15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 6 ARALIK 1983 Ahmet fkjîk Paşa'dan günümüze Meclis Başkanlığı Birinci Meclisi Mebusan'ın Padişah tarafından atanan reisi Ahmet Vefik Paşa, Meclisi tam'bir despotlukla yönetti. Dönemin mebuslarına sık sık "eşek", "sen anlamazsın sus", "ağzını kapa" gibi hakaret yüklü sözler kullandı. TEVFİK ÇAVDAR Birinci meşrutiyetin üanından günümüze kadar yüzyılı aşkın bir süre geçti. Aradaki zorunlu kesilmeleri bir yana bırakırsak Türkiye'de yaklaşık 80 yıldır meclis var. Osmanh döneminde "Meclisi Mebusan",Cumhuriyet döneminde de "Türki 1 ye Büyük Millet Meclisi' adını alan bu kurum "Hakimiyeti Milliye"nin yansıdığı yasama organı olarak görev yapmaktadır. Görevleri ve niteliği konusunda ilkokul sosyal bilgiler ders kitaplarında bile yeterli bilgi bulunduğu için olayın bu yönü üzerinde durmayacağız. Yazımızın odak noktasını bu meclislerin başkanhklarının nitelikleri ve bu niteliklerin zaman içerisindeki değişimi oluşturacaktır. İnanıyoruz ki yeni dönemde meclis başkanlığı sözünü edeceğimiz değişim doğrultusunda önemli görev ve sorumluluklar yüklenmek zorunda kalacaktır. Demokrat partının büyük bir çoğunlukla iktidara gelmesinden sonra meclis başkanlığına kuruculardan ve parti yönetiminde söz sahibi olan Refik Korallan getirilmiştir. Böylece parti ile meclis başkanhğı bağı güçlendirilmiş olarak sürdürülmüştür. Başkan ve başkanlık divanını kendi üyeleri arasından ve istediği niteliklere sahip olanlar dan oluşturan Demokrat Parti hem meclis yönetiminde, hem de kendi partisi içinde geniş ölçüde söz sahibi olmuştur. DP iktidannın ilk dört yılında pek farkedilmeyen başkanlığın yanlı tutumu daha sonraki yıllarda olanca açıklığı ile ortaya çıkmıştır. Bilhassa bazı yasaların hızlı bir biçimde meclisten çıkanlması, üyelere yönelik cezalandırma işlemleri, nihayet söz hakkının kısıtlanması gibi konularda başkantık divanının yanlı tutumu sürekli şikâyet konusu olmuştur. Tahkikat komisyonunun kurulması sırasında, yani 1960'ın nisan ve mayıs aylannda başkanlık divanındaki bazı üyelerin panizan devranışlan daha da öne çıkmıştır. Bu davranışlann etkisiyle 1%1 Anayasası'nda Meclis Başkanlık Divanı'nın oluşturulmasıyla ilgili olarak bazı kurallar getirilmiş ve bu kurallar 1961 seçimierinden sonraki dönemde partiler arası anlaşmalarla gelenek haline de gelmiştir. KKTC DAVALAR... SORUSTURMALAR DİSK Genel Sekreteri 7. Genel Kurul'da seçilen, fakat 12 Eylül'e kadar bir kez dahi toplanamayan Denktaş, Cumhurbaşkanlığı seçiminin de kısa sürede ger yöneticilere suçlama getirilemeyeceğini söyledi. çekleştirilmesi gerektiğini İstanbul Haber Servisi 250. sayfası 3. paragrafında, söyledi. DİSK davası yargılamasında "Kongrede kabul edilen bu kaİZZET RIZA YALIN LEFKOŞE KKTC Kurucu Meclisi temel üyeleriyle kurum, kuruluş ve kontenjan üyeleri, bugün saat 10.30'da toplanarak andiçiyor. Temel üydcrin dışındaki üyeleri kesinleşen kurum ve kuruluşInn acıklayan Devlet Başkanı Denktaş, gazetecilerle konuşurken, "Kunıcu MecHs'e, Cumhurbaşkanlığı seçiminin de 45 hafta içinde yapılmasını önerecegini" söyledi. "Kuracu Meclis üyelerinin particilik zihniyetinden uzak, loplum çıkarlannı ön planda tutan bir anlayış içinde hizmel vermeleri" dileğinde bulunan Denktaş, Cumhurbaşkanlığı seçiminin kısa sürede gerçekleştirilmesi gerektiğini savundu. Bu arada, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası Yürütme Kurulu, kamu görevlilerine yayımladığı bir duyuruda, "Ülkede son günlerde aynmcılık lohumlan saçılarak iç hesaplaşmalara yönelindiğini" belirterek, "Yeni bir anayasa yapılacaktır diyerek tayinli Kurucu Meclis'i gündeme getirenlerin, bu Meclis'e kendilerine yakın ve aynı dünya göruşünu paylaştıklan kişileri seçtiklerini" savundu. okunan delüler üzerinde açıklama yapan DİSK Genel Sekreteri Fehmi Işıklar, iddia makamının bulduğunu değil, bulmak istediğini ön plana çıkartarak, gerçekleri saptırarak suçlama getirdiğini söyledi. Fehmi Işıklar 7. Genel Kurul'da göriişülmek üzere oluşturulan bir komisyon aracılığı ile karar taslaklan hazırlandığını, Genel Kurul sırasında da birçok karar önerileri geldiğini, önerilerin fazlalığı karşısında, görüşülme ve değerlendirme olanağı kalmayınca, Genel Kurul'un hiçbir karar almadan taslak ve önerilerin Genel Kurul sonrası yürütme ve yönetim organlarının incelemesine bıraktığını, okunan deliller ile de bu durumun açıkça ortaya çıktığını anlattı. Gerçeğin böyle oimasına karşın, iddianamenin Meclis üyelerî bugün andiçecek Işıklar: DISK iddianamesi,olmayunı var göstererek suç yaratmaya çalışıyor rarlar hayata geçirilmek üzere bütiin teşkilata ve üye sendikalara kendi yazı ve ajanslan iie iletilmiştir" şeklinde, gerçeklerle çelişen iddialann yer aldığına işaret ederek, özetle şöyle cJedi: tırma, Sovyet ideolojisi doğrultusunda hareket etme) ve benzeri suclamalan haklı kılacak bir duşünce söz konusu değildir. Yani, düşünce planında da olsa, taslak hazırlığını yapan komisyon, böylesi bir sakat mantıkla hareket etmcmişlir. İddia makamı, Genel Kurul'a sunulan bir taslağı, delegelerin de iradelerini aşarak, Genel Kurul'a kabul ettirmiştir. Daha sonra, taslakla çelişen ve Genel Kurul'da görüşülmeyen önergeleri de görijşülmüş ve kabul edilmiş sayarak taslakla birlikte değeriendirmiş ve bu değerlendirmeyi kıyas yöntemi ile ele alarak suni suç yaratmışlır." Işıklar, iddianamedeki DISKparti suçlamalarının gerçekleri yansıtmadığını, kendi içinde tutarsız, çelişkiler içinde, kıyas ve zorlama, yanlış yorumlarla sonuca vanlmak istendiğini örneklerle açıkladı. En yoğun suçlamanın Sosyalist Hareketin Birliği başlıklı 1 nolu karar taslağına getirildiğine işaret ederek, bu taslaktaki görüşlerle, iddianamede bu görüşlere getirilmiş suclamalan karşılaşurdı, çelişkiler üzerinde durdu. " 7 . Genel Kurul'a sunulan kararlar taslağına yönelik olarak getirilen suçlamalann tümü varsayıma dayalı, kıyas ve telkin yöntemi ile elde edilen, hukukdışı ve yasal dayanaktan yoksun, soyut suçlamalardır. Taslakta sosyalist hareketin bölünmuşlüğünün sendikalara ve demokratik kitle örgütlerine ne denli zarar verdiğini, bölünmüşlük nedeniyle birçok yurttaşımızın oylarının parlamentoya yansımadığını, bu konuda DİSK'in katkıda bulunması gerektiğini belirten degerlendirmeler yapmıştık" şeklinde açıklamalannı sürdürdü. Bu taslak laradayandırılarak, 7. Genel Kurul'a katılan delegelere, 7. Genei Kurul'da seçilen ve fakat 12 Eylül'e kadar bir kez dahi toplanamayan yöneticilere, dolayısıyla DİSK'e suçlama getirilemeyeceğini söyledi. "İddia makamı bulduğunu degil de bulmak istediğini, anlasılması gerekeni değil de anladığını ön plana çıkarmak eğilimini bu konuda da göstermiş ve olmayanı var efmeye yönelerek kıyas ve telkin gibi yöntemlere başvurarak, suç yaralmaya çalısmıstır. Genel Kurul'a sunulan karar taslaklan, adından da anlaşıldığı gibi taslaktır. Yani duşunce planında kalmış bir derlemedir. Ancak, duşunce planında da olsa, iddianamedeki, (DİSK'i bir siyasi parti yerine koyma, DISK'e siyasi parti görevi yap 1960'ta Meclis Başkanlıgı Yeni Anayasa'nın ilkeleri uyarınca bu dönemde başkanlıkla partisi arasındaki ilişkiler kopartılmış, hatta başkanlann oy kullanamayacakları da hükme bağlanmıştır. Yani başkan seçilen kişilerin başkanlıklan süresince bir partili gibi davranmalan engellenmiştir. Gerek başkamn seçimi, gerekse başkanlık divanının oluşumu partilerin meclisteki üye sayılarıyla oranlı olarak yapılmıştır. Böylece başkanlık divanının yansızlığı güvence altına alınmıştır. Ayrıca partiler arası açık ve zımni anlaşmalar da başkanlık kurumunu partiler üstü bir düzeye getirmiştir. Bu dönemde, süre olarak en uzun zaman diliminde başkanlık yapan Ferruh Bozbeyli'nin yansız, ölçülü davranışlan da bu kurumun partiler üstü niteliğini daha bir pekiştırmiştir. Tek partinin meclis içinde çoğunluğa sahip olmadığı durumlarda partiler arası andlaşmanın belli bir süre alması başkanlık seçimlerini (tur sayısı açısından) uzatmışsa da, eninde sonunda bir anlaşmanın ortaya çıkması meclis içindeki çalışmaların huzurunu sağlamıştır. Böylece geride bırakılan 80 yıllık sürede (Türk demokra Osmanlı Meclisi Mebusanı'nda reislik Birinci Meclisi Mebusan'da, reis doğrudan pa dişah tarafından atanmıştır. Bu meclisin reisi olan Ah«net Vefik Paşa, Tanzimat aydın ve bürokratlarının sahip olduğu vasıfları yönetimiyle mebuslara da göstermiştir. Bu vasıflann tek bir kelimeyle tantmını yapabiliriz: Ceberutluk. Bu deyimi günümüzde despotluk şeklinde dile getiriyoruz. Ahmet Vefik Paşa bir Molier "Mütercimi"den beklenmeyecek sertlikle meclisi yönetmiş, dönemin mebuslarına ağza alınmayacak sözcüklerle hitap etmiştir. Paşanın sık sık "eşek", "Sen anlamazsın sus", "Ağzını kapa" gibi hakaret yüklü sözlerine karşın mebuslar pek fazla bir direnç göstermemişlerdir. Bunun, "Meclisi MebusaıT'da parti gruplannın bulunmaması, mebusların tek tek hareket etme zorunluluğunda kalışından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Ayrıca bu Meclis'te tartışma usullerine yönelik bir gelenek de henüz oluşmamıştı. Görüldüğü kadarıyla Ahmet Vefik Paşa Padişah'ın sert yapılı bir gölgesi gibi oturumları yönetmiş, bu meclisi kişiliğinde temsil ettiği gerçeğini bir yana bırakarak adeta ona vesayet eder bir tutum içine girmiştir. İkinci meşrutiyetin ilanından sonra oluşan Melisi Mebusan'da reislik tayinle değil, meclis üyelerinin seçimi ile saptanmıştır. Bu Meclisi Mebusan'ın ilk reisi yurt dışındaki lttihat ve Terakki Örgütü'nün başkanlığını yapan, Jön Türk hareketinin önderlerinden Ahmet Rıza Bcy'dir. Ahmet Rıza Bey'in başkanhğı konusunda hemen hiç kimsenın tereddütü olmamıştır. tkinci başkanlıklar ise Talat Bcy sonradan (sadrazam ve paşa) iie bir azınlık milletvekili tarafından doldurulmuştur. Başlangıçta meclis reisliğini gerek padişah, gerekse Sadrazam Kâmil Paşa önemli bir mevki olarak kabul etmemişlerdir. Hatta Sadrazam Kâmil Paşa Ahmet Rıza Bey'e "Ula evveti" rütbesinin verilmesini isteyerek bu makamın ikinci derecede olduğunu açıkça ima etmiştir. Ne var ki Kâmil Paşa'nın güvensizlik oyu ile düşürülmesinden sonra Meclisi Mebusan reisliğinin önemi ve yeri değişmiş, daha bir öne çıkmıştır. İkinci Meşrutiyet Meclisi Mebusan'ın reislerinden dikkati çeken ikinci kişi ise Halil (Metıteşc) Bey'dir. Halil Bey lttihat ve Terakki Cemiyeti'nin önde gelen simalanndandır. Başta Talat bey olmak üzere parti merkezi umumisi ona geniş ölçüde güvenirdi. Yani Meclis reisliğini ona vermekle lttihat ve Terakki Merkezi umumisinin Meclis üzerindeki hakimiyetini sağlamayı duşünüyorlardı. Böylece parti üst yönetimiyle meclis reisliği arasında birebir bir bağlantı kurulmuş oluyordu. Bu özellik 1960 yılına kadar sürmüştür. Çelenk: Dava siyasi bir davadır Aralarında 22 subay ve astsubayın bulunduğu 51 sanıklı Mersin bölgesi. giimriik kaçakçılığı davasına sanık savunmalanyla devam edildi. Haber Merkezi TÎP'in 144 yönetici, ve üyesinin yargılanmalarına istanbul Sıkıyönetim Komutanlığı (2) Numaralı Askeri Mahkemesi'nde devam edildi ve avukat savunmalanna başlandı. Tüm sanık avukatlan adına ortak savunmayı okumaya başlayan avukat Halit Çelenk, bu davanın siyasi bir dava olduğunu belirterek "Bu nitelik yalnızca davanın siyasi bir parti hakkında açılmtş bulunması ve sanıklarının da bu partinin kurucu, yönetici ve mensupları olma. lanndan değil, farklı siyasi tercih ve anlayışların siyasi hasım olarak değerlendirildikleri düşünce ve anlayışlan. demokratik hak ve özgürlükler alanında bir tanımama çabasından da kaynaklünmakladır." dedi. Savunmasında esas hakkındaki mütalaanın niteliğine de değinen avukat Halit Çelenk, iddianamenin ve esas hakkındaki mütalaanın hukuksal nitelikten yoksun olduğunu öne sürdü. Sanıklann somut bir eylemle suçlanmadıklarını, bundan ötürü suçlamanın somut bir kanıta dayandırılamadığını belirten Çelenk, "Davanın yapısı ve niteliği karşısında bunun böyle olması doğaldır. Çünkü bu dava. leker teker kisilerin yargılandıklan bir dava değildir. Bu dava, sanıkların şahıslannda yargılanan bir tüzel kişiliğin davasıdır." dedi. MERSİN GÜMRÜK KAÇAKÇILIĞI ANKARA Aralarında 22 subay ve astsubayın bulunduğu 51 sanıklı Mersin Bölgesi Gümrük Kaçakçılığı davasına sanık savunmaları ile devam edildi. Ankara 4 Numaralı Askeri Mahkemede yapılan duruşmada, sanık avukatlan ve tutuksuz sanıkların savunmalarını tamamlamalarından sonra tutuklu sanıkların son savunmaları alınıyor. Sanıklardan ömür boyu hapis cezası istenen Mersin II Jandarma Alay Komutanı Albay Sabri Cemil Gültekin, dosyadaki belgelerin maddi ve manevi baskılar altında imzalatılan gerçek dışı belgeler olduğunu belirterek, "Üst kademelere bir sey bu" madık denilemediği için elekt. nik kaçakçılığı uyduruluyordu. Kolorduda bazı kişilerle takışmam sonucu bu olaylann içine katılıyorum. Önemli günlerde ilahlara kurban gerekir. Sadece Albay olduğum için ben kurban seçildim ve buraya getirildim" dedi. TIP davası sürüyor TBMM Başkanları Mustafa Kemal: 3 yıl, 6 ay Fethi Ohyar: 1 yıl Kâzım Ozalp: 10 yıl, 4 ay Abdiilhalik Renda: 11 yıl, 5 ay Kâzım Karabekir: 1 yıl 5 ay Ali Fuat Cebesoy: 10 ay Şükrü Saraçoğlu: 1 yıl, 7 ay Refik Koraltan: 10 yıl Fuat Sirmen: 4 yıl Ferruh Bozbeyli: 6 yıl Sabit Osman Avcı: 1 yıl, 11 ay Kemal Güven: 4 yıl Cahit Karakaş: 3 yıl, 2 ay Kâzım Orbay (Kurucu Meclis) Sadi Irmak (Danışma Meclisi) sisinde) yansız bir meclis başkanhğı sisteminin temelleri atılmıştır. Bu konum olağanüstü dönemlerde de korunmuştur. Cumhuriyet tarihinin iki olağanüstü döneminde oluşturulan meclislerde başkanlık gene aynı doğrultuda hareket etmek zorunluluğunu hissetmiştir. tlk olağanüstü meclis olarak nitelenebilecek kurucu meclis başkanı Kâzım Orbay ile, ikinci olağan üstü meclis olan Danışma Meclisi'nin başkanı Sadi Irmak düşüncelerimizi bu açıdan doğrulayan örneklerdir. Annesinin dostunu önce uyuttu, sonra üzerine benzin dökerek yaktı BURSA, (Cumhuriyet) Bursa tktisadi ve tdari Bilimler Fakültesi 2. smıf öğrencisi 18 yaşındaki Özgür Yücesan adlı öğrenci, annesinin dostunu üzerine benzin dökmek suretiyle yakarak öldürdü. Olay, üç gün önce Uludağ karayolu üzerinde kimliği saptanamayan yanmış bir erkek cesedinin bulunması üzerine ortaya çıktı. Polis, bunun Bursa'da kuru yemişçilik yapan Güven Anılolduğunu saptadı. Güven Anıl'ın Sevgi Yücesan adlı bir kadınla ilişki kurduğu ortaya çıktı ve kadın ile oğlu özgür Yücesan gözaltına alındı. Yapılan soruşturmada kuru yemişçinin, özgür Yücesan tarafından benzin dökülmek suretiyle yakılarak öldürüldüğü beliriendi. Özgür Yücesan, Güven Anıl'a annesi ile ilişkisini kesmesini istediğini, ancak kendisini tehdit ettiğini bildirdi. Yücesan, ifadesinde Güven Anıl'a önce uyku ilacı karıştmlmış ayran içirdiğini, daha sonra araba ile Uludağ İnkaya mevkiinde indirerek depodan çektiği benzini üzerine dökerek yaktığını itiraf etti. Bu arada evde yapılan aramada yakılarak öldürülen Güven Anıl'a ait olduğu bıldirilen bir tabanca bulundu. Annesinin dostunu üzerine benzin dökerek yakmak suretiyle öldüren Güven Yücesan adlı öğrenci annesi Sevgi Yücesan ilk sorgulanndan sonra tutuklandılar. Gönensin ve Güllapoğlu beraat etti Gönensin ile Burhan Apaydın'ın yargılandığı Barış Derneği dilekçeleri ile ilgili dava savunma için ertelendi. İstanbul Haber Servisi Yazı Işleri Müdürümüz Okay Gönensin ile muhabirlerimizden Fatih Güllapoğlu, yargılandıklan İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı (3) Numaralı Askeri Mahkemesi'nde dün beraat ettiler. Gönensin ve Güllapoğlu hakkında, 16 eylül 1982 tarihli gazetemizde "Buğday Lreticisi Güç Durumda Kaldı" Başlıklı ve Fatih Güllapoğlu imzasıyla yayınlanan yazıda "kamunun telaş ve heyecanını doğuracak asıisız ve abartraalı haber yayımlamak" suçunu işledikleri savıyla 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası'nın 16/2 maddesi uyarınca dava açılmıştı. Dünkü oturumda, Askeri Savcı esas hakkındaki mütalaasını bildirdi ve suçun unsurlannın oluşmadığını bildirerek, sanıklann beraatlerini istedi. Daha sonra, savunmasını yapan avukat Gülçin Çaylıgil, yazının kamunun tümunu değil, bir kısmını ilgilendirdiğini, üstelik üretici kesimin de yalnızca tahılla uğraşan bölümünü ilgilendirdiğini belirtti ve "Sanıklann kamunun (elaş ve heyecanını doğuracak asıisız haber yayınlamak gibi özel bir kasıtlan yoktur. Söz konusu yazı bir haber niteliğindedir. Asıisız değildir" dedi. Daha sonra karannı acıklayan mahkeme, "suçun, manevi unsurlan yönünden oluşmaması nedeniyle" sanıklann beraatlerine karar verdi. BARIŞ DERNEGİ Yazı İşleri Müdürümüz Okay Gönensin ile avukat Burhan Apaydın'ın, Barış Derneği ile ilgili dilekçeler nedeniyle, yargılanmalarına dün İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı (1) Numaralı Askeri Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşma, savunma için süre verilerek ertelendi. Avukat Burhan Apaydın hakkında, Barış Derneği sanıklarının tutukluluğuna itiraz için, 16 man 1982 de MSB Askeri Adalet lşleri Dairesi Başkanı'na çektiği telgraf ve 18 mart 1982 de İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'na verdiği dilekçe de askeri yargıca, askeri savcıya, yardımcısına, ve İstanbu! Emniyet Müdürü'ne hakaret ve iftira ettiği savıyla, Yazı İşleri Müdürümüz Okay Gönensin hakkında ise, bu telgraf ve dilekçeyi yayınlayarak aynı suçlan basın yoluyla işlediği savıyla TCK'nun 268/134, 285/1, 1402 sayıh Yasa'nın 16/1 maddesi uyarınca, dava açılmıştı. Dünkü oturumda söz alan sanık Burhan Apaydın, vekili Orhan Apaydın'ın Barış Derneği davası nedeniyle tutuklu bulunduğunu bildirdi ve bu nedenle, savunmasını yapabilmesi için süre istedi. Mahkeme, Barış Derneği kararının bir suretinin davaya celbine karar verdi ve istenen süreyi tanıyarak duruşmayı 29 aralık 1983 gününe erteledı. Bankerzede (Başıarafı I. Sayfada) hesaba yüzde 36 brüt faiz uygulanacak. Alacağı 200 bin liranın altında olanların ise tüm alacakları tasarruf mevduatına dönüştürüldü. Bankerzedelere Türkiye Emlâk Kredi Bankası'nın hesap cüzdanları da şubelerde dağıtılmaya başlandı. T.Emlâk Kredi Bankası'nın ner ilgilı şubesi ayrı bankerler için işlem yapıyor. Hak sahiplerine Emlâk Kredi Bankası'nın hesap cüzdanları, tstanbul'da 5, Ankara'da 22 ve lzmir'de 2 şubede dağıtılıyor. Herhangi bir Emlâk Kredi şubesine uğrayan bankerzede, hesap cüzdanını hangi şubeden alacağını öğrenme olanağına sahip. Çek, senet gibi alacak belgelerini ve kimlik cüzdanını isminin yazılı olduğu şubeye götüren her bankerzedeye bir hesap cüzdanı veriyor. SORUNLAR Ancak, uygulamada bazı sorunlar da çıkmıyor değil. Örneğin, Yağmur Ticaret'ten 285 bin lira alacakh Denizyolları emeklisi Kemal Yetmişbeş'e isminin Çemberlitaş Şubesi'nde olduğu söylenmiş. Oysa Yetmişbeş tüm aramalarına rağmen ismini bulamamış. Sorunu ilettiğimiz bir banka yetkilisi, Yağmur Ticaret'le ilgili işlemlere kendilerinin baktıklarını ancak, kesin tasfiye kararının kendilerine ulaşmadığını söylediler. Yani, Tasfiye Kurulu'ndan kesin tasfiye kararı gelmemiş bankerler için henüz hesap açılması işlemi yapılmıyor. Bankerzedelerin en çok yakındıkları konulardan biri de merkezi Ankara'da olan bankerler için Ankara'daki Emlâk Kredi Bankası şubelerine gitme zorunluluğu. 2 yıl önce Almanya'dan dönen ve 2 milyonun üstünde bir meblağı "bankerlere kaptıran" Ayten Kuscu, bu konuda şöyle yakınıyor: "Paramı İstanbut'uu üjıiKire yatırdım. Meğer merkezi Ankara'daymış. Şimdi bize Ankara'ya gitmemiz lâzım diyorlar. Bu kış kıyamette nasıl gideriz? Hadi gittik diyelim, bize sıranın hangi gün gcleceğini nereden bilelim?" Sıra meselesı de ayrı bir sorun. T. Emlâk Kredi Bankası şubeleri, bankerzedelerin sayısına ve personel durumuna göre işlemleri sıraya koymuşlar. Çoğu şube günde ancak 1520 kişiye hesap cüzdanı verebiliyor. Yetkililer işin durumuna göre bu sayıyı yükselteceklerini ve zaten "mağdur" durumda olan bankerzedeleri "daha fazla mağdur" etmek istemediklerini belirtiyorlar. Şubelerde asılı listelerde ismini arasın ya da hesap cüzdanını alsın bankerzedelerin isteği hep aynı. • Nulus cüzdanınn, şebeken.. kaybetlim. NtbGÜN ÇETİKLR TBMM Başkanları TBMM'nin kuruluşundan günümüze kadar görev alan başkanları ve görev süreleri şöyledir: Gazi Mustafa Kemal 3 yıl 6 ay. A. Fethi Okyar 1 yıl, Kâzım Özalp 10 yıl 4 ay. Abdulhalik Renda J ! yıl 5 ay, Kâzım Karabekir I yıl 5 ay, Ali Fuat Cebesoy 10 ay, Şükrü Saraçoğlu 1 yıl 7 ay, Refik Koraltan 10 yıl, Fuat Sirmen 4 yıl, Ferruh Bozbeyli 6 yıl, Sabit Osman Avcı I yıl, 11 ay Kemal Güven 4 yıl, Cahit Karakaş 3 yıl 2 ay. Bunlann dışında Kâzım Orbay 1961 de oluşturulan Kurucu Meclis'in, Sadi Irmak da Danışma Meclisi'nin başkanlıklarını yapmışlardır. Yukarda isimlerini saydığımız 13 başkanın dokuzu tek parti döneminin politikacısı olarak tanınmıştır. İçlerinde Fethi Okyar, Kâzım Özalp, Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy gibi Cumhuriyet öncesi siyasal kuruluşlarında görev alanlar da bulunmaktadır. Örneğin Ali Fethi Okyar İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin genel sekreterliğini, Karabekir ise manastır kurucu üyeliğini yapmıştır. Gene bu dokuz başkanın büyük bir kısmı Atatürk'ün yakın mesai arkadaşı olarak bilindiği gibi bizzat bağımsızlık savaşına da katılmışlardır. Ferruh Buzbeyli ile birlikte ikinci politik kuşak meclis başkanlığına gelmeğe başlamıştır. Meclis başkanhğı zaman zaman sorumluluk ve görev açısından yürütmenin gerisinde kalsa bile demokratik yaşamın gelişmesi ile birlikte öne çıkan ve yeni yükümlülükler altına giren bir kurum olarak dikkati çekmektedir. Önümüzdeki dönemde ise demokratik sürecin yeniden işlerlik kazanabilmesi yönürfden başkan ve başkanlık divanının sorumluluk ve görevlerine yenileri eklenecektir. Bundan ötürü de bu yasama döneminin seçeceği başkanın nitelikleri önemlidir. Geriye baktığımızda meclis başkanlannın bir devre imzalarını atmış, önemli görevlerden gelen kişiler ya da Ferruh Bozbeyli gibi demokrasiye gönülden bağh hoşgörü timsali şahıslar olduğunu görmekteyiz. Bu örnekler sanırız yeni seçimde yol gösterici bir etki yapacaklardır. "Hakimiyeti Milliye'' kavramını varlıgında yan»ıtan reislik Bilindiği gibi bağımsızlık savaşı sırasında kurulan birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi yürütme ve yasama erkini kendi bünyesinde toplamaktaydı. O meclisin başkanı olan Mustafa Kemal de meclis adına bu erkleri kullanabiliyordu. Kısacası mecliste toplanan ulusal egemenlik, başkanında somutlaşmaktaydı. Sakarya savaşı öncesi Mustafa Kemal'e verilen Başkumandanhk yetkileri bu konumu daha da pekiştirdi. Çünkü bu yetkiler içerisinde kumandanlığın emirlerinin yasa gücünde olması da vardı. Nitekim bu yetkinin almışından sonra Mustafa Kemal tarafından hazırlanan ve ilan edilen "Tekalifi milliye" emirleri bu niteliktedir. Meclis başkanhğının bu güç konumu Cumhuriyetin ilanı ile sona ermiştir. Cihan Ünal: Önemli olan gelinlik degil (Baştarafı I. Sayfada) sundaki bir soruya "Bu planla programla olacak iş değil. Bu Allahla bizim aramızda bir iş" yanıtını veren Ünal, bazı gazetelerin doğru olmayan haberler vermesini eleştirerek, "Buraya sizin sorunlarınızı halletmeye geldik bizim degil" şeklinde konuştu. Türkan ve Cihan Ünal geçen cuma günü önce Kastamonu'nun Araç ilçesinde evlendikten sonra Cihan ÜnaPın Ankara OrAn sitesindeki evine geldiler. O günden bu yana Ünalların evden çıkmasını bekleyen gazeteciler, konuşmak için çeşitli yollara başvurdular. Ancak hepsi başansızlıkla sonuçlandı. Bazı gazetelerin muhabirleri, yumurtacıların arkasına saklanarak kapının açılmasını bekledi. Ancak açılan kapıdan Türkan Ünal'ın ' akrabası Şenay Ülkü göründü. "Yumurta lazım mı abla" diye soran yumunacıya "bize lazım değil" yanıtını veren Ülkü, gazetecilerin soru sormaya başlaması üzerine de "yorum yok" yanıtını verdi. Bir gazeteci "Hangi konuda yorum yok. İşsizlik konusunda mı enflasyon konusunda mı?" diye sorunca Ülkü şu yanıtı verdi: Ütü fışte takıh duruyor. Vallahi yangın çıkacak. Komşuları Ünalların ne yaptıklarını çok yakında izlediler. Örneğin, Gökkuşağı Kreş ve Gündüz Bakımevi'nde çalışan kızlar "Işıklar dün gece, gece 11.00'e kadar yandı sonra söndü. Sönükten sonra ne yaptılar bilmiyoruz" dedi. Çevrelerinde, Bülent Ecevit, Alpaslan Türkeş, Gürer ve Duygu Aykal, Ziya Müezzinoğlu gibi komşular bulunan Ünallar'ın evi iki gün boyunca kalabalık bir gazeieci topluluğu tarafından kuşatıldı. Dün sabah gazetecilere yaklaşan bir OrAn sakinı sordu: Başbakan mı geldi? Gazeteci yanıtladı: 4. Mural geldi. Ünallar dün saat 13.00'te ilk kez evlerinden ayrılarak 34 T 1093 plakalı beyaz bir otoyla Dikmen sırtlarında ki "Hatçe Ana'nın Yeri" adlı lokantada mantı yediler ve şampanya içtiler. Lokontaya elele giren Türkan ve Cihan Ünal yemek yiyen Ankaralıların alkışlarıyla yerlerine oturduktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladılar. Gizli evlenmelerini soran bir gazeteciye Cihan Ünal şu yanıtı verdi: "Bugün konuşacaklanmızın yarın sizin gazetelerinizde nasıl çıkacağını bilmiyoruz ve bilmeden konuşuyorum. Çünkü bugüne kadar biz bir iki cümle dışında basına hiçbir açıklama yapmadık. Açıklama yapmadığımız halde her gün değişik haberler çıktı gazetelerde. Ben gazeteciye giltiğim zaman (abi bugün şunu şunu yapmışsın) diyordu. Ben de hayretle ne yapmışım diye okuyordum. Yaptıklarım aldığım üç gazetede ayrı ve çelişkili oluyordu. Onun için bizim şu anda konuşmamızın bir yararı olacağını zannetmiyorum. Yarın herkes kendi doğrultusunda bir şey yazacak ve bizim söylediklerimiz olmayacak. Bu bizim size biraz küskünlüğümüzün ifadesidir. Bugüne kadar hiç konuşma yapmadıgımız halde hergün değişik haberler çıktı. Benim ağzımdan Türkan'ın ağzından olsun hikâyeler yazdılar. Bunlann hiçbirisini söylemedik. Nikâh larihinden iki üç gün önce bir iki gazetede benim ağzımdan söylenmişcesine "oyuna geldim" gibi haberler çıktı. Bunları söyleyen insan iki gün sonra evlenir mi? Onun için benim bugün söyleyeceklerim yann yayınlanacakları değiştirmez. Ne yay ınlanatağına siz karar vermişsiniz. Sizden ricamız; bu küskünlüğümüzü gidermek açısından bizim mutluluğumuzu paylaşın, çünkü şah«en ben, Türkan'ı çok seviyorum, onu mutlu edeceğime inanıyorum. Gazetecilerin, kadehleri kaldırmalarını istemeleri üzerine, "Şimdi kaldırmayalım, benim bu söylediklerimi doğru bulup yazdığınız gün kadeh kaldıralım" diyen, Ünal "Ben bundan önce (zamana bıraktığımuı söylemiştik) ama bu zamanı siz bize tanımadınız. Bizim adımıza her gazete değişik şeyler yazdı. O zaman 20 lira veren bir vatandaş gazetesini alırken aldanmış oldu. O yüzden buraya biz sizin sorunlarınızı halletmeye geldik. Bizim sorunlarımızı değil. Bu halkla sizin aranızda bir sorun" şeklinde konuştu. "Cihan benim bütün soylemek istediklerimi çok güzel özetledi. Zaman içinde çok çeşitli ha>ali yazılar yazıldı, önemli olan neticeydi" diyen Türkan Şoray, Cihan Ünal'ın parmağında alyans olmadığını hatırlatan bir gazeteciye "Yüzük almaya vaktimiz olmadı. Alacağız tabii." cevabını verdi. Bir soru üzerine gelinliksiz evlenmenin kendisinde bir burukluk uyandırmadığını belirten Türkan Ünal'ı Cihan Ünal da destekleyerek "Önemli olan gelinlik değil. o beyazlıktır. Türkan beyaz giyinmedi ama o beyazlığı yaşayacak" dedi. Bir başka soru üzerine artık Ankara'da oturacaklarını acıklayan Cihan Ünal ideallerinde kaç çocuk olduğunu soran bir gazeteciye şu cevabı verdi: "Bu plania programla r'acak şey değil. Biz sağlıklı ve mutlu çocuklar istiyonız. Bu Allahla aramızda bir konudur". Ünallar daha sonra yemeklerini yiyerek Dikmen sırtlanndaki lokantadan avrıldılar. • Çifteha\ uzlar'da satılık J odalı daire. 527 61 27 <27 55 80 338 33 26 • tvlenme cüzdanımızı kaybettik. Ge»;ersizdir. SIRMA BULUTMEHMET BULUT M Tunceli'de bir terörist ölü olarak ele geçirildi Cumhuriyet'in tek parti döneminde Meclis Baskanlıgı Tek parti dönemi Terakki Perver Fırkanın kapatılmasıyla başlar ve 1946 seçimlerine kadar sürer. Bu süre içerisinde (yaklaşık 21 yıl sürmüştür). Sadece iki başkan görülmektedir. Bunlardan Kfizım (Özalp) Paşa 26 kasım 1924 ile 1 mart 1935 arasında görev yapmıştır. Abdiilhalik Renda ise 1 Mart 1935'ten 5 ağustos 1946'ya kadar başkan kalmıştır. Bu dönemin başkanlıklan daha ziyade protokol niteliği olan görevlerdi. Devletin üst yönetiminde yasa! bir etkinlikleri yoktu, yalnız meclis başkanlığından dc ğan sınırlı bir yetki sorumlulukları vardı. lttihat ve Terakki döneminden ahşılagelen bir yöntemle parti üst yönetimiyle yakın ilişkileri bulunan başkanlar bu ilişkilerini korudukları sürece görevlerini sürdürmüşlerdir. Çok partili yaşamda meclis başkanhğının etkinliği birden bire artmıştır. Meclis müzakerelerinin yönetimi, yönlendirilmesi ve zamanlaması açısından başkan ve başkanlık divanı belirli bir rol oynamaya başlamıştır. Bu yeni konumun ilk örneklerini 195060 döneminde görmekteyiz. ELAZIĞ (a.a.) Güvenlik kuvvetlerince yapılan bir operasyonda yasa dışı DevSol örgütüne mensup Tekin Çakmak giriştiği sılahlı çatışmada ölü olarak ele geçirildi. 8. Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı'nın açıklamasına göre 30 kasım günü Tunceli'nin Hozat ilçesinde güvenlik kuvvetleriyle girdiği silahlı çatışmada silahıyla birlikte ölü olarak ele geçirilen Tekin Çakmak'ın biri jandarma eri olmak üzere 9 öldürme, yaralama, çeşitli soygun ve diğer anarşik olaylara karıştığı bildirildi. Ali Koeatepe'nin 3 aylık hapis cezası kesinleşti İklanbul Haber Servisi Muzik sanatçısı ve Erkekçe Dergisi Yazı İşleri Mudurü Ali Kocatepe hakkında verilen 3 aylık mahkumiyet kararı kesinleşti ve karann uygulanması için infaz savcılığına yazı yazıldı. hrkekçc Dergisi Yazı Işleri Müdürü Ali Kocatepe, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı (3) Numaralı Askeri Mahkemesi'nde, derginin mayıs 1983 sayısında, >ımia>iiMan v^karılan bir sanatçıya ilişkin yazı ve resim yayınlanması nedeniyle yargılanmış ve 27 eylül 1983 günü 3 a> hapis cezasına çarptınlmıştı. D.G.S.A Mimarlık Bölümü'nden aldığım çıkışımı kaybettim. Hükümsüzdür. SELÇUK EGE (Baştarafı 1. Sayfada) oluşmasından sonraki ilk birleşimde muhtemelen yarın TBMM'de bir konuşma yapması bekleniyor. MGK ile Danışma Meclisi TBMM binasını terkediyorlar. Çalışma odalan yeniden düzenleniyor. Odaların ve salonlann kapılarındaki levhalar yerlerini yeni isimlere bırakıyor. Danışma Meclisi Başkanı Sadi Irmak'ın odası yeni başbakan için hazırlanırken, ANAP, HP ve MDP genel başkanlanna mecüste birer oda verildi. TBMM koridorları Koridorlar boya kokuyor na yayılan boya kokuları genizleri yakıyor. TBMM'nin yeni seçilen başkanının odasının kapısına yeni takılan pirinç levha pınl pırıl parlıyor. Secilecek divan üyelerinin odalan hazırlanıyor. TBMM'de ilk muhalefet hareketi dün Halkçı Parti'den geldi. Başkanlık Divanı üyeliklerinin siyasi partiler arasında paylaşımı konusundaki yeni başkanın yönetiminde yapılan geçici danışma kurulu toplantısında HP temsilcisi Cahit Tutum, partilerine iki meclis başkanvekilliğinin verilmesi konusunda ısrar etti. HP, 211 üyeli ANAP'a sekiz, 117 üyeli HP'ye dört, 71 üyeli MDP'ye ise üç divan üyeliği verilmesine karşı çıktı. HP'nin muhalefetine sonunda bir çıkış yolu bulundu ve öneri oybitliği ile Genel Kurul'a getirildi. Bu çıkış yolu, Danışma Kurulu'nun iç tüzük çalışmalan sırasında, bazı sorunların ele ahnması konusunda temenni kararı ahnması ve bu karann Genel Kurul'un bilgisine sunuiması ile bulundu. Halkçı Parti ise ilk muhalefetinin sonucunu almış oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle