19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖR^IŞLEP 17 TEMMUZ 1982 m stanbul Üniversitesi tktisat Fakültesl Dergilerini yakın sayılanna kadar hemen eksiksizce gördüm, inceledim. Aym şeyi bu Fakülte'nin Sosyal Siyaset Konferansları kitaplan için de söylemeliyim.Uzunca bir süre bu «Sosyal Siyaset» .konusuna safdilce bir ilgi duyduğumu ıtiraf etmeliyim. Bu konuda başhca Istanbul ve Ankara Oniversitesi'nin değerli profesörlerinin ders kitaplannı da elden geçirdim.Bir nokta, bana hep tuhaf gelmiştir. Çoğu ile tanıştığım, doğrudan ya da dolaylı olarak yararlandığım ve en azmdan. bundan ötürü saygı duyduğum hocalann, değişik sözcüklerle hemen aynı anlama gelen İçümai Siyaset, Sosyal Siyaset, Sosyal Politika, vb. adları taşıyan eserlerinde hep sadece işçi işveren, özellikle de işçi sorunları ele alınır. tnsanoğhmun, önüne konanla yetinme gibi bir zayıf yanı var. Bugüne değin kimsenin çıkıp da, «Neden bu başhk altında sadece işçi sorunlan ele alınıyor?» dediğine raslamadım, îlericilik adma da. işin böyla olması sanırım hoşa gidiyordu. Daha sonra, Sosyal Siyaset'çilerin yaklaşımı genellikle beğenilmedi, bu kez de, iyice kendi hallerine bırakıldılar. Bu da herkesin hoşuna gitti gibi,« alan razı satan razı,» dedikleri turden. Benzer bir uygulama Sosyal Sigortalar Kurumu'nun adıyla ilgili olarak süruyor. Orada bu iş, yalnız bir kez için, o da zorunlu olarak, değişiklik jşJemı yapüırken biraz konu edildi, sonra unutuldu gitti, artık SSK adı, Tanrı kelâmı gibi kullanılıp gidiyor. Bilindiği gibi bu Kurum'un adı önceleri" İşçi Sigortalan Kurumu idi, sonradan «îşçi» kalktı, yerine «Sosyal» kondu, konu yapılması da salt bu adın neden kaldınldığı yönünden olduğuydu, bilimsellik bakımmdan kapsayıcı birşey söylendiğine raslamadım. ••* Felsefecilik mi, bilimsellik mi, daha başka bir şey mi? Sözcükler üzerinde çok değilse de. biraz dururum. Oysa gunluk yaşamda bunun pek iyi karşılanmadıgını da bılirim. «Kelime oyunu yapma!» derler. O da doğrudur, özünde başka birşeydir, ama bazan bu sözü söyleyenin kendisi. bilerek bilmeyerek, sözcük oyunu yapıyordur. Sözcüğün hakkım vermemek de, birilerini sözcük yönünden oyuna getirmek degıl midir? Sosyal Siyaset'çilerimizin örneğın bir Esnaf konusuna da değindiği olmuştur. Ama bana sorarsanız, pek yetersız olarak. îsterseniz kendilerine de sorun: S. S. Konferanslan kitaplannda kimilerinin metınlerini de görürüz, işçi Sendlkaları'nın yerli yabancı, çeşitli eğilimde, özellikle de ileri İ Toplumsal Politika ve Baskı Grupları TOPLUMSAL YAPIMIZIN YENİDEN DÜZENLENDİĞİ ŞU SIRADA «BASKI GRUPLARI» KONUSUNA HİÇ DEĞİNİLMİYOR. DEMOKRATİK YAŞAMDA ÇIKAR GRUPLARININ VARLIĞINI, PARTİLERE ETKİSÎNİ KABUL ETMELİYİZ. Sadık GÖKSU ci bilinen liderleri bu bölümde zaman zaman konferanslar vermişlerdir, öyleyse neden esnaflarla, tarımcılarla, vb ile böyle üişkiler kurulmamıştır? Toplumsal politika dediğimizde aklımıza toplumun bütününe ilişkin bir politika, dolayısiyle çeşitli kesimlerin gelmesı doğal değil midir? öyleyse de, bu doğallık kolay kolay işlemez. Onun işlemesinin önlenmesine. çoğun biz de katılınz. Bölümcük (cüz'i) aklımız, daha genel akla kurban gider, Hegel'in deyimiyle Geıst'ın hilesine uğrar. îdeal. tek biçımlilik, dikensiz gül bahçesi isteriz, bakanz her nasılsa öyle de .olmuş, ama güller acayipleşir. sonunda bahçe de yokolup gider. Toplumsal kesımler ve onun pohtikası dendiğinde de, aklıma ilkin, şimdi Danışma Meclisi Başkanımız olan Saym Prof. Dr. Sadi Irmak'ın, yıllar ama yıllar önce söylediği sözler gelir. Bu sözleri de, başka bir değerli bilim adamımız, Saym Prof. Dr. Kemal Karpat. Meclis zabıtlanndan almış. Türk Demokrasi Tarihi adlı eserinden okuyoruz.«Sendikalar kanununun kabulünden sonra. Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu münasebetiyle sınıf organizasyonu üzerinde ikinci bir tartışrna açüdı. Bu kanunun amacı, esnafın ve ufak tacirlerin tumünü, Hükümetin denetimi altma alabilmek için, birlikler halinde teşkilâtlandırmak ve onlan diğer sosyal gruplara karşı bir denge unsuru olarak kullanmaktı. Eskl Çalışma Bakanı Sadi Irmak şöyle diyordu: 'Muhterem arkadaşlanm, sadece mensuplannın sayısı birkaç milyonu geçen bir sosyal tabakanm kanunu ile karşı karşıyayız... Arkadaşlar, bir yeni cemiyet tipi meydana getirivoru?. Bundan evvel çıkardığımız Sendikalar Kanunu'na göre nasıl o kanun büyük bir sosyal smıfm hususiyetlerine uygun bir cemiyet tipi meydana getirmiş ise, bununla da sayısı çok kalabatık olan bir sosyal sınıf için bunyesine uvgun bir yeni cemiyet tipi meydana gelecektır... Proleter sınıfın yanında bir muvazene unsuru meydana gelmış oluyor Onun ıçındir ki esnaf'ı bir bütün olarak muhafaza etmek güzel bir harekettir...» (I 1 O zaman çıkarılan 5018 sayılı İşçi ve İşveren Sendikalan ve Sendikalar Bırlikleri yasasında Federasyon ve Konfederasyon kurma konusunda bir açıklık yoktu, ama gerekli görüldüğunde bunlar da kuruldu. Yukarıda deerindiğimız görüşmelerle çıkarılan Esnaf Yasası da 537a sayılıydı, onda da Esnaf Dernekleri, Birlikleri. Federasyonlart ve Konfederasyonu belirtilmişti bunlar da duzenli bir biçımde kuruldu *•* Daha sonra, ele aldığımız her iki toplumsal kesimde yasa değişiklikleri istekleri belirtildi, buna göre çahşmalar oldu. 1963 yılında 274 sayıh Sendikalar, 1964 yılmda da, şimdi değiştirilmek üzere olan 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Yasalan çıkarıldı. Bu yasalarda ongörülen örgütlenme biçimlerini. şimdiye değin herhangi bir verde raslayamadığımız karşılaştırmalı bir bıçimde inceledietaıizde, ilginç tutum aynlıkları görüyorıu Sendika yasalan, işçıJerin mesleksel olarak ayn ayn ve daha çok SRH düşey örgütlenmeleri doğrultusunda hükümler getirirken, Esnaf Dernekleri. yasalannda. Kamu Kurumu Niteliği kapsamına ve Ticaret Bakanlığı izin ve denetimine konulmakla birlikte, bunlar için düşey mesleksel ve ayn örgütlenme, pek çoğu bakımından olanaksız denecek kadar güçleştiriliyor, yatay. yerel, kentler ölçüsünde sağlam Kent Birliklerinde ve ülke ölçüsünde de yine zorunlu tek Konfederasyon'da disiplınli bir birleşme getiriliyor. Yukardaki alıntılarımızda Sayın Prof. îrmak, «Proleter sınıfın yanında bir muva7ene unsuru» deyımini kuüanırken. Savın Prof. Karpafın, «kanunun amacı, esnafın ve ufak tadrlerin tümunu birlikler halinde teşkilâtlandırmak» ve «diger sosyal gruplara karşı bir denge unsuru olarak kullanmak» yorumlarım getirdiğini göruyorut Çagdas uygarlığa götürücü, akılcı, adaletli, kalkınmacı. aydınlık bir toplum düzeni kurmak ıstiyorsak, geçmişin, Atatürk'ün belirttığ* gibi, bilımi en gerçek yol gösterici edinen oir tutumla incelenip, yapılanlann verdiği sonııçlar bakımından gelecek için ders çıkarmak üzere ele ahnması gerekeceği düşüncesindeyiz. *•• Baskı Gruplan ise .bilindıgi gibi başlı başına ayn bir inceleme konusudur. Bu konuda bizim literatürümüzde de epeyce defcerli çahşmalar vardır. Ne yazık ki toplurosa! yapımızın yeniden düzenlendiği şu sırada hemen her şeyden soz açıldığı halde bu konuya nedense hiç değınilmiyor Biz de burada Baskı Gruplan konusunda, yerimiz ölçüsünde, Savın Prof. Nermm Abadan L'nat'ın oldukça eski. ama hâlâ büyük de6er taşıyan bir yazısma değinmekle yetineceğiz Saym Prof. N. A Unat, «Devlet Idaresinde Menfaat Gruplarının Rolü» başhgmı taşıyan bu son derece ilginç ve oylumlu yazısında, genel olarak menfaat gruplannı belirtiyor, onlann başhca siyasal partiler ve baskı gruplan olarak örgütlendiklerinı, bir de «Lobbv» denen Türkçede Kanun SimsarlıSı deyimi ile karşılanan kurumun ortaya çıkrığmı, bu güçlerin devletle ve birbirleriyle ilişkılenni anlatıyor (2) Fransa'dakl Poujadisme hareketinden ve ABD'de Kanun Simsarhğı olaylanndan söz ediyor. ABD"de bu Lobby olgusunun düzenlenmesi için ilk olarak daha 1946 yılında bir Federal yasa çıkanldıgrını, sonra bunun da boşluklan görülerek 1957 vıhnda VPII çalışmalara girlşildigini okuvoruz. Elden geldiğince sağlıklı bir toplumsal yo=am içii. t°k başına fazla bir şey olmasa bile, yine de ııygun sağlam ve aydınlık bir yasa] düzenin önemi aç'ktır Genellikle bilindiği gibi, çağdaş. toplumsal yaşam, birevlerin birbiriyle ve devfetle doğrudan tekil üişkilerinin çok ötesinde ,içli dışlı bir toplumsal örgütlenmeler sorunndur Özellikle bizim gibi tonlumlar için bu sorunu belli ölçüde çözmek ne kadar güç de olsa, akılla davranmaya özen gösterildiğinde her zaman yapılabilecek olumlu birşeyler bulunduğuna göre, olanak ölçüsünde bu yolda caba göstermek kanımca henimiz lçin bir görevdir' (11 Prof. Dr Kemâ! H. Karpat. Törk Denıokrpsi Tarihî, tst. 1967. s: 2fi9. (2) Doc. Dr Nermin Abadan, Devlet tdaresinde Menfaat Gruplarının Rolü. SBF Dergisi, C: XIV. sayi: 1. mart. 1959. Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adma .. .. NADİR NADİ Gene! Yayın Mudiirü Möe>spse Müdürü Yan Işleri MüriürüBaaan vt Y*y*n HASAN CEMAL FMİNE UŞAKLIGİL OKAYCÖNENSİN Cumhuriyet Matbaacılık « Gaıstecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 Istanbul Ttl: 20 97 03 (5 H«t) BÜKOLAK. » ANKARA:KonurSok»kno.24(4Yenişehlr Tel.17 5 f 2 5 1 7 58 66ldar«. 18 33 35 > İZMİR: Halit Zlya Bulvan No SS/ 791:25 47 091312 30 > AOANA: AUIürk Caddasi, Vürk Hava Kurumu Işham Kat 2/> Tel. 14 55019 731 TAJCV1M İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNOI 17 Temmuz 1982 AKŞAM YATSl. 3.26 5 40 13.20 l î .19 20.38 22.3a (Cumhurivet 17 TEMMUZ 1932 TERBİYE KONGRESÎNE İSTİR4K EDECEĞÎZ Bu sene beynelmilel terbıye kongvest Nis'te toplanacaktır Hiikümetimiz bu kongreye lştlrake karar vermiştir. Maarif Müsteçarı Sallh Zekl Beyin baskanlığında Sadrettln Celal, umumi müfettişlerden Avni Beylerden meydana gelen bir heyetin bu kongreye katı lacağı haber verilmektedir ŞAH PEHLEVİ HZ. Şahı Rıza Penlevl Hazretlerinln mpm Ieketimi5?) teşrif edeceğini haber vermiştık. Misaflr hükümdar büyük tezahürat ile karşılânacaRtır. Şah Hz. nin sonbaharda KPlerek '>9 Pkim bayramm da Anksra'da bnlunaoakları aniaşılıyor AT YARIŞLARI ÎKÎ HAFTA SONRA BAŞLIYOR d B İ M m ^ I H f ^ S I /Vehbi BELGİL OKTAY AKBAL Hfl¥İR Baskent Izlenimleri "Tilki Vardır Bas Keser. ayın Devlet Başkanımız Kenan Evren Haydarpaşa Lisesini gezdiği sırada bir öğrenciye atom savaşı hakkında ne düşündüğunü sormuş şu yanıtı al mışti: «Atom savaşma karşıyım, cbk insan ölüyor.» Bpşkammız buna şu karşu:?:ı vermişti: «Başka savaş larda da msan öluyor Insanlar ölüyor diye atom yap mayacak mıyız? Düşman se nin üzerine en son silahlarla saldmrken sen ona atla mı karşı çıkacaksm?» Devset Başkanımızm sözlerı aşağı yukarı böyle idi, Domek bu delikanlı devletîn başında olsa idi atom bom1 bıs yaptırmayacakh, insanlar olüyor diye. Oysa t> ağus tos 1945 saldmsında Hiroşinıa'da 80 bin, üç gün sonra kl Nagasaki saldmsında 40 bin kişi ölürken İkinci Dünya Savaşı'nın atomsuz savaş larında daha fazla kişl ölmüştü; fakat atom silahının dehşeti kafalarda abartmalı bir iz bırakmıştı. Örneğin, Nagasaki saldınsmdan tam beş ay önce, 9 mart 1945'te Tokyo üzerine bir gece sal • dınsında 100 bin kişi ölmüş tü ve kımse bunun üzerinde durmuyor, hatta böyle bir şeyi anımsamıyordu bile.ı Bu durum: «Tilki vardır baş ke ser, kurdun adı yamandır» atasözünü akla getiriyordu. 1932 senesi tstanbul at vanşlanna 29 temmuz rîuma günü Veli Efendı çayırında başlanaoaktır. Bu senekl at koşuları eeçen senekl kosulardan daha mükemmeı ve parlak olacaktır Bu yarışlarda halis kan taylanmız ilk defa olarak İngiüz atlanyla beraber boşacaklardır. S Bîr haftadır Ankara'daydım. Şu günlerde başkentte yaşamak, bir söylentiler denizinde yüzmek demektir. Türlü türlü haberler, sözler, birbirini tutmaz savlar, beklentiler... Sonunda olan oldu: Ozal görevden ayrıldı. Tuten'le Erdem de. . 24 ocak kararlanmn yaratıcısı, bir ıktisadı anlayışm simge kişisi Ozal'ın görevden uzaklaşması çok daha önemh bir anlam taşımeictaydı. Beklenmıyor muydu bu? Haftalardır bekleniyordu. Türkıye'yi bir iktisadi çıkmaza getirip bırakan Elektrik Yüksek Mühendisi Özal'm görevlni bırakıp Side'ye tatıle gitmesi bu yüzden günün olayı oldu. Kafaoğlu'nun Maliye Bakanı olarak kabineye girmesı, içinde çırpındığımız iktisadi bunalımı önler mi, çözümler mi, halkımızın umutla beklediği özlemleri karşılar mı, bilemem? Şimdilik söylenecek söz. bu değişikliğin kamuoyunda olumlu bir eylem sayıldığıdır. • Bu arada size biraz da 18. Türk Dil Kurultayı'ndan söz etmek istenm. Son yıllarda belirli çevreler ve kişilerce yıpratılmaya çalışıian TDK. bu Kurultay'dan çok daha sağlam, çok daha güvenli, çok daha bütünleşmiş olarak çıktı. Kurum üyesi üçyüz kişi, bu temmuz sıcağında Ankara'da toplandı. Zor bir dönemden geçildiğinin bilincinde olan üyeler belirli bir çizgide birleştiler; konuşmalar ve seçimler böyle bir havada geçti. Kurultay'm önemli bir özelliği başta Sayın Devlet Başkanı olmak üzere, Milli Güvenlik Konseyi üyesl generallertn, Başbakan Ulusu'nun ve Milli Eğıtim Bakanının Kurultay'a gönderdikleri kutlama telgraflan oldu. Sayın Ulusu'nun TDK'na başan dileyen telgrafında yer alan şu sözler. hükümetin ve Konsey'in TDK'ya karşın gösterdikleri vakmhğın belirtisi sayılabilir: «Ulu önder Atatiirk tarafından kurjulan Türk Dil Kurumu. kurulduğu günden günümüze kadar başanlı çalışmalariyle, Türk dilinin sadeleştirilmesi ve araştırılması yolunda yararh hizrnetler vermiştir.» Bildiğiniz gibi, Milli Eğitim Bakanhğınca toplanan Türk Dili Yüksek Danışma Kurulu'nda da «Elli yıldır Türkçenin özdeşleştirilmes! yolundaki başanlan atılınıiarın, aynı doğrultııda sürdürülmesi» karar altına ahnmıştı. Başbakan'ın TDK'nu övücü sözleri plkışlarla karşılandı. Kötu niyetli. gizli maksath kişiler ve çevrelsrin, gerçekler ve sağduyu önünde her zaman yenik düştükleri ve düşecekleri bir kez daha meydana çıkmış oldu. Kurultay. iki yıl hızmet verecek yeni Yönetim Kurulunu seçti. Kurul'a sekiz bilim adamı daha gırdi, TDK Başkanlığma Prof Şerafettm Turan, Asbaşkanhğa Prof Bedia Akarsu. Genel Yazmanlığa tanınmış ozan Cahit Külebi seçildî. 18. Kurultay, TDK'nun, kurucusu Atatürk'ün devrimci yolunda ilerleyen bilimsel bir kuruluş. en önemlisi de bütünleşmiş bir güç olduğunu dosta düşmana gösterdi. •*• lukta, 9 metre yukseklikte ve 50 metre kanat uzunluğunda güçlü uçaklardı 13 bin kilometreye kadar yükselebiliyorlardı. Tam yük hız lan saatte 600 kılometre ıdı. 4 ton bomba ile. ıkmalsiz, 5800 kilometre yapabiliyorlardı Kısaca, bunlar, uzak mesafe bombardıman uçaklan olarak yapılmıştı. Buna rağmen başanlı olamıyorlardı Bunun üzerine, Amenkan Genelkurmavı. Pasifik'te ko muta değişikliğıne gıtti. Ba şansızlığın nedeni komutan olabilirdi. Yeni komutan 38 yaşmda tam bir askerdi. Stratejik bombardıman uzmanı idi. Komutan Curtis Le May 1945 ocağında görevi devraldı. Ilk iki ay inceleme ile geçti. Komutan başansızhgın nedenini bulmuştu. Birinci neden «hava durumu» idi. Amerika'nın Maryan Adaları'ndaki üsleri ile Japonya arasmda, saatte 300 kilometre hızla esen tayfunlar oluyor, gök hep kapalı bulunuyordu. Bu yüzden. 13 bin kilometre yükseklikten atılan bombalar rastgele yerlere düşüyor, etkb olamıyordu. ikinci neden, uçan kalelerin 13 bin metre «yük sekten gitmesi» idi. Bu yüksekliğe çıkan tam yuklü uçak yolda bozuluyor. geri dönmek zorunda kalıyordu. Üçüncü neden, uçaklann «silahları» idi. Her uçan kalede 50 mm, namlulu 12 ağır mitralyöz, 20 mm. namlulu bir top vardı. Bunlar ağırlık yapıyordu. General Le May bu durum muhakemesinden sonra karannı verdi: 1) Uçan kaleler 13 bin metre yüksekliğe çıkmayacak. 1500 3000 metreden çahşacaktı. Boylece uçaklann bozulması söz konusu olmayacaktı. 2) Uçaklardan mıtralyozlerle toplar kaldırılacak. yerlerine daha çok yangın bomba sı konacaktı. 3) Saldın gece yarısı yapılacaktı Japonya, o zaman için henuz gelışmemiş radarlarla etkinlik gösteremeyecek durumda idi. Gizli harekât General kesin karannı ver mişti. Ancak bunu Amerikan Hava Ordusu Kurmay Başkanı General Hap Arnold'a açmayacaktı. Açsa idi planm geri çevrilmesl kesindi Ancak. silahlan alınmış uçaklarla gece alçaktan uçuş, uçan kale pilotlanna çekici gelmiyordu. Tokyo iyi ce hazırlanmıştı. Muşaşino uçak fabrikası mahalle ara larına dağıtılmıştı. Ama general kararlı idi: plan uygulanacaktı. Alçaktan uçuş tehlikell degi'ldi. Çünkü Japonlar, uçan kaleleri geceİeyin düşürecek avcı uçaklanna sahip değillerdi. Üstelik, havadaki hedeflere tam isabet kaydetmek için gerekli işler elle yapıhyordu. Karar karardı. 9 mart geceyansı yola çıkılacaktı. Ha rekâta, Buluşma Yeri (Meeting Place) adı verilmlşti. Her küme uçaktan 12 tanesi Tokyo üzerine yangın bombası atarak hedefleri bir x» işareti ile belirleyecek, arkadan gelecek uçaklar ise bombalanm bırakacaklardı. Ve öyle yapıldı. İlk «izci »uçaklar, karanlık kentin üzerine E 48 yan gm bombalanm atmaya baş ladılar. Bunlar 800 metrede patlayarak 60 santim uzum lukta 38 bombaya bolünüyorlardı. Her bırınde magnezyum. napalm ve fosfor vardı. Bombalar rüzgarla mahalleler üzerine dağıhyor. hemen hepsi tahta evlen çıra gibi yakıyord^ı. Arkadan gelen asıl uçaklar da bombalanm boşaltıyorlardı. Halk deli gıbı yatakla'rın dan fırladı. Ne oluyordu? Olan olmuştu, 325 uçak, top lam 2 bin ton bombayı Tokyo üzerine fırlatmıştı. Kaldınmlar. evler, bınalar, cayır cayır yanıyordu. Nereye dönülse ateşti. Ateş, uçan kaleleri de etkiliyordu. Bunlar kızgın bir fırında hareket ediyor gibi idiler. Uçak gövdelerinin erimesi tehlikesi belirmişti. Pilotlar, per sonel adeta boguluyor, yerlerde dört ayak ustünde sü rünüyor: «Bu cehennemden bir an önce kurtulahm» diye bagmyorlardı. Sonunda, görev başan ka ranmıştı. 325 uçaktan 279'u hedefe tam isabet yapmıştı Sonradan açıklandığına gore Japon kaybı en az 100 bin kişi idi. Yüz bini aşkın ölümler sade Japonya'da degil, Avrupa'da da oldu. Dresden kenti bunun örnegidir. Yani. Hirosima ile Nagasaki'de ölenlerin toplamı, atom bombası ile 120 bin dolayında iken bu bombanın söz konusu olmadıgı bir zaman da bir tefc bombalamadan ölenler. bu toplamı asmaktadır. Bugün tahrip olanakları daha fazlalaşmıştır. Atom veya başka bir nükleer bombaya başvurmadan daha da çok insan öldürülebilmektedir. Geçenlerdekî bir yazımdan dolayı bir okur bana yazdığı mektupta beni savaş kışkırtıcılığı ile suçluyordu Içten. dıştan düşman larla sanlı oldugumuzu söy Jedîğim için beni böyle suçluyordu ve iç düşmanlann kimler olduğunu soruyordu bu saf yüksek okul öğrencisi. Bunlann kimler olduğundan habersiz blrisine ben ne diyebilirim? Benim savaş kışkırtıcıhğıma İse yıllardır beni izleyen okurlanm güleceklerdlr. Tek yanlı savaş düşmanlıgı yapmak sorumsuz bir tutumdur. Türkiye, hiç kimseyi tehdit etmemektedir. Bütün istediği ulusal smırlan içlnde halkımn yükselmesini sağlamak, banşçı kalmaktır. Ama banşçı olmanın bii tek koşulu van güçlü olmak. Ülkesinin güçlü olmasım lstemek sava? kıskırtıcıhğı değildir. C ] Günün OLÎMPİYAT 64 üncü nüshası çıktı. îstanbul Ankara maçmın tafsllatı. estmlerl. Koca Yu suf'un Kurtderell İle güreşl Amerlka ve Olimpiyat haberleri Her Tamanklnden zen gln haberler ve resimier. Anadolu ve Avrupa «por faalıyeti. Yeni müsabaka ve heciiyeler. Memlekettmlzin yegane salon ve sanat mecmuası olan Foto Stlreyyanın 15 temmuz nüshası 1932 Kraliçestnin muhtelif resimlerinl ve bir çok sinenıa artislerinl havi olarak yaymlanmıştır. FOTO SÜREYYA Bodrum Karaada Moteli Denizin en mavisi ile tanısmak istivorsanız, sanatı, resimi ve şiiri ile bohenı yasamı düşlüyorsamz, doğal satmasmdan çıkıp, serin suyu ile kııcaklaşmak özlemini dnyuyorsanız, selammı vürekten veren personeli ile dostluktan zevk ahyorsanu. Bodrum Karaada Moteli sizlere hizmet. vermekten kıvanç duyacalctır. Tam Pansivon: 1250 TL Yazı^ma Adresi: Erol KAVŞİT P.K. 68 BODRUM Kısa görüşler Son olarak aldığım iki açıklamadan da söz etmek ıstenm. Bu açıklamaları burada sunmuştum. Kültüı Bakanı Müsteşan Saym Kemal Gökçe'nin satın ahnıp kitaplıklara gönderilen 'aşırı sagcı* eğilimdekl. daha doğrusu Atatürk ve ilkelerine ters düşen, kitaplarla ilgili uzun açıklaması konusunda söyleyecek sözlerim var, bunu başka bir yazıya bırakıyorum. MGK Genel Sekreterliğinin. «Zorunln oy verme» gibi demokrasiye aykın bir işlemin sfiz konusu olmadıgı konusundaki açıklamasma çok sevlndiğimi söylemek istlyorum. Yeni anayasada da böyle bir önlemin yer almayacağını umanm. Seçmen kütüğüne yazılmak zorunluluğu bir dereceye kadar uygun görülebilir. yine de buna uymayan kışilere uygulanacak hapis ve ağır para cezası. ya da seçmek ve seçilmek haklanndan kopanlmak gibi çok agır önlemlerin söz konusu olmaması gerekir düşüncesindeyim. Halkoylamasmda ve genel seçimlerde oy kullanma zorunluluğunu getirmeyi düşünmek ve bunu savunmak demokrasinin özüne (Arkası U. Ssvfada) Şunu hemen belirtmekte yarar vardır ki, Türkiye ne yapıp yapıp atom süahma sahip olmahdır. Atom silahı bütün ülkelerce bırakıldığı zaman bir anlam taşır. Yoksa, düşmanlann dişine, tırnağma kadar silahlansın, sen onlann karşısına piyade tüfeğl ile çık... Olmaz böyle şey. Elin oğlu, sen atoma sahip değilsin diye sana rahmet okumaz ve «A, bak Türklerin atomu yok, öyleyse ben de atom kullan mayayım» demez. Bu genellemeden sonra Tokyo bombardımanına geçebiliriz. Pasifikte savaş Japonya ile Amenka arasındaki Pasifik Savaşı, 7 aralık 1941'de Japonlann an sızın Amerikalılara saldırarak, başta Filipinler olmak üzere, bir çok yerleri almalan ile başlamıştı. Çarpışma lar 1945 martmda sürüyor, fakat Japonlar'da yorgunluk belirtisi görülmüyordu. Amerikahlar guçlü B 29 uçan kaleleri ile durmadan saldırdıklan halde Japonya' daki 11 ana hedef halâ ayak ta duruyordu. örneğin, Tok yo'daki Muşaşino uçak motoru fabrikası yuzde 96 krtpasite İle çahşıyordu. Oysa uçan kaleler 33 metre uzun INGIUZCf OGRETMENtERI anyor Beyoğlu, Kadıköy, Laleli Şubelerimizda ' ders vermek isteyen, öğretmenlikdiplomasına sahip olanların, Resmi ve özel okulda görevli bulunmayanların müracaatını bekleriz. En az bir yıllık sözleşme yaptlacak ve tatmin edici ücret ödenecektir Kurultay Sok. No : 10 Laleli Tel : 27 62 14 44 44 39 38 03 47 •;* GOKÜIL MESUDtYE ASLÎYE HLKUK HAKÎMLİĞÎNDL1M t LA N ESAS NO: 1981/1U Davacı Hanife Dennr Veldli Av. Hüsnü Kalemdaroğlu tarafından Hakimliğimize açılan galplik davasımn yapılan açık duruşması sırasında; Mesudiye Gülpınar (Rosbene) köyü kütük 40'da Ahmet o|lu Behice'den dogma olarak nüfusa kayıtlı bulunan HÜSNÜ DEMÎR'in 10 yıl önce Mesudiye'den tstanbul'a çahşmak üzere ayrıldıktan sonra bir haber alınamadığından gaipliglne karar verilmesl talep edilmekle adı geçen gaip hak kında malümatlan olanlar tle galp'ln davadan ha berdar olması ve adresinl bir yıllık müddet içerisin de Uan tarlhinden ltlbaren Haklmliğimlzin 1981 114 esas sayıh dava dosyasına bildirllmesl keyfiyeti ilan olunur. (Basın 18769/5139) DUYURU Üretîmlraizdeki DEHYDROPHEN CIO adlı ürünün kg/TL. 490%8 istihsal vergili fiyatının kg/TL. 430%8 istihsal vergili olarak uygulamaya başladığımm ve fiyatımızın üç ay zarfmd* degişmeyeceğinl müşterilerimize duyururuz. TÜRK HENKEL Klmjrevi Maddeler San. ve Tic. A.Ş. (Heriş: 386) 5186 Gök Dil Ltd. Ştİ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle