Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 Nörolog Prof. Coşkun özdemlr geçende bir ameliyat geçirdi, hastaneye ziyaretine gittlm. Bahçe öyle kalabalıktı ki, bir bayram yeri izleniml uyandırdı bende, belki de, hastalarım görmeğe gelenlerin sevinci idi bu izlenimi uyandıran. Hapisaneler de öyle değil midir? Mahkumların yakınları ağlamazlar, görüşme neredeyse sevinç içinde geçer. Oysa hastalık ve mahkumiyet yaşamm tersliğldlr. Ziyaretten dönügte iyice anlaşılır bu terslik; öyle ki, blrinde sağlığından, ikinclsinde özgürlüğünden utanır insan. Bunun için de hastalara ve mahpuslara sevecenlikle davranılmadır. Ama tuhaftır ki, bu davrams, bütün dünyada hekimlerden ve hemşirelerden beklenir de, mahpushane yönetjcilerlndc aranmaz. Bu yöneticiler insan sevgislnden yoksun kişiler arasmdan mı seçiliyor, yoksa kurum mu yaratıyor acımasızlığı? J. P. Sartre, «tşkence lgkenceyl yaratır» diye yazmıştı. Buna göre, bizim sevecenliğimiz de, zalimllgirnlz de birtakım kurumlarm ürünü oluyor demektlr. Oysa ben, hekimlerin, hastabakıcıların. insanseverllklerinden ötürü bu mesleğl seçtiklerine inanmışımdır nedense ve bu yüzden. kendiml onlar kadar insansever bulamadığım için üzillürüm. Prof. özdemir'in odasına girdiğimde, «Geçtniş olsun!»dan hemen sonra söylediglm de bu oldu: «Hastanede odanızı ararken düşündüm, ben bekim olamam» dedim. Prof. özdemîr, «Neden?» diye sorunca, «tnsanseverliğime güvenim yok çünkü» diye ekledim. Ama derdemez, bir korku sanverdi içimi, doktorun dostluğunu yitîrmek korkusu idl bu. öyle ya, lnsana 6evgi beslememek suç değil midir? Dahası var: insan böyle bir duygudan yoksun olablllr, ama bunu saklamayıp açıga vurması doğru mudur onun? Kimseyi rahatsız etmemek için lnsansever geçinip gitmek gerekmez mi? Bereket, Prof. Coşkun özdemlr, böyle bir tepki göstermek şöyle dursun, benl saşırtan şu sözleri söyledi: «Onsuz da hekim lik ediliyor» dedi ciddlyetle. Ancak şimdl tam olarak bulamıyorum «ediliyor» mu, yoksa «edilir» mi dediğinl. Bunlardan 11 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER de beslediğlnl söyledlğl) »zlemlerlnl. önce kendl içln gerekli sayacak bir Içtenliğe, bir doğruluga varabilmelldir. Dlyelim, ben, lnsanlarm özgür olmalarmı istiyorsam, onların özgürlüğü benim içln gerekli olmalıdır; derim ki, «Ben özgür olmayan insanlardan kurulu bir toplumda yaşayatnam»; böylece, girişeceğim eylem sadece «onJar îçin» olmaktan çıkar, «benim için» olur. Ne demeğe getiriyorum, kimsenin beni alkışlamağa kalkması, benim de böyle soylu bir davranıştan ötürü övünmem gerekmez. Hattâ bu durumda lnsancılıktan, özgeciden, özverlden sozetmenln de yeri kalmayacaktır. Dahası var: «insan sevgisl» gibi sının belli olmayan bir kavrarola da aiışverişimiz sözkonusu değildir. Böyle büyük sözlere girmeden de insanlara yararh olabileceğiz demektir. îşte. Prof. Coşkun özdemir'in bana söyledlğl de buydu. Ne güzel, ne temiz, ne palavrasız bir insancılıktır bu! Ya ben? însan sevgime güvenemedlğlm için hekim olamayacağımı söylerken hekimleri yüceltlyor, kendlmi kötültiyor muydum? Hekimleri yücelttlgim dogrudur da, kendimi kötülemek niyetinde olduğumu söyleyemem Neden derseniz. ben de «insan sevgisi» lâfmı ediyorum sıksık, ama içimden inanamıyorum. Sevdlğim oluyor. sevmediğim oluyor, kesln bir kanıya varamıyorum Çünkü insan slmdUik ekslk bir yaratıktıt, oteki canlılar gibi olanaklarmm smırına varmamıçtır daha. Neslni seveceksln! Bakm, hayvanlar daha kolay sevillr, çünkü olacağını olmuştur. Sonra kendi sağlığım başkalarınm sağlığından daha ilgilendiriyor benl, aile var, çoluk çocuk var... «Bütün insanlan seviyorutn» demeğe pek seyrek sıra geliyor. Bunun kötülük neresinde! tnsan ekslktir dedik ya, heplmizln payı vardır bunda. Günün birinde bu ekslkligimizi tamamlayacağız sanıyorum. Ben o gün, Prof. Özdemir'in hasta odasmda konuşmağa girdiğimde nasıl bir sonuca varacağımızı bilmiyordum. Bu konuyu açtık, bitiremedik. Bir gün gene geliriz o konuya. Ben «Geçmiş oisunslarımı ylneleyeylm. 27 MAYIS 1983 Hasta ile İnsan Melih Cevdet ANDAY ki, heklmler arasmda ins&na sevgi duymayan kimselerin de, yazık ki, bulunduğunu, lkincisi ise, heklmlik için böyle bir duygunun sart olmadığını gösterlr. O gün kü izlenlmini iyice ölçüp biçince, Prof. Özdemlr'in bunlardan ikincisini söylediği kanısma varıyorum. Bu tür insanlan sevmek kolay mıdır? Sonra da böylesi yüce bîr mesleği duygusal bir temele oturtma anlayışı doğru sayılabilir mi? Hekim, hastalıklarla, hastaların sağaltılması İle uğraşan bir bllim adamıdır, bu nlteliği ile de, btitün duygusalhklan bir yana bırakıp, uğraşmda nesnel bir tutumu benim semesi gerekir onun. Başka bir deylşle, onun konusu «insan» değil, «hasta»dır. Hiçbir hekim, hastasının iyl bir insan olup olmadığını araştırmaz, demek hastaları İçinde, iyi olmayan klşller de bulunabilir onun, bu yüzden de hastalarım ille de sevmesl beklenemez ondan. Şimdi. hekimlerin insansever olmalan gerekli değildir diyeblliriz. Bunun gibl, hastaların da hekimlerini sevmelerlne gerek yoktur; blz hastalanınca iyi bir hekim ararız. ama buradaki «iyi», sagtöresel bir nitelik değildir; mesleğinde ilerlemiş, ustalaşmış. uzmanlaşmış hekiml anlatır, blzi iyi edecek olan hekimi. Unutmayalım ki, arkadaş seçiyor değilizdir: niteklm başansız hekimler arasmda dostlarımız bulunması da bunu gösterlr. Machiavelli, polltikayı sağtöreden ayırdığı ünlü yapıtında, «Bîr gemîde giderken dümenciniı ölse, onun yerinc yolcular arasından en iyisini ıni, yoksa dümen kullanmayi bilenl mi seçersiniz?» diye sorar. Demek, hasta ile hekim arasmdakt «lyilik», «insanseverlik» ilişkisinl de, bu mantıkla değerlendirirsek, bu yüce nitelikler bakımından pek zengin sayılamayacak blrl de hekim olabilir ve lyiliksever bir insanmış gibi hastaların yardımma koşabllir. tşte, Prof. Coşkun özdemlr'in beni yüreklendlrmesi, yanılmıyorsam, bu yüzdendi. îçim rahat etti, ama gene de hekimliğe heves edecek değilim bu yagtan sonra, insanseverliğimde ilerleme göstersem de. Pekl, bütün meslekleri benzeri mantıkla değerlendirmek neden yanlış olsun! Ayakkabıcıdan tutun da, devlet adamına kadar, çeşitli lşlerl gözden geçlrsek, bunlann hiçbirl içln lnsanseverliğl zorunlu sayamayacağımız ortaya çıkar. Belll bir işı doğruluk İçinde yapmak, kendl çıkarımızı öne almamak, kimseyi aldatmamaktır başlıca erdem. Prof. Coşkun özdemlr' in, ikiüç gün içinde yataktan kalkıp hastalanna yetişmek istemesi de. lşte onun bu erdemlere ermlş bir klşl olduğu nu gösteriyordu. Belki de, döntip dolaşıp insanseverliğe, ya da insanhğa yardım erdemine yeniden varacagız. Ancak burada insanGeverlik, artık bir başlangıç llkesi değll, çaba ile elde edilecek bir erdem olarak cıkacaktır karşırmza. lllşkllerimizdeki yeğlemelerimlzln blrikerek olgunlaştırdığı bir kişillk sorunudur bu. Şöyle ki, insan kendlnl oluştururken, insanlık anlayışını da blçlmlendirlr. Bir hekimln, kazanç tutkusundan kurtulup hastalanna koşmak istemeslndeki yeğleme, bir erdemin denenmesl yolu İle, soyut bir sağtöreselllkten, somut bir duygusal davranışa geçişl sonuçlandmr: «hasta», bir «insan» olup çıkar yeniden. Hekim, kendindeki insanı bulurken, dışmdaki insanla karşılaşmıştır, bir eşitlik kurmuştur Ikisi arasmda. Artık o, sadece belli bir mesleğin çalışanı değil, İnsanlık ailesinin bir üyesidir. Diyeceğim, kişiliğimizin gerçek malı olmamış hiçbir erdem, doğamızı özgeçili, özverili kılamaz. însanhğa ilişkin her düşünce için doğrudur bu, doğrulanır. Ki§i, insanlık İçin, toplum içln beslediği (ya Plı Hukukun Üstünlüğti ve Anâyasa Prof. Dr. Faruk EREM nayasada, Cumhurbaşkanmın andmda (md. 103) «Anayasaya ve Hukukun Üstünlüğü»ne bağlılıktan, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin andmda (md. 81) «Hukukun Üstünlüğü>ne saygılı olmaktan, «Anayasaya SadakaUtan BÖZ edilmektedir. Görttldüğü üzere «Anayasaya Uygunluk» ile «Hukukun Üstünlüğü» esanlamiı değildir. Hukukun üstünlüğü deyimi, Anayasaya raslantı olarak girmemiştir. Ant gibl çok önemli bir konunun, ikl kez tekrarlanması, raslantı olamaz. Hukukun üstünlüğü «Türkiye Barolar Birliği> tarafından ortaya atıldı. Çeşitli demeçlerde, Sayın Cumhurbaşkanımız Kenan Evren'ln söylevlerinde yer aldı. Nihayet Anayasa metnine glrdi. Kavramın, memleketimizde on beş yıllık bir geçmişi vardır. Hukuk «kanun» demek değildir. «Kanunları Idare eden kanunlar»m varlığı inkâr edilemez. «Kanunla yapılan haksızlıklar» sadece «Anayasaya aykırılık» savı ile çözülemeyecektir. «Hukukun Üstünlüğü» esas tutulmak gerekir. Böylece yeni Anayasa ile yepyeni bir hukuk anlayışı egemen olacaktır. Anayasa'nın başlangıcmda «üstünlük ancak Anayasa ve kanunlarda bulduğu»na işaret edilmiştir. «Anayasa'mn başlangıç kısmı Anayasa metnine dahildir» (md. 176). O halde bu anlayışa göre «Hukuka Aykırılık»ın ölçüsü, ancak Anayasa ve kanunlara göre ml saptanacaktır? Ant fortnülü bu anlayışı reddeder. «Hangl Hukukun Üsttinlüğü» sorusu anlamsızdır. Çünkü bir çok hukukun varlığmı kabul etmeden bu soru sorulamaz. Türkiye Barolar Birliğl'nln 1976 yılında Ankara'da yaptığı Genel Kurul toplantısına sunulan Yönetim Kurulu raporunda (sh. 222) hukukun üstünlüğünden ne anlaşılacağı açıklanmıştı. Hukukun üstünlüğü kavramı «Hukukun (sadece kanunların değil) uygulanması döneminde yer a!ır. Eğer kanunlardan öteye hukukun ne dediğini (juris dictio) ortaya koymak olanagı yoksa hukukçunun görevi anlamsızlaşır. «Kanunun metni onu tabedecek matbaacıyı bağlar» sözünün düşündürdükleri küçümsenmemelidir. Hukukun tistünlüğünü savunmaktan yoksun hukukçu «kanun adamndır. fakat gerçek hukukçu değildir. Hukukun üstünlüğü kavrammın, iticl güç olarak, demokratik ülkelerde kazandığı hız küçümsenmeyecek derecededir. Fransızcada «Primaute du droit (veya anlamca blraz farklı olarak Princlpe de la legalite), tngilizce «Sumremacy of low». Almancada da hukuk devletl ile karma anlamda «Rechtsstaat» deyimi kullanılmaktadır. «Hukuk Devleti» deyimi ile «Hukukun Üstünlüğü» arasında bağlantı vardır, fakat aynı anlama gelmezler. Kanuna bağlı devletle, hukuk üstünlüğüne göre kurulmuş, buna göre faallyet gösterecek devlet ayn şeylerdir. Bir yazar, hukuk (kanun) devletl İle hukukun üstünlüğü devletini pek açık şekilde ortaya attı: «Hukuk devleti kavramı tam bir kanunillkten, yani her şekli ile ve ne pahasına olursa olsun kanuna uygunluktan ibaret değildir. Aksi takdirde hukuk devleti sadece bir kanun devletl olurdu. Kanunilik altında devlet herşeyl yapabilirdi. Bir kanun devleti kanunl haksızlıklar devleti olabilirdl.> (Hubert, modern endüstri toplumunda hukuk devletl. Çeviren: T. Ansay.) Yazılı olanın mutlaka hukuk olduğu söylenemez. Böylesine bir kavramı, Türk pozitlf hukukuna sokmakta gösterdiği, sonunda başarılı çaba, Türkiye Barolar Birliği'nln büyük hlzmetterinden blrldir. Anayasa hukukumuz buna göre bir gelişme gösterecektir. (soğlık İshal, ya da 9 kabız mısınız i yöneten ErdalATABEK i A / / Kolitim var. 8 10 yıldır böyle. Bazen îshal oluyorum, bazen de kabız. Hafif geçtiği de oluyor, adamakıllı rahatsız ettiği de. İlâçlar alıyorum, perhiz yapıyorum. Bazen iyice düzeidiği oluyor. lşte öyle idare etmeye çalışıyorum. Galiba bîraz da alıştım. Hastalığı benimsedim. Baksanıza «işim var, giysim var» der gibi «kolitim var» diyorum. Ne dersîniz? > Çok kullandığımiB adıyla «lrritabl kolon» hastalığıdır bu. «Kolit» adı duruma çok uygun değildir. Organ adına eklenen «It» takısı, daha çok mtkropların yol açtığı «yangı» (iltihap) durumtında kullanılır. Bronşit' İn bronş yangısı. sinüzit'ln sinüs yangısı, apandisit'in aı>pendiks yangısı olması gibl. Buradakl hastahk, kolonun «trritabl!» olmasıdır. «Irritabl», ıtyanlara normalden daha aşırı tepki veren demek. Latince kökenll bu sözcüğü «aşırı duyarh» diye çevirebiliriz; Böylece, hastalık da «aşm duyarlı kolon» hastalığı oluyor. Nelere doyarhdır bizlm «aşın duyarlı kolonumuz?» Nelere duyarlı değildir ki? öfkemiz, saldırganlığınnz, dü»manca davranışlarla karşılaşrnamız, korkularımız, endişelerimiz, kısaca duygusal, heyecanlı bUtUn uyanlar «aşın du> yarlı kolonirnıuz»u etkiler. Bu etkenlerin bazüan kolonun aşın çalışmasma, bazılan da az çalışmasına yol açarlar. «Aşm duyarh kolononraz» çok çalıçınca ishalle, az çalışınca kabızlıkla karsılaşınz. Petd, bann »grılaran» da bundan mı oluyor? Evet, bundan oluyor, Kolonlann hem bareket, hetn de salşı işlevlerl var. Hareket islevine ilişkin bozukluklaı spazm'a yol açar (barsak kaslannda kasılma). Bunu biz. çeşitli derecelerde karın ağnsı o larak duyanz. Bu «tktnin baskın oldugu hastahk biçimîne «spastik kolit» denmiştir. Salgolı belirtilerin baskm olduğu biçimlere de «kolitls mükoza» denmiştir (müküslü kolit). Bi) tün bu blçünler temelde «lrritabl kolon» hastalığmın beürli tiplerine göre değerlendirllmesi dir. \ <= Recaizade Ekrem'in «Araba SeTdası» adlı bir romanı vardır. Roman kahramanı «Mubteşem Bihruz Bey» eski nazniardan birinin şımarık oğludur; araba tutkusuna kapılır. Ne var ki, araba deyince akhnıza Alfa Romeo. Mercede'î. Jaguar, RolsRoys gelmesln: çifte at koşulu faytonlar Bihruz Beyin gonlünü çeler. Osmanlı'da «tatlı hayat»ın ufku. ahşap konakla at arabasınm sımrlarını geçti geçmedi. • Cumhuriyet döneminde «Araba Sevdası» makineleşti; hele kırmızı plâkalı sıyah arabaya kuruldun mu, caddelerde tüm kıskanç gozler seni izlerdi. Yine de ınsafla söylemek gerekirse tek parti yönetiminde zenginleşen polıtikacı, bugünkü işadamının yalıstna ancak kâhya olabilir. Çok partili rejimin ılk yıllarında Adalet Bakanı Halil Özyörük kırmızı plâkah arabasını özel işlerinde kullandıgı içm basının diline düşmüş. çekilmek zorunda kalmıştı. 27 Mnyıs devrimînden sonra Bnsbakan olan tsmet tnönü aratmış taratmış makam arabası olarak bir küçük Opel buldurmuştu. Bu s^f tutumu basın alkışlamış, gazeteler Pasa'yı övmüştü: Küçük arabalı büyük adam! Sokak ve kaldınml?rmda arabsdan geçilemeyen bugünkü Türkiye'de «Araba Sevdası»nın anlamı çoktan değişmiştir. • Çok partili rejime yeniden geçiş sürecinde politikaya sıvanan ya da liderliğe oynayan kişllerin mal bildiriminde bulunması isteniyot. Nitekim Hürriyet gazetesl iyi niyetli biv girişime geçmiştlr. Lider adaylan mal bildiriminde bulunuyorlar: Benim Istanbul'da bir evim var; eslmln İzmir'de altı apartıman dairesi, bankada 10 tnHyon Itrası bulunuyor. Trakya'da babadan halma otuz döniim tarlayı da sayalun. Sıradan yurttaş ünlü kişilerin özel yaşamıyla kuşkusuz ilgilenir. Eskiden bir sosyalist yazarm viskl lçmesi sorun olurdu; devrimel sendikacının ikl apartıman dairesi varsa, azılı sermaye gazetelerinin manşetine geçerdi: Vay namussuj;! Hem sosyalistllk tashyor, hem viski içiyor; hem devrlmdyralş, hem apartımanı var!.. Demokratik tarihçemizin çocukluk döneminde bu gibi fasaryalarla epey gürültü kopanldr. ama, artık toplumsal deneyimler zenglnleşıyor; bugün herkes biliyor ki, mal bildirimlcrmin kıymetJ harbiyesl yoktur; viski ya da votka içmek kişinin dünya görüşüyle bağıntılı değildir. îster rakı iç. lster renkli Ispirto, istersen ayran; lster üç apartıman katm olsun, ister olmasın.. Ne anlam taşır? • Demokraslyl savunmak istiyorsak az gehşmlş ülkelerde dönen dolapları da öğrenmek zorundayız. Bugün dünyanın neresinde olursa olsun, zengin sanayi ülkelerinin büyük kumpanyalarına az gelişmiş ülkelerde kapı açanlara akıl almaz rüşvetlerin vertldiğini bilmeyen ml var? Bir büyük yabancı projeyi devlet turnikesinden geçirdin ml dünyanm herhangi bir bankasmda adına öyle bir hesap açılır kl, kimsenin ruhu duymaz. îstanbul'd.aki apartıman dairesi, Çukurova' daki tarla, Bodrum'daki yazlık, düşlem gücü kıt kişilerl oyalayan birer korkuluktur. Bunları gözünde büyüten kişl, Recaizade'nin «Araba Sevdası» romanmın sayfaları arasmda kalmıştır. Türkiye'nin büyük holdinglerinin adamı olup da yönetim kurulu arpalıklarında militan rolüne çıktın mı, istedlğln önünde istemediğin arkandadır; hem Isviçre'den Amerika'ya değln lstediğin kapitalist ülkede gizli hesaptan... Yeniden çok partili rejime geçilecekse çocukluk yıllarını arkada bırakalım da biraz büyümeye çalışalım; çağımızda mal kavramı gökfcuşağmın altından geçmiştlr. SATİLIK ROTATİF Öfkemiz, saldırganhğımız, düşmanca davranışlarla karşılaşmamız, korku. lanmız, endişelerimiz, kısaca duygusal, heyecanlı bütün uyanlar «aşırı duyarlı kolonumuz»u etkiler. Bu et. kenlerin bazılan «kolonun» aşm ça. hşmasına, bazılan da az çalışmasına yol açar. «Aşm duyarh kolonları, mız» çok çahşınca ishalle, az çahşın. ca kabızlıkla karsılaşınz. yorumlayıp, kendillğinden ağn geçirıci ilâçlar kullanmasının çok yanlış olduğu unutulmamalıdır. Ishalîn özeUikleri vat mıdırt bütününün radyolojik muayenesiyle tamamlanır. Rektum bölgesinin parmakla muayenesi, bu bölgedeto durum İçin önemli ipuçlan verir. Endoskopik muayene (ulaşılabilen barsak bölgesinin bir gerec yardınuyla gözle araşhrılması) önemli bir tanı yönte midir. Bvnlar ve eklenecek laboratuvar muayeneleriyle olabile. cek çeşitli bastalıklar gözden geçirilir. Sonuçta, kolonlardaM hastaUğuı özelUkîerl, hastanın kişilik yapısı, davranışlarıyla bütünleştirllerek tanı konur. Kolonlarm başka hastaüklan da var nudır? Elbette. Çeşitli yangılı has talıklar olabllir. Bakteriler, pa razitler. lizik etkenler, bazı organik ya da anorganik maddeler, damar hastalıklan, hatt& bazı antibiyotiklere yangüı kolon haatalıklan vardır. Ulserli kolon yangısı da önemll bir hastalıktır. Bu hastalıkta kanlı ishal, kann ağnlan, buruntu dlkkat çeker. Kolon tümörleri de ön«n> U değil mi? Elbette önemlidir. TUmÖı deylnce aklımıza hemen kanser gelir. Oysa «tfimör» deyimi geneı olarak tırlara verdlğimiz addır, kolonlarm da çeşitli tümörleri vardır. Kolon ve rektumun en sık rastlanan tümör leri «pollplerndir. Polipler iyl gidişli, İyi huylu tümörierdir. Kolonlarm kötü bir ura olan kanseri de önemUdir. Bütün kanser olaylannın yüzde 7'sl kolonda görülür. Zayıflama, lştahsızlık, halsizlik, dışküama dUzeninde bozukluk, barsaklardan gelen kanamalar dlkkatitnlzl çekmelldlr. Hiç unutmamayılız M, btitün bu bozukluklar kanserden başka pek çok nedenden de ilerl gelebilir. Barsaklardaki parazitlbrden başlayıp hemoroitlere kadar uzanan genis bir liste bu belirtüerden bazüarını yapabilir. Şimdi, bu bllgilere dayanarak, «aman, yoksa bende kanser ml var» diye korkuya kapıl mayahm. Ama, bu korkuya ka pılıp da «aman, çlmrtl başıma tatsıı bir şey çıkmasın» diye önemli belirtileri geçiştirmeye kalkışırsak bir başka yanlışı da yapmış oluruz. > Şuper Albert 70 tipi " H " 32 sayfalık * Iki katlama ünitesi > 8 sayfalık gazeteyi 16 sayfalık gazete ile içiçe basabilecek katlama ünitesi > Döküm kazanları, otomatik bobin vericileri, frezeler, dizgi makinaları ve gerekli tüm aksesuarlarıyla birlikte. Ayrıntılı bilgi İçin Tel: 20 97 03/2128 64 56 (Çalışma saatleri içinde) DUYURU Adana, Otobüs Garajları îşletmesi Sahiple. ri Yardımlaşma Derneği Santral Garaj No: 9'a taşınmıştır. Tlf.: 22894 11199 îshal, genel olarak haîiîtfc, sulu kıvamdadır. Kanh is Bu karın ağnlan başka hal biçiminde değildir. Kanlı ishaller başka barsak hastahastalıklarta karışır mı? lıklannı düşündürür. Salgı bo Evet. Bu da önemli bir so zukluğunun önde bulunduğu rundur. Agn bazen göğüs ve hastalık biçimlerinde, dıskı üomuza yayılır. Kolonun sol zerinde müküs dediğlmiz salüst köşesinde biriken gaz kit gı da bulunur, ya da dışkı tülesi bu kolon bölgesini gerer. müyle müküsden oluşmaktaBu durumun yol açtığı ağrı dır. lar özellikle ileri yaş grupla Tam nasü konulur? rında «koroner hastalıkları» üa karışır. Bazı ağrılar yemekten Hastahğın belirtileri, glsonra ortaya çıkar ya da artar. Bu tipteki ağrılar da «saf dişi dikkatle gözden geçirilir. ra kesesi hastalddam, «peptik Genel durum genellikle iyldir. ülser» gibi bastalıklarla karı Hastanın fizik muayenesi ayışıklık yaratır. Karnın sağ alt rıcı tam için yeterli değildir. bölgesinde kendini gösteren ağ Kolonlarm radyolojilc Inc®nlar da «krotılk apandisH»le karışır. Bu hastalarda %25 o lenmesi, sindirlm sisteminln ranında gerekslz «apendektoml» operasyonu yapıldığım istaUstikler ortaya koyuyor. Kann ağnlannm bir çok ne deni olduğu bUinir. Bütün bu nedenlerin uygun muayene ve tam yöntemleriyle aydınlatılması olanakhysa da, bazı olayVarda birbirine yakm nedenler aasında tanT kanşıklıklan olduğt' anlaşılmıştır. Onun içln de, hsklmlertn bile bazen tanıda güçlük çektiklen böyle belirtileri hastanın DERNEK BASKANI KAZIM YİLMAZ 1 LA N BOĞAZLAYAN 2. ASLİYE HUKÜK HAKİMLtĞtNDEN 1983/191 Davacı Uzunlu kasabasmdan Mustafa Ateş tarafından davalılar Güvençli köyünden Mefal ve Veysel Doğan aleyhine Güvençli köyü hudutların da bulunan 689 ve 697 parsellerde kayıtlı tapu kayıtlarının iptall için açtığı davanın yapılan yargılamasmda davalıların adresleri meçhul olup zabıtaca da tesbit edilemediğinden dava dilekçesi ve duruşma gunünün ilanen tebliğine karar verilmlş olmakla davalıların duruşmanm atıh bulunduğu 3.6.1983 saat: 9. günü mahkemeye gelmesl veya kendisini bir vekille temsil ettirmesl aksi taktirde gıyap kararı çıkanlacağı dava dilekçesi tebliği ve davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. (Basm: 18766) SONUÇ. ANTALYA'DA İMZA GÜNÜ Mahmut Tall öngören, tncl Aral, Ali î h s a n Mıhcı ve Duran Yılmaz 28 Mayıs Cumartesi günü yapıtlarmı Akdeniz Kttabevl'nde imzalayacaklardır. Saat: 13.3019.30 arası. Hafifi. ağırı, iyîsi, feötüsü ne corefei,insarilann hastalığıdır. Yüzbinlerce insan, araşürmacı, uygulayıcı olarah insan sağlığı için uğmşmahtadır. Dünyomn en önemli sorunlarınm bojındo gelenlerinin birisi •sağhk»tır. Hastalıhlardan korkmayahm, hastahklanmızı savsaklamaktan horimlım. Hiç korkulacak yam olmayan nice hastahk savsaklanma yüzünden yıllar boyu insana rahat yojamayı zehir eder ua, horkulu bir hastalık, yerinde bir dikkatle zamamnda tanınsa insanm sağlığım da tehlikeye sokmaz.