27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet TAKVtM 25 Ağustos 1983 Imsak: 5.26 Güneş: 7.17 öğle: 14.16 Sahibı: Cumhııriyel Matbaacıhk ve Gazctecılik Turk Anonım Şırketi adına Temsılaler: ANKARA: Yalçın Dogan, İZMİR: Hikmet Çetinkaya, ADANA: Nadir Nadi, • Genel Yayın Mudürü' Hasan Cemal.Muessese Müdüru Mehmet Mercan, • Servıs Şeflerı: lstanbul Haberlerı: Selahatlin Guler, Dış Emine (jşaklıgil, Yaa Işleri Müdüru: Okay Gonensin, • Yazı Işlen Müdür Haberler: Ergıın Balcı, Ekonomi: Osman Ulagay, Yurt Haberlerı: Barbaros Yardımcısı: Ahmet Konılsan, Haber Merkezı Mudürü: Yalçın Bayer, Sayta Gençak, Kültür: Aydın Emeç, Magazın: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdulkadir Yucelman, Araştırma: Şahin Alpay. Düzenı Yönetmenı: Ali Acar. İkindi: 18.01 Akşam: 20.54 Yatsı: 22.32 Bürolar: • Ankara: Konur Sokak No: 24/4 Yenişehir, Te!:175825175866, İdare: 183335, • Izmir: Halıt Zıya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Ataturk Caddesı, T.H.K. lşhanı Kat 2/13, Tel: 1455019731 • Basart ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, tst PK: 246lst' Tel: 5209703 Telex: 22246 Basıldıgı Yen YENİ ASIR Gazete ve Matbaacılık Ltd.Ş. Mecıdıyeköytst. Sendikal seçimlerde işçilerin çoğu seçme hakkını kııllaııamayaeak Yeni yasanın zorunlu kıldığı işlemleri gerçekleştirmekten başka bir şey düşünmeyen ve yeni iiyelerin sendika içi dengeleri, dolayısıyla yönetimleri değiştirebileceğinden çekinen sendika yöneticileri, örgütlerinin kapılannı yeni üyelere kapatıyor. ŞÜKRAN KETENCİ 12 Eylül 1980 öncesi sendikalaşmış işçilerin yarısına yakını Yeni Sendikalar Yasası'na göre yapılacak her aşamadaki sendikal seçimlerde çeşitli nedenlerle seçme ve seçilme haklarını kullanamayacaklar. Seçme ve seçilme haklarını kullanamayacak işçiler arasında en büyük grubu, yaklaşık 300 bin kişi ile, DİSK'e bağlı sendikaların üyesi olan işçiler oluşturuyor. 12 Eylül Harekâtı'ndan sonra faaliyeti askıya alınan DlSK'e bağlı sendikaların mal varhklarının korunması kayyımlara bırakılmış, bir süre sonra bu sendikalardan "istlfa" hakkı tanınmıştı. Ancak bugüne kadar sadece bazı işyerlerinden, bazı işçi grupları bu sendikalardan istifa edip genellikle aynı işkolunda örgütlü Türklş üyesi sendikalara girdiler. 2821 sayılı Sendikalar Yasası'nın geçici 5. maddesi bu sendikalara üye işçilerin, sendikaları ile üyelik aidatı ilişkisini de kesti. Bu sendikaların yöneticileri hakkında açılan davalar beraatle sonuçlanıncaya kadar, yasadaki sendikal hakların kullanılamayacağını hükme bağladı. Yasanın geçici 5. maddesi hükümleri tartışmaya açık hukuksal yorumlarla, halen DİSK üyesi sendikalarla üyelik ilişkisini kesmemiş işçilerin durumunu daha da belirsiz bir noktaya getirdi. Kimi hukukçular aidat ilişkisinin kesilmesi ile Üyelik ilişkisinin de kesileceği yolunda dar bir yoruma giderken, kimileri de, yöneticileri hakkında henüz dava açılmamış, faaliyeti askıya alınmış sendikaların haliyle, diğerlerinin de kayyımlar eliyle olağanüstü tuzük değişikliği genel kurullarına, ardından da seçim genel kurullarına gidebileceklerini savundular. DİSK üyesi işçiler için kesin olan durum, süreleri sona erene kadar hiçbir sendikaya aidat ödemeksizin, yürürlükte olan iş yerlerindeki toplu sözleşmelerden süreleri sona erene kadar yararlanabilecekleriydi. ÜÇ SEÇENEKLERt VAR DİSK'e bağlı sendikaların üyesi olan yaklaşık 300 bin işçinin önünde üç seçenek var: Sendikaları ile ilgili yargılama sonuçlarını beklemeyi seçenler öncelikle tümü ile sendikal faaliyetlerin dışında kalıyorlar. Bu davaların bir bölümü henüz açılmadı. Açılanların da bugünkü temposu ile birkaç yıl sonra kesin karar aşamasına gelebileceği görülüyor. Davaların uzaması halinde bu işçiler sözleşmeler sona erince sözleşmesiz kalacaklar. Davanın olumsuz, yani sendikanın kapanmasıyla sonuçlanması durumunda, o tarihten sonra yeni sendika kurma ya da varolan sendikalardan birini seçme arayışı içinde olacaklar, TÜRKtŞ'TEKİLER ÜYE ALMIYOR 2821 sayılı yasanın getirdiği bu güçiükler karşısında, bugünden yeni arayış içine girenler için ilk seçenek, toplu olarak ya da tek tek, varolan sendikalardan birine, genellikle de Türktş üyesi sendikaya üye olmak. Ancak bazı sendikalar, DİSK üyesi işçileri almakta, daha doğrusu tümden yeni işçi almakta, pek istekIi görünmuyorlar. Çoğu sendika, yeni yasa gereği hazırlanması gerekli standart basılı üye bildirim formlarını henuz bastırıp isteyene dağıtacak şekilde çoğaltmadı dahi. Yasanın getirdiği işlemler ve genel kurullar zincirini zamanında yetiştirmek ve kapanma ile karşı karşıya kalmamak için yoğun çalışma içinde olan sendika(Arkası 11. Sayfada) Milli Eğitim'de kitap yolsuzluğundan 2 memur tutuklandı ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Milli Eğitim Bakanlığı'nda kitap yolsuzluğu ortaya çıkarıldı. Belgelerde "tabrifat yaparak 3 milyon 671 bin lirayı zimmetlerine geçirdikleri" iddiasıyla iki bakanlık görevlisi tutuklandı. Üç görevlinin de işine son verildi. Edinilen bilgiye göre, kitap yolsuzluğu bir ihbar üzerine ortaya çıkarıldı. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, ihbar üzerine Bakanlık müfettişlerini görevlendirerek soruşturmaya başladıLır. 23 haziranda başlayan soruşturma sonucunda ihbarın doğru olduğu ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı yurt dıŞındaki Türk işçilerinin çocuklan ile Kıbrıs'taki Türklerin çocuklarının gereksinim duyduklan yardımcı ders kitaplarını ücretsiz olaralrgönderiyor. Kültür kitaplarının gönderilmesi işlemleri Milli Eğitim Bakanhğı'nın Yayımlar Genel Müdürlüğü bünyesindeki bir şubede yürütülüyor. Bu şubenin Mudürü Yaşar Tuoç ile Müdür Yardımcısı Ethem Kambur'un yurt dışına ücretsiz olarak gönderilmesi gereken kitaplardan bir bölümünü belgelerde tahrifat yaparak, yurt içinde pazarladıkları saptandı. Yaşar Tunç ve Ethem Kambur'un yolsuzluk sonucunda toplam 3 milyon 671 bin lirayı zimmetle nne geçirdikleri belirlendi. Bakanlık soruşturmasmın tamamlanmasından sonra Yaşar Tunç ve Ethem Kambur'un görevlerine son verilerek, dosya Ankara Cumhuriyet SavcılığYna iletildi. Soruşturma sırasında Yaşar Tunç ile Ethem Kambur tutuklanarak cezaevine konuldular. Ayrıca söz konusu yolsuzluk sırasında kitapların paketleme işlemlerinde çalışan bir işçi ile üç şoförün de işlerine son verildi. Bu dörk kişi hakkındaki soruşturma da tutuksuz olarak sürdürülüvor Mıllı Eğitim Bakanlığı'ndaki kitap yolsuzluğu konusundaki davanın önümüzdeki günlerde açılması bekleniyor. Yıkıntılar arasındaki yaşam Israil uçaklarının Batı Beyrut'u bombalamalannın iistünden bir seneden fazla süre geçti. Ancak kentin Batı kesiminde Beyrut savaşının bıraktığı izler oiduğu gibi duruyor. Batı Beyrut'un çoğunluğu Müslüman olan halkı yıkıntılar arasında yaşamını siirdiirüyor. Kentte yaşam neredeyse "normale" dönmüş durumda. Gunliik yaşantısını herşeye rağmen sürdüren halk, alışverişini yapıyor, işine gttcfine gidiyor. Çocuklar sokaklarda yıkıntılar arasındaki "yeni parklarında", edindikleri "yeni oyuncaklarıyla" oynuyoriar. Aileler ^ bombardıman sonucu ayakta kalabilmiş "evlerine" yeniden yerleşmişler. Kent ticari yaşamı da eski "canlılığına kavuşmuş." Tek farkla ki, bombardıman öncesinde liiks dükkânlarda satılan mallar şimdi yıkıntıların arasında açılan küçiik meydanlarda sergileniyor.Eskiden olduğu gibi yine şık elbiseler, yine "Adidas" marka spor ayakkabıları satıldığı dikkati çekiyor. 6 yaş uygıdaması için derslik aranıyor tstanbul Haber Servisi ll yöneticilerinin bir bölümü yeni kokula başlama yaşının 6'ya in uygulama karşısında ne yapadirilmesi, ıstanbul'daki okul ve caklarını şaşırdıklarını söylerderslik yetersizliği sorununu iyi ken, bir bülümü de sorunun kence açmaza sokuyor. tlköğretim dilerini aştığını belirterek "OlduMüdürlüğü, 567 ilkokula 7 ya ğu kadar olur." biçiminde şındakilerin yanı sıra 6 yaş gru konuşuyorlar. bunda 51 bin dolayındaki çocu6 yaş uygulamasına ilişkin bağun alınmasını planlıyor. Okul kanlık genelgesinin ilkokullara ulaşmasmdan sonra, okul yöneticileri hangi smıfları 6 yaş grubu öğrencilerine ayırabileceklerinin, nasıl olup da sınıflara 1015 öğrenciyi daha sığdırabileceklerinin hesabmı yapmaya koyuldular. Ardından llköğretim Müdürlüğü, okulların verdiği bilgilerin ışığında varolan fiziki koşulları biraz daha zorlayarak 51 bin öğrenciye yer açtılar. Bir yandan bu şekilde yapılan hesaplamalarla Bakanlık genelgesine uygulama zemini hazırlanırken, öte yandan okullar açıldıktan sonra veli ve öğrencilerle karşı karşıya kalacak olan okul yöneticisi ve öğretmenleri, bu işin altından nasıl kalkacaklannı düşünmeye başladılar. Biı bölümü olaya "Verilen emir yerine getirilir. Olduğu kadaı olur." biçiminde yaklaşırken, büyük bir çogunluğu varolan öğrencileri, eldeki dersliklere sığdırmakta güçlük çektiklerini, bi(Arkası 11. Sayfada) Dünyaca ıınlıı maliyeci ve bankacılar • Istanbul9a geliyor 29 ağustosta tstanbul'da Dünya Parasal Finansman ve İnsan Kaynaklannın Geliştirilmesi konusunda yuvarlak masa toplantısı yapılacak. Toplantının oluşmasını sağlayan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Dış llişkiler ve Konsey Sekreteryası direktöru Dr. Üner Kırdar adını "tstanbul" koyduğu bu toplantı için şunları söylüyor: " Memleketimizde ilk defa çok önemli kırk finansör, ticaret banker, politikacı ve eksperir. katılacağı böyle bir toplantı yapılıyor. Üç gun siırecek olan toplantıda dış borçlar, gelişmekteki memleketlere yapılacak yardım ve uluslararası parasal konuda gereken reformlar ele alınacak." New York'ta Birleşmiş Milletler'deki işinde yılladanberi başarı ile çalışan Dr. Üner Kırdan özel dostlukları sayesinde Türkiye1 ye davet ettiği bu kırk önemli kişinin kimliklerini açıkladı. Toplantıyı izleyecekler arasında Yunan Ekonomi Bakanı, Pakistan Planlama Bakanı, UNİCEF Genel Başkanı, eski Amerikan Dışişleri Bakan yardımcısı, Latin Amerika Ekonomik Komisyonu Genel Sekrete(Arkası 11. Sayfada) LEYLA UMAR 7 TÜPKO yöneticisiyle 4 gümrükçünün yurgılanması sürüyor TEKtRDAG, (Cumhuriyet) Çorlu'da kurulu kondansatör ve televizyon tupü imal eden TÜPKO fabrikasının yedi ortak ve yöneticisiyle dört gümruk memurunun yargılandığı toplu gümrük kaçakçılığı davasına dün Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. TÜPKO fabrikasının gümrük sundurmasında bulunan ban TV parçalarının gümrük vergisi ödenmeden kaçak olarak üretime sokulması iddiasıyla yargılanan tutuksuz sanıklar arasında bulunan Profilo Holding Yönetım Kurulu Başkanı Jak Kamhi dünkü duruşmaya katılmadı. ÇOCUKLARININ ARASINDA Olaydan sonra Beykoz karakoluna göturulen Rukiye Kumral 4 oğlunun arasında polislerin sorulannı yanıtlamaya çalışıyor. Annelerini ortalarına alan Cemil, Salih, Ali ve Adem ona kuvvet oluyorlar. Daha sonra anne cezaevine gidecek, çocuklar ise tek odalı cvde anasız babasız ilk geceyi gecirecekler. (Fotoğraf: Hıiseyin AVLÇ) 1984 YILINDA HİZMETE GİRECEK Barbaros Bulvarı'nda Uvent istikametinden gelip Yıldız Te. nik Üniversitesi'nin onunden " U " dönüş yaparak Boğaz Köprüsu'ne girmek isteyen araçlar trafiğin tıkanmasına neden oluyor. 1984 yılında hizmete girecek olan taşıt ust geçidi ile bu tıkanıklık giderilecek. Levent istikametinden gelen araçlarSait ÇiftçiDispanserinin onunden Ihlamur yoluna sapacaklar, buradan da iist geçit ile Bogaz Köprüsu'ne girecekler. Baba öldü, anne hapse gîrdi 9 çocuk ise ortalıkta kaldı duruyordu. Sıra dayağından geçiyorduk. Bir keresinde komşulann şikfiyeti üzerine polisler karakola götürdüler. Orada içkiye tövbe etmiş. Tekrar bıraktılar. Alışmış bir kere, hiç tövbe tutar mı?..." 26 yıllık eşini öldüren Rukiye Sağmalcılar Cezaevi'nde yanına aldığı 1 yaşındaki Idris'i okşayıp geride kalan 8 çocuğunun hasretini gidermeye çalışıyor. Rukiye sözü cinayet akşamına getiriyor: "O akşam yine sarhoştu. Hiç sebep yokken çocuklan dövmeye başladı. Hem de ne dövmek. Insan sokaktaki ite bile öyle vurmaz. Göziim birden köşede duran baltaya ilişti. Bununla daha önce beiıi yaralamıştı. Gelişi güzel sallamaya başladım. Boynundan kanlar fışkırıyordu. Sonrasını pek hatırlamıyorum." Taşocaklar semti 12 nolu evin tek odasında ağabeyleri Adem'in getirebildiği domates ekmekle karınların doyuran 8 çocuk hâlâ olayın şoku içinde. Komşuların geliri sadece kendilerine yetiyor. Ama arada bir iki tencere sıcak yemek getirmeyi de ihmal etmiyorlar. 8 çocuğun umudu kendilerine sahip çıkacak "yetkililerde." Rukiye "Pişmanım, ama Salim'i oldiirduğiim için değil, çocuklarımı geride sahipsiz, perişan bıraktığım için. Onların emin ellerde olduğunu görsem idam sehpası bana vız gelir" diye konuşmasını noktalıyor. Barbaros Bulvarı'nda trafik tıkanıklığı üstgeçidin açılmasıyla sona erecek tstanbul Haber Servisi Ihlamur Caddesi, Çevre Yolu bağlantılı "Barbaros Taşıt Üstgeçidi"nin 1984 yılı başında hizmete girmesi bekleniyor. Yapımı için 70 milyon lira ayrılan taşıt üstgeçidinin 30 ve 27 metre olmak üzere iki açıkhğı, 10'ar metre genişliğinde iki tane şeridi bulunacak. Geçitte yayaların karşıdan karşıya geçmelerini sağlayacak üç metre genişliğinde bir de yaya geçidi olacak. Geçidin yapımı ile, Beşiktaş'tan gelip köprüye girecek olan taşıtlar, bir yan yolla Barbaros Bulvan'ndan ayrılıp köprüye girecekler. Ayrıca Barbaros Bulvan'ndan gelip Ihlamur Caddesine gidecek olan taşıtlar için de Boğaz Köprüsü'nün bugünkü çıkışının sağından ikinci bir yan yol Ihlamur Caddesi'ne bağlanacak. Bugünkü uygulamada Ihlamur Caddesi'nden gelerek Balmumcu, Boğaz Köprüsü'ne " U " dönüşü ile giren taşıtlar özellikle trafiğin yoğun olduğu sabah ve akşam saatlerinde Barbaros Bulvarı'nda büyük tıkanıklıklara neden oluyordu. Taşıt üstgeçidinin tamamlanmasıyla bulvardaki trafik akışının rahatlayacağını bildiren Karayolları 17 Bölge Müdürlüğü yetkilileri, "Köprii tamamlandığında " U " dönüşü yapan araçlar Barbaros Bulvan'ndaki taşıtlarla kesişmeyecek ve bölgedeki yoğun tıkanıklığın öniine geçilecek" dediler. Köprunün yapımına başlandığından bu yana inşaata üç kez TIR çarptığını söyleyen yetkililer, banun inşaatı 20 gün daha uzattığını kaydettiler. Yetkililer bu tür aksiliklerin olmaması durumunda köprunün zamanında bitirileceğini vurguladılar. tstanbul Haber Servisi "Çocuklanma ve bana yaptığı işkenceye dayanamadım ve öldürdiim". 9 çocuk annesi 42 yaşındaki Rukiye Kumral işlediği cinayeti anlatmaya böyle başlıyordu. Rukiye Kumral 26 yıllık kocası Salim Kumral'ı öldürmek suçundan tutuklanıp Sağmalcılar Duruşmada fabrika mudürü Cezaevi'ne kondu. Rukiye cezaFeyyaz Işık Zambakoğlu verdiği evine girerken 1 yaşındaki oğlu ifadesinde, cam tüplerin tüken Idris'i de aldı. Salih (13), ömer diğini daha önce fabrikanın Ge (9), Ismail (6), Hatice (3), Cemil nel Müdürlüğüne bir yazı ile bil (11), Adem (21) ise Beykoz'un dirdiklerini, üretimin durmaması Taşocaklar semti 12 nolu evde içim gümrük sundurmasındaki kannlarını doyurmak için komcam kavanozların imalata sokul şulannın yolunu gözlüyorlar. duğunu, ancak gümrükle ilgili Dokuzuncu çocuk 24 yaşındaki teknik mevzuatı bilmediğini söy Sami ise baba dayağına dayanaledi. Sanık avukatian ise TÜP mayarak bir yıl önce evden kaKO'nun siyahbeyaz TV camı çıp kayıplara kanşmış. üreten yurdumuz ve Balkanlar"Olan çocuklara oldu. Şimdi ın en büyük tesisi olduğunu, ka onlara kim bakacak, kim doyuçak olarak üretime sokulduğu id racak?" diye sözlerini sürdüren dia edilen bazı parçaların 2 mil Rukiye: "Yıllardan beri dayağa yon liralık gümrük teminatının alışnııştım. Kör kütiik sarhoş eve daha önce yatınldığını bildirerek, gelir hıncını benden alırdı. Dadavanın düşmesini istedi. Bazı yak arsızı olmuştum. Ama çoyazışmalar nedeniyle duruşma cukları zincirleyip bodruma kaertelendi. patmaya başlayınca sabrım taşTÜPKO'nun 800 milyon lira tı." diye devam ediyor. lık ödenmiş sermayesi Sınai Kal20 yıl önce Giresun'dan Istankınma Bankası (80 milyon), Me bul'a göç eden Kumral çifti ge(118 milyon), Sabancı Holdjng leceği hesaplamadan peşpeşe ço(1 milyon), Cihan Elektrik (29 cuk sahibi oluyorlardı. Gelenemilyon), Telecan A.Ş. (141 mil ğe göre çocuk aldırmak günahyon), BEKO Teknik (170 mil tı. Çocukların sayısı ile birlikte . yon), Profilo Holding (100 mil geçim derdi de arttı. Baba Sayon), TELRA (34 milyon), Ak lim Kumral, sorunlarına çözüm bank Mensuplan Yardım Sandı bulamayan insanların yaptığım ğı (64 milyon) ve halk ortaklığı yaptı. Kendini içkiye vurdu. (23 milyon) arasında pay edilmiş Rukiye ağlamaya ara verıp durumda. anlatıyor: "Içkl Içince adeta ku Karayollan 17. Bölge Müdürlüğü yetkilileri Barbaros Bulvan ile Yıldız Üniversitesi bahçesi arasında bir yaya üstgeçidi yapılmasının da planlandığını belirttiler. Yetkililer 85 metre uzunluğu ve 13 metre genişliğinde olması planlanan yaya üstgeçidinin yapımına önümüzdeki günlerde başlanacağını bildirdiler. Ayrıca diğer adı "Ulubatlı Hasan Kavşağı" olan Vatan Caddesi kavşağına da büyük bir taşıt Üstgeçidi yapılmasının planlandığı, planın kabul edilip uygulamaya geçilmesi durumunda, lstanbul trafiğinde büyük bir rahatlık sağlanacağı belirtildi. Güneş enerjisine bel bağlayanlar düş kırıklığına uğruyor Kültür Servisi Bir çok ulkenin fazla nükleer enerji üretmeye başladığı, petrol üreticisi ülkelerin de üretimlerini düşürüp fiyatlarını indirdikleri bir dönemde, "yeşillerin" ideali olan güneş enerjisi acaba hâlâ bir düş mü? Bu soruya hemen hayır karşılığını vermek güç. Ama güneş enerjisinden yararlanan ilk santralların ne sonuç verdiği göz önüne alınırsa, biraz kötümser olmamak elde değil. Petrol fiyatlarının başınıalıp gittiği yıllar, güneş enerjisini savunanlara her şey çok kolay geliyordu. Bir kere, bu işin gerektirdiği malzeme elinden iş gelen herhangi bir becerikli kişinin sonuç alabileceği türdendi. Kişiler yalnızca tutumlu davranmakla kalmıyor, sanayi kapitalizmine köle olmaktan da kurtuluyor, ulusal çıkarları savunuyorlardı. Ama coşku çabuk söndu. Bunun ilk nedeni, bir keşiş gibi yaşamak ve seyrek yıkanmak göze alınmıyorsa, güneşin, özellikle Orta Avrupa ülkelerinde ve Amerika'nın kuzey yörelerinde yıl boyu gereken rahatlığı sağlayacak ölçüde enerjiyi tek başına üretemediğiydi. Yani, güneş enerjisinden yararlanmak isteyen kişi, yanı sıra fueloil, kömür, gaz ya da elektrikle işleyen ikinci bir tesis kurmak zorundaydı. Tabii, böyle bir durumda da tutumlu davranmaktan söz edilemezdi. Güneş enerjisine dayanan santrallarda bazı çözümler bulundu. Örneğin, yazın sıcak günlerinde enerji fazlası santrallarda depo ediliyordu. Geceleri, özellikle elektriğe ucuz tarife uygulayan ileri sanayi ülkelerinde, bu stok az elektrik harcayan hatlarda kullanılıyordu. Ayrıca, sıkıntılı anlarda ve büyük soğuklarda, pahalıya gelse de havayı doğrudan ısıtacak ısı pompaları hatta elektrik rezistansları da öngörUlrnüştü. Bir bilgisayar santralı düzenli işletiyor, günün ve mevsimlerin her saatinde aynı ısıyı sağlıyordu. Güneş enerjisi yanhlarının karşılaştıkları ikinci güçlük, malzemenin kırılganlığıydı. Güneş enerjisini çeken camlar, kötü hava koşullarında kolaylıkla kırılıyordu. Genel olarak ısıyı depolamak ya da dağıtmak için su kullanılmaktaydı ama, suyun bulunduğu yerde kaçak da olacaktı. Ayrıca, açık havadaki ısı toplayıcı camlann içinde ince bir tabaka halinde bulunan su, derece sıfırın altına düştü mü donuyordu. Bu durumda "antifriz" de kullanmak zorunlu hale gelecekti. Tabii ardından çifte boru tesisatı, yani daha büyük bir masrafı zorunlu kılacaktı. Üstelik, tesis kurmanın pahalılığından başka, bir de bakımın pahalılığı çıkıyordu ortaya. Bu sakıncaların tümünün çaresi bulunabilirdi, ama yapılacak olanların güneş enerjisini gitgide daha pahalıya getirdiğini bilmeyen yoktu. Güneş enerjisininjcni bir şey olmadığı tarihler de yazıyordu. İlk kez Arşimed, bıracusa'yı kuşatan Roma donanmasını ateşe vermekte yarârlanmıştı bundan. Ama günümüze kadar insanları kendinden uzaklaştırmışsa, nedeni elde edilmesinin güçlüğüydü. Pek çok kişi, güneş enerjisinin bugUn ortaya çıkardığı zorluklara kar$ın, yine de "elverişli" bir fiyatla elde edilebileceği nok ya varılacağı inancınd• N.A.S.A., Boeing, Rockwell ve Fransız Elektrik Şirketi uzmanları, uzayda bir yörüngeye oturtulacak güneş enerjisi santralları kurulmasını öneriyorlar şimdi. "Fotopiller" aracılığıyla sağlanacak enerji, daha sonra mikrodalgaiar halinde yeryüzüne yöneltilecek. Ancak bunun da maliyeti hesaplandığında yine olanaksızlığın eşiğine geliniyor. Ve yeni yeni kulaktan kulağa dolaşan bir söylenti çıkıyor ortaya: "Çok fazla bel bağlanırsa, günes enerjisi karşısında düş kmklıgına üğrayanlann sayısı da artacağfl benzlyor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle