19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 19 MAYIS 1983 ğki yıl önce «CumhurlyeUte yayımlaI n a n blr yazıda da bu soru soruluyor" d u : «19 Mayısta tarihe ne yazıldı?..» 'Aslmda bunun yanıtı tüm Cumhuriyet ku şaklarma verilmiştir: 19 Mayıs 1919 ulusal kurtuluş tarihimizin önemli bir dönüra noktasım simgeleyen önemli bir «olay»m meydana geldiği tarihtir. Bu olay, Mustafa Kemal Paşa'nın, îstanbul' dan yola çıkarak, Samsun'a erişmesiyle jıoktalanan yalın bir olay görünümündedir. Ama, bunun özîlnde yatan şudur: Ulusal Kurtuiuş «fikri» ilk kez bu olayla «eyleme» dönüşmüştür. Tarihsel süreç Içinde, geriye ve ileriye doğru bakarak de ğerlendirirsek, bugün, «olay»ın simgesel anlamım ve özünde yatan «tarihsel çekirdeği» kavramakta güçlük çekmeyiz. <Ulusal Kurtuiuş Savaşımı» olarak tarlhi mlze geçen olgu'nun eylemsel başlangıcı bu noktadır. Bunun için «Samsun'a çıkışu bir «dönüm noktası» olarak niteleriz. ••• Ne kl, bugün, geçmişe bakarak kolayca yapabildiğimlz bu değerlendlrmenin dayandığı ögelerl tekrar tekrar gözden geçirmemiz gerekir. Bunu yapmazsak, «olay»ın simgesel önemini ve içerdiği anlamı derinliğine algılamak yerine, sıra dan blr «önemll gün» kalıbı ile yetinmo zörunda kalırız. Bunun sonucu da, bu bo yutta bir «olgü»nun, pratlk yaşamda sa dece bir «törensel gün» olarak anımsanıp kutlanması ve kutsanması olur. Yetişmekte olan kuşakların istemleri ve özlemleri lse bu değlldir. Ulusal kurtuiuş bl Hncine ulagmış, yaşadığı koşulların nere den gellp nereye gltmekte olduğunu bilen kuşakların yetişmesini amaçlıyorsak, onlara, sıradan bir «önemli gün» kalıbı yerine, bunun «icerigi ve özü» İle ilgill gerçekleri aktarmalıyız. • • • 19 Mayıs 1919'u anlatmak içln yola çıküacak en önemll nokta, kuşkusuz, ülusal Kurtuiuş Savaşımımızın belgesel kay naklarmın başında gelen «Söylev»dir. O günün gözlemi olarak yazılanlan önderln ağzından dinleyelim: «Yorgun ve yoksul bir ulus, ttlkeden kaçan sorumlu yönetici ler, silahsız ve cepbanesiz bir ordu, yerel işgaller, çeşitli ihanet örgütlenmeleri, sü receğl anlaşılan iddia ve kışkırtmalarla toprak ilhaklan ve kendi güvenliğini sag lamaktan başka derdi olmadığı anlaşılan bir hanedan..» 1919 yılmm 19 mayıs günü, Türk topraklan üzerinde herhangl bir yerde bulunan, o zamanki resml sıfatlamaya göre kendisine «Osmanlı» denilen kişinin bu tablo karşısmdaki düşüncesi, 64 Yıl Önce Ne Oldu? 19 Mayıs 1919: Bugün kutladığımız «Ulusal Bayram» bir kararın ya da bir ülkünün, halkımızı örgütleyerek eyleme dönüştürülmesi sürecinin ilk adımının atıldığı günün bayramıdır Prof. Dr. Aydın AYBAY tutumu, tavrı ne olablllrdl?.. Bu konu da «Söylev»de anlatılıyor. Ama daha önce, başka bir kaynağa bakarak, günün koşullarım bir kez daha, o günleri yaşamış bir kişinin ağzından dinleyelim: «Mondros mütarekesinden sonra, Osmanlı dev letinin hakiki istiklali kalmadıktan başka, Osmanlı memleketinin birçok kısımları, başta payitaht: Îstanbul olmak Uzere, düşman işgali altına geçmiş bulunuyordu. İttihadü lerakki hükümetrain belli başlı uzuvlarmdan bir kısmı ya memleket ten kaçmış yahut şuraya buraya sinmişti, bir kısmı da İstanbul'u işgal eden düşman kuvvetleri tarafmdan, Osmanlı hü kümetinin rızasıyla, belki de arzusıyla, Malta adasma sürülmüştü. Vaziyetin haliyle devamı takdirinde, Monuros mütarekenamesini takip edecek sulh abitnamesinin ne gibi şartlarla aktolacagını kes tirmek imkânsız değildi. Mütarekeye istinaden iınparatorluk arazisini işgal eden düşman kuvvetleri, yani tngilizler, Fransızlar, ttalyanlar ve Tunanlılar, memleketin sabibi olan Türklere kımıldamak imkânını bırakmıyarak tarihl ba yatm başlangıcından beri Türk kavimleriyle meskun bu kıtalan lstedikleri gibi bölüşecekler ve yalnız Osmanlı tmpa ratorlu&unu imha ile kalmayıp, Türk mev cudiyetini bile tahlikeye düştireceklerdi... <lşte) bu büyük tehlikeler önünde, o tehlikelerin büyüklügünden daha büyük bir Adam meydana çıktı.. Ba Büyük Adam, büyük tehlikeye galebe çaldı. Bu büyük galebe(nin) gözümüzün önünden geçtiği cihetle her tttrlü efsaneden mü nezzeb olan destanım hepimiz billrlz.» (Akçuraoglu Yusuf, Ülkü 1933/Şubat). Yusuf Akçura'nm bu anlatımında, yansıtüan tablo kadar, «her türlü efsane den münezzeh destan» sözlerinln de önemli bir gerçeğt vurguladığım gözden kaçırmamalıyız. Yukarda sözünü ettiğlmiz «Osmanlı yurttaşının» düşüncesi, tu tumu ve tavrı sorunu ile, bu sözler arasm da bağlantı vardır. Sıradan olan ya da olmayan birçok «Osmanlı>, tmparatorluğun ve «Türk»ün imhasıyla sonuçlanacak bu «büyük tehlike» karşısında, «mandat» (manda) gibi ne idüğü belirsis bir «efsaneye» kendllerini kaptırmış, büyük dev letlerin «korumacılığı» altmda kurtulujun gerçekleşeceğı hayali içinde yüzüyorlardı. «Bu zavalhların, tngiltere devletinin Osmanlı devletinin bütünlüğünü korunıak ve himaye etnıek arzusunda olup oi ınayacağını bir defa olsun halırlanna ge tirip getirmediklerini düşünmek lazımdır» (Söylev s. 9). Bunlann yamsıra, artık her şeyin bittiğini, «kadere rızasdan başka bir şey yapılamıyacağmı düşünenler de vardı. Söylev'de bunlardan sözedilmiyor. Gerçekten, hiç değilse bir «tavır» sa yılabilecek «mandaUcılığa nazaran, «ka dere rıza»yı ciddî bir görüş olarak anmak bile gerekmez. Bir de «kendi başlarını kur tarmak» için örgütlenenler vardı kl. bun lan da, eğer yerel bir kurtuluşun peşindc iseler, yine «hayalci» ve «efsaneci» tavırlar olarak nitelemek doğru olur. Çöken ve dağılan bir yapıdan, birkaç enkaz parçası edinerek, işlevsiz ve yararsız kulübeler yapmaya kalkışmanm «kurtuiuş» olarak nitelenmest nasıl mümkün sayılabilirdi?... ••• Bütün bunlardan sonra, geriye, bir tek seçenek kahyordu. Tüm halkı örgütleyerek, ulusal boyutta bir savaşımı başlatmak. İşte. Mustafa Kemal Paşanın se çeneği bu idi ve Samsun'a çıktığı zaman zihninde «blç.imlenmiş» olarak taşıdığı «ülkü» de buydu. Ama tekrar belirtmek gerekir ki, bu ülkü, bir hayale, ya da söylenceye (efsaneye) inanmak ve bu tür bir kaynaktan «eylem üretmek» ülküsü değildi. Böyle olsaydı, bunun, «Kurtuiuş Sa vaşı» dediğimiz destana dönüşmesl «mistik» ya da «metafizik» blr raslantı olur, olayın tamamı da «doğa üstü güçlerin yönlendirdiği» bir sürecin ürünü sayılırdı. Oysa, seçimi kendisi yapmış olan önder'ln tanıklığı ile biliyoruz kl, «Ya istiklâl ya ölürn» parolası ile simgelenen «savaşım» seçimi böyle yapılmamıştı. Buna o zaman «dttş» dlyenler ve kendi seçenek lerl olan «himayeciliği» ya da «mandat» cılığı ise «gerçekçi» sayanlar vardı. Bunlar çok önemli olan bir ögeyi görmüyor lardı: gözden kaçırılan bu öge «halk»tı. Osmanlı yöneticisinin nazarmda, siyasal ya da diplomatik bir hesap yapılırken, bu nun, ağırlığı olan bir öge olarak hesaba katılması mümkün değildi. Yıkıntı dönemi başladıktan sonraki «devleti kurtarmas operasyonlarında hep böyle olmuştu. «Nizamı Cedit»ten başlayarak gözlenecek bütün «yenileşme» hareketleri, haik tabanı ile ilişkisi kurulamamış hareketler dir ve hepsindeki başarısızlığm temel ne deni de budur. İşte, 19 Mayıs 1919 daki semmin farkı burada idi. Tarlhin o kesitmde. dayanılabilecek blricik güç «halk» tı ve bu halkı bir ulus olarsk örgütleyerek «kurtuiuş» sürecine geçüebilirdi.. ••• llginç olan bir nokta da şudur ki, yal nız, karşıtlan değil, Istanbul'daki yandaşları bile «ulusal örgütlenme» olarak anlaşuması gereken «Müdafaayı hukuk» örgütlenmesini «bir avuç milHci»nin yu kardan yönlendirdiği bir hareket olarak görmüşlerdir. Bunun, o zamanki koşullar içinde, halk yığınlarının özlem ve lstek leri ile «özde.şleşme» olduğunu farkedememişlerdir. Birbuinden kopuk örneklere bakarak. bugürç bile. ulusal kurtuiuş hareketini, bir avun millicinin zorlaması ve çabası ile gerçekleşmiş bir destan gibi yorumlayanlar vardır. Gerçek ise bu değildir. Böyle anlaşılır ve yorumlanırsa, tarihl, metafizik bir gücün çizdiği bir «rkader çizgisi»ne ya da «raslantılar demetine» indirgemiş oluruz. Tarih bu değildir, toplumların yaptığı ve yarattığı olaylar dizisidir. Üstün irade ve yönlendl rici güç, bu oluşum içinde. olayların gelişme koşullarını ve yönlerini sezip saptayabilen, kısaca söylenirse, bu süreçle «özdeşleşebüen» güçtür. 19 Mayıs 1919 gününün tanhsel önemini bu açıdan bakarak saptamahyız. Mustafa Kemal Paşa Samsuna vardığı za man. o zamana kadar geçirdigi deneyler den ve yaptığı değerlendirmelerden süzüp çıkardığı «sonucun» blricik seçenek ol duğunu algılamış ve kurtuluşun, tstanbul'da oturup «devleti bir kez daha tahllse say'etmek»te değil, halka gldip. onunla bütünleşip özdeşleşmekte olduğunu görmüştü. Düşün düzeyindekl bu saptamadan sonra yapılacak iş. bunu eylem planına getirmekti. tşte. bugün kutladığımız ulusal bayram, bir kararın ya da bir ülkünün eyleme dönüştürülmesi sürecinin ilk adımmın atıldığı günün bayramıdır. Bilgisayarda Yöntem? Top, derebeyinin ka'esinl yıktı; alımsatım pazannı kıralın egemenliği altında büyüttü. Denizaşırı gemi, bilinmedik ülkeleri sömürgeciliğln acımasız düzenlne kattı. Fabrika, endüstri devrimine yol açtı. Okyanus ötesinl vuran tüztı, ulusal sımrlar ötesinde ortak savunma ststemine yol açtı. Yeni bulunan blr makine toplumsal değişimde bir aşamayı ve tarihte yeni bir sayfayı açtı. tnsanlık 20'nci Yüzyılda «aküh makiBeyt» hayata geçirdi; buna Türkçe'de bilgisayar adı verlldi. Bilgisayara ilişkin bilimin adı da bilişim oldu. Şiradiye dek insan elinin yerini tutan makineîer üretim sürecinde kullanılıyordu; artık insan aklının yapacağı işleri yürüten maklneler sözkonusudur. Böylece yeryüzünde bllimsel ve teknolojik devrim gerçekleşti. Cumhuriyet, bu devrimin boyutlarım yansıtan bilgisayar ekleriyle güzel bir hlzmet göröü. Bilgisayar eklerimiz ilgiyle karşılandı, okundu; baldırbacak ya da fotoroman eklevi verecek değildik: Cumhuriyet'e yakışanı yaptık; kamuoyu hepimizin yaşamını etkileyen bir dünyaya gözlerini çevirmiş oldu. * Gerçekte bilgisayar devriml Türkiye'ye çoktan girmiştir. Bir dostunuzun kolundaki saat, köşebaşındaki bakkalın elindeki hesap maklnesit küçük şirlcetlerın muhasebesine bile giren bilgisayarlı hizmetler, üniversite giriş smavlarınuan değlşik devlet hizmetlerine uzanan bilgisayar katkılan, ülkemizin biümsel ve teknik devrime uzak kalamıyacağuıı gösteriyor. Hangi ülke otomobile uzak kalabilmiş ki bilgisayara ilgisiz kalabil?in? • Türkiye otomobil endüstrisinin ürünlerinl ilk tanıyan dünya ülkelerinden birisidir. Çünkü Birinci Dünya Savaşında, Osmanlı İmparatorluğu'nun ordusu, Alman ve Avusturya otomobil kollanyla donatümıştı; Türk subay lan da bu kollarda görevliydiler. Ne var ki ülkemiz çok uzun sayılabilecek bir süre otomotiv endüstrisinden uzak yaşadı. îkincl Dünya Savaşmdan sonra uygulanan karayollan politlkasıyla birlikte otomotiv endüstrisi geliştirilmedi; Türkiye blr pazar olarak düşünüldü. 27 Mayıs devrimiyle birlikte kendi motorumuzu üretmek fikri ortaya atıldı; Türk mühendisleri kolları sıvadılar; ama yabancı şlrketlerln aracıları bu girişimi ezdi. 1970'lere değin kara ulaşımı hızla gelişti, traktör köylere girdi; tarımsal üretim makineleçrneye doğru yöneldl; buna karşm kendi motorumuzu üretemiyorduk. 1970'lerde dışalımın bir başka türü olan montajcıhk dönemine girildi. Türkiye, bilim ve teknolojide yaya kalmıştı; ama otomotiv pazarı olmuştu. Kamyon, minibüs, traktör, otomobil, otobüs pazarlamasıyla paravan kumpanyalar çok para kazandılar; çok döviz harcadık. Bugün de Türkiye'de ulusal çıkarlara uygun bir otomotiv endüstrisi kurulabilmiş değildir. * Bilgisayar çağında Türkiye bilgisayar pazarı pjmak yolunda h^zîa llerllyor. Billmsiz teknolojl satmak endüstri. davletlerinln yeni sömürgecilik düzenidir. Türkiye'de blr gazetenin bilgisayarlı dizgl ve baskı makinelerle hazırlanması, bir şirketin muhasebe servlsinl bilgisayara bağlaması; bilgisayar uygarlığına girdiğimlzi vurgulamaz. Bilmediğimiz makineleri kullanmanın ya da aklınuzın ermediği düğmelerle oynamamn çağdaşlıkla ilgisi yoktur. Zencilerin ya da kızılderililerin, uzun yıllar şeytan icadı tüfekleri kullanması blr gerçektir. Bugün Iran ile Ivak birbirlerini son model füzelerle döğüyorîar, uçaklarla bombalıyorlar. • Yapılacak İş, köklü bir bilim seferberliğine girmektir. Üniversiteler bu seferbeıilğln kaynağı olabllirdi; ama ünlversiteleri yüksek okul düzeyine indirgeyen YÖK bu yolu tıkamıştır. Acaba ülkemizi bilimden uzakta tutarak teknlğin en son araç ve gereçleriyie donatmanm çağdaş sömürgeciüğe açılmak demek olduğunu ne zaman öğreneceğiz? Yaşam OKTAY AKBAL Şiir: I I Şiir içra* yaşâm mı, yoksa yâşam için ştîr' rnl? Baudelaire 'Sağlıklı bir insan 24 saat ekmelzsiz kalabilir, ama şiirsiz asla' dermiş. Büyük blr söz mü? Belki. Ama şiir olmadan .yaşamanın. tadı tuzu yoktur, anlamı yoktur. Attila İlhan'm 'Duvar'ı 1948'do çıkmıştı. Değişik türde şiirler vardı. Şairin deyimiyle 'belki herbiri etiyle kemiğiyle yaşamamış' ama 'onun sertliğini ve hainliğini etinde duymuş bir harp delikanlısının şiir lerı' idi bunlar. Etkileyiciydi, şaşırtıcıydı, ama şiir olarak "kalıcı1 mıydı? Yapıtlar vardır bir döneme damgasını basar, 'Savaş'la Barış' gibi... Hem de geleceklere o dönemlerden sesler, izler, anlamlar götürür, 'Duvar'daki şiirler böyle miydi? Yeniden okudum 'Duvar'ı. 35 yıl öncenln tadmı duyamadım. Bir şeyler eskimiş, zamana dayanamamış. Ancak bir çeşit belge, İkinci Dünya Savaşı'nda İstanbul'da, îzmlr'de ya^ayan bir lîse öğrencisi. bir şilr heveslisi delikanlının, kimi zaman duygulu, boı coşkulu, kimi zaman bilinçli olmaya yeltenen se&lenişleri, çığhkları... 'üuvar'ın, Attila llhan' m şür serüveninde, şiirimizin özel tarihinde bir yert var. bütün olarak; ama tek tek okununca 1948'deki etkiyi yapmıyor, yaparnıyor. Şairi de, biz okurlan da otuz beş yıl ilerdeyiz. O günlerin insam olmak kolay mı? 'Duvar' 'Bütün Şiirler'in ilk cildi olarak her şiir severın kitaplıgında yer almahdır, alacaktır da... Gültekin Samanoğlu'nun 'Uzun Vuran Cölge'si şu dizeîerle başlıyor. «Çağrıiı gülücükle gelecek degıl di ya işte kasımpailar, işte el titremesi Ve kalbindehi dolup boşalmalar, depremler Uzaklarda sanüan yarım yüzyıl geldi ya Artık holay clmuyor 'ahşam olsun' demesi» diye başlıyor... Daha kitabın başında. iîk şiirde zamanm karşısında yenik düşen, duşmek zorunda kalan insanoğlunun çaresîz liğini yaşıyoruz şairle birlikte: «Bu eller feoç günahm, kaç sevabın sahibi Kalem tutan, el tutan, ara sıra gul tutan ~ Dikent kanatsa da ille gül ille de gül Bir de üstüme yağan sevgiler yağmur gibi Yaşamayı sevdiren, beni böyle avutan.» Samanoğlu'nu 1950'den beri tanırrm. O günlerde subaydı. Sanınm Ankara'da Serçe Sokaktakl evime de bir kez uniformalı olarak blr iki arkadaşıyle gelmişti. 'Hisar' dergismde o günlerde ilk basımı yapılan 'Caripler Sokağı' romamm için güzel bir yazı da yazmıştı. Samanoğlu Ankara'h subay. sivil bir şaırler toplulugunda yer alan genç edebiyatçılardan biriydi Bir dergileri vardı: 'Hisor.' Benim de biriki ya^ım çıktı. Kendıne vergi bir havası olan bir dergi, yıllar yıllar geçti. bu hava hiç değişmedl. Kimi şairler durmadan yenilikler arar. renkten renge geçerler. ama belirli bir hava, bir yol. bir çizgi tutturup oradan ayrılmayanlar da vardır. Samanoğlu da bu tür şairlerden. •Bıraktıgun yerde degüler işte O mor menehşeler, san cıvcivler Çitler kınk dö'feute,mavi sular yok Gözyaşının kulakları kirişte Aynalann ötesine uzanıp Cözlerinle avuçladıgında dünya Cıvıl cıvıl yaşomayo çağnlı Ama, o sihirli anahtar feayıp.» Samanoğlu şairlik yaşammın en güzel şiirlerini Vzun Vuran Gölge'de bir araya getirmiş... Ümit Yaşar'ı tanıtmaya gerek var mı? «Yuz yıl Yanarım Yanmayı Öğrendimse», 'Tüm Şiirlen' nin ikinci kitabı. Rubailer, Dörtlükler. Ümtt Yaşar, hem yerleşmiş beğeniyi yansıtır, bu yüzden her zaman geniş bir okur yığmı bulmuştur. hem de kendıne özgıi yanlan vardır. 'tierhes gibi birgün duru,lüp defterimiz Ergeç çürüyüp toprak olacak her yerımiz Kinler durulur, anlaşılır gerçehler Söyler. o zaman herşeyi dörtlüklerimiz* diyor daha kitabın ilk yaprağında... Kitaba bir ftnsöz yazan Talat Halman şöyle demiş: 'Oğuzcan'm dörtlükleri, kendi içlerinde, bir felsefi bütünlük, bir duygu baymdırhğı, bir mimari denge sağiamaktadır. Ne var ki bu doyum olmaz şiirlerden, çoğunu okurken keş ke daha fazla sürseler diye düşünmemek elde değil* Ümit Yaşar'm birbirinden güzel dörtlükleri var (Arkası 11. Sayfada) ILAN ÎSTANBUL 3. ICRA TETKİK MERClt HÂKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1983/646 Hâkimliğimizin, 1983 /646 Esas 1983/541 Karar Sayılı kararı İle Konkordato mühletl ta lep eden Borçlu, Yüksel GÜNAY'a 30.3.1983 tarihinden başlamak üzere verilen İKt AYLIK KONKORDATO MÜHLETt, Feragat sebebiyle 17.5.1983 tarihll kararımız ile kaldınlmıgtır. Keyflyet llân olunur. (Basın: 5497) MEVLID Vefatının 14. sens'i devriyesi münasebeti ile; Habib Edip Törehan'ın aziz ruhuna ithaf edilmek üzere 20. Mayıs, 1983 Cuma günü oğle nafhazını müteafap Şişli Canuinde İjlevlit'i şerif îciraat olunacaktır. " •* " •• Merhumu sevenlerin ve arzu edenlerin teşrifleri rica olunur. AİLESİ ILAN BELEDİYE BAŞKANLIGINDAN Emlnönü Merkez, Topkapı ve Kadıköy (Bostan Bölümü) hallerinde boş bulunan satış yerlen (Eminönü Merkez Hal'de 19, Topkapı Bostan Hal'inde 30, Kadıköy Hal'i Bostan bölümünde 7 olmak üzere toplam 56 adet) üretici Ya§ Meyve, Sebze ve Bostan Ürünleri Kooperatifi veya üretici yaş meyva, sebze ve Bostan Üıünleri Kooperatif Birliği. yaş meyve sebze ve bostan ürünleri müstahsili ve yaş meyve, sebze ve bostan ürünleri komisyonculanna; sosyal tesisler (2 adet merkez, 2 adet Kadıköy ve 1 adet Topkapı Hal'inde olmak üzere 5 adet tuvalet, Topkapı Hal'inde 3 büfe, 2 berber, 1 köfteci dükkânı, ı çay ocağı) ilgililere aşağıda belirlenen şartlarla tahsis edilecektir. HALLERDEKİ YAŞ MEYVE, SEBZE VE BOSTAN UBUNLER1 SATIŞ YERLERİ İLE İLGİLİ ŞARTLAR: 1 Kooperatif veya kooperatif birliğinin meyve ve sebze veya bostan ürünleri üzerinde çalıştığına dair ana sözleşmenin ilgili makamlarca tasdik edilmiş bir sureti ile bunlann meyve ve sebze veya bostan ürünleri üzerinde idarenin ilân tarihine kadar en az üç yıl süre ile çalışmış olduğunu gösteren ve en az 50 üyesi bulunduğu hususlannı tevsik edicl ilgili makamlarca düzenlenecek belgelerin ibraz edilmesi, 2 Ureticllerin yaş meyve ve sebze veya bostan ürünleri üretimi ile meşgul olduğunu ve Hal'e devamlı surette mal temin edebileceğini mahalli Belediye ve Ziraat Odaları'nca tanzim edilen belgeler ile tevsik «îtmesi, 3 Komisyonculann Ticaret Odaaı'ndan belge alması, 4 Müracaat sahiplerinin kur'aya iştirak edebilmeleri için Hakem ve Eksper Hey'etleri kararlarının icra ve tenfizi taşıma ve işgaliye gibi ücretleri ile sair resim ve i'cretlere, müstahsilin ödenmemiş paralanna ve Belediyece verilen para cezalanna karşılık olmak üzere 250.000 TL. nakdi tenünat veya bu miktar süresiz banka teminat mektubu veya devlet tahvilatı yatırmalan gerekmektedir. 5 Kur'ada kazananlara satış yerleri yürürlükteki Haller Yönetmeliği'nin diğer hükümlerine uymaları şartı ile tahsis olunur ve yapılan masraflar tahsis sahiplerinden eşit olarak tahsil edilir. 6 llgililer Eminönü Merkez Yaş Meyve ve Sebze Hal'i ile Bostan Hal'lerinden belirtmek suretiyle sadece birine müracaat edebilirler. (îstanbul Mal'lerinde halen kendilerine yer tahsis edilmiş olanların müracaatları kur'aya dahil edilmez). 7 Bostan sergilerinin tesis masrafı kendilerine yer tahsis edilenlere ait olup ileride bir hak iddia etmemek üzere Belediye Başkanlığı'nca verilecek projeye göre yaptınlacaktır. 8 Çekilecek kur'ada adlarına yer tahsis edilenler, tahsis tarihinden itibaren 6 ay içinde feragat etseler dahi, tahsis tarihinden itibaren 6 aylık işgaliye ücretini ödemek zorundadırlar. HALLERDEKt SOSYAL TESİSLER İLE UGtLt ŞARTLAR: 1 Bu sosyal tesisler sezonluk olmajnp daimi olarak çalıştınlacaktır. 2 Müracaatçılar sosyal tesislerden birine ve hangi türüne müraceıat ettiklerini dilekçelerinde be lirteceklerdir. Halen kendilerine sosyal tesis tahsis edilmiş olanlann müracaatları kur'aya dahil edilmez. 3 Sosyal tesislere müracaat sahiplerinin kur" aya iştirals edebilmeleri için aylık işgaliye ve Belediye ceza alacaklanna karşıhk olmak üzere 250.000. TL. geçici nakdi teminat veya bu miktar süresiz banka teminat mektubu veya Devlet tahvilatı yatırmalan gerekmektedir. (Bu geçici teminat tahsisten sonra 15 gün içinde süresiz kat'i teminata dönüştürülür). 4 Tahsis sırasında yapılan bilumum masraflar tahsis sahiplerinden eşit olarak tahsil edilir. 5 Sosyal tesislerden yapılmış olan veya yapılacak olan tesisler Belediye Başkanlığı'nca verilecek örneğe göre ileride herhangi bir hak ve bedel talep etmemek üzere şahıslar tarafından yaptmlacaktır. 6 Çekilecek kur'ada adlanna sosyal tesis yeri isabet edilenler, tahsis tarihinden itibaren 6 ay içinde feragat etseler dahi, tahsis tarihinden itibaren 6 aylık işgaliye ücretini ödemek zorundadırlar. 7 Tahsis tarihi kur'a çekimini takip eden ilk günden itibaren başlar. 8 Kendilerine yer isabet eden sosyal tesis sahipleri en geç iki ay içinde ilgili mercilerden açma ve çahştırma ruhsatlannı alacaklardır. (İki ay içinde işlemlerini tamamlamayanların Belediye Encümenince tahsisleri iptal edilir.) GENEL ŞARTLAR: 1 Müracaat Haller Müdüriüğüne yapılacaktır. 2 Müracaatların son günü 8.6.1983 akşamı saat 15.00'dir. 3 Kendilerine kur'a neticesi yer tahsisi yapılanlann kur'a çekiminden sonra dahi müracaat belgelerinin geçerli olmadığı tesbit edildiği takdirde tahsis yerleri bilâ itiraz olmak üzere iptal edilir. 4 Tahsisten sonra ilan şartlarına uymadıklan tesbit edilen tahsis sahiplerinin hiç bir itiraz olmaksızm Belediye Encümeninden ahnacak kararla tahsis hakları iptal edilir. 5 Müracaatçılar kur'a çekiminden sonra en geç 3 ay içinde ağır hapis veya yüz kızartıcı bir suçla hüküm giymediğine dair sabıka kaydmı, tam teşekküllü bir hastaneden almacak Sağhk raporunu, ikametgâh ve nüfus sureti ile 6 adet resmi ibraz etmek zorundadır. 6 Kur'a çekimi sonucu Hallerde faaliyet gösterecek tahsis sahipleri Haller Müdürlüğünden alacakları örneğe gore Noter tasdikli taahhütname ibraz edeceklerdir. 7 Kur'a çekimi, tetkik komisyonunca belirlenerek Haller Müdürlüğünde ilân edilecek tarihte Belediye Encümen'inde yapılacaktır. 8 Tabsisten sonra gerek kat'i teminatmı gerekse bu ilanda belirtilen evrakı süresinde tamamlamayanlann haklan Haller Müdürlüğü teklifi lie Belediye Encümenince iptal edilir. llân olunur. (Basm: 18316) MODERN ORTAOKÖL I II 111 676 çözümlü örnek, 971 eevap anahtarlı test sorulan Yazan: YUSUF TUĞUTLU Eandilli Kız Lisesi Matematik Ögretmenl îsteme adresi: Dündar Yayınlan P.K. 1345 İSTANBUL M.S.B. HARİTA GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN DUYURU HARfTA ASTSUBAY S1NIF OKULUNA ÖĞREMCİ AL1NACAKTIR 1 19831984 ögretim yılı için, Harita Teknisyen Astsubayı yetiştirilmek üzere lise, teknik lise, meslek lisesi harita ve kadastro kolu, gündüz böltimlerinden 1982 yılında veya 1983 yılı yaz dönemlnde (bütünlemeye kalmadan) mezun olanlar arasından. yapılacak beden eğitimi ve mülakat sınavını kazananların 1983 YILI ÖSS PUANLARINA GÖRE öğrenci altnacaktır. 2 1 TEMMUZ 1983 tarihine kadar HARÎTA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KAYIT KABÜL BAŞKANLIĞI CEBECİ ANKARA adresine şahsen veya mektupla başvurulması halinde gerekli bllgl ve belgeler başvuru sahiplerine verilecektlr. (Basm: 18219 2994)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle