18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 133 YIL SONRA CEZAYİR'E DÖNÜ 13 7 ağustos cumartesi sabahı, ek binadald büromda, Almanya'da bir fîrmaya, bir televizyon makinesi ısmarlamak için mektup yazdınyordum. Çocuklar, uzun kış gecelerinde, sıkıldıklannı, Cezayir televizyonu prögramlarmın biraz düzelmeye başladığını söylemişler ve beni bu siparişe zorlamışlardı. Cezayir'de yaz aylan çocuklar için daha cazipti. Cezayir'in doğusu veya batısındaki plajlara gidiyor, doyuncaya kadar denizde kalıyor ve serinliyorduk. Ben, Cezayir'in 3050 kilometre doğusundaki Rocher Noir, Le Figuier gibi ağaçlann sahillere kadar uzandığı, kayalann arasmdaki geniş ve temiz kumlu plajlan tercih ediyordum. tran Büyükelçisi Aştiyani ve eşi ile birlikte ailece her tatil günü bu plajlardan birisine gider, yüzer, sonra ağaçlar altına seccadeleri serer, gölgede yemek yer ve radyodan haberleri dinler, müzikle bir süre uyurduk. Iranlı meslekdaşım bazen sürpriz yapar, bize Tahran'dan getirttiği havyan ikram ederdi. Sipariş mektubunu imzaladıktan sonra, Arnavutluk Büyükelçisi Muhsin Kroi ziyaretime geldi. Konuşmamız sırasında kapı açıldı, içeriye, yüzü sararnuş, Erdinç Karasapan girdi, elinde bir kağıt vardı. "Efendinı, tsmafl Soysal için agreman isteniyor" dedi. Erdinç'in yaptığı, usullere uymayan bir davranıştı. Yabana bir Btiyükeiçinin yanında içişlerimizi görüşmemesi gerekirdi. Heyecanlanmıştı. "Neresi için agreman istiyorlar" diye sordum. "Buradan, Cezayir'den" diyebildi. "Peki, ben ne oluyorum?". "Bilmem, dedi. Bir teJgraf daha var. Daha bakamadım." Arnavutluk Büyükelçisi, "Kasara bakmayın", dedi. "Ben de meraklandıın. Oldu olacak, biraz daha bekleyeyim de, nereye atandığınızı b«n de öğreneyim" dedi. Erdinç, biraz sonra geri döndü. Elime telgrafı sıkıştırdı. Dışişleri Bakanı Hasan Esat Işık, Kahire Büyükelçiliğimiz raaslahatgüzanna talimat gönderildiğini, benim için BAC'dan agreman istendiğini resmen tebliğ ediyordu. Hasan Işık, 1933 yılından beri, Galatasaray Lisesi'nden sınıf arkadaşımdı. Yüksek tahsilimizi Ankara'da Hukuk Fakültesi'nde, askerliğimizi Yedek Subay okulunda beraber yaptık. Aynı sınavla, Dışişleri Bakanhğına 1 eylül 1940 tarihinde meslek memuru olarak girdik. Meslek hayaturuzda tesadüfen aynı dairelerde, aynı işlerde çalıştık. lyi veya daha az iyi günleri birlikte paylaştık. Hasan Esat Işık, her zaman bir prensip adamı olarak kalmış, özel ve resmi hayatını, inançlanna bağlı, prensiplerinden taviz vermeyen karakteri ile yürütmüştür. Naziktir, kibardır, kendisine has bir görev anlayışı ve uygulayışı vardır. Mücadeleden yılmaz ve inançlannı savunmada bazen kırıcı olmayı bile göze alır. Ama daıma dürüsı, daima samimidir. Beni Kahire'ye Büyükelçi olarak göndermeyi kararlaştırmış, bunu gerçekleştirmek için, Başbakanla münakaşa dahi etmiş, fakat bütün bunlardan bana en ufak bir haber dahi vermemisti. BAC ile ilişkileri düzeltmenin zamırun gelip geçtiğine kanaat getirmiş ve bu nazik görevi benim yapabileceğimi düşünmüştü. Haberi gerçek bir sürpriz oldu. Hatta bir aralık, tereddüde dahi düştüm. Fakat, ertesi sabah, ikinci bir telgraf geldi. Cemal Abdülnasr, bana, 18 saat içinde agreman vennişti. Bu sanırım, diplomasi tarihinde, bir sür'at rekoru idi. Nâsır'ın Türkiye ile banşmak ariusunu ve bir bakıma da bana itimat ve sempatisini ifade liyordu. Derhal hazırhklara başladık. tsmail Soysal, en geç eylül sonlarında Cezayir'e gelmek istiyordu. Aynlıklar daima acıdır. Ha[yatta insan, bazı insanları ve batn yaratık ve cansızları sever, ona alışır fakat ergeç onlardan lynlmak zorunda kalır. Ceza'i sevmiştim. Sert, haşin, alın> fakat dostluklannda sami, i ve güvenüir Cezayirlileri sev!tim. Devlete satın aldırtmak lağını bulamadığım Sefaret binalannı, büyük parkı, ağaçlan, kurt köpeği DougJi'yi, gülleri, karabiber ağaçlarını, begonvilleri sevmiştim. Ben Bella'run da söylediği gibi topraklarıru ecdadımızın kanlan ile suladıklan bu 2 milyon 400 bin kilometrekare yüzölçümü ve bu gün 18,5 milyona varan nüfusu ile Cezayir'e kalbim ve hislerimle bağlı kalıyordum. Ben Bella'yı bütün zaaflanna rağmen sevmiştim. Bütün kavgalanmıa küçümseyerek, Buteflika'yı gülümseyerek hatırlıyorum ve bugün içine düştüğü tatsız durum için üzülüyorum. Isimlerini hatırladığım veya unuttuğum bütün Cezayirli dostlanma şükran hislerimi daima muhafaza edeceğim. Ama, benim için kayıplann en acısı, emektar mavi Volkswagen'imden ayrıldığım an oldu. Kara ve deniz yolu ile arabayı Kahire'ye nakletmek olanağı buiamadık ve mecburiyet karşısın ANKARA NOTLARI Büyükelçi SEMİH GÜNVER Esenboğayn İran Başbakam Huveyda ile birlikte indim. Başbakan Ürgiiplü, Başbakan Yardımcısı Süleyman Demirel. Dışişleri Bakanı Hasan Esat Işık şaşırmıştı. Hasan Esat Işık bacak bacak üstüne attı, sigarasını yaktı, sol kaşını havaya kaldırıp uzun uzun cümlelerle Kahire'de neler ynpmam gerektiğini anlattı. Ankara'da iken, Milli Eğitim Bakanlığımız, Ankara Palas Oteli'nin bahçesinde, Cezayir Güzel Sanatlar Akademisi Başkam şerefıne bir öğle yemeği tertipledi. Beni de çağırdılar. Cezayirli misafirin Türkiye ziyaretini, Cezayir'de, kendisi ile birlikte hazırlamıştık. Yemeğin sonunda söz alan Cezayirli dostumuz, "Türkiye'yi yıllardan beri görmek arzusu ile yaşadığını, şimdi bu mutiuluga ulasmıs olduğunu, fakir bir köylü çocuğu olarak köyden Cezayir şehrine gelince, yüksek tahsilini yapabilmek için çizdiği Atatürk'ün kara kalem porlrelerini. üniversite gençlerine satarak, geçimini saglayabildiğini, Ozayiriilerin Atatürk'e ve onun eserlerine olan hayranlıklan sayesinde, yîıksek tahsilini bitirebildiğini" büyük bir coşku ile anlattı. 22 EKİM 1983 MUSTAFA EKMEKÇİ HASAN ESAT IŞIK Kahire'de neler yapmam gerektiğini bana bir bir anlattı. Gtirsel, "Ben o Nasır'ı pek sevmem ama yine de selam söyle" dedi da bir Cezayirliye sattık. Volkswagen, yeni sahibinin idaresinde, ağaçlar arasından, yokuş aşağı uzaklaşırken, sanki bana küsmüş gibi geldi. Kayıp olup gitti. Eylül sonlannda talimat almak üzere bir kaç gün için Ankara'ya uçtum. Yesilköy Havaalanında, Şeref Salonunda, tran Başbakam Abbas Huveyda ile karşüaştım. Huveyda, eski bir arkadaşımdı. Cenevre'de Avrupa Iktisat Komisyonu nezdinde Iran'ı temsil etmiş, sonra Başkâtip olarak Ankara'ya gelmişti. Dostluğumuz o yıllardan başlar, arkadaşhğımız feci ölümüne kadar, bazen birbirimizi yıllar boyu görmemiş olmamıza rağmen, aynı samimiyetle devam etmiştir. Huveyda, resmi bir ziyaret için Ankara'ya gidiyordu. THY'nin Ankara seferini yapacak Boeing uçağınm ön kısmı lran Heyetine aynlmıştı. Beni bırakmadı, yolculuğu yan yana, konuşarak yaptık. Esenboğa'ya geldiğimiz zaman, kolumdan tuttu, "beraber inelim" diye ısrar etti. Pencereden baktım. Başta, Başbakan Suat Hayri Ürgüplii, Başbakan Yardımcısı Süleyman Demirel, Dışişleri Bakanı Hasan Esat Işık, diğer Bakanlar, Dışişleri ileri gelenleri sıraya dizilmişlerdi. Çarnaçar merdivenleri birlikte indik. Suat Hayri merhum, Huveyda'nın elini sıktı, "taoş geldiniz" dedi. Beni görünce şaşırdı. Mana veremedi. Kırk yıllık dosttuk. Hasan Esat Işık ise gözlerini hayretle açmıştı. Şeref salonuna doğru giderken, durumu izah ettim. Salonda, valizimi beklerken, bir sure Süleyman Demirel ile ahbaplık ettik. Huveyda'yı, bir kere daha, 1970 eylülünde Nâsır'ın cenaze merasimi sırasında Kahire'de görecektim. Bu defa Süleyman Demirel Başbakan olarak, Kahire'deki Hilton Oteli'nde Abbas Huveyda ile görüşecekti. Ankara'da Bakanlıkta Mısır dosyalarını inceledım. Cumhurbaşkanı Cemal Gttrsel, beni Çankaya'da kabul etti. Başyaver, Cumhurbaşkanı'nın yorgun olduğunu söylemiş, yanında onbeş dakikadan fazla kalmamamı istemişti. CemaJ Gürsel, Cezayir öykülerini zevkle dinledi. Kalkacak oldum. "Otur biraz daha"dedi. "Bakma onlara. Bana Cezayir'i biraz daha anlat". Anlattım, Cemal Gürsel iyi insandı, baba adamdı. Gözlerinin içi gülüyordu. Izinini istedim. "Demek şimdi Mısır'a gidiyorsun, öyle mi? Allah kolaylık versin. Ben o Nasır'ı pek sevmem. Ama, sen yine bcnden bir selam söyle" dedi. Başbakan Suat Hayri ÜrgüpIü'nün, her neden ise beni görünce, eski hatıraları, dertleri canlamrdı. Bu defa da, onu, bütün hayatını zehir edecek kadar üzen Divanı Âli olayını bana bir kere daha tekrarladı, 1958 yılında, Washington'da Amerikalılann istediğimiz yardımı yapmayacaklarından, zamanında Adnan Menderes'e bilgi verdiğini, fakat eski Başbakan'ı inandıramadığını, sonra söylediklerinin doğru çıktığını anlattı. Halbuki o olayları Washington'da birlikte yaşamıştık. Dışişleri Bakanı Hasan Esat Işık, dostum ve kardeşim, beni Jcarsısına oturttu. Bacak bacak Gflrsel, Ürgüplü. Inönü 2 dava sonuçlandı: 2 idam, 4 müebbet Haber Merkezi 12 Eylül öncesi Bergama ve yöresinde faaliyet gösteren yasadışı De.Yol örgütü üyesi 54, Halkın Kurtuluşu üyesi 3 sanıklı Bergama Dev Yol davası karara bağlandı ve bir sanık idam, 4 sanık müebbet, 16 sanık da 2 ıla 6 yıl arasında değişen çeşitli hapis cezalarına çarptınldı. Ege Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde görülen davada Tayfun Topoğlu adlı kişiyi boğmak suretiyle öldürdükleri gerekçesiyle Dev Yol üyesi Şenol Böke idam, Hiisamettin Kırmızı. Güngör Aker ve Metin Kaya ömur boyu afır hapis cezalarına çarptınldı. mahkeme Devyol üyeleriyle işbinliği yapan Halkın Kurtuluşu üyesi Nejai Karabatan'ada polis memuru Mehmet Koyuncu'yu öldürdüğü gerekçesiyle ömür boyu ağır hapis cezası verdi. 12 Eylül öncesi yayınlanan "Savaş Yolu" gazetesi sorumlu Yazı Işleri Müdurü Hikmet Giiriş, yayın yoluyla komunizm propagandası yaptığı savıyla yargılandığı Ege Ordu ve Sıkıyönetim Komutanhğı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi'nce 7 yıl '6 ay hapis cezasına çarptınldı. ANKARA "4 mevsim Tiirkiileri" isimli şiir kitabı ile halkı kanunlara karşı gelmeye ve suç işlemeye kışkırttığı iddiasıyla yargılanan Şair Özgen Seçkin beraat etti. DEVYOL'CU İDAMA MAHKÜM OLDU 3 Numaralı Askeri Mahkemesi, DevYol adlı yasadışı orgüte üye olduğu ve bu örgüt adına çeşitli öldürme olaylanna karıştığı gerekçesiyle sanık Cumhur Yavuz'u idam cezasına çarptırdı. Mahkeme Heyeti'nin karar gerekçesinde Cumhur Yavuz'un ideolojik amaçla Özkan Tekin ve Çetin Karadede'yi öldürduğunun Fatsa'da Dursun Kırcak adlı kişinin öldurülmesı olayına Ijanştığının ve Mahmut Kocabaş adlı kişinin öldürülmesi için emir verdiğinin anlaşıldığı belirtildi. Aynı davada yargılanan Timur Karabut 1 yıl 1 ay 10 gun hapis cezasına çarptınlırken sekiz sanık da beraat etti. tSTANBUL Bulgaristan adına casusluk yaptıkları savıyla Osman Güneş, Hüseyin Bulut İstanbul Sıkıyönetim KomutanIığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi'nce tutuklandılar. Güneş ve Buiut, Türkiye aleyhine siyasal ve askeri casusluk yaptıkları savıyla bir süre önce gözaltına almmışlardı. Yurt dışında işçi olarak çalışan bu iki sanığın sorgusu Askeri Savcı Hakim Kıdemli Albay Hanefi Öncü tarafından yapılmıştı. • Kokain içtiği iddiasıyla yargılanan işadamı Sarvet Çiftçi'nin tahliye istemi yine reddedildi. İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki dünkü duruşmada sanık avukatlan olay yerinde uygulamalı keşif yapılmasını ve bulunan toz maddenin bazı kimyasal maddelerle aynı reaksiyonu gösterebileceğini belirterek sanığın tahlivesini istediler. Tahliye istemini reddeden mahkeme son savunma için süre istemini kabul ederek duruşmayı 31 ekim pazartesi gününe bıraktı. • Çukurova Holding'in sahibi Mehmet Emin Karamehmet ve arkadaşlanyla ilgili davaya dün 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Sanıklardan sadece Erkunt Yasin, Osman Yiğit Elnezer, Perihan Giilbay ve Işıklar: DISK'in ralışrnaları yasaldır diklerini oriaya koyduğuna işaret etti. İddianamenin, görev almalarda seçimlerin şeklen yapıldığı iddiasmın çürudüğünü belirterek özetle şoyle dedi: "DİSK >öne(im organfarına seçilenler çağdaş ve gerçek sendikacılık yapmak işin seçilmişlerdir. Tutanaklardan da anlaşılacağı üzere kendileri kaiılmavarak ya da secilemiyerek görevi bırakanlar ya da görevi sonradan bırakanlar olmuştur. Bu durum DİSK'in gizli ve yasa dışı. ihtilalcı bir örgüt olmadığını kanıtlamaya \etmektedir. Herkes çok iyi bilir ki, gizli, >asa dışı veya ihlilalci bir örgütiın genel kurulu bovle oluşmaz. Böyle açık bir şekilde yapılmaz, seçimler böyle olmaz ve seçilenler bu şekilde ayrılamazlar." tstanbul Haber Servisi DİSK davası yargılamasında delil olarak okunan DISK Genel Kurul çahşmalan hakkındakı betgelere ilişkin açıklama yapan Genel Sekreter Fehmi Işıklar, DlSK'in diğer çalışmalarında olduğu gibi, Genel Kurul çalışmalarında da iddianın aksine açıklık ve yasallık söz konusu olduğunu söyledi "DİSK demek aleniyet demektir. meşruiyet demektir. Bu durumu biz soyleme sek bile, ale>hte delil olarak dos>a>a konan karar defterlerimiz ve belgelerimiz kanıtlamaktadır." dedi. DİSK Genel Kurulu karar defterlerinin. DİSK yoneticilerinin, tüzuğun ongördüğü yeterli oyu aldıktan sonra ve çoğu kez üçüncü tur oylama sonunda seçilebil BAKIRKÖY 3. İCRA MEMURLUĞU' ND A N MENKUL SATIŞ İLÂNI 1983/2158 Esas Bir borçtan dolayı mahçuzolup satılarak paraya çevrilmesine karar verılen 1 ad. 250.000.00 TL. kıymetinde FoilOil tankı 20 tonluk, 1 ad. 100.000.00 TL. kıymetinde üçgostergeli voltaj regulatoru grı renklı devolrans otomatik, 1 ad. 150.000.00 TL. kıymefınde salamura tuz dinlenme deposu paslanmaz krom açık arttırma suretiyle satılarak paraya çevrilecektir Birınci açık arttırmanın 31 10.1983 gunu saai 13.0013 30 arasında Bakırkoy Yenibosna Altınyıldız Fabrika evleri karşısı Tuzsan Tuz San. A.Ş adresinde yapılacağı bugün tahmin olunan kıymetın "o 75'ine ısteklı bulunmadığı taklırde 1.11.1983 günu aynı yer ve avnı saaıte ikinci açık artıırması yapılarak en çok fiyat verene peşın para ile ihale olunacağı damga resmi ve tellalıye bedılınin alıcıya an olacağı ilan olunur. f 1.10.1983 Basın: 11371 DeriIşHn 11 yöneticisi hakkmda dava açıldı İstanbul Haber Servisi DlSK'e bağlı Ilerici Deriİş Sendikası'nın 11 yöneticisi hakkında İstanbul Sıkıyönetim Komutanhğı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde dava açıldı. Yasal olarak kurulan sendikayı, yasa dışı orgüte dönüstürdükleri ileri sürülen ve haklannda 6 yıl 8 ay ile 20 yıl arasında hapis cezası istenen yöneticiler şunlar: Hikmet Ölmez, Mehmet Gençer, Ali Yılmaz, Tuncer Tonın, Abdullab Bilgen, Havdar Kırkoç, Kasım Gündüz, fbrahim Yılmaz. Hasan Kum, Kenan Yonucu.Mustafa Dursun. Iddianamede sendikanın kapatılması da isteniyor. 18 eylülde Cezayir'e döndüm. Veda davetleri birbirlerini takip etti. Cezayirlilerde hafif bir burkulma hissediyordum. Veda ziyareti için gittiğim Dışişleri Siyasi İşler Dairesinin yeni Başkanı Mouloud Kassem: "Kahire, Türkiye için mühim bir merkez olabilir. Ancak, Arap politikasının siklet merkezi yalnız Kahire degildir" demekten kendisini alamadı. uzerıne attı, sigarasını yaktı, sol Fransa Büyükelçisi ve kordipkaşını kaldırdı, sağ ayağınm ucunu titretmeğe başladı ve uzun lomatiğin duayeni Georges Gorse, büyük bir veda kokteyli tercümlelerle Kahire'de neler yaptipledi. Karşılıklı nutuklar mam gerektiğini anlatmağa kosöyledik. yuldu. Onu dinlerken 1933'den Buteflika, Cezayir'de değildi. I960'lan geçerek 1%5 eylül soKendisini göremedim. nuna kadar gelen devredeki okul En son, Cumhurbaşkanı Buve meslek hatıralarımız gözümedyen tarafından kabul edilmün önünde akıp geçti. Hasan dim. Askeri merasim yapıldı. Işık, dokuz ay sürece olan DışişBumedyen, hizmetlerim için teleri Bakanlığı sırasında milli ve uzun vadeli bu Türk dış politi şekkür etti. Ilerisi için başanlar diledi. Türkiye ile ilişkilerin her kasını saptamağa ve bu politikageçen gün daha da kuvvetleneyı partiler üstü hale getirmeğe çalışmış, koalisyona taraf parti ceğine inandığını bildirdi. Fakat, bütün bunlara rağmen, lerin lider ve idarecilerinin şimşeklerini üzerine çekmişti. Işık' Cezayir'in Türkiye'ye kırgınlığı ın, iç politikaya atılmak ve se bir süre daha devam etti. Uzun zaman Ankara'ya büyükelçi taçimlere katılmak niyeti yoktu. Partiye girmediği takdirde Ba yin etmediler. Bu arada, Hazdnekanlığı muhafaza edemeyeceği yi Evrak'taki Cezayir tarihine ait ni muhtemelen biliyor, fakat fi eski belgelerin kendilerine devkir ve inançlanndaki ozgürlüğü rini ısrarla istediler. Bunu, Bumedyen de bizzat benden rica etnü muhafaza etmeği tercih eder ti. Fotokopileri vermekle yetingörünüyordu. dik. Bundan dolayı da alındılar. Muhalefet lideri olan İsmet tnönii'yü de ziyaret ettim. Ya Nihayet, Bağdat'taki Büyükelçinında Kemal Satır ve Cibat Ba leri eski Diyanet İşleri Bakanı ban vardı. Nasır'a karşı ihtiyat dostumuz Tevkif elMedeni'yi aynı zamanda Ankara nezdinde kâr tutumunu gizlemedi. Çok de akredite ettiler. 1970'lerden dikkatli hareket etmemi tavsiye sonra, Ankara'da nihayet bir etti. Büyükelçilik açabildiler, fakat bir kaç yıl Maslahatgüzar seviyesinde kendilerini temsil ettirdiler. Bugün, Ankara'da Cezayir'in ikinci Büyükelçisi görev Sima Bağcı'nın hazır bulunduğu başındadır. Abdülkerim Ben duruşmada, döviz kaçakçıhğı Mahmud, Cezayir egemenlik sabölümüyle ilgili olarak tutuksuz vaşına katılmış, sonra Ben Belsanıklann savunmalan dinlendi. la ile anlaşamadığı için Suriye'Mahkeme bazı sanıklann dunış ye Büyükelçi olarak gönderilmiş, maya gelmemeleri üzerine gıyap Bumedyen zamanında çeşitli balarında yargılanmasına karar ve kanlıklar uhdesine verilmiştir. Ben, Cezayir'den a>Tilacağım sırerek duruşmayı erteledi. rada Gençlik ve Spor Bakanı idi. TYS davası Ben Mahmud, son yıllarda sırası ile Moskova ve Londra Büyükelçisi görevlerini ifa etmiştir. Cezayir, böylece, şimdi, Ankara'da değerli ve tecrübeli bir diplomatla temsil edilmektedir. Nihayet ayrılış günü geldi. tstanbul Haber Servisi İs Eşim ve çocuklarım, okul işleritanbul Sıkıyönetim Komutanh ni bitirip arkadan geleceklerdi. Dışişleri Protokol Dairesi, güğı 1 Numarah Askeri Mahkemesi'nde görülmekte olan Türkiye zel bir program hazırlamıştı. Yabancı Devlet Başkanlarına Yazarlar Sendikası davasında yazılı delillerin okunmasına de veya yüksek seviyeli heyetlere tahsis edilen ayrı bir bina içindevam edildi. ki Şeref Salonu açtınlmış, Mısır Duruşmada TYS Yönetim Hava Yollannın uçağı, uçak alaKunılu'nun aldığı kararlar oku nındaki normal yerinden Şeref nurken söz alan TYS Başkanı Salonu'nun önüne getirilmiş ve Aziz Nesin "Bu davanın daya binadan ucağa kadar kırmızı halı nağı yok, biz de sizler de zorla serilmişti. Büyükelçilerin büyük nıyorsunuz. Bizi suçlayacak bir bir kısmı, Cezayirli şahsi dostlaşey yok" dedi. Bu arada avukat rımız ve Dışişleri Bakanlığı menÇ«tin Yetkin karar defterlerin suplan beni geçirmeğe gelmişlerden sadece mahkemece seçilen di. Kollarım, küçük hediye pakararların okunduğunu belirte ketleri ile doldu. rek "İddianame dışında kalan Protokol şefı, uçağın içine kabelgeler okunacaksa tiim kararlar okunsun" dedi. Askeri Mah dar girdi. Hosteslere talimat verkeme bu istemi reddederek, da di. Dışişleri Bakanı'nın hatıra vanın esasını oluşturan karar ve hediyesini kendi eli ile üst rafa belgelerin okunulması ile yetini yerleştirdi. Sarılıp kucaklaştık. Uçak yavaş yavaş uzaklaşırleceğini söyledi. ken, eşim ve çocuklanmın ve CeDaha sonra söz alan Askeri zayir'deki dostlanmın sallanan Savcı, sanık ve vekillerinin yan ellerini görüyordum. hşlıklar olduğunu ileri sürdükleri Havalandık. Tekrar yalmz bant çözümleri ile ilgili mahke kalmıştım. menin çözüm yapabilme olanaÇocukluğumuzdan beri geleğı bulunmadığını belirtti ve sa neksel ve tarihi Fransız dosduğu nık ve vekillerinin kendi bant ço masalı ile oyalandınimıştık. Bu zümlerini vermelerini istedi. Bu bir hayal mahsulüdür. Fransa da istem üzerine Avukat Turgut uzun yıllar yaşadım. Bu dostluKazan kendileri nin band ile ilgili ğun en ufak bir izine, Fransa'çözüm vermelerinin sakıncalı ol da, kitaplarda, basında, radyo, duğunu belirterek bantlann em televizyonda, sokaktaki insanın niyetten getirtilerek bilirkişi ta kafasında, siyaset adamlarının rafından incelenmesini istedi. bilgi dağarcığında rastlamadım. Cezayiri, bu mevcut olmayan Kendileri aleyhine yegâne delilin bantlar olduğunu kaydeden Fransız dostluğu yüzünden Sendika Genel Başkanı Aziz Ne kırmıştık. Artık, Akdenizin mavi sulansin de "Bizim kaydettiğimiz bant ve telgraflar daha önce de be nın Uzerinde uçuyorduk. Karamsarhğı bir kenara ittim. lirttiğim gibi kaybolmuştur. Biz alışılmışın aksine delillerin açık Bir buzlu meyva suyu getirttim. Cezayir'e 1963 temmuzunun ça ortaya konulmasını istiyonız. ilk günü sabahı tek başımıza inBunlar celp edilip tarafsız bir bi miştik. Aradan iki yıldan biraz lirkişi vasıtasıyla tape edilsin. fazla zaman geçmişti. Cezayir'Emniyete yeniden çözüm için ya den ayrılırken, arkamda, bir çok zı yazılmasını istemiyorum. dost bırakıyordum. HavaalanınÇiinkn güvenim yoktur" dedi. daki kalabalık, benim için gerMahkeme bantlann yeniden çö çek bir teselli ve manevi guç, gezülmesi ve mahkemeye gönderil lecekteki çalışmalarım bakımınmesi konusunda emniyete yazı dan ümit ve cesaret verici bir yazılmasına karar verdi. Duruş gösteri idi. Ankara, 17 temmuz 1983 ma delillerin okunması için 21 kasım 1983 pazartesi gününe BtTTİ ertelendi. Cezayir'e veda Aziz Nesin: Bu davanın dayanağı yok Çok oluyor, Hasan Hüseyin'den haberler vermeyeli. Otobüste, yolda karşılaştıklarım, okurlar soruyorlardı: Hasan Hüseyin nasıl? Haberleri sizden a/ıyorduk, yeni bir şey var mı? Yok, henüz yeni bir şey... diye yanrtlıyordum. 8 ay önce geçirdiği beyin kanamasının yatağa çivilediği koca ozan o günden bugüne yasama savaşı vermekte. 22 şubatı 23 şubata bağlayan gece kaldınlmıştı. Ankara Tıp Fakültesi Hastanesi'ne; orada uzun süre yoğun bakım bölümünde kaldı, bakıldı. Burada, doktorların,hemşirelerin, hastabakıcıların özellikle Doç. Dr. Yücel Kanpolat'ın yakın ilgisLbakımı altındaydı. Sürekli sırtüstü yattığından, kalçalannda yaralar açılmıştı. Doktor Yücel Kanpolat pansumanlannı kendisi yaptı. Eşi Azime Korkmazgil, çocukları Temmuz, Ufuk, Barış, yeğenleri Pınar başucunda hemen hemen hiç eksik olmadılar; Azime hanım, gecelerini hastanede Hasan Hüseyin'in bakımına ayırdı... Bu sırada, Hasan Hüseyin'e taze kan bulma sorunu çıktı. Hasan Hüseyin'e kan gerektiğini duyan okurları, dostları, fakültenin öğrencileri kuyruğa girdiler. kan yetiştirdiler. Ağızdan beslenemediği için, burundan beslenıyordu. Yutkunamıyordu. Doktorlara göre, yutkunma önemli bir olaydı; yutkunmayla, bilinç de gelecekti. Kimileyin, gözleriyle ışığı, ya da gelen kişiyi izliyordu. Ancak sonra, eski durumunu alıyordu. Çoğu kez, acıktığını, bir şeyden hoşnut olmadığını yüzünden okumak olanağı vardı. Bilinç nasıl yerine gelecekti? Kafamı kurcalayan soru buydu? Bazı doktorlar, bir olağanüstü durum bekliyorlardı. Bir sürpriz... Bir uzman arkadaşım, şunları söyledi: Beyin hücreleri öldükten sonra, kendilerini onarım yeteneğini taşımazlar. Ölen bir hücre yitip gitmiştir. Okul kıtaplarında okumuştuk; beyni çıkarılan bir kuş, sonsuza dek uçabiliyordu. Kanatlarının fizik gücünün bittiği yerde, düşüp ölüyordu. O, bir yere konmayı, yorulmayı bilmiyordu... Hasan Hüseyin için girişilen çaba, insanı beyinsel sağlığına kavuşturma konusunda; bir umudu da taşıyordu. O da şuydu: Bugün insanların kullanmadığı öbür hücre gruplarının. kimileyin tedavi ile devreye sokulması olasılığı vardı. Koca ozanı yaşatmak, bilincine yeniden kavuşturmak için her deneyim zorunluydu. Hastanedeki uzun bakımdan sonra, evine nakledildi Eşi Azime Korkmazgil, görevinden aynlarak, zamanını tümüyle Hasan Hüseyin'in bakımına ve yaşatılmasına ayırdı. Bedensel sağılfıncı (fizyoterapist) Dr. Cenan Çağlar, yaptığı fizik tedaviler sonucu Hasan Hüseyin'ı yatağına oturtmayı başardı. Ancak kısa bir süre sonra da, Cenan hanım İstanbul a gitti. Prof. Dr. Htdayet Erdem, Hasan Hüseyin'e ayağa kaJdırma protezi yaptı. Bir grup uzman da, Hasan Hüseyin'i konuşturma çalışmatarına hazırlanıyorlardı. Hasan Hüseyin sigorta emeklisiydi; ilaçlann bedelleri, sigortadan ödeniyordu. Ancak, bazı ilaçlar bulunmuyor, yurt dışından getirilmesi zorunluğu doğuyordu. Hasan Hüseyin 8 ay boyunca, yaşarn savaşı verirken, yakınları. dostları bu dirence büyük katkıda bulundular. Hasan Hüseyin'le ilgili bir şey gerekse, yine ona bakan, yakın arkadaşı Doç. Dr. Yücel Kanpolat'a soruluyordu. Hasan Hüseyin'in yapıtlarını yayımlayan Bilgi Yayınevi'nin sahibi Ahmet Küflü'nün çabalarını, ılgisini unutmamak gerek.. Hasan Hüseyin'in okurları, o hastalanalı beri, çılgına dönmüşlerdi. ''Ankara Notlan"na gelen mektupların çoğunu saklıyordum. İyileşince kendisine verecektim. Aşık Mınneti (Vehbı Polat), "Hasta Döşeğinde Hasan Hüseyin" şiirinde şoyle diyordu. "Dünyaca bir ozan boğulmuş gibi/Derinden soluyan aslana benzer/lşıyan gözleri soğulmuş gibi/Ateşi tükenmiş volkana benzer! Bir kutsal savaşta ömür çok dardır/Amaca varması oldukça zordur/Bu yorgun insanda bir tarih vardır/Defneler gömülü virana benzer Selamsız geçmedi düskün yanından,/ Canlara can kattı o van canından/ Düşmüştü bir yola umut banmdanJÇtkmaza dayanmış kervana benzer! Mihnetı der, gardaş elden ne gelir./Dost acısın ancak dost olan bılir/Enyen bedende bir can yükselir/Gönülde taht kurmuş su/tana benzer." Dergıler, gazeteler yayınlar yaptılar. Somut Dergisi, geçen haftaki sayısında, "Ozanımıza Sahip Çıkalım" başlıklı bir yazı ile, ozana sahip çıkanların, hastane masraflanna katkıda bulunmalarını istedi. Türkiye İş Bankası Cağaloğlu Şubesi'nde 2188 numaralı hesabı açtırdı. Okurlarından, sanatçıya gelecek her katkı, onur vericidir. Açılan kampanyalar yeterli olmazsa, Ankara'da, başka kentlerde de hesaplar açılarak sürdürülebilir. Bu katkılar sonunda, bir Vakıfta toplanarak, güç durumda bulunan sanatçılara da ulaşabilir. * • • Ozan Tahsin Saraç, yirmi gündür hastaymış. Geziden dcnüşte öğrendim. Kalp krizi geçirmiş. Ankara Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavisi sürmekte. Tahsin Saraç'a geçmiş olsun... Hasan Hüseyin'den haberler... GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLÂNI T.C. SİLİVRİ SULH HUKUK MAHKEMESf MEMURLUĞLNDAN SATIŞ Dosya No: 1983/6 satış Silivri Sulh Hukuk Mahkemesınin 22.12.1981 gun ve 1979/437^629 sayılı karar ile taksimi mumkıin olmayıp satıimasma karar verilen taşınmazların cinsi evsafı kıymetleri 1 Silivri Onakoyu koyyolu mevkıinde kain tapunun 61 kütuk, 2 pafta ve 61 parselde kayıtlı 15840 M' miktarlı tarla köye 1,5 Km. uzaklıkta ikinci sınıf toprak bünyesine sahip olup zıraate elverişlidir. Beher dekarı kırkbin liradan tamamı 633.600.TL.sıdır. 2 Silivri Ortaköyu Kadıkoy mevkiinde kain tapunun 2051 kütük: sahıfe 20, pafıa ve 2060 parselde kayıtlı 4000 M . miktarh (arla koyden 2.5 km. uzaklıkta olup ziraate elverişlidir. Beher dekarı Ellibinliradan tamamı 200.000.TL.sıdır. 3 Silivri Ortaköyu köyiçi mevkiinde kain tapunun 2717 kütük: sahife 25 pafta ve 2729 parselde kayıtlı 152 M . miktarlı ahşap ve arsa uzerinde parasal değeri almayan kohne yıkık ağır ve ahşap ev : olup M .si 200 TL.sından tamamı 3O.4O0.TL.sıdır. Yukarıda yazılı taşınmazlar sırasına gore onbeser dakika süre ve Onar dakika aralıklarla satılacaklardır. Salış Şartlan: 1 Satış 16/12/1983 günü saat 14.00'den 15.05'e kadar Başkatiplik odasında açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu anırmada tahmin edilen kıymetın %75'ni ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflannı geçmek sartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak sartiyle 26/12/1983 günu aynı yerde ve saat 1415.05'de ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu artlırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış masraflannı geçmesi sartiyle en çok anırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin "^»lO'u nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanm teminat mektubunu verraeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 20 gunu geçmemek uzere mehil verilebilir. Dellâliye resmi ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Blrikmiş vergiler satış bedelinden odenir. 3 lpotek sahibi alacakiılarla diğer ilgililerin ( + ) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile onbeş gun içinde dairemize bıldırmeleri !âzımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse tcra ve Iflâs Kanununun 133. maddesi geregince ihale feshedilir. tki ihale arasmdaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefillerı mesul tutulacak ve hiç bir hukme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname. ilân tarihınden itibaren herkesin görebilmesı için daırede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir orneğı gonderilebilir. 6 ^ Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1983/6 sayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmaları ilân olunur. Basın 11370
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle