25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sel açıdan olanaksızdır. LJnlu İtalyan ce/acısı All'ieri, bu gerçeği dile getırmek ıçin "Suçu toplum ha/ırlar. birey işler" demektedir. Buradakı " t o p l u m " sozunun toplumsal duzeni amaçladığı açıktır. Örneğin bir ulkede toprak relormu şapılmadıkça, toprak \e sınır anlaşmazlıklarından doğan adam oldurme suçlarını onlemek olanaksızdır. Ülkemizde adam oldurme suçlannın onemli bolumunun, toprak ve sınır anlaşmazlıklarından doğduğu, hukuk ve ceza uzmanlarınca bilinmektedir. Toplumsal duzenden kaynaklanan eşitsızlikler, yoksulluk, işsizlik ve oteki benzer koşullar ağır cezalı suçlann ortamını oluşturmaktadır. Bu açıdan cezaların arttırılması, olum ee/alarınm uygulanması gibi onlemlerin suçlan önleyemeyeceği ve azaltamayacağı ceza uzmanlarınca kabul edilmektedir. "Bireysd ve toplumsal psikoloji, çağdaş toplumlarda, bir insanın devleı eliyle öldurulmesinin, başkalannda caydırıcı bir ornek teşkil etmediğini kanıtlar durumdadır. Ayrıca aşırı cezaların, suçları onlemede hiç de etkin olmadığı gerçeği kesinleşmiştir" (2). Bu nedenle olum cezalarının suç işlenmesi açısından "caydırıcı" bir etken olduğunu kabul etmek olanaksızdır. Özellikle siyasal nitelikli suçlarda, olum cezalarımn yanlışlığı, yararsızlığı ve haksızlığı açık olarak kendini göstermektedir. Çunku siyasal suçlar değişkendirler. Bu suçlar, siyasal ortama. siyasal konjonkturegöre bıçımler almaktadır. Dun suç sayılan eylemler, bugun mübah sayılmaktadır. Dun suçlu gorulen duşünur ve devlet adamlarının bugun heykelleri dikilmektedir. Siyasal suçlarda ceza hukumlennın uygulanması, siyasal iktidarların tutumuna gore de değişiklik göstermektedir. Gerçekte siyasal suçlu, genellikle siyasal mucadelede yeı»ik duşen kişidir. Özellikle toplumsal gelişmenın hızlı ve yoğun olduğu toplumlarda bu gerçek kendini daha belirgin olarak göstermektedir. ADLİ HATA DLRUMUNDA.. Konunun onemli bir yonu de sudur: Adlı hata hallerinde ölum cezasını duzeltmek olanaksızdır. Ölum cezasının yerine getırılmesinden sonra ortaya çıkan adli hata, kamu vicdanında onarılmaz yaraidi açmaktadır. Ölıim cezasında, çağdaş ceza hukukunun kabul eıtiği. "ıslah" amacı da yoktur. Çunkü insan oldükten sonra, onun ıslahı düşunülemez. Öte yandan adam öldurme ilkel bir eylemdir. Bununla beraber kişinin bunu tehevvürle ya da başka etkenlerle yapması olasıdır. Ama devlet, bunu yapamaz. Adam öldurme (idam), devle! kavramı ile bağdaşamaz. Kaldı ki suç ile ceza arasında var oiması gereken orantı da ölıim cezasında yoktur. Bu ceza, orantısız bir cezadır. Gerçekte, ölıim cezası bir "ceza" da değildır. Devlet eliyle insan oldurmeye "ceza" adı verilmesi akıldışı bir tutumdur. Bu konuda Victor Hugo "Suç, vicdan azabı ile odenır. balta ya da yağlı kementle dcğil." demektedir. İLKEL BİR ANLAYIŞ Temelde olüm cezası, "kana kan isteme" gibi ilkel bır hukuk anlavışından kaynaklamr. Bu nedenle ceza hukuku uzmanı Meccaci: "Her halde olum cezası ahlak orneği \ermez. Tersıne halkın ahlâkını tahrip eder, vahseti ve kana susamayı tahrik eder, intikam duygusunu besler" demektedir. (3) Ceza hukuku uzmanı Pons'a gore de: "Halen olum cezasının ortadan kaldırılmasına engel olan şey, bir duşunce değil, batıl bir itikattır, cinayetlere karşı toplumu ancak olum cezasının kurtarabileceği \olunda batıl bir ınanıştır." (4). Uygar ulkelerin çoğunun yasalanndan çıkardığı, insanın "vazgeçilmez" yaşam hakkını ortadan kaldıran, caydırıcı niteliği bulunmayan olüm cezası uzerinde dikkatle duşünmenın ve gerekli yasal duzenlemeleri yapmanın zamanı gelmiştir, inancındayız. 1 Ümit Hassan: Olüm Cezası Sorunu, 1972. sa: 98 2 Prof. Bahri Savcı, Yaşam Hakkı ve Boyutları sa: 75 3 Prof Faruk Erem: Ceza Hukuku sa: 188. 4 Prof. Faruk Erem: Ceza Hukuku sa. 189 19 ARALIK 1983 Özellikle siyasal nitelikli suçlarda, öliim cezalarımn yanlışlığı, yararsızlığı açık olarak kendini göstermektedir. Çiinkü siyasal suçlar değişkendirler. Dıin suç sayılan suç bugiin suç sayılmayabiliyor. Olüııı Cezası Üzerine rensel Bildirgesinın uçuncu maddesı "Yaijamak.. her terdın hakkıdır" demektedir. Gerçekten yaşam hakkı, temel haklann başında gelen bir haktır, temel haklann anasıdır. YAŞAM HAKK1MN YOK EDİLMESİ Anayasa hukukunun ve uluslararası antlaşmaların bu temel ilke>i karşısında şu soru gundemdedir: Ölum cezası, yaşam hakkının dokunulmazlık ilkesini bozmakta ve ortadan kaldırmakta mıdır? Bu sorunun duraksamasız yanıtı: "Evet" tir. Gerçekten olüm cezası, ya$am hakkını ortadan kaltlırmakta ve onu yok etmektedir. Bu niteliğı ile olum cezası, Anayasa hukukunun \e uluslararası antlaşmaların, yaşam hakkının dokunulmazlığı ilkesine ters duşmektedır. SUÇLARI ÖNLEME Suçlara ağır cezalar konulmasını, cezalann surekli ağırlaştırılmasını savunanlar, ağır cezalann ve ölum cezalarımn suç işlemeyi onleyeceğıni ileri surmektedirler. Olkemizde de kimi çevreler bu dusıınce\ı benımsenıek CUMHURİYET'TEN OKURLARA... OKAY GÖNENSti HALİT ÇELENK Hukukçu, Avukat Ölum cezası, kamu hukuku ve ceza hukuku alanlarında oieden beri tartışılagelen bir konudur. Çağımızda hukuk uzmanlarının ezici bır v'oğunluğu olum cezasının kaldırılrnasını, anayasalarda ve yasalarda bu yolda duzenlemeler >apılmasını onermektedırler. Başta Fransa, Ingiltere, Almanya, Italya. Isviçre, Avusturya, Hollanda, Belçika, Danimarka. İs\ec, Norveç, İsrail \e Amerika Bırleşik De\ letien'ııin 38 eyaletı olmak uzere elliye yakın Batı ulkesı, ya;>alanndan ölum cezasını kaldırmışlardır. Turkiye dışında, Avrupa Konseyine uye devletlerin hiçbirısinde ölum cezası yoktur. HUKUK AÇISINDAN Çağdaş anayasa hukuku; herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez haklara sahip olduğunu ilke olarak kabul etmiştir. Birçok anayasalar bu ilkeyi, "Temel haklar" bölumunde açıklamışlar ve düzenlemişlerdir. Uluslararası antlaşmalar da insanın "Yaşam hakkf'nı ana ilke olarak benımsemişlerdır. Nitekim altında ulkemizin de ımzası bulunan Insan Hakları E\te \e cezaların arttırılmasını onermektedirler. O>sa ceza hukuku ve kriminoloji alanında yapılan araştırmalar, öium cezalarımn, ağır cezalı suçları önleyeceği yolundaki duşunceleri doğrulamamıştır. 1953 yılında Ingıltere'de oluşturulan "Ölum Cezası Kraliyet Komisyonu" dünyanın her yöresinden topladığı istatistikleri inceledikten sonra duzenlediği "?89 sayfahk raporunda, "Ölum cezasının kaldırılması, ilgili suc oranını arttırmamakta, ölum cezasının yeniden konulması da suç oranını azaltmamaktadır." sonucuna ulaşmıştır. (I). Bu, araştırma orneklerinden bir tanesidir. Cezalarııv arttırılması, cezaların ağıriaştırılması, nasıl suçları onleyemiyorsa, olum cezaları da suçlann işlenmesini engelleyememekte ve azalmasını sağlayamamaktadır. 1960 yılmdan bu yana ülkemızde görülen gelişmeler de bunu doğrulamıştır. Gerçekte, suçlann kokeninde ekonomik ve sosyal nedenler buiunmaktadır. Ekonomik ve sosyal nedenler ortadan kaldırılmadıkça suçlann önlenmesi bilim Yalan Söyleme Hakkı?.. S ir lise öğrencisi şöyle soruyordu: "Niçin basın olarak daha fazla özgürlük istiyorsunuz, üstelik okur olarak bunun benimle ne ilgisi var, bu sizin sadece bır meslek sorununuz değil mi?" Bu soru ilk anda belki irkiltici, şaşırtıcı gelebilir, ama insanlann çok onemli bir bölümünün kendi "haber alma, bilgilenme hakkı ve özgürlüğü" konusunda bu lise öğrencisinden çok daha fazla duyarlı olduğunu söyleyebilir miyiz? Bizim toplumumuzda da basına inanmayan ve güvenmeyen bir çoğunluktan söz edilebılir. "Okuduğunuza inanıyor musunuz?" bu soruyu sabah evinde, işinde, vapurda, trende gazetesine dalmış însantara sorsak belki de bizi en çok şaşırtacak olan, kimi insanlann inanmadıkları halde aynı gazetelerı sürekli okumalan olacaktır. u güvensizliğin kaynağı da kuşkusuz basının kendi yanlışlarıdır. Yanlış haber, çarpık haber, uydurma haber... Çözüm ise çok bellidir: Doğru haber, çarpıtılmamış haber, herhangi bir çıkar güdüsüyle gizlenmemiş haber.. Yani insanlann doğru haber alma, bilgilenme hakkına en başta o haberleri aktaranlann sonuna dek saygı göstermesi.. Eğer bir olay varsa, bunu herhangi bir çıkar için ya da "ulvileştirilmiş" gerekçelerle ınsanlara duyurmaktan kaçınmak ne ölçüde gazetecilik suçuysa, dürüst habercilik yapanlan ihbar etmek de o kadar gazetecilik ve ınsanlık suçudur. Batı Alman Der Spiegel Dergisi Yazı İşleri Müdürü'nün bugünkü Siyaset 83 ekimizde yer alan yazısı gazetecilik görevinin ve onurunun ne olduğunu. ne oiması gerektiğini somut bir olaydan yola çıkarak çok açıkseçik anlatan onemli bir ömektir. B OKTAY AKBAL EVET/HAYIR USG uluslararası sanat gösterileri a.ş. &egemen bostancı sunar Anlamak ve Tamamlamak... "Atatürk'u Anlamak ve Tamamlamak". Terörkurbanı, değerli toplumbilimci, dostum Cavit Orhan Tütengil'in bir kitabının adıdır. Tütengil Atatürk'u gerçek kışiliğıyle anlamak' gerektiğıni söyler, der kı: "Atatürk Devrimi ve Âtatürkçülük beliriı siyasal yönlerden değıl, Türkıye ve dunya gerçeklerı açısından bir butün olarak değeriendınlmelidır. \eniliğe, ıleriye dönük olan ulusal devrimcı dünya görüşu, ınanıyoruz ki gun geçtıkçe yenı çağdaş yorumlarla tarih ıçindeki gerçek yerini daha sağlam bıçimde alacaktır." Evet. önce anlamak, sonra da tamamlamak gerekir Atatürk devriminı... Anlamak içın de sevgi ile yaklaşmak baş koşuldur Karşıt duygularla, düşmanlıkla, bambaşka niyetlerle, özlemlerle değil; sevgiyle ele almak, incelemek, gerçeklerin aydınlığında görmek. O günden bu güne aştığımız zaman içinde Atatürk Devrimi adına ne yaptık, ne ettik, ne başardık; ya datam tersi, gerçek Atatürk duşüncesınden, Atatürk Devrimi diye tanhsel biranlam kazanan ilerici, çağdaş atılımlardan kaçını koruduk. geliştirdik, kaçını yıktık, yok ettik, ya da yozlaştırdık!.. Bütün bunları saptamak, yüreklilikle belirtmek, yıllardır içinde yaşadığımız oluşumları, geri gidişlen, yanlış eylemleri yerli yerinş : koyarak, bir sonuca varmak gereklidir. ' Atatürk Devrimi herşeyden önce, bir 'bütün'dür. Şurasını alıp, burasını bırakmak, şu ılkesi iyidir, ama öteki ilkesi geçersiz demek olanaksızdır. O zaman. Atatürk'ün adını hiç anmayalım, onu bu ulusu düşmandan kurtarmış büyük bir komutan sayalım yalnızca!.. Ki, bir takım çevrelerin, kişilerin uzun yıllardan beri ulusumuza, hele Atatürk devrimcilerine benimsetmek istedıkleri de budur. Mustafa Kemal Paşa büyük bir komutandır, yurdu kurtarmıştır, 'vatan ona minnettardır'. Ama sonra?... Sonra yaptıklan, o genci, tutucu çevrelere, kişilere göre, tümüyle yanlıştır, ulusumuzun zararına işlerdır. Bu gibi kimseler, zaman zaman Atatürk'ün 'vatan kurtarıcılığı'na bile gölge düşürmek istemişlerdir. O'nun. Padışah Vahdettin'in emriyle Anadolu'ya gıttiğini yazmaktan sıkılmamışlardır. Her fırsatta bu tür savları yineler dururlar. Oysa tarıh ortadadır. Hepimız içinde yaşadık, yaşıyoruz. Neyse ki Atatürk düşmanlarını tanımak o kadar zor değildır. Görmesinı bilmek, bu gibi kimselerin yazdıklannı okumak yeter... Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938 günü dünyamızdan ayrıldı. Kırk beş yıl önce... O gün doğanlar şimdi olgunluk çağının eşiğinde, o günlerde ilkokul, ortaokul, lıse, üniversite sıralannda olan kuşaklar da olgunluk dönemini bitirmiş, ya da bitirmek üzeredirler. Şöyle düşünüyorum olamaz ya! Atatürk Anıtkabir'den doğrulsa da ülkesine bir göz atsa. ne derdi acaba, ne düşünürdü? O, bunu yapamaz, ama bızler Cumhuriyet rejımini emanet ettiği kuşaklar, bu muhasebeyi yapamaz mıyız? Her birimiz, ıçimizde, vicdanımızda, kafamızda Atatürk dönemindekı Türkiye ile bugünün Türkiye'sinı karşılaştıramaz mıyız? ABD dolarının 120 kuruş olduğu günlerde yaşayan; ondan sonraki yıllarda nıce acı deneyimlerden geçen bizler, bu hesaplaşmayı kendi kendimıze artık yapmamalı mıyız? Tütengil dostumun 'Atatürk'u Anlamak ve Tamamlamak' kitabı ıçin bir kaç yıl önce bu sütunda çıkan yazımı şu satırlarla bitirmışim; 'Atatürk Devriminin anlamını bilmeyen, anlamayan, anlamak, bilmek istemeyen kimseler dillerinden 'Atatürk' sözünü düşürmedikleıi halde Atatürk düsüncesıni ortadan kaldırmak. yozlaştırmak istemışler; zaman zaman da bunu başarmışlardır. Gerçek Atatürk devrimcilerine acılar çektirmişler, onları ülkeye düşman ve zararlı kimseler olaıak göstermeye çaba harcamışlardır Oysa Atatürk Devrimi, hiçbir ters, yanlış yoruma, yozlaştırmaya olanak tanımayacak kadar kesindir, açıktır... Atatürkçü kuşaklan bekleyen görev ortadadır, yanda kalan devrimi tamamlamak. Atatürkçü bir demokrasi kurup, ülkeyı, ulusu çağdaş uygarlık duzeyine çıkarmak. Tek yol, tek amaç budur, bu olmalıdır" SADE VAIAN J.Maşek B.Brecht CanYücel S Kurgu veYonelm BAŞAR SABUMCU A N Müzık ALİ KOCATEPE.NECDET TOKATLIOĞLU BİLETLER SATİŞA SUNULMUŞTUR ram ÇarşambaPerşembeCuma BILETLER SATIŞA CumartesiPazar: 21.15 SUNULMUŞTUR. ötrermeıı/ÖJrtoci / M«mur %50 indirimlidir. CumartesiPazar 18.00 Pazartesl Salı: 21.15 Cuma: 18.00 Cumartesi Pazar. 14.30 HİTLERE KARSI ŞENER §EN AHMETGÜLHAN BUGÜNDEN İTİBAREN GiseTel: 14067 92 BüLBüLLERi PUuikmlMjlHmm yazan yoneten H A L D U N D O R M E N san tiyatrasundâ GiseTel: 140 67 92 • Federal Alman paıiamenter schwartz: "Türkive'nin onundeki ikinci demokrasi sınavı yerel seçimler" • sosval demokrasi ve sendikaiar : cevdet Selvi, Hasan şasri Babalı, Yener Kaya, cüven Önler •Her gün tek başına Yalnız vaşavan kadınların sorunlari:isık Yenersu, Dr. Şuie Torun, Fusun özbilgen, Sema Okay Canan Arın • "Kaydınız silinmiştir" üniversite kapısı, tahliye edilen öğrencilerin kimine açık, kimine kapalı •JohnLeCarre.Arafat'ıanlatıyor'Fenerbahçede neler oiuyor? • Söz sırası: Oktay Kurtböke • Noktanın konuğu: Bahri savcı Kuşe kap<*,68 sayfa.iso Ura Yerel seçimlere kadar özal'ın izleyeceği taktik noKta asına karşı 'güven bunalımı' ve gazetecilere olumsuz bakışın yaygınlığı konusunda Amerikan TİME Dergisi 12 aralık tarihli sayısında uzun bir inceleme yayınladı. Bu yazının ılginç bir yanı da yakalanan uydurma haberler konusunda Amerikan toplumunun gösterdiği şiddetli tepki. Örneğin 8 yaşındaki eroinman çocuğun öyküsüyle 1981 'de Pulitzer ödülünü kazanan VVashington Post muhabirı, röportajının uydurma olduğu ortaya çıkınca ödülü geri vermek zorunda kalmıştı. Türk basınına da yansıyan bu olay ABD'de basın üstüne büyük tartışmalara yol açmıştı. ABD'de New York Times gibi saygın bir gazeteyi sarsan bir diğer örnek de gazetenin pazar ekinde yayınlanan bir Kamboçya röportajı. Röportaj yazannın hiç Kamboçya 'ya gitmediği. üstelik röportajının Andre Malraux'nun 1930 da yayınlanmış bır öyküsünün uyarlaması olduğu anlaşılmış. Bunların kimi daha masumane, kimi daha kötü yüzlerce benzerini ülkemiz basınından da göstermek olası. Basın özgürlüğünün tehlikeli olabildiği bir sınır var mı? Bu tartışma daha çok sürecek, ama konuya en özgürlükçü yaklaşımlardan biri kuşkusuz basından çok çekmiş bir ABD Başkanının, Thomas Jefferson'un şu sözü: "Basının özgürlüğünü kullanmasıyla, bunu istismar etmesi arasındaki sınırı çizmek çok zordur. Bu yüzden ben basının yalan söyleme hakkını bile savunacağım." 4 r « ( YAPRAKU EVRİM OPSET TAKVİMLERI TAKVlM FtYAT LtSTESl Eb«t Fiab 170 İM İSO 130 GENEL KURUL İLANI MİMARLAR ODASI İSTANBUL ŞUBESİ BAŞKANLIĞINDAN Odarnız 28. Genel Kurul toplantısını 78.1.1984 günleri, BeyoğluMiralay Şefik Bey Sokak 1/2 Gümüşsuyu Taksim adresinde bulunan kendi mekanında, çoğunluk sağlanamadığı takdirde 14.1.1984 gunü Tepebaşı Kazablanka Salonu'nda saat 9.0017.00 arasında aşağıdaki gündem dahilinde toplanacaktır. Oy verme işlemi 15.1.1984 günü yine aynı saatlerde odamız adresinde yapılacaktır. Üyelere duyurulur. GÜNDEM: 1. GÜN (7 ocak veya 14 ocak 1984 saat 9.0017.00 arası.) 1. Açılış ve Başkanlık Divanı seçimi. 2. Atatürk ve Şehitler için saygı duruşu. 3. 27. Dönem Yönetim Kurulu çalışma raporunun okunması. 4. Çalışma raporunun görüşülmesi ve karara bağlanması. 5. Yeni yıl çalışmaları uzerinde görüş ve öneriler. 6. Yönetim Kurulu ve delege adaylarının tesbiti. 2. GÜN: (8 ocak veya 15 ocak 1984 saat 9.0017.00 arası.) 7. Seçimler. NOT: Kararname oy kullanma zorunluluğu getirmiştir. ADET İSO 200 300 500 23SO EWt Fiab 1S0 140 M0 120 İSO. 140.110.120. 1000 120 110 llt.2000 110 100 100.(TMnrı «yrıca PTTtterati&loun*z.) EVRİM OFSET TAKVtMLERIM 1) 20 2) Spmıi, i i SI U 4, kuı C*â^o<h 1350, Hak n Kaptbtmnt »7» W»t» 12 it 1 3 ü , EVKlM OFSETm KVRİM OFSCT TAKVlM OALBRİSİ m bmalm. GelişimYaj COalocfai Yabta NUUMİIÇ. S^dı VELI COÇER T. ORTAfil "Ciüvcnılır Yavuıoiık" %. 1, Kxhr H u tSTANBUL .SMM«0S20IS 1 « S a t 7 « 7 * * S n « l 00523 70 mSB 70 »t MENKUL SATIŞ İLANI KADIKÖY 3. İCRA MEMLRLUĞU'NDAN 983/6119 Satılıp paraya çevrilmesine karar verilen 150.000 lira muhammen kıymetinde 1 adet tekas interumenis marka hesap makinesi, 1 adet unler marka vitrinli buz dolabı, 1 adet ibretil baster marka terazi. 1 adet para kasası, gri renkte 1 adet facit marka büyük yazı makinesi açık artırma suretiyle satılacaktır. Halen mahçuzlann bulunduğu adres: Hasanpaşa Ulusluk Sok. No: 3 adresinde 1. satış 29.12.1983 gunü saat 17.00 ila 17.15 arasında yapılacaktır. Bu satışta mahçuzlar muhammen kıymetinin °MI 75'ini bulduğu takdirde müşterisine ihale edilecektir. Bulmadığı takdirde ikinci satış gunü olan 30.12.1983 günü aynı yer ve aynı saatte yapılacaktır. En fazla pey suren muşterisine ihale edilecektir. Ihale bedeli ve damga resmi bedeli alıcıya aittir. llan olunur. 14.12.1983 Basın 14200 • Boğaziçi son sımflıdan evinizde Ingilizce 20'den sonra 5810469 YENI HESAP UZMANINI 1 2 3 4 5 Mikroprogram 14 «t 12 hane priırter Mustakil hafızatar Spesial tookslymte Genej fmksiymlar 8 KALEM SAPAN KİLİDİ VE KELEPÇESİ (ÇELİK HALAT İÇİN) SATIN ALINACAKTIR Şartnamesi, bedelsız olarak aşağıdaki adreslerden alınabilir. 1 KARABÜK'TE: Demır ve Çelik Fabrikalan Muessesesı Tedarik ve lkmâl Müdürluğümuz. 2 İSTANBUL'DA: Sirkeci, Yalıköşku Cad. Yalıkoşku Han Kat: 45'deki mumessilliğimiz. 3 ANKARA'DA: Dışkapı, Çankırı Caddesi No: 57'deki Genel Müdürluğümuz. Isteklilerin şartnamemiz esaslarına göre hazırlayacaklan kapalı teklif mektuplannı. geçıci teminatlanyla birlikte en geç 28 Aralık 1983 Çarşamba günu saat 14.00'e kadar Karabuk'te Müessesemiz Haberleşme ve Arşiv Mudürluğü'nde bulundurmaları ilan olunur. Heclef: 5 nıilyon satan ÎÎU Heclef: 1 nıilyon satan kitnplar! Heclef: ls.il ı^ıl bir'l iirkiye! L iki"im/«İ«'kı h u t u n irayoU'lmıı. ınıııluk satı^lanrıı I<I|>I.L>.IL. ..ııl*( c '2 o n u h o n e<lıyor . Bır kıUi|> «•rtalaıııa "i İ»ın s a u y o r . . . i)\ s;ı I urkıycrııız .">() n n K o ı ı nııftısli] bfiM"ık h i r u l k e ! Heclef: 5 mihon satan gazeteler. I milyon satan kîtaplar. fşıl >>•! bir Tıirkivc. TEŞEKKÜR Eşim HÜLYA ÇETİNKONCA'nın hastahğı ile ilgili yardımlarını esirgemeyen, İLAN İSTANBUL ASLİYE 4•L^CÜ TÎCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN Dosya No: 1983/91» Şişli Şair Nigar Cad. No: 8 adresinde mukim DERtLlN Deri Mamulleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili Av. Nil Tunca'nın alacakhlara teklif ettigi KONKORDATO dosyasının mürafaı 2.12.1983 S. 15.00'de yapılarak aşağıdaki gibi huküm tesis edilmistir. Istemin ve davanın KABULÜNE, davacının borçlarını Konkordatoııun tasdik karannın kesinleşmesinden itıbaren başlayarak 4 eşit taksitle ve 4 senede faizsiz olarak ve teminatsız ödeme teklifi suretiyle; borçlarımn To8O'i ödeme şeklinde vaki KONKORDATO PROJESİNİN TASTİKİNE, 5.000. TL. maktu vekalet ucreti takdirine, mahkeme masraflarının davacı uzerinde bırakılmasına, tastık hara peşin alınnuş bulunmakla ayrıca ahnmasına yer olmadığına, Vargıtay yolu açık olmak uzere 2.12.1983 gunü oybirliğiyle karar verildi. 16.12.1983 Basın: 14251 CHARL1E CHAPLİN Modern Times The Great Dictator The Goldrush Easy Street Dog's Life Pilgrim Der Tramp Der Arbeit Das Pfandhaus GermencıK Sok Ata Act.No.4 Bebek,ST T«l S5 62 31 V1DEOTI1EOUE w İLAN Basın 29706 GÖLCÜK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ İLAN Dosya No: 1981/533 Davacı Ray Sigorta A.Ş. vekili Av. Rasim Kuçuk tarafından davalılar Zeki Yılmaz ve Selahattin Yılmaz aleyhine açılan alacak davasında: Davalılar Zeki Yılmaz ve Selahattın Yılmaz C. Savcılığı kanalı ile yapılan tüm aramalara rağmen bulunamadığından ilanen tebligat yapılmasına karar verılmiş olup, duruşma gunü 21.2.1984 günü saat 9.00'da hakimliğimizde hazır bulundurulması veya kendılerinı bir vekil ile temsil ettirmesi davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 13.12.1983 Basın 14212 , Gaınec 'rr Ct^.ı tı •J.I 6"* tVt fO 000 kııap kampan au'ia kanhn k lap bağifta\.tı. mtap ıçm para bag adres değişiküği AVUKAT GOKALP TOLGA Yeni adresi: Kadıköy Osmanağa Kırtasiyeci Şokak Sadık İşhanı No:6 Kat3 Telefon İs: 339 50 24 E\: 356 % 16 Uzman Doktor MUSTAFA DEMİRCİOĞLU'na teşekkürü berç bilir, yaşamları boyunca iyilikler dilerim. ÇETİN ÇETİNKONCA BEYOĞLU 2. SULH HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Sayı: 1983/1216 Hastalığı sebebiyle Yaşar Scferoğlu'nun HACİR ALTINA ALINMAS1NA ve kendisine babası RAFET SEFEROĞLU'nun VASİ TAYİN EDİLMESİNE 18.11.1983 tarihınde karar verilmıştır. ilan olunur. 8.12.1983 Basın 14193 SATILIK DAİRE Ankara İsrail Evleri 57. Sokak'ta. Fiyatı 8 milyon Müracaat İst. 359 25 08
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle