19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 üksek öğretlm Yasasmda yapılan son değişiklerle Üniversiteler konusu yeniden güncelllğe çıktı. Kendlsini doğrudan ilgilendiren yasalar ve yenl düzenlemeler üzerinde üniversitelerln ve üniversite mensuplannm düsünmemeleri ve bunlan hem kamuoyuna hem de yetkililerln dikkatlerine sunmamalan olağan değildir. Böyle bir üniversite düşünebilmekte güçlük çekmekteyiz. Yüksek ö ğ retim Yasası cıkarken bu gazetede yayınlanan bir yazımı (Cumhuriyet. 16 eylül 1982) şöyle bitirmiştim: «Benim kuşagımın hocalarmın üniversltede çok az zamanları kalmıştır. Fakat, gidinceye dek seçenegi olmayan görevimlz, ünlverslteyi ve onun ışığmın zayıflamamasmı savunmak ve bunn sürdürmektir. Bundan vazgeçemeyiz.» Bu görevimi, şimdl yine yerine getirmemlzl gerektiren iki neden var, Bunlardan biri, Yüksek öğretlm Yasasınm altı aya yaklaşan bir süreyi kapsayan uygulamalarmın sonuçlarmı kısaca değer lendirmek, öteki de bu yasaya get^rllmis olan ve üniversitenin geleceği bakımından sakıncalarla dolu yeni değişikliklerdir. önce şunu saptamakta yarar olabillr: Yüksek öğretim Yasası ile kurulmuş olan Yüksek öğretim Kurulu (YÖK) şimdlye kadarki uygulamalarında sanıyoruz kt, yasanın atnacım aşma eğiliml içine girmiştir. Birden, son derece merkeziyetçl ve tek elden yönetim denemeleri göstermektedir. öteyandan, Yasa'nın 5. maddesinde öngörülraüş olan ana ilkeler doğrultusunda planlama, programlama ve düzenleme çalışmalan ya da bu çalışmaların somut sonuçlan henüz ortada görünmemektedir. Düzenlemelerin ilk çalışmalan doğrudan ilgililerle karşılıklı görüşüp tartışmadan, yapıcı eleştlrllerin süzgecinden geçmeden ve nasıl bir modelln getlrilmek istendiği açıklığa kavuşturulmadan, bağlantılar kurulmadan ve açıklanmış bir plana dayanmadan kararlar alınmaktadır. örneğin kurulmasma karar verilen yeni üniversiteler devlet kalkmma planlan ilke ve hedefleri doğrultusunda mıdır? Konular iyi incelenmeden, gereksinimler açığa konmadan ve koşulların elverişli olup olmadığı gün ışığına çıkarılmadan yeni üniversitelerin çok ağır sorunlar çıkardığı ve üniversite düzeyinl tehlikell ölçülerde düşürdüğti gerçekleri üzerinde kanımızca yeterince durulmamıştır. Bu tür ilk hazırlıklann sonu alınmadan Üniversite öğretim üyelerinin tedirginliğinl. küskünlüğünü yaratacak düzenlemelere öncelik tanımanın ne yarar sağlamakta olduğunu Yüksek Öğretim Kurulu herhalde düşünmelidir. Yüksek öğretim Yasası'nın (YÖK) altı aya ulaşan uygulamalanndan ortaya çıkan ilk durum şudur. Üniversite aşın OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 6 MAYIS 1982 V Suskun ve Tekdüze Üniversitelere Doğru ÜNİVERŞÎTE ÖĞRETÎM ÜYELERINİ VE BUNLARIN FAALİYETLERİNİ GÖZETİM VE DENETİM ALTINDA .TUTMAK NE ÜNİVERSİTER NE DE BİLİMSEL ÖZGÜRLÜKLE BAĞDAŞIR. Prof. Dr. Cahit TALAS Ankara Üniversitesi Siyaeal Bilgiler Fakultesi derecede merkeziyetçl ve hiyerarşlde tekdüze bir yönetim biçiml İçine sıkışmıştır. Bu durumun önümüzdeki bir kaç ay lçinde çok daha açık olarak ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır. Rektörler ve yardımcıları, dekanlar ve yardımcılan. bölüm ve anabllim dalı başkanları ve enstitü müdürleri bu yerlere atama ile gelecekler ve ayni düşünce doğrultusunda olanlar arasmdan seçileceklerdir. Bu, üniversltelerde son derece uyumsuz ve sanınz ki billmsel hoşgörüden uzak bir hava yaratacaktır. Böyle bir oluşum, kuşkusuz hem üniversite özerkllği hem de dünyada gittikçe yaygınlaşan demokratlk yönetim ve yöne time katüma düşünce ve uygulamalan İle bağdaşmamaktadır. öyle görünüyor kl. bundan böyle, değerlerl ne olursa olsun. Sayın YÖK Başkanı gibi düşünmeyenlerin, üniversitenin herhangi bir kurumunda ve biriminde yöneticiliğe gelmelerine olanak yoktur. Genç kuşaklar gelecekleri bakımradan son derece huzursuz ve tedirgindtrler. Daha şlmdiden bilimsel çalışma ve verimde bir düşme eğilimi doğmuştur Geleceğin bilinmezliği. lstlkrarsızlığı ve güvenden yoksun oluşu, çalışma havasını boz muş ve çalışma isteğlnl azaltmıştır. Zaman içinde bu durumun daha da belirginleşmesl beklenmektedir. Başka kurumlarda iş aramalar su yüzüne çıkmaya başlamıştır. Üniversiter kariyere girmek artık hlç bir bakımdan çekici değildir. Üniversite öğretim üyeleri bilimsel çalışmalan ve araştırmaları sonunda kimi yasalann düzenlemelerine ve ilkelerine uymayan bir gerçeğe ulaşmışlarsa. bu gerçeği açıklamaktan ve savunmaktan vazgeçmezler. Vazgeçerlerse, bilim adamı olmak niteliğinden uzaklaşır ve bilim üretmek yerine demokrasllerde sözkonusu olmaması gereken resmi öğretinin (doktrinln) sade bir çarkı olmak durumu ile karşı karşıya gellrler. Bu nedenle. bir Saptanabilecek lkincl olgu şudur: yasayı, tüzüğü, kararı iyl niyetle eleştirÜnlversitede büyük bir huzursuzluk ve mek, onun sakmcalı yanlarmı saptayıp geleceğe güvenslzlik rüzgârlan esmekte ve yetkili makamlarm dikkat ve düşüncelesuskunlukla birllkte güvenslzlik de art rine sunmak, sanıldığı ve yadırganacak maktadır. Beliren odur ki, bu durum za bir biçem ile dile getirildiği gibi. ne yaman içinde gelişecek ve Yüksek öğretim sa koyucusunu suçlamak ne de bir meydan okumak anlamma gelir. EleştirilerDenetleme Kurulu'nun tekdüze yönetim doğrultusunda işlemeye başlaması ile daha den bu tür sonuçlar cıkarmak özgür düda yoğunlaşabllecektir. Bu olgunun, Ulke şünce ve bilimsel özgürlük ile bağdaşanin bilimsel yaşamını suskunluğa götüre bllir mi? ceğl ve canlıhktan yoksun bırakacağı gün gibl açıktır. Çünkü. yasaya göre «Yüksek Yüksek öğretim Yasası'na ek yenl öğretim Denetleme Kurulu. Yüksek Öğ hükümler getiren ve basmda da tartışma retlm Kurulu adına üniversltelerl, bağlı konusu olan yasa, söylendiği gibl yalnız blrimlerini ve öğretim elemanlannı ve bazı boşlukların doldurulması gereksinibunların f aaliyetlerini aizetim ve denetim minden kaynaklanmıyor. örneğin, bu yealtında bulunduran YWtsek Öğretlm Ku ni hüktimlerle Sayın YÖK Başkanı'nm rulu'na bağlı bir kuruluştur» (YÖK M 8). Siyasal Bilgiler Fakultesi yöneticlleri hak öğretim üyelerini ve bunlann faaliyetle kında soruşturma açılması istemi arasınrlni gözetim ve denetim altında tutmak da bir bağlantı görmemek olanaksızdır. ne üniversiter düşünce ne de bilimsel öz Nedenl ne olursa olsun, yeni ek hükümgürlük ile bağdaşabilir!.. ler huzursuzluk ve güvensizllk durumunu 471. madde şu ünlü TCK'nun maddesidır. Ali Nihat Mındıkoğlu hocamızın olayı dolayısı İle herkesin ö.ğrenmek zorunda kaldığı madde. İşte bu madde ile doğum kontrolu arasında kesln bir uyuşmazlık söz konusudur. Bu madde, aslında yukarıda anılan davaya pek uymaz. Ama özellikle kadın doğumcular ve ürologlar bu maddeyl sık sık ciğnerler de btınloro bir şey olmaz. Bu madde TCK nunda insan soyunu sürdurmek Icin Işlenen suclar bölümünde yer alan bir maddedlr. Bir kimseye kendi rızası İle de olsa çocuk yapmasıni engelleyen veya bu kabillyetlnl ortadan kaldıran bir ameliyat yapmayı yasaklamıştır. Ameliyatı yapan da yaptıran da 6 aydan aşağı olmamak üzere hapis cezası ile teczlyesinl ön görmektedir. Bu maddeye göre sucun oluşması ıcin bir klmsenin daha önce cocuk sahibi olabilirken bu yeteneğlnin bilimsel deyişle FERTİLİTESINİN yok edilmesl gereklldlr. Cinsiyet değiştirme ameliyatlannm bu maddeye göre suc olması Icin amsliyatla cinsiyetl değlşenlerln önce çocuk sahibi olabilecekierlnin Ispatı gereklidir. Ama yukarıda izah edildiğl gibl kadındoğum uzmanları sık sık bu maddeyl ciğnerler. Bir kısmında tıbbl uygunluk ve ya gereklilik vardır fakat bir kısmmda yoktur böyle bir neden. Kadının tuplerl bağlanır ve bir daha cocuk olmaz. Alan memnun satan memnun olduğu Icin herhangi bir dava olmaz. Yine bir kısım ürolog ve genel cerrahlar da erkek üzerinde bazı kücük ameliyatiar yaparak bunu yaparlar. Bunlar daha da ağırlaştmnış bulunmaktaaır. YÖK'tin amaçlarını belirleyen 5. maddesi değlşik yorumlara ve anlayışlara açık bir nltellktedir. Böyle olunca, görevleri YÖK'ün 22. maddesi ile belirlenen öğretim tiyeleri eğitim, öğretim araştırma, yayın ve başka türlü çahşmalannda yüksek öğretimin amacı, ana ilkelerl ve öngördüğü düzene aykırı harekette bulunma savı ile görevlerinden uzaklaştınlabileceklerdir. Üniversite öğretim üyelerinin böyle bir Demokles kıhcı ile karşı karşıya getirilmeleri zaten başlamış olan huzursuzluk ve güvensizliği daha da yoğunlaştıracaktır. öte yandan çağımızın dünyasmda işveren. ister devlet isterse bir gerçek kişi ya da özel bir tüzel klşi olsun, çalışan ve gelirini bu çahşması ile sağlayan insanın aradığı başlıca koşul güvencedlr. Bir çok kimse devlet kesimin de bu güvence daha çok vardır diye daha az elverişli maddi koşulla çahşmayı yeğlemektedir. Yeni değişiklik İle üniversite öğretim üyeleri bakımmdan bu güvence çok hassas yorumlara bağlanmıştır. Rektörün önerisi üzerine ya da doğrudan YÖK, üniversite öğretim üyelerinin kurumları İle ilişkilerini kesebilecek ya da denenmek üzere başka bir öğretim kurumuna atanabileceklerdlr. Hiç işletilmese bile, böyle bir hükmün yasada yer almasımn ne derece onur kırıcı olduğunu ve hele üniversite öğretim üyeliğiyle hiç bagdaşmayacağmı söylemek gerekli ml? Böyle bir hüküm hem bugünkü öğretim üyelerini ve yardımcılarmı ünlversiteden soğutacak, çalışma isteklerlni geriletecek hem de üniversiteyi gelişmekten alıkoyacaktır. Onun yıllar boyunca oluşturduğu kadroları dağıtmaya yönelik düzenlemelerin bir yarar sağlıyacağmı sanmıyoruz. Bu kadrolar bir kez dağıldıktan sonra onları yeniden derleyip toplamak güçtür. Belki de olanaksızdır. Bu dağıtma aynı zamanda üniversite düzeyini aşağılarda tekdüzeye çekmek sonucunu da birlilcte getirecektir. Düşüncelerimizi. Ankara Hukuk Fakültesinde uzun süre hocalık yaprmş ve Türk üniversitelerinin 1933 yıhndan bu yana kendine özgü model arama ve oluşturma çalışmalarma değerli katkılarda bulunmuş bir Alman hocanm, Ord. Prof. Dr. HÎRŞ'in şu sözleriyle tamamlamak istiyoruz: «... Üniversite öğretlm üyelerinin kendi isteklerine aykın olarak başka bir üniversiteye... atanmalan merkeziyet ilkesine ne kadar uygun lse, özerklik ükeslne de o kadar aykındır. Hatta dislplln cezası olarak yapılan bir nakil. Un1versite memutılarına vakışmaz. Cünkü. belli bir kürsüde veterstzliği saptanmış olan bir profesörttn başka bir kürsüye nakli, .doğrudan doğruva bu kürsüye bir hakaret teşkil eder.» (E. Hirş: Dünya Ünlversiteleri ve Türklye'de Üniversitelerin Gelişmesl, Cilt I. tstanbul 1950, s. 191). Cumhuriyet Sahibî: Cumhuriyet Matbaacılıkve GazetecilikT.A.Ş. adına NADİR NADİ CenelYayınMudürö: Müessese MUdürU: . „ Yazı Ijlerı MüdürU: Basan vs Yayan ... HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAY GÖNENSİN Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecllik T.A.Ş. Posta Kutusu: 248 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) BÜKOLAR. • ANKARA:. KonurSokakno. 24/4 Yenişehlr Tel: 17 5E 25 17 58 66 Idare: 18 3335 Haltl Zlya Bulvan No: 65/3 Tel: 25 47 09131230 • AD.ANA: Atatürk Caddesl, TUrk Hava Kurumu lahanı Kat 2/3 W:1455019731 • İZMİR: TAKVİM. İMSAK 3.56 OÜNEŞ ÖĞLE İKİND) 6 Mayıs 1982 AKŞAM 20.10 YATSI. 5.51 13.10 17.04 21.56 (Cumhuriyet (5oyıoncE) 6 MAYIS 1932 ÎSTANBUL'DAK ODESA'YA torluğu zamanmdakl hatırasıyla bir Moskof memleketi değildir. Her milletin rejimi kendinindir. Bu esasen bir kaidedir kl, Rus ve Türk milletleri yehdiğerine karşı bu haklkati kâgıt üzerinde dahl tasdik etmek suretiyle doğrulamış ve sağlamlaştırmışlardır. Bunun haricinde ikl milletin yekdiğerinl yakından tanımakta büyük menfaatlerl bulunduğunu lse teslim etmemek imkânı yoktur. Ismet Paşa'nın Rusya seyahatinin İki kom şu ve dost memleket arasındaki münasebetlere yenl ve çok hayırh bir inkişaf vereceğini de şimdiden muhakkak addedebilirlz. Akşam saat altı buçuğu geçmiş. Ufukta gözlerl yaşlı bulutlann kara tülden uçlan dentze yapışmış. Biz kuzeye gidiyorttz, denlz ise olanca hızıyla güneye akıyor. Ben iki memleket arasındaki dostluk hisslyatının bu şiddetli cereyana benzemesini temennl ederek yukarı salonlardaki arkadaşlara katılmaya gidiyorum. 5HDNUS NADt Hflv OKTAY AKBAL Ibretle Okunsun... Bir okurum geçen gün bir takım gazete kesikleri getirdi. Geçmiş yıllarda yayınlanmış yazılar. Şu gunlerde 'Atatürk Düşmanlari konusunda cambazlara yakışır yazılar çiziktirip, Ataturk'e ve devrimine düşman olanlan 'Âtatürkçü'. yıllardır Ataturk'e ve devrimine saldıranlarla savaş verenleri, bir biri üstüne yazdıklan yapıtlarla Atatürk ve ilkelerini dur maksızm anlatan. tanıtan kişileri de 'Atatürh Dufmani diye göstermek gibi akıl almaz bir cambazhğa kalkışan bir kişinin yazdıklandır bunlar... Bu yazılardan ilginç parçalan sunmakta yarar görüyorum. İlgililer. yetkililer, ilgisizler. yetkisizler. kısacası tüm yurttaşlar ibretle okusunlar... Bursa konuşması 'var mıdır?' diye soranlara verilen yanıt: 'Maalesef o nutuk da Türkiye'de devlet yasağı kadar vardır O da ilimde, tarihte, ışlenen suçlann cezasız, müeyyidesiz kalması svnucu işlenmiş bir sosyal cinayet, geveze bir curettir.» (30 Ekim 1970) 'Her On Kasımda hâlâ yapılmakta olan o manasız ve gülünç olmaya başlamış hıçkınklan, haykırtüarı, o ağlamahla. titremekli şürleri...' (3 Kasım 1070). 'Bir mermer yapıp yonttular, kâh bir sol yumruk, kâh bir sille. yahut bir tekme gibi miîletin uze rtne giden bir siluet çıkardılar... Onu hiç bir dine sığdıramayarak tabutu, sandukası ve heykelleri etrahnda yeni. acayip oyunlar icadına katktılar.» (11 Kasım 1970). 'Âtatürkçü olmamah bu ülkede kanunla yasafetır. Atatürkçülük her suçu holayca Işlemek. her teobadaylığı etmeh. her feapıyı açmak vasıtası ise Atatürhçü olmamah ihanettir ve hapislih idamlık bir suçtur» (14 Kasım 1970). *Şimdi etmeyin hörpelere, miniklere hıymayın bari. Onlan yalan yere ağlatmaym, kanlarını feurutmayın, kendi dar ufkunuzun içine kapatmayın onları...» (19 Kasım 1970) 'Türkiye'de geçer akçe nedir? Âtatürkçü grörünmck mi? Yaşasın Harbiye diye samimiyetsiz na~ ralar atmak mı?* (6 Kasım 1968). Bu 'bay'ın bir de 'sağcı gençleri', bir takım dernek ve politikacıları 'suça te$vik' edici nitelikte yazılanndan da parçalar sunmak istiyorum: «l/.O gibi ancak fikre ve ülküye dayalı bir mücadelenin bayrağını taşıyan milliyetçi gençler...» (26 Kasım 76): 'Birleştirici vatansever lider. onu çev releyen milyonlarca genç»; 'Böyle ihanetler çobucafe ve kanla tasfiye edilir.» (8 Nisan 75) *MiUiyetçilere saldırmanın kolay ve tekin olmadığı bilinsin.* (14 Nisan 75); 'Milliyetçi parti ve öğretmenleri suçlayanlardan hesap sorulmalı ve yalanlan fitil fitil burunlardan getirilmelidir» (1977). Adam yandaşı saydıklannı suç işlemeye, 'kanla tasfiye'Iere çirişmeye burunlardan fitil fitil getirmeye iteliyor açık açık. Bunca yazısı koleksiyonlarda durduğu halde vıllardır Atatürk'ü, özellikle Atatürk'ün 1923'ten 1938'e kadarki Cumhurbaşkanlıgı yıllannda birbiri ardına gerçekleştirdigi devrimci eylemleri över nitelikte tek bir satır yazmadığı, tam tersine çağdaşlaşma atılımlannı durmaksızın yerdiği, kötüledigi halde. 'Atatürk düşmanhğı' konusunda görüş bildirecek. hatta Atatürk'ü eleştirebilmek hakkına sahip olduğunu bile söyleyebilecek! Bütün bunlan da Atatürk'ün izinden yürüduğünü durmaksızın vineleyen bir yönetim döneminde yapacakL Ben bu gibi kişilerle ugraşmaktan bıktım usandım Her gün okuriardan bir çok mektup ftlıyorum. Atatürk düşmanlan nasıl bu denli küstah, cüretkftr olablliyo'lar. niye gereken dersleri vermiyorsunuz? diye soran sorana... tşimizl gücümüzü bırakıp yalnız bu gibi kimselerle mi ilgileneceğiz. 'Kim Kimdir?' ortada degil mi? Herkes bilmiyor mu bunu? Bilmeyen varsa bunca yıldır kim ne yazmış, ne söylemiş, hele Atatürk devrtmi konusunda terörcüleri korumak, savunmak konusunda ne yapmış. gider koleksiyonlarda, kitaplarda arar, öğrenir? Bir daha böyle çirkin konulara dönmemek istegiyle... iidir. Bu kanunlara uymak zorundayız aksl takdirde bıyolo|ık kanunlara yenilinz. Biyolo|ıyi yasaklamak mümkün olmadığına gore onları düzenlemek zorundayızdır. Biyolojik sorunların düzenlenmesi bir yasa ışi olduğu kadar hekimlik Işidir. Yani, bir bilim işidir. Bugün Türk hekimlerl tarihl bir görevle karşı karşıyadırlar: Anarşl# «BEN ARTIK ÇOCUK ISTEMIYOnin nedenteri nrosında blyoloRUM» DİYEN KÎŞİ, NtÇİN 471. |lye aykırı uygulamalan cıkaMADDE İLE CEZALANDIRtLSÖîr.. rip inceleyip onlann yok edilmesi icin yollar onermelidlrler. Op. Dr. Aytekin ERTUĞRUL Cinsiyet bir biyolo|ik olgudur. Bunu yok sayamayız, kaldıramayız. O halde düzenlemellyiz. da da alan razı satan razı ol erkeklerln kısırlaştırılması ge Zaten bir kısım sosyal düzenduğundan birşey olmaz. Bazen rektiğini savımdu. Gercekten leme yapılmış. Evlilik kurumu de şu olur bizım memleketimız aikışlamak gereken bir cesaret. konmuş ailenin korunması Icin de ıstenmeyen gebelikler olur. Yazımızı bu demec üzerine ka yasalar konmuş. Mesken dokunulmazlığı konmuş v.s. Amo Son verilmek istenir gebelığe, leme almak gereğini duyduk. gidilir bir kadın doğum uzmaŞimdl soruna temel olarak bir aile ne kadar cocuk sahinına ve bu uzman son verir bir göz atarsak ne görüyoruz. bi oiacak ne yapacak bu dügebeliğe. Yine alan razı satan Bugün bir vatandaş benim fkı zenlenmemiş. razı birşey olmaz. Yanı bu ko cocuğum var daha cocuk Isteİlerl ülkelerde bu sorun cönuda konmuş olan kanunlar miyorum. Bugünkü ekonomık zümlenmış Adamlar yasalar ve yasaklar Ihtiyaclar karşısın koşullar İçinde ikl cocuktan cıkarmışlar. Kurumlar kurmuş da işlemez. O halde devletin başkasını büyütecek ve baka lor. Ve cözmüşler bu işi. Ama kendi kendisml kandırması gü cak gücüm yok. Dese ve devle nasıl; hlc kimseyi mecbur edenü geçmiştir. Bu konular Top te müracaat etse devletin buna rek değll bu hakkı kullanmak lumun Içinde yaşadığı ve ıhti verecek yanıtı yoktur. Tam ter isteyenlere bu hakkı kullondıyaçtan doğan konulardır. O sine 471. maddesi vardır. In rarak Ben artık daha cocuk halde bu konulorda bir düzen sanlar Türklye'de bu konudo istemivorum dıyen bir aile nlleme yapmak gerekmektedır. özgürlüğe sahip değildirler. O cm 471 madde İle tecziye edıl Çünkü burada bir kavram kar zaman ne oluyor aileler kendi sın. Bunu anlamak ırtümkun gaşası mevcuttur. Hatta yasa ekonomık ve sosyal güclerinın dedjil. Ve bu ısteğini dlle getlve istek karmaşası da diyebill kapasitesinden fazla cocuk sa rene bir aileye gerekli omellriz. İnsanlor istedlklerl kadar hibi olmaktan kacmamıyorlar yatı uygulayan doktor nicin 6 cocuk sahibi olmak içln yasa ve her bir cocuk da kendi ya oy hapis yatsın. Bu akıl alır larda bunu engellemek Icin ca şamını kendi düzenlemek zorun mı bu cağda' Yirmincl yüzyılm lışıyorlar. Yasa ister istemez da kalıyor anarşiye güzel bir son ceyreğmde. rnsan arzuları ile tersllk göster ortam hazırlanıyor. Bu yazımız bu konuya glrdiğinden çiğnenecektir. Toplum sorunları yasaklarla mek lclndir. Bir Ihtlyacın sa20 Ocak tarihll Hürriyet ga cözülmez Yasaklarla bir yere vunmasını yopmak iclndi. Gezetesinde gercekcl bir in varamayız. insan blyolollk bir lecek vazımızda bu konunun san sesi Işitildl. Evet, gerceğl varlıktır. Biyolo|ik kanunları ip sosyol ve bilimsel yanlannı gören kişinin sesiydi; Türkiye tal edecek bir anayasa mah tartışacak ve nasıl bir yönteAnneler Derneği Genel Başka kemesi henüz kurulmadığın min uygulanması gerektiğlni nı Sayın Bayan Türkan AKSU dan blyolollk kanunlar geçer belirteceğlm. Doğum Denetimi ve 47. Madde Karadeniz'den Rusya'ya teveccüh eden bu seyahat yan yolda bile insanı komşu raemleket hakkmda hissiyatı daha ziyade tahrik eden düşüncelere sevkediyor. Nazari olarak Rusya'nın kendt başına bir alem sayılacak kadar büyük, ama pek büyük bir memleket olduğunu hepimiz biliriz. Fakat blzzat ken di tecrübemle sabit bir hakikattir kl komşu memleketin bu büyüklüğünü iyiden iyiye hissetmek için zaman zaman onun içinde bulunmak lazımdır. Ancak o vaklttir ki Rusya'nın haklkaten başlı başına bir alem denilecek kadar büyük bir memleket olduğu yakından ve yakınen hissolunur ve adeta gözle görülür. 150 mllyon kişiden fazla nüfusu olan bü diyar şimdi içinde gittl|imiz Karadenlz'den buzîu şimal denizlerine' ve Baltık'tan Vladlvostok'tan Büyük Okyanus'a kadar uzanır bir kıtadır. Topraklannm yüzölçümüyle Avrupa kıtası na eşit olan bu Rusya blze göre şimdl artık eski Osmanlı Impara CZZIGönün ilorikınnZD Dita Parlo ve Gustav Proehlich tarafmdan. Saat 10 30'da tenzilatlı matine. Du huliye 25 kuruş. Majik sinemasında. HİCRAN MİLLET VE BALTACI Yalova Millet ve Baltacı çiftlikleri satış mağazasmdan îstanbul halkının en mühim ihtiyacı olan pastörize süt, nefis tereyağ, günlük yumurta ve yoğurtu temln edebilirsiniz. Pangaltı'da şubemizden. Eminönü'nde Hasan Ecza deposundan, Beşiktaş'ta Vidin eczanesinden. Taklitlerinden sakınmız. Küçük Çamlıca'da 10 oda, 2 muhteşem salon, ayrıca 2 oda. 1 mutfak, arabalık, selamlık, 5 dönüm bahçe ve tulumbalı tatlısuyu havi 8 numarah kösk ehven flyatla satüık. tçindekilere müracaat. SATILIK KOŞK G e n ç Operatör "konumuz insan sağlığıdır" Cerrahi aletinızin tespıt ve temtni bızım ıhtısasımızdır. Doktorlar Rdndevu ıçın lelefon 634158435180 Nıspetıye Cad. 15 Etilcrlstanbul Eetıç Daktorlar Konumuz İnsan Sağlığıdır. ç Jinekolog "konumuz insan sağlığıdır" Ofisinizin cihazlandırılması bizim ihtisasımızdır. Doktorlar Anahtar teslimi (TURNKEY), Hastane ınşaat ve cıhazlandırılması, Araştırma klinıkleri, Komple nükleer ttp merkezleri, Komple amelıyathane, yoöun bakım, Komple checkup merkezlen kurmak bizim ihtisasımızdır Randevu için telefon. 634158 635180 Randevu için tetefon: 634158635180 Nispetiyc Cad. 15 Etilerlstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle