19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 AĞUSTOS 1983 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 SÎNEMA ATİLLA DORSAY i6 TV'de Sinema" dolayısıyla eski filmyeni film tartışması stirüyor: Günümüz sinemasında başyapıt yok mu? Ziya Metin dostumuz, Sinema Giinleri 83 Ustüne yazdığı 'notlar'da, izlediği filmlerin arasmda 'başyapıt' olmadığını yazdı. Gösteri dergisinin bu filmler üsüne soruşturmasında da Gencay Gttrsoy, "Şu ana kadar gördüklerim arasında 'unutulmaz' diyebileceğim biri olmadı" diyor. Bu yanıtlardan yola çıkarak, şu "başyapıt" ve şu "unutulmaz film" deyimleri üstünde biraz duşunsek nasıl olur dersiniz? NEDtR SİNEMA BAŞYAPITI? Nedir bir sinema başyapıtı? Başyapıt sözcüğünü (Türk dilinin yenileşmesine kızanların kulaklan çınlasın) eski "şaheser" sözcüğünün yerine kullanıyoruz. Bir "sinema şaheseri" denirdi eskiden; bu sözcük de sinemacıların cafcaflı sözlerle kurdukları o gösterişli, ama genelde gülünç reklam deyişlerini anımsatırdı. "Başyapıf'da sanki daha durmuşoturmuş, daha 'sogukkanlı', daha bilimsel bir hava var. Evet, nedir bir sinema başyapıtı? Gürsoy'un nitelemesiyle bağlantı kurarsak, kolay kolay 'unutulmayan', akıllardan çıkmayan bir film mi? Sinemaya yenilikler, tazelikler getiren, sinemasal anlatımda "devrim yapan' bir film mi? Herşeyi yerliyerinde, çok sağlam ve etkili bir öykünün yönetimi, oyunu, ışığı, dekoruyla dörtdörtlük biçimde anlatılmış olması mı? Bir filmi izleyince onun 'başyapıt' olduğunu hemen 'şıp diye' anlamak mümkün mü? Başyapıt nitelemesiııi seyirci mi, eleştirmen mi, her kimse, seyreden mi verecek? Yoksa zaman mı bize, her sanat yapıtı için olduğu gibi, o filmin de gelgeç yapıtların ötesinde, kalıcı nitelikte bir yapıt, yani bir 'başyapıt' olduğunu gösterecek? Sinema ile yazm arasında artıyor Sinemada, bir yandan eski filmler tersyüz ediliyor, bir yandan da yazınia işbtrliği hızla artıyor. Duyduk Gördük Londra'ya uçaklu nasıl gidilir ? Kıbns temsilclmiz Izzet Rıza Yalın 'm oğlu Fevzi Yalın Suudi Arabistan 'm Dahran kentindekl "Petrol ve maden" üniversitesinden elektrik mühendisi olar&k mezun olan ilk Türk sıfatım kazandı. Fevzi Yalın, S yıl boyun< ca ' 'LefkoşetstanbulDahran'' arasında mekik dokurken, baban lzzet Rıza Yalın da oğlunun uçak bileti işleriyle uğraşa uğraşa bir THY uzmam kesildi. Yalm'lann THY nedeniyle başlanna gelenlerln tümünü yozsak, bu sütunlan birkaç hajta süreyle isgaledebllir. Bu yüzaen sadece sonuncusuna değlnlp geçmek istiyoruz. ] • Dediğimiz gibi Fevzi Yâlm Dahran Üniversitesi'nden mezun oldu ve "master"yapmak için ABD'ye gitmeye karar verdif. Uçak biletini de Dahran'daki üniversite üstlendi ve Fevzi yalın 'a Suudi Arabistan Havayollanndan 2464 riyalllk (065 4464 13054020 nolu) bir bilet verdi. Fevzi Yalın bu bileti Suudi Arabktan'm Izniyle Türk Havayollan 'na ciro (endorse) ettirip eline verilen 1544 riyal karfllığı daki yetkili acentası 14 haziran 1983 tarih ve 235 4020500174 6 nolu ve 56.700 TL. (920 riyal) değerindeki kuponla, Fevzi Yalın 'm THY ile herhangi bir yerden, herhangi biryere uçabüeceğini söyledi ve bu yolda güvence verdi. Ancak, bu güvence Kıbns'ta hiçbir ise yaramadı. Fevzi Yalın Anterika'ya giderken ö'nce ilk durak sayılan Londra 'ya uçmak istedi. Çünkü Londra için gerekli biletin ücreti 47.500 liraydı ve elinde bunu karşılayacak 56.700 TL. 'hk mübadele kuponu vardı. Ancak THY Kıbns Müdürlüğü Fevzi Y:lın'a bu biletin karştltğırn sadece Dahran 'da alabüeceğini, oraya gitmesi gerektiğini bildiriyordu. Şimdi Kıbns muhabirimiz lzzet Rıza Yalın ve oğlu THY bileti ve 920 riyalük müba şöyle düşünüyorlar: "56.700 TL. 'hk THY kupodele kuponuyla ö'nce tstanbul'a, nunun karşılığını alabilmek ve oradan da Leflcoşe'ye geldi. Bilet farkı için verilen müba onaylatıp Londra'ya i(çmak için dele kuponu (miscallanous char gidişdönüş 194.544 TL ödeyege orderexchange coupon No.2) rek Dahran'a mı gitmeli, yoksa kuponu çerçeveletip 63 Türk Lirası'ndan hesaplan bu THY'nın Kıbns Müdürüne mi mak üzere 920 riyal (56.700 TL) tutuyordu. THY'nın Dahran' armaian etmeli?" HAKANSONOK Konu sıkıntısına düşen sinema, eski defterleri karıştırmayı sürdürüyor. Eski filmlerden aktarılan "Vicıor/ Victoria". "Kutsal Hazine Avcılan" (bu film, Philippe de Broca'nın "Rio'daki Adam"ını büyük ölçüde andırıyor) veya 2., 3. bölümleri çevrilen "Rocky", "Yıldız Savaşlan", "Süpermen", "Kehanet", "13. Gün", "Holloween" gibi filmlerin yanısıra, yazınla işbirliği de hızla sürüyor. Geçen yıl, "Garb'a Göre Dünya" adlı çoksatan yapıtı George Roy Hill sinemalaştırdı. John Irving'in "Hotel New Hampshire'ı, Tony Richardson tarafından filme çekiliyor. Filmde Jodie Foster ve Nastassia Kinski başrollerde... Claude Chabrol, Simone de Beauvoir'ın "Başkalannın Kanı" adlı ünlü romanını filme çekiyor. Bu filmde yine Taksi Şoförü"nün üne kavuşturduğu Jodie Foster var. Maurice Denuziere'in "Louisiana" adlı çoksatan yapıtını, Fransız yönetmeni Jacques Demy, Amerikalı oyuncularla sinemalaştırıyor. Margot Kidder ve "Ateş Arabalan"nda izleyeceğimiz lngiliz Ian Charleson. Martin Cruz Smith'in "Gorki Parkı", Michael Apted'in çektiği filmde işleniyor. Lee Marvin ve VVilliam Hurt oynuyorlar... Gerilim romanları ustası Stephen King'in yapıtları ise kapışkapış gidiyor. "Carrie" ve "Shining"den sonra Lewis Teague "Cujo", George Romero "Creepshow", John Carpenter ise "Christine"i çekiyorlar... Sırada ise "Firestarter" romanı var. Marcel Proust'un "Yitik Zamanın Ardında"sını, bilindiği gibi Volker Schloendorff, savh bir film haline getirdi. Bernard Malamud'un "The NaturaP'ini Barry Levinson çekti, Robert Redford oynadı. Sidney Sheldon'un "Çıplak Yüz"ünü İngiliz Bryan Forbes çekecek, Roger Moore başrolde... Norman Mailer'in "Cellâdın Şarkısı" adlı dev romanını Tommy Lee Jones'un "Gözler" oyunuyla Lawrence Schiller yönetiyor. Erich Segal'in "Erkek, Kadın ve Çocuk" romanını ise Dick Richards çekiyor. Başrolde Martin Sheen var. Nobel'li yazar Marquez'ın "Erendira"sı ise, Brezilyalı Ro> Guerra'nın Meksika'da çektiği ve başrolde Yunanlı aktris Irene Papas'ın oynadığı bir filme konu oldu. Bir başka ünlü Fransız yönetmeni, Yves Boisset, son filmi "Tehlikenin Bedeli"ni bir Amerikan romancısından, Robert Sheckley'den aldı. Romanda Fransız oyuncuları Gerard Lanvin, Michel Piccoli ve Marie France Pisier oynuyorlar. Ayda 17.000 liraya geçinilir mi? Saime Ersavaş işçi emeklisL Üç ayda eline geçen 51 bin 231 lira. Nişantası'nda yalnız yaşayan Ersavaş'ın ev kirası bir süre önce 6 binden 10 bine çıkmıs. Ersavaş, önceki gün (çarşamba) gazetemizi arayarak, "Şikâyetim sonsuz, hesabı siz yapın, bu para ve bu kirayla geçinilebilir mi?" diye dert yanıyordu. Bir ara konuşma kesildi; bir kadın sesi: . "Başbakanlıktan kiminle görüşmek istiyorsunuz?" "Kim olursa olsun!" t . "Kbninle görüşeceksiniz, müsteşarla mı, Basbakamn kendisiyle mi? Kiminle?" "Başbakan varsa Başbakan, yardımcısı varsa yardımcısı." "Iblefonunuz meşgul, bağlayamam zaten..." "Meşgul sayılmaz bağlaym lütfen." İşçi emeklisi Saime Ersavaş ile görüşmemizin arasına giren santral ve Ersavaş arasındaki bu konuşmadan sonra hat kesildi. Bir süre sonra, Saime Ersavaş bizi tekrar aradu Neredeyse van uykulu çtkan yorgun, bezgin sesiyle, bir kez daha, "Bu maaşla nasıl geçinebilirim" diye sordu. Ersavaş'a verebilecek "makul" bir yanıtımız yoktu. Başbakanhkla yaptığı konuşmadan bir sonuç alıp alamadığını sorduk. Ersavaş, başbakan Bülend Ulusu'nun sekreteriyle görüşebilmiştt "Ne söylesin, bir şey demedi tabii" diyordu. "Telefonumu verdim, arayacaklar. Telefonum var diye lüks bir hayat içinde olduğumu sanmayın, hesaplayın kiradan arta kalan parayı. Şu anda açım." Bütün çabalanmıza rağmen, Ersavaş'ın telefonunu, adresini alamadık. "Verdim ya, yazmadınız mı?" diyor ve ekliyordu: "Hastayım. Devamlı sinir ilacı alıyorum. Sigorta hastanesine gittim. Onlardan da şikâyetçiyim. Şikâyetim sonsuz." Saime Ersavaş't ikna edemedik adres ve telefonunu almamtş olduğumuza. "Bu benim meselem değil, bütün işçi emeklileri aynı durumda," diyen Ersavaşın izlni şimdiyalmzca Başbakan Bülend Ulusu'nun sekreteri bulabilecek... Ersavaş'la ilgilenecek mi? ZAMANINDA BEGENİLMEYEN KLASİK İtalyan yönetmeni Micbelangelo Anlonioni'nin "Macera L'Avventura" adlı unlu filmi Cannes 1960 şenliğinde ilk gösterildiginde begenilmemiş ve ıslıklanmıştı. Oysa bu film, bugün, sinema dilinin yenileşmesinde ve 'modern' bir sinema anlayışının kurulmasındaki önciı filmlerden biri sayılıyor. Resimde artık klasikleşen bu yapıtın iki baş oyuncusu, Mnnica Vitti ile Gabriele Ferzetti'yi göriiyorsunuz. 'eski'liğinden yakınıp daha yeni lı bir seyirci ilgisiyle karşılaşmış, açan "Don Juan"ının, VVenders^ Oscar'lardan ise ancak bir senar in ahşılmış anlatım kahplannı filmler Tgösterümesini isteyip dururl a r V izleyicisinden de zayo ödülüyle değerlendirilmişti. kırmayı deneyen "Olaylann Gi1941 yılının Amerikan eleştir dişi"nin, Wıjda'nm politik sine man zaman buna benzer istekler gelir, filmlerin 'kiif kokusu'ndan menlerinin (çünkü film Avrupa' maya ve tarihin güncelleştirilmeda ancak savaş sonrasında gös sine yeni boyutlar getiren "Dan yakınılır. Oysa eleştirmenler, genelde geçmişe dönük bir tutumu terilebildi) acaba hangisi "Yurt ton"unun, Yusuf Şahin'in, Doyeğlerler, sözgelimi sık sık yapıtaş Kane"i bir başyapıt olarak ğulu bir sinemacının özyagörüyordu? Oysa film, bilindiği şam/tarih ikilemini Batılı bir ya lan "Sinema Tarihinin en iyi 10 filmi" soruşturmalannda hep esüzere yıllar yılı yapılan soruştur pı içinde belki ilk kez kurmayı malarda dünyanın en iyi filmle denediği "Niçin İskenderiye"sinin ki filmler yer alır. (Sight and Sound'un 10 yılda bir dünya eleşrinin başına geçip çöreklenmiş yarına bırer 'başyapıt' olarak bulunuyor. Ingmar Bergman'ın kalmayacağını kim kesinkes söy tirmenleri arasında yaptığı ünlü soruşturmanm en sonuncusunda ilk filmleri, uluslararası şenlikler leyebilir? Bu konudaki ölçütün, de 'arzı endam' etmeye başla Gürsoy'un sözünıi ettiği 'unutul yer alan en yeni film, Felllni'nin BAŞYAPITLARIN 60 başlarından bir yapıtıydı.) Bu dıklarında esnemeyle karşılaş mamak' olayı olarak saptanmaACIKLI SERÜVENLERt konuda çok *aynksı' bir örnek, mışlar, Antonioni'nin çağdaş si sı da sağhklı gözükmüyor. ÇünBugün sinema tarihinde 'başbir zamanlarki 'eksantrik' sinenema diline yadsınamaz katkılan kü hep biliriz, çocukluk veya yapıt' diye bellenen filmlerin ma yazarımız Biltin Toker'den olan "AvventuraMacera"sı ise, gençliğimizde izlemiş olup da şu hangisi ilk gösterildiklerinde heilk gösterildiği Cannes şenliğin veya bu nedenlerden unutamadı geliyordu: Toker'e göre "Türk simen bu niteliğe kavuşmuşlardı? nemasının en iyi filmi, en son de (1960) ıslıklar ve yuhalarla ğımız filmler vardır: Filanca Charlie Chaplin'in filmleri, uğurlanmıştı. Renoir'ın "Oyu oyuncunun kara gözleri, falanca çevrilmiş, filmiydi" (!) Acaba bu yıllaryılı, 'sanat filmi'nin, önemnun Kuralı", uzun yıllar ciddiye nın beyaz giysileri, filanca dra konuda kim haklıdır? Sinema dili, kalıcı filmlerin 'ciddi' konualınan bir yapıt olmamış, Ay matik bölüm veya falanca heye lini yenilemiş, geçen zaman içinlara değinmesi gerektiğini düşüzenştayn'ın filmlerine ise, başlar canlı kavga sahnesi için... Ama de de şarap gibi değeri artmış esnen bir bakış acısıyla önemsenda, gerek kendi Ulkesi içinde, ge yıllar sonra bu filmleri sinema ki filmle mi, yoksa her gün gelimemiş, "yığınlara seslenen serekse dışarda, Sovyet rejiminin teklerde veya TV'de izlediğimiz şen sinema teknolojisinin özellikvimli güldürüler" olmaktan öte propaganda araçları olmaktan de, hiç de bizde bıraktıkları ize leriyle bezenen en yeniler mi makdeğerlendirilmemişti. Tipkı yine olmalı? Eski mi, yeni başka bir nitelik yakıştırılama yakışır, 'matah' birşeyler olma bul yıllar boyu Mant kardeşlerin, mi? mıştı. Demek başyapıtı anında dığını da anlayıveririz. Laurel/Hardy'nin, Harold saptamak kolay iş değil. Ve ba 'KÜF KOKUSÜ'NDAN Lloyd'un, Jerry Lewis'in, JacquEDEBİ KLAStKLERE EVET. şa denersek, Sinema Giinleri YAKINANLAR es Tati'nin, bugün de belki BlaSİNEMA KLASİKLERİNE 83'ün filmleri içinde, en azmdan, ke Edwards ve Mel Brooks'un HAYIR 'Başyapıt' konusu bir yana, bir Fassbinder'in yepyeni bir estetik filmlerinin yine belli bir kesim Bu tür bir tartışmanın aslında yaratmayı deneyen "Veronika de *eski film', 'yeni film' tartıştarafından ciddiye alınmaması Voss"unun, Losey'in operanın si ması var. Bazı TV yazarları, anlamsız olduğunu söylemeye gibi.. "Yurttaş Kane" Amerikanemalaştırılmasıda yeni ufuklar (sözgelimi Erol Dallı ağabeyimiz) gerek yok. Bir Fransız sinema yada ilk gösterildiğinde, çok sınırköşelerinde TV'deki filmlerin zarı şöyle yazıyordu geçenlerde: "Sinematek'te veya TV'de geçmiş giinlerin bir sinema klasigini izlerken 'eski bir film gördiim' diyenler var. Oysa kimse Shakespeare veya Dostoyevski okurken 'eski bir kitap okudum' demiyor". Ne kadar doğru bir saptama... Edebiyat, tiyatro, müzik yapıtları eskimez sanki, zaman içinde hiç yıpranmaz onlar, Homeros'u veya Dante'yi hâlâ okur, Beethovven veya Bach'ı hâlâ dinleriz de, 2030 yıllık bir filmle karşılaştık mı 'kiif kokuyor' diye feryadı basarız. Niye? Yazında, müzikte, resimde, tiyatro veya mimarlıkta değerli olana, tanınana, gösterilen saygınlığa, 'klasik' olma ve değerini yitirmeme özelliğine, sinema yapıtının hakkı yok mu? Bu tür bir bakış ve 'kiif kokuyor' yakınmaları, kuşkusuz, özellikle bizim toplumda çok yaygın bir genel kanıdan, sinemayı hâlâ bir 'sanat alanı' değil de bir 'vakit gecirme aracf olarak gören düşünceden kaynaklanıyor. O zaman, kuşkusuz, çok daha gelişmiş teknolojik olanaklarla çevrilmiş, çok daha gösterişli yeni filmler, daha ilYENİDEN Sansüre takılan, daha sonra da Danıştay kararıyla gosterilmesi kararlaştırılan "Maıcra giye layık bulunuyor. Sinema bir yana, günümüz insanının en beÜlkesi" bu yıl yeniden sinemalanmızda gösterilecek 3 buutlu filmlerden. lirgin ilgi, merak konularını en utanmasız biçimde sömüren TV dizilerinin başarısının kaynağı da bu değil mi? ÖBÜR UÇTAKt imzalamışlardı. Bunların arasın kamerayla çekılıp ozel bir mer TEHLİKE Yeni mevsimde, dünyada yenida Hitchcock'un (TV'de izledi cekle perdeye yansıtılan film, den moda olan "3 Buutlu" filmğimiz) "Cinayet Var"ı, Curtis özel gözlüklerle izlenince gerçeklerden bazılarını izleyeceğiz. İlk Ancak diğer yandan, kuşkuten bir "röliyef" ve "Üçüncü suz öbür uçtaki tuzağa da düşBernhardt'ın (Rita Hayworth'lu) kez MGM şirketinin 1935'lerde Buut" duygusu veriyor. Bu kez memek, iyi ve ilginç olanın yal"Dişi Şeytan Miss Saide denediği, ancak çeşitli teknik neThompson", George Sidney'in gözlüklerin daha basitleştirilmiş nız geçmişte yapılan olduğunu, denlerden vazgeçtiği bu yöntem, (yine TV'de izlediğimiz) "Öp olması, bu filmlerin piyasaya sü gUnUmüzde çevrilen filmlerin hiç 1953'lerde yeniden moda olmuş rülmesini kolaylaştırdı. Mevsim bir biçimde ilginç olmadığını ve Beni Kate" gibi filmleri vardı. ve bu yöntemle çevrilen birkaç Bu filmlerin belki de en ilginci ve başında Özen Film'in "Macera olamayacağmı, günümüz sinedüzine fılmden birkaçı ülkemize lar Ülkesi lt's Coming At Ya!" masının artık 'başyapıt' üretemebu tekniği en iyi kullananı olan de gelmişti. Sinema kapılarında filmini 3 Buutlu olarak izleye yeceğini kategorik olarak düşünAndre de Toth'un Mumyalar dağıtılan özel gözlükler Müzesi"ni de, zamanında göz ceğiz. Sansürce reddedilip Da memek gerekiyor. Sanat ve sale ızlenen bu filmler, genelde nıştay'dan geçen filmin gosteril natçı varoldukça, ticari kalıplalükler le bizde de izlemiştik. ucuz bazı serüven kurdelâlannı lânse etmek için kullanılmış, anUzun yıllar terkedilen bu yön mesi, gerektiği ek masraflardan rın, koşullanmış yığınsal isterleötürü yine belediyeden alınacak rin ve dar sermayeci kafasının cak önemli bazı yönetmenler de tem, son yıllarda bir "yenilik" tarifeye bağlı oluyor. bu teknikle ilginç bazı filmler olarak yine ortaya çıktı. 2 ayrı ötesine geçip gerçek, has sanat yapıtları da yaratılacak ve bunlar da kendilerini bekleyen seyirciye kavuşacak. Geçmişe, sanaANKARA YENİMAHALLE 2. İCRA tın ve sinemanın geçmişine olan saygı ve ilgimizi yitirmeden güMEMURLUĞU'NDAN nUmüze ve geleceğe de aynı oranYurtiçi, Yurtdışı, cenaze da dönük olmamız gerekiyor. nakledilir. Cenaze ilaçlama, malzeme, tabut, bütün işlemler Hacı Arif Bey'i ve Saadettin MENKUL MAL SATIŞ İLANI hassasiyet ve süratle yapılır. Kaynak'ı bilmeden nasıl 'Arabesk müzigi' yerliyerine oturtDosya No: 983/1780 Ta. mak, klasik müziği tanımadan cazı gereği gibi değerlendirmek, 1.000.000. TL. muhammen bedelli bir adet 06/UE/081 plâkalı 1971 Flaman ekolünü veya tzlenimcimodel 17 M Yeşil renkte Ford marka 4 kapılı hususı vasıtanın 1. arleri incelemeden modern resimtırması 25.8.1983 günü saat: 14.30'da Ankara Istanbul yolu Mahİşletmede ayrıca 18 ambulans mut Macit benzin istasyonu yanındaki Ankara Tır Parkı'nda yapıden zevk almak nasıl gerçek anmevcuttur. Cenaze lacaktır. Bu günü muhammen bedelinin % 75'ine talipli çıkmadığı lamıyla mümkün değilse, sineilanlarından hizmet bedeli takdirde 2. artırmasımn 26.8.1983 günu aynı yer ve saatte yapılacamanın geçmişteki soylu örneklealırrmaz, acı günlerinizi ğı en çok fıat verene ihale edileceği Belediye tellaliye ve damga resrini, sinema klasiklerini bilmepaylaşır, günün her saatinde minin alıcıya ait olduğu ilan olunur. 5.8.1983 den günümüz sinemasmın da emrinizdeyiz. gerçek anlamıyla değerlendirileİSLÂM CENAZE İŞLERİ (Basın: 22712) bileceğine inanmıyorum. "Biz o otobüsün yoleusunu almayız" Rize'nin Ardeşen ilçesikden otobüse bindiniz ve Ankara'ya doğru yola koyuldunuz. Günlerden 2 temmuz, saat 15.00. Otobüsünüzün adı öz Karadeniz ve aynı saatte yine Ankara 'ya giden Doğu Karadeniz firmasınm otobüsü var. Birinin plaka numarası 34 DU 592, öbürünün 34 E 2681. Gördüğümüz bu. Duyduğumuzsa, öz Karadeniz'in 13 numaralı koltuğunda oturan arkadaşını görüp otobüs değiştiren özcan Tekesin 'in Samsun 'da indirilmesi. İki ayn otobüsle hareket eden arkadaşlar, bir molada birbirlerini görünce özcan Tekesin 'in otobüs değiştirmesi sonucu yanyana gelirler. Ancak Samsun'a yaklaşılırken, uyanık Öz Karasürdürür: deniz 'in muavini bilet parasını "Biz Doğu Karadeniz'in yolçoktan ödemiş olan özçan Tekeeusunu alırsak patron kızar, hem sin 'in yanına yaklaşır: Doğu Karadeniz'in patronu da bozulur." "Bak kardeşim", der, "Bizim Tekesin hâlâ bu otobbüse binşofOr acemi olduğundan seni otobüse aldı. Biz Doğu Karade meslnin ne gibi bir sakınca yaniz'in yoleusunu taşımayız. Baş rattığını anlamamıştır. Bunun ne ka hangifırma olursa olsun ta anlama geldlğini sorunca: şırız da, onunkini taşımayız. On"Hem biz ekmeğimizden olular da zaten bizimkini taşımazruz, hem iki firma birbirine gilar. Bu nedenle sen Samsun 'da rer," karşılığını alır. Yapacak îneceksin." şey kalmadığım görünce de, otobüsü durdurup iner ve eski araözcan Tekesin şaşkın şaşkın basına döner. bakarken, muavin konusmasını "llim ve irfanın gerçek dostu" Tarihçi Fahir Armaoğluuk kez 1964te yayınlanıp sonra çeşitli baskılan yapılan Siyasi Tarih: 17891960 başlıklı, Siyasal Bilgiler FakültesVnde ders kitabı olarak okuttuğu kitabını, 19141980 arasını kapsayacak şekilde kısmen gözden geçirerek, kısmen genişleterek yeniden yayınlamış bulunuyor. Armaoğlu yazdığı önsözde, "Bu kitabın yaztlmasmda zamanımı en serbest bir şekilde kullanmak imkânını bana bahşeden, ilim ve irfanın gerçek dostu, TERCÜMAN Gazetesi sahibi KEMAL ILICAK'a,..." şükranlannı sunuyor. HAYVANLAR Ismail Gülgeç 3 buutlu filmler geri geldi TARtHTE BUGÜN Mümtaz Ankan 1355'TE 8U6ÜN,ÜNLÜ ALMAN yA2A/Zl THOM4S' MANN, ZÜRİCH'rE ÖLPÜ. ISARLIKLI gfe <4/LE0EN GELDİSİNDEN, ÇOCUKLUĞpNDA />/ ÖSRENİM 6ÖRMÜŞ,AMA SA8ASIÖLÛP DURUMi/> RI BOZULUNCA, üNİvefig'TEyf eirı&EMEtoîçfi. 19Of'DE ?UC ÖNEMÜ YAPlTt *8UDDEN8800fOAlŞ YA2OI BURJUVA AHLJAK/MA VE AUŞKANLIKLA RlNA KARŞt OLAN MAN/V, BU ROMANPA,ÇÖKEN BİR BURTUyA AİLESİNİ ANLGr/YORDU. HÎTLER'f'N İKT/OARA Ğ£ÜŞİYL£ ŞINA Ç/K4R/LAN VE VA7XNMŞL/ACP LAN YAZAR, İSVİÇ#E'y£',eoNRA DA YA Gim\ ÇAĞ/N OLAYLAR/M4 AÇ/K GETİRMBK AMACtYtA ÇOK ESfiİ Öy<UL£R./ SLE ALIP YENİDEN İŞLEDİ. (YUSUF VE KARDEÇLBRİ Gigi^ 12 Ağustos THOMAS MANN VEFATLAR İÇİN 50 YIL ONCE Cumhuıiyet Yelken birincilikleri Moda'da başladı Mıntaka yelken birincilikleri dün sabah Moda koyunda icra edilmiştir. Üç gün devam etmek üzere tertip olunan bu müsabakalara birinci gününde beş yelkenci iştirak etmiştir. Altı mil mesafe üzerinde 12 metre murabbaı şarpi sınıfı arasında yapılan müsabakalarda Dr. Demir Turgut Bey Triks III isimli teknesiyle 1.17.10 da birinci gelmiştir. Anadolu'dan Şeref Bey Böcek isimli teknesiyle 1.36.12'de ikinci. Fenerbahçe'den lzzet Bey Flirt ismindeki teknesiyle üçüncü olmuşlardır. Yanşlara bugün ve pazar günü devam edjlecektir. 12 Ağustos 1933 kurşunlan söküldüğünden içeriye yağmur sızdığı bildirilmişti. Evkaf müdürlüğü camiye bir memur göndererek bahsedilen sandıkların vaziyetini tetkik ettirmiştir. Bu sandıkların muhtelif yerlere taksimi, yahut da hepsinin birden Sultanahmet medresesine nakli düşünülmektedir. 19331983 ihale edilmiştir. Düdüğün sesi iki kilometreden işitilecektir. Müteahhit tesisatı 4 ayda bitireceği için, zeval düdüğünün bu müddetten evvel işitilmesi bittabi kabil olamayacaktır. Tel.: 147 20 06 140 68 86 Ayasofya canıiinin kubbesi tehlikede mi? Evkaf tdaresine verilen bir raporda, Ayasofya camiinin ikinci katındaki odaların önündeki geniş sçfada bin sandık tarihi evrak bulundu. bu ağırlığını camiin yalnız bir tarafında bulu^masının kubbeyi tehlikeye sokacağı, kubbenin pencereleri önündeki Kiralık depo veya fabrika GalaUda k«r«ofcl«n »İMJhnıla 22 numarada, tramTajr hatttndaa 25 mrt* n mtttltit fabrilu Tejr» dcpo okrmk ImlUıulnMİa miaail kirıir bir Wna Uralıkttr. Eb'.dı 10X10 mrtr. jani 100 iHlrt murabbaıdır. 2 aofcak BMrifnh nMthali Ttfdv. Tckfcmla 20304 '• mSncaat. Zeval düdüğü ne zaman ötecek? Zeval vaktini bildirmek üzere Belediyece, Calata kulesine konacak olan düdüğtin, tesisatı ile verine konması
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle