte olan "Aşıklar Bayramı", buyüseçim yasakları dolayısıyla yapılamayacak. Konya Turizm Derneği yalnızca önumüzdeki arahk ayı içinde "Mevlana'yı Anma Törenleri" düzenleyebilecek. 22.05 Avrupa Kupalan Maç Özetleri 22.55 Haberler 23.00 Kapanış RADYO TRTI Altı yılda vazıldı "Sophie'nin Seçimi"ni altı yılda yazdım. On yıl önce yayınlasaydım yine aynı ilgiyi göreceğinden eminim. Bir takım şeylerin söylenmesi gerekiyorsa, bunun anı ya da nasıl söylendiği önemli değildir... Yalnız toplama kampları gerçeği üzerinde de durulmamalıdır. Bu kamplar yarı uygar ya da ilkel ulkelerde icat edilmedi. Sanat ve kültürün doruğuna ulaştığı bir ülkede yaratıldı. Auschwitz'de tutuklu bulunan Sophie, bir köledir. Bunu bilir. Kamptaki öbür insanlar da bilirler. Ama yazgılan, ABD'ye zorla götürülen zenci kölelerin yazgısından farklıdır. O köleler yaşamlarının çalışmaktan ibaret olduğunu anlamışlardı. Çağdaş toplumun yarattığı bir şey olan toplama kampında yatanlarsa, ölüme yazgılı köleler olduklannın bilincindeydiler. Bunu bir romanda vermenin, böyle romanı yayınlamanın uygun bir anı olabilir mi hiç? 05.00 Açılış, program ve kısa haberler 05.05 Ezgi kervanı. 05.30 Şarkılar veoyun havalan. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Gunün jçinden. 10.00 Arkası yann. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. ll.OSTurküler. 11.20 Hafif müzik. 11.40 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 ögle üzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programları. 13.00 Haberler. 13.15 Hafîf muzik. J3.30 Bolgesel yayın ve reklamlar. 14.45 Öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Çeşitli halk müziği. 16.25 Hafif muzık. 16.40 Şarkılar. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Din ve ahlâk. 18.00 Ç o cuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk sarkısı. 18.20 Bolgesel yayın. 18.55 Reklamlar. 19.0001.00 TRTIl ile orıak yayın. 19.00 Haberier. 19.30 Beraber ve solo şarkılar. 20.00 Köyümüz köylümuz. 20.20 Tilrkçe sozlü hafif muzik. 20.40 Turkuler geçıdi. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Çoksesii koro konseri. 22.00 Beraber şarkılar. 22.30 Küçük konser. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Günun haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanıs. 01.0505.00 Gece yarısı. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solisllerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havalan. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Konut deyince. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Türkulerden bir demet. 10.30 Yolun yansmdan sonra. 11.00 tki solistten şarkılar. 11.30 Davul zurna ile oyun havalan. 11.45 Hafif muzik. 12.00 Şarkılar ve saz soloları. 12.30 Beraber ve solo türküler. 13.00 Haberler. 13.15 Saz esCTİeri. 13.30 Türküler. 13.45 Bir ro man / Bir yazardan hikâyeler. 14.00 Teknik Unıversite korosu. 14.30 Yabancı dil öğrenelim. 15.15 Türküler. 15.30 Barok muzik. 16.00 Gönül se simiz. 16.20 Arkası yann. 16.40 Türküler geçidi. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Küçuk konser. 18.00 Beraber ve solo şarkılar. 18.30 Dunya hikâyeciliğinden örnekler. 19.0001.00 TRT I ile ortak yayın 07.00 Açılış ve program. 07.02 Gune başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Turkçe haberler. 09.03 Küçuk konser. 09.30 Onio Players Topluluğu. 10.00 Sizve müzik. 11.00 Öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Diskotcgimizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Klasik Turk müziği korosu. 15.00 Müzikli dakikalar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Plaklar dönüyor. 19.00 Haberler. 19.12 I). Uluslararası Istanbul Festivalinden. 20.45 Hafıf müzik. 21.00 Perşembe konseri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenın getirdikleri. 23.00 Opera saati. 24.00 Gece ve muzık. 01.00 Program ve kapanış. 56 YAŞINDA "Sophie'nin Seçimi" adh kitabı ABD'de 2.5 milyon satan, ama ülkesinin dışında hak ettiği ilgiyi görmeyen William Styron bugün 56 yaşında. Ancak son 12 jılda hiç yapıt vermemiş. Isveçli aktris Tengeroth öldü Isveçli aktris Birgit Tengeroth, 21 eylül günü 68 yaşında öldü. 193050 yılları arasında çok ünlu olan Tengeroth, daha sonra da yazarhğı seçmiş ve ülkesinin en tamnmıs romancıları arasında yer almışiL Birgit Tengeroth, bir süre Danimarka Basbakanlanndan JensOtto Krag'la da evli kalmıştı. TRT III Geleneksel Tiyatra'nun yaşatılması tartışıldı Kıiltür Servisi Kultür ve Turizm Bakanlığı ile tstanbul Kultür ve Sanat Vakfı'nın gerçekleştirdiği "Geleneksel Tiyalro Feslivali"nin 24 eylül cumartesi gunü Istanbul, Ankara ve Bursa'da torenlerle başlamasından sonra pazartesi günü de Ataturk Kültür Merkezi'nde "Geleneksel Tıyatrofitın Yaşatılması" konulu bir açık oturum duzenlendi. Geleneksel tivatronun yeri ve oneminin yanısıra yaşatılmasına ilişkin önlemlerin tartışıldığı açık oiuruma, Milli Kültür Araştırma Daire Başkanı Nail Tan, Dil ve Tarih Coğrafya Fakultesi Tiyatro Ana Bilim Dalı Öğretim uyesi Prof. Swda Şener, Şehir Tiyatroları Yönetim Kurulu Başkanı Vasfi Rıza Zobu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakultesi Öğretim üyesi Prof. MelımeJ Kaplan, Dil ve Tarih Coğrafya Fakultesi Tiyatro Ana Bilim Dalı Bölüm Başkanı Prof. Melin And, Dr. Tekin Özertem, Hayali Küçük Ali'nin torunu Tunca> Tanboğa katıldı. Prof. Sevda Şener geleneksel tiyatronun, çağdaş Türk tiyatrosunun yaratılmasında önemli kaynaklardan biri olarak alınabileceğini belirterek, geleneksel tiyatrodan yararlanılabilecek öğeleri şöyle sıraladı: "Geleneksel Türk Tiyatrosunda gercekle fanlazi >an >anadır. Dans, müzik, üzuntü, şaka, espri organik bir bütunlükle kullanılır, psikolojik derinlik olmamasına karşın sosyal bir ta>ır vardır bu tiyatroda. Ve bu da çok önemli bir öğedir. Bir başka özellik de, epizonik birim dediğimiz küçük küçük birimlerin >an yana gelmeshle oluşan biçimdir. Çok şey soyleme>e imkân veren bir biçimdir bu. Geleneksel Turk tiyalrosunda seyirci ile ovuncu bülünleşir, butün bunlar çağdaş Türk tiyalrosunda kullanılabilecek özelliklerdir." Prof. Mehmel Kaplan da geleneksel Türk tiyatrosunun Türk toplum kulturünden bağımsız alınamayacağını belinerek, bunun geliştirilip halka yakın, halk seviyesinde bir tiyatro yaratılması gereğini %urguladı. Kaplan, "Ben eski, geleneksel tiyatronun halk tiyatrosu şeklinde süreceği kanısındayım. Devlel desteği ile halk kültüninü tümuyle içine alan bir tiyatro oluşturulmah", dedı. Dr. Tekin Özertem ise geleneksel Turk tiyatrosu'nun bugünün ozünü biçimlerken, başvrırulabilecek bir anahtar olduğunu kaydetti ve devlet desteğinde bir akademik çalışmaya da olanak verecek geleneksel tiyatronun oluşturulması gerektiğini söyledi. Konuşmacılardan DTCF Tiyatro Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Metin And. geleneksel tiyatronun yanısıra . geleneksel köylu tiyatrosunun da korunup saklanması gerektiğini belirtti. And, "Geleneksel tij'atro, kültür mirasımızın bir kesitidir. Bunu butun özellikleri ile konımak zorundayız" şeklinde konuştu. And, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ortaoyunu ve karagoz. toplum içinde bütünlejici bir rol alıyordu. Halk Karagöz'ün agzından rahatlıyordu. Geleneksel tiyatromuz kültür mirasımızın bir kesitidir. Halk edebiyaıının her türü, Karagöz'ün içinde mevcuttur. Geleneksel tiyatro diyorsak eğer, bunu butün özellikleri ile saklamak zorunda) ız. Diliyle de saklamalıyız." Şehir Tiyatrolan Yönetim Kurulu Başkanı Vasfi Rıza Zobu, ise, geleneksel Turk tiyatrosunun geliştirilmesi için, geleneksel tiyatro sanatçılarıyla tiyatro tekniğinin bir araya gelmesinin yararlı olacağını kaydetti. Nail Tan ise Türk halk kulturünün unsurlannın statik değil dinamık olduğunu, her kuşağın buna kendi zevkini \e yaşavışını eklediğini belirterek geleneksel tiyatroda bunun çok az gerçekleştiğini söyledi. Bugun Karagöz'ün ve ortaoyununun 19. yuzyıl yaşayışına yönelik olduğunu, bu haliyle daha fazla yaşayamayacağını kaydederek, konuşmasını şöyle surdurdü: "Eski repertuarlar, filmlere alınıp gerektigi zaman gosterilmelidir. Eskinin korunup muhafaza edilmesinin yanısıra geleneksel tiyatro günumüz kultur yapısına uyarlanmalıdır. Kukla bebekler yeniden dizayn edilmeli, eski zevksiz biçim ve gijsilerden kurtanlmalıdır. TRT II BULMACA Tarihçiler, Stalin dönemindeki çalışma kamplannı daha beter buluyorlar, oratarda daha çok insanın öldugunü behrtiyor19.00 Açılış ve program. 19.01 Ha lar. fif müzik. 19.40 RACHMAN1 Değişik kötülük biçimleri NOFF: Melodi, Mi Majör... C. de Groot (Piyano). 19.45 FALLA: "Si arasında bağlantı kurulmaya çahirbaz Aşkı", Bale Süiti... V. de Los lışılır hep. Vietnam'la Auschwitz, toplama kamplarıyla Angeles (Soprano) ve C. M. Giulini yön. Philharmonia Ork. 20.12 Auschwitz karşılaştınlır ömeğin. SAINTSAENS: Viyolonsel Konçer Oysa bunlardan aynı biçimde tosu, La Minör... G. Cassado (Vi söz edilebileceğini sanmıyorum. yolonsel) ve J. Perlea yön. Bamberg ABD'nin Vietnam seferi kötücül Senfonı Ork... 20.42 Brahms:Sen bir serüvendir; SSCB'deki çalışfoni. No I, DoMinör... J. Horensma kamplan da korkunçtur. tein yön. Baden Baden Güneybat Alman Radyo Senfoni Ork. 21.30 Ama benim gözümde AuscHava raporu, ertesi günün progra hwitz'i hepsinden kötü kılan bir şey var. Hiçbiri Auschwitz gibi mı ve kapanış. mutlak bir biçimde yok edici değildir. İTÜ Deneme Yayııtı Kafka artık herkesin malı Franz Kafka 'nın doğumunun 100. yıldönümünün kutlandığt şu sıra, yazarın yayın haklart herkese mal olmuş durumda. Bu yüzden de ilk olay Fransa'da patlak verdi. Yazarın ünlü romanı "Dâva" yıllar önce yazar Aexandre Vialatte tarafından çevrilmis ve büyük ilgi görmüstü. Şimdi iki başka yayınevi, yayın hakkının ortadan kalkmasmdan da yararlanarak, aynı romanı Bernard Lortholary ve Georges Arthur Goldschmidt çevirisiyle yayımladı. Her iki çevirmen de Vialatte'a övgü yağdtnyorlar ama, çevhrisinde rastlanan maddi hatalardan başka yorumunda fazla çekingen veyeterince karamsar obnadığı görünüşünde birleşiyorlar. Merakhlanna ııyarı: Böylece Kafka 'nın sanıldığından da kara olduğu ortava çıkıyor. 2,5 milyon satış Kitabımz ABD'de de ne kadar sattı? 2,5 milyon. Bu romanın etkililigi nereden geliyor? Bir takım oğelerin bir araya gelmesinden. Bir kere soykırım konusundaki bilgiler var. Öbür yanda da, okurlar için korkunç, Urkütücü bir öyküyü canlandıran Sophie. İki kez, önce çocukları, sonra kendisi için ölümle yaşam arasında seçim yapmak zorunda kalacaktır. Okurlar kitabı dikkatle okuduklarında, Sophie ile özdeşleşmektedirler. Nereden biliyorsunuz? Bana yazıyorlar. Her yerden mektup alıyorum. Kitap Ibraniceye ve Japoncaya bile çevrildi. İnsanlar Sophie ile özdeşleşiyorlar. Sophie gerçeği acı çekecek bir biçimde algılıyor. Önce babasıyla, sonra kamp komutanıyla, en son da sevgilisi Natailesi olan. 5/ Ekmek... Irak'ıa bir han'la. İnsanlann büyük çoğunSOLDAN SAĞA 1/ Adana'nın bir ilçesı 2/ Gemi şehir. 6/ Bilgiçlik taslayan. 7/ Yakup luğu da kendilerine karşı aynı Kadri'nin unlu bir romanı... halya' davraruş içindedirler. Bir tür malerin mizana direğınin gerisindeki yelken... Güney Anadolu'da bir da bir şehir. 8/ llham... Başka. 9/ zoşizm bu. akarsu. 3/ Tulyumun simgesi... EsBenzerlerine uymayan, kural dışı Savaşın bir trajedi olduğuki Mısır'da ölıiler tanrısı. 4/ Kuzey olan. nu anlamak için bunu romanlaşAtlamik Teşkilâtı'nm Fransızca kısaltması... 17241804 yılları arasıntırmak gerektiğine inanıyor muda yaşamış büyük Alman filozofu. sunuz? 5/ Kukuletalı palto. 6/ Bölmeli bü Roma tmparatorluğu'ndan yük göçebeçadırı... Bir renk... Hitbu yana Batı Dünyası Tarihi'nin ler'in "siyah gömlekJiler"i. 7/ îlkel savaşa indirgenmiş olduğunu bibir saban. 8/ Stronsiyumun simgeliyorum. Fransızlar Almanlara, si... Iridyumun simgesi... Denız (aAlmanlar Ruslara, İtalyanlar rafından gömülen, derin ve parçalanAvusturyalılara karşı. Ama mış koylar meydana getıren geniş vadi. 9/ Güney Afrika'da buyük bir Auschwitz hepsinin üzerinde. çöl. Buradaki yöneticilerin başka YUKARIDAN AŞAGIY A yerlerdekilerle aynı sporu yap1/ Hıristiyanlıkta bir mezhep ve tıklannı söyleyebiliriz. Ama aymensubu. 2/ Sessizlik... Mesken. 3/ nı şampiyonada yanştıklan söyManganın simgesi... Gelir getiren lenemez. mulk. 4/ Bir ilimiz... Kalabalık bir Kitabınızın kahramanı Nathan, Yahudi yazariar için ban şeyler söylüyor. Bunlara katılıyor musunuz, yoksa bu bir tür DİŞ TABİBİ alaycılık mı? ORHAN TÜZÜN 2. Dünya Savası'ndan sonra öyle bir an geldi ki, Amerikan Levent, Güvercin Durağj, Gazeteciler Yapı Kooperatifi C/3 Blok. D. 7 Saat: 913 Tel:l64 57 25 edebiyatında Yahudi olmayan Randevu alınması rica olunur. neredeyse ikinci plana itildi. Saul Bel)ow, PhUippe Roth, Bernard Malamud Rİbi çok iyi Yahudi ya zarlar da çıktı aralanndan, kendilerine yönelen ilgiyi hak eden tLAN yazarlardı bunlar. Ama benim S.S.K. gibi Yahudi olmayanlar, bu yazarlara aşırı bir ilgi gösterilip GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN gösterilmediğini düşünmeye başSağlık tesislerimiz ihtiyacı 14 kalem tıbbi cihazın akreditifi ladılar. kurumumuzca açılmak kaydıyla ithal edilmek suretiyleproforma alma usulüne gore ihalesi yapılacaktır. 12 vıl süren suskunluk Bu işe ait ihale dosyası Ankara Miıhatpasa Cad. No: 7'deki S.S.K. Genel Mudurluğu 2 nolu Salınalma Komisyonu'nda gorülebilir. Siz de aşırı bir ilgi görmefc İsleklilerin ihale dosyasmda mevcut şartnameler doğrultusunda isler gibi davranmadınız. Yalnızhaz:rla>acakları teklif mektuplannı, 17.10.1983 tarihi mesai bitimıne ca dört kitap ya/dınız. "Sophikadar S.S.K. Genel Müdürlüğü Malzeme Dairesi Baskanlığı Evrak e'nin Seçimi "ndcn önce de 12 yıl Servisi'ne vermeleri veya bu saalte Komisyon Başkanlığı'nda süreyle bir şey >a>ınlamadınız. bulunacak şekilde iadelitaahhütlu olarak postalamaları lâzımdır. Herkesin bir çalışma hızı Postada vaki gecikmeler kabul edilmez. var. Ben her gün dolaşınm. YüKurum ihaleyi yapıp yapmamakta veya diledıgine yapmakta rümek düşünmeme yardım eder. serbeslliı. Basın 24751 Ve hep öğleden sonra yazarım. Bazen yalnızca birkaç satır. Ge ZEKİ ALPAN VE GRUBU Geleneksel Tiyatro Festivali'ne katılan ropluluklardan biri de, Zeki Alpan ve Ortaoyunu Grubu. Toplulukta tivairomu/un kıdemlilerinden Tevhid Bilge de yer alıyor. DÜŞ EKMEĞİ Yeni gelen iki genç kulak kabartmışlardı. "Ve ben ömrümde ilk defa..." 'Yavaş, yavaş' Sonra içinden tamamladı şiiri. 'Büyük şair Nazım, büyükten de büyük, dev.' O günün önemli serüvenini bir an unutmuş gibiydi. Bense merak ediyordum. Yenikapı'da Zekiye ile buluştu mu? Ne oldu, ne yaptı? Zekiye bizim sınıftaydı. Geçen yıl Hasan'la birlikteydiler ama sınıfta kalınca Zekiye Hasan'ı geçmişti. Daha o zamandan bir yakınlık vardı aralannda... Yeşil kocaman gözleri vardı, bembeyaz bir teni, uzun kumral saçları. Nişanlı olduğunu duymuştum bizim smıftaki kızlardan. Mimarhk öğrenimi yapıyormuş çocuk, ağabeyinin arkadaşıymış. 'Sandala bindik, açıldık açıldık' dedi Hasan. Ellerini gösterdi, kabarmış, kıpkırmızı. 'Burda anlatılmaz' dedi. 'Hadi gidip bir şarap icelim, bir de köfte yeriz. Babamdan para geldi korkma.' Paralan ödedik Aşık'a, cıktık. Şehzadebaşından Veznecilere doğru yürüdük. Kapkaranlıktı, aysız bir geceydi. Tek tek tramvaylar, otomobiller mavi kağıtlarla saklanmış solgun ışıklar halinde geçip gidiyorlardı. Karşıdan gelen insanlann sigaralarından anlıyor, yol değiştiriyordu, birer sigara da biz yaktık. Ferah Sinemasını geçtikten sonra bir ayak meyhanesi vardı, üst katta iki kınk mermer masa... Yalnızdık burda. Bir şişe şarap geldi, beyaz peynir, turşu, sonra da ızgara köfte. Birer sigara daha... önce o sordu. 'Sen buldun mu Hale'nin evini?' Nerden çıkardı Hale'yi? 'Lareli'de bir yerde herhalde. Geçen gün izledim, Tayyare apartımanlarına girdi. Ama orda oturmuyorlar, belki o esmer arkadaşı orda oturuyor. Bekledim, çıkmadı." 'Bir gün Beyazıt'ta bekleyelim, buluruz' dedi. Hale'nin evi!.. Esrarlı bir romana dönmuştü. Bir gün bulacaktım o evi. Ama sanki bir türlü bulmak istemiyor gibiydim. Aramak, özlemek! radyoda duyduğum tangolarda yaşatmak onu. Yeryüzüne, yaşama beni bağlayan bir neden. Belirsiz duyguların tutsağıydım. Aşk mı nedir, bilmediğim!.. Uzatmak istemedim bu konuyu. "Bir gun nasıl olsa bulacağım" dedim. "Sen anlat asıl." "Zekiye bir mektup yolladı. Ağabeysi anlamış. Bir tokat atmış. O doğulu çocuk serserinin biri, demiş, bir daha onunla konuşursan öldürürüm demiş. Bunlan yazıyor. Bugün saat iki buçukta Yenikapı'daki kahveye arkadaşlanyle geleceğini de. Hani bir kara kız var ya arkadaşı, onunla, bir de başka biri. Gittim, bekledim, üçte geldiler. Hepsi beni tanıyor. Ben anlaştığımız gibi bir sandal kiraladım, kahvenin ilersindeki kayabğa yanaştım, bekledim. Arkadaşlarıdan aynlıp geldi. Hemen açıldık, öyle ruzlı çektim ki kürekleri! Kıyı nerdeyse yitip gitti. Yanıma oturdu. Anlattı anlattı. Herşeye razıyım diyor, al beni götür memleketine diyor, o mimar öğrenciyi istemiyorum diyor. Dizlerime koydu başını, uzandı sandalın içine, elim saçlannda, boynunda, ensesinde, göğüslerinde. Öpüştük, öpüştük dakikalarla. Nerdeyse..." OKTAY AKBAL kOyorum bundan. Iç dünyalara girmek korkunç. Kimse, kimseyi bilemez. Hasan iki yıldır tanıdığım biri. Benden iki yaş buyük, yaşamı her yönüyle tanımış, babası o bölgelerin önemli bir toprak ağası. Kavgacı bir çocuk. Hele ilk yıl durmadan döğüşürdü. Yüzüne fazla baktı mı bir çocuk, yakalardı yakasından. "Ne var ülen, maymun mu oynatıyoruz?" Diklenirse, vururdu yumruğu. Sonra değişti, benimle dostluk, şiirden, edebiyattan, sinemadan konuşmalar, birlikte daktiloyla dergi yayınlamak, başkalaştırdı onu. Ama bütünleme sınavlarına zamanında yetişemedi, attan düşmüş, sol bacağını kırmış. Bu yüzden kaldı sınıfta, Hayriye Lisesine yazıldı. Daha rahat orda, daha özgür. "Çıkalım, annen merak eder" dedi. Karanlık bir kat daha artmıştı. Sinemalardan dönenler vardı. Tramvaylar daha hızlı gidiyordu. Biz de duraktan bindik. Saraçhanede Hasan indi. Omuzuma dostça bir yumruk atarak... Az sonra ben de indim. Hiç kimse yoktu çevTede. Yürüyordum, ne bastığım yeri, ne gittiğim yanı göremeden. Bir yokuştan aşağı. Bu kez de eve başka bir sokaktan gitmek istiyordum. Karanlıkta bile bile. Bir korku sanyordu içimi. Pek az insan geçer buradan. Geçmiş yılların nırsızpolis oyunlannda bu hendeklerin, çahhklann içine saklandığımızı hatırladım. Gül tutmuş elimden getirmişti, bir çukura sinmiştik. Saçlan ağzımın içindeydi, eli elimde. Gül şimdi iki çocuk anası. Konya'nın bir bucağında. Hatırlar mı o çocukca aşk duygulanmalarını. Aşk mı? Hangi aşk? İki çocuğun cinselliğe doğru attığı ilk adımlardı onlar. Eller, bacaklar, göğüsler, dudaklar. Bir tanışma, acemice, yarım yamalak... Hasan'la o sokağa gitmeliydim. İstiyordum. Ama korkuyordum. Anlatıyorlardı sınıfta, o bilgiç çocuklar, o önemli serüvenlerini ballandıra ballandıra. Ali Candaş'ın 2. kişisel sergisi Ressam A li Candaş, ikinci h^r şisel sergisini Parmakkapı lfSanat Galerisi'nde açtu Candaş'ın balıkçılan, denizi ve kırsal kesimi konu edindiği resim sergisi 22 yağlıboya tablodan oluşuyor. Marmara üniversitesi Ataturk Eğitim Fakultesi Resimlş Eğitimi Bölümü öğretim görevlisi olan sanatçının sergisi 14 ekime kadar sürecek. Animals topluluğu canlanıyor Bir zamanlann en ünlü pop müzik topluluklarından Animals (Hayvanlar) inlerinden çıkmaya hazırlanıyorlar. 1960'larm büyük ilgi gören topluluklarından olan A nimals 'ın lideri Eric Burdon, başta "House of the Rising SunDoğan Güneşın Evi" obnak üzere döneminin birçok ünlü rock parçasına imzasını atan eskileri bir araya getirerek yeni bir uzunçalar hazırladı. Bu uzunçalar "Ark" adını taşıyor. Riiknettin Kılıçhn fotoğraflan sergileniyor Geçen yıl ölen fotoğraf sanatçısı Riiknettin Kılıç'ın çahşmalan, eşi Merat Küıç tarafından derlendi. Kılıç'ın fotoğraflan "Turkiye Sergisi" adı altında 30 eylül cuma gününden başlayarak Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü Sanat Galerisi'nde sergilenecek. "Bayılır, kıskamr pezevenk, belki bu yüzden hır çıkanr." Durdu durdu: "Babamın kaç karısı var? BeSonra aynı yerde bırakmış kı nim kaç kardeşim var, biliyor zı, bir buçuk saat geçmiş. "Bit musun?" dedi. tim, tükendim arkadaş" dedi. Bir şey diyemedim. Uzak uzak "Bir gün benimle gelecek Şişli' yerlerdi oralar, Güneydoğu, sıde benim bir akrabam var, onun nırlar, Türkçe konuşulmayan evine. Bu iş olsun bitsin diyor, yerler... başka care yok. Böylece ister is"Sayısız. Belki bütün bir köy. temez kabul ederler diyor." Kardeşlerim de öyle." Şarap tatlıydı, değiştirdik, bu Birden atladı başka konuya: da ekşi çıktı. Hasan bağırdı: "Selim yalvanyor beni de gö"Ülen yok mu bir iyisi şu me tür diye llle de cici mama istiretin?" yor. Ktndi gidemiyormuş." Köfteler de sıcak sıcak iyi gitBenden çekinirdi, açıkca söyti. Birer sigara yaktık. O, Zekiye' lemezdi kafasından geçeni. Ninin dünyasındaydı. Herşey Ze ye böyleyim? tnsanlarla aramda kiye idi. Yaşam, Urfa, aile, sa bir uzaklık olur hep. Belirli bir nat, şnr, gelmiş geçmiş, gelecek. yere kadar yaklaşabilirler, ora"Baban ne der?" dedim. "İs da dururlar. Kimseyle içli dışlı ter mi Istanbul'lu bir kızı?" olamadım, belki istemedim. Ür ilgiyle ve merakla izieyeceğiniz yepyeni bir köşe 0n Beş Günün Basınından SV\ATI)EI«İİSİ 1 Ekim soyımızı önceden ayırtın SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle