18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 1 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER da. Çünkü «Siyaset mahkeme salonuna gird.iği an. adalet hemen çıkar, gıden» Bu nedenledir ki yasama ve yürütmenin denetimi, hukuka bağlı devlet sisteminin gelışmesi sonucunda bağımsız ve siyasetten uzak mahkemelere verilmiştir. En doğru ve en gerçekçi yol budur. Ancak herhangi bir ülkede yasamayı denetleyecek olan Anayasa Mahkemesl ve yürütmeyi denetleyecek olan Danıştay'ın var olması yetmez. Önemli olan, bu organlann kuruluç bıçimleri ve yetki alanlandır. Öncelikle hukuk devletıni yaratacak ve yaşatacak olan tüm yargıçlann siyasal iktidarın etki alanının dışında tutulmaları. atanmalannda, çalışmalarında bağımsız ol maları gerekmektedır. Sonra da yetkilerinın kısıtlı olmamasına dikkat etmek zorunluluğu vardır. Kısıtlı bir yetkiye sahip olan yargı, denetim görevini tam anlamıyla yapamaz. Yargı denetiminin iyi işlemedigi bir ülkede ise hukuk devleti ilkesı ve hukukun ustünlüğü kavramı bir görüntü olmaktan ileri geçemez. Geçmıştekı siyasal İktidarlar, hukuk devleti kurallarından ayrıldıkları için, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi çeşitll kararlarıyla kendilerini hukuk yoluna getirmeye çaiışmışlardır. Ne var ki bu kararları beğenmeyenler, haksız yere bu kuruluşları yıpratmak istemişlerdir. Danıştayın hükümetin yerine, Anayasa Mahkemesi"nin de devletin yerine geçtiği yolunaaki sert ve insafsız eleştirilerini gittikçe artırmışlardır. Bu eleştiriler günümüze kadar ulaşmıştır. Genel mahkemeler başta olmak üzere, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi'nin ııım kararlarının doğru olduğunu kimse savunamaz. Ama bu karariarın hiç biri politikanın dili ıle değil, ancak hukukun dlli ile eleştırilebilir. Hukuk devleti, her şeyden önce bir anayasal rejimi gereklı kılar. Hukuk devietmin koşulları anayasalarda yer alır. Anayasalar, toplumdaki hak anlayışının simgeleridır. Hukukun odak noktaları ve «Ulus iradesinin en üstün. en guçlü belgeleridir.» 24 HAZİRAN 1982 Anayasasuun 2. maddesi, Türkiya Cumhuriyeti'nin bir «Hukuk Devletl olduğunu söyler. Bu maddenin yeni Anayasaya da aynen aktarılacağı kuşkusuzdur. Çuiıkü Anayasa hakkında görüş bildlren çeşltli ki . şi ve kuruluşlar bu noktada birleşmektedir ler. Ne var ki bir devletin hukuk devleti niteliğini kazanabilmesi için Anayasanın bir maddesinde «Hukuk Devleti» sözcüğünün bulunması yeterli değildir. Hem Anayasada hem öteki yasalarda hukukun üstünlüğüne yer verilmesi ve bu üstünlüğün uygulamada gözönünde tutulması gereklidır. Orneğin 1961 Anayasasının «Yargı» bölümünue yer alan tüm maddelerin yeni Anayasada aynen benimsenmesi kaçmılmazdır. Hele 132. maddedeki «Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez» yargısı, yeni Anayasada mutlaka bulunmahdır. Kısacası yargı bağımsızlığı korunmalı. yargıç güvencesi sağlanmalıdır. ••• «Yargı erki, devletin, Anayasanın ve in san onurunun koruyucusudur..» Bu söz Atatürk'ündür. Bilindiği gibi hukuk ve adalete büyük değer veren bir devlet adamıdır Atatürk. «Bir hükümet ancak adalete da yanabilir. Bağımsızlık. özğürlük ve her şey adaletle var olur... Insanlar gönül rahath ğı içinde calışmak ihtiyacındadır. Bu Ise toplumu ve devleti yöneten hükümette ada letin salt egemen olmasıyla sağlanabilir. Bir ülkede adalet olmazsa o ülkede anarşi var demektir. Orada özgüelük yok demekttr,.» diyen bir toplum yöneticisidir. Gerçekten herhangl bir devlet, adaletle yörür. adaletle guç kazanır. «Adalet ülkenin temelidir» sözü bu anlayıştan doğmuştur. Devletin varlıgı hukuk ve adalete, hukuk ve adaletin varlığı da devlete ulaştırmıştır toplumları. Bu nedenledir kl adalet siz devlet olmaz. Adalet erki, devleti yara tan vazgeçilmez bir güçtür. Yargı erkinin güçsüz oldugü ülkelerde devlet gücünden söz edilemez. Devletin gücü yargı erkinm gücünden doğar. Yargı erki ne kadar güçlü Hukuk Devleti ve Yargısal Denetiın YARGININ GÜCÜ BAĞIMŞIZLIĞINDAN GELİR. DEVLETtN GÜÇLÜ OLMASI İSTENİYORSA, HER ŞEYDEN ÖNCE YARGININ BAĞIMSIZLIĞI SAĞLANMALIDIR. Cumhuriyel Sahibi: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazetecilikT.A.Ş. adına NADİR NADl O n e l Yayın Müdürü: MüesseseMüdUrü: Yazı Işleri Müdürü: i«»anv«Y»yan „ HASAN CEMAL EMİNEUŞAKLIGİL OKAY GÖNENSİN.'Cumhuriyel Matbaacılık v« GazetecilikT.A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbUl Tel: 20 97 03 (5 HstJ M. İskender ÖZTURANL1 olursa, devlet de o kadar güçlü olur. Ama unutmamak gerekır kı, yargımn gucü ba gımsızhğından gelir. Devletin güçlü olma sı istemyorsa, her şeyden önce yargının ba ğımsızlıgı sağlanmalıdır. Bağımsiz yargı, hukuk devleti kavramıyla eş anlamdadır. Ve «Hukukun ustünlüğü» ilkesinm yalnız bir tenm olarak. bir sözcük olarak dillerde dolaşmasmm da hiçbir önemi yoktur. Bu ilke bir kavram olarak düşünceıerde yer almah, uygulamaya geçmelidir. DemoKrasi den, özgürlükten, insan haklarından ve hu kuk devletinden ancak o zaman söz edilebi lir..» Bir devlette yasama, yürütme ve bir ölçüde yargı organlarının bütün tasarrufla rı Kural olarak yargı denetimine bağlı ise, o devlete hukuk devleti denir.» ••• Yargı denetimi 1961 Anayasasının üstün bir normu, üstün bir kuralıdır. Bu yargısal denetim, tarihsel bir gelişimin so nucunda gerçekleşmiştir. TürK Anayasa Mahkemesi 27.12.1967 tarihli bir karanyla Hukuk devletıni şöyle tanımlamıştır: •Hukuk devleti demek. bütün davranışlannda hukuk ve anayasaya uyan. bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine baglı olan dev let demektir.» Hukukun ne olduğunun kesin olarak belirlenmesi öncelikle bir yargı işidir. Yargı organlarından başka hiç bir organ, bunu doğru olarak belirleyemez. Çok yakın bir geçmişte yargı ödevını ustlenmek isteyen iktidarlann sonunda nereye vardıklan unutulmamalıdır. 1960'larda yargı yetkisı «Meclis Tahkikat Komisyonlarma» venlmek istenmiş, bu uygulama toplumsal bir sarsıntıya yol açmıştır. 197080 arasında «Meclislerin üzerinde bir Anayasa Mahksmesi, hükümetin üzerinde Danıştay olamaz» diyen sıyasal iktidarlar, ülkeyi çıkmaza sürüklemişlerdir. Yargı bağımsızlığını zedeleyen gırişımler her çağda ve her yerde tehlikeli olmuştur. Ancak burada gözden uzak tutulmaması gereken bir gerçek varsa, o da yasama, yürütme ve yargının birbirinm ustunde değil, birbirinin yanmda oldugudur. Yargıya bir üstünlük tanınmakta ise de bu üstünlük, yasama ve yürütmenin üstünde bir üstünlük değil, yanmda bir üstünlüktür. Ve modern anayasalar, yargıyı «Eşitler arasında üstün bir kuruluş» olarak nitalemektedirler. Çağdaş devlet anlayışına göre, yargı denetimınden kaçmak, keyfi yönetime sapmak demektir. Bu nedenle demokratik hukuk devletinde yargıya ve yargısal denetime özel bir ağırlık tanmmaktadır. Yasama ve yürütme organları. siyasal yanı ağır basan kuruluşlardır. Yargının ise siyasal yanı hiç yoktur. Olmamahdır BÜItOLAK • ANKARA: Konur Sokak no. 24/4 Yenişehir Tel: 17 58 2517 58 66 Idare: 18 33 35 • İZMİR: Ha4it Zlya Bulvırı No: 65/3 Tel:2547 09131230 • ADANA: Atatürk Caddesi. Türk Hava Kurumü Işha Tel:14S5019 731 TAKVİM İMSAK OÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ 2 AKŞAM YATSr. 3.04 5.27 13.16 17.17 20.44 22.48 (Cumhuriyet 24 HAZİRAN 1932 İSMET PAŞA KIZ ENSTİTÜSÜ Bir kaç gün evvel Ankara'da İsmet Paşa Kız Enstitüsünün sergisı açıldı. Enstitü faalıyete geçelı henüz üç sene olmuşıur. Bu sene 150 asli talebesı, 330 da kurslara devam eden hanım vardır. Bu • sene enstitüye 200'den fazla yenı talebe gireceği şimdiden anlaşılmıştır. EnstitUde asli talebe olabılmek ıçin ilk tahsili bitirmiş olmak lazımdır. Bu müessesede sanat ve meslek bilgılerinden başka üç senelik orta tahsil de takip olunur. Ancak tahsil müddeti beş senedir. Sebebi burada üç senelik orta tahsil ile beraber sanat ve meslek bilgilerine de mühım bir mevkı ayrılmış olmasıdır. Daha doğrusu ensııtunün asıl hedefi budur. Enstitüde tahsilde bulunan küçük hanım kızlar şimdiden şu iki kaidenin tatbikine çok dikkat etmektediıier: 1 Giyımierinde sadece yerli malı kuUanmak, 2 Giyecekleri her şeyi mutlaka kendilerinin dikmesi. Bu mUessesenın rnillı ahlâk vücude getinnekt^ki kuvvetinden çok mütehas. sis olan İsmet Paşa hep soruyordu: Kızun bu elbiseni sen mi diktin? Ben diktim efendim. Ama tepeden tırnağa hepsinı sen mi diktin? Oyle efendim. Bir, beş, on lıep cevaplar boyle ıdı ve hatta Paşa ınanmamazlıktan gelerek hiç olmazsa şurasına burasına annenın veya baş ka bir bügıcın eli kanşmıştır şüphesini belirttikçe bu şüphenın tahrık ettıği ızzeü nefis küçük harum kızları: Vallarıı billalıi hepsinl ben yaptnn Temınatına bile sevkediyordu. Paşanın bazı bazı şuphe etmeye hakkı yok değildi. Çünkü küçük hanım kızların sade elbıselerı o kadar güzel, o kadar ciddi ve sanatkarane ıdı. Yemek derslerı de en pratık mutfakiarda en sıhhi ve en ekonomik tatbikat ile veriliyor. Enstitüde Hıi'zıssıhha lednsa.ı öğretimı birinci derecede mühım mevkilerden bırıru ışgal eder. Burada ukuyan hanım evınin iıatfa eve hastalık sokmayan bir hekımidır. Müesseseye talebeden ziyade aile hanımlannın devam ettiğlnı söylemek onun mernlekette ne büyük bir ihtiyaç oldugunu anlatmaya kafidir. YUNUS NADÎ CVfT OKTAY AKBAL Âtanan,; Secilmis • • Sayılmaz Danışma Meclisi'nin 26 üyesi bir önerge imzalamış. Kars üyesi Fuat Azgur'un düzenlediği bu önergede imzalan bulunanlar arasında, Ibrahim Göktepe, Ahmet Samsunlu, Necmettin Narlıoglu, Prof. Türe Tunçbay, Ertuğrul Alatlı, Yıldırım Avcı, Orhan Baysal, Fikri Devrlmsel gibi üyeler var. Once 39 kişi imzalamıs bu önergeyl, sonra 13'Ü imzasını geri almıştı. önerge sahibi Azgur şöyle açıklamıştı düşüncesıni: «Meclis'in gerçekten tarafsız, geleceg» dönük hes*pları olmaksızın çahştıgını gösterebilmesi için böyle bir tedbirin aluıması gerekir kanısındayım. Keşke benim teklifimde öngördüğüm husus Kurucu Meclis yer ateaydı.» Ne yazık ki bu konuşmayı yaptıktan bir süre sonra Azgur önergesini geri almış!. Geçenlerde yazmıştım. 27Mayıs'ta oluşan Kurucu Meclis için de böyle bir öneri ileri sürülmüştü. Ben ileri sürmüştüm, böyle bir görüşü, Saym Nadir Nadi de bir baçyazı yazarak bu düsünceyi desteklemiştt Tomsilciler Meclisi üyelerinden bir bölümü de ki içlerinde rahmetli şair Behçet Kemal Çağlar'la. hukukçu dostum Alp Kuran da vardı Başkanlığa bir önerge vererek Temsilciler Meciisi'nde görev alanların 1961 genel seçimlerine aday olarak katılmamalarını istemişlerdi. Ne yazık ki Temsilciler Meclisi'ne egemen olan büyük bir parti böyle bir yolu kapattı, önerge reddedildi. Şimdi de aynı durum söz konusudur. Atama yoluyla oluşmuş bir Danışmanlar topluluğu vardır. Anayasa'yı, Seçim ve Partiler Yasasını hazırlamakla görevlendirilen bir «Danışma» Meclisi'dir bu... Böyle bir Meclis'in üyelerinin kendi çıkarlan açısından 'geleceğe dönük hesapları' olmamalıdır. 1984'de ya da daha önce kurulacak partilerin adayları olarak ilk genel Beçime katılmalan bir takım tatsız tartışmaların doğmasına yo] açacaktır. Daha bugünden bir takım üyelerin belirli siyasal eğilimlerde olduklan görülmektedir. Bu da doğaldır. her yurttaşın kendine göre siyasal bir tutumu, bir lnancı olacaktır. Ama madem ki yansız bir Danışman olmayı kabul etmişler. öyleyse karşımıza şu ya da bu partinin adayı olarak da çıkmasınlar. Hiç değilse bir dönem partidUkten, Parlamentoda bir partinin temsilcisi olarak bulunmaktan vazgeçsinler. I96i'de yapılan genel seçimlere Kurucu Meclis'* te üye olarak hem de belli partilerin temsildleri olarak yer alan kişiler, hem Anayasa'yı, hem öteki yasalan yaptılar, daha sonra genel seçimle Meclis'e ve Senato'ya girdiler. Bu yüzden de Anayasa'yı hazıriayan Meclis'te yer almayan karşı part.ır.in liderleri ve yandaşları. 61 Anayasası'nı bir turlü benımsemediler, ilk fırsatta değiştireceklerrai söyleyerek politika yaşamma atıldılar ve Anayasa savaşım tam yirmi yıl sürdürdüler. 1961'deki Kurucu Meclis'te görev yapanlar ilk genel seçlmde aday olmamayı kabul etselerdi, belki de 61 Anayasa'sı 'üvey evlat' durumundâ kalmayacak, ulus çoğunluğunca benimsendiği gibi, politikacı. partici çogunluğunca da onaylanmış olacaktı. Şimdi, bir de bunun tam terst bir görüş İleri sürulüyormuş. O da. 165 Kurucu Mechs üyesinin ilk TBMM'nae olduğu gibi yer alması! Yani, 165 1 kişi bir dönem ıçın •milletvekili sayılacak. Hazırlanan Anayasaya eklenecek bir madde ilel.. Bir yanda seçimle gelenler, bir yanda atamayla gelenlerl 1961den 1981'e kadarki Parlamentoda Milli Blrtik Komitesi üyelerinin 'Tabii Senatörlük'lerin na büyük tepkiler yarattığını ne çaöuk unuttular!. Üstelik o subaylar, bir eylemde bulunmuş, bir iktidan devirip, yeni bir Anayasa hazırlatmış, en büyük sorumlulukları yüklenmiş kimselerdi. Şimdi 'atanmış' kışıler doğrudan doğruya Meclis'e girecekler, seçimle gelen üyelerle yanyana görev yapacaklar!... Bu, olacak şey midir? Görülen şu. bir takım kişiler, çevreler, gelecekteki demokratik yaşamımızı bozmak, yozlaştırmak ıçin şimdiden tertipler hazırlamaya baslamışlardır. GeleceTt için kendileri için yatırım yapmak, hevesleri bir an önce önlenmelidir. nkara ÎTÎA'da 1718 Mayıs günlerinde yapılan Türk Sineması Paneli üstünde bu sütunlarda yazdığımız yazıda (17 Haziran 1982 perşembe) sinemamızın yapısal kaynaklı temel sorunlannı kaba çizgilerle sergilemeğe çalışmıştık. Panel'de tartışılan önerileri de bu yazımızda ele alacağız. Ülkemlz ekonomik yapısının oldukça gerisinde kal mış bir minyatürü olan sinemamızın bu yanına dokunmadan, güzel film üret me, yaratma yöntemi öteden beri Üstünde düşünülen, aranan şey olmuştu. Bir ara görev aldığımız Kültür Bakanlığı Sınema Yarkurulu'ndakl arkadaşlarla. o günierde haarlanân Sinema Yasa Taslağı üstün de çalışırken de temel konu buydu. Panel'deki öuari lerimiz de o zaman tartışa rak yasada yer almasım is tediğimiz çözümlere dayanır. ••• En geniş çizgilerle bu önerileri göyle sıralayabiliriz: l Sansür kesinlikle kal dırılmalıdır. Evrensel ölçülerle yaşayan sinema sanatı ile siyasal iktidarın polis yaklaşımı bağdaştırılamaz. Panel'de Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Atillâ Sav'ın ayrıntılarıyla anlattı ğı gibi, benzemege çalıştığı mız çoğulcu demokrasi denilen ülkelerin hiç birinde sinema sansürü yoktur. llkel bir olgu sayılmak gerekir. Sanatın ileriye dönük atılımları, denemeleri önce yadırgansa da, zaman geçti mi yadırgayanlar yadırganır. Geçmiş çağlarda çeşitli sanat alanlarında bunun çok örnekleri görülmüştür. Toplumca geri kalmamanın birinci koşulu eski lerden ders almak, yanlışlarj yinelememektir. Aslın da bugün gelişen tekniğin karşısmda sansür gün gün den gerilemekte, bozguna varacak yenilgilere uğramakta, tutukluları arka ka pıdan birer ikişer kaçan ce zaevinin, kapıda çalımla bekleyen gardiyanı durumu na düşmektedir. En azgm porno filmlerini, en kavgacı siyasal sinema yapıtla rını videokasetler biçimin de bugün, ödeme gücü olan herkes evinde rahat rahat izleme olanağına sahiptir. Videokasetlerin dagıtım te kelleri iç pazarımızı kapışmaya çoktan başlamışttr bile. Parası olan görsel özgürlüğüne kavuşmuştur. Ya salar karşısmda e$it yurttaşlar topluluğunda bu hak A Sinemamız Uzerine Oneriler SANSÜR KESİNLİKLE VE BİR AN ÖNCE KALDIRILMALI, BUNUN YERİNİ DEĞERLENDIRME YAPACAK YETKİLİ, SEÇKİN BİR KURUL ALMALIDIR. VE, ÖZERK BİR «SİNFMA KURUMU»NUN YÖNETİMİNDE GELİŞMELİ SİNEMAMIZ. Vedat TÜRKALİ km bütün topluma tanınmasını daha uzun süre nasıl önleyebilirsiniz? Yarın uydular aracılığı ile bugün kü radyo dalgalan gibi dütı yanın her köşesine görüntü yayınlamağa başlanacaktır. Teknik gelişme görüntü yasakları dönemini kapatmaktadır. Biz direterek sür düreceğimiz yasaklarla, olsa olsa sinema sanatımızın gelişmesini önleriz, çağdaş topluma geçişimizi kundak larız. Yürek yakan vatan millet edebiyatı arasında, bir ülkeye böyle bir kötülüğü. düşman ya da hayin de ğilse, aklı başında kimse reva göremez. 2 Filmlerin, DENETÎMÎ DEĞİL, değerlendirilmesi, ülkenin çeşitll sanat, bilim düşün kurumlarından seçim le gelecek kişilerden, ÖNCE LİKLE, ÖZELLİKLE SÎNEMA SANATI ALANINDA ÜĞRAŞ VEREN UZMANLARDAN oluşmuş seçkin bir kurula verllmelidir. Bu kurulun seçeceği ilk on ya da yirml filme her yıl. dolgun ğıtılmalıdır. Dağıtılacak pa ralar, film blletlerine yapı lacak küçük bir zamla, sinemacı, yapımcı paylarından, Türk Sineması için ke silecek diyelim .yüzde birler le sağlanır. Bu kesintiler büyük birikim oluşturmaktadır; slnemaya kendi ola nakları içinde etkili bir özendirme gücü taşır. 3 Aynı kurula sunulacak film projelerine. devlet tarafından ayrılacak bir fonla oluşturulmuş döner sermayeli bir kuruluşça, uzun vadell, Projenin kurul ca değerlendirilecek niteliğine göre çok az faizli, ya da faizsiz krediler sağianmalıdır. 4 Televizyonla sinema işbirliği gene bu kurulca, sinema sanatımızı geliştire cek. güzele özendlrecek bir doğrultuda düzenlenmelidir. 5 Sergilemeğe çalıştığı mız kısır döngülti ekonomik yapısı sonucu. Türk Sinema sı korkunç bir teknik geri lik içindedir. Uluslararası Festivallerde ödül kazanmış filmlerlmlzl satın alan Batı lı dagıtım kurumları, gönderdiğünlz negatlfler, pozltifler, bunların stüdyo işlemleri karşısmda şaşkına dönmüş, ürküye kapılmı'şlar. «Türk filmi alıntnaz!» sloganını yaymağa tıaşlatnışlardır. Binbir güçlükle sağlanmaya başlanan sinema saygınlığımız yıkılmak üzeredir. Bu araçgereçlerle, böylesine kısıtlı negatifler, pozitiflerle, yani bu dapdaracık harcama olanağı İçinde sinema olmaz. Günün tekniğine uygun fllmler çıkarabilmek ıçın, devlet des teğiyle, belki özel yatınmlardan da yararlanarak oluşturulacak teknik bakım dan eksiksiz çalişan stüdyo ların kuruluşunu, çabuklaş tırmak. doğru dürüst yönpyjnjni sağlamak gerekir? ,•«* 6 Sinema emekçilerinin durumunu iylleştlrip onları, sinema yaratıcılığı na yaraşır düzeyde güvenceye kavuşturacak yasal ön lemler alınmahdır, ••• Bu temel sorunların, öne rilerin yanı sıra, panelde e ğitim tartışmaları yer aldı. Sinema okullarının açılma sı, sinema egitiminın yaygmlaştırılması konusunda da yararh şeyler söylendi. Bü ara biz de, öteden beri savunduğumuz, sinema öğretiminin okullara ders ola rak konması önerisini yine ledik. Böyle bir öğrenimin, genç beyınleri geiiştirmesi gücünün yanı sıra, yığınla n kendi sinemasının gelişmesinde söz sahibi edecek bilinç, zevk düzeyine eriştireceğine, ulusal slnemamı zın oluşmasında temel itici oiacağına inandığımız içîn bir iki tümceyle burada da değiniyoruz. Daha önce sözünü ettiğl miz yasa taslagında da belirttiğimiz gibi, bütün bu uğraşların, etkinllklerin ya rarlı biçimde yürütülmesi, sinemanın daha başka nice sorunlarının çözümü, yukar da sözünü ettlğlmlz kurulun seçimlne benzer bir yön temle oluşacak ÖZERK BİR SÎNEMA KURUMU'ndan beklenebilir. özerklik sözcü ğü üstüne koparılan gürültülere karşın biz bu inancuııızı savunmada ısrar ede ceğiz. Böyle özerk, bağımsız bir kurumca yönetilme dikçe, siyasal lktidarlara bağımlı memurlann deneti minde kaldıkça sinemamızın, değil. gelişip ülkemize •onur kazandıracak yapıtlar vermesi, soluk almasına bile olanak yoktur. CZHGünün Hanları[ Deniz kızı Eftalia Hanım ve kemanl SacJi Beyi pek yakında Belvü bahçesinde dinleyeceksinız. Şehirde ve köylerde pek ziyade tutulan elekrikli su ısıtıcı cihazı diğer cihazlar kadar idaeli olduğu gibi Elektrik Şirketinın tatbik ettigı hususi tarife sayesinde su ısıtrnak için sarfettiği cereyanı pek ucuza mal eder. Haznesinin hususi hir kaplaması sayesınde su yüksek hararet derecesinı bütün gün muhafaza eder. Satie cihazlannı her verdc arayınız. DENİZ KIZI EFTALİA EVDE SICAK SU MALIYE BAKANLIGI'NDAN MALİYE MÜFEnİŞ MUAVİNLİGI GİRİ$ SINAVI Maliye Teftiş Kurulu Başkanliğı'nca 1.9.1982 Çarsamba günü saat 09.30'da Ankara ve îstanbul'da Malive Müfettis MııavınliKi Girış Sınavı açılacaktır, • Her akşam müzikli yemek. • Ünlu yazarlarla imza törenleri. sflyleşiler. sergiler. • Evinizin rahatlığı ve uygun fiyatlar. Tam Pansiyon tek kişi 2375 TL 4150 TL. Tam Pansiyon iki kişi 1390 TL. Tek kişi yatak kahvaltı 2180 TL. tki kişi yatak kahvaltı 1 Temmuza kadar bu fiyatlar % 20 indirimli Daha fazla bilgi ve rezervasyon için İstanbul'da 6t 31 67, Burhaniye'de 343 numaralı telefonlara başvurunuz.. VİLLA LALE EGE'NİN İNCİSt ÖREN'DE Giriş sınavına katıîabilmek için: a) Devlet Memurları Kanunu'nun 48'incl maddesinda yazılı niteüklere sahip olmak; b) 1.1.1982 tarihinde (30) yaşını doldurmamış bulunmakj c) Siyasal Btlgiler. Işletme, îktisat. Hukuk Fakülteleri ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi Idari İlimler Fakültelerinden, İktisadi ve Ticari tlimler Akademilerinden (veya bu vasıflan haiz olduğu MHli Egitim Bakannğı'nca tasdik edilecek yurtiçi ve yurtdısı fakülte veya yüksek okullardan) birini bitirmis olmak. gerekmektedir. tsteklilerin sınav için gerekli belgelerle Pinav konulannı belirten kitapçığı, adları geçen Fakülte ve Akademilerle. Ankara'da Teftis Kurulu Başkanh^ı'ndan, İstanbul ve îzmir Defterdarlıklarında Maliye Müfettişlerinden, bizzat veya mektupla sa^îayarak. başvurma ve kayıt islemi için en geç İB 8.1982 pazartesi günü çalışma saatinin bitimine kadar Maliye Teftiş Kurulu Başkanhgı'na başvurmaları ilân oiunur. I.Ü. Edirne Tıp Fakültesi Dekanlığ^ndan Fakültemizln aşağıda yazılı Bilim Dallanna Asistan kadrolan karşılık gösterilerek, Edirne'de görevlendirümek üzere Araştırma görevlisi alınacaktır. îsteklilerin dilekçelerine ekliyecekleri 1) özgeçmiş, 2) öğrenlm Belgesi, 3) lhtisas Belgesi, 4) Nütus CUzdan Örneği, 5) 2 adet fotoğraf, 6) 2 adet ders notlarmı gösterir belge ile birlikte en geç 8.7.1982 perşembe günü saat 17.30'a kadar Fatih, Horhor Cad. No: 13'deki Dekanlığımıza başvurmalannı: Arastırma Görevlilerinin Yabancı Dil Sınavlan 12.7.1982 pazartesi günü saat 10.00'da, Bilim Dalı smavlan ıse 15.7.1982 perşembe günü saat 10.00'da yapıîacaktır. BtLlM DAL1 GÖREV ÜNVAN1 Araştırma Görevlisi KAOBO ÜNVAN1 ADET Asistan ARAJVAN NtTELİK Anesteziyolojl ve Reanimasyon Pizik Tedavi ve Rehabilitasyon GöğüsKalp ve Damar. Cerrahisi Ortopedi ve Travmatoloji Deri Hastalıklan Genel Cerrahl Radyoloji tç Hastalıklan Mikrobiyoloji, Parazitoloji ve Inf eksiyon Hastalıklan t L AN ÎZMtR 5. İCRA TETKİK MERCİİ HAKİMLIĞİNDEN Dosya No; 1881/496 Alacaklıları ile konkordato aktetmek" üzere 15.9.1981 gün ve 16.11.1981 gün ve 1981/496397 iayılı kararlarla ikişer aylık mühlet verilen riatay Halı San. Tic. A.Ş. hakkında verilmiş olan mühlet kararlarının 6.1.1982 tarihH kararla kaldınlmasına karar verilmiştir. Keyfiyet Jlan oiunur. 13.1.1S82 İMZA GÜNÜ Bugün 15.00 • 18.00 arası Sennur SEZER VAZKO y a y ı n Pazarı'nda! îstanbul Reklam Sitesi CAĞALOĞLU (l)'i Bilim Dahnda Uzman (l)'i Bilim Dahnda üzman Bilim Dalında Uzman (Dr) Bilim Dalında Uzman (Basm: 17509)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle