19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 HAZİRAN 1983 KÜLTORYAŞAM Cumhuriyet 5 sanat/edebiyat înemsenip tartışılması ereken bir ilk roman rdet Bey ve Oğullan / Yazan: Orhan Pamuk / racan Yayınları 587 sayfa. Atilla ÖZKIRIMLI >83 Orhan Kemal Roı ödülü'nün verildiğl det Bey ve Ogullan, OrPamuk'un ilk romanı. 11978 yıllarında yazıl. Yayımlanmamış yapıt a katılınan 1979 MiliRoman Yarışması'nda nciliği Mehmet EroghV L clssızlıgm Ortası» adomanıyla paylaşmış. Kilaşması oldukça geç: 2. Bu arada romanın anlık ve Işık olan adını Iştirmiş Orhan Pamuk. ihselliğl çağrıştıran vdet Bey ve OguUaronı miş. >ysa ödül kazandığı için tdislyle sıcağı sıcağına ıılmış konuşmalarda Pa k'un da belirttiği gibl, svdet Bey ve Oğulları» ı bir tarihsel roman deTarih, Orhan Pamuk ı romanının yapısını oturmada bir araç. Ya da ika bir söyleyişle, romaıın kurmaca gerçekllğlı oturtulduğu somut bir çeve. Romancmın. tarih ilk yer yer bir atmosfer eliğine bürunse de ele iıgı tarihsel kesitleri yan mak gibi bir amacı yok ıka. Sanum olarak 1905 (bir D), 19361939 ve 1970 r gün) yıllarının alındı üç ana bölümde, tüccar vdet Bey'le oğullarını ve lann çevresini anlatıyor han Pamuk. Birinci bonde Cevdet Bey'i, ikinci lümde oğlu Refik'l, Uçün bdlumde ise torunu Ah :t'i (Reflk'in oğlu) ekn olarak alıyor. Her bömde bu eksen kişilerle 5küi İkinci, üçüncü klşi• de fevreyl oluşturuyor. na «Cevdet Bey ve O&uln» hem bir ailenin roma. hem değll. örnekse, lnci bölümde Reflk'in iki kadaşı ömer ve Muhittin, •vdet Bey ve aileslnin öte bireylerinden daha önde. lderek ikinci bölümün ek n klşlslnin Beflk degll. RefikömerMuhittin üçlüı sü olduğu bile söylenebilir. Üstelik ömer de, Muhittin de salt Refik'in çevresi olarak değil, kendi çevreleriyle de alınıyorlar. Dolayı sıyla onlara bağlı başka ki şiler de giriyor romana. Şimdi soralım : Neyi, nasıl anlatıyor Orhan Pamuk? Bir tüccar ailesini birbirini sonralayan üç ayn za man kesitinde alarak Türk burjuvazisinin tarihsel gelişlminl mi? Yoksa Türk burjuvazisinin oluşumunda ki kendine özgülüğün yarat tığı bireysel sorunlan mı? Ya da burjuvalığa soyunan lann burujva olamayışları nı, alaturka alafrangahkmalar alıyor; yalnızlık. mut suzluk, ölüm gibi ve romanmı bu temaları derinlemesine araştıran bir yapı da kuruyor. Bu açıdan Orhan Pamuk' un küçümsenemeyecek bir başarıya ulaştığını belirtme üyim. Ama bana göre, romanı başarılı kılan bu ya pısal özellik. kurmaca bir gerçekliğin kurgusal bir bi çimde aktarılışı. aynı zamanda kimi kusurları da yanında getiriyor. Bütünle me kaygusu, özellikle ikinci bölümde sarkmalara, gerçeklik duygusunun yitmesj ne yol açıyor çünkü. Temalar üzerinde yoğunlaşıldığı için kisiler çok boyutluluk kazanamıyor ve hayata ge çirilemiyor. Başka bir söyleyişle. kişiler tek yanlı ger çeklikler olarak alınıp bütü nü oluşturmada kullanılıyor. Hepsinin ortak özelliği ise yalnız oluşları. Bir de yenik düşmeleri. Şöyle ya da böyle. Mutsuzluk, ölüm düşüncesi, sevgısizlik bu yalnızlığı büyütüyor. Düşlenenin gerçekle uyuşmazlığı ya da çatışması ise yenllglyi hazırlıyor. Denilebilir ki. belli bir tiplemey le genelde insanın durumu, dolayısıyla toplumsal durum üzerine düşünceler ge liştiriliyor romanda. Kişilerin, bireysel planda yanıtlamaya çalıştıkları «Ne yap malı?» sorusu, toplumsal kurtuluşla çakışıyor. Ama ne kişilerin bireyselliklerinin çok yönlülüğü, ne de toplumun sorunsalının karmaşıkhğı irdeleniyor. Romanın yapısı bunu engelllyor çünkü. Sonuçlarken. «Cevdet Bey ve Ogullarunın erdemleri ve kusurlarıyla önemsenip tartışılması gereken bir ro man olduğunu söylemelıylm. Bu tartışma, son yıllarda gündeme gelen Türk romanına tllşkin soruları yanıtlayıcı ipuçlarıru. özel ltkle yapı sorunu açısından, getlrebillr kanısındayım. Ay rıca Orhan Pamuk'un bu ilk romanıyla ikinci romanını bekleten bir yazar olduğu da unutulmamalı derlm. Dilbilimle ilgili herkes için yararlı bir yapıt Dilbilimin Temel Kavram ve İlkeleri / Yazan: Berkc Vardar / Türk Dil Kurumu Yayınlan / 136 sayfa. guların eşsüremli düzlemde de durağan olmadığmı kanıtlamak ta. Berke Vardar'ın öncülüfünERKE Vardar. çağdas dilbilimin kurucusu o de ünlü dilbilimci A. Martinet' larak bilinen F. de Sa nin İstanbul'da düzenledifei top lu çaUşmalarda da belirttiği giussure'ün «Cours de bi (1), bildirişim sürecinde süUneuistique Generale» adlı rekli işleyen dil defeisir: Ancak. yapıtını Türkçeye çevirmekle eşsüremli düzlemdeki bu degisçok onemli ve yararlı bir ışı gerçekleştirmişti Türk Dil Ku me bıldirişimi aksatmaz. Bu rumu Yayınları arasında çı bağlamda. A. Martinet dilsel ya kan «Genel DUbilim Dersleri» pının durağan olmadıgı eşsüremle artsüremin çelişmediğini nın Türkıye'de dilbilimle ilgiUeri sürer ve bu yüzden de lenenlere sağladıgı yarar tardevingen eşsürem kavramını ge lışılmaz bir gerçek. Uştirir. Berke Vardar, «DUbiUmin Temel Kavram ve İlkeleri» adTürkçenin yeterliliği lı yapıtını, gene Türk Dil KuÜnlü bilgin A. Martinet'nin rumu Yayınları arasında ya son çalışmalan ışığında Berke yımlayarak bu alanda çok oVardar bu yöntem sorununu nemli bir adım daha atrnıştır Türkiye'de dilbilimle uzaktan şöyle vurgular: «Martinet işlevyakından ilgilenen herkese ya selciliği eşsüremle artsürem ara rarh olacak bir yapıt: Dilbi sımfa salt nitclikli bir aymn limle ilgılı çalışmalarda ge yapılmasına. eşsüremin dural olarak yorumJanmasına karşt cırekli temel kavram ve ilkeler kolaylıkla anlaşılabilir bir bi kar, durağan yapı kavramı yerine devingen ya da devimsel çimde tanımlanmış. örneklerle yapı kavramını, dlli işleyişi iaçıklanmış. çinde gözlemleyen eseüremli Öğrenciliğimızden bu yana bir betlmleme yöntemini betanımlan severiz hep. Ancak, nimser. Artsüremli boyutu ise tanımlamak güç bir iştir. Yasalt dizeelerin dCKişimi açısınşammuzda her gün iç içe ol dan irdeler. Böylece artsürem duğumuz kavram ve eşyaları ile eşsürem arasındaki kopukbıle tanımlamakta güçlük çe luk yöntemsel açıdan ciderO kenlerimiz çogunluktadu. O miş olur. (S. 102).» nun içm tanımlamak, konuya Türkçenin bilimsel kavramla egemen olmayı gerektirir ve n anlatmadaki yeterliligi bu ya sorumluluk ister. Çünkü tanımlamak sınırlamak demek pttla bir kez daha kanıtlanmıç tır. Düimizin yenı ve bilimse) tır. kavramları vermedeki vetkinli gi, üstelik batı diüerine göre İzlenen bilimsel tutum ayncalıklı durumunun örnekleı Berke Vardar, bu 136 sayfa Uk yapıtının önsözünde ama le Kösterildigini de aynca vur Rulayalun. cını şöyle açıklar: «DU olgu(1) A. Martinet: «Pour une lanna Ulşkin incelemelerde approclse rmprico . deduçtive gözönünde tututması fereken en Uneuistique», linguistique temel nitetUdi dilbilim kav ramlarıyla ilkelerini sunmayı et s^miologie fonçtionnelles, (textes recueillis et present*s amaçlıyonız». Bunu gerçekleşpar B. Vardar), tstanbul. Î.Ü. Urmek için «Işlevsel jörüse Yabancı DUler Yüksek Okulu egemen kavram ve yöatemlere» ağırlık verdiğı «seçmeci be Yayınları. 1981 tmdeme ve acıklama»laruıda izledlği bilimsel tutumunu da şöyle beürtir: «Islev kavramı aracüığıyU blldirişlmden kalkarak yapıya, yapıdan kalkarak bUdirisime nlaşan düsünsel bir devinim, ele ahnan kavram ve ilkelerin saptanmasında benimsenea ölçütlere egemendir ve türa dil olç^ılan bu devinimin çizdifi uzamda irdelenmektedlr. (S.7)» Yapıtta başlıca şu konular yer almakta: Dil olgusuna genel bir bakış, Dilbilimin tammı ve yöntemsel ilkeleri, Dılbuim vc geleneksel dılbiUısi, DU ve söz, Edım ve Edinç, Dil ve bildırışim, Gösterge türleri, Dü göslergesi ve göstergebi ilm, Dilin çift eklemlillgi ve dilsel öirimler, Dizimsel bağıntılar, Dizisel bağıntılar, Dilın ArtsUremli ve Eşsuremll gercekliği, Doğal diller, DübUi. min dallan ve türleri. Göruldugü gibi, dilbilime ilışkin bir çalışma yapan ya da bu konuda yapılmış bir çalışmayı anlamak ısteyenlerin bUmesi gereken temel kavramlardır bunlar. Ferruh Doçjan ve çakmak nlü çızerimiz Ferruh Dogan'la. büyük dostu 2iya Şav ı tanımayan var mı? Bu yapışık kardeşler geçenlerde Bulgaristanın Gabrovo kentınde yapılan Uluslararası Gülmece Şenliği'ne gıtmişlerdi. Yemeiçme ozel tutkuları olduğundan, bir akşam Moskova Oteli"nin lokantasına yerleşip favorilerıyle bıyıklan birbirine kanşmış çam yarması garsonu yanlarına çağırdılar. Birkaç yabancı dilden çakan (') garson, bi raz da bahşişle iyice keyıflendi. Mezeleri azar azar, votkalan duble dub le taşımaya koyuldu. Ama çok keyifli geçen gece. yemeğin sonuna doğru Ferruh Doğan'ın çok sevgiü çakmağının kaybolmasıyla yasa boguldu. Dostunun bu olaya çok uzüldüğünu, bütun gece gözüne uyku girmediğini gören Ziya Şav, ne pahasına olursa olsun, bir de garsona başvurmaya karar verdi. Ferruh Doğan'a. bir şey söylemeden ertesi sabah lokantanın yolunu tuttu. Kapıdan içeri girdiğinde. sırtı kendisine dönük olarak oturan garsondan başka kimse yoktu lokantada. Ziyo Şav ayaklannm ucunda yaklaştı ve... garsonun omuzuna dokundu. Adam dondü. baktı, bir şey söylemeden elini arka cebine atıp çakmağı çıkararak Şav'a uzattı. Ferruh Dosan'ın çakmağı kurtulmuş, üstelik Bulgar garson, ne yapıp edip özel gazmdan da bulmuş. ve boş olan çakmağı doldurmuştu. Hırsız'ın keyfi ne zaman kacar? Ali KAŞ B H ırsjı Semai tstanbul'un en renkli kisilerindendir. 50 60 yıl sonra îstanbul'un gunlük yaşammı nr<intmaya kalkacak olan kisiler, jteçmişteki bir Borazan Tevfik gibi. bir Hllet Efendi gibi. bir Andelip eibi ona da kitaplarmda yer vereceklerdir. Şunu da beUrtmeden eeçmeyelim: Semai'nin kolundaki bilezikte secüen «Hırsız» yasası dıçında hırsız lıkla uzak yakın Ugisi. hele sabıkası yoktur. Ama esprileri hep «hırstthk» üzerinedir. Bh* gün onun dalıp dalıp gittigini gören ve bu haline pek üzülen yakın bir dostu sormus: «Hayrola be Semai, ne var?» «Ne olacak, mefatap v»r.» «Yahu, mehtapla sizliğin ilfisl ne?» keyif Romanı başarılı kılan, yalnızkk, mutsuzluk, öliim gibi temalan de. rinlemesine araştıran bir yapıda kurulması. Ama bu kurmaca ger. çekliğin kurgusal bir biçimde aktanlışı aynı zamanda kimi kusurla. n da yarunda getiriyor. larırun doğurduğu çeliskllerl mi? Gerek bireysel, gerekse toplumsal kurtuluşu arayan klşilerin, burjuva ya da küçükburjuva aydmların düştükleri çıkmazlar mı? Hayatla uzlaşmanın ya da uzlaşmamanın getlrdlğl birbirinden farklı bireysel dramlan mı? «Cevdet Bey ve Ofullam nı okurken, bu ve buna ben zer birçok soruya hem evet, hem de hayır yanıtı verile bllir rahatlıkla. Aynca Orhan Pamuk'un kendisi de, anlatıcı olarak, olguları. ki şilerl betlmlerken, onlann aracüıgıyla belli insani iliş klerl, romanda yaşanan ger çekllgl sergilerken, açık ke sin bir yanıta yönelmesini Istemlyor okurun. Belll te. «Birader. mrsmn keyfi mehtapta kacmazsa ne laman kacar?» Zalim hükümdar Mendel'in kanunları O guz'u herhalde tanımıyorsunuz. Ama okulunda ve yakın çevresinde herkes onu çok iyi tanıyor. O kadar tanıyor ki. Oğuz, yazılı sınavlarda kağıdınm feöşesine soyadı, sınıf, numara falan belirtmeye gerek duymaksızın sadece •Opuz. diye yazjyor, bu yetiyor. Kadıköy yakasındaki bir lisenin ortaokul bölümünde son sınıf öğrencisiydi Oğuz bu ders yilı bitmeden. Yarattığı olaylar dılden dile dolasan bir öğrensiydi. Oğuz, olaylannı genelliklo yazılı sınavlarda yaratıyor. Biz de aktaracaklanmızı bunlar arasından seçece Bugünlük •Mendel kanunlcı* ola yından söz edelim ve Oğuz'un başka maceralannı başka günlere bırakalım. Biyoloji sınavında sorulan soru. •Mendel kanunlarını anlatımz. Oğuz' un yanıtı ju. 'Mendel çok zalim bir hükümdardı. Mendel o kadar zalimdi ki, çıhardığı kanunlarla halkıra dehset ve paniğe boğdu.* Yanıt bu minyal üzere devam ediyor. Oğuz'un biyolojiyi bir yana bırakıp «Mendel mezalimi*ni tasvir edifinin nedeni sınavdan sonra anlasıhyor: Oğuz o sırada hangi dersin sınavında olduklannı kanştırmıs. ğiz. GÜLGEC i Behiç AK CIYLA AKRAN ımet Ada'nın şUrleri/ Dayanısma Yayınlan/ aayfa. smal Süreya*nın deyimiyte, «lOTOTerdcn beri Ire tutkuyla adanmıs bir sanatçı» olan Abet Ada, ilk kitabı «Gün Dofsun Gül tstttne» e 1981 Akademi Kitabevı Şiir Başan Odülü' 1 kazanmıştı. Ahmet Ada, «Acıyla Akrao»aa Lrlertni «Küçuk Esklzler. ve «Yaz Kırlangıcı laajn» başlıklan altında toplamış. tlk bölümi «Günlük güneşlikse mayi yaa göğü/Aı götür mi unutulmuş çocuklufcuma / Güneyin porJcal çiçeklerine / Ve yaz yaslı tarlhiml serçein nçusuna / Bey»» çelemfcre, dalganın köEkfttne* gibl dizelerle taşra anılannın ınce du ırugını yansıtırken; ikinci bölürade, «Akıp tflyor sagır kaygısız / Kahredici, güzellm haU ı Cebimiıe doldurdugumuz rüogâr / Ve ahraman ve korkak ve ylğit / Gün yamğı Bslerimizden / Kesik kesik sızan kan» gibi Lzelerle gunumUz toplumsal gerçekligınin bir esitinl dile getiriyor. tırnuunmn bir nedeni bnnlarda doianın kendl renk uyumlanm bulmamıa ise, daha önemli bir neden de bu boyalartn, Anadolu'nun yitt yıllar ötesinden süzülüp gelen renk befenisinl ysnsıtmaktır,* diyen araşt rmacılar, böyle bir araştırmaya girişmelennin amacını da şöyle açıkJıyorlar: «Bir yandan Anadolu'nun yitirilmeye başlaması bir bölümü gerçekten unatulmuş geleneksel lif boyama yöntemlerinin olabildlğince büyük btr kısmını sapbunak; öte yandsn doğal boya kullanmak isteyen herkese bunun koUylıklaruu göstermck.» Araştırma gerçekto yün boyanması yöntemlerinin saptanmasına yönelik olmakla birlikte, pamukluıarın boyanmasına bir bölüm aynlnus. Kıtab n sonunda, bir de ek bölUmu yer alıyor. Burada kimyasal maddelerîn gundelik dilde Kullanuan adlan ve Jormülteri; Tıirkçe ve Lattnce adlanna göre boya bitkileri dizinleri ve geniş bir kaynakça sunuluyor. KİM KİME DUM DUMA ILKOLDEN EROİNE OŞİIİKTEN KAÇIŞ ' u u : Profeaör Ozcan Köknel / 76» sayfa / Jtm Kitaplar Yayınevi. ryuşturucu sorunu, bütün dünyada oldugu giıi TUrkıye'de de son yülann önae gelen koniamnriftn biri. Profesör Oıcan Köknel, son itabında, alkolü de uyuşturucul&nn yaruna atarak olaya, daha çok bagımlılık aç.sından utayor. Kitapta, yazann meslek yaşantısı bounca rasUacugı ügınç vakalara yer ver.uyor. Utabın birinci böıümünde bağımiliK sorunu fleniyor, ünüerin uyuşturucu aııskanLğiııa ÜA ta kolay saplanabileceği %urgulanıyor, bunda LaiıUnun dolayb ya da dolaysız etkilerı üzerinle duruluyor. İkinci bölümdeyse, bağunuUğın 5 ve dış belirtüeri irdeleniyor. Daha son.aki lölunüerde de, uyuşturucu türleri ve ujarıcı laçlarla alkolinsan ilişkısı inceleulyor, tedavi re toplumsal önlemler üzerinde duruluyor, bu tonulardaki ulusal ve uluslararas'. yasalar veiliyor. Kitabm son bölumü, uyuşturucu mad3e altkUlturü ve kaçakçınğa ayrüiıuş. Çevtrenler: Memet Fuat. Can Tucel, Tarık Okyay / Adam Yayıncüık / 216 sayfa. Lorca'nın «Bütün Oyunlarıanın bu ik.nci kitabında, Memet Fnat'm çevirdiği «Don Cristohita ile Dona Rositanın Acıklı GüMürüsu», Can Yücel'in çevirdiği «Eskicinin Tazesi», Tank Okyay'ın çevirdığı «Don Perlünplta ile Belisa' nın Bahçede Sevişmesl» ve yine Can Yücel'in Turkçeleştırdıği «Kızkurusu Gül Hanım ya da Çiçeklerin DUi» adlı oyunlar yer alıyor. Böylece Lorca'nm kukla tiyatrosu teknigoıden yararlanarak kaleme aldığı guldUruleıi bir araya getirilmiş. Can Yücel"in kitab n taşına yaz. ığı önsözde belirttiği gibi: «Lorca'mn tiyatrosu İle silri, U çocukluğundan faşis'.Ier elinde ölünceye dek, ayıu arabaya baş başa koşulmuş iki kısrak gibidlr, dSrtnal koşmuşlardır zynı menzile doğru.ı F.G. LORCA: BÜTÜN OYUNLARI. 2 POLONYA'DA BİR KUŞ VAR Baarbtyanlan özdemir Ince . Ataol Behramaflu / Adam Yayıncüık / 163 sayla. Kitaba «Çağdas Bıugar Şüri» adı verüirfcen, jagdaşkk ölçütü olarak en başU «ulusallık» alınmış. Dolayısıyla, ö . tnce ile A. BehramofIn'nun derleyip Türkçeleştirdikleri bu güideste, ulusal Bulgar şıirinin ilk büyük ozanı Hristo Boteyie açuryor. Ulusal kurtuluştan sonra surlennâe toplumsal temalann ağır oast ğı uanlar, 20. yüzyü başlaruıda simgecılikten etkuenenler, savaş öncesinin lirizmi ve insancıllıgı, savaş sonrasının toplumcu ozanlan, Botev' den günumüze uzanan Bulgar şıirinin temel taşlarmı oluşturuyor. II. Dünya Savaşı oncesinin en önenui ozanlanndan Vaptsarov'un bir şüri şu dizelerle sona eriyor: «Ama nasıl sal. dmcaksınız, söyleyin lüUen / Kurşunla mı / Hayu, işlemez / Boşuna zatunet, kurşun yetmex / tnancım / Bir zırh lçindedir göğsümde / tşleyfcek kursunu arama sakın / Henüz buiunmadı / Hennz bulunmadı» ÇAĞDAŞ BULGAR ŞÜRİ ANTOLOJİSİ HanrUyaoIar: Üner Eyüboğlu. Itır Okaygün, Fusun Ysraş / Uygulainalı Eğlüm Vakfı / 138 •ayfa. Kitabın girisinde «Dofai boyalan sevip araş DOĞAL BOYALARLA YÜN BOYAMA Yazan: Romain Gary / Çeviren: Sevgi lamgüç / 224 Sayfa / Can Yayınları. «Günümüz Bu s kökenii Fransız yazarı Komain Gary, TiirŞanatçıları kiye'de yeni yenı tamnyor. Daha önce yayunlanan «Şafakta Sözum Vardunm ulk^miz okurİstanbul Sergisi» larına onun adını duyuran ilk kitabı olaugu sanıldı. Ama ölumunden sonra, Emile Ajar 2 temmuzda adıyla çıkan romanların da onun taralından yazüdığı açıklanınca, Gary'nin bizde «Onca açılacak Yoksulluk Varken»le çok iyi bilindıği ortaya Kültür Ser\1sl Istanbul çıktı. «Polonya'da Bir Kus Var», 2. Dünya Sa Resim ve Heykel Müzesı il© vaşı yıllarında Nazi ışgalı altındaki Polonya'yı Resun ve Heykel Miızeleri Der anlatıyor. 1945'de çıkan ve yazanndan edebıyat neğı'nin, 11. Uluslararası Is çevrelennde hemen övgüyle soz edılmesine yol tonbul Festivaü kapsanunda açan bir yapıt bu. Daha ilk adımia usıalıgını ortaklaşa düzenledığ. «Günükanıtlayan bir sanatçıyla karşı karşıya ulduğu müz Sanatçılan 4. tstanbul muz kuşkusuz. Sergisi» 2 teranuzda açılacak. İstanbul Resun ve Heykel MuBAHÇE BİZIZ GÜL BİZDEDİR zesi'nde düzenlenecek sergı 28 Yazan: Battal Petuivan / 316 sajfa / Türku ağustosa kadar açık kalacak. Yayuıevi. Tum sanatçılara açık olan Battal Pehlivan, halk türkülerimizl üç kitapta sergıye alınacak yapıtlarm bederlemeyi düşünmüş. «Bahçe Biziz Gül Bizde lirlenebılmesi için bir yarışma dir» bu dizinın ilk kitabı. Derleyenin onsozde duzenlendı. Sanatçılar yarışbelırtıği gibi, kitapta 400 turku , şür yer alı maya resım, seramık, heykel, yor. bunlar arasmda, Pehlivan taraf ndan der ozgun baskı ve c'.uvnr ha ısı lenmiş Pir Sultan Abdal'a aıt ıkl, çagdaş halk dallarından bııınae ve en çok ozanlanndan Asık Berati'yeaıt 15 türkü/şiır var. üç yapıtla katılabilecekler. BİN CAN İLE Yarışmamn seçici kurulu Frof. Adnan Çoker, Prof Sadi Nuran Hariri'nin şiirleri / Yeditepe Yaytnlan / Diren, Doç. Devrim Erbil, Doç. 44 sayfa. Neşe Erdok, Zekâi Ormancı. ilk şur kitabı 19".j yıluıda «Damla ve Yalaz» adıyla Oluşum Yayınlan'ndan çtkan Nuran Ha Ergin lnan, Prof. lsmail Tunalı, Füsun Onur ve Zekâi riri'nm ikinci yapıtı «Bin Can lle»de topUm Onur'dan oluşuyor. yirmi şiir yer alıyor. Berke Vardar, dilin artsüremli ve eşsüremli geroekliğinl irdelerken yöntem sorununa da deginir: Gösteren ve gösterilenle ilKili degişimleri belirleyerek açıklamayı amaçlayan artsuremli dilbiüm. ele aldığı dllin evrimsel boyutunu inceler, öğelerinin geçirdiği asamalan belirlemeye çalışır. Dili bir dlxge içinde ele alma yerine dizgvnin öğelerini bUtünden bağun sız birimler olarak aiır. Oysa bir bildirişim aracı olan dil islevini ancak eşsüremli düztem de gerçekleşUrebilir. Bu yüzden Berke Vardar artsüremli in celemelerin yetersizliğini şöyle açıklar: «Evrimsel boyut dilin en *• nemll olrularuun yer aldıfı dus lem değildir. Cünkü dil bUdlriaim islevlni ancak. diizenll bubütün kuran dayanısık öğelerin olusturdufu dizge çerçevesinde yerine getirir. Dlzge de ilkece yalnız eşsüremli düzlemde saptanıp kavranabllir. Onun için, eşsüremli bakış açısmın önceUk ve ayncauk ta.«unası gereklr. (S. 92).» Yapısalcı işlevselcilerin son yıllardakî çalışmaları, eşsürem artstlrem karşıtlıgmda dilsel ol Yöntem sorunu Itorihtetnıgün^: TURKHINTIMPARATORU. 1434 'TE BUGÛN, TÜRK SOfUNÛAN GELEN SABÜR $AH, &ABASIHİN ÇW MÜYL£ 12 YAŞtNDA FER6AMA HÜKÜIA PARI OLOU. 1SO4'TE,KÂeİL'İAlAHAi( BA$KENT YAPAN SABÛR, TOPRAK1ARlNI SEtÂe&CANr VE 8UHAKA yÖNÜtiDE GENİ$LETr'#K£fil ÖZ8EKLE&E YENİL Oİ.PAHA SONBA VENİ BİR YURTBULUAX İÇİN HİNÛİSTAN'A YÖNELDİDEL Hİ TAHT7NMKİ İBRAHİM LÛOÎ'NİN " BÜYÜK. ORDUSUNU TOPLARIN YAROMl İLE YEHEHEK HÜKUMRANUĞIMI OUYLieou. 8İH SÜOE&ONRA DA HİNDİSTAN'PA POÜTİK BÜTÛNLÜ6Ü SAGLAMAYI BAŞAROI.. 9 Haziran AMÜUI 1IP ÖĞRENİMİNDEN AKTÖRLÜĞE.. 136?'DEBü6ÜN,AMERf/W./AKTD* VSfifâgfî^. &PENCER TKAÇy 67 YAŞ/NDA OU>U. \^^Z!!TI: TIP FAKÜLTESİNE GİOERKBN Ö6RBNİUİNİ YAKIM &IMKJP BGCAOH/AY'DE MEYEÇ.lKMI$TI. HOLLYWOOD'A GİD/P S/NEMAYA 8AŞLAOlğfNM,İLK OENİYLE XALAJIZ HAYOUT ROLLERİ ALABİlMl'ÇTİ. AMA BİR SÜKE £ON&İ HOLLYWOOD'üH EN 8AŞAML/ AKTÖRLERİNPEN BİRİ OLDü. 13S? VE 193! DE OSCARAIAN TRACVNİN,ÜNLÜ AKTRİS KATHERINE HEP&, İLE OLAN AÇKLARt DA U2UN ZA\ MAN &ÜYÜK İL&İ TVPLAM/ÇT1 50 Vll Bir çıplaklar cemiyeti mi? Dun Vilayete meçhul bir şahıs müracaat ederek cemiyet teşkili için ne gibi şerait lazım olduğunu sormuştur. Kendisine nasıl bir cemiyet teşkilini arzu ettiği sualı irat pdilmiş, mumaıleyh: "Beni bir arkadaşım gonderdi. Çıplaklar Cemiyeti teşkil Cumhurıvet etmek ıstiyor" cevabını vermiş ve bir cemiyetler kanunu alarak gitmiştir. 9 HAZİRAN 1933 1933 1983 Dörtler Misakı İmzalandı ROMA 8 (a.a.) Dun Ayan Meclisi celsesinden sonra, Fransa, Ingiltere, Almanya sefırleri Venedik Sarayına gıtmişler ve 19.30'da M. Mussolini ile beraber Duçenin hususi \ yazıhanesinde Dörtler Misakın 'ı imzalamışlardır. Almanya dun Dörtler Misakı'mn tadili hakkındakı talebini geri aldı. Bu surette misakı kabul etmiş oluyordu. Bu haberi alır almaz A/. Mussolini Ayan Afeclisinde büyük bir kalabalık vardı. M. Mussolini söylediği nutukta misakın bir tarihçesini yapmış, mühim yerlerini anlatmıştır. Günün İlanı Panorama bahçesi Asri, şık musiki heyeti. Her akşam çalmaktadır. Bira tam duble kadehi 27.5 kuruştur. Bahçe dahilindeki hususi mevkilerde fîatlar aymdır. Hariçten meze getiriimesi her yer için serbesttir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle