27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÖŞLER 14 MART 1983 ALI SÎRMEN Sayın Hans Magnus Enzensberger, bugün sizinle F Alman seçimlerinln sonuçları, Yeşiller uzerinde konusmah istiyorum. Ama müsaade edersenîz başlangıçta, sizin de önemli rol oynadığınız yakın geçmişle ilgili birkaç sorunz olacak. Herkes bi! liyor ki, siz 1960'ların ikinci yansmda başlayan ve 1970'lerin başına Izadar süren Avrupa'daki Ortodoks olmayan. genç sol hareketin önde gelen yazarlarından biriydiniz. Bu hareket Avrupa'da çalkantılara yolaçmakla birlikte, başansızhkla sonuçlandı. Deneylerinize göre, bu başarısızlıktan çıkarüacak sonuçlar nelerdir? HANS MAGNUS ENZENSBERGER HJç kuşkusuz M, bu hareket bir başarısızhğa uğramıştır. Ama bu başansızlı&m niteliğini jyi beürtrnek gerekir. Çünkü politikada, yola çıkılan amacla, varılmak isterıen hedef aıasmda bir üçüncü hal daha vardır. Olaya bu açıdan baJalmca, 1968 bareketi, Alman toplumunun ki bu topluroun. ideoîojik yapısı son derecede tutucuydu modemleşmesine büyük katkıda bulunmuştur. Iîatta sistemin, bir nöbct değişimine, o!gun hale gelmesine de yolaçmıştır. Çünkü sistem kendisi bu degişim için olgun değildJ. Bu olgunluğu sağlayabilecek parlamento dışı bir güç zoruniuydu. Meselâ geleneklerde, kurumîarda, Üniversitelerde, okullarda vb. Almanya'da açık Cumhuriyet sordtı ENZENSBERGER kimdir? Hans AAagnus Enzensberger radı ve Pransa da 1970'lerde, en aşağı F. Almanya kadar orunterdı, arna orada ne terör olaylanna rastlandı, ne de gcnçlik hareketlerine karşı çok scrt tepkilere. Acaba bu fark nereden kaynalclamyor? ENZENSBERGER Herşeyden önce sanınm terörizm olaymı biraz açıklığa kavuşturmak gerek. Terör, Almanya'da çok gösterişli çıJcışlar yapmış olmasına karşın, yine de gerçekten toplumu tehdit edecek boyutlara varmış değildi Ama bu duruma karşm büyük bir panilv olmuştu toplumda. Hatta bii" isteriden de sözedüebilir. Bu isteri topium. katmda olduğu gibi. iktidar katmda da hissedildi. Örneğin îtalya'da terör, toplumu tehdit ec'en boyutlara vardığı halde tepki böylesine sert olmad?. O zaman Almanlann tepkisinin neden bu kadar şiddetîi olduğunu sonnamzı haklı Almanya'da ortanm soiunda bir iktidaruı işbaşma gelmesi pek eııder görülen bir olaydır. Geneîlikle lıalkm eğilimi sağdadır. ça otoriter olan ve bu yapısıyla, üîkenin o gün vardığı düzeyin gereklerine yanıt getirmeyen bir akım vardı. Doğallıkla hareketin kendisi ilcrde meydana getireceği bu etkinin bîlincinde değildi. Bu hareket olayı tümderı değiştirmek tstiyordu, çok güçlü bir antikapîtaiist yanı da vardı ve bu açıdan bakıldığmda iktidar deyimiyle eîe alındığmda 1968 hareketi başansızhkla sonuçlaıımıştır. Ama düşünce açıemdan bakılmca bir çok noktaya varabilmişür hareket SIRMEN 1968 olaylannın F. Almanya'daki APO Parlamenlo Dışı Muhalefet denen hareketle başladığmı da belirtebiliriz değil mi? ENZENSBERGER Evet, Hareket başlangıçta çok azmlıktaydı. Ama ülke belirü değişimlere yönelebilmek açısmdan oldukça olgunlaşmıştı. Zaten kısa zamanda binîerce. yüzbinlerce kişi bu harekete katıhruştı. Politik açıdan da bir çok Sosyal Domokrat bana «Bu hareket olmasaydı, bir Brandt Ilükümeti'nin iktidar olması düşünüiemezdU, demiş lerdir. SIRMEN Yalnız burada bir nokta daha var, iktidarı ele geçirmek açısmdan uğranılaıı başansızhğın da etkisiyle belki, bu hare ENZENSBERGER Münlh'ta birlikte yaşamayavaş yavaş gerçekleşiyor. Bu kentte Türklerln açtiklan dükkânîar var; bunlara jittikçe artaıı sayıda yaşlı Alnıau kaduunın fiirip alışveriş yaptıklannı gözledim. Günümüz Alman edebiyatının en tanınmış ozan ve yazarlarından biri olan, aynı zamanda 1960'lardaki gcnçlik hareketlerinin önde gelen kişilerinden biri olarah kabul edilen Hans Magnus Enzensberger, 1929' da Kaufheuren'de doğdu. Enzensberger 196080 yıllan arasında Alman Eleştirmenleri ödü~ lü, Gp.org Büchner Ödülü, Berlin Kenti Edebiyat Ödülü ve Strııga Şi~ ir Ödüllerini oldı. 1960'lardaki gençlik hareketj Alman toplumunda belirîi bir ol^unluğun oîiîsmasînt sağlamışür. buluyorum. Ben sanıyorum ki, bu olayın faşizmle ilgisi var. Çünkü Almanya'da olaydan 30, 35 yıl sonra bilo, sokak gösterileri karşısmda insanlar dchsete düşüyorlar. Bu belki de içgüdüseî bir davranı^ cluyor. Vc Almanlar büyük bir sükünet ve barjş özîemi içinde oldukîan için, F Alman. ya poiitik ahengi belki de pek çok sevdiği için bu tepkiler oluçtu. Bu tepkiler /aman zaman dsmokrasînin smuianni zorlayan boyutlara ulaştı. SIRMEN Evet sanıyorum siz ve hatta Böll gibi kimseier, bu arada oldukça güç günler yaşadır.ız. ENZENSBERGER Öyle oJdu. Bu günlerde bazı hakîar da askıya ahndı, liberaller, aydmlar bu duruma karşı mücadele ettiler. SPD içinde de mücadoleler oldu. Kişi.sel kanıma göre de. F. Almanya'da kişiden geiip dovleti tehdit eden bir terörrien çok, iktidardan gelip kişiyi tehdit eden bir terör sözkonusuydu. Ne var ki, biz 33 yıllık anayasal düzen süresi içinde, iktidann aşınlıklannı demokraiik yoldan düzeltme ah.şkanh;nnı da edindik. SIRMEN İktidardan kişîye yönelik terör konıısu yalnız sizin ülkenize özgü değil sanıyorum. İdam adlı yapıtmda, Albert Camus de aynı noktaya parmak basıyor ve çağımızın asıl sonınunun bu olduğunu söylüyordu. ENZENSBEEGER Doğrudur. Bugün enformatik alanında varılan gelişme ile devletin elinde her yurttaş hakkmda toplanan bilgiler bile, tam demokratik bir ortamda dahî, bir anlamda Orvvell'in öngördüğüne benzer bir toplumda yaşamamıza yolaçmaktadır. SIRMEN Biraz önce, Kohl Hükümeti ile 1950'lere dönme eğilinıinin olduğunu söylemiştiniz. ENZENSBERGER Evet yalnız belirteyim ki, bu bir eğilimdir. Ama sorunîar artık 3 950'lerin sorunlan olmadığma göre, bu eğiîimin de yüzde yüz gerçckleçeccğini soylemek olası değil. SIRMEN Bu iktidar değişikliği, yani SPD' nin oy yitirmesi, Liberaller'in değişip parçalanman ve sonunda, ortamn sağmda. CDU ile Strauss'un ha$mda hulundv.ğu düpedüz sağ CSU'nun orlak olacaklan bir iktidara yol~ açan neden acaba sadeca ekonomik mi? Yoksa başka kültürel faktörler de rol oynadı mı? ENZENSBERGER Ekonomik etkenin büyük bir rol oynadığı kesindir. Ama öte yandan şu gerçeği de kabul etmemiz gerekir ki, Almanlar için sol demiyelim ama, ortanra biraz soîunda bir iktidar biraz anormaldir. Tarihimizde seçimle gelmiş bu gibi iktidarlar son derecede azdır. Çünkü. Almanîar genellikle tutucudurlar. Biz.im insarumız, güvenlik, ekonomik güvenlik gibi sorunlarda tutucudur. İldncl Dünya Savaşı sonrasmm güvensizlik dünyasında, elde ediîmîş olan görece güvenlik adası durumunu korumak isteyen AJmanlar sağa eğîlim göstermişlerdir. mesı* KohVun iktidar a tutucu eğiliminden ketin bir bölümü Kızd Ordu Frakslyonu gibi terörist eylemlere dönüştü. Bu hareketin yolaçtığı tepki, toplumda hiç de demokratikleşme yolunda olmcdı. Hatta SPD içinde clahi tutumun sertleştiği görüldü. Örneğin «Berufsverhot» (çalışma yasağı) gibi kısıtlamalar getinldi. Bu durumda gelişmeler pek sizin söylediğiniz yönde olmamış gibi görünüyor. Ne dersiniz? ENZENSBERGER Evet doğrudur. Böyle anlar oldu. Hatta buniarm terörizmin yolaçtığı bunalım dönemi olduğunu söyleyebiliriz. Ama herşeye karşın bu geçici bir dönemdi. Ve Sosyal Demokratlar da Çalışma Yasağı politikalannın biraz fazla tepkisel oîdugumı açıkça kabul ettilor ve bu politikayı yeniden gözcien geçu^diîer. Yineleyeyim, herşeye karşm ülkenin düşünce yapısmda 1068 hareketinin olumiu etkücri ohrıuştur. Şimdi. şu anda ise Kohl IJükümcti ile birlikte geçmişin, 1050'Jerin düşünce yapısma dönme eğilirni beîirmiş bulunuyor. Ama bu eğiîimin başarıya ulaşabileceğini samrnyorum. SIRMEN Şimdi burada sorunu karşılaştır. malı olarak ele alırsah, şöyle bir olayla karşılaşıyoruz. 1963 olayı iktidarı ele geçirrne açısmdan Fransa'da da başarısızlığa uğ Devrim OKTAY AKBAL Serbest böigeler üzerîne Tekrîik öğretmenier bekliyor 31.12.1982 gün ve 179152 müken*er sayılı Resmi Gazete'de yaymlanarak yürürlüğe giren II say:h cetvel, ö^el hizmet tazminatı ile ilgilidir. Bu cetvelin C Teknik hix> metler bendi şu şekildedir: A Mühendis, Mimar v b% 3 0. B En az üç yıl yüksek ögrenim görmüş elemanlar için % 5 özeî hizmet tazminatı verilmesi öngörülmüştür. 4 yu yüksek ögrenim gören tek nik Yüksek öğretmen Okulu mezun lan da, B şıJskmda. mütalAa edilerek % 5 tazminat aîmaktadjrlar. Daha önce ek gösterge verilmeyen teknik öğretmenlere yasa deği^ tiriîerek mühendis ve mimarîarla aynı. oranda ek gösterge verilmektedir. öze! hizmet tazmmatmda da aynı değişikliğin yapılorak 4 yıl yük sek ögrenim gören ve kamu kuruluşlannda çalışan teknik öğretmnnlerin magduriyetlerinin önlenmesini, Başbakanlık ve Devlet Personel Dairesl Başkanhğı'nm bugünlerde yaptıklan çalışmalarda Teknik öğretmenlerin durumunu da gözönünde bulundurmalannı temenni ederim. ERÇÎN ÇELÎK Teknik Ögretmen Yukarıda arzettiğim hususu, pek çok vatandaşin fikirîerine tercüman olduğu kanaatiyle ilgililerin dikkatine sunanm. Siraciddin KâtipoğJu ÎSTANBUL (ii) «Son söz olarak Atatörk'ön, hepimizln UIu önderi'nin, ikJ büyük kavramı, devrim ve bağımsızhğı size emanet eltiyini hatırlatınm. Onım eözlerini. kelime fcelime. cümle cümle siz benden daha iyi bilirsiniz. O, size herşey bitti sanıldığı en düşkün zaraanlarda biJe onîarı koruyacak büyük kuvvetin sizin asil kanmızda var olduğunu söylemiştir. AlmIan yüksek. yüzieri ak olarak yetişiyorsunuz, size verilen yüce emanetl korümak için öğrenim çağında aldıgınız bilgiler yanmda ruhunuzu giizel duygular ile sıcak tutunuz. Bugünkü varJjğımızın hararetini ancak bu yoldan ileri kuşaklara yetiştirebilirsiniz.» Recep Peker 'înkılap Dersleri'nln son konuşmasını bu sözlerîe bitirir. Geçen yazımda da bu 'ders'ierden söz etmiş, bazı alıntılar yapmışt'.m. Atatürk döneminda yüksek öğrenim gençliğinin hangi sağlam ve devrimci ülkülerle yeüştirildiğinl, bağımsızlık ve devrimcilik ilkelerinin o günlerin i\eri gelen kişilerince nası] arilaüldığmı belirtmiştim. 'Devrim Tarihi Dersleri'nde o günierin devlet adamlan öğretmen olarak görev yapıyor ve gençliği 'aydınhk yarınlara' işte böyle bazırlıyorlardı. 1934'te. 35'te, yirmisinde olanlar bugün yetmiş yaşlarma ulaştı. Yani yaşh bir kuşak, o günlerin gençleriL Ne dersiniz, Peker'in son konuşmasnıda dile getirdiği 'varhğımızin hararetini ileri kuşaklara yetiştirebildiler mi?! Tarilı bunun yanıtmı benden iyi verecektir. Yorum yapraaya, yargılara varmaya gerek yok. Atatürk'ün devrimci atılımlanndan bu yana nereye, hangi devrimci çizgiye ulaştık? Bunu hep görüyoruz. Recep Peker, Atatürk devrimine içtenlikle bağh bîr kişiydi. Önce eski bir asker sonra da devrimci eylemde sorumluiuk üsîlenmiş bir kişi olarak bu devrimin yorumunu yapıyor, Ankara ve îstaııbul Üniversito'lerindeki gençlere aydınhk yarıniarı nasü kuracakîannı, hangi yoldan, hangi yöntemle gidereic bu kutsal görevi başaracaklannı anlatıyordu. Söyledikleri, kendi özel düşünceleri değildi; Atatürk'ün görüşleriydi. Atatürk'ün, gençîiğinden beklediği ilerici atıhmları, Peker ve onun gibi yakm arkadaşîa.rı yineliyor, anîatıyor, açıkhyorlardı. Bugün Peker' in bu kitabı üniversitelerimizde okutulamaz mı? Okutulamazsa, o günlerin do gerilerine düşmüşüz demektir. Peker ve onun kuşağı 'tam bağımsızlığa' herşeyin üstünde önem ve değer verirler. Bağımsızhğı korumak için' ne yapmak gerekir? Peker öğrencilere şu sözlerle açıklamaktadır: «Dış bakımdan herhanpi önenısiz görünen bir işte bir kere zaaf gösteren bir devlet, ondan sonra öbür devJetierin ardı arkası kesilmpyecek istek ve baslulamyla kaışılaşır. Onun için bajjrımslızkhk kavramıntta en ufak sorunlarda bile ta baştan titiz ve duyguîu olarak dayanmak gerektir. Sıkıntıh fair crünü hoş geçirmek için saydıgımız esasların birincîen vazgeçme çığrı açıhrsa, böylo bir laubaliîikle bağımsızhk titizliğinde suiistimal kapısı arahk edilirse, bu kapı çok sürmez ardına kadar açılmaya mahkumdur. Çünkü sizin karşınızda şerefli bir ulusun karşısında bulunup bulunmadığmı tetkik etmekte olan yabancı, her şeyi, bu ııgurda lâzıro olurea savaşı da göze alacagımızı katiyen bilmelidir Id, devletinizin değil kapısına, kapısınin tokmagına bile elinin sürmeye cesaret edemezsîn. Başta küçük görünen bir hoşgörünün arkasmdan >Tice bir tarihe malolmuş, milyonlar ve müyonîarca Türk kam taşıyan insanlarj n arasmda, biricik bağimsız dovlet olan Türkiye Cumhuriyeti'ntn bagımsızlıgı tchlikeye düşer.» Evet, Atatürk'ün yaçadığı yıllarda Türkiye büyük bir devletti. Bu 'büyüklük' ekonomik zenginliğinden, nüfusunun çoklugundan, şundan bundan gehniyordu. Onurunu herçeyin üstünde tutmasından ileri fliyordu. Atatürk'ün kişiliğinden geliyoi'du. ödün vermez siyasasından geliyordu. Devrimlere inancmdan geliyordu. 193435'lerde ben ilkokuldaydım. O günlerin gençleri ise üniversitelerde böyle 'devrimci bir eğitimden' geçiyordu. Hepimiz Türkiye'nin güçlü, büyük bir devlet olduğunu biîiyor. Atatürk'ün çizdiği yoldan sarsılmaz adımlarla yürüneceğine, sonunda da 'çağdaş uygarlığa ulaşacağımıza' yüzde yüz inanıyorduk. Recco Peker'in 'Inkilâp Dersleri' kitabını okurken da.lıp gittim... 1935'lerin gençlerini, bugünlerin yetmişini geçmiş eski gençlerini düşündüın. Onları da o güzel günîere götürmek istedim. Sayın Doç. Dr. Cem Alpar'm Cumhuriyet'te yayınlanan «Serbest böjgeîer konusunda bazı îıatırlatmalar»mm yetkililerce çok dikkatli okunacagına ve bazı satırJannm kalın çizgiierle jşaretlenuieüi gerektigine inanmaktayız. Şimdiye kadar ülkemizda allanıp pulJanarak reklaını yapı/'an &erbest bölgelerin nedenye türü, yani «Üretim serbestligi mi, ticaret ve transit serbestligi mi?» oldugu (olacağı) kesinlik ka^anmadı... Tek yapılan iş. bazı çevrelen'n fırsat peşinde koşmalan, hatta bir bölük sözüm ona iş çevrelerinin serbest bölge kentlerinde şimdiden işyerleri ayarl amalandı r. Ülkede seçiien serbest bölgelerin ister üretim için olsun, isterse ticaret . transit için olsun gerekli ortamın hazır olup olmadığinı saptayan olmadı. Sayın Alpar'in açıkladığı gibi bu işlerin o kadar kolay olmadığı gerçeği var. Kalkmma umutlarını «Serbest böl gelere baglayan» Singapur, Malezya ve G. Kore'nin 1R80 yılı dış ticaret açıklan ortada iken, ülkemizin serbest bölgeler konusunda geç kaidiğını belirtenlerin hesapîarmm ne olduğunu anlamak güç olmaktadır. Serbest bölgelerden gelebilecek kazançlarla, serbeat bölgelerden kayıp olabileceklerin kaba taslak bile olsa bir kıyaslaması yapılmış mıdır acaba?... Sanınz bu kıyaslamayı hem devlet yönetenler, hem üreticiler, hem de Türk sanayii kesimine hükmedenlerin yapması gerekraektedir. Ayrıca serbest bölgelerde işçi ücretlerinin sürekîi düşük tutulduğu, hatta bu bölgelerde sendikal çalışmalara izin verilmediği, kadm ve çocukîarın çahştınldıgı, ÎGFTU'nun bu uygulamalpra karşı tavır aldığı bir dönemde Türk Iş' in de bir görüş beiirtmesi gerekmiyor ınu?... Serbest üretim bölgeleri uygulaması ile Türk parası nasıl korunacaktır?.. Serbest bölgeierdeki toplumsal yapmm nasıl ülke gelenek ve görenekleri ile çelişir duruma geleceği düşünülmüş müdür? Yabancı şirketleri ülkeye çekmek için yoğun çaba gösterenîerin. bu işin sonucunda ödoyeceklep; faturayı hesaplamaları gerekeceği kamsmdny;z. Bu nedcniedir ki, Saym Doç. Dr. Cem Alpar'm hatniatmalarımn kulak ardı edilemeyeceğinin dosruluâuna içtenlikîe inanıyoruz. Ömer DURU Em. Yfüfcttiş Eskişehir Minibüslerdekr yeni uyguiama îstanbul'da bir uyguiama var. Bu uygulamaya görp, mmibüslerde ayakta yoîcu aJmak yasak. Bu uyguiama acaba doğru mu? îstenilen amaca ulaşıldı mı? Merak ediyorum. Amaç vatandaşin rahat etmeEi mi, yoksa çile çekmesi mi? Her gün minibüse binerken ken dî kendime soruyorum. Diyorum ki, bu karan a.îanlar bizim gibi bir gün normal vatandaş gibi minibüso binip herhangi bir bölgeye gidip gelmışler midir?. Aldıkian bu kararm pratikteki uygulamasınm dogru olup olmadığmı gönnüşler midir? Za.nnetraiyorum. Çünkü böyle bir şey olsaydı bu kararm vatandaşı cezalandırmaktan öteye gitmediğini göreceklerdi. Belki ben yanlış düşünüyor ola bilirim. Vatandaşin balık istifi olmaktan kurtulduğunu savunanlar olacaktır. Ama gerçek bu değil. 1 Vatandaş istiflenmekten kurtulraad). Daha doğrusu bu durumda kurtuîması mümkün değil. Çünkü yeterli araç yok. Şoförler gene belirli yerlere kadar ayakta yolcu ahyorlar. Almak zorunda kalıyorlar Çünkü vatandaş zorla binlyor. Binmek istiyor. 2 Vatandaş çift ücret ödüyor. örneğin Sultançiftligi'nden Beyazıt'a kadar normal tarıfe 35. TL'sı. Ama şoförler öyle yapmıyor. Sabahın erken saatlerinde hep Berec'e kadar çahşırlar. Oradan da tekrar Beyazıt'a kadar yolcu ahrlar. Bu durumda yoîculuğun bedelî 50 TL' sıdır.. Sonuç olarak şunu soylemek istiyorum. Toplu taşımacıhğa gerek]i önem verilrnedikçe, veyahut toplu taşımacıhkta belirli bir düzeye gelinmedikce böyle yapay yollarla bu İ5 çözümîenmez. Aksine bu şu demektir. Ya kuyrukta biriki saat bekleyip oturerak eve gHeceksin. Veyahut da minibüsle değil, ama belediye otobüsünde istif!enerek gidobilirsin. Tabii bulabilirsen. METİN KOÇ ÎSTANBUL Kohrun işbaşına gelmesi, 1950'lcre dönüş eğilimini simgeliyor. Ama dönüş olanaksız, çünkü sorımîar ve ortam değişik SIRMEN Sanıyorum bu seçimlerin en büyük yeniliklerinden biri de parlamentoya yeni giren, parti demiyeceğim, çünkü onlar da kendilerini antiparti olarak niieliyorlar, ama kuruluş diyelim olan Yeşiller. Acaba Yeşillerin, sizlerin 1960'ların sonlarında başlattığınız hareketin bir devamı olduğu söylenebilir mi? ENZENSBERGER Bir anlamda söyîenebilir. ama çok değişmiş oldukîan kesindir. Onlar, geçmişin büyük ideologlarmdan daha az csi.nlenmislerdir. Onları asıî harekete getiren etkcn çevre kirlenmesi, doğa ve büyük silahlanma tehlikesi olmuştur. Ancak, Yeşillerin F. Alman politik yaşamına ve parîamentosuna yepyeni bir renk ve demokratik bir yapı katacaklan, yeni bir dinamizm ve açıklık ortamı getirecekîeri kesindir. SIRMEN Burada şöyle bir soru çıkıyor. Ortodoks solun dışında kalan sol, entelehtüel sorunlar üzerinde büyük spekülasyonlara gU rişmeyi biliyor ve seviyor. Hatta hangi *Hayır»larda birleşeceğinde de oldukça kolay anlaşıyor. Ama, «EveUlere gelince sıra, hız~ la bölünüyor. Acaba zaten bir çok parçadan oluşan Yeşiller için de böyle bir tehlihe SÖZ' konusu mu? ENZENSBERGER Unutmayalım ki, onlarm iktidar olma sorunlan yok. Yine düşünce alanmda yeni bir soluk ve bir muhalefet oîarak kalacaklar. Bu bakımdan bu niteliğin büyük bir soruıı oluşturacağmı sanmıyorum. SIRMEN Avrupa füzeleri konusunda sizin kişisel görüşleriniz nedir? ENZENSBERGER Ben burJarm tümüyî» gereksiz ol««ğıma inanıyorurn. Yanhş anlaşılmasm pasifist değilim. Tek taraflı oîarak nükleer fuzelerin ortadan kaîdınlmasıyla, Sovyetler'e güven veriîip banşm sağlanacağı kanısmda değilim. Ama, yeni Amerikan füzeleri olmadan da bu dengenin varolduğunu sanıyorum ve üstelik «smırh nükleer savaş» gibi gelişmelerin F. Aimanya'yı yokedeceğinden korkuyorum. SIRMEN Şimdi özellikle biz Türkleri ilgilendiren bir soru sormak istiyorum. Kohl'un iktidara gelmesi Türk işçilerinin durumunu temelden değiştirecek bir tehiike oluşturur mu? ENZENSBERGER Sanmıyorum. Çünkü F. Aimanya hâlâ yabancı işçilere gereksinme duyuyor. Belki eskisi kadar çok değil ama hâlâ duyuyor. Bu durumda belki uyguiamada biraz sertîeşme olur, Devlet dairelerindo bu işçiİerin işlerini yürütmeleri, oturma izinîerini uzatmaları vs. daha güçleşir ama temelde bir değişiklik olmaz sanıyorum. SIRMEN Peki bu sorunların aşılabilmesi için ne yapmak gerek? ENZENSBERGER Doğalhkla mucize bir reçete yok. Hiç bir şey bugünden yarma düzelecek değiî. Herşey zamana, karşıhklı sabıra vo özveriy« bağh, eğer ^unlar olursa bir entegrasyon değiî. ama bl»birini anlama ve birlikte yaş \ma ğ SIRMEN Entegrasyon değil mi? ENZENSBERGER Entegrasyon olabileceğini saxmnyoram. Türklerin güçlü kişilikleri var ve kendi kültürleriyle benliklerine fazla bağhlar. Ama birlikte yaşama ve birbirlerini anlamak olası. Meselâ, Münih'te bu birlikte yaşamanm yavaş ya\7aş gerçekleştiğini, insanlann birbirlerini daha iyi anlamaya başladıklarım gözieme olanağını buldum. Bu kentte Türkler için yine Türklerin açtiklan dikkanlar var. Ve oraya gittikçe artan sayıda yaşh Alman kadınınm girip alışveriş etmeye başladıklarım gözledirrL Zamanla bu daha da gelişecek. SIRMEN ~ Teşekkür ederim Sayın Enzensberger... Neden Şişli Camii Şişli Camii, şehrimizin îstanbul va Beyoğlu semtlerini, Etiler, Levent ve Boğaz'a baglayan üç anayoldan. en fazla taşıt geçen yol üzerindedir. Istanbul'un hertarafma dagılmış çok büyük camiler varken, cenaze namazlarmın büyük bir kısmınm Şişli Camii'nde kılmnıasmda ısrarla devam edilmesi, buradan geçmek mecburiyetinde olan taksi, otobüs, dolmuşları ve özel araçlari; Tünel ve Maçka'dan itibaren yerlerinde saatlerce mıhlamakta ve bu hal, bu araçlar içinde bulunan yolcuları canlanndan bezdirmekte, gereksiz yere, tahmin edemeyecegrm mıktarda akaryakıt ısrat'ma neden olmaktadır. Ne gariptîr ki, bu hal ve kilitlenme, îstanbul Trafîk Müdürlüğü'nün bilgisi ve gözlemi cnüa de cereyan etmekte ve bunun için, tedbir düşünüimemektedir. Gerçeîderden Yana, Baeimsız, Demokrat HAFTALIK Yüce varlığımız, babamız DERGÎSİ •Karanîıkyuzlü terörun kanlıeüeribu kezde Belgradda kahpece vurdu: Büyükelçi Ragıp Balkar... «Kara elmas carı aîdf. Yetkililer ihmal konusunda nelersöylediier? Grızu patîamalan önlenebilir mi? •Aimanya Seçimierinin Türkiye'ye etkileri. Yunanıstan, İ.spanys, Pakistan ve Arjantin'de payfaşılamsyan İktidar. «Eurovision icin kamuoyu yoklaması. PİAR'ın Nokta için yaptığı araştırmada Opera'yı beğenen bir kişi çıkmadı ve diğer sonuçlar... yitirişimizin ikinci yılmda sevgi ve saygıyla amyoruz. EŞÎ ve ÇOCUKLARÎ 3. Sayısı Çıktı!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle