Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 21 EYLÜL 1983 Nadir Nadi anlatıyor BÎR YAZARIN İLK GAZETECİLİK YILLARI Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasmda Ankara'da iki gazete çıkardı. Bunlardan biri sonraları "Ulus" adını alacak olan "Hakimiyeti Milliye" ki 2, 3 günde bir çıkardı. Yenigün ise hergün yuyınlanırdı. Ankara'da klişehane yoktu. Mustafa Kemal Paşa'nın babamın İstanbuVdan getirttiği iki klişesi vardı. bir biri bir öteki kullanılırdı. AIVKAR A NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ İstanbul'da... Bir eve konuk gelecekmiş; kadın bakmış, et yemeği yeterli değil. Çocukları toplamış. şöyle demiş: Ben sıze, "Et yemek isteyen var mı içinizde?" diye sorarım, siz de, "Hayır anne, bız et yemeyiz!" diye karşılık verırsiniz, tamam mı? Tamam anne! demiş çocuklar. Anne eklemiş: Siz et yemezseniz, ben de size tatlıdan veririm! Peki anne! Konuklar yemeğe oturmuşlar, anne onlara et yemeklerınden koymuş. Çocuklara da sormuş: Et isteyen var mı içinizde? Hayır anne, biz et yemeyiz! Peki, ben de size tatlıdan veririm! Fakat, o ne? Kadıncağız bir de ne görsün? Tatlı da yeterli değil. Konuklara tatlıyı dağıttıktan sonra, çocuklara dönmüş: Et yemeyene tatlı da yok! demiş... Ankara'dan ayrılırken, günün konusu 6 kasım seçimlerine gıremeyen siyasaJ partilerin, yerel seçımlere de giremeyeceklerine ilişkin yasa önerisinin tartışmalanydı. Bakalım, Doğru Yol'la, SODEP tatlıyı yiyebilecekler miydi, yiyemiyecekler miydi? Tam bu sıra veto söylentilen yaygınlaştıkça yaygınlastı. Söylentilere göre bağımsızlardan dört yüz elliye yakını eleniyordu.. MDP'den bile yüzun üstünde veto var, denıyordu. Aday adaylarından yataklara düşenler vardı! Bayramda, aday adaylarının iki günlük inceleme süresi yedı güne çıkanlınca: Tamam, vetolar oldukça yüklü! dedi çok kımse rahat rahat... • * • Bayramda istanbul'daydık. Eylem de Özlem de, şımdiye dek istanbul'u görmemişlerdi. Nerede kalacaktık? Emil Galıp Sandalcı: Anacığım, ben sıze anahtarı verir Ada'ya giderim. Artık yemeği fılan kendınız yaparsınız! dedi. Oktay Kurtböke: Tonton, evı biz sıze bırakınz. Anneme gideriz, onlar Kuzguncuk'ta. Yalnız önceden haberimiz ofsun ki, anahtarı bırakalım1 diyordu. Dostlarımızın bu ıncelikleri sevindirdi doğrusu. Eşim: Nerıman hanımlarda kalalım. gücenirler vallahı! diyordu. Onlar Maltepe'de oturuyorlardı... Öyle oldu, Maltepe'dekı dostlarımıza gıttik. Yerleştik. Çok kimse dınlenceyi öyle geçırıyordu. Guneye, ya da Karadeniz'e gidenler, anahtarlarını arkadaşlarına bırakıyorlar; Ankara'dan gıdenler de, orada kalıyorlardı... Vardığımız gün, Topkapı Müzesi'ndeki Anadolu Uygarlıkları Sergisi'ni gezdik; ayaklarımıza karasular indi. Bizim basın, sergiyı azıcık abartmış mıydı ne 9 Bayramın ılk günü Başaran'la, Şerif Tekben'in cenazesine gittık Bostancı camısinin önü, anababa günüydu. Muzaffer Erdosfla Süleyman Ege, Ankara'dan gelmışlerdi. Vedat Günyol, İlhan Selçuk, Mehmed Kemal, Hürrem Arman, Can Yücel, Arif Damar, Şükran Kurdakul, Nebı Dadaloğlu, Bekir Semercı, Isa Öztürk, Pakize Türkoğlu, Tilda ile Raşıt Göğcelı, Şaban Ormanlar, Hüsamettin Bozok, Recep Bilgıner, Agop Arad, Zihnı Anadol, Nabı Oinçer, Rasih Nuri İleri, Halis Kurtça, eski müfettışlerden Ahmet Soydaner, görebildiklerimdi. Şerif Tekben'in eşi, Binnaz Tekben, çocukları, yakınları bir aradaydılar. Otobüse bınip, cenazenin ardından Kuçükyalı mezarlığına gıttik Şerif Tekben'e, Bedrı Rahmı'ye yakın bir yer bulunmuştu Mezan başında Hürrem Arman, Şaban Ormanlar konuşmalar yaptılar Nebı Dadaloğlu, Tekben'le ilgıli şıirını okudu. Dadaloğlu: ' 'Bir can verdi bize bin alır/ Gözümüz arkada kalır" diyordu. Şöyle sürdürüyordu: ' 'Edime 'den Akçadağ dan I Davul gümbürdüyor, I Segmenler hazır. I Efem toprağa diz vuruyordu I Çatlamış dudak, nasıriaşmış el / Çolün tam on ortasında / Siteler kuruyordu. / Bir gün geldi ki sormayın / Tomurcuktaki çiçeği I Sam yeli çaldı. I Ben dağbaşı oğretmenı / Yüreğimde kutlanm I Şerif Tekben 'lerı.." Şerif Tekben'in esı Binnaz Tekben, çıçeklerin üstüne eğildi: Hiç korkma, rahat uyu! dedi. Çevrem sevdiğın insanlarla dolu .. O gün, koy enstitülülerın günü gibıydı.. "50 yıl arayla Viyana'ya gklip. iki yddönümıiniin kutlanış biçimindeki farklılığı görmeyi ve yazmayı isterdim. Ama olmadı." Sürekli gazeteciliğe öğrenim için gittiğim Viyana'da başladım O sıralarda Ankara'da iki gazete çıkardı. Bunlardan biri sonraları " U l u s " adını alacak Hakimiyeti Milliye idi ki, 23 günde bir yayınlanırdı, öbürü de, babamın çıkardığı ve her gün yayınlanan Yenigün idi. YENİDEN İSTANBUL'A DÖNÜŞ VE İLK GAZETECİLİK DENEYLERİ Sonra gazete Istanbul'a geldi. Cumhuriyet'in ilanından sonra, Atatürk gazetenin adının değişrnesini ve Cumhuriyet olmasını istedi. Başka bir söyleşimizde bu konuyu uzun uzun anlattığım için yıneleyecek değilim. Ben de Galatasaray Lisesi'ne girdim. Ve ortaokulda öğrenci iken kendi başıma sınıf gazetesini çıkanrdım. Bunun başyazan yetenekli miydiniz? NADİR NADt Doğnısunu söyleyeyim resme hiçbir zaman eğilimim olmadı. Fakat gazeteyi çıkardığıma göre, kime yaptırabilirdim ki resimleri, ben yaptım zorunlu olarak. Bunlar son derecede başansız resimlerdi. Başarılı olduğum tek resim Damat Ferit'in karikatüruydü. Damat Ferit tepesi kel bir adamdı. Keli fesinin ardından bile gorünürdü. Işte ben de Damat Ferit'in arkadan, fesin altından göriinen kelinin karikatürunde başarılı olmuştum. Babam bu karikatüru çok beğenmişti. Başkaca resimle alakam yoktu. Hiçbir zaman da olmadı. Bu arada gazeteye gidip gelıyordum, ama fazla ilgilenemiyordum. öğrenciydim ve dersler sonbahannda Viyana'ya okumaya gidişimle başladı. Ben Viyana'da Sosyal Bilgiler okuyordum. Aynı zamanda da, Cumhuriyet'in Viyana özel muhabirliğini yurutmeye başladım. SİRMEN Galiba o zamanlar Viyana muhabiri mahsusn diyorlardı. Sizin Viyana'ya hareketiniz ve muhabirliğe başlamanızdal3 teşrinievvel 1930 tarihli Cumhuriyet'in ikinci sayfasında bildiriliyor ve şöyle deniyor. "Beriın, Viyana, Paris ve Moskova gibi Avrupa'nın mtthim merkezlerinde daimi muhabirleri bulunan Cumhuriyet, bu defa merkezî Avrupa'nın en mıihim 2 şehrinden biri olan Viyana'da daimi bir muhabirlik tesis etmiştir. Cumhuriyet'in Viyana muhabirligini Nadir Nadi Bey Nadir Nadi 1919. Yenigün yılları... Bir yandan gazeteye gidip gelirken, öte yandan da muzik dersleri surmekte. 11 yaşındaki "Nadir" bütün yaşamına egemen olacak iki ayrı diınyayı aynı zamanda lanımaya başlamaktadır. 1933 yıhnda Naziler yüzünden Avusturyd'da eğitim yapmak olanaksızlaşmıştı Paris hattı vardı, tam on altı saat sOrerdi, tabii o da bir aksaklık olmazsa. Uçak sabah güneş doğarken buradan kalkar, Sofya'ya uğrar, Sofyadan kalkar, Belgrad'a iner, oradan Viyana'ya uçar, Viyana'dan bilmemnereye gider en sonunda güneş battıktan sonra Paris'e inerdi. Buna karşılık yatakh vagon çok konforluydu. Gayet iyiydı. Hatta gazeteler de yazıyor ya, şimdi bile yılda biriki kere yapıyorlar. Ben ikinci mevki yatakb aürdım; yine de kompartımanda tek başıma olurdum. Hatta zaman zaman bütün vagonda ancak 23 kişi bulunurdu. Tren Avusturya'ya yaklaşırken kalabalıklaşırdı. SİRMEN Bir de yukarıdaki yazıda "Arkadaşunızın mektupSİRMEN Viyana muhabiriiğiniz ve Viyana'daki öğrenim hayatınız ne kadar siirdii? NADİR NADİ Viyana'da öğrenımimı bitiremedim. Çünkü ben orada iken Nazi hareketi başlamıştı ve gelişiyordu. Viyana'da uç yıl kaldım. Üçüncü yılın sonunda üniversite artık okunmaz hale gelmişti. Hemen hemen haftada iki defa kapatılırdı. Naziler, Musevi çocuklarını pencerelerden atarlardı. Her yer karmakarışık bir haldeydi. Pek okunulacak gibi değildi. Onun için orada okumaya devam edemedim ve Lozan'a gecerek, 1,5 yıl içinde tsviçre'de öğrenimimi bıtirdim. SİRMEN Peki efendim. Sizin Viyana rauhabirliğiniz sırasındaki en onemli olaylardan biri I ALİ SİRMEN Efendim, bu ay Avusturyalılar ve bizler 1683 İkinci Viyana Kuşatması'nın 300. yıldonumunu yaşıyoruz. Sanıyorum, tkinci Viyana Kuşatması'nın sizin gazetecilik yaşamınızda özel bir yeri var. Çıinkii, profesyonel olarak sürekli gazelecilik çalışmanız, Viyana muhabirligiyle başlıyor ve 193033 yülannı kapsıyor. Yani siz gazetecilik yaşanunızııı ilk yıllannda Viyana muhabiıiiğiniz srasında Viyana KuşatmaM'nın 250. yıl törenlerini de izferaiştiniz. Bu konuşmada o yıllara, o yıllann olaylarına, yazılanna ve anılanna geçmeden önce, Viyana oncesi gazeteciiik yaşamınızı anlatır mısınız? NADİR NADİ Bu soruyu bana çok sordular. Gazeteci oğlu ojduğum için aşagı yukarı basınevinde doğtnuş sayabilirim kendimi. Sonraları anlatırlardı, daha 23 yaşlarındayken, koltuğumun altına gazeteleri alır, odadan odaya "Akşam, Havadis, Tebecan gazete gazete" diye dolaşarak, sözümona gazete satarmışım. O zamanlar bilıyorsunuz gazeteciler, sokakta Akşam, Yenigün vs. bağırarak satarlardı gazeteleri. StRMEN Bu arada Yenigün donemini hatırlıyorsunuz herbalde? NADİR NADİ Evet, gazete burada, Istanbul'dayken mürettiphaneye, idarehaneye gidip gelirdım. Çok küçüktüm, pek bir şey anlamaz ama yine de gidip gelirdim. Ankara'ya gittiğimizde biraz daha büyümüştüm. O zamanlar Yenigün Gazetesi'nin Karaoğlan Çarşısı'nda, o zaman oturduğumuz evden yayan 3 dakika uzaklıkta kuçuk bir matbaası vardı. Babam tstanbul'dan Ankara'ya kaçarken, birkaç kırık makina parçası da getirmişti beraberinde. Bu makina elle dönerdi. Çavuş diye bir adam vardı. Makinayı o çevirirdi. O zamanlar Yenigün 2500 tane basıyor. Ama iki yaprak oldufu için önce bir yaprak, sonra öbur yaprak basılıyordu. Yani tek yapraklı 5000 gazete gibi iş oluyordu. Bu çavuş denen adamcağız 56 saat çahşırdı orada. Ben de hep gider matbaaya gazetenin nasıl basıldığına bakardım. Hatta bir aralık Sakarya Savaşı sırasmda Yenigün Kayseri'ye nakledilmişti ve çok kısa bir sure orada çıktı. Işte o kısa sure içinde bir gece ben de merdaneyi çevirirken, kol beni aldı, havada tam bir turla perende attırdıktan sonra fırlattı. Yani ben jimnastikçi gibi bir takla hoop, karşı tarafa... Bunu gayet iyi hatırlanm. SİRMEN Yani bu olaya ucuz atlatılmış bir iş kazası diyebüiriz sanınm. NADİR NADİ Evet. Matbaa dışında da Yenigün'de çok az kişi çalışıyordu. Bir yazı işleri raiıdurü vardı. Bu yazı işleri müdünı aynı zamanda muhabirdi. Telefon eder, bakanlardan mülakat, beyanat ahr, gelen yazılan okurdu. Bir de musahhih vardı. Bu çok değerli bir zat idi. Kendisi Profesör Sadun Aren'üı babasıydı. Ara sıra köşe yazarlığı da yapardı. Babam başyazardı, aynı zamanda da meclis muhabiriydi. Mecliste bir şey olursa o telefon edip verirdi gazeteye. Idare ve muhasebeye bir kişi bakıyordu. Murettiphanede ise hepsi de IstanbulI'dan gelmiş olan dört arkadaş çalışırdı. Bu arada Ankara'da klişehane de yoktu. lstanbul'dan gelen klişeler kullanılırdı. Sanırım Atatürk'un biri at üzerinde biri de portre iki klişesi vardı. Bir o, bir öburü kullanılırdı. Yani tuıu gazetede çalışanlar &10 kişiyi geçmezdi. Gazeteciliğe ne zaman başladığım sorıısu hep sorulmuştur bana. Bir gazeteci çocuğu olduğum için aşağı yukarı kendimi basın evinde doğmuş sayarım. Galatasaray Lisesi'nde iken sınıf gazetesini çıkanrdım. Gazetenin herşeyini hatta resimlerini bile ben yapardım. Aslında resim yapmayı hiç beceremem. Tek başarılı olduğum eser "Damat Ferit"in karikatüruydü. Onu babam da çok beğenmişti. Galatasaray Lisesi son sıntflarında tstanbuVa gelen sanatçılarla görüşmeler Galatasaray Lisesi'ndeki kuartet soldan sağa Nureltin, Sezai Asaf (Asal), Seyfettin (Asal) ve Nadir Nadi. Asal kardeşler daha sonra konservatuvar ve Galatasaray Lisesi'nde müzik hocaltgı yaptılar. Bu yıllarda Nadir Nadi, Cumhuriyet'e müzik yazılan yazardı. da, köşe yazarı da, muhabiri de herşeyi bendim. Tek başıma çıkardığım bu gazetenin resimlerini bile ben yapardım. SİRMEN Sizin müzige olan merakınızı bilmeyen yok. Uzun yıllardır keman çalıyorsunuz. Mozart üzerine, profesyonel dttzeyde olmasa bile, çok ilerlemiş bir amatör olarak araştırmalannız, incelemeleriniz var. Ama resme egiliminiz olduğunu ilk kez duyuyoruz. Resim alanında ağırdı. Yalnız bu arada lstanbul'a gelen giden sanatçılarla konuşmalar yapardım. Bunlar gazetede çıkardı. Onlan doğrudan doğruya yazı işleri müdürune verirdim. SİRMEN İmzalı mı çıkardı yanlarınız? NADİR NADt (N) harfiyle çıkardı. StRMEN Peki sürekli gazetecilik... NADİR NADt O 1930 yıh ifa edecektir. Diınkü ekspresle Viyana'ya hareket eden arkadaşunızın mektuplannı pek yakında neşre başlayacağız." Bu haberde ilginç yönler var. Her şeyden önce, gunumuz gazetecileri gibi, uçakla seyahat etmiyorsunuz. O sıralarda uçak yok muydu? NADİR NADİ Uçak vardı olmasına ama, yalnız yazlan dört ay çalışırdı. Üstelik çok yavaş giderdi. Mesela tstanbulyapardım. ~ " Seçkin bir turizm kuruluşu TURİZM ELEMANI ARIYOR • Çok iyi derecede İngilizce bilen. (İkinci yabancı dil tercih nedenidir.) • Genç, girişken, dinamik ve prezantabl. • Çalışmada sının olmayan. İsteklilerin, 1 adet fotoğraf ve özgeçmişleri ile birlikte P.K. 790 Şişli adresine başvurmalannı rica ederiz. İLÂN S.Ş.K. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Kurumumuz ihtiyacı 12 kalem tıbbı malzemenın yerli ımalal olanlann dahili pnasadan, leklıf alma olmadığı takdırde pazarlık fıkrasına göre, yabancı menşeli olanlann ise akreditifı Kurum'ca açılmak kaydıyle ıthal edilmek suretiyle ihalesi yapılacaktır. Bu ışe ait ihak dosyası Ankara Mithalpaşa Cad. No: 7'deki S.S K Genel Mudurluğu 2 Nolu Satınalma Komısyonu'nda görulebıhr Istekhlenn ıhale dosyasında mevcut şannameler doğrultusunda hazırlayacakları teklif mektuplannı 3.10.1983 tarihi mesaı bitimıne kadar S.S K. Genel Mudurluğu Malzeme Dairesi Başkanlığı Evrak Servısı'ne vermelerı veya bu saatte Komisyon Başkanlığı'nda bulunacak şekılde ladelıtaahhutlu olarak postalamaları lazımdır. Postada vakı gecıkmeler kabul edılmez. Kurum ihaleyı yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttır. Basın 24537 Bakırköy 4. İcra Tetkik Mercü HâkJmliği'nden imzasıvla yayınlanırdı. ve mektuplannızda en fazJa yer verdiginiz Viyana Kuşatması'mn 250. yıldönumu torenleriydi. Dolfuss Avusturya'sında gunlük siyasal gosteriye dönuşmuş olan bu kutlamalan, o günün kanşık Avusturya'sını, bunalım Viyana'sını, Naziler ile SosyalDemokratlar'ın çatışmalarını hep yaşadinız. Bu yıl ise Viyana Kuşatması'ıun 300. yılı; sanıyorum çok daha değiştk bir atmosfer içinde geçiyor bu kutlamalar. Siz artık çiçeği bumunda yeni bir gazeteci değil, Babıali'nin en eskisi, meslek yaşamı yanm yüzyılı aşmış, 51 yıllık bir başyazarsınız. 50 yıl arayla, değişik ortamlarda yapılan bu iki kutlamayı karşılaştırmak ve Viyana'ya giderek bir röportaj yapmayı hiç duşiınmediniz mi? NADİR NADİ Duşundüm... Çok duşundüm, hatta hazırlandım, gidecektim. 50 yıl öncekı Viyana ile 1983 Viyana'sı arasmdaki kıyaslamayı yapacaktım. O zamanki Viyanalılar, 250. yıldonümünü nasıl kutlamışlardı, şimdikiler nasıl kutluyorlar, bunları etraflıca izleyip yazacaktım. Fakat 75. yaşımı kutladığım bu yıl, bir yazımdan dolayı mahkum oldum. Dosyam şu anda Yargıtay'da, doğallıkla durumum kesinlik kazanmadığı için, bu isteğimi yerine getiremedim ve bu geziye çıkıp istedığım bu röportaiı yapamadım. YARIN: 1930'LAR VİYANA'SI * Bunlar (1\) lannı pek yakında neşre başlayacağız" diyor. Haber ve yazılarınızı mektup şeklinde mi gönderiyordunuz? Hiç telefon kullandığınız olmuyor muydu? NADİR NADİ Mektup şeklinde oluyordu. Posta ile gönderiyordum. Tren buraya 48 saatte gelirdi. Demek ki, mektup da üç günde yerine ulaşırdı. Telefon kullanmıyordum. Çunku telefonla konuşmak çok guçtu. Gerektiği zaman telgraf çekerdim. SERİ LABORATUVAR CIBAZLARI İLE BIYOKJMVA LABORAIL^ARINIZ! KOMPLE BİZ KLRALIM. BIZ DEKORE EDELİM SPEKTROFOTOMETRE MİKROSKOP STERİÜZATOR ETUV SANTRIFU) TUPKARIŞTIRICI SUBANYOSU PH METRE HEMATOKRİT SANTRİFÜ| TERAZI «İUDİSTİLE OZEL LABORATLVARLARA Ü'VGUN FİYATLA VAOELI ELEKTROFOREZ ALEV FOTOMETRESİ ERİTROSİT LOKOSİTOTOMATİK SAYIM SİSTEMLERİ ARTIK CİHAZLARINIZI LABORATUVAR MASALARI DAHİL TESLIM EDIYORLZ. MARMARİS MARM 36000 KONKORDATO'NUN ÎLANEN TEBLtCl Dosya No: 983/261 Mrc. Bakırköy Londra asfaltı, Yenibosna yolu, No: 5'te Ticari merkezı bulunan Mızrak Ambalaj Sanayii A.Ş. Vekılleri Av. Süreyya önay ve Savaş Emsen tarafından istenen Konkordato talebı Merciimizce kabul edılerek i.l.K.nun 287. Maddesı mucibince (İKİ AYLIK MÜHLET VERILMESINE) 14.9.1983 gun, 983/261 es, 1983/290 K. sayılı karar ile karar verilmişıir. Aynı kanunun 288'ıncı maddesı gereğince mezkur kararın ılanına da karar verıldığinden ilan tanhınden ıtıbaren (7) gün ıçmde itıraz edilebileceğine dair teblığ yerine kâım olmak uzere ışbu rauhlet karan ılan ve tebliğ olunur. 14.9.1983 Basın: 10026 10 74161 82 26 161 22 81 337 61 lııiivr SANAYİ MALZEMELERI IMALAT VE TIC A S ANKARA T IS AN3UL Kumrulaı Sofc 26 Yenısehıt Tel 29 92 97 30 22 08 Inonu C^cı No 72 Taksım Tel 43 22 70 I iıc hat> Levent, Güvercın Durağı. Gazeteciler Yapı Kooperatifi C/3 Blok. D. 7 Saat: 913 Tel:164 57 25 Randevu alınması rica olunur ORHAN TÜZÜN DİŞ TABİBİ HALİS ÜSTÜNDAĞ 15 fcylul 1 Ekım Kâzım Taşkent2 Sanat Galerisı Galatasaray Istanbul Resim Sergisi