27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 asan, 1961 Anayasasını esas tutmus, yanlış bir cteşhis> lle, onu «olaylann nedenl» saymış, bazı hükümlerinl değiçtirmiş, bazı hükümlerinl de kaldırmıştı. Bu açıdan çalışmanın sınınnı ylne 1961 Anayasası çlzmlştlr. Böylece tasarıyı yerenler ve 1961 Anayasasını savunanlar aynı noktada, 1961 Anayasası çerçevesl Içinde birleşmektedirler. Bu da bir çeşit «tütuculuk»tur. 1961 yılından bu yana Dünya Kamu Hukukunda ve Türk Hukukunda hiç bir değişiklik, gelişme olmadı mı, yeni gereksinmeler doğmadı mı? 1982 yılında yapıJacak bir Anayasayı 1961 yılımn gerisinde, hatta yanmda, hizasında anlamak, Türk toplumunun açıkça belirlenmiş dügüncel dinamizmine ters düşmeyecek midir? Bu nedenle biz, 1961 Anayasası sınırlan, onun «müfredat programları» içinde kalınmamasmı öneriyoruz. Anayasa taslağı hakkındaki görüşlerlmizi bu genel konu yönünde açıklamayı sürdüreceğiz. Yukardaki düşüncelerin uygulamaya nasıl yansıyabileceğinl göstermek üzere, örnek olarak şu konu üzerinde durmak istiyoruz: Ekonomik (Demokratik) Kamu Düeenl: Yenl bir Anayasa yapüması çalışmalan başlayınca ilk sorun, bu anayasanın nasıl bir «ekonomik demokratik kamu düzeni»ne dayalı olabileceği, «ekonomik ve sosyal haklar»ın nasıl bir düzene bağlanacağıdır. Bu açıdan 1961 Anayasasında bazı boşluklann bulunduğu, «anayasal önlemler»in eksikliği anlaşılmıştır. Anayasa tasarısı da yeterli gözükmemektedir. Bir örnek olarak «ekonomik devleşme»nin sakıncalannın demokratik sınırlar zorlanmaksızın nasıl giderlleblleceğinl bu denemeyazı ile ortaya koymak İstiyoruz: OLAYLAR VE GÖRÜŞLER nülmüştür. Danlmarka, kökeninl 1936 yümda bulan 1955 kanunu ile bu tür tekelciliğe karşı iki llke getirmiştir: Kartelleşme eğilimlerinde en genış açıklık (aleniyet) ve ticari faaliyetin denetime tabi kılınANTİ KARTEL VE ANTİ TRÖŞT HUKUK, DEMOKRATİK ÜLKEj ması. Her yıl Danimarka'da bu çeşit kuLERDE PEK GELİŞMİŞTİR. BÖYLE BİR DÜZENE GİRMEDİKÇE ruluşların faaliyetleri denetim raporları «SOSYAL HUKUK DEVLETİ»NDEN SÖZ EDİLEMEZ.. ile halka açıklanır. Ingiltere'de 1948 kanunu ile kurulmuş tekeller (monopoller) komisyonu Prof. Dr. Faruk EREM 1953 ve 1956 kanunu ile geliştirilmiş ve bu komisyon İngıltere'de tekelcilik yaratmış ticari kuruluşlar hakkmda rapor çlmde saptanmaması ve uygulanmaması tim altında olacaktır. Bu denetim sadece düzenlemek ve bunu ilgili makamlara gereklidir. Ticaret Kanununun «şirketler»e illşkin sunmakla görevli kılınmıştır. Komisyon hükümlerine göre değil, girişimin ekono ilgililerden ve her uzmandan dilediği bilSerbest rekabet rejiminde müdahalemik kamu düzenine nasıl bir etkisi oldu giyi istemek hakkma sahlptir. Komisyoci devlet makbul değildir. Pakat antikarğu açısmdan da incelenmeyi kapsar. nun verdiği raporlara göre gerekli öntel ve antitröst mtidahalelerde bulunan devlet için görev daha başka türden kaDenetimden çıkan bir «özel teşeb lemler almır. muyu koruyucu nitelikte bir davranıştır. büs»ü yıkmadan yararlı bir hale getirmek Anlaşmaya katılan şirketlerin, anlatopluma faydalı gözükürse «zorunlu or şılan konularda (orneğln, satış veya alış (Gaygl L'etat de droit et l'organisation taklık» haline gidilebilmelidir. Teşebbüse, fiyatlarında) tek biçımde davranış taahcomtemporaine de l'economie et des rapdevleti dilerse ve dilediği sürece ortak hüdü, bunun ihlallnde ağır tazminat ödeports sociaux Revue de la commission olmağa yetkili kılan bir yasa yapmak o meyi kabul, «kartebln llkel tanımıdır. International des Juristes s. 6, 13) lanağı Anayasa'da destek bulursa çok şey Aynı konudaki şirketlerin hisse senetleri1 Millileştirme: Anayasamızın 39. önlenebilir. Çünkü devlet kendi kendini nı toplamak, bu suretle o konuda bir maddesinde, millileştirme tedbiri «devletaldatmayacaktır. özel teşebbüsün «kamu merkezden tek biçimli kararlara varmak leştirme» olarak düşünülmüş ve «kamu iktisadl teşebbüs»lerine özel sektörün ka anlamında «tröst» daha ileri giderek hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüslere tılması düşünülürken devletin özel te «holding»e ( = şirketlerin şirketine, dev ve kamu yararmın gerektirdiği haller»e şebbüslere katılması neden düşünülme şlrkete) dönüşmüştür. Holdingin kapsahasredilmiş, gerçek karşılığm ödenmesi sin? dığı şirketler biçimsel bağımsızlıklarını şart koşulmuştur. O halde neyin «kamu sürdürürler. fakat holding onların gerçek •*• hizmeti niteliği» taşıdığımn da saptanmasmda zorunluk vardır. «Kamu niteli2 Önlemler: «Sosyal adalet» açı sahibidir. Çünkü mali denetim ondadır. ğindeki hizmet» kavramı eski idare hukusmdan haklı bir düzene bağlanmadıkları Böylece ekonomik bir «tahakkünı» sağku ölçülerine göre değerlendirilemez. «ttakdirde «ekonomide koalisyonlar> de lanmış olur. lerletici yorum metodları» bu kavrama •*• mokrasileri gerçek dışı kılar. Akit sergenişlik getirtniştir. Eğer bir özel girişim Türkiye'de tröst veya kartel mevcut bestisi, klasik kavram içinde ısrarlı bir ülke çapında «ekonomik mihrak» haline Borçlar Hukuku anlayışı ile kartel ve olmadığı iddiası yüzeyde kalan bir gözgelirse hizmet, kamu niteliğine doğru getröstlere karşı çıkılması mümkün değil lemdir. Tröstleşme ve kartelleşme her ülnişlemiş demektir. Fakat bu haldeki giridir. Demokratik rejime bağlı kalmak is kenln «ekonomik ortamuna göre yoğunşimler için dahi millileştirme son çareteyen bütün memleketlerde kartel ve luk gösterir. Kaldı ki dış tröst ve karteldir. Bazı ülkelerde bu son çareye başvurtröstlere iligkin kurallar konulmuş, bu lerin temsilciliği tipi de küçümsenmememadan önce tedbirler denenmlş ve başarejimden uzaklaşmak isteyen memleket lidir. rı kazanmıştır. Eğer bu girişim, süper lerde ise kartel ve tröstlerin teşvik edil«Anti kartel ve antitröst hukuk» debüyük kârlılık içlnde ise bunda kamu'nun diği görülmüştür. Almanya'dan örnek ve mokratik memleketlerde pek gellşmiştir. katkısı vardır. Çünkü böyle bir katkı olrebiliriz: Almanya'da ilk defa 1923 tarihll Böyle bir dtizene girmedikçe «sosyal humadan oransız kâr mümkün değildir. Bu karteller hakkmda kanun ile gelişen bir kuk devletbnden söz edilemez. Tröst ve durumları önlemek İçin yıllık bilançoları anlayış Nasyonal Sosyalizm ile uygulan antikartel hukukunun düzenlenmesine belll bir oranı aşan kuruluşların «devlet maz hale düşmüş, merkezi ekonomik si ilişkin yasaların nasıl bir temele dayanadenetimine açık kuruluş» haline getirllyaset kartellenmeyl uygun görmtiş ve cağının. yeni Anayasa'da gösterilmesini mesini sağlayacak idari karan almaya bunlar devletin ekonomik siyasetinl yü dilemekteyiz. Boşluklar doldurulmadıkça bir kanunla hükümet yetklli kılınmalıdır. rütmekte yan resml araçlar haline gel «kamu yararı» (Tasan 12), «Kamu yaraBöyle bir girişimin, başarabildiğl kadar mişlerdir. Nasyonal Sosyalizmin yıkılma rına düzenleme» (tasan 50), «Tüketicinin kâr'a hakkı vardır. Fakat aşınlıklann sından sonra Almanya'da 1957 kanunu korunması» (Tasan 61) ve benzer konubulunup bulunmadığı sürekll bir deneile kartellere karşı önlemlere yeniden dö lar yaptırımsız müeyyidesiz kalacaktır. 21 AĞUSTOS 1982 T Anayasa ve Kamu Yararı Dilde Cağdaslasma Çaçdaş Eleştiri dergisinln temmuz sayısında «Macit Gökberk ve Uzlasmacılık Perdesl» başlığıyla uzun bir yazı yayınlandı. Yazı dediğim, Batı'da kimi dergilerde yaygınlaşan bir söyleşi türü. Tahsin Yücel, Şükran Kurdakul, Adnan Benk; dll ve felsefe konuları üzerine sorular soruyorlar, yanıtlar anyorlar. Sorular çoğunlukla Prof. Macit Gökberk'e yönellk; söyleşinin eksenini sayın Gökberk oluşturuyor. Anayasa yoluyla «Dll Akademlsl»nln kurulması gündemdeyken yetkililerin bu yayını okumalarını isterdim. Çünkü Danışma Meclisi'ndeki eğilimler aşağıyukarı ortaya çıkmıştır. Daha sonra Anayasa tasansı MGK'ya gidecek ve son biçiminl alacaktır. Dll sorunu, kuşkusuz yasalar zoruyla çözümlenecek bir iş değil; ama, yasaların yapılmasında etkin olanların dil ve felsefe konularını yakından izlemeleri gerekmez mi? Prof. Macit Gökberk, Osmanlıca'dan koparak dil devrimiyle Türkçe'ye dönüşün içeriğini anlatırken bu işin Batı'daki gelişimini de açıklıyor: « Bu, Fransa'da da böyle olmuştur, Almanya'da da böyle olmuştur, bizde de. Demek istediğinı, Osmanlı'ya, Tiirk'e özgü bir olay değildir. Bflginin yayüması «Aydınlanma» dedigimiz olayla başiar. (...) Akhn yol gösterdiği bu aydınlanmaııın bir özelliği de akhn üriinii olan bilgilerin herkese yayılması. herkesin akıl ürünü olan bilgiye dayanarak kendi yolunu bulması. Bu eğilim Avrupa'da Rönesans'Ia ortaya çıkıyor. (...) Aydınlanma düşüncesl ortaya çıkınca, dolayısiyle bu diişüncenm temel taşı sayabildiğimiz bilgi yayma gerekslnmesi başiîösterince, yaymanın aracı olan dil de bir sorun olarak ele alınmaya başladı.» Böylece bilginin aracı sayılan Latince bir yana itiliyor; yalnız soylularla keşişlerle bir avuç zenginin bildiği Latince'yi dışlayıp ulusal dillere, yani halkm konuştuğu dillere başvuruluyor. Çarşıda, pazarda, evde konuşulan dil böylece işleniyor, gelişiyor, sözcükler üretiliyor, taramalar derlemeler yapüıyor bizdekl gibi... Türkiye'de Atatürk devrimlerlyle hızlanan «aydınlanma dönemi»nde dil devriminln yapısal ve tarihs«l bir temeli var. Bu temeli bilmeden, değerlendirmeden soyut dil tartışmasınm bir anlamı yok. Şükran Kurdakul diyor kl: « Benlm elimde bir dergl var, Birincl Kânun 1934 tarihll Ülkü dergisi. Gazi'nin Büyük Millet Medisi'ni açma nutkunu vermişler aynen. Arkasına 48 sözcükltt bir sözlük koymuşlar, Osmanlıca ve Fransızca karşılıklanyla. Bu 48 sözcük içinde bugün kullanmadığımız 5, bilemediniz 6 sözcük gördük.» Prof Gökberk dlyor ki: « Yenl kültürümüz bir kavramlar slstemlnl de bütünüyle getirmiştir. Bütün bir dünya görüşü sorunudur bu, düşünüşü, inancı, davranışı kapsar. Bu yeni Türkçe'ye karşı olanlar, Atatürk devriminln tttmüne de karşıdır. Bütün sorun da oradan çıkıyor.» * , Yaşadığımız dönemde dünyamız büyük devrlmln sarsıntılanyla çalkalanıyor. Aydınlanma Çağı, gezegenlmizde avuç içi kadar sayılan Avrupa'ya özgüydü; bugün btitün dünya halklarına dalga dalga yayüıyor aydınlanma, uyanma, bilinçlen Demokratik ülkelerde, sermaye veya Bzel teşebbüsün aşınlıklarma karşı başlıca iki tedbir düşünülmektedir: Blrincisi millileştirme, ikincisi ekonomide tekelciliğe (kartel, tröst) önlemektir. Fakat her iki önlemin yasal koşullarının kanunlarda açıkça gösterilmesi, almacak önlemlerin idari yargı dışında bırakılmaması gereklldir. Bu açıdan Anayasa'nm lstediği ekonomik dü\eni kurmak için bu İki önlemin de hukuk kurallarına ve hukukun üstünlüğü anlayışma aykın bi CV£T OKTAY AKBAL GZBilim M i n y a s ı /vehbi BELGIL Londra'da Türkler... Yeni Silahlar güçte hazırlanmaktadır. Is dan yedisinl saf dışı bırakrail pilotlan Suriye MİG' mıştır. Şimdi bu tanklar dalerine eski tür toplarla de ha da geliştirilmektedir. 60 ğil, bu türe yaklaşan füze ton ağırlıktaki Ml tanklan lerle saldırmışür. yürürken de, eon hızla gi• Ve nihayet, Amerikan derken de, engebeh arazide de, geceleyin de görev yapa yapımı AIM9L Sidewinder füzelerl Lübnan savaşmda cak bicimde değiştirilmekte dir, çok başan sağlamıştır. Çün kü bunlar, düşman uçaklan V) Bombada I) Uçakta nın çıkardığı sıcakhğa göre Yine henüz arastırma ve • Amerikan yapımı F15 kendilerine yön verip uçak1 ve F16 savaş uçaklan, Rus lan kovalıyor ve yok edi deneme aşamasmda olan bir tür bombaya da «saldın kıyapımı MİG21 ve MİG23 uçaklanmn 79 tanesini, hiç yorlardı. Şimdi bunlar da ran» adı verihniştin dalga kıran gibi. Uçaktan atılan kayıp vermeden, etkisizleş ha da geliştirilmektedir. tek bir bomba 3040 daha tirmiştir. Çünkü F15'ler ses HI) Radarda küçük bombaya aynlmakten iki kat daha hızh uçaLübnan savaşmda Israilli bümektedir. F16'lar bu ka pilotlann başan ile kullan ta, bunlar, özel bilgisayardar hızlı olmamakla birlikte dıklan Amerikan radarla ları sayesinde. hedeflerine manevra bakımradan daha nnın başmda kuşkusuz E tam isabet kaydettirmekteüstün niteliktedir. 2C Hawkeye adlı radarlar dir. Daha çok tanklara karşı kullanılan «saldırı kıran»• Bu alandn daha da ye gelmektedir. Bunlar, özellik lar 60 tankı saf dışı bırakanilikler tasarlanmaktadu1: lerini 24 Mayıs 1981 tarihli cak güçtedir, F15'lerin sadece hava hedef yazımızda bütün aynntılan lerini değil, yer hedeflerini ile açıkladığımız AWVACS Madalyonun öbür de dövebiknesi düşünülmek erken uyan radarlan gibi yanlan tedir. havada. uçaklar üzerinde gö «Bu silahlar karşı tarafta • F16'lar açık havada ve rev yapan radarlardu*. Bun yok!» diye etekleri zil çalan gündüzleri çok başanlı ol lar. AWVACS'lardan daha Amerikalılar şimdi kesenin maktadır. Bunlara eklene küçük, bilgisayarh radarlar ağzmı açmıştır. Ama, düşün cek elektronlk silahlarla ge dır ve alçaktan uçan düş müyorlar ki, önünde sommce de, kapalı havada da gö man uçaklarıru 300 küsur da «karşı taraf» da ne yapıp rev yapabilmeleri sağlana kilometre uzaktan görerek yapıp bu silahlardan üretecaktır. pilota haber verirler. îsrail ceğine göre sonuç «sıfıra sı• Bundan başka, yeni bir liler bunlar sayesinde, Su fır, elde var sıfır»a gelip uçak olarak F18'ler üzerin riye uçaklarmı henüz hava dayanacaktır. hazırlamrlarken de çahşılmaktadır. Bunlar lanmaya Bu arada, olan, paracıkda bilgisayarlara ağırhk ve görmüş ve vurmuşlardır. lara ve zamana olmaktadır. rilecektir. Böylece de, pilot Havvkeyeierin başka bir ö Çünkü bu yeni silahlan gebütün dikkatini uçuştan ve zelligi de, kendi üzerlerine liştirmek hem paraya, hem düşmanın savunma silahla düşen düşman radar dalga zamana bağhdır. Bunu da rmdan ayınp kendisini sa lannı kanştınp, parazit yagörelim: dece düşman aracı imhası pıp, «görünmez»leşmektir. Para işi na verebilecektir. Hawkeye radarlarının son Enflasyonun ber ülkede • Stealth (ugru. hırsız bir özelliği de pek çok düşartması maliyetleri her geanlamma) adı ile gelişürile man uçağını aynı anda izleçen gün yükseltmektedir. cek bir başka uçak, radar yebilmeleridir. Amerikan Savunma Bakanların aynasmda yüzde on lığı'nca yaptınlan bir incedaha küçük görünecek, böy IV) Tankta lemede uçak fiyatlan her Israillilerin Lübnan harelece radarcımn gözünden yıl yüzde 10 artmaktadır. kâtmda kullandıklan 105 kaçabilecektir, milimetre toplu Merkava Öbür silahlar için de duII) Füzede tanklan Suriyelilerin Sov rum aynıdır: W Falkland savaşmda yet yapımı T72 tanklann• Yeni tıp AH64 heükopFransız Exocet (egzose) füzelerinin îngiliz'lerin ShefÖzgün Sanat YapımVönetim/ Mustafa Oğu< field destroyerini nasıl dibe gönderdiği bilinmektedir. DÜruOEIM BU6ÜNE «Uçan balık» anlamına gelen ve güney denizlerinde yaşayan bir balık olan «exo cet»ler gibi su yüzünden bir iki kanş havada uçarak he RESİTALLERl defini buluyordu. Bunlann başka marifetleri de vardL . Sıletler Sheffield destroyerinin batmasmda, îngiliz donanmasıŞanSinomasıgiçelorindo, aaatlS'den nm son silahlarla donatılicibaren Bumfllıhısan'nda f mış olmamasmın da payı satilmaKtaöır Tel: 4O 6 7 9 2 vardır. Bu arada, Sovyet uzay uydulannm, ingiUz gemilert hakkında Arjantinlilere saati saatine bilgi verKapalı teklif almak suretiyle 3000 dikleri de ortaya atılmıştır. Ancak, hemen anımsatmak metre Egele Müf los satın alınacaktır gerekir ki, aynı yardımı Amerikahlar da Ingüizlere 1 Bu işe ait şartname müessesemizden veya yapmışlardır. Sirkecidoki 5 Vakıf Han altındaki irtibat büromuzdan temin edilecektir. • Füzelere getirilecek ye 2 Teklifler 25.8.1982 günü saat 16.00'ya kadar nilikler arasında «Tek füze müessesemizirı Beykoz'daki muhaberat şefligine Tam isabet» kurab üzerinverilecektir. de durulmaktadır. Uçakla3 Teklifler arasında şartnameye ve lhtiyaann taşıyacaklan HARM admıza en uygun olanlar tercih edilecektir. lı füzeler radarlann «gözü» 4 Müessesemiz dilediği miktarda almakta ne görünmeden, çok uzakveya alıp almamakta serbesttir. lardaki hedeflere yaklaşaSÜMERBANK rak görev yapabileceklerdir. DERİ VE KUNDURA SANAYİ1 • Başka bir harika füze MUESSESESİ de AMRAAM oiacaktır. Bun (Basın: 20180) 5802 lar, düşman uçaklan henüz ortada görünmezken dört uçağa aynı anda saldıracak alkland ve Lübnan savaşlarmdan tek bir ders ahnmıştır: «bilgi . yogun» silahlann «sayı yoğun> silahlara üstünlüğü. Üstünlük uçakta. füzede, ra darda, tankta, bombada göz lenmiştir. Bunlara kısaca bir göz atalım: F KibnsTürh Dernegi Başkanı Mustafa Gençsoy anlatıyon «Bugün Londra'daki Kıbnslı Rum çocuklaruun ana dili eğitimi ihtiyaçlannı karşılamak üzero 75 öğretmenl vardır. Bize ulaşan resml bilglye göre Türk çocuklaruun sayısı Rum çocuklarından fazladır. Ancak Rumlara gönderilen öğretmen sayısı 75 olduğu halde bize sağlanan öğretmen sayısı 4' tür. Oysa en azından bize 24 öğretmen daha gereklidir. Eğitimin daha iyi bir düzeye getirilmesi ve okullanmıza ilginin arttınlması için video ve öteki modern araçlarla eğitim yapılmahdır. Bugün İngiltere'de, 80 bin dolaylarında Kıbnslı ve Türkiye'li Türk yaşadığına göre bu nüfusun en azından öğrenim çağında 14 bin çocuğu vardır. Bu çocuklann kendi dillerini, kültürlerini öğrenmeleri ve Türklüklerini kaybetmemeleri için geniş bir eğitim seferberliğine girişilmelidir.» Gençsoy'la Dernek merkezinde konuşuyoruz. Hemen her gün Derneğe geliyorum. Başkan Gençsoy'la «Toplumun Sesi» ve «Turkish News» dergilerinin yöneticisi Osman Türkay'la, tarihçi yazar Dr. Selahi Sonyel'le ve öteki Kıbns'h aydınlarla, emekçilerle konuşuyorum. Dertler çok, yıllardır çözüm bulunamadan sürdürülen sorunlar çok. tngiltere'de tam on beş Türk derneği var! Her yerde olduğu gibi Türkler ayn ayn derneklerde toplanmışlar. Birleşmek, birlikte çalışmak nedense blzim yaratıhşımıza aykınl Kıbns Türk Derneği ise 1951'de kurulmuş, otuz yıldır Kıbns davasmı savunmuş, elindeki dar olanaklarla savaşmış. Gösteriler düzenlemiş, toplantılar yapmış, Türkleri bir çatı altında buluşturmaya çahşmış. Dernek D'Arblay Streot'te bir binada çalışıyor. Bu bina Dernek için alınmış, ama bir türlü Dernegin malı olamamış.. Hâlâ konu sürüncemede.. Bir küçük toplantı salonu, bir de lokantası var. Dernegin yayın danışmam Osman Türkay Kıbns'm yetiştirdiği ünlü bir şair. «Beethoven'de Aydınlığa Uyanmak», «Evrenin Düşünde Gezgin», «Uyurgezer», «Kıyamet Günü Gözlemcileri» adlı şiir kitaplan Yeditepe Yaymlannda çıkmıştı. Türkay, yalnız Kıbns'ta, Türkiye'de değil İngiltere sanat çevrelerinde İngilizce şiirleri ile de tanınıyor. Bir çok ödül kazanmış. şiirleri tngiliz dergilerinde yayınlanmış. Kıbns Türk toplumunun yetiştirdiği sayılı şairlerden biri. Kıbns Federe Devleti'nin, yirmi yıldır Londra'da yaşayan, zor bir yaşama savaşı veren böyle değerli bir sanatcıdan niye yararlanmadığı düşünmeye değer. Türkay gibi bir sanatçı, Kıbns'uı tngiltere'deki kültür ya da basın ataşesi, hatta yetkili bir temsilcisi bir görevlisi olmahydı. Anlaşılan şu, Kıbns Federe Devleti'nde etkili ve yetkili olanlar kendi dar çevrelerini aşmak istemiyorlar. Başkan Gençsoy'un baslıca derdi, eğitim, Türk çocuklarının îngiliz toplumunda yitip gitmemesi... Oysa bu çabasında yalnız ve güçsüz... Ne Kıbns Federe Devleti, ne de Türkiye bu konularda gereken yardımı, anlayışı göstermiyor. Söylediğine göre Türk öğretmenlere Rum öğretmenlerin aldıgı paranın yansı bile ödenmiyormuş! Durum böyle olunca... Gençsoy'un özet olarak istedikleri şunlan Türklye'nin ve Kıbns yönetiminin tngiltere'deki 80 bin Türke sahip çıkması. Dernegin yaym işlerini sürdürebilmesi, iki dergiyi sürekli çıkarabilmesi için parasal yardım yapılması. Eğitim konusu için de Derneğe yıllık ödenek aynlması. Görevli öğretmenlere kalabilecekleri yer sağlanması. Londra' da bütün Türkleri bir araya getirebilecek bir «merkez»in açılması. îngiltere'deki Türkler.a örgütlenmeleri... Lokantada biramızı içip dertleşiyoruz. Hik met beyin pişirdiği karnıyanklan ya da şis ke bablarını yiyen Türk arkadaşlarla çene çalıp kasetten gelen şarkılan dinliyoruz. Yan odadan tavla şakırtılan, TV'deki filmin konuşmalan geliyor. Londra'nm göbeğinde. Osford Street'in yambaşmda Türkiye'den bir parça.. eo bin Türk, on dört bin Türk çocuğu kendi başlanna yaşam savaşı veriyorlar oralarda... Elden geldiği kadar onlara onlar gibi başka Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklere yardımcı olmak. hepsine sahip çıkmak hem borç, hem görev... terinin her birinin maliyetlnin 11 milyon dolardan 15,7 milyon dolara çıktığı söylenmektedir. • Viper tanksavarlannuı silahlan 1975'de 78 bin dolar iken şimdi 793 bin dolar olmuştur. • Havadan havaya AMRAAM füzjelerl. bir yılda 74 bin dolardan 96 bin dolara fırlamıştır. öbür silahlann fiyatlan bunlarla karşılaştınlabilir: Uçak tank, füze, uçak gemisi, denizalü... fiyatlan gibi. Zaman işi Parayı hemen bulsamz da bu silahlann geliştirilmesi, çok zaman istemektedir. Örneğin, Ml tanklan 18 yıllık bir inceleme ve araştırmanın ürünüdür.. Füzeatar denizaltı Trident, 2,5 yıllık bir gecikme ile hazir hale getirilebilmiştir. Sonsuz sayıda planlar, yeni fikirler birbirini kovalamıştır. Asker taşımakta kullanılan Bradley araçlan 20 yıllık bir didinme sonucu bugünkü düzeye ulaşmışlardır. Bu kadar gecikme, maliyetlerin yükselmesine yol açmakta ve çahşmaları boşa çıkarmaktadır. Çünkü karşı taraf, casuslan ile durumu öğrenip derhaı aynı sila hı yaptığı için sizin yaptığı nız silah orduya katıldığı gün, karşı taraf için ürkütü cü olmaktan çıkmaktadır. me... Bilglnin, gerçeğin, doğrunun, blllmln yaygınlaşması şaşılası bir ivme kazanıyor. Çağdaş insan hangi dill konuşursa konuşsun; çağımızm bilgi, bilinç, bilim biriklminl kendi dilinden söylemek zorundadır; çünkü çağımızın düşünceslni kendi anadilinde söyliyemiyen insan o düsünceyi özümseyemez. Atatürk'ün dil devrlml bu zorunluktan doğmuştur; çağdaşlaşmanm bir aracıdır. Oysa politika zoruyla kurulacak Dll Akademisi'nin Türk Dll Kurumu'na ve devrimine düşmanlıktan başka bir gerekçesi var mıdır?, Yoktur. AAİL. Hâmid'in sesi Bu kadar ince işler yapabilecek silamn bir kullanılması da, onarımı da büyük sonınlar yaratmaktadır. Oyle ki, silahlan kullananlann adeta birer küçük mühendis olmalan gerekmektedir. Bu tür erleri yetiştirmenin güçlüğü ve pahalılığı, belirtmeye gerek olmayacak kadar acıktır. tşin bu aşamasmda insan, A. Hâmid'in yıllar önce «Sahra»sında söylediği sözleri anımsamaktan kendini alamıyor. Kent yaşamının güçlükleri ile köy yaşamının rahatlıklarını anlatan şair şöyle der: «Bir kıyas ey la âlemi sahra / Buna racih değil mi rahatte? / Eğleniş bir vecibedir, ala! / Ne sefa var fakat sefahatte?» Biz de aynı şeyi büyük devletlere: dünya ekonomisine de. savaşlara da yön verep/tievletlere söylüyoruz. Bu^yol çıkar yol değildir. Kısa zamanda işe yararoaz hale gelen silahlara yüz mil yarlarca dolar harcanmaktadır. Bunlar halklann mutluluğu için kullanılabilir. Amerikahlar: «Süahlanmız gelişince Ruslar yüz milyara mal ettikleri silahlann) belk' 200 tnilyar harcayarak yenileyeceklerdir» diye göbek atmaktadırlar. Tabii aynı şeyi Ruslar da yapmak tadır. însan bu durumda. in sanlann mutluluğuna sarfedllecek paralara mı. yoksa kaynaklan gittikçe kuruyan dünyamızm boşu boşuna tüketilen hammaddelerine mi acısın? Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİRNADİ Müessese Müdürü Yazı işleri Müdürü Genel Yaym Müdürü • Yazı İşleri Müdür Yardımcısı Haber Merkezi Müdürü............ Mizanpaj Yönetmeni TBMShCİLBt • EMİNE UŞAKLIGİL „ . OKAY GÖNENSİN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER" ALİ ACAR YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKÂYA MEHMET MERCAN >. HASAN CEMAL tTIMVR SELÇUK • ANKARA : • İZMİR : • ADANA : SERVİ8 ŞEFLEfd * istanbul Haberleri: Selahattin GÜLER Dış Haberler : Ergun BALCI Ekonomi: Osman ULAGAYYurt Haberleri: Barbaros GENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ Magazin: Yalçın PEKŞEN Spor: Mehmet TEZKAN Arastırma: Şahin ALPAY Düzeltme: Konur ERTOR BÜROLAR KonurSokak No.24/4YanişehirANKARA Tel: 17 58 2517 58 66 İdare: 18 33 35 Tel: 254709131230 Tel: 1455019 731 Halit Ziya Bulvan No: 6 5 / 3 İZMİR Atatürk Caddest, T.H. K işham Kat 2/13 AOANA Ba»anv«Y«yan: CUMHURİYET Matbaacılık ve GazetecilikT.A.Ş. Halkevi Sok. No: 3941, Cağaloğlu • İSTANBUL P.K.: 246 İstanbul, Tel: 2097 03 (5hat) TAKVÎM İMSAK 4.20 GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ 21 Agustos 1982 AKŞAM YATSI 6.13 13.17 17.04 20.00 21.42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle