23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 1983 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET 11 Evren: Bölgede gerginlik (Baştarafı 1. Sayfada) larsa bu tehlikenin giderek artacağını belirtti. "Gerginlikler ' opma noktasına gelmiştir. İnjllah böyle gerginleşnıiş bir ipin koptuğunu görmeyiz. Fakat heran kapabilir ve hiç arzu etmediğimiz olaylar bölgeınizde cereyan edebilir. Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren bir durumla karşı karşıya gelebiliriz" dech. Cumhurbaşkanı Evren, Ürdün gezisiyle ilgili izlenim ve düşüncelerini açıklarken de şunîan söyledi: "Esasen son üç yıldır iki ülke arasında cereyan etmekte olan ekonomik ilişkilerin çok iyi bir seviyeye ulaştığını memnuniyetle görduk. Ancak son yıllardaki ekonomik gelişmeler bizim lehimize ve Lrdünlülerin de aleyhine bir denge yaratmıştır. İ'rdün TBMM Reagan: Suriye ile savaş ABD (Baştarafı 1. Sayfada) mediğini ve kendisine ateş açılmadıkça Amerikan guçlerinin de kimseye ateş açmadığını" kaydetti. Suriye Askeri yetkilileri düşürülen 2 Amerikan uçağının üç pilotundan birinin öldüğünü ve cesedinin Şam'daki ABD Büyükelçiliği'ne teslim edileceğini açıkladılar. Yaralı pilotun tedavisine devam edildiğini belirten yetkililer bu pilotlara savaş esiri muamelesi yapılacağını ve Lübnan'daki tüm ABD askerleri çekilinçeye kadar geri verilmeyeceŞini belirttiler. Reagan, Amerikan saldırısı ve İsrail uçaklarının cumartesi sabahı Suriye mevzilerine karşı giriştiklerini, operasyonlar ile geçen hafta imzalanan ABDİsrail anlaşması arasında bir bağlantı olmadığını kaydetti. Reagan, ABD'nin Lübnan'da "sadece Lübnan hükümetine destek sağlamak için" bulunduğunu belirtti. Amerikan jetleri dün sabah, pazar gecesi geç saatlerde deniz piyadeleri karargâhına açılan ateşin nereden düzenlendiğini saptamak amacıyla keşif uçuşlanna başladılar. ABD Barış Gücü Birlikleri Komutanlığı, Lübnan açıklarında seyreden bir uçak gemisinden havalanan jetlerin Amerikan karargâhını döven ve 8 piyade erinin ölümüne yol açan topçu bataryalannm yerini saptamaya çalıştıklarını açıkladı. 8 DENİZ PİV ADESİ ÖLDÜ Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta uiuslararası havaalanı çevresinde bulunan "Uluslararası Barış Gücü"ndeki Amerikan mevzileri önceki akşam 4 saat süreyle top aıeşine tutulmuştu. ANK.A'nın haberine göre, ABD Savunma Bakanhğı açılan ateş sonucu 8 deniz piyadesinin öldüğünü, ikisinin de yaralandığını açıkladı. Lübnan radyosu, ateşin Şii ile Dürzi mevzilerinden açıldığını ve Amerikan birliklerinin de karşılık verdiğini bildirdi. Radyo, çatışmaların dün sabah saatlerinde kesildiğini söyledi. ABD birlikleri, pazar gecesi karargâhlarına açılan ateşe karadan ve denizden cevap vermişti. Lübnan açıklarında bulunan savaş gemileri topçu ateşinin yapıldığı tahmin edilen bölgeye yüzlerce mermi yağdırırken M60 tanklan ve 155 mm'lik toplar da karadan ateşe katılmışII. Oli'ı olarah buhuıan Alman (isıllı baymıın katilleri anuuyvr İstanbul Haber Servisi Yakacık Samandıra'da gectiğimi/ Cumartesi günü. öldürulmuş olarak köylulerce bulunan Alman asıllı Margrit Sa\aşman (4U'ın katilleri belirlenemedi. Olaya el koyan Kartal Cumhuriyet Savcılığı'nın şoruşturması surüyor. Jandarmanın katilleri arama çalısmalarında da henüz bir sonuç alınamadığı öğrenildi. Cinayet ile ilgili olarak. Margrit Savasman'ın eşi Korkut Savaşman ve ablaM A\ ukat Belkıs karagülle'nin, dün kartal Savcılığı'nda ifadelen ahndı. Belkıs Karagülle. savcılıktan çıkarken, "Bu olaydan lum toplumumuz sorumludur. Toplum ulansın" diverek sinir krizleri geçirdi. Boğuık öldürülen daha sonra üzei ınden minibüsle birkaç ke? geçilerek tanınama\acak hale geiirilmeye çalışılan 2 cocuk annesi Margrit Savaşman'ın eşi Korkut Savaşman da savcıhkta ifadesinden sonra ıızun süre ağladı. Olayla ilgiii soruşturma çok yönlu olarak sürdürülürken katil \eva katillerin aranması çalışmalarına Emniyet Mudürlüğu Cinayet Masası dedektiflerinin Je katılmalan bekleniyor. Maslak'ta cinayet Maslak'da önceki gece bir genç tabavcaile vurularak öldürüldü. Maslak Seyrantepe polis tojmanları inşaatının yanında kimliği henüz belirlenemeyen kişi veya kişilerce 7,65 tnm. çapında tabancayla öldürülmüş olarak bulunan 27'yaşındaki Ahmet Kızılkaya'nın Perihan Korhan isitnli evli bir kadını kaçırarak beraber yaşadıkları belirtildi. Ozetle Sahte pasaport ve vize düzenleyen uluslararası bir şebekenin 9 elemanı yakalandı. Siyasi Sube ekiplerince suç delilleriyle birlikte yakalanan S'i Pakistanh 2 'si Iranlı, biri Afgan diğeri de Macar uyruklu olan sanıklann daha çok İran 'dan kaçan kişilere sahte pasaport ve vize düzenledikleri belirlendi. Sahte pasaport şebekesi (Baştarafı 1. Sayfada) bizden fazla mal almakta, biz ise ; Başkaıılık Divanı'nın kurulİ rdün'den istenilcn miktarda ıııası ile birlikıe, Milli Güvenlik mal alamamaktayız, İ rdün'den aldığımız mallar arasında ilk sı Konseyi altı yıllık bir süre için rada fosfat kayası gelmektedir. Cumhurbaşkanlığı Konseyi haliV aktiyle yapılan anlaşmaya gö ne dönüşecek ve MGK üyeleri re taahhul ettiğimiz miktarı ma Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi alesef alamamışız. 1984 senesin sıfatını alacaklar. Cumhurbaşden başlamak üzere taahhüt edi kanlığı Konseyi üyeleri, Anayalen fosfat kayası miktarını al sa'da TBMM üyelerinin sahip oldukları özlük haklan ile dokumak için her tiirlii çabayı sarfenulmazlığına sahip olacaklar ve deceğiz." Anayasa'nın geçici ikinci maddeCumhurbaşkanı Kenan Ev sinde yer alan görevleri yerine geren, Ürdün'de bulunduğu süre tirecekler. içinde sıcak bir ilgi ve kabulle TBMM Başkanhk Divanı'nın karşılanmış olduklarını belirtti. Ürdün'le Türkiye arasında bir oluşnıasıyla Anayasa düzeni çerçeve anlaşması imzalandığını, hakkındaki yasa, Milli Güvenlik bu anlaşmaya göre müteahhitlik, Konseyi hakkında yasa ile Kurusanayi, tanm ve ulaştırma alan cu Meclis hakkında yasa yürürlarında işbirliğini geliştirmek için lükten kalkacak ve Milli Güvengerekli çabalarm karsıhklı olarak lik Konseyi ile Danışma Meclisi'nin hukuki varlıkları sona eıegösterileceğini ifade etti. cek. Türkiye'nin komşu ve civar Türkiye Büyük Millet ülkelerle daima iyi ilışkıler içinMeclisi dün Başkan Necmettin dc bulunmayı esas politika olaKaraduman'ın başkanhğında rak benimsemiş olduğunu hatırtoplanarak, Başkanhk Divanı'latan Cumhurbaşkanı Evren nın 15 kişiden kurulmasını içe"Tarihi baslarla bağlı uldueuren Danışma Kurulu önerisini muı İ rdün'le ilişkilerimizin gitonayladı. çe kuvvetlenmiş olmasından Karaduman, buna göre parti duvdugu memnunluğu" dile gegruplarının adaylarını saptayatirdi ve şöyle devam etti: rak bugün saat 13.00'e kadar "Atatiirk'iin bize emanet et başkanlığa bildirmesini istedi. miş olduğu yurtta sulh ve cihan Kabul edilen öneriye göre Başda sulh prensibine sadık olarak kanhk Divam'nda Anavatan biitiin çabalanmızı bu istikamete Partisi'nden bir başkan, iki başteksif etmis bulunuyoruz. vurt kan vekili, bir idareei üye ve dört ta çok şükiir sulhu sükunu tesis kâüp üye bulunacak. Halkçı ettik. Diger ülkeler arasında ce Parti. divanda bir başkan vekirayan eden çatışmalara da son li, bir idareei üye ve iki kâtip taverme konusunda yardımda bu rafından temsil edilecek. lunmak için Türkiye her an ha MDP'nin de bir başkan vekili, zırdır. Bunu da gerçekleştirmek bir idareei üye ve bir kâtip üye ten büyük bir sevinç duyar." ile temsil edilmesi kararlaştınlCumhurbaşkanı Evren, Orta dı. doğu'da barış ve istikrarın sağMDP grubu dün toplanarak lanamamasının temel nedeni Başkanvekilliği için Aydın Milolarak Arap ülkeleri arasında letvekili Iskender Cenap Ege'yi, birlik ve beraberlik içinde olma İdare Amirliği için Giresun Milimkanının yarıtılmamasını gös letvekili Turgut Tirali'yi, Katip terdi ve "Maalesef bazı Arap ül Üyelik için de Hatay Milletvekili kelerinin bu konuda anlayış gös Murat Sökmenoğlu'nu aday termemeleri olayların bu seviye gösterdi. ye kadar gelmesine sebebiyet HP Meçlis Grup Başkanvekilvermiştir. liklerine Cahit Tutum ile FeriGerginlikler kopma noktasına dun Şakir Ögiinç seçildiler. Tugelmiştir. diyebiliriz. İnşallah tum, ilk turda seçilirken, Öğünç böyle gerginleşmiş bir ipin kop 4. turda Başkanvekili oldu. Bu tuğunu görmeyiz. Fakat her an seçimin 3. turunda Şeref Bozkopabilir ve arzu etmediğimiz kurt. Mahmut Akkılıç adaylıkolaylar bölgemizde cereyan ede tan çekilirken Reşit Ülker yeterli bilir." dedi. İranIrak savaşının ovu sağlayamadı. üç yıldan beri sürmekte olduğu HP MEÇLtS GRUP na da dikkati çeken Cumhurbaş YÖNETİM KL'RL'LU kanı Evren "Güneyimizde de ÜYELERİ SEÇtLDİ böyle bir kronik savaş başlayaHalkçı Parti Millet Meclisi cak olursa gerek bölge ülkeleri Grup Yönetim Kurulu üyeliklegerekse Türkiye'v i çok yakından ri dün yapılan seçimlerle ilgilendiren bir durumla karşı belirlendi. karşıya gelmiş olabiliriz" dedi. Grup Yönetim Kurulu üyejikCumhurbaşkanı Evren'i ve lerine, Tülay Öner, Enver Özyanında bulunan ve aralarıncan. Turan Bayazıt, Sırrı Özbek, da Dışişleri Bakanı İlter TürkErol Agagil, Yecihi Ataklı, Hamen Devlet Bakanı Servet Palil İbrahim Şahin. V'ehbi Balusin'in bulunduğu heyeti Esenboman ile Sururi Baykal seçildiler. ğa'da MGK üyesi Orgeneral NuSaat 20.00'ye kadar süren toprettin Ersin'le Başbakan Bülend lantıda disiplin kurulu üyelikUlusu ile bazı bakanlar lerine, Besim Göçer. Hüseyin karşıladılar. Aydemir, Rüştü Şardağ, Saİim Cumhurbaşkanı Evren, AnErel, Hilmi Nalbantoğlu, Alinkara'ya gelmeden önce Am za Akaydın ve Metin (Jstünel man'da helikopterle 50 dakika seçildiler. süreyle tarihi Petra kentini gezdi. Grup denetçiliklerine ise MuBu arada TürkiyeCrdün or zaffer Yıldınm ile Kazım İpek tak bildirisi de yayınlandı. getirildiler. Beyrut'un batı kesiminde bulunan 9 katlı bir apartmanın garajında içine bomba yerleştirilmiş bir arabanın patlaması sonucu en az 14 kişi öldü.lOOkişi yar alandı. Polis can kaybının artacağını lahınin euiklerini belirterek, halkı kan vermeye çağırdı. Bu arada çok sayıda ambulans yaralı ve ölüleri taşımak için olay yerine geldi. Bombalamayı üstlenen olmadı. TEHLİKELİ BİR İŞARET Bu gelişmelerle ilgili olarak Lübnan radyosuna bir demeç veren Başbakan Şefik el Vazzan. Beyrut'ta önceki gece meydana gelen çarpışmaların, "tehlikeli bir işarel" olduğunu bdirterek ABD'nin Suriye mevzilerine saldırısını "İsrail'in Lübnan işgalini daha uzun süre devam ettirmek istediği" şeklinde yorumladı. Vazzan, Lübnan'ın askeri yöndeki güçsüzlüğünün bu gelişnıelerde payı olduğunu söyledi. SSCB'NİN TEP!'*Sİ a.a.'nın haberine göre Sovyetler Birliği, ABD'nin Lübnan'daki Suriye mevzilerini bombalamasını kınayarak, Ortadoğu'da İsrail ve ABD'ye karşı savaşan Filistinli kuvvetlere "maddi ve manevi" yardım yapacağını bildirdi. Kremlin sözcüsü Leonid Zamyatin, Lübnan'daki Suriye mevzilerinin Amerikan uçaklart tarafından bombalanmasını, Ortadoğu'da "Yeni bir saldırganlık unsuru" olarak nitelendirdiklerini söyledi. (Baştarafı 1. Sayfada) Ya İsrail? Israil ne yapmayı düşünüyordu? Falanjist sözcü; bu sorunun yanıtını şöyle vermişti: "İsrail şimdi ön plana çıkmıyor. ABD'nin Lübnan'a daha fazla saplanıp boynunu kırmasını bekliyor. ABD boynunu kırınca, kendilerine başvuracağını ve kestaneyi ateşten çıkarmayı kendilerinden isteyeceğini düşünüyor. O zaman bunun fiyatını Amerikalılara ödetecekler. İsrail'in çok önemli, stratejik bir projesi var: Lavi uçakları. Bu amaçla, ABD'den teknolojik ve malidestek istiyoriar. Bugüne dek, ABD bu desteği vermedi. Ama İsrail, ABD'ye Lübnan politikasında rol üstlenmek karşılıgı bu fiyatı ödettirir. İsrail, ABD hesabına Suriye'ye de saldırabilir. Bunun karşılığında ise, muhalefetteki İşçi Partisi'ne karşı Şamir iktidar garantisi isteyecektir." Bu söyleşi, 23 ekimde Beyrut'taki Amerikan deniz piyadelerine düzenlenen ve 239 Amerikan askerinin ölümüne yol açan saldırıdan önce yapılmıştı. O günden bu yana meydana gelen gelişmeler, Falanjistlerin öngörüsünü doğru çıkarttı. Başkan Reagan ile İsrail Başbakanı Yitzhak Şamir, geçtiğimiz hafta NVashington'da "stratejik işbiriigi" üzerinde anlaştılar. İngiliz Observer gazetesi anlaşmayı "ABD'nin bugüne dek İsrail'e verdiği misli görülmemiş askeri. mali ve siyasi tavizleri" olarak niteledi. Ve, bu tavizlerin "İsrail'in henüz yerine getirmedigi önemli ve tehlikeli bir hizmetin karşılıgı olarak Şamir tarafından istenen fiyat" olduğunu öne sürdü. ReaganŞamir mutabakatı ABD yanlısı Arap ülkelerine bir darbe oldu. Kral Hüseyin'in bu konudaki tepkilerini Hasan Cemal, Amman kaynaklı haberlerinde dile getirdi. Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'e göre ise, ReaganŞamir mutabakatı bir "felaket". ABD ile İsrail'in bu yeni ve yoğun işbirliği, Lübnan'da ABD'nin içine sürüklendiği çatışmadan (ikiüç Amerikan savaş uçağının düşürülmesi ve 8 deniz piyadesinin topçu ve roket ateşiyle öldürülmesi) sonra, nasıl gelişmeler doğuracaktır? Başkan Reagan, bir yandan tırmanma politikası izlerken, bir yandan da ABD'nin Suriye ile savaşa girişmeye niyeti olmadığını dün açıkladı. Bu, büyük bir olasılıkla şu anlama geliyor: 1. Eğer ABD kendisini Sovyetler'le yüz yüze getirebilecek, ya da Lübnan bataklığına daha beter saplayacak bir askeri tırmanma politikası izlemekten vazgeçecekse, ABD politikasının gereğini İsrail yerine getirecektir. Bu, İsrail'in Suriye'ye, Lübnanlı müttefiklerine karşı geniş çaplı etkili bir saldırıya girişmesidir. 2. İsrail'in Lübnan jandarmalığını üstlenmesi sayesinde, başkanlık seçimlerinin arifesinde Amerikan deniz piyadeleri de daha fazla kayıp vermeden, dolayısıyla Reagan'a yönelik olarak, Amerikan kamuoyunun gazabını çekmeden geri cekilecektir. Yani Lübnan ve bölge ya, ABD'nin maceracı tırmanması, ya da ABD'ye vekâleten İsrail saldırganlığı ile karşı karşıya bulunacak. Reagan, İsrail'e o ölçüde mahkum ve mecbur bir hale geldi ki, müttefiki Emin Cemayel'e bile verecek fazla bir şeyi kalmadı. Yabancı basın, Emin Cemayel'in VVashington'dan eli boş iöndüğünü yazıyor. Cemayel, NVashington'da Reagan'a "önce yabancı kuvvetlerinbaşta İsrailLübnan'dan çekilmesini saglaması" için bastırdı ve ulusal uzlaşmanın bu sayede gerçekleşebileceğini söyledi. Amerikalılar ise, Emin Cemayel'e bu konuda hiçbir güvence vermediği gibi, ulusal uzlaşmayı sağlamasını salık verdiler. Beyrut'ta bilinçli olarak ve büyük bir olasılıkla Falanjistlerin kendisine karşı kanadı tarafından şiddet tırmandırılırken, Emin Cemayel ne yapabilecek? Manzara çok net. ABD ile İsrail arasında sıkı fıkı ilişkiler. Emin Cemayel'den, Kral Hüseyin'e, Kral Hüseyin'den Hüsnü Mübarek'e dek kaygılı ve açmazda kalmış ABD yanlısı Arap liderleri. Böyle bir ABD'nin Lübnan'da barış içinde bulunduğu ciddi bir tartışma konusudur. Böyle bir ABD'ye Lübnan politikası için sınırlı dahi olsa kolaylıklar göstermek kararının üzerinde de ciddi olarak düşünülmelidir. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) için yapılan zorlamalann Sayın Ulusu'yu nasıl yalnız başına bıraktığı da sanırız şimdi anlaşılmıştır. Yanlış hesap, Bağdat'tan değil ama önce 6 kasım sonra da 4 aralıktan geri dörımüştür. Türk basmında çeşitli nedenlerle "put" yapıp. bu "puta tapma" alışkanlığı vardır. Bu alışkanlık yıllardır birçok politikacıyı yozlaştırmış ve yolundan saptırmıştır. 195060 döneminde Adnan Menderes'e methiyeler düzen basın, 27 Mayıs sabahı, Milli Birlik Komitesi'ne selam durdu; MBK üyeleri için "Sizin heykelleriniz dikilmelidir" diye yazı yazan ünlü köşklerin içgüveyleri, zaman geçtikçe, heykellerini dikmek istediklerine sinsi satırbaşlan ile saldırdılar aynı içgüveyleri bir zamanlar mahkemelere düştükleri politikacılar, başbakanlık koltuğuna oturunca, "Eşim onu hiç affetmedi" diye yazdıkları yazıları unutup, bu başbakanlann sözcülüklerine soyundular, Süleyman Demirel'in gazetecileri, onu nasıl yalnız bıraktılar, Ecevit'in yakınları da o seçim alanları, o alkışlar unutulunca nasıl da kaçıp. uzaklaştılar... Bunlar, renkli filmler gibi gözlerimizin önündedir. Aynı basın, önce Ulusu adına çevresinde bir övgü çemberi yarattı ve 12 Eylül Başbakanı'na büyük makam koltukları uzattı. İşte sonuç. . Milli Birlikçilerin heykellerini diken, mahkeme koridorlarına düştüğü politikacılarla iktidar söz konusu olunca canciğer kuzu sarması olan içgüveyleri şimdi de Özal'ı neredeyse "ekonomik milli şef" ilanına bile yeltenmiyorlar mı? Bakın neymiş, Özal'ın bir zamanlar MSP listelerinden aday olmasının hiç mi hiç önemi yokmuş. Batı'da da böyle olurmuş, Özal zaten güç günlerin adamıymış. falan, filan... Bunlar, adı solcuya çıkmış bir yurttaşın, onbeş yirmi yıl önce bir dernekte kaydı varsa, bunu en ağır suçların kanıtı olarak kullanırlar, bunlar gençliklerinde yazdıkları birkaç satır için işleri, güçlerinden olan yurttaşların acı serüvenlerine, dudak büküp, omuz silkerler, bunlar bir yandan Batılı geçinip, öte yandan beğenmedikleri düşünce şahiplerini "kripto" diye ihbar ederler. Ve şimdi de Özal'a toz kondurmazlar. Böyledir bunlar... Solcu yurttaşın geçmişi, ona pasaport verdirmez, susarlar. Solcu yurttaşın kayıtiı olduğu dermeçatma bir dernek, bu yurttaşın başına bin türiü belâ getirir, susarlar. Şırası gelince laiklık üzerine fırtınalar kopartırlar ama iş Özal'a gelince üstelik "canım ne yapalım. adam MSP'den adayolmuşsa?" diye sorarlar... Özal'ın listelerinden aday olduğu parti "şeriat devleti kurmak'' suçundan yargılanıyor. Bu bir gerçek değil midir? Bizim siyasal sözlüğümüzde siyasal suç diye bir kavram yoktur. Bu yüzden siyasal görüşmelerinden ötürü.sağ ya da solkimsenin yargılanmasınıistemeyiz. "Özal, 1977seçimlerini kazansaydı, şimdi eski arkadaşlan ile birlikte şeriat devleti kurmak suçundan yargılanacaktı, şimdi Atatün^çü başbakan olacak" derken, hem siyasal yaşamımızdaki derin çelişkileri sergileriz. hem de "siyasal suç" kavramının ne kadar kaypak ve değişken olduğunu anlatmak isteriz. Buna da kızarlar, ama bilmeliler ki "siyasal suç" kişiye ve yaşanan döneme göre değişen bir kavramsa, bu çelişkilerden kurtulmaya olanak yoktur. Önemli olan düşünce ve örgütlenme yasaklarını ortadan kaldırmaktır. Şimdi "Özal'a tapınma devri" başlıyor. Geçmişte de böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak. Bugün Ö'zal'ı göklere çıkaranlar, yarın yere batıracaklarhiç kuşkunuz olmasın. Siyaset çarkı böyle, yine böyle dönecek. Bunlar, "ilkeli muhalefet" denen kavramı, gittikce silmek ve unutturmak istiyoriar. Oysa bugünlerde yapılması gereken de budur. İlkeli ve uygarca muhalefet... Bu ekonomik modelin dünkü ve bugünkü çıkmazlarını göstermek, siyasal liberalizmin ancak ve ancak tıpkı Batı'daki gibi her türlü siyasal düşüncenin örgütlenmesiyle gerçekleşeceğini savunmak, bütün bunları yaparken, Türkiye'nin dünü ve bugünü arasında köprüler kurmak... Solcu yurttaşın geçmişteki en küçük bir eylemini vatana ihanet suçu sayalım, Özal'ın siyasal geçmişindeki çelişkileri hiç karıştırmayalım!.. ismet Paşa yaşasaydı, ne derdi? Evet, ne derdi: Hadi canım sen de... Luns: TürkYunan (Baştarafı 1. Sayfada) kanları Toplantısında Turkiye'ye karşı büyük bir gövde gösterisine girişebileceği tahmin ediliyor. Ancak. Yunanistan böyle bir diplomatik saldırıya geçerse, bağımsızlık ilanmdan çok yine Ege adaları ve özellikle Limni Adası'nın statüsünü gündeme getirebileceği savlanıyor. Dün NATO kulislerinde bu konuda konuşulanlar söylenti düzeyini aşmadı. Bunun nedeni ise Savünma Bakanı sıfatı ile yarın Brüksel'e varması beklenen Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'nun çantasında ne getirdiğinin bilinmemesi. TARTIŞMA İSTENMİYOR ABD ve Federal Almanya gibi nüfuzlu üyeler "İttifakı bekleyen bunca önemli konu varken". iki müttefik arasında bir tartışma kopmasını arzu etmediklerini belli etmiş bulunuyorlar. NATO Genel Sekreteri Joseph Luns bugünkü topiantıya sunacağı genel raporda, Ege'deki duruma değinmeyecek. Türk tarafı da Yunanistan ile herhangi bir tartışmaya girmek istemiyor. Dün görüştüğümüz üst düzeydeki bir Türk yetkili. "Savunma Bakanlarını ilgilendiren konular itlifakın savunma durumu ve bunun güçlendirilmesidir. Bu ana gündemin dışına taşılması diğer müttefiklerin olduğu kadar bizim de memnuniyetle karşılavacağımız bir durum olmaz." dedi. Ancak eğer Papandreu Türkiye'yi hedef alan bir tavır içine girerse, Türk tarafı kendisini yanıtsız bırakmayacak. LUNS KARAMSAR Bu arada, NATO çevreleri", geçmişe kıyasla, TürkYunan ilişkilerinin içinde bulunduğu durumdan daha fazla kaygılı gözüküyorlar. Nitekim Nato Genel Sekreteri Luns da, perşembe günü başlayacak Dışişleri Bakanları Toplantısına sunacağı "Kıbns gözlem" raporunda TürkYunan ilişkilerinin içinde bulunduğu durumu "vahim" olarak nitelendiriyor ve "üzüntü" ve "kaygılannı" ifade ediyor. Bundan önceki yıllarda iki. ülke Dışişleri Bakanlannın biraraya gelmeleri ile belli bir diyaloğun yürütüldüğünü belirten Luns, raporunda "Eskiden hiç olmazsa iyimser bir havadan söz edebiliyordum. Bu süreç ne yazık ki son gelişmelerin ışığında tümüyle tersine dönmüş ve karamsar bir görüntü içine girmiştir" diyor. Ancak burada ilginç olan, Luns'un Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin ilanından söz etmemesi. Luns, yalnızca Kıbrıs'taki "son gelişmelerin" TürkYunan ilişkilerinin bozulma sürecini hızlandırdığını kaydediyor. Bağımsızlık ilanma değinilmemesi ise NATO içinde daha önce alınan ilke kararı doğrultusunda. KKTC ilan edildiğinde NATO'daki Fransız ve Yunan delegeleri gürültü koparmışlar, NATO nezdindeki daimi Büyükelçimiz Osman Olcay da kendilerine yanıt vermişti. Daha sonra Luns ve diğer üyelerin ağırlıklarını koymaları ile konunun NATO'nun görev sahasına girmediği belirtilmiş ve bu ittifakın görüşü olarak açıklanmıştı. dün ittifakın yalnızca Avrupalı üyelerinin savunma bakanlannın bir araya geldikleri "Avrupa Grubu" toplantısı ile başladı. Bu toplantıda Türkiye'yi Ulusu kabinesinin Savunma Bakanı sıfatıyla Ümil Haluk Bayülken temsil etti. Türkiye'de hükümet kurma çalışmalannın en güncel konu olduğu bir sırada Bayülken Savunma Bakanları toplantısına katılırken, Dışişleri Bakanı İlter Türkmen Bakanlar Konseyi toplantısı için Brüksel'e gelmiyor. Bakanlar Konseyi'nde Türkiye'yi NATO'daki daimi delegemiz Büyükelçi Osman Oicay temsil edecek. ÇEVlK KUVVET HAZIRLIKLARI Bugün başlayacak olan Savunma Planlama Komitesi toplantısının en önemli gündem maddeleri olarak ittifakın sınırları dışındaki tehditler karşısında nasıl bir politika izleyeceğine ilişkin "alandışı" stratejisi ile ABD'nin yeni geliştirdiği silah teknolojilerinden NATO'nun savunmasına dahil edilmesi konuları görülüyor. Savunma Planlama Komitesi toplantısında ABD Savunma Bakanı Casper Weinberger'in özellikle bir kriz anında "çevik kuvvet'"in kullanılması halinde "geçiş ve ikmal kolaylıklan" sağlanması üzerinde duracağı NATO'daki ABD delegasyonuna yakın kaynaklarca bildirildi. Perşembe günü başlayacak olan Bakanlar Konseyi'nde ise Avrupalı müttefiklerin ABD Dışişleri Bakanı George Schultz'u önümüzdeki ay Stockholm'de yapılacak Avrupa Silahsızlanma Konferansı'nda Sovyet Dışişleri Bakanı Andrei Gromiko ile görüşmesı için ikna etmeye çalışacakları belirtiliyor. Bakanlar Konseyi'nin gündeminde aynca Ortadoğu'daki gelişmeler. Lübnan, Avrupa'ya k\yı devletlerin durumu, Afrika'daki Sovyet askeri varlığı gibi konular da bulunuyor. Bir başka gündem maddesi de "doğu Akdeniz"de Sovyet donanmasının gücünün yeni gemüerle arttırılmış olması. Bu gündem maddesi Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Çünkü, bu konudaki NATO raporlarında Boğazlardan Akdeniz'e inen Sovyet gemilerinin sayısında artış olduğuna dikkat çekiliyor. Türkiye'yi ilgilendiren bir başka konunun da, Savunma Planlama Komitesi'nde gündeme gelmesi bekleniyor. O da Konya'da askeri bir eğitim merkezinin kurulması konusundaki hazırlıklar. KKTC Islam desteği (Baştarafı 1. Sayfada) Cumhuriyeti'nden Dışişleri Bakanı Kenan Atakol başkanhğında 3 kişilik bir heyet katılıyor. Dakka'ya iki gün önce giden Kıbns Türk heyeti, KKTC için Müslüman ülkelerin desteğini kazanmak konusundaki girişimlerine başladı. AP ajansının haberine göre, Kenan Atakol, Dakka'da yaptığı açıklamada KKTC'nin iİanıyla, Kıbns Türklerinın "özğür bir ulus ve özgür bir ülke olduğunu" söyledi. Konferansa Irak ve îran'ın da heyet gönderdiği, ancak bu yetkililerin konferansa katıhp katümayacaklannın bilinmediği kaydedildi. Islam Konferansı'na FKÖ'yü temsilen Siyasi Büro Şefi Faruk Kaddumi'nin katılması bekleniyor. Aynca topiantıya, FKÖ içindeki isyancıları temsilen bir Suriye yetkilisinin de katılması bekleniyor. Dışişleri Bakanlannın konferansta Afganistan'daki gelişmeleri de tartışacağı bildiriliyor. Konferansta aynca Filipinler, Endonezya ve Birmanya'daki Müslüman grupların siyasi eylemlerinin de ele alınması bekleniyor. YÜKSEK MAHKEME GREVE GİTTİ Konferansın yapılacağı Bangladeş'te, General Muhammed Erşad yönetimine muhalif hareketlerin de gitgide güçlendiği bildiriliyor. Son olarak, Yüksek Mahkeme'de görevii yargıçlar, yönetimi protesto amacıyla dün görevlerine gitmediler. Yüksek Mahkeme'nin bir üyesi, "Baskı yönetiminin sona ermesi ve seçimlere gidilmesi için muhalefetin girişimlerini desteklemek amacıyla böyle bir eyleme giriştiklerini" açıkladı. Muhalefetteki 15 partinin oluşturduğu yönetim karşıtı birlik, bir süre önce yaptığı çağrıda, 20 aralık tarihinde genel greve gidilmesini istemişti. Güvenlik güçleriyle muhalif göstericiler arasında 28 kasımda çıkan çatışmalarda, toplam 6 kişinin ölmesi ve 500 kişinin yaralanması üzerine, sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Olaylardan bu güne kadar yüzlerce kişinin tutuklandığı bildiriliyor. Tutuklananlar arasında, Barolar Birliği Başkanı Şems ÜlHak Çavduri de bulunuyor. iki muhalefet lideri bayan, eski devlet başkanı Ziya ÜrRahman'ın eşi Halide Ziya ile Avami Birliği Başkanı Hasine Vacid ise, protesto gösterilerinden bu yana, evlerinde göz hapsinde tutuluyorlar. AET Doruğu olaylı (Bas'arafı I. Sayfada) sına ve bu yoldan ödenen sübvansiyonların azaltılmasına çalışılıyor. Süt üretimi ise, hayvancılık programının yüzde 25'ini oluşturuyor. İngiltere Hükümeti'nin sözcüsü "Hayal kırıklığına uğradık, hiçbir sorun çözülmedi." derken, Fransız sözcü Michel \ auselle Ingiltere'yi kaiı bir tutum almakla suçİadı.Vauselle ayrıca, "Bayan Thatcher diyalog kurmaya fazla hevesli gorünmuyor." dedi. Vauselle'in suçlamaları üzerine İngiliz sözcü, "Biz kesinlikle katı tavır almadık," diye karşılık verdi. Buna rağmen İngiltere sözcüsü, "İlk günün sonuçlarına rağmen, doruk toplantısının başansızlıkla sonuçlanacağını söylemek için. zaman henüz erken," dedi. Önemli sorunlar üzerinde kilitlenmelerin doğması ve son anda bir uzlaşmaya varılması, AET doruklannın olağan bir işleyişi olarak görülüyor. Tanm ürünlerine yapılan destekleme alımları topluluğun 21 milyar dolarhk bütçesinin uçte ikisini tüketiyor. Bu konuda bazı önlemlerin gerekli olduğu konusunda tüm üyeler hemfikir. Ancak üyelerin bir bölümü, tüketim maddelerine konacak tüketim vergilerıyle gelirin arttırılmasını savunuyor. İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, yeni vergilere şiddetle karşı çıkıyor. Başbakan Thatcher, tanm ürünlerine yapılan desteğin ve İngiltere'nin AET butçesine katkısı önemli oranda azaltılmadıkça, vergilere karşı çıkacağmı belirtiyor. llıaıcııcr'e göre, az sayıda çiftçisi olan İngiltere, 830 milyon dolarla AET'ye "aldığından çok veriyor." Bu ıkı ulkc arasında bir aığer görüş ayrılığı ise bütçeye katkı konusunda. Fransa Topluluk butçesine iki ülkenin aynı oranda katılmasını isteyen Ingiltere'ye karşı çıkıyor. AET üyelerinin görüştüğü öneriler arasında, süt üretıminin azaltılması için her ülkenin kendi çiftçilerine bu konuda kota uygulaması da var. Topluluğun başlıca tarım ülkesi Fransa bu öneriye karşı. Fransız sözcü Vausel!e, hükümetinin gerekçesini şöyle açıkladı: "Fransa'nın 430 bin çiftçisine kota uygulayacaksak, başlanna 430 bin jandarma dikmemiz gerekir." Büyük bir ekonomik bunalım yaşayan AET'nin bu yılki bütçesi, ekim ayında son kuruşuna kadar tükenmişti. Şu andaki gelişimin devam etmesi halinde, önümüzdeki yıl, paralar daha ağustos ayından harcanmış olacak. Gelir yetmezliğinden ekonomik iflasla karşılaşan AET'nin bu durumdan kurtarılması için üye ülkelerin sağladıkları katma değer vergisinin yüzde l'den 1.4'e çıkarılmasına îngiltere'nin kesinlikle karşı çıktığı bildiriliyor. Fransa ve Federal Almanya bunun üzerine kendilerinin katkı yükünü azaltmak amacıyla topluluğun orlak bütçe giderlerinde özellikle. ödemelerde tasarrufa gidilmesi yolunda çaba gösteriyorlar. Hayvancılık programında tasarruf yapma fikri konusunda diğer üyeler de bölünmüş durumda. İtalya ve İrlanda'da da süt ihtilafında Fransa gibi kota uygulamasına karşı çıkıyor. Vunan, İtalyan, Fransız ve İrlanda'h çiftçilerin gösterileri ise sürüyor. Çiftçiler dün de doruğun yapıldığı köşkün civarındaki park önünde saatlerce gösteri yaptılar. Öte yandan AET Siyasal Işbirliği Komitesi'nin bağımsızlık ilanı konusunda Konseyin aldığı karar çerçevesinde hareket edilmesini isteyen önergesi doruk toplantısma sunuldu. Türkiye ve KKTC'ye herhangi bir yaptırım uygulanması konusunun görüşülmesini içermeyen önergenin Dışişleri Bakanları Konseyi'nden sonra doruk toplantısında ele ahnacağı bildirildi. YSK'nm uynrısı Yüksek Seçim Kurulu seçmen kütuklerinde ve sandık seçmen listelerinde yazılı olduğu halde 6 kasım milletvekili genel seçimlerinde oyunu kullanmayanlann fiili ve hukuki mazeretlerini derhal bağlı bulundukları ilçe seçim kurulu başkanhklanna bildirmeleri gerektiğini açıkladı. Doğramacı (Baştarafı 1. Sayfada) mindeki bir soru üzerıne şunları söyledi: "Daha önce çeşitli vesilelerle parli olarak görüşümüzü belirtmişlik. Bildiginiz gibi YÖK ile Yüksek Öğretim Kanunu'ndan ve kanunun getirdiği birlakım uygulamalardan gerek öğrenciler, gerekse öğretim görevlileri ve idareciler şikâyet ediyorlar. Bu aksayan yönleri ve şikâyet konularını tekrar iiniversite camiasındaki tarafsız öğretim görevlileri ve yöneticilerden kurulacak bir kurula tetkik ettirerek aksayan yönlerin düzeltilmesi gerektiğini ifade etmistim. Yine biz bu göriişü koruyoruz." Milliyetçi Demokrasi Partisi Genel Sekreteri Dogan Kasaroğlu ise, seçim kampanyası sırasında bu konulara değindiklerini anımsatarak "YÖK Kanunun günün şartlanndan uzak kalan hükumlerinin mutlaka ele alınması gerekir" dedi. Kasaroğlu, "Genel başkanımızın ifade ettiği gibi, YOK Kanunu öğretim üyeleri ve ögrencilerin hak ve yiikümlüliikleri bakımından mutlaka gözden geçirilmelidir" biçiminde konuştu. KIRALIK IŞHANI SifVeci'nin muıena yerinde 6 katlı kaloriferli asaıısorlü klimalı her i>e müsaiı han komple kiralıktır. Tel: 527 6! 27 527 55 80 ^ 8 33 26 « Tekel Sırkecı Mudürlüğun'den aldığım 250 no.lu defterimi kaybettim. Hükümsüzdür. ELBEYİ AYDIS Nütus kâeıdımı ka\ixuim. Hukümsüzdur. NEJA T ÜLKER ANKARA. (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Hakem Kurulu Başkanı Naci Varlık ve kurul üyeleri 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası uyarınca kurulun görevinin sona ermesi nedeniyle Türkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'ı ziyaret ettiler. Veda ziyareti sırasında YHK Başkanı Naci Vartık, şimdiye değin YHK'nın işçilerin ücretlerinin artması konusunda elinden Kıbrıs'ta bağımsızlık ilanı konusunun Savunma Planlama Komigeleni yaptığını bildirdi. tesi'nde görüşülmese bile dışişleri Türkİş Genel Başkanı Yılmaz bakanlannın haftanın ikinci yanise, görüşme sırasında YHK'nın sında yapacakları sınırlı katılımlı kendisine iletilen veriler ışığında toplantıda Yunaıı tarafınca açılaücret zamlarını belirlediğini ifabıleceği bclirtitiyor. Ancak her ha de ederek, "Size saglıklı veriler, lükârda KKTC'nin ilanı dışişleri ' herkesin benimseyebileceği veribakanları için hazırlanmış olan ler iletildiği takdirde ilişkilerimiz resmi gündemde yok. daha düzenli olacaktır" biçiminNAİO j>uz dönemi toplanlıları de konuştu. Eski YHK Türktş9e veda etti Çağlayangil (Baştarafı 1. Sayfada) kanı Hans Uietriclı Gencher'e gönderdiği mektubun, 3 ekim 1983 tarihinde Federal Almanya'da yayınlanan "Der Spiegel" dergisinde yayınlanması üzerine açıldığı öğrenildi. "Devlelin hariçteki itibar ve nüfuzunu kıracakşekilde yurt dışında faaliyette bulunmak" savıyla TCY'nın 140. maddesi uyarınca hakkında açılan soruşturma nedeniyle, Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcısı Hâkim Kıdemli Albay Hanefi Öncül tarafından Çağlayangil'in ifadesi ahndı. Merhum Nurettin Gündoğdu ile merhume Fatma Gündoğdu'nun oğlu; merhum Süreşya ve Hikmet Gündoğdanun ve Ismet Batumlu'nun kardeşi; Nurettin, Feridun. Esat Taeettin Gündoğdu ile Deniz Batır'ın babası; Füsun, Hülya ve Elveda Gündoğdu ile Engin Batır'ın kayınpeden; İlhan Bahar Gündogdu. Özlem Gündoğdu, Bahadır Batır. Tarık Akın Gündoğdu. Yurdakul Gündoğdu ve Baturay Baıır'ın dedesi; Özden Batumlu ve Özgül Ergun'un dayısı: Tülin Tolon'un amcası Mehlap Gündoğdu'nun eşi ACI KAYBDflZ VAHDETTİN TARIK GÜNDOĞDU 5 aralık 1983 pazartesi sabahı hakkın rahmetine kavuşmuştur. 6 aralık 1983 salı (bugün) Aksaray Valide Camiinde kılınacak ikindi namazından sonra Avcılar mezarlığında toprağa vcrileceklir. Al.LAH RAHMET EYLESİN AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle