28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yılar kendl aralarında bir bagkan seçmlgler; buna da «Tunus Dayısı» denmiş. Tunus paşasının artık hiç bir yetkisi kalma mıs Dayı buna karşılık yerel konularda isleri yönetmek için yerliler arasında bir «Bey» seçme yoluna gitmiş. Demek ki ye niçeriler yerel yönetim işlerinde yetkisiz olunca yetkiyi Tunuslulara bırakmışlar. Bu, özerklik gibi bir şey oluyor. Ama bir süre sonra Dayılarla Beyler arasında anlaşmazlıklar baş göstermiş. Kısa bir süre sonra da Beyler, Dayıları dinlemez olmuşlar. Bcylik babadan oğula geçmeye başlamış. Dayılar Beyin elini opmüşler. Demek ki Tunus'ta salt Türk yönetlmi çok kısa sürmüş (15741640'lar). Ondan sonra Tunus yine Osmanlı İmparatorluğuna bağlı kaHyor ama, bu biraz ma nevi bir bağlılık. Tunus Beyi Padişaha her yıl ya da birkaç yılda bir armağaniar gön deriyor, vergi ödüyor, gerektiğinde asker veriyor ama. yerel yönetim onlarda; biz sadece jandarnıa ve polis görevini üstlen mişiz. Tunus'ta salt Türk yönetimi iki, dönemden oluşuyor: 1 Paşahk dönemi (15741591) 2 Yeniçeriler arasında seçimle işbaşına gelen Dayılar dönemi (15911640' lar). 1591'deki yeniçeri ayaklanması ile ba şa geçen ilk Dayınm kim olduğunu bılmiyorum. Ondan sonra 1594'te Osman Dayı başa geçiyor. Bu Dayı Tunus'ta çok etkili olmuş (15941610). Tunus'a büyük gelir ler sağlamış. Korsanlık gelirleriyle Tunus'u kalkındırmış. Kentin biraz dışında kendine bir konak yaptırmış. Bu konağın yapımında Hıristiyan köleler çalıştırılmış. Osman Dayının konağı bugün Tunus'un en güzel yapılarından biri. Duvarları mermer mozaiklerle donatılmış. Ama. avluda çamaşırlar asılı. Her yan dö küntü içinde. Buna biz sahip çıkmalıyız. Yani, burasını biz onarmalıyız demek lstiyorum. Bir TürkTunus tarihi müzesi yapmalıyız burasını. Osman Dayı ölünce yeniçeriler onun yerine Yusuf Dayı'yı seçmişler. O da 27 yıl iş başında kalmış. Çarşıyı onarmış, Türk çarşısmı yaptırmış. Bugün El Trouk denen Türk terziler çarşısı, El Birka denen köleler çarşısı, El Besamkiya denen terlikçıler çarşı&ı hep onun dönemin de ortaya çıkmış. Çarşıdaki Yusuf Dayı Camisi de onun bıraktığı büyük bir yapıt. Bir de Yusuf Dayı türbesi var: o da Tunus'un en ünlü yapıtları arasında yer alı yor. Yusuf Dayı ölünce yerine yeniçeriler Laz Mehmet Dayı'yı seçmişler (16371640' lar). Yeniçerilerin seçtiği son Dayı İşte bu Laz Mehmet Dayı olmuş. Ondan sonra Tunus Beyleri yönetime tümüyle egemen olmuşlar, Dayıları da kendilerl seçmişler. Laz Mehmet Dayının ölümüyle salt Türk yönetimi sona eriyor. Bu ayrıntılar bana çok ilginç geldl. Tunus'taki Türk tarihinin aydınlatılmasında ve Türk yapıtlannın ortaya çıkartıl masmda Saym Büyük Elçi Erol Celasun'a. Müsteşar Füsun Çetintaş'a ve Alp Karaosmanoğlu'na çok büyük işler düşüyor. 1 OCAK 1983 on yülarda yolum sık sık Tutıus'a düştü. Tunuslular haber ajanslarıyla ılgıli pek çok toplantı düzenlediler. Afrika Avrupa haber ajansları toplantı sı ilk kez orada yapıldı. Onu Bağımsız ül kelerin iletışim sorunlarıyla ilgili toplantılar izledi. Bu toplantüarı eski Haberleş me Bakam Mustaîa Masmudi ile eski Tunus Haber Ajansı Genel Mtidürü Mahmut Triki (Türki) örgütledi. Mustafa Masmudi daha sonra UNESCO'daki Mac Bride komisyonu üyeliğine seçildi ve «Ye ni evrensel haberleşme ve iletişim düzeni» kavramını canla başla savunarak Amerika basınının aşırı tutucu çevrelerinden gelen şimşekleri hep kendı üzerıne çekti. Masmudi bakanlıktan ayrıldıktan son ra UNESCO daımi temsılcüiğine getirildi. Sonra o görevden de alındı. Şimdi Baş bakanın özel iletişim danışmanı olarak çahşıyor ve bol bol uluslararası toplantılara katıhyor. Böylece sık sık beraber oluyoruz. Tunus'ta geçen ay iki toplantı düzen lendi. Birincisı Baglantısız Ülkeler Haber Ajansları Topluluğunun genel konferansıydı, ikincisi de Uluslararası îslâm Haber Ajansı Genel Konferansı. Birinci top lantıya 60 haber ajansı katıldı. Bu ajans lar kendi aralarında haber akışımını güçlendirmeye çalışıyorlar. Altı yıl önce bu topluluk kurulurken Batı'nın bütün ajans ları Üçüncü Dünya ülkeleri kapılarının kendilerine kapatılacağını sanarak paniğe kapılmışlardı. Ama, sonunda Batı haber ajansları bu örgütün tehlikesiz bir §ey olduğunu anladılar. Artık kimse bu örgütten korkmuyor. Bağlantısız ülkeZer de bu ajanslar topluluğunu Dir türlü etkili duruma getiremediler; îkinci toplantıya 30 haber ajansı ka tıldı. Uluslararası tslâm Haber Ajansına üye olmak için ajansın mutlaka teokratik bir Islam ajansı olması koşulu aranmıyor. örneğin Endonezya Haber Ajansı Antara'nm genel müdürü Hıristiyan; ama toplantıya katıhyor. Lübnan Haber Ajan sının genel müdürü Yakup Halifa da Müs lüman değil. Anadolu Ajansı da bu örgüte üye. Toplantıya a.a.'nın Genel Müdürü emekli general Cevdet Tanyeri katıldı ve habercilik çevreleriyle yakm ilişkiler kurdu. Uluslarası îslâm Haber Ajansı genel likle Suudi Arabistan'm egemen olduğu bir örgüt. Bu ajansın uluslararası alanda etkili olduğunu sanmıyorum. S Tunus'ta Bizden Kalanlar Üzerine Söyleşi Hıfzı TOPUZ bizi unuttunuz? Birleştniş Milletlerde neden bizi desteklemediniz? Oysa biz Türkleri her zatnan dost bildik..» Gerçekten de öyledir, Tunuslular hep bizi dost bilirler. Tunus'ta «Camaltı resim» sanatına konu olan bir tek siyasal insan vardır: Mustafa Kemal. Tunuslular îstıklâl Savaşımızı coşkuyla izlemişlerdır. Bunun sayısız belgesmi gorürsünüz. Eski Tunus çarşısmda hâlâ Mustafa Kemal'in resimleri bulunabilir. Bunlar 192224 yıllarında cam altına yapılmış resimlerdir. Halk Sanat ve Gelenekleri Müzesinde de o dönemden kalma dört beş resim var. Müzenin müdürü Türk köken li B. Hazneci depodan bu resimleri çıkartıp bize gösterdı. Resimler hiç Mustafa Kemal'e benzemiyor. Hatta bazıları Ismet Paşayı andırıyor. Ama, resmin bir köşesinrie «Mustafa Kemal Başa> yazısım oku yorsunuz. Resimleri yapanlann adları yok. Bun lar adsız halk ressamlan. Mustafa Kemal' in hiç doğru dürüst bir resmini görmemiş ler. Belki de o zamanki Fransız gazetelerınde gördükleri resimlere baka baka Mustafa Kemal'i çizmişlerdir. Resimlerin blrinde Mustafa Kemal'in yanında eşi Lâtife hanım da var. Ressam, Lâtife hanımın başına hilâlli bir taç oturtmuş. Resmin üzerine de «Mustafa Ke mal Başa ve zevcatu hu» (ve eşi) yazılı. Başka bir resimde Mustafa Kemal Paşa, başında kalpağı, elinde kılıcı, sırtında pelerini ile görünüyor. İkl yanmda iki kadın var. Birinin elinde ayyıldızlı kırmızı bir bayrak, ötekinln elinde ayyıl dızlı yeşil bir bayrak. Kadınlar birer elleriyle de Mustafa Kemal'in başma bir çelenk uzatıyorlar. Zafer çelengi olsa gerek. Resmin üst başında «Mustafa Kemal Başa, Muharriri Türkiye» yazılı. Yani, «Türkiye'nin kurtarıcısı Mustafa Kemal Paşa». Bir başka resimde Mustafa Kemal atm üstünde, elinde bir Türk bayrağı ile görünüyor. Arkaya da kendisinl koruyan kanatlı bir melek çizmişler. Başka bir resimde iki yanı aslanlı ve eli kılıçlı bir Mustafa Kemal var. Yanlarda da Mustafa Kemal'in savaş arkadaşlarmdan 24'ünün portresl. Kimi fesli, kimi kalpakh, kimi sarıklı, kiminin de ba 51 açık. Kim olduklan pek anlaşılmıyor. Bir başka resimde Mustafa Kemal ef saneleşürilmiş. Besmin üst başında Mustafa Kemal'in portresinl görüyoruz. îki yana birer general resml yerleştirilmiş. Birl Fevzi Çakmak'ı andırıyor. ötekl pek belli değil. Portrelerin altına ikl savaş. resmi yapılmış. Biri bir topçu ateşin' gös teriyor, öteki de bir deniz savaşmı. Onlann altında da efsaneye dayalı bir resim yer alıyor. Kara bir atm Ustünde ünlü îslâm komutanı Abdullah İbni Ez Zubeyir gorülüyor. Tunus'u ele geçıren Abdullah, Bizans patrıği Gregor'un kızı Yamina'yı arkasıııa almış, küıcını çekmiş, atını sürüyor. Efsaneye göre Abdullah Tunus'a girip de Bizanslılan yenilgıye ugratınca Gregor'un kızını almak ıstemış. Ama kız Abduljah'a varmak istemedıgi için intihar etmiş. Oysa camaltı reslmlerinde hep Abdullah kızı kaçırırken gorülüyor. Tunuslu ressamlar Mustafa Kemal" in resminin altına işte bu efsaneyi çizmişler. Anlamlı bir şey; Yunanlıların uğradığı yenilgi ile Bızanslıların yenilgisini anımsamışlar.. Tunus'ta çok önemli anılar bırakmışız. Bunlann okul kitaplarında yeri var: 1534' te Barbaros'un Tunus'a girişi; Tunus Kra lı Mulay Hasan'm Ispanyol Kralı Beşinci Carlos'dan yardım istemesi; 1535'te Tunus'tan çıkışımız; 1574'te Sinan Paşa'nın Tunus'u îspanyol boyunduruğundan kıır tarması ve Tunus'un Osmanlı tmparatorluğuna bağlanması.. Buraya kadarını biliyordum da, bun dan sonraki ayrıntıları Tunus'a bu son gidişimde öğrendim. Türklerin o donemde Tunus'ta sevilmelerinin nedenleri şun lar: 1 Deniz korsanlığını bizim denizciler düzenlemiş ama, bundan Tunuslular yararlanmışlar. 2 Yeniçeriler ülkede güveni sağladıkları için Tunuslular hu zura kavuşmuşlar. 3 Türk denizcileri Endülüs göçmenlerini tüm varlıklarıyla Kuzey Afrika kıyılarına taşımışlar, bundan da yine Tunuslular yararlanmış. 4 El sanatları, dokumacıhk o dönemde çok gelişmiş, Osmanlı düzeni Tunuslulara ge niş pazarlar sağlamış. 50 dönemde büyük camiler, medreseler, yollar, çarşılar yapılmış.. Tunuslular hep bunları anı yorlar. 1574'te Tunus Osmanlı yönetimine geçince bir Tunus paşalığı kuruluyor. O dönemde Paşa, Tunus'u Yeniçeri bölükbaşlarından oluşan bir divanla yönetiyorrrrnş. Ama bu bölükbaşları, yeniçerilere çok zulmediyorlarmış. Sonunda, 1591'de yeniçeriler ayaklanmışlar, bütün bölükbaşlarım kesmişler. Yönetim doğrudan doğruya yeniçerilerin güclü kişilerine geç miş. Bunlara «Dayı» deniyormuş. Böylece Tunus'ta «Dayılar dönemi» başlamış. Da 1983..1398..1403.. Kâğıdı makineye geçirdikten sonra beyllk tümceyle yazıya başlamıştmv. « Yeni bir yıla girdik.» Sonra yırtıp çöp sepetine attım o kâğıdı; bir yenisini aldım; bu okuduğunuz yazı ikinci kâğıda yazılmış olandır. • Niçin yırttım ilk kâğıdı? Girişi mi beğenmedim? Hayır. «Yeni bir yıla girdik» tümcesini yazar yaznıaz aklım bir başka yana kaydı; düşündüm ki: Ben bu yazıyı 1925 yıhna başlarken yazsaydım; «Uluslararası saat ve takvim sistenıl» geçerli olmadığından yazıya girişim değişecektt. 36 aralık 1925'te çıkarılan bir yasa ilk kez 1926'da uygulanmış, 1 ocak yılbaşı sayılmıştı. Bugün de dünyanın çoğu ülkesi 1983 yıhna girmedi; çünkü Rumi takvim 13981; Hicri tarih 1403'ü gösteriyor. • Böyle bir yaklaşım, inandığımız ya da bellediğimiz çoğu şeyi yeniden dtişünmek gereğini kanıtlar. 1983'e tam ilk adımı atmışken ben üe size «hayır, 1398 yıhndayız» diye kafa tutsam... Canınız sıkılmaz mı? Oysa yıl hesabımızda Batı dünyasıjjla uyumlu olsun diye düzenlenen yasayla «Miladi» dlzgeye gectik: arşın'dan metre'ye geçer gibi... İsveç trafığinde gidiş sağdan değil, soldandı. İsveçliler yakmıp duruyorlardı: arabayla karayolundan ülkeye girenler, smırdan geçtikten sonra büyük zorluklara uğruyorlarmış; kimi kazalar bu yüzden çıkıyormuş. îsveç yakın bir süre önce Ingiliz yöntemini bırakarak kara Avrupa'sı dizgesine uydu; araba direksiyonları sağdan sola alındı. • Kafamızda kalıplaşan düşünceleri de kimi zaman sağdan sola kimi zaman soldan sağa alıp yeniden irdelemekte yarar vardır. 30 aralık 1982 günlü Hürriyet gazetesinde şu haber yayınlamnca ne düşündünüz: « Ege bölgesindeki askeri birlikler hakkında bilgi toplamaya çalışan Yunanistan'ın Izmir konsoloslugunda gorevli ataşe Diamandis'in casus oldugu ortaya çıktı.» Peki, Yunanistan NATO'da «miittenkimiz» değil mi? Atina'nın NATO'nun askeri kanadma gir mesine biz «evet» demedik mi? Bu ne biçim iş? «Ortak düşman»a karşı NATO'da Yunanistan'la birlikte çarpışmıyacak mıyız? Anlaşılıyor ki bu alandaki düşüncelerimlzi yeni baştan gözden geçirmeliyiz. îkide bir de savaşm sınırına dayanan iKl komşu, bir askeri örgütte «ortak düşman»a karşı nasıl ve ne biçimde birhkte savaşır? • Cumhuriyet'te aynı gün yayınlanan Cengiz Çandar'ın haberi yeniden duşünülecek bir konuyu tazeliyor: « Dünya Siyonist hareketinin çıkardığı Kibounium dergisinin haziran 1983 sayısında İsrail' in 1980'lerdek! stratejik planı açıklanırken İsrail' in amaçları arasında Çanakkale Boğazı'm denetim altında tutmak da sıralanıyor.» Daha önce îsrall'ln yetkill yöneticUeri TUrkiye'ye yönelik düşmanca stratejilerini vurgulayan demeçler vermediler ml? Peki, biz ba durumda Basra Körfezi'ne dönük Amerikanosiyonlst Çevik Güc'e olanaklar tanıyabilir miyiz? • Toroslarm altından Anadolu'yu savunacak (?) blt stratejl NATO'da geçerliyse, Türkiye Basra Körfeze'ne yönelik savunma planlanna neden girsin? Kuzeyden blze yönelik saldırıda bizS gözden çıkarmayı düşünenlerle ve Atina ile Tel Aviv'den bize düşmanca bakanlarla hangi poiitikaları ve stratejilerl paylaşabillriz? Şaşılası bir parantezin ortasında Türkiye... Acaba yanılıyor muyuz? Mlladl 1983'e ml girdik? Rumi 1398'de miyiz? Hicri 1403'de mi yaşıyoruz? Osmanlılar Neler Sağlamış Tunus'ta her gün soluk alır gibi tarihteki TürkTunus ilişkilerini yaşıyorsu nuz. Türk olduğunuzu öğrenen insanların çoğu size atalarının, büyük analannın Türk olduğunu anlatıyor. Hemen bir yakınlık kuruyorsunuz. Tunus çarşısmda da hep karşınıza bu tür cana yakm insan lar çıkıyor. tnsanlar sizin yabancı olduğunuzu öğrenince hemen nereli olduğunu zu soruyorlar. «Türküm» deyince genelHkle şöyle bir soruyla karşılaşıyorsunuz: «Biz bağımsızlık savaşımızı verirken neden hiç bizimle ilgllenmediniz? Neden Mustafa Kemal Tunus'ta! Yeniçeri Dayı'ları teruftesitCANBEYÜ OKTAY AKBAL Ylllara> 1983'e girdik. Yenl yıl hepimize mutluluk, sağlık getirsin... Önceki yıllara da no umutlarla girmiştık! Ama kuru umutla iş bitmiyor. O umutları beslemek, korumak gerek. Insanoğlu herşey iyiye gitsın diye beklememeli; yapıcı, yaratıcı olmalı... Hep böyle deriz de yine nerden, kimden, nasıl geleceği belli olmayan 'bir şeyler' bekleriz. Herşeyin daha güzel, daha doğru, daha iyi, daha çagdaş olmasını... 1940'da George Onvell adlı Ingiliz yazan bir roman yaymlamışti: '1984'. Türkçeye de çevrildl sanırım. 1984'de dunyada büyük ve yaygin bir dikta yönetimi kurulacağmı. 'Büyük Ağabey' adlı bir diktatörün herşeye egemen olacağmı, herkesi gözleyecek kadar güçlü bir örgütün ortaya çıkacağını, TV'lerin, evlerin içinde olup bitenleri, tüm konuşulanlan bile o dikta yönetiminin başmdakilere yansıtacağmı, duyuracağını yazmıştı. Şimdi bulsaıa da okusam... Uzak bir gelecekteydi 1984! Varılmayacak kadar uzaklarda... Onvell de 80'lere varamadı zaten.. Ama bizler vardık, geçtik de. Bakın 83'ün ilk günündeyiz şimdi. Gelecek yıl 1984... Onvell'in romanmda anlattığı zaman parçası... Herşey, yazarların, düşünürlerin dediği gibi olmuyor; değiştyor, başkalaşıyor. Ne tarih bir yinelemedir, ne de gelecek bizim ssndığımız, kurduğumuz, düşlediğimiz gibidir. Bambaşka etkenler var insanlığın gelişmesinde, ilerlemesinde ya da gerHemesinde... 1983'e yeni bir Anayasa ile giriyor Türk ulusu.. 1961'dekinden ç,ok farklı, çok daha başka bir içerik taşıyan yeni bir Anayasamız var. Beğensek de beğenmesek de o Anayasanın kurduğu, kuracağı bir düzende yaşiyoruz, yaşayacağız. Anayasal bir düzende yaşamak güzel bir şeydir, tnsanlann yaşamının çizgilerini belirler Anayasalar. 1983'ün Türk ulusuna yenl bir dönemin kapılarını açacağmı hep biliyoruz. Yeni yasalar hazırlanacak, Seçim ve Partiler Yasalan, daha başka yasalar... Yeni Anayasa birçok yeni ysanm hazırlanmasmı öngörmüştür. Bütün bu yasalan Danışma Meclisi mi çıkaracak, yoksa ilk genel seçlmde işbaşına gelen TBMM'ne mi bırakacak? Belli değil, ama aceleye getirmemek gerek böylesine Onemli sorunlan, işleri... Seçimle oluşturulacak TBMM'nin oğırlıgı. etkinliği elbette daha çok. daha köklü olacağından yenl yasalarm hazvrlanması, tartışılması, benimsenmesl görevi de TBMM'ne bırakılmalıdır kanısmdayım. Dun gecenin yorgunlugu. biliyorum. hepinizin ustünde... Hiç değilse geç vakitlere kadar TV seyrettiniz. radyo dinlediniz, ailece toplanıp yeni yılı kutladınız. Nedense her yeni yılı insanlar böyle karşılar. Eğlenerek. gülmeye çalışarak; Içerek, yiyerek, sevinç duyarak... Kimi zaman; zorlama da olsa sevinç ve mutluluk aravıslan iyidir, yararlıdır. Kişl, kendine güç kaynaklan arar, arayacaktir da... Umutsuzluğa, bezginlige, karamsarlığa düşmemek, umut denen o üstün değeri capcanh. sımsıcak tutmak insan olmanm başkosuludur. Ancak böyle bir güçle vaşamın acılarma dayanmak olasıdır. Sabah sabah bu sözler gerekll mi? Yeni yılın ilk günündeyiz. En iyisi kısa bir şiir sunmak yenl yıl armaŞanı olarak. . Bir yıl önce yitirdiğimiz. dcstum Özdemir Asaf'm 'Öğüt'ünü: «Okulda, anladıkça başaracaksın Yaşamda. .^başardıkça anlayacaksın Gelecek mutlu mutsuz. lnanmasan d a Gözlerln yaşardıkça anlayacaksm.» Nice mutlu yıllara... etrolün yerlnl ala'" cak ya da yanı sıra kullanılabllecek yakıtları geliştirmek İçin felderek daha yoğua bir çaba harcanıyor. Petrol flyatlarmdaki hızlı artışm şimdMk durması bu araştırmalan yavaşlatmıç sayılmaz. Yalmzca bu çabala rın basına yansıması esklsi gibi yaygın ve yoğun bir biçimde olmuyor. Dolayısıyla yanmn enerjl tüketicısi bugünkü alternatif enerji kaynaklarından kömürden ve nükleer enerJiden başka ve hattâ daha popüler yenl enerji kaynaklarıyla karşılaşabilir. Buradaki «popüler» deyimiyle kastedilen, bu yeni yakıtların geniş tüketici kitlelerine sunulması olduğu kadar, kömürün kirliliği ve nükleer enerjinin tehlikelerinden arındırılmış olmaları bakımından diğer yakıt türlerine yeğlenecekleridir. P Fotosentez ve bitkisel yakıtlar ) Fotosentez mekanizmalarının daha iyi anlaşümasıyla yalnızca verimli ağaç ve bitkilerle değil, yapay zarlarla da fotosentez sürecini gerçekleştirmek ve hızlandırmak olası. reç sonunda ıosillesmelerl, şimdi kullandığımız yakıt türlerini oluşturmuştur. Ay rıca güneşin enerji sağlama potansiyeli başka hiçbir kaynakta yok. Örneğin, dtinyaya on günlük bir süre içinde yeryüzüne düşen gü neşenerjisi, yeryüzünde bili nen tüm fosll yakıtı rezerv lerine ^şit. Ve yalnızca 500 kilometre karelik bir alana düşen güneş ışığı bütün dünyanm bir yıllık enerji gereksinmesine yeterli. Bunuu dışında bir başka yaklaşım f otosentezden esin leniyor. Yeşil bitkiler fotosentezle güneş enerjisi, su ve karbondioksitten kar bonhidrat üretir; bu genelde karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan şekerler şeklindedir. örneğin şeker kamışı güneş ışıklarını karbonhidratlara dönüştürmek te oldukça başarıhdır. (Bre zilya'da şeker kamışmdan fermentasyonla elde edilen alkol yakıt olarak kullanıhyor.) Bitkilerin güneş enerjisini daha randımanlı kullanmaları karbonhidrat değil de yalnızca karbon ve hidrojenden oluşan hidrokarbon üretmeleri ile olur. (Doğal gazdakl metan bir karbon ve dört hidrojen atomunu içeren bir hid rokarbondur.) Yeni enerji kaynakları aranırken ilk akla gelen kaynağın güneş olması doğal. Şu anda en yaygın olarak kullanılan karbon yakıtlarının (petrol. doğal gaz ve kömür) oluşumunda güneşin önemli bir rolü var. Güneş enerjlsini kullanarak gelişen, ve bu yenl enerjiyi fotosentez ürünleri olarak depolayabilen bitkilerin çürüyüp milyonlarca yıllık bir sü d Güneşten yakıt ^ Fotosentez Güneş enerjlsinden ısınma veya elektrik üretimi amacıyla yaygın olarak yararlanmak olanaklı. Bu alanda en kritik nokta güneş enerjisini enerjiyoğun bir biçimde elektriğe dönüş türüp saklayabilecek tekno lojinin geliştirilmesi olacak. Bazı ağaçlar fotosentezi daha 1leri götürüp hidro A Bitkilerle yakıt üretimi karbon üretirler. örneğin kauçuk ağacımn kabuğu delindiğlnde akan lateks (bltklnin özsuyu) üçte lklsl su ve üçte biri hidrokarbon olan bir sıvıdır. Ağacın ürettiğl hidrokarbonun pet rolden farkı daha uzun bir karbon zincirinden oluşması ve lastik kıvamında oluşu. Kauçuk ağacı glbl binlerce cins ağacm değlşik niteliklerde hidrokarbon ürettiklerl biliniyor. Bunlar arasında, üretilen hidrokarbonun yakıt olma potan siyeli ve verlmlilik ölçütleri bakımından değerli bulunan cinsleri üzerinde yapılan araştırmalar lleride fotosentez yöntemiyle yakıt elde etmenin olanaklılığınj gösteriyor. Fotosentez ve hidrokarbon üreten ağaçlarla ilgill olarak yapılan araştırmaların yenl yakıtlar geliştirme konusunda başka yararları da olabilir. örneğin fotosentez mekanizmalarının daha iyi anlaşılmasıyla yalnızca verimli ağaç ve bitkilerle değil, yapay zarlarla da fotosentez sürecini gerçekleştirmek ve hızlandırmak olası. Bu konuda ilginç bir nokta, yapay fotosentezle doğrudan hldfokarbon üretiminden çok, İlk aşamada hidrojen elde etmeğe çahşılması. Böylece güneş enerjisinden yararla narak üretilen hidrojenin ucuzluğu, kullanımı sırasında karşılaşılacak sorunlara (sıvılaştırma, depolama, v.b.) karşın petrol ürün leriyle rekabet etmesinl sağlayacak. J 1 Cumhunyet Sahibr: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecliik T.A.Ş.adma NADİRNADl Cenel Yayın Müdüril Müessese Müdürü Yazı Işleri Müdürü HASANCEMAL EMİNEUŞAKL1GİL OKAYGÖNENSİN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER ALİ ACAR YAIÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMET MERCAN * • Yazı Işleri Müdür Yardımcısı Haber Merkezi Müdürü Mizanpaj Yönetmeni • TEMSİLCİLER • ANKARA, : • İZMİR : • ADANA : SERVİS ŞEFUERİ Istanbul Haberleri.SelahaHin GÜLERD15 Haberlor ^ Ergun BALCI Ekonomi: Osman ULAGAY Yıııt Haberleri Barbaros CENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ . Magazin : Yalçın PEKŞEN Düzeltme: Konur ERTOP Araştırma'. ŞahinALPAY BÜROLAR KonurSokak No. 24/4YenIşeh!rANKARA Tel: 17 58 2517 58 66 Idare: 18 33 35 MAARIF TÂkVİMl Azîr ve Muhterem OkuyucuTarınirt SÂATLI T«l: 254709131230 Hallt Zlya Bulvarı No: 65/3 İZMİR TC. Miltî Eğitim Bakanlığı Özel Yirminci\lizyıl Yabancı Dillcr vc Matematik Ögretim Kursu Atatdrk Caddasl. T.H.K Işhanı Kal2/13 ADANA 7el:1455019731 Ba*an v* Yayan: CUMHURİYET Matbaacılık ve .GaZefecMikT.A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41, CağaloğluİSTANBUL P.K.: 246Istanbul,Tel: 209703(5hat) TAXVtM O C A K 1 9 8 3 İNGİLİZCE FRANSIZCA • ALMANCA • Akşam Kursu: 5 OCAK • Cumartesi Pazar: 8 OCAK • Kayıtlar devam ediyor. j Mutlaka I I telefon edip j j bilgi alın... ' Laleli (Mİgros yanı) Şair Haşmet Sok.No8 Teh227l72 • • • İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATS1 6.40 8.24 13.17 15.38 17.51 19.29 YeniYıUannı tebrik eder, saadetler düer. İki yıl önce bugün aramızdan ayrılan fedakâr aile büyüğümüz ISTANBUL 1VTAARİF KİTAPHANES] ve MATBAASI A.Ş. Cağaloğlu Yokuşu No. 38IST. Telefon : 22 OO 49 RIZA VANER » sevgi ve hasretle anıyoruz. AİLESt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle