27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 Atatürk'ün doğum yılında (1881'dey blr Osmanlı altını 4,40 dolardı. Cumhuriyet'ln kuruluş yıhnda, 1923'te, bir altın €60 kumştu. bir dolar 180 lcuruçtu, böylece bir altın 3,67 dolardı. Dolar, eylül 1946'da değerdüşüjü (devalüasyonu) ile 130 (!) kuruştan 280 kuruşa, ağustos 1958 değerdüşüşü İle katlı oran uygulamaları blr yana 9 liraya, ağustos 1970 değerdüşüşü İle 15 liraya çıktı. Ülkejnivsde 1974 yılından sonra liranın değerl her yıl bir kaç kez düşürüldü. Dolar, mart 1978'de 25 lira, nisan 1979'da 47 lira idi. Ünlü ocak 1980 kararlan. dolan 47 liradan 71 liraya çıkardı. Dolar, ocak 1981'de 94 Ura. ocak 1982'de 142 lira, ocak 1983'te 195 lira oldu. Dolar 9 Mayıs 1983 günü Merkez Bankası'nda 213 liradır, Tahtakalede 240 liradır. Cumhuriyet döneminin ilk değerdüşüşü, eylül 1916 değerdüşüşü, gereksizdi; çünkü bu tarihte yabancı paramız (döviz) vardı, dışsatım derdimiz yoktu. Ancak bu değerdüsüşünü kendl istencimlzle (Irademlzle) yaptık. Cumhuriyet döneminin ötekl bütün değer düşüşlerine. borçlu olan tilkemizin alacakhlannın ıstenci ile zorlandık, bu durumda değer düşüşlerlnin gerekli ya da gereksiz olduğunu Irdeleyemedik. Bu verilerle ülkemiz, 1946 yılına kadar durağan değişim oranı (sablt döviz kuru) slstcmindedir. 19461980 döneminde basamakh dalgah değil. esnek değil, oynak değil değişim oranı sistemlnde«l!r, ocak 1980'den bu yana da sürekll ge ne dalgah değil. esnek değil, oynak değildeğerdüştlşü sistemindedir. •** Durağan değişim oranınm. dünya para sistemlerlnin tarihsel gelişiminde üç çeşitlemesl vardır. Birinci çeşitleme, 18701914 ve 19251931 dönemlerindeki altın para sistemidir. Bu sistemde ttitün ulusal paralar, ortak bir ölçüte, altma dayanır. Bu sistemde, ücretler ve fiyatlar esnektir, ödemeler bllançosundaki dengesizliğin yükü İç ekonomidedir, iç ekonomideki daralma ya da genişleme ile sözkonusu dengesizlik glderilmektedlr. Bu slstem. ulusal ekonomilerl bütünleştirme sistemidir, ulusal ekonominin kendl sorunlan İle bağdaşmaz, lşsizliğe neden olur. Büyük bunalımla birlikte ulusal ekonomiler işsizliği giderme bllincine iyice vardıklarından. altm para sistemi çökmüşttir. tklnci çeşitleme, 19461973 döneminde üluslararası Para Fonu sistemidir. Slstem, 1946'da kurulurken. altında direnen OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 12 MAY1S 1983 Sürekli Değerdüşüşü Dışsatımda, sürekli değerdüşüşü yolu ile, boyuna ütülüyoruz. Ütül. memek için, yazımm başında rakamlarla verdiğim tarihsel dene. yimimizi iyi değerlendirmeliyiz, durağan değişim oranına doğru yö. nelmeliyiz. Ülkemizde harman faizinin banka faizinin ötesinde, Tah. takale kurunun Merkez Bankası kurunun ötesinde olacağı duru. mundan yola çıkmahyız, bu durumun neden sonuç ilişkisini tersi. ne çevirmemeliyiz. Prof.Dr.SaühŞANVER îngiliz bilgini Keyrtes, dolarda direnen Amerikan bürokratı VVhite'a yenümişUr, Doların sistemde yedek para (reserve) clugu, bir yandan sistemi bellrslzliğe sürüklemiş. diğer yandan dığer ulusal paralan dolara tutsak kılmış, üstelik Amerikan öderaeler bilançosuna sürekli açık ver dirmiştir. Sisteme katılan her ülke, payının %25'ini onceieri altınla öderdi, sonraları dövizle ya da özel çekme hakkı İle ödeyebilmektedır. Paym % 75'i ülkenin kendl parası ile ödenir. Bir ülke. Fon dan altı aşamada altı türde paymm % 315*1 tutarmda kredi alabilir. özel çekme hakkı Fon'un kâğıt parasından başka bir şey değildir, Fon'a üye 16 ülkenin parasma dayanmaktadır. Bu haklarm tutarı 1970 yüında 3,5 milyar birimdl. 1983 yıhnda 60 milyar birimdir ve 90 milyar birime cıkarılmaktadır. Fon sistemi, durağan ile dalgalı değişım oranı sistemleri arasmda bir sistemdir, yabancı paranın devletçe denetiminl de ortadan kaldırmamaktadır. Fon sistemi dünya ticaretinde likidite sağlamıştır. Ancak bu lıkidite. zamanla, merkez bankaları arasmda döviz takası, Londra altın anlaşması, Smîthson anlaşması ve Özel çekme hakları desteklerin' eereksindirmiştir. Üçüncü çeşitleme. 1979'da kurulan Avrupa Para Sistemidtr. Bu slstem kendi Içinde durağan değişim oranına, kendi dışında dalgah değişım oranına dayamr. ••• Dalgah değişim oranı sistemi, ödemeler bilançosunun istem sunumla dengeye geleceği saf görüşüne dayanır. Bu sistem tarihsel gelişimde pek seyrek uygulama bulmuçtur. Sistem, yabancı paralar üzerinde spekülasyona yolaçar, ticaret ve yatınmda belirsizlik yaratır, yanlış kaynak kullanımma neden olur. Bu sistemde, ödemeler bilançosu hiçbir zaman dengeye gelemez, açık açığı beklentiler nedeni ile besler durur. Sözkonusu slstemln yeni uygulaması günümüzdedir. Kimı ülkeler 1973 yılından beri Ulr.slararası Para Fonu'nun durağan değişim oranlannı bırakmışlar, dalgah değişim oranlarına geçmişlerdir. Bırakmanm ve geçışm nedenleri uyum güçlüğü. dolar scığı ve dolara süvensızlik olarak gösterilmlştır. Ancak dalgah değişim oranına jteçen kimi ulkeler Avrupa Para Sisteml'nı kurmak zorunda kalmışlardır. Batı AJmanya evvelki Başbakanı H. Schmidt. şubat 1983'te. boş yerde Die Zeit CHamburg), Le Monde (Parts). Nıhon Keizai Shımban (Tokyo), Panorama <Mllano), Economist (Londra) aynı anda yayınlanan yazısında dalgah değişim oranını şoyle değertendirmektedir: <Uluslararası para sistemi, güvenlür ve hesaplanabilir değişim oranlarına dayanmalıdır. üyat kararhlığım ticaret ve tiretimde sürekli büyümeyi sağlamahdır. Bu ölçütlerle. düzenslz oynak 1973 dalgah değişim oranı sistemi iyi değildtr. Valery Giscard d'Estaing. George Shultz ve ben, 1973 sistem inin kurucularıyız. Ümitlerimlz boşa çıktı... Simdikı dünya para sistemi. sistem ismlne lâyık değildir... Döviz kurları ile futbol oynamayahm.. Para sistemi üzerlnde çok yönlü bir denetım kurahm, bu sisterni etküeyelim... Bretton Woods sistemine dönmeyelim, fakat gelecekteki sistem, şimdikinden daha kararh, geçmıştekinden daha dalgah olsurı.» Nobel ödüllü ünlü ekonomıcl L. R. Klein, ekonomîde genişlemeyi pazar güçlennden bekleyemeyız, bu pek riskh olur. değişim oranlannı kimi kurallara bagia malıyız, diyerek, nisan 1983'te Schmidtf in görüşüne katıldı. Sosyal Demokrat Partl Meclls Grubu Başkanı, ekonomici W. Roth, dalgah kurlar üzerine nisan 1983'te, sunları yazdı: «Dalgah kur, ticaret oranları ve verimlilik gibl temel ekonomik sorunları çözemedi, ekonomik sistemi saçmahğa götürdü ve akamete uğrattı... Dünya ticareti, dalgah kur slsteminde daralık, bu daralıma duran Kur sisteminde yoktu. Avrupa Para Sistemi kurulmasa idi, sonuç daha da olumsuz olurdu.. Durağan kurlara geçmemiz kaçmılmazdır...» Economist dergisl, nisan 1983'te, Amerikan Merkez Bankası Başkatıı P, Vcîcker'ın, îngiliz Mallye Bakam G. Howe'un. Ingil'7 Merkez Bankası Başkanı Lord Eichardson'un islmlerinl vererek, Uluslararası Ödemeler Bankası'nın bildiTiMne değinerek. bırakımz yapsmlan bırakalım. depişim oranlarında kararhhğı sağlayahm. diyordu. Economist, Merkez Bankası'nın duzenleme ahmsatımlan. rnüdahalede ve para politikasında eçgtid'im diye üclü bir çözüm öneriyordu. Bu arada. Batt'da dalgah kur sistem'nde en bağnaz olanlar Wle. en azından, basamaklı kur sistemine geçmeyi önerdiler. Bu gorüşlere karşın, bu ayk) Williamsburg toplantısından. değişim oranla n konusunda {a?,la blr sey beklenmiyordu. Herkes doların aşırı degerlenmiş olduğunu soylüyordu. ••• Ülkemize dönellm. DUnya Bankası tilkemlze, enflasyon oranınız dışsatım yaptıgınız ülkelerln enf lasyon oramndan yUksektlr, yarışımı sağlamak için. değerdüsüşünü sürdürmeniz gerekir, dıyor. Ocak 1980'deki yüz llramız, dolara göre. mayıs 1983'de yirmi liradır Btirokrasimiz, bu yıllar arasındaki dönem içln lira dolar oranının yarısı kadar bir enflasyon oranı rakamı veriyor ve ulusal gelir arttı. diyor. Rakamlar böyle ise. dıssatımda. sürekli değer düştişü yolu ile. boyuna ütülüyoruz demektir. Ütülmemek için. yazımm başında rakamlarla verdiğim tarihsel deneyimimiri iyi değerlendlrmeHyiz, durağan değişim oranına doğru vönelmeliyiz. Ülkemizde harman faizinin banka faizinin ötesinde. Tahtakale kurunun Merkez Bankası kurunun ötesinde olaca6ı durumundan yola çıkmahyız, bu durumun neden sonuç ilişkisini tersine çevirmemeliyi^ Adını Yazacağım Âgaç1 îki adam vardı. îki agaç vardı. Adamlar birbirine benziyordu. Elleri, kolları. bacakları. ağızlan, burunları. kulakları, gözleri vardı. Yaşları, boyları aşağı yukarı birdi. Ağaçlar birbirine benzemlyordu. Birinci ağaç çok yaşlıydı. Büyümüş, büyümüş, büyümtis: büyümesl durmuçtu bu ağacm: dalları kabukları kuruyup kahnlaşmış, budakları goz goz bedenini sarmıs, yaprakları damar damar sertleşmlşti: gölgeslnde rahat uyumak, âğaç govdesme benziyen dallarmda salmcak kurmak, sırtmı koskoca gövdeslne dayamak lsteğini insanda uyandırıyordu. lklnci ağaç çok gençtl. Yeşiümtrak kabuklu ince bir gövdesl vardı; rüzgârla birlikte sallamyoıdu; yaprakları uçuk renkliydi; dallarma asılsan çıt diye kırıhverecek gibiydi. Küçük ağacm gölgesl büyük agacın gölgesinln onda btti kadar bile degildi. Adamlar ağaçlara bakıyorlardı. Birinci adam kocamış ağacm cevresinde dolanıyor, elleriyle kurumuş kabuklarmı ok§uyordu: Ben. dedi, bunu seçtim. Ikincl adam ikiıclkhydi. Bir kocaman ağaca bakıyor: bir taze ağacın görünü§üne kapıbyordu, Birinden ötekine gidiyor. geliyor. inceliyor, düşünüyor, lrdeliyordu. Ağaçların yaprakları esintiyle hışırdıyor. ya şanan an'ı vurguluyordu: ama. govdelerinln dilsi?liğ), geçmiş ve gelecek zamanlann anlamı gibıydı. Birinci adam sordu: Sen ne yapacaksın?.. İkıncı adam taze ağacı okşsaı. Ben, dedi. bunu sectim. Birinci adam koca ağaca. ikinci adam taze agaca yaklaştı. îklsl de cebinden birer bıçak çıkararak seçtiklerı alacın gfivdepine adlarmı ka üimaya başladılar, Birinci adam, koca ağacm kahn gövdesine koskoca harflerle yazdı adını. İkinci adamın olsnağı dardı: genç ağacm gelişmemiş gövdesine küçük harflerle, ama önenle, inançla yazdı adını. Sonra beşer adım geriye çekildıler. Birinci adam kabına sığamıyordu: Nasıl? diye sordu Gerçekten koskoca gövdede kocaman harflerle yazılmış isim ta uzaklardan okunacak kadar görkemliydi. Birinci adam kendine güvenen bir sesle: Bu iş böyle olur. dedi. tkinci adam susuyor; taze ağacm yeşlltmtrak bedenlne yazılmış adma bakıyordu; küçücük harflerle kazınmış bu adın alçakgönüllü bir görünümü vardı. İkinci adam acaba yanlış bir ağaç mı secmiştl? Koca ağacm gölgesine mi sığınmalıydı?.. spr.1 Aradan zaman ieçti. * • Gtinler hafta, haftalar ay, aylar yıl oldu. Zaman denilen terzinin Iğnesi, nice takvimln gergefinl işledi. Kaç vakit geçtiğini söylemek zor; ama günlerden bir gün ikinci adam birinci adamı buldu: Haydl, dedi, gidip şu yaptığımız işln ne olduğunu yerinde görelim. Az gittiler, uz gittiler, adlarıru yazdıkları iki ağacın yanma vardı'.ar. Birlnc\ adam gördüklerine inanamadı. Kendi adı nasıl yazılmışsa öyle kalmıştı; belki de gittikçe kuruyan yaşh ağaçla birlikte kurumuş, küçühnüş, silikleşmişti. Oysa şaşılası biçimde boy atmıştı genç ağaç ve ikinci adamın adı, büyüyen ağacm gövdesiyle birlikte büyümüş, büyümüş, büyümtiş; oylesine büyümüştü ki birinci adamın adı küçücük kalmıştı İkinci adamm yanında. Ei HflVIR OKTAY AKBAL S. Faik'le Geçen Zaman Okurlarımıza Cumhuriyet 60 yaytn yılına girmiş bulunuyor. Cazetemizin geçen 59 yılda kazanmış olduğu en önemli özelliklerden biri okurlarıyla hurd0u g%Jü Ütşkiüir* Gerçeüten Cumhuriyet ofewrlarınmbüyuhbir çoğımluğu için gürilüh yaşamm vazgeçilmez bir parçasıdır. Gazetemiz okurlanyla diyalogunu, gelişmesine hizmet eden en önemli etkenler arasmüa görüyor. Bu sütunlardaki «Ofeurlardan" köşemiz, bugüne kadar genellihle okurlanmızm gundehh hayatta karşılaştıkları çeşitli sorunları Izamu*oyuna ve yetkililere duyurmaUtrı için bir kürsü görevi gârdü. Bu işlevini yine sürâüreceh. Buna ek olarak, okurlanmızm çeşitli konulardaki görüşlerine ve gazetemize dönük eleştiri ve önerilerine de bu bölumde yer ayırmah amacındayız. Bu köşeye gönderileceh mektupların her zamanki gibi kısa ve özlü tutulmasmı özellikle rica ederiz. Saygüanmızla. Bir gün kalktık Gülhane parkına gittik. Mevslm güzdü. Yapraklar yerlere serilmiş. En îıafif esintide ayaklanmıza düşüyor. Kimseler yoktu gönınürde. Bir boy yürüdük. Bir a§k öyküsuydü anlattığı... Bu kaçmcı aşktı yaşadığı? Ben birini öykulerinden bilirdim, «Afedon Maişet Afotoru»ndan.. Hani Adapazan istasyonunun buharh camına durmadan adım yazıp sildiği kızı... Sonra bir de kolejli vardı. Derken, sevgilisiyle banştnış, vazgecmış kendisinden yaşh ünlü yazarın aşkmdan... Bu kez de bir başkasıydı. Şimdi izi kalmamış anlattıklannm... Kız kimdl, ne ounuştu, neden kızmıştı, küfürlerinin kaynağı neydı? Bıri bile yok akhmda. Ağır ağır yürumüştük. Ta denize kadar... Sigaralar içerek; onu dinieye dinleye. Bir boşalma anıydı. Yoksa kendine saklardı berşeyini. Sorsanız. kızardı da... 'Sana ne' derdi. Ben, anlatırsa dinlerdim; bir öyküsüuü okursa, bir sıkıntısını belirtirse... En iyisi budur. Dost dediğin, sıkmaz, uzmez, sorun çıkarmaz, çok da meraklı olmaz. Kişi, kendi dünyasında yaşamahdır. Helo sanatçıysa. yazarsa, hele hele o sanatçı, o ya^ar, Sait Faik Abasıyanık ise... Nedense ölüp gitmiş insanlan bir takım görüntüler ıçinde yaşatırız belleğimizde... Anılar boşlukta uçan baloalar değildir. Bir yeri, bir havası. bir konumu vardu*. Sait Faik'i do ya bir sinema koltuğunda, ya bir parkta, ya Beyoğlu caddesi vitnnlert ftnünde. ya Beyazıt'taki havuzun başında, ya Küllük'un gölgeli bir masasında, ya Meserret kahvesinin bir peykesinde anımsıyorum. Ya da Burgaz'daki evde, bir kuçuk meyhanede... Eski fotoğraflara bakar gibi... Beyazıt meydanmda 'Havuz başı' üyküsünü. okumuştu. Tokathyan'ın ön masalannda Panço'yu... Yeni yazmış bitinnış. Bu yüzden coşkuluydu. «Pançonun, oyku mü, şiir mi, ne olduğunu bilemiyordu o akşam üstü... Ne olursa olsua çok güzel bir şeydi. Şiır, duzyazı hepsi birbirtae benzer, bir degerı varsa, bir etkinhği. bir kalıcılığı... *Alnı hulyalım Onümden ınsanlar geçiyor Tanıyorum hepslnı Ama kim bunlar Niçin koşuyorlar şehre Bu yuzlerındeki rahathh neden Ben mesuthen bile rahat değilim.» diye yazarken duyduğu duyurdugu huzursuzluk içindeydi zaman üstleri... Yolda karşılaşırken görmezlikten gelmesi, ya da birden bırakıp gitmesi; durup dururken Kızmasi; ovdüğünde küfür etmesi; yerdiğinde 'hadi ordan' demesi, hepsi hepsı içi kıpır kıpır oynaşan, huzursuz. aştn duyarh bir insanı bellrliyordu. Bu yüzden çok guç ışti arkadaşhk etmek. Hele aranızda epey yaş farkı da varsa!.. ölümünden az önceydi. Mayısın ilk günü. Maya resim gaierisinden çıktık. Yeni bir dergi elli lira öykü parasıru önceden vermiş... Nasıl da sevinçliydi Varlık'ta çıkan kitaplarından bir derleme yapıp Yaşar Nabi'den öç almak için düşler kurmuştu. Eski dostuna bir oyun oynamak düşüncesi hoşuna gidiyordu. TüneVe dogru yurüduk. Bir arkadaş göründü uzaktan, kızmı? ona, o günlerde sevdigi kı son sevgiliydi kızı almış muhallebiciyo götürmüş... Kaldınmı değiştirdi, beni de sürükledi o yana. Başladı anlatmaya: Son aşkıydı b a G«roekten aşk mıydı. yoksa başka bir aşkı gölgeleyen bir duyarhk mı? Bile bile yaşamak istenen, yaşamak için zorlanan bir serüven mi?. Kendisinl saklamak içln yarattığı bir perda mi? Vapura kadar götürmüştüm. Bindi. ama vapur kalkmadan inmlş, yine Beyoğluna çıkmış. îçki de içemiyordu. Gezmlş dolaşmış, eski tçkih akşamlan ararcasına... 1954 yıhnın 11 Mayısmda çekti gitti. Bir daha dönmemecesine... Gidiş o gidiş; Öyküleri kaldı bize. Onlar bir yere gidemez. Onlar insanlann belleğinde kalacak kuşaklar boyunca... Elimizin altında eşsiz bir gömü gibi... Nerdeyse otuz yıl olacakl Ama nedir ki zaman, bir duman. bir bulut, bir esinti... Sanatcı için, duyma. yazma, yaratma olanagı voren aylar. yıllardan kurulu kısacık bir süre.» lık alanmdaki yeni çahşmalar umut venci. Bundan cesaret alarak kendi sorununnızu üile getirmek isliyoruı. Şirinevler'de oturuyorus. Setntlerimiz Kooasinan, Güneşlı, Mahmutbey, Yenibosna ve Kulelı hızla gehşmekte olan, geliştikçe kalabalıklaşan semüerdır. Şırınevler kavşağı merkezi bır yer. Buraya sabahlan ışe gidiş, akşamlan işten dönüş fevkalade güç oluyor. Özellikle sabahlan 7.30'dan sonra araç bul m s * tümttyla bir şaus isj. <; . ( Yetkflilerden istegimiz şu; LüÖen b»r «ahmet edip, sabah 7JsO *30arası Şirinevler'e uğrasınlar, durumu gözlemlesmler. Samna Şirinevler Aksaray, Sirinevler Eminönü arasına bat Jcoymaya karar verecekleruir. Idris ATML4C1 ve arkada^lan Şirinevler Istanbul Kağıt para sorunumuz Merkez Bankası bıldırilerine göre kâğıt paralann yıpranması yuztinden her yU % 37'smin yenılenmesı gerekiyor. 198O'de 144, 1981'de 252, 1982,de 354 milyon adet kâğıt para ımha edildı. 1982'de kâğıt para üretiminin maliyeti 542 roilyon lira, imha edUmiş olan paralann üretıltoe maliyeti ise 300 milyon hranıri üstündedır. Bn bilgileî kagrt psr ralarır); yıpranması yüzünden ugradjğımız kayıplar hakkında bir I&ir vermeye sanırım yeter. Yurttaş olarak paralan kullanırken özen göstermemız büyük bir önem taşıyor. Aynca yetkililerın önlem almalan da artık zorunlu hale gelmiştir. Bankalar vadesız hesaplarda çek kullanımını özendirmeli. Mudilere banka defteri verilirken, defter ve para muhafazası için cuzdan verümeli, bunlar hediye sayılmalı. Zekl ERGÎNSÜ Kadıköy tstanbul KTFD'nden çıkarılma nedenini öğrenmek istiyorum Kıbns TUrk Federe Devletl'nde 1975 yılından beri çalışmakta lken, 10 kasım 1982 tarihinde bilemedığim bir nedenle yurtdışı ediıdirn. 1981 Kıbns Türk Pedere Devletl Muhacerat Yasası: Kıbns'ta yaşayan yabancı uyruklu kişilerin yurt dışı edi lirken taşınmaz mallannm yediemine bırakılarak ve şahsi mallarının kendisine teslim edilerek islem yapıl masını açıkça belirtmiştir. Ancak, benim hiçbir eşyamı vennedikleri gibi, hiçbir yasal bak da tanunadılar. Ve bu arada KTFD Başkanı Sayın Rauf DENKTAŞ'a yazüı olarak yaptığım iki mUracaatım da yarutsız kaldı. Bu konuyla ilgilı müracaatımı tek rarlayarak KTFD Muhacerat Dalresi Müdürlüğtl, Emniyet Genel Müdürlüğü ve savcılıktan resmi bir yanıt bekliyorum. Hayri DURGUN tSTANBUL Köylerîmîz çökebilir Köylerimizin bulundugu Kîlyos'tan sonraki sahil şeridinde topraklar turizm yatınmı yapüacak diye köylülerın elinden almdıktan sonra, parsel parsel satoldı. Bu paralarla madencüiğe başlandı. Kuyular, ocaklar açıldı; köylerimizin altlan oyuldu. Köylerimizin bır bir çökerek, çoluk çocugumuzla birlikte yokolmasından korkuyoruz. Madenlerin çevremizt tahrlp edip, canımızı tehlikeye sokmasından şikâyetçtyiz. Biz de Kilyos gibi turizmden yararlanarak kallcınmak dileğindeyiz. Yetkililerden sorunlarımıza ilgi bekliyoruz. Giimüşdere, Kısırkaya, Domuzdere, Çiftlik, Çlftalan, Kömürcüpınan köylcri adma tzzettin ÇALIŞKAN CUMHURİYET Istanbul belediyesinln olumlu çalışmalarım görmekten mutluluk duyuyoruz. Özellikle trafik ve toplu taşımacı Şirinevler'in ulaşım sorunu TEŞEKKÜR Hastalığımı zamanında teşhis ederek üstün başanlı ameîiyatla beni sağlığıraa kavuşturan: , Saym Prof. Dr. Fikri ALİCAN'a, Ayrıca iyileşmemi hızlandıran: mutfakta koku yotor Sayın Prof. Dr. Muzaffer AKSOY a, Sayın Prof. Dr. Zafer PAYKOÇ a, Sayın Doç. Dr. Nefise BARLAS'a, Sayın Dr. Ayhan CANER'e, Sayın Dr. Gürbüz BARLAS a, Sayın Anestezist Dr. Yılmaz GERAY'a, Sayın Dr. Musa GÜRSEL'e, Sayın Dr. Sükrü GÜCEL'e, ve aynca kat Başhemşiresi Güler AY DAN ile Amerikan Hastanesi'nin öteki hemşirelerine, hastabakıcı ve personeline, hastalığım süresince biz. zat gelerek, telefon ve telgrafla arayarak, çiçek göndererek sağlığımla ilgilenen yakınlarımıza, dostlarımıza, vefalı Cumhuriyet okurlarıyla ça. lışanlarına içten şükranlarımı sunarım. ÜSİ ELEKTRO TÜRBİNLİ3 DeiEÜOZEL FİTRELİ FIRIN ÜSTÜ CİHA2I L fe, ifkKl '• SIHHI TES1SAT.ELEKTRIK VE EV ALETLERİ SATICILARINDA ARAYINIZ 34 ay arasmda değîştirilen îiltresi sayesinde uzun ömüHü tam hizmet Genel Dağıtım. DELER A . Ş . Okçu Musa Cad. Bankalar Sarayı Kat 4 İstanbul Tel: 45 49 8249 16 30 DARÜŞŞAFAKALILAR 15 Mayısta Pilav Gününde Okulumuzda Buluşahm NADİR NADİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle