Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 4 HAZİRAN 1982 ransızca «mase» yazüıp cmüz» okunan, söylenbilime ilişkin ad lçln bizde «musa» bıçimlnde yazılan sözcük oldukça yaygınlaştı. îyl ya, satırbaşma geldiğinde Musa peygamberle karışacak oluyor, «Mnsalar» diye çoğul eki aldığında ise, konuya yabancı olanlann kafasında «Kaç Mnsa var ki?» sorusuna yol açıyor. Blzde eskiden «tlham perileri» denirdi. Eski Yunan, Latln toplumlannda dokuz Musa'ya inanılırdı. Bunlardan Cllo tarihi, Calliope kahramanlık şiirlnl, Melpomene tragedyayı, Thalie komediyi, Euterpe müzlği, Terpsichore dansı, Brato ağıtsal şiiri, Polymnie lirlk şilrl, Uranie astronomiyi esinlerdl. Bu dokuz tannçaya tapılırdı ilkçağda. Apollon onlarla birlikte olurdu çoğun. Lâtince «museum» Eski Yunanca «novseion», işte musalar lcln yapılmış tapmağm adı idi. Biz ona «müze» diyoruz, ama artık tapmakla blr ilişkisi kalmamış, eski yapıtların saklandıği yerler anlamına geliyor. Lâtlncesi «mnsica», eski Yunancası «mousike» olan, blzim bugün «müzik» diye kullandığımız sözcük ise eskil çağda, «musaların sanatı» demekti. Demek «müze» ile «müzik» nerdeyse özdeşti. Sözcüklerin kökenini bil meyen, merak da etmeyen içinse müze. ve müzik birbirinden çok uzak, aralarında hiç bir akrabalık olmayan iki yabancı şeydir, biri bir sanat, öteki ise bir depo, resimlerin, yonutlann, toprak altmdan cıkarılmış eski yapıtların saklandığı, çoğu insan için sıkıcı bir yer. Arkeoloji müzesi. askeri müze, etnografya müzesi, sanat müzesi... gibi çeşitleri var. Hattâ şimdi öze) kişiler de, yaşamlan boyunca topladıklan seyleri bir eve yerleştirerek müzeler kuruyorlar. Bunlara bakarak, bizde müzeciliğe karşı süregelen bir düşkünlük bulunduğunu söyleyebilir miylz? «Atatürk ve Çağda; Mfizeclllgimiz» adlı kitabında Musa Seyirci, müzeyi şöyle tanımlıyor: «KültUrel deger taşıyan ögelerden kurnln bir bütfinfl korumak, değerlendirmek, halkın, özelllkle gençUgin eğitimi, ögretimi, eglenmesi, dunya görüsünü yenilemest, yapıcı ve yaratıcı yete F Türkiye Cumhııriyeti'nin Temeli Kültürdür Melih Cevdet ANDAY neklerin işlenmesi, özgeci ve insancıl duygulann beslenip güçlenmesi için çeşitli belgelerle daimi sergileme yapan ve çognnlngun yaranna yönetilen knrolnslara Müze adı verilir.» Bu tamnıdaki «daimi» sözcügü üzerinde duraksadım; neden derseniz, müze bakımmdan çok zengin olan îstanbul'da. bu kuruluşlardan birinl gezmeğe gltmek hiç de kolay değildir. Kimi pazar, cuma günleri, kimi saü, cumartesi günleri.. kapalıdır. öyle ki, hangi müzelertn hangi günler açık olduğunu bilmek için yanınızda bunu gösteren blr liste bulundurmanız gerekir. Bir gün Yahya Kemal'in tarihe meraklı bir yabancı dostu tstanbul'a gelir: müzelerden blrine gltmişler. kapalı, ötekine gitmişler, kapab.. Yahya Kemal, «MUze değil konserve!» demiş. Gerçekten müze bizde, gösterme yeri değtl de saklama yeri sayılır daha çok, bir tür depo. Bütün müzelerimizde depolar, sergileme salonlanndan daha zengindir. Eski yapıtları toplayıp saklama düşüncesi ise pek de eski değildir. Bizde müzecillği başlatan Osman Hamdi beydir. Bu büyük adama burada şükranlarımızı yineleyelim. Müzeciliğin başlangıcı îsa'dan önce III. yüzyıla, Ptoleme'ler çağına dek uzanıyor. Batıda bu gereksemenin duyulması 1750 yıllanna rastlar. Bizde ilk müze 1846 yılı açılmış. Pethi Ahmet Paşa, Aya îrini kilisesinde antika eşya toplama işlne girişmiş. Yukarıda adını andığım kitaptan öğrendiğime göre, Sadrazam Ali Paşa benimsemiş bu işi, «MtizeI Hümaynn» kurulmuş. başına da bir Alman müdür getirilmlş. Bu Alman müdürün ölümü üzerine, onun yerine Osman Hamdi bey getiriliyor. Bizde müze, Cumhuriyet dönemine değin, gidip görülmeyen; sıkıcı bir yer sayılmıştır. Yazar şöyle diyor: «Cumhuriyet in kurulmasıyla, ber konada olduğu gibi Tflrk Müzeciliğinde de heyecanlı bir dönem baslar. Bugün sayısı doksanbeşi bulan müzelerimizin büyük bir böliimü ve önemlileri Atatürk'ün zamanında ardarda kurulmuştur.» Osman Hamdi Beyin müze cillğini devlet benünsememişti. Avrupa müzelerinin eski Anadolu yapıtları ÜP dolup taşması, kaçakçılık nedeni ile değildir; bu yapıtların kültür değerlerinin anlaşılmamasından, bilinmemesindendir. II Abdülhamit'in şu sözü tanıtlar bu gerçeği: «Ben Osman Hamdi Beyln kırık dökiik taşlarlyle, mermer parçalan ile elçileri aldatırun.» Sultan Hamit'in, Iskender lâhtini de armağan etmek istemesi üzerine Osman Hamdi Bey. lâhtl almak için hazırlığa geçen yabancı elçiye giderek, «Lâhl verilirse intihar ederim» demiştir. Türk müzeciliğindeki «heyecanlı dönem»in başlaması, bir kültür dönemini gerektiriyordu. Buna «Atatürk kültür devrimi» diyoruz bugün. Kültür devrimi, uluslaşma sü*recinin vazgeçilmez parçasıdır. Atatürk'ün Türk Tarih Kurumu'nu, Türk Dil Kurumu'nu kurması, bu devrimin baslıca anıtlandır. «Türkiye Cumhnriyeti'nln temeli kttltttrdür» diyen Atatürjc, 1936'da şu sözleri söylüyor: «Tabiatm esrar doln sineslne her gün daha çok girmekte olan insan zekâsı, realiteye kavuşmak için çalışanlan tatmin edecek ve insanlık tarihini ay dudatacak llimler bulmuş ve tesbit etmiştir. Tarih bakımmdan arkeoloji ve antropoloji, bu ilimlerin başında geiir. Tarih. bu llimlerm bulup meydana çıkardıgı belgelere dayandıkça temelll olur. Tarihi bu belgelere dayanan milletlerdir ki, kendini, aslmı bulur ve tanır. tşte bizim tarihimiz, TUrk tarihi, bu ilim belgelerine dayanır. Onun içindir ki, bizim tarih belgelerimizin her parçası, klâsik sayılan kültür eserlerinin de anasıdır.» îşte Anadolu tarihini araştırmanm ulusal bilincine varma süreci böyle başlar. Bundan önce Anadolu tarihinin incelenmesi (Hitit uygarhğının bulunması gibi) Batılı arkeologların uğraşı sayılmakta İdi. Atatürk'ün yol göstermesi ile Türk arkeolojisi kuruldu ve dünya çapmda ün yaptı. Artık Hitiften bu yana, yurdumuzun tüm uygarlığını. tüm kültürünü benimsemiş durumdayız bugün. Atatürk'ün Afyon'da Türk ocağını ziyareti sırasmda ilk kez adını ortaya attığı «Halkevi», yurdumuzda çağdaş müzeciliğin öncüsü olmuştu. Atatürk, 1931 yılındaki Konya gezisi sırasmda dönemin Başbakanı tnönü'ye çektiği telgrafta şöyle diyor: «Son inceleme gezilerimde bazı müzeleri, eski sanat ve nygarhk eserlerini göıden geçirdim. tstanbul'dan başka Bursa, tzmir. Antalya, Adana ve Konya'daki müzeleri gördüm. Bunlarda şimdiye kadar bulunabilen bazı eserler korunmakta ve kısmen de yabancı uzmanların yardımı ile tasnif edihnektedir. Ancak ülkemizin hemen her yanında emsalsiz defineler halinde yatmakta olan eski uygarhk eserlerlnin ileride tarafımızdan açıga çıkanlarak, bilimsel bir biçimde korunmalan, tasnifleri ve gecmişin ihmall yüzflnden pek harap duruma gehniş olan anıtların korunup onanlması için, Müze Müdürlüklerinde ve kazı işlerinde kullanılmak üzere arkeoloji uzmanlarma kati Iflznm vardır. Bnnun için Milli Eğitim Bakanlıgı'nca yabancı ülkelere ögrenime gönderilecek ögrencilerden bir kısmının bu alanda yetiştirilmesinin uygun olacagı düşüncesindeylm.» Sırası mı? Dostum terzl Rıfkı, her zaman tam daktüonun başına oturup yazıya başlayacağun dakika telefon eder. Yine öyle oldu. Nasılsın? lyiyim. Filanca'mn yazısını bugün okudun mu? Okudum. Ne dersin? Saçmalamış.. Birşey yazacak mısm? Boşver yahu; adam bunadı artakr zırvalıyor; yanıt vermeye değer mi? Telefonu kapadıktan sonra düşündüm. Köşeyazarlığı; yergi, eleştiri, vurgulama İçin birebirdir. Kişilerle uğraşmaktan hoşlanmam; ama kimi zaman da bir kişinin kişiliğini yermek ya da kınamak gerekiyor. Ne var ki eleştirilecek ya da yerilecek kişl (söz gelimi) devletın bir koltuğunda oturmaktadır; yasalarla donanmış, zırhlanmıştır, kalemini biraz oynattm mı... Buyur mahkemeye! Neden? Ceza Kanunu madde 159...J Ne ilgisi var? Bal gibi var. Geçmişteki*otuz yıl bu yüzden mahkemelere taşınmakla geçtl. Sonunda beraat etsen de çile çeklyorsun. Zaten iktidar koltuklarında oturanlar da ellerindeki yetkileri Damokles'in kılıcı gibi yazarm başının üstünde dolandırıyorlar. En iylsi bu kişiler iktidar koltuğundan düştüler mi canlarına okumak değil mi? Ama bu kez de blr başka kaygı başlıyors Yahu, düşmüş adama vurulur mu? Vurulmaz. Gerçekten hazret İktidar koltuğundan eşekten düşmüş karpuz gibi yuvarlanmıştır. Nesini yazacaksm? Elinde yetkl varken her tür kötülüğü. şeytanlığı, rezllliğl yapan mel'un, artık zavallılaşmıştır. Köprülerln altmdan çok su geçmiş, bu kea iktidar koltuklanna başka birileri oturmuştur. Dti' şüklerle uğraşmak kabadayılığa sığar mı? Pefd, ne yapmalı? Bu herifin ne mel'un bir kişi olduğunu ne zaman nasıl anlatmalı... derken adam ölüverir. Cenaze törenleri, çiçekleri, çelenkleri, namazlan, niyazlan, ilanları, yazılan... Hoca sorar: Merhumu nasıl bilirsiniz? îyi biliriz. Sorarsın kendl kendine yitlp gitmlş olanı düşünerek: ülan, bu ne yalan dolan? Oturup şu adamın ne mal olduğunu yazsam mı? Aman sakm ha!.. Neden?. ölüler hayırla anılır dinlmizde... ", * 'Uümlsi itttfySfflaf; bir ayagj cukurdadır, vurmaic aylp^sayrtir; kimisi koltuktandüsmüştür, boynu bÜkillmüştÖr, vurmak ayıp. sayılır; kimisi ölür. kördür ama badem gözlü olur, vurmak ayıp sayılır. Peki, biz bu adamların ne mal olduklannı kamuoyuna ne zaman açıklayacağız? Biı Maden Tasansı Karsısında... İsmet KASABOĞLU Yük. Maden Mühendisi khn ve bilimselligin suskunluğuna bakıp mak elde değill Bir süredır madenlerle ilgili olarak, 2172 sayılı yasada degişiklik yapan tasan tartışılmaktadır. Daha doğrusu tartışma yanıl, mamakta sadece bir kesim, kepdi dijeğini gerçejkleştirmek için etJdli bir kampanya yurutmüştür. Bu kampanyanın temeli, özelUkle Höpüçdft üretinv^ dir. Boraks madenlerinde ise dışsatun rakamlarma dayandınlmakta ve sonuç maksath bir genelleme ile «2172 sayılı yasa. ülkeye zararlı olduğundan ıptal edilmeli ve yasa kapsammdaki madenler de eski sahiplerine geri verilmelidir» şeklinde noktalanmaktadır. Bu kişilere göre böylec'e, ülkenin madencilik sorunu da çözümlenmiş olmaktadır. A Madencilik faaliyetleri gıinlük, aylık olaylar değildir. Projenin hazırlanmasından Itibaren. hedef olarak saptanan üretimlere ulaşabilmek için yıllara ihtiyaç vardır. 2172 eayılı yasanın yürürlüğe konulmasından sonra. aynı maden yatağı uzerinde muhtelir kişiler ve kuruluşlarca işletilen ruhsat sahalan, tek nir işletme olarak proıelendırılmıştır. Uygulama özeiîikle santral bölgelerindeki kömur sahalan için yapılmıştır. Her proje asgari birkaç railyar mertebesindedir. Bu milyarlann da kül olmaması için rezervleri kesinleştirmek üzere bazı bölgelere aynca sondaj araştırmaları da uygulanmıştır. Sistemaük bir sonda) programmın uygulanma suresi ise yine asgarl bir yüdır. Daha sonraki aşama, oevher yatağı üzerindeki örtü tabakasının kaldınlmasıdır. Bu da yine yıl tutacak bir çalışmayı gerektirir. İşin bu aşaması, taahhüt ışlerine donen eski alan sahiplerı tarafından yapıldığından, yasanm ilk günlencden itibaren yurütülen «iptal edıliyor madenler gerı veriliyor» gibi kampanyalarm etkisi ile alabildiğıne uzatümıştır. Yine bu aşamada, ölüsünden de, dırisinden de kazanma yöntemi büyük bir beceri ve başarı ile uy gulanmıştır. Denilebilir ki, dekapai dediğimız bu taahhütlerden akla sığmayacak ölçüde büyük kârlar elde edilmiştir. lşin bu yönü konumuz dısıdır. Asıl söylemek istediğuniz, buyuk miktarlardakı uretimlere dönük projelenn uygıılanması yıllar süren üretimsiz çahşmalan gerektirmiştir. GerçeK bu iken, 2172 sayılı yasadan önce uretim rakamlan bu idi. ondan sonraki yıllarda şuna düşmuştur diye ortaya Cikmak olayı çarpıtmak veya biünemektir. Önemli olan, eldeki projelerin tamamlanmasmdan sonra ulaşılacak olan üretim hedefleridir Kim se bunlara bakmaya yanaşmamaktadır. Bu tür görüşler, barat inşasına baslamak üzere, nehir yatagırnn değiştirilmesinde: «Baraj yapacağız dediler akan nehri bile kurutttular» suçlamasından farksızdır. Bugün Yatağan, Soma, Çan ve Orhaneli bölgelerinde dev santraller yükselmektedir. Bunlann temeli 2172 sayılı yasadır. Yasanm kuşkusuz olumlu sonuç vermediği maden yataklan ve türleri vardır Bunlann yasa kapsanu dışına çıkanlması baska sey, geçiş dönenundeki üretim duşuşlenni öne sürerek yasanın kaldınlmasını istemek başka şeydir. Boraks yataklan ise tamamen değişik blr konudur. Nedense bor minerallerinde madenin üretim ve maliyet rakamlan yerine. bu kez satış rakamlan öne sürülmektedir. Sahalan devletleştirilen yerli üreticilerimiz, yabancı dışahmcılar ile görülmemiş bir dayanışma oluştunnuşlardır. Eski işletmecilertmiz dışahmcılara, sahalanmız geri verildiginde tüm problemleriniz bitecektir demekte ve onlan. stoklannın son damlasına kadar dayanmaya teşvlk etmektedir. Böylece Etibank köşeve sıkıştınlmakta ve satış yapmamakla suçlanmaktadır. Oysa 2172 sayılı yasa üzerindeki spekülasyonlar olmasa dı^aîım cılar eninde sonunda, Etibank'ın uygulamak istediği ve esasen ülkemize en yararlı olan politikaya. mutlaka uyacaklardır. Dışa dönük siyasal politikalarda son derece duyarlı olmamıza karşın, ekonomik politikalarda tam bir umursamazlık ve dağın.khk içindeyiz. Bor mi neralleri konusunu bu kez de ülke yaranna çözümleyemezsek. Boraks madenlni Avrupa Asya'da sadece Türkiye'ye bahşetmiş olan Tann bilq yaptığmdan piçmanlık duyacaktır. ağdaş Uretim kapaslteleri ve kullanım alanla rmdaki yaygınlık açısmdan irdelediğimizde, ÜIkemiz seramikçlliğinin yakın zamanlara dek pek par lak olduğundan söz edemeyiz. Çünkü, gerek güncel yaşam. gerekse ileri teknolojilerin hizmetinde olan çeramik ürünler. nesnel ve sayısal degerler itibariyle karşılaştınldıkl&rında belir gin bir takım farklılaşmalar ortaya çıkar. örneğin, ülkemlzde faaliyet gösteren seramikiş kollannda toplu üretim bakımmdan: Sofra takımı ve süs eşyası, kap lama karoları, sıhhi tesisat malzemelerl, elektro porselen, tuğla, klremit ve refrakter fırm malzemelerl olarak islerlik görülmektedbr. Yabancı ülkelerde ise, yumuşak porselen, sert ipor seleTi, ateşkiîi mamulleri. ısıya dayanıklı mamuller. inşaat malzemelerl, beyaz ve renkli fayans, sert çinl. Amerikan tipl yarı pekişmiş çini ve porselen, pekişmiş çini, kemik porseleni, piroksit ve nitritler, tek btleşikli seramikler ile otomo tiv endüstrisinde kullanılan buji yapımı. seramik endüstrisinin çeşitli iş kolları arasmda görülmektedir. ••• Bütün bunlann yanısıra. günümüz dünya seramikçiHği geleneksel ve güncel üretimlerlnden ayn olarak YeniSeramik adı verilen «Tek Kristaller». «Sentetik Kristaller», «Ferro Elektrik ler». «Piroksitler», «Nükleer Malzemeler» vb. üretirken çağdaş seramik teknolojlsinde yeoyeni gelişmeler elde edilmektedir. Bu gelişlmleri uzay teknolojlsinin hizmetinde de sürdtiren seramik endtistrisinin özellikle son on yıl içinde ülkemizde ulaştığı hizlı gelişimi yadsımak olasıhği yoktur. Başbakanlık Devlet, Istatlstik Enstltüsü'nün ve rilerine göre, seramikiş ko lundaki ilk endüstrileşme hareketl 1961 yılında Sümer bank tarafından Çanakkale Seramik Fabrikalarınm üretime başlamasıyla gerçekleşmistir. C Çağdaş Türk Seramik Endüstrisi I İleri seramik teknolojisinin gerçeklesmesinde mevcut yatınmlar yetersiz kalmaktadır. Çeşitli teknik, parasal, sanatsal engeller aşılırsa, yepyeni yan sanayi dalları da doğacak, gençlerimize çalışma alanlan açılacaktır. Doc. Dr. Tülîn AYTA t. Devlet Güzel Sanatlar Akademİsl inemlndekl ülkemizde pek çok önemli endüstri kolundaki üretimin dış kaynakli olduğu; başka bir deyişle, temel üretim malzemeleri ile araç ve gerecin yabancı ülkelerden sa^lanması zorunluluğu dikkate almırsa. ülkemiz seramikçiliğindeki ba geç ve yavaş gelişlmin anlamı daha belirgin blr bi cimde ortaya çıkmaktadır. Oysa, seramik endüstrisine gerekli temel hammaddelerin hemen pek çoğu, Je olojik yapısı itibariyle yurdumuzda bol miktarda bulunmaktadır. Bu hammaddelerin çıkarılması ve işlenerek kullanılır hale getirilmesinde gerekli yan sana yt kurulması amacıyla, yeterîi özel sermaye yatırımlaa yapılamamakta ya da bu yatmmlara devlet desteği sağlanamamaktadır Bunun sonucu olarak da temel araç ve gereç ile malzemenin büyük bir bölümü nün dışalım yoluyla karşılanması zorunluluğu doğmaktadır. Bu durum. öbür pndüstri kollannda da olduğu gibi, ülkemiz seramik çiliğini btiyük ölçüde teknik, parasal ve dışalım reiimüıe bağlı yasal güçlüklere itmekte; üretim ise bu zor koşullar altmda ayakta tutulmaya ve geliştirilmeye çahşılmaktadır. îste bu nedenledir kl, ötekl endüstri dailarms göre oldükça bttyük sayılara ulaşan yatırım ve işletme maliyeti gerektiren ileri seramik teknolojisinin gerçeklesmesinde mevcut yatınmlar yetersiz kalmakta ya da büyük sermaye yatırımları kârlılık oranı daha yüksek başka alanlara kaydınlmaktadır. Devlet Planlama Teşkilatı 4. 5 Yıllık Kalkınma Planı ön taslaklarmda sırlı top rak ürünleriyle ilgili fiili durum 1962'de 540 ton 1ken; projeksiyon hesaplanna göre iç plyasa talebl 1980 yılmda 28 000 ton, 1985 yılı itibariyle ise 48 000 ton olarak öngörülmektedir. Sonuç olarak görülmekte dir ki, gerek ülke ekonomisi gerekse toplu üretim koşulları ile piyasa isteml ftalebi) karsısında büyük önem taşıyan endüstrileşme olgusu çok kısa bir zaman dilimi içinde oldukça güçlü ve önemli gelişmeler kaydetmiştir. ••• Yukarıda değindiğimiz bir takım engeller aşıldığı takdirde ise bu gellşmelerin süratlenerek daha doyurucu sonuçlara ulaşılacağı ke sindir. Bu engellerin aşılma smda birbirleriyle çok yakm organik bir bağ içinde bulunan önlemler zincirini şöylece sıralayabiliriz: Meslekten gelen üst dtl zeyde yöneticl kadro, teknik personel, uzman kadro su, tasarımcı, araştırmacı ve kaliteli işçi yetiştirilmesi: Bu amaçla eğitîm yapacak bölgesel meslek okul lanyla. teknik kadroyu oluşturmak amacıyla ilgili üniversite ve fakültelerde seramik mühendisliği böItimierinin ivedilikle açılması: Kimyasal seramik ham maddeleri, Fritler. boyar maddeler (pigmentler), elektrik, akaryakıt ve sıvı gazlarla calısan fırınlar, fırm malzemeleri ve imalat hamurları üreten yan sana yiin kurulması: Üstün kalite ve düşük maliyet sağlanarak, dışsatımla serbest plyasa üstün ı'lüğünfm sa^lanmasiî Seramik «ndftstrlstftîft ''henjıen her dâlıricFa Üst a* zeyde akademîk eğitim gecirmiş yetenekli ve başanlı seramik tasarımcılarma yer verilmesi uzerinde önemle durularak: caftdaş estetik anlayışma uygun biçimde üretimin amaçlanması: buna bağlı olarak da İç piyasa istemiyle dışsatımın sürekli olarak artırıiarak canlı tutulması gibi. ••* Bövlelikle ülkemizde mev cut hammadde kaynakları daha olumlu bir biçimde de ğerlendirilerek. döviz harcamalannda büyük ölçüde tasarruf sağlanacak: aynca. benzeri yan sanayi dallarmm kurulmasıyla yenl tstihdam alanlan açılarak iş gücü ve yaratıcı güç birikimi değerlendirilmiş olacaktır. Bu yolda alınacak akılcı ve planlayıcı önlemlerle, şüphesiz devlet ya da özel kesim (sektör) sermaye ya tınmlannda yüksek kârlıIık elde edileceğinden. Ulke mizde yirmi bir yıllık geçmişi olan seramik teknolojisi daha hızlı bir biçimde çağdaş teknolojiye koşut Cparalel) gelişmeler elde edecek: avnı zamanda, meslek seçiminde gençlerimize sağlanacak olanakiarla. vep veni calısma alanlarındaki varatıoı gü^ün sonsuz yetkinlikleri de ülke yaranna (Cumhuriyet 4 HAZİRAN 1932 KAYBOLAN MALLAR Rıhtım şirketl antrepolarında sahipsiz olup satılarak bedelinln Hazine'ye verilmesi lazım 500 bln liralık emtianın meydanda olmadığı gö rülerek meselenin mah kemeye verildiği malum dur. Şimdi bunlardan baska 100 bln lira kıymetinde dlğer bazı eşyanın da antrepolarda gorülmeyerek tahklkate başlanıldığı habeı verîlmektedir. Gümrük Başmüdürü Seyfi Bey hadisenln müfettişlerce tesbit edildiğini söylemiştir. ]Günün Hapı[ BİLECIK RAK1SI Bilecik rakısı fabrıka ve sahibinin Bılecik gazozu ile hiç bir alâkası olmadığı muh• terem ahaliye ilan olunur. Ne var ki, kalkınma dö Adana Tıp Fakültesi Dekanlığından Pakültemizin aşağıda ünvam ve derecesi belirtilen kadrolarma eleman almacaktır. Sınav 21.6.1982 tarihinde yapılacak olup, isteklilerfn en geç 16.6.1982 tarihine kadar Fakültemiz Özlük Işleri Şeflığıne müracaatlan rica olunur. Birimi Dekanlık Dekanhk Hastahane Müdürlüğü Hastahane Müdürlüğü Kan Bankası Kan Bankası Kan Bankası Kan Bankası tskenderun Kans. Arş. tskenderun Kans. Arş. tskenderun Kans. Arş. Hastahane Müdürlüğü Hastahane Müdürlüğü Dekanlık Dekanlık Dekanlık Dekanlık Dekanlık Dekanlık Hastahane MOdürlflgO Hastahane Müdürltiğü Dekanlık Ünvam Elektrik Tekn. Labort. Tekn. Teknisyen Teknlsyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen Teknisyen Radyoloji Tekn. Radyoloji Tekn. Teknisyen Sağlık Tekn. Sağlık Tekn. Sağlık Tekn. Sağlık Tekn. fKiraya Müh.) Sağlık Tekn. Saghk Tekn. Laborant Lafcorant Hemşire Hemşire Heraşirp Sımfı Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Teknik Hizmetler Sağlık Hizmetleri Sağlık Hizmetleri Sağlık Hizmetleri Sağlık H'7metlerl Sağhk Hizmetleri Sağlık Hizmetleri Sağlık Hizmetleri Sağlık Hizmetleri Sağlık Hizmetleri Sağlık Hizmetleri Sağlık Hizmetleri Kadro Derecesi 11. 12. 11. 7. 8. 10. 11. 10. 11. 11. 10. 11. 7. 7. Adedî 2 4 4 1 1 7 1 2 4 2 2 2 1 1 CumhuriyeC Sahibi: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazetecilikT.A.Ş. adına „ NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü: Müessese Müdürü: Yazı Işleri Müdürü: Basan v* Yayan HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYCÖNENSİN .'Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecllik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAK. • ANKARA:Konur Sokak no. 24/4 Yenişehir Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 • İZMİR: Hallt Ziya Bulvarı No: 65/3 Tel: 2 5 4 7 0 9 1 3 1 2 3 0 • A D A N A : Atatürk CaddesI.Türk Hava Kurumu IşhamKalft/ST Tel: 14 550 19 731 10. 3 8. 2 11. 2 10. 1 8. 6 9. 15 9. 3 (Basm: 16554) 3982 TAKVİM İMSAK GÜNC$ ÖĞLE İKİNDİ 4 Haziran 198} AKŞAM YATST 3,15 5.28 13.12 17.12 20.36 22.36