27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL 1983 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 Edinburgh Şenliği'nden izlenimler (I) Necmi Rıza Duyduk Gördük Ayça'nın bir Eski Roma'dan bu yana değişen ne? açıklaması Bir okurumuzdan aldığtnuz il Grekçe ve matematik profesör değerinde sayıutb'üir. Oysa ben Kiiltür Servisi Necmi Rıza Ayça, 1914 yılında doğan, 1936'da Guzel Sanatlar Akademisi Resim Bölumunü bitiren ve aynı yıl Akbaba dergisinde çahşmaya başlayan, Şaka ve Papağan dergilerine de uzun yıllar karikatür çizen, reklam karikatürleri yapan bir sanatçı. Ama geçenlerde TV'de duzenlenen bir programda hiçe sayıldığını görmek kendisine çok dokundu. Bu nedenle aşağıdaki açıklamarun gazetemizde yaymlanmasını istedi. Biz de isteğine uyuyor, yılların ustasının dileğini yerine getiriyonız: "Televizyondabir süredir yayınlanmakta olan "İz Bırakanlar" dizisinin 12 eylul 1983 gunü akşamı yayınlanan Üstat Cemal Nadir Giiler'in sanat ve yaşamının konu edildiği programda, konuk sanatçı Semih Balcıoğlunun bir ara konudan saparak şahsım ve rahmetli arkadaşım Ortaan Ural hakkında aşağılayıcı bir biçimde konuştuğunu üzuntüyle izledim. Bu meslektaşımın benim sanat uslubum hakkında olumsuz düşünceleri olabilir. Bunu saygıyla karşılanm. Ancak, televizyon gibi milyonlara hitap eden bir yayın organında hiç gereği yokken bazı meslektaşlannı (ustelik vefat etmiş) küçültme gayretine ne diyeceğimi bilemiyorum. Şu veya bu kişiler, beni kendilerince başarısız bulabilirler. Fakat 20 yıl haftalık uç mizah dergisinın kapak karikaturcülüğünü surdurdüğum gerçeğini asla örtemezler. Ben, zamanı gelince yerimi arkadan yetişen gençlere terketmesini bilmiş bir sanatçıyım. Sözde kendini yenileme görüntusü içinde çizgi ve fikirlerinde zikzaklar çizer durumlara hiç düşmedim." SALAŞ TtYATRODA Ediııburglı kentiııiB Mr o»emı, dolayısryla da optn binası yok. Ba nedenk Hambur« Openısı'mn hazırladıgı Mozart'ın "Sihirli Flut" operası salaş bir tiyatroda sunuldu. 37 yıhn getirdiği sağlam bir temel FİLİZ ALİ LASLO Londra'nın King's Cross istasyonundan lskoçya'nın başkenti Edinburgh'a saatte bir tren kallcıyor. Hafta içinde çok hızlı gittiği söylenen Edınburgh treni, u; um şansımıza, dilenci vapuru i her gördüğü istasyona uğrayarak, o dillere destan tngiliz "Countryside" yani kır görünümlerini içimize iyice sindirmemizi sağladı. Meğer, pazar günleri Britanya Derairyollan'nın bakımonanmı yapüırmış. Yolculuğumuz bu bakımonanm sayesinde oldukça turistik geçti. Trenin içi de, dışı da boğucu sıcak. Içeride havalandırma çalışmıyor bu uygar ülkede bile! Kan ter içindeyiz. Yaruma oturan her biri en az yuzer kiloluk iki lskoç çift, lskoç sınınna varana dek, rahat, bir fıçı birayı bitirdiler. tskoç sınınnı geçer geçmez keyifleri iyice geldi, çantalanndan viski ve cin şişeleri çıkanp daha ciddi içki fashna başladılar. Gulrnekten öleceklerdi neredeyse. Konuştukları dil Ingilizce'ydi ama anlaşıhr gibi olmadığından bir türlü neye gulduklerini anlayamadım. w Britanya Adalan'nın iklimi, insanlannın soğukluğu, kamu hizmetlerinin aksamazlığı konularındaki önyargılarım teker teker çurümüştü bu yolculuk sırasında. En başta, trenleri besbelli o kadar iyi işlemiyordu. Ingiltere ve Iskoçya, yağmurlu, soğuk bir ülke değil, resmen tropikal iklime sahip bir diyardı. Son olarak da bizim duyduğmuz, okuduğumuz, soğuk tavırh Britanyalılar tarihe kanşmış, onlardan arta kalan boşluğu, katıla kaüla gulmekten kasıklan patlayan yeni bir tür insan doldurmuştu anlaşılan. Edinburgh'a vardığırruzda vakit epey geç, bizim Iskoçyalılar da iyice zom olmuştu. Yine de vagonu hıncahınç dolduran turistlere lskoçya'nın, Britanya Adalan'nın tanm ambarı olduğu konsunda epey zor anlaşıhr bir söylev vermeden edemediler. sine inşa edilmiş. Şatonun çevresi, yani "kale içi eski kent," dar, İcıvnmlı sokaklan, yer kıtlığından enine değil, boyuna gelişen taş yapılan ile olduğu gibi korunmuş. Yeni kent, 18. yüzyılda, kale içinde tıkanıp kalmanın anlam yitirmesi sonucu planlanmış. Birbirine paralel uzanıp kesişen geniş caddeler, arkalı önlü bitişik diızen sıralanmış George uslübu binalarla süslü. Queen Street, George Street, Princes Street gibi Londra'daki Alman asıllı hanedana göz kırpan adlar konmuş caddelere. Oysa, eski kentte, insanın dilini dolaştıran Dalkeith, Buccleuch, Drumsheugh gibi gerçek tskoç adlarına rastlanıyor sık sık. Edinburgh Şenliği, kente bir panayır görünumu kazandırmış. Kilise meydanları, bahçeler, parklar, hatta mezarlıklar bile gezgin çalgıcıların, palyaço ve akrobatların icrayı sanat eyledikleri, açık hava el sanatlan sergilerinin duzenlendiği, Amnesty International, Ban the Bornb toplantılannın yanında, insanbğı sadece ve sadece Hazreti Isa'nın kurtaracağı konusunda açık ha va vaazlan veren din adamlarının muşteri çekmeye çalıştıklan mekânlar. Sokaklarda, özellikle anacaddelerde, Fringe, yani Yan Şenlik'te yer alacak gösterilerin canlı reklamları, oyunculann özgun giysileriyle, sazh sözlü, şarkılı, bağırtılı geçit törenleriyle sağlanıyor. Her akşam Edinburgh Şatosu'nda tskoç Askeri Bandoları (Militory Tattoo) iki saati aşan gösterileriyle turistleri oyalıyor. Turistler battaniyeleri, uyku tulumlarıyla, saatlerce kuyrukta beklemeye razılar bu gösteriyi kaçırmamak için. ginç mektubu aşağıya aktarmakleri: Her öğrenci başına ayda kendi ölçülerimle çeviri yapan bir kişiyim ve 100 satırük çeviri ta yarar gördük. Okurumuz 1.85 mektubunda aynen şoyU diyor: Avukatlar: Tartışma konusu karşılığında yalnızca 500 lira kaItatya 'da yayımlanmakta olan olan her türlü neden için 7.35 zanabilmekteyim. Ömekleri artırmak mümkün. bir Gtnel Kultür Ansiklopedisi'Sakın o devirde ayakkabmın nde bana çok ilginç gelen bir üc Şimdi şunu da beürteyim ki, ret vefiyat endeksi buldum. Bu bu ücretler tam olarak I.S. 301 ucuz olduğunu düşünmeyin. nu tüm Cumhuriyet okurlanyla ytllanna aittir. Yine aynı ansik Çünkü eğer etfiyatlanylakarşılopedide belirlendiğine göre, o laştıracak olursanız ücretlerin paylaşmak istedim. Burada söz konusu olan bi yıllarda Roma İmparatorluğu iyice yüksek olduğunu görup şarimler liret, dolar, Türk Lirası belirtt bir ekonomik bunahm ya şıracaksınız. Benden bildirmesi. Bol bol gibi günumuzun para birimleriyşamaktadır. le ilişkili değil. Sayıendeks yön Kısacası, o dönemde verüen oran kurup ister eğlenin, ister temine göre belirlenmi$ ve yal ücretler çok düşük olarak kabul ağlayın. nızca oranlama yoluyla kişiye biredilmekte, kişilerinin altm gücüflkir verebilecek niteUkte. Listenin tam çevirisi aynen şöyle: FİYATLAR 1 kile buğday (3Slibre): 3.5 1 kile mercimek ya da bezelye: Merzifon üzerinde ana ve bu3.5 run iniş takımları bozulan 1 kile arpa, çavdar, fasulye: 2.10 THYye ait Dash7 tipi yolcu 1 pint farap (yarım litre): 0.25 uçağını, gokyuzünde geçen kor1 pint zeytinyağı: 0.10 ku dolu üç saatin ardmdan Esen1 libre domuz eti: 0.10 boğa 'ya, hem de gövdesi uzeri1 libre sıfır ya da koyun eti: 0.7 ne indiren kahraman pilotlann 2 tavuk: 0.53 başansı günlerdir konuşuluyor. 2 sincap: 0.35 62 kifinin canını kurtaran bu pi5 lahana ya da marul: 0.5 lotlann bağh olduğu THY'nm 25 incir: 0.5 sık sık yurt içinde uçmak zorun25 yeşil soğan: 0.3 da bulunan bazı "aboneleriyse" 20 salyangoz: 0.4 nun alabildiğine az olduğu belir yine soğuk terler döküyorlar. 10 etina ya da şeftali: 0.5 lenmektedir. Gelin isterseniz birBunlardan biri, yanındaki arka1 çift sandalet: 0.62 kaç örnek vererek bu indeksi gü daştna: 1 çift iskarpin: 1 nümüz koşuüanyla karşılaşnraum: "Kardeşim," diyordu. "Daha ÜCRETLER Gunümüzde ayakkabmın fi geçenlerde aynı tip uçakla Köylüler: Günde 0.5 ve aynca yatı ortalama 5.000 Türk Lira Ankaratstanbul seferi yapıyoryatacak yer ve yemek. sıdır. Eski Roma'da ise buna 1 dum. Hosteslerin aralannda şaDuvarcdar denmiş. tlk önce bir yazıcıyı ele kalaştıklanna tanık olup kulak Demirciler alaum. Burada adı geçen yazıcı kabarttım. Guluşerek 'Bu uçakFırmcüar : 0.46 ve aynca yatacak yer ve yazar değil, sekreter niteliğinde ların motorlan da sık sık bozuve yalnızca yazmakla görevli bir luyor,' dıyorlardı bırbirlerine. yemek. Yazıalar; Yazdıklan her 100 sa kişidir. 100 satır karşdğında 0.23 Bu kez kaza ucuz aüatudı. Anyani bir ayakkabı parasuun dört cak gelecek sefer ne olacağını tır için 0.23 tlkokul öğretmenleri: Her öğ te birini elde etmektedir. Bugünşimdiden kestirmek güç olmasa kü ölçülerle bu 1.250 Türk Lirası gerek." renci bafina ayda 0.46 Ucuz auatüan uçak kazası ve THY Şenlik menüsünden seçmeler Edinburgh Şenliği, Andrew Davb'in yönettiği Philarmonia Orkestrası'nın konseriyle açıldı. Londra'da yerleşik beş büyük senfoni orkestrasından biri olan Philarmonia konserin binnci bolumunde Alban Berg'in "Üç Orkestra Parçası"nı yorumladı. Ikınci bolumde yer alan Beethoven'ın korolu " 9 . Senfonisi"ni BBC TV'si baştan sona yayınladı. Zaten şenlik haberleri her akşam televizyonda gorüntuleriyle kamuya aktanlıyordu. Açılış konserinde bizim alışık olduğumuz türden konuşmalar yapılrmyor bu ülkede. Konuşma yerine geniş kapsamlı, çok iyi kâğıda basılmış 330 sayfalık bir şenlik kitabı çıkarılmış. Bu kitapta, şenlikle ilgili aklınıza gelebilecek bütun soruların cevaplan hazır, ustelik her konuyu o konunun uzmanına yazdırmışlar! Edinburg Şenliği'nin pek çok bakımından Istanbul Festivali'ne örnek alındığı hemen anlaşıhyor. Bir yandan resmi şenlik festival programı uygulanırken, öte yandan film, kitap ve yan şenlik etkinlikleri, gunün neredeyse 24 saatini kapsadığı gibi, bazı etkinlikler sürekli üst üste de gelebiliyor. Edinburgh Şenliği'nin Istanbul Festivali'ne ustunduğu oncelikle 37 yılhk deneyimin sağlam temellere dayandınlmış olmasının yani sıra, etkinliklerin birbirine yakın mekânlarda gerçekleştirilmesi. Zaten ufak ve ulaşım derdi olmayan bu kentte, bir konserden çıkıp başka bir gösteriye gitmek hiç sorun değil. Evliyuoğlu: Sanatımızı geliştirme çabasındayız VARŞOVA, (ANKA) Kültur ve Turizm Bakanı llhan Evliyaoglu, sanatı çağdaş düşüncenin, ileri teknolojinin yaratıcılığının ışığı altında daha çok geliştirmek, zenginleştirmek ve gelecek kuşaklara sağlıku bir şekilde aktarmak yolunda çalışmaların sürduruldüğünu söyledi. tlhan Evliyaoglu, Varşova'da toplanan Uluslararası 7. Türk Sanatı Kongresi'nde yaptığı sunuş konuşmasında, Polonya ile Turkıye arasmdaki siyasi, ekonomik ve kültürel ılişkilere değinerek, iki ülke arasındaki geleneksel dostluğun bu kongre ile daha sıcak bir yakınlık kazandığını bildirdi. Uluslararası ortaklaşa bir kulturü benimsemiş olsalar bile kendi kultür ve sanatıru, ulusal varhklarınm ve bağımsızlıklanmn temel taşı saydıklarını, öz külture daha sıkı sanldıklanm belirten Evliyaoglu, "Çünku tarihi birçok gerçekler. bir milletin öz değerlerini yitirmesiyie bir kultür bubranı için* duştüklerini gostermekıedir" dedi. Edinburgh ve şenlik... Edinburgh, eski kent ve yenı kent diye ikiye aynlmış, eski kent, tam anlamıyla bir Ortaçağ kale kenti. Edinburgh Şatosu, dev bir volkanik kayalığın tepe Gece Gezen Kızlar"ı yayınlanan Tomris Uyar: Bunlar korku değil, endişe öyküleri ajan provokatörü olarak, "Çiz... Öykulerin belirgin bir meü KedF'yi bir çetenin kiralık özelligi ya da ortak noktası dikatili olarak "Mavi Sakal"ı cin yelim var. Baş kişilerin çoğu kaTomris Uyar"ın yaklaşık son sel kimliği oldukça karmaşık bir dın. 'Endişe1 oykulerinde birey bir yıl içinde yazdığı, bazılan da iktisat profesörü ya da bir tarihçi olmayan masal kişilerini bireyha önce dergilerde yayımlanmış olarak görebiliriz çevremizde. leştirirken, onlann genellikle ka9 öyküsu kitap olarak çıktı. Hiç zorlanmadan hem de. Ama dın olmalan ilginç. Çağdaş ka"Gece Gezen Kızlar"ın arka ka özellikle açıklamam gereken bir dının birey sayılma çabasını verpak tarutım yazısında da belirtil nokta var.öykulerinkaynaklan digi. endişeli bir donemde özeldigi gibi 9 evTensel masaldan 9 dığı, yola çıktığı masallan hiç likle... Açıklar raısın? •pyeni öykü doğmuş gerçekten. okumamış olanların yalnızca bir ... Bilirsin masallann ana Tomris Uyar "endişe" öyku "öykd" okuduklannı duşünme izleği, özgurlük ve muüuluk peleri diyor onlar Için. Doğru, öy lerini istedim; masalı bilenler bi şinde koşmaktır, bu uğurda özküler "endişe" kaplı ama "kor raz fazla bir tad alabüirler, o ka verilerde bulunmaktvr, yiğitlik ku" öyküleri değil. öyleyse ne dar. göstermektir. Günümuzde kadıdir aradaki aynm? .... Bu son öykulerin bazı mn geleceğine sahip çıkmada Baştan beri endişe öykü lannı daba önce dergilerde oku çok daha bilinçlı davrandığını su yazıyorum. "Endişe" sözcü mus kultür ve beğeni duzeyi gözledim. Ayrıca çağcıl kadm, ğüyle korku'nun günlük yaşam yüksek bazı kişiler, bu öyküleri geleneksel masah kendi anlatan da karşıma çıkan yüzünü kaste oldukça karmaşık bulduklannı kadına göre özlemler ve beklendiyorum. Gelip geçici olmayan, söylüyorlar. Sence neden? tiler açısından inamlmaz bir yaşamamıza, dünyaya bakışımı... Sanınm insanlar, bildik "yoht katetmiş" görünuyor (bu za sinen bir tür sürekli gerginli leri korkulan alıştıklan sunuş bi deyime de sık sık rastlayacaksın ği. Zaten toplum olarak da hep çiminde görmek istiyorlar. "Kır oykülerde). Geçmişten geleceğe bir endişe ortamında yaşamıyor mızı Şapkalı Kız"ın da öyküde uzanan çizgi içindeki toplumsal muyuz? Kulaktan dolma haberki adıyla "Yazgülü"nun aynı ve kişisel işlevını daha yiğitçe lerle, söylentilerle büyüyen, gozden geçiriyor, onyargılara abartüan, gündelik mr zıvırla bikapılmaksızın. linen bir masal ortamında? Oy... Belirgin bir nokta daha sa korkuöyküsü, insanlan yavar. Yararlandığın masalların pay fantazilerle korkutma spetıimtt yabancı. Sözgelimi neden külasyonuyla yazıhr çoğu kere. bir 'Dede Korkut" masalından yola çıkmadın? Belli bir yontem ... Baştan beri amaç endiuyguladın nu, masaldan öykuye şe oyküsü ise, eski kitaplardan geçerken? bangileri verilebilir örnek ola... Bir yazar edindiği bilgirak? leri unutmak zorundadır bence. Uk aklırna gelen "Köpük", Tabiı birçok yerli ve yabancı ma"Ruzgarı Düşun", "Düş Satsal okudum malzememi seçmek, mak"... Bu kitaptaki (Gece Geelemek, aynntıları yerleştirmek zen Kızlar) bu konuda en açıklayıcı olan öyku bence... için. Yerliyabancı ayrımı gözetmeden, daha çok evrensel ortak Peki, masaUardan yola çıkhk taşıyan masal izleklerini seçmak ya da masalı öyküye uygutim. Sonra da bunlan unutmak lamaktaki amaç, yeni bir biçemle masallan yinelemek olmasa için uzun bir sure bekledim. Bagerek..? na ve öyküme ait olanların tortulanmasını. lyi yazılmış bir oy "GeceGesen Kızlar"ın önsözünde de belimiğim gibi ma "tyi yazılmış bir öykü, iyi yapıl kü nereden baksan iyi makyaj yapmış birine benzer. Makyajın sal kişileri birey değildırler. Dül mış makyaja benzer." yapılması saatler alabilir ama ger, Terzi, Tüccar gibi daha çok masah Şile'de yaşaması, Çizmeli bakan, hiç özen gösterilmemiş, uğraşlanyla tipleştirilmiş klşilerKedi'nin Tophane kahvelerine sanki kendiliğınden öyleymiş ızdir. Öte yandan, masallardaki dadanması, Ece'nin Sosyal Si lenimine kapılır. Hatta çok usmitik ögelerin çağlar boyu bazı gortalar Durağı'nda otobüs bek ta makyaj yapanlar bir süre sondeğişimlere uğrayarak surduğulemesi irkiltiyor onları. Masal ra hafifçe silerler makyajı, yuze nü görüyoruz. Işte ben artık öydan bağışık tutmaya çalıştıkları yedirirler, yüzün bir parçası kılkü kişileri sayüabilecek "birey1özel kişisel alanlarına bir saldırı mak adına. 'leri masalm geçtiği ormandan ahyorlar belki. Amaç da buydu ... Feminist olmadığını söy*kip bugüne getırmek, bugüzaten. Bir alegori yakalamak de leyen birisin. Ancak bana öyle .ıün ortamında onlara yeniden ğildi. Somut bir gerçeğin bazan geliyor ki 'terminoloji' bir kenamasal örgüsunü yaşatmak istekatlanılmaz derecede gerçekdışı ra bırakıhrsa öykulerin, gelecedim. Hemen her Öyküde görebigibi gelebileceğini vurgulamak ğin kadınına birey kabul edilme leceğin ortak simgeler, ortak aynntılar, masalm bugün de sürdu'... Okurun yorumuna açık savaşında "edebiyat'Ha verüebigunü ama bir bireyce yaşandı tır öyküler mi demek oluyor bu? lecek somut bir destek. Ne ğında nasıl değişebileceğinı pe... Tabii okur, benim bu dersin? ... Eğer böyle olabılirse, kiştirmek için. söylediklerimin, sayıp doktukle Masaİlarda birey olmayan rimin dışında sürüyle yorum ge çok sevinirim. Beni masallara çemasal kişilerinin öykulerde natirebilir öykülere. Nasıl isterse, ken, özgurluğe kavuşma, mutlusıl bireyce yaşadıklannı, öykuöyle okur. Edebiyatta önemlı luğu arama çabalannın özgurlülerden örnekleyerek verebilir miolan, genellenebilecek bir gerçe ğu ve mutluluğu bulmaktan çok sin? ği, bir deneyi ufacık bir model daha saygıdeğer olduğuna duy Sözgelimi bugün "Fareli de, canlı bir modelde iletmek de duğum inanç olduğuna göre de.... Köyün KavaleısT'nı bir dönemin ğil mıdir? NtMET TUNA yollarını aramakla geçer. Fakat 87 yasındaki Alexandro Polverari adu halyan kadar meraklısı belki biraz zor bulunur. Polverari 87 yasına vanp da ölüme iyice yaklaştığını görunce "kendi cenaze töreninm nasıl bir şey olacağını ve kımlerın katılacağım" merak etti. Bu merakım gidermek için bir cenaze töreni düzenledi ve bu torene bizzat katıldı. Geniş bir ailesi olan ttalyan 'ın akrabaları yaklaşık 200 kadar araba ile bu törene katıldılar. Kiliseden mezarlığa giden yolda akrabaları arasmda Alexandro Polverari de vardı (ortada şapkalı) ve tören sırasında en yaşlı görünen kisinin de yine Alexandro Polverari olduğu dikkati çekti (Fotoğraf: AP) Kanfii rt>nn%i><irtf> M\.enaı cenazesıne kntilfliinsanlarm naıuaı çok merakU toanw ömrü aruktor olduğu bitinir ve bir bu wraAtorwı gidermemn v HAYVANLAR İsmail Gülgeç OGRETMENiM EVUSDtM <ES.LMEL€R.N£V 5OYUE 8İR Burada da kesenin ağzı büzttlmüş Sorun, sorun diyoruz da Edinburgh Şenliği'nin hiç mi sorunu yok? Tam tarsi, "bir dokun bin ah işit." Yaralannı deşmeye gorün, sıkıntılarını dinledikçe hemen bir yardım kampanyası açmaya kalkarsınız. Gariptir, kent büyükleri, yani kesenin ağzını ellerinde sımsıkı tutanlar, 37 yıldır uluslararası alanda en önde yarışan böyle yoğun bir sanat olayına hâlâ kâr getirmeyen harcama gözuyle bakıyorlar. Edinburgh Şenliği'ni beş >ildır başanyla yoneten Jotan Drummond gibi ağzı inamlmaz hızda ve guzellikte lâf yapan birinin bile, kent buyüklerinin geri kafalılığı karşısında pes etmek zorunda kalması gerçekten uzücu. Edinburgh kentinin henüz bir opera binası yok. Hamburg Operası'run şenliğe getirdiği Mozart'm "Sihirii Fliit" operası, Playhouse Theatre adında salaş bir tiyatroda izlendi ömeğin. Tiyatronun koltuklan sanırun elli yıldır hiç elden geçmemişti. Numaraian sokulmüş, yapıştınayla tutturulan karton yer numaralar kopup düşmüş, sahne ise herhangi bir sinema sahnesinden beter... Buna karşın Usher Hall, kentin gurur duyacağı bir konser salonu, gayet şık ve bakımh. Her nedense Edinburgh, opera ve balede önculuğu Glasgow kentine kaptırmış. Böyle gorkemli bir festival için gerekli harcamaları yaparken cimri davranan Edinburghlular'ın, yakında sanat merkezi olma niteliğıni tümden Glasgow'a bırakmaları hiç de olanaksız görünmuyor. TARİHTE BUGÜN Mümtaz Ankan 21 Eylül t9?5T£ &Ü&UN, ÜNLU RES&AM VŞ OZAN BEOKİ RAHMl EYtJBOğlM 6AYA$tM!>A OLÛÜ. GUZEL SANATIARAKADEMİSİNİ giTt^ıtaensoNisA İSSi'De PARİS'EGITUl$,ANMtİLHÖTE ATELYESfNDE2 YIL ÇALtÇMŞT/.OÖNOUKftN SONKA,Bİ* SURE 8ATIU ü£TAlAR/N emSINDERESlU YAPAN EYÜB06IM, t35O'L£RPE ANAOOLU HALK SANATINOAN ESMLENMEYE8A$LAOl YAZMA, NAKI$, KİLlM VBHATSANATIMH Ü8ÜNLB8İNİ YAPITtARISIPA KUUANMAYA,YORUULAMA» KOYULOU. AtGICA.VCZ^YIK.SERlGfİAf:' VEYA2A4A SASKI TEKNIKLEfllNt DE KUUfiNAHM, SUSLEMECİUSE AGIRUK \fegBN YAPmAfZ OHmYA Ç/&O». BUNLAttN YANI£IIİA,H4U<Şiiftl VEDEYlÇLEti DE $İl£L£R.lNİ ÇOK ETKİL.EMIŞTİ. BEDRİRAUMİ EYUB06LU.. 50 YIL ONCE Cumhuriyet İktisadi işlerimiz munakuşa etmek zamanı değıldir. Amelilestirilen takas Ankara 20 (Telefonla) Yenı işi mallarımızm sürumunü kontenjan karamamesi ve bu temin için faydalı olmuştur. kararname ile alakadar vaziyet etrafında ışten anlıyan Takasa tabi eşya için evvelce muhtelif zevatın mütalealarım buyük tereddutler vardı. aldım. öğrendiklerimi Takasta ıstikrar olmadığı için bıldirıyorum: tacırler bu işe yanaşmıyorlardı. Yeni Yeni kararname ile ticaret piyasası ferahlamaya başlamış, kararnamede, takastan bu suretle hükümeıten halka katdınlacak eşyanın uç ay evvel ılan edilmesı, bu ne soylenmışse harfiyen ıcra olunmuştur. Piyasada ıstikrar mahzuru ortadan kaldırmıştır. Halı, tiftik, palamut, üzum, gayesi tamamen mahfuz tutulmaktadır. Yenı kararname gülyağı, zeytinyağı gibi birçok stok malımız vardı. Bugünkü bir tasfıye muamelesı mahiyetındedir, Takas işinin takas sayesınde bu stoklar kalmamış, memleketie iş faydalı olup olmadığını 21 Eylül 1933 hayatı büyük mikyasta genişlemistir. Kayseri'deki halı tezgâhları 1500'e kadar ındiği halde, şımdi uç bine çıkmıştır. İstanbul'da stok tütun kalmamış, ıkı buçuk milyon kilo stok tutiın satılmıştır. 931 teşrınıevvelınden 932 temmuzuna kadar 25.615.000 kilo palamut satıldığı ve 1.212.000 lira alındığı halde, umumi surette takasa başlandığı 932 teşrinievvelinden 933 temmuzuna kadar 26.868.000 kilo palamut satılmış ve 1.557.000 lira hasılat temın edilmıştır. 1933 1983 Grand otel 6RETA ftHRBO JOAN CHAVFORT JOHN 8ARRYM0RE LilNEL BARRYMORE V A L U C E 8ERRY JEAN HERSNOLT LEViS STONE fılminde Bir hlim denM'er fllot yi n u ı n Ukdirle uyretmck derltr. (7404)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle