23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 AGUSTUS 1982 KÜ L T Ü R Y A Ş A M Cumhurıyet 5 insanlar ve sanat murat belge Sanat ve zanaat ayırımı üstüne İhsan BtLGİNKorhan GÜMÜŞ aşadığunız evın yemek odasındayız: Bu mekanı oluşturan bır çok öge var içinde: Duvarlar, kapı, yemek masası, sandalyeler, abajur. sehpa, duvann uzenndeki boya tabakası (ve rengi). duvara asıl mış olan resım, son 10 yıl içinde ortaya çıkan hediyelık eşya dükkanlanndan ahnmış nazar boncuğu biçımindekı sıgara tablası. hah, büfenin içinde tabaklar, çatallar vb Tıpkı apartmanlar, yollar, trenler, trafık ışaretleri dukkânlar. arabalar. Bokak lambaları, parklar üzerinde banka reklamlan olan banklar telefon telleri. kanalizasyon çu Y kurlan, kaldınmlar, buro binalan ve benzerlerinin bir *coğ rafi mekanı», bır *şehir mekanı» yapmalan gibi. Yeniden odamıza donelim ve ötekileri bir yana bırakıp sandalye ile duvardakı resimda yoğunlaştırahm dikkatlerimizi. Hemen goze çarpan bir ayınm var: Sandalye bir «ise» yarıyor, «feut lanılıyor», temel ıhtiyaçlarımızdan binne, oturmamıza ve vemek yememıze «yorayan» araçlardan biri. Resim ise sadece *gormemız için» var. Şüphesiz sandalyeyi de göruyoruz ama, resmın varoluş nedeni bu. Herhangi bır fizyolo)ik ihtıyacı karsılamanın aracı olmak için değil. •ruhsal bır doyum» (0 sağlamak, ona aracı olmak için duruyor duvarda. Şimdi bır de bunlann eve girmeden once yaşadıklanna. geçmişlerine bakalım: «/?i» resim yapmak olan bir Kültür alışverişinde uzun yol sürücüsü Kapitalist pazann kurulabilmesi için bir ulaşım agı zorunluydu. Karayollannda insan ve mal taşıyan sürücüler, yeni destan kahramanları. aynı zamanda kültür de tasıdılar. arayollan şebekesının gelışıp yaygmla%mas.ı Turkıve'nın toplumsal yapısın d a pek çok şey değıştırdı Denebılir kı Turkiye'de kapıtalızmın kuruluşu karayollan eksenınde gerçekleşti. Toplumun bir pazar hah ne gelmesi için bir ulaşım örgüsu zorunluydu. Türkiye bu orgüyü karayolu olarak kurmaya karar verdıgi tçm kapitalıstleşme de bu kararin sonuçlarını üretti Olayın ekonomık yanmı bırakalım. Külturel alanda ne üretti bu süreç? Yol, yol üstünde gıdecek motorlu ta şıtlan. taşıtlar da onları gö turecek sürücüleri gerektiriyordu. Taşıtlar ılk ağızda dışandan gelecektı, ama sü rucüleri dışandan getirtmek olacak iş değıldi elbet te. Boylece. yerli halk karayolu taşımacıhgına sıvandı. Parası olanlar kamyon, otobüs v.b. sahibi olarak, parast olmayanlar da bu taşıt patronlarının şoföru olarak. Böylece. yabancı araçlar verlı ıdeoloiiyle kul lanıldı Araç sahibi olmak. genış çoğunluk ıçın çok uzak bır ıdealdi. Ama şoför olmak oyle değil. Ehliyet almaya yetecek bireysel yeteneğı gösteren bu ışi kıvırabıliyordu. Ne kazandınyordu ınsana. motorlu taşıt sürücusu olmak? Kapıtahzm öncesi toplu mun başlıca özelliklerinden bıri, insanların yerleşikliğı ıdı. Karayolu ve motorlu araç ise hareketi sımgeliyordu. Şüphesiz şoförlerin çogu belli bır yerde evı olan ınsanlardı, ama hayatlan yolda geçiyordu Yerleşık ol madıklan ölçüde, bırçok toplumsal kısıtlamaya karşı bağışıkhklan vardı Sözgelı şı, Sıvas'tan Kayseri'ye gıden bir otobüs dolusu insan Ramazan'da oruçlu olmasa da sıgara içmemeye dikkat ederdi; ama şoföru bağlamazdı Ramazan. lçeceği varsa sigarasını içerdi. İnsan veya mal, taşıdıklan geyin sorumluluğunu almış kişilerdi. Toplumda böy lece onemlı bır yer edinivorlardı Yolculuğun kaçınümaz «öbür yüzü» olan ka zaya karşı ınsanlann tek guvencesı, şofordu. Bu rolleri, belırli bır saygıyla anü malannı hakh kılıyordu. Boylece bütun otobüs suruculeri «kaptan» şoför oldular. Bu uısajılann seçebıleceğı başka herhangi bır meslekte «saygıdeğerliğin» bu derecesme enşmek pek mümkün gorünmuyordu. Bır çeşıt ınsanustuydu uzun yol surücülen Çünku sureklı tehlikedeydıler. Uyu madan kilometrelerce yol gıtmek sankı Allahm emrıy dı onlar ıçın. Dayanıklı olmak zorundaydılar Buzda sıste sureceklerdi ağır taşıt lannı. Boylesıne zor bır ışi seçtıklenne gore her gun turlü tehhkeyı savuşturup sağ kalmayı başardıklan oranda saygı duyulmalıydı onlara Yalnız trafık sorunu degil Her türlü insan olan toplumda dağ başmda yapayalnız araç kullanmak ıçın direksiyon dışında da bilegıne güvenmeü sürücü Şu halde mert olmalı, hafıf tertıp kabadayı olmalı. kuru tehdide pabuç bırakmamalı Bu «erkeklik» ise, şoförlükten de bağımsız olarak zaten geleneksel bir de gerlilik kaynağı Turkiye'de. Bütun bu etmenler ustuste geldi. Böylece yeni bır «toplumsal kahraman» oldu uzun yol şoforu. Resml bır kahraman değil, geçen yuzvılm tulumbacı» tıpı gıbı, bır hallî kahramanı Halkfan bır ölçüde ayrışmış. ama temelde aynı değerler ıçmde yaşayan bin. Halka hem uzak, hem de yakın bır kahraman olması, farkı na varmadan, bır «kültür öncüsü» olmasına da yol açtı Toplumun düpedüz fı?iksel hareketi fyalnızca «toplumsal» anlamda hareketlüıgı d^ğıl) içinde oynadığı somut rol vanı fiili «ta şıyıcı» rolu. insanlar ve mal larm yanısıra kultur de taşımasına ımkân verdi. Başka insanların ^of^re gıpta ıle bakmalannin pır nedenı onun hareket hahrde olması değil mıV Kendılen gıbı bır koyde, dukkAnda veya fabnkada bdgh t,lmadıgı olçude ozgur. şofor. Gezıyor her gün bir başka verde. değışık ınsanlarla Ko nuşuyor Ama bu gezş.n kahraman da, aracma baslıdır asluıda Onun hayat aıe kânı da aracıdır Dolayısjyla uzun yol sürücüsü ardcını bayat mekanı olarak donatmaya başladı. Olayın :lk aşamasi manevı sıgorta 10runluguydu. «Maşallah»'ar. •Bismillah.lar kazaya karşı koruyacak fızikötesı tedbirler. Daha sonra, daha «dekoratıf» oğeler de ışe kanştı. En onemlısı. «müzik» çıktı ortaya. Şoförluk ışinde kulak serbest, ustelik meşgul tutulmasında yarar var. Ilkm süruculenn devamlı radyoyu açık tuttuğu goruldü Kultürlerine yabancı mu zıkler çıkınca istasyon değış tınyorlardı. Hele gece yansmdan sonra araba sürenler, Turk istasyonlan sustuktan sonra geç saat yaym yapan Arap radyolannı bulma aiış kanlığını edınmışlerdi. Sanınm arabeskin icadına gıden yolda önemli bır dönenıeç oldu bu alışkanhk. Yeni kapitalist ilişkilerin ürettigl bu yeni adam, kendine göre yeni bır «sanatsal» dışavurum yolu anyordu. Doîma ihtıyacı duyan kulagına, ken dine yabancı, daha doğrusu kendini horlayan çevrelerin Hafif Batı Müziği ya da aranjmanı yabancı geliyordu. Türkünün temsil ettiği her şeyden kaçma çabasındaydı» Klasik Türk Müziği apayn bir dünyaya özgüydü. Bu Bu süreç içinde uzun aran»alardan, denemelerden sonra bildiğimlz biçimleriyle arabesk ortaya çıktı. Aslmda «arabesk» sözü de oldukça keyf 1 Çok daha karma, kural tanımaz bir biçim bu. Şehırlileşen bu Insanlann kulagına çalınmıs her türlü sesl kullanıyor. Uzun yol sürücüsü böylece, korsan yaym yapan gez gın radyo istasyonlan g.bi. resmi toplum dışı. neredeyse «yasadışı bır müziği çevıeye yaydı. Ilk pikaplan da, ilk kasetli teypleri de o çevre içinde ilk kullananlar sürücüler oldu. Bir yandan Incik boncuklanyla, akla hayale gehnez süs nesnelenyle ileri sanayl ürünü araçlarıru garip yaşama mekanlan halinde döşediler. perdeler astılar, bir yandan ses saçtılar. derken haynt felsefeierioe en uygun gelen sloganlan arabalanna asarak dışavurumun ve iletışımin yeni bır bıçımini icat ettiler. Şoförlere özgü tavırlar. duruş ya da otumş biçımlen gelışti. Yeni diller. feodal çıraklan olan muavinlerin çığırma üsluplarıyla garipleşen şiveler türedl Karagöz'dekı, orta oyunundaki ana tıpler gibi kaudine özgü. kahplaşmış bır kişl artık şofor. Apayn bır dünyanın, dolayısıyla apayn bır dünya görüşünün Insanı. Top lumsal bır «ajan (eyleyıci) olarak da çok önemli bir ışleve sahıp. Ama bizler hft'a yeterince tanımıyoruz onu ve toplumsal ilişkilerioi adam var, sadece bununla uğraşıyor, yanî sanatçı. Bir tuali boyuyor, şekiller çizıyor. Bu sanatçı, sıradan bîr vatandaşm resminin orjinalini alamayacagı kadar «ünlü» ise kopyası, o kadar unlü değılse. açtığı bır sergiden seçilmîş orijinah asılıdır duvanmızda. Sandalyeyî ise marangoz yapar. Ya ısmarlara ya da olanlardan seçenz. O «sonotçı» değil «zanaatçı»dır. İkisi de bazı nesnelerı donüştürerek bir üretim yapıyor, her iki ürunun de uretim süreci makînalaşmamış (resmin ayn bir mekanda ve ayn kişileıin "işi» olarak çoğaltılması hariç). Ama sanatçı, yani ressam. 7anaatçıdan. yani marangozdan daha saygm yaşadığımız toplumda. Resim yapma faaliyeti sandalye yapma faaliyetıne oranla daha ayncakklı. Bır çok sanat, hatta resim dergisi var, ressamlarla sık sılc roportaj yapıyor gazetecîler .yaptıklan iş daha gizemli. daha ulaşılmaz, daha saygm. Zanaatçılann faaliyetine ve ürunlerine ilişkin periyodik bir dergi ohnadıgı gibi, herhangi bır marangoza, TRT spikerinin sokaktaki adam»\ tararken rastgelmesi dışında, kimse herhangi bir konuda fikrini sormuyor. Nereden geliyor peki 'resmin» «sondalyeye», *resmi yapanın» da 'Sandalyeyi yapan»a. ustunlügü? Bu hep boyle miydi? Daha önceleri sanatçı zanaatçı, sanat zanaat aynmlan olmadığmdan böyle olmadıgı kanısındayız. Ressam, mü zisyen, marangoz yok; taş ustası, yapı ustası, resim ustası. heykel ustası var. Camilerin duvarlarındaki süslemeleri, kjlıse resimlerini. Afrika yerlilerinm toren masklannı yapan lann, aynı hacimlerdeki ahşap doğramayı ya da masalan yapandan farkı yok Mekanı oluşturan ogelerin bir kısmına öburleri aleyhine bır ayncalık tanınmamış, dolayısıyla bu faaliyetleri yürütenler de benzer statülere sahipler. Peki bütün bu ustalar mekan üretiminin özgür parçalannı oluştvırurken, nasıl oldu da bir kısmı (marangoz, yapı ustası vb) basit birer kol işçisi, öburleri sanatçı oldular? Binncijer niteliksiz bir emeğe dönüşürken. ikincilere «soylu» bır uğraş yukleyen süreç nasıl gerçekleşti? K Mersedes'te ve Minibüs'te Haydar KARABEt At Avrat Silah üçlemesi özgün tanhımız boyunca kendınce bır evrim geçirdi Avrat ve silah konulan oldukça hassas. Biz gene at üzerinde duralım... Evet atın yerinl dolduramasa da. artık arabalarımız var. Cins cins ve de renk renk. Takı. boncuk, örgu. süs. eyer. palan gibi bütünleyici göstergelerinl üzerinde tasıyan arabalarımız. Kompüter veya Boeing 727'ye nazar boncuğu asan bir millet olarak arabalanmızı da kendimize benzettik. Olguya arabadan ınip yaya gözuvle bakarsak önemli btr gösterge özelliğini daha yakalayabiliriz arabalarm Almanya ıle Amerika arasında bir sarkaç hareketi yapan kül türumuzun (kültür ne demek. ekonomimiz ve dış politikamızın) barometresi. arabalann markalan. Bir zamanlann •Şavrole olayını yaşayanlar bilir. Şimdilerde Şavrole'nin yenni Mersedes aldı. Amerikan sanayii bir an önce toparlantp uygun bir ürün pazarlamaz ise yeni Amerikanlaşma döneminde (neo pro USAfizm neden denmesin bu döneme?) Mersedesler ulusal topraklarımızda etkinliklerini ve yaygınlıklannı sürdürerek sarkaç geleneğini bozabilirler. Beklıyor ve 'zliyoruz. Bu arada tabiî. arabalann kullanıcılan da, öztarihsel sfirecrmiz bağlamında farklılaşıyor. Şöhretli Şavrole sahiplerimiz tüccardan ve eşraftandı, Mersedes'ler ise müteahbitlere naaip oldular ve de bankerlere (hatta bunlann kur sun geçirmeyenleri de yapıldı birinin sahibi de İsviçre'de gftlıba kulaklan çınlasın) İkili toplumsal yapımız var ya. Mersedes'in karşısına minibüsü yaratıverdi Ikilem her duzeye yansımadı ne var ki. Mersedes ve minibüsün yollan şimdilik aynı. Aynı kav şaklarda kesişen yollarda rastlaşıp havalı kornalanyla birbirlerine ses veriyorlar. Minibüslerin sınırh çalışma hatlan Dİduğunu ihmal etsek bile. paralı yollar yapıldığında avrılık mukadder olabillr. Ne ki. yalnıziık çekebılir ve de birbirlertni fena halde özleyebilirler. Mersedes'le minibüsün bellfleyici takılan. iç organlan. hep aynı. Müzikleri. püskülleri. valdızlan, yastıklan. ambianslan... Sanatçı zanaatçı aynmı eskiden yoktu. «Res sam» ve «marangoz» değil, «yapı ustası», «resim ustası», «heykel ustası» vardı. Zamanla, kullanılan nesneleri yapanlar, zanaatçı olarak aynldı. Bu aynı zamanda, sanatın yeni bastan tanımlanması demekti. Bu sorunun kilıt noktası yazınm başlangıcındald bîr tespıtten geçiyor: Sandalyenın doğrudan kullanıma yönelik olmasına karşm, resmın sadeoe bakmaya», 'görmeye» yonelik olduğu saptamasından... Aslmda bu aynmı yaparken de çok dıkkatli olmak gerekiyor, çünkü hayatın kendısinde boyle bır farklılaşma yok: Sandalyenın de işlevle» nvle açıklanamayacak farkhlaşmalan var kendi içinde; i a YY'da yapılanla 18 YY'da yapılan; Japonya'daki ile Norveç'teki birbirinden çok farklı. hepsinde «rahat» oturuluyor belki ama biçımsel ogeleri o kadar farklı ki, hepsinî avnı başhkta toplamak bıle bazen çok zor. Yani onlann gorüntüleri de resmin göruntusünden daha az önemli değil. Aynı şeyler resim, heykel için de söylenebılir. Onlan da salt gorraeye yönelik olarak tanımlamak çok zor. Resimsiz bır kilise. kilise olmazdı herhalde. yani o mekanı 'dinl mekan» yapan kullamm nesnesi aynı zamanda. Bir Afrika maskı da heykel olduğu kadar, törenin «feuitomm nesnesi.» Kızılderililerin yüz boyalarmı resıme mı yoksa o törenin «kullanım nesnesUne mi dahil edecegimiz tam açık olmadığı gibi, modern kadm makyajı ıçın de benzer şeyler söylenebilir „ Başta sandalyeyi kullanıma, resmî de görmeye hava» le etmiştik, ama artık anlaşıhyor ki bu da o kadar açık bir smıflama değıl, her ikisi de birbirine kanşıyc». O zaman bu ayınm bir işe yaramayacak mı resimle sandalyeyi birbirinden ayırabilmemiz için? Bu engeli de aşabilmek için yeni bir kavramsal araç kullanmayı deneyelım: Temsil etme. însan elinden çıkan her nesnenin bir şeyi, hatta aynı zamanda birçok şeyi 'temsil ettiği» söylenebılir: Bir işlevl, bir yöreyi, tarihl bîr kesitî .bir anlanu, bir mesau v.b. Ancak resim ve heykehn bir ayncahğı var: Yukanda saydığımız temsiliyet özdeş liklennin yani sıra, bunlann bir de öbürlerini temsil etme, bir başka tarzda da olsa, onlann yerine geçebilme şanslan var: Bir sandalyenin, (ya da başta kullanıma yönehk dedığimiz nesnelerin) resmi veya üç boyutiu modeli yapılabilir. lşte resmin ve heykelin bir başka zanaat ürününü 'temsil edebilme», 'Onun bir başka düzlemde yerin» geçebilme» özellikleri bugunkü ayncalıklı konumlanna. 'Sanat» olmalarına yol açmış olmalıdır. Pekl ama neden? Insanı başka canhlardan ayıran, yapacağmı önceden 'tasarlamak» eylemine aracılık edebildiğî için... Eğer bu araçlar kullanılmıyorsa, bir başka deyişle direkt gerçek ürün üzerinde çalışılıyorsa, onun geçmişten devralınanın biçimi üzerinde önemli bir değişiklik yapıünayacaktır, ya da tersi; geleneklerin, göreneklerin belirleyid olduğu cemaat topluluklan böyle ani değişikliklere yapısı gereği açık olmadıgı için, «temsil etme» yeteneğine sahip bu araçlann kullamlması sözkonusu olmayacaktır; Sözü edilen dönemlerden kalma, insan elinden çıkmış her türlü nesnede gözlemlenebilir bir olgu. Günlük kullanım araçları, camilerin cepheleri, pencereleri, evlerin planlan, mobilyalar, uzun yıllar birbirlerine çok benzer biçimlerde ylneleniyor, yeni bir görünüm alması yüzyıllar istiyor. insan topluluklannın Bu sayfaya ilişkîn bîrkac söz G eçen hafta yazar adlannda karışıklıh olmuştu. Bunlan düzeltirken, birkaç açıklama yap ma fırsatını da kullanmak ıstedım. 'Turkiye'de Ansıklopedı Salgını» başlıklı yazı, Orhan Alkaya'nındı. Yazar adı konmayınca, öteki ımzasız yazüar gibi bana ait sanildı. Ayrıca, 'Kadın Giyimi ve Cinsellik» başlıklı yazı Enis Yumaz adıyla yayımlanmış; doğrusu. Engin Yumaz olacaktı Gazetelerın bazı sayfaları (ılk say fa gibi) son olaylan vermek üzere her an değişebıhr, Bızım sayfamız gibıleri ise önceden hazırlanır, verılir (orneğm çarşambanın sayfast, pazartesi tamam lanır). Yazıların sayfaya tam sığması bir sorundur. Kimi zaman eldeki mal zeme uzun gelin önceden sayfa düzeni çizilmış, plana göre yazılar belli puntolarla dizümış olduğu için, bu du rumda yazıyı kısaltmaktan başka çare kalmaz. «On satır, yırmı satır at». der ler. Ustelık, paragraf ortasından bır şey çıkarılamayacagı ıçın. baştan ve sondan çıkarmak gerehır. Kımı zaman da tersı olur. yazılar kısa gelır, son anda bır şey daha vazmak gerehır. Sozü açümışken bu gıbı butun aksamalar ıçın okurlardan da. vazarlardan da özür dileyim Bu hafta Korhan Gumuş'le. Ihsan Bilgın'in sanat ıle zenaat arasındaki avrımm oluşumu üitüne bır mceleme leri var. Bunu, sayfamızda zaman zaman yer alan *uretrm olarak sanat» •anlayışının bır ornegı sayabıhnz. Ilerdekı haftalarda, «e/ sanatları» ıle gunluk hayatı •güzelleştırenler» üstüne bir röportaı dizisine ben de girışmeh ıstiyorum. Bu haftadan sonra, Haydar Karabey'ın, Türkıye'deki kültür kargaşası nedemyle günlük hayatımızda sureklı karşılaşılan çelişkiler üstüne kısa mızahi değınmelerini, Gurel Yontan'ın desenlenyle göreceksiniz CAMLISI DÜNYANIM ilk FELAKETE ĞA &İL.VOR MUSUNUZ K.MDIR SUNDUGU KURDLJN KIİVİKIİYİE •Toplumdaki badmların olennden kurtulmoü DUMDUMA Behiç AK mantn kotnosal y yap. bir iş olduğuna însan elinden çıkan her nesnenin bir işlevi, bir yöreyi, tarihi bir kesiti, bir anlanu, bir mesajı hatta bir çok şeyi temsil ettiği söylenebilir. sesslz, «örtüfe onayını öngerektiriyor. Tek başlanna birey lerin •tasanmlan», «ön göruleri», 'değiştirebilirlikleri* yok, üzerinde konuşulmamış, düşünülmemiş 'topluca onaylama», yani gelenek, görenek var. Dolayısıyla bireylere yapacaklannı önceden tasarlama olanağını veren, temsil etme yeteneğine sahip araçlan da kullanılma şansına sahip değiUer. Gelenek ve görenekler belirleyid rollerini yitirdiği İçin, sözu edilen potansiyel ancak günümuz toplumlannda kullanılabiliyor. Yeni toplumsal yapı, her türlü biçimsel yeniliğe açık olduğu için, doğrudan nesne üzerinde çalışmadan önce, onun nasıl olacağı üzerinde çalışıhyor, çunkü temsili pratik denemek, bozmak. yeniden yapmak esnekliğine sahip. lşte bu nedenlerle 'tasanm», faaliyetin gerçek nesnesinden, yani yapı ustalanmn, marangozlann uğraş alanlarmdan değil, faaliyet üzerine düşünme şansına sahip olan ustalann örneğin Leonardo gibilerinin faaliyet alanlanndan çıkıyor olmalı. Böylece 'temsil etme» faaliyetinin bir kolu •tasanm» olarak yücelirken, 'doğrudan yapma» faaliyeti de basit kol işçiliğine dönüşüyor. Başlangıçtaki sandalyemiz uretim süreci açısından bir geçışi yaşıyor: Bir yandan tümüyle geleneksel üretim. öbür yandan, •virtüöz» veya •gerçekçi» veya her iki özelliğin kanşımı endüstrl tasanm cılannm tasarladığı birbirinden çok farklı tasanmlan mobilya dergilerinden seçerek yapan marangozlar. yani zanaatçılar ve son olarak da bu karşıtlığın uç noktasi: Aynı çatı altmda basit kol emeği dışında herhangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeyecek biçimde toplanarak 'tasarlanmışı uygulama...» En temel insanl faaliyet olan tasarlamanm toplumsal olarak üretilmiş araçlannın çogunluğun aleyhine olarak belli bir azmlığın tasarrufunda obnası ne 'tarihin şaşmaz akısı» ne de 'tarihi zorunluluk»; sadece bir oluşum. Önemli olan, bir kez daha bütün bunlann birer iktidar aracı olarak yorumlanabilmesL , Bu tur angarıjalann ^ mafc\nc lqr la çözâldü^ Yan» kadrnm kurtuluştı. . Oediklerinm e>enin k.artulu5un qerekÜ olmadığını nerder
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle